19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

“Çilli de Çilli” adlı öyküde dış mekân yine Berlin’dir. Öyküde olayın geçtiği<br />

mekâna dair bir açıklamaya yer verilmiştir:<br />

“Kreuzberg, Berlin’e gelen Doğulu, Batılı herkesin uğrağıydı. Bir bakıma<br />

Sirkeci’ydi, belki de Kasımpaşa. Kotbusser Tor U-Bahn Durağı da günün her anı dolup<br />

taşan bu yerin bir gümrük kapısı. İstediğin zaman, Arap Maşlahlı Türklerle, çarşaflı<br />

kadınlarla, özensiz giysili Alman ilericileriyle, omuzlarında kamera çantası<br />

sinemacılarla, saçları horozibiği Punk’larla, Haus Bezetzer’lerle ve işe giden, işten<br />

dönen elleri torbalı yabancı işçilerle karşılaşabilirdin” 219 .<br />

Yazar öykü kişilerinin kimliklerinin bir parçası olarak onların doğdukları<br />

yerlerin isimlerini verir.<br />

“Ayşe ile Fatma Kayseriliydiler, Bünyan köylüğünden. Zeynep’se Yozgatlı,<br />

Sarıkaya’nın bir köyünden. Yıllardır Berlin’deydiler” 220 .<br />

“Milyarlarca İstiridye” öyküsünde öykü kahramanı Berlin sokaklarında<br />

dolaşırken aksiyon başlar. Bu öyküde olayın tamamı dış mekânda gerçekleşir.<br />

“Milyarlarca İstiridye”, kurgu bakımından “Geçeneğin Karanlığında” adlı öykü ile<br />

benzerlikler gösterir. Bu benzerliklerden biri bulunduğu evde sıkılan, bunalan öykü<br />

kişisinin kendisini dışarıya atması ve aksiyonun bu şekilde başlamasıdır. Burada yazar<br />

kısa bir çevre tasviri yapmıştır:<br />

“Odam bir karabasan gibi abanmıştı üstüme. Kendimi müthiş yalnız<br />

duyuyordum. Dostlardan hiçbirini görmek istemiyordum. Onlarla konuşurken<br />

yalnızlığım daha da büyüyordu. Kendimi sokağa zor attım. Her zamanki gibi yağmur<br />

yağıyordu, biraz da rüzgâr vardı. Yağmur ve rüzgar kimi zaman iyi bir arkadaş gibi<br />

uyarıcı oluyor. Güneşli bir havadaymışçasına ağır ağır yürüyorum. Yağmur yavaşladı,<br />

sonra durdu, rüzgâr da esmiyor. Yanımdan gelip geçenler var, ayak seslerinden<br />

anlıyorum. Adım başı sarılıp öpüşenler hiç de ilginç değil.<br />

Bir vitrinin önünde durdum. Bir masa vardı ortada, çamdan, sarı. Sandalye de<br />

çamdan, sarı. Üstünde avize. Şu Almanlar güzel şeyler yapıyorlar doğrusu” 221 .<br />

Öykü, içinde bulunduğu ruh hali mekân ögeleri ile de yansıtılan öykü kişisinin<br />

Yunus adlı bir arkadaşıyla karşılaşmasıyla yine dış mekânda sürer ve biter. İlk olarak<br />

“Kafe Kranzler” adlı bir kahvede otururlar. Yazar kahvenin ismini vermekle yetinir.<br />

Bunun dışında buraya ait bir ayrıntı vermez.<br />

219<br />

Yusuf Ziya Bahadınlı, “Çilli de Çilli”, Geçeneğin Karanlığında, s.52<br />

220<br />

Bahadınlı, agö., s.53<br />

221<br />

Bahadınlı, “Milyarlarca İstiridye”, Geçeneğin Karanlığında, s.63<br />

79

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!