19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bahadınlı’nın öykülerinde dış mekân olarak yer verilen “köy” farklı öykülerde<br />

isim verilmeden ama aynı coğrafyaya ait özellikleri ile önümüzdedir. Bu özelliklerin en<br />

önde geleni köyün fiziki görünüşüne dair değil de insanlarına ait bir özellik olarak<br />

“yoksulluk”tur. Bahadınlı’nın öykülerinde “köy”, kuşağı yazarlarının yapıtlarında da sık<br />

sık yer verilen yoksulluğu ile öne çıkarılır. Bahadınlı’nın romanlarında ise bu durum<br />

değişir ve köy “yoksulluğunun” yanı sıra “dışlanmışlığı” ile öne çıkar.<br />

Bahadınlı’nın öykülerinde köyün hiçbir zaman ayrıntılı tasvirlerle<br />

anlatılmadığını görürüz. Yazar, kısa cümlelerle ve ayrıntıya kaçmadan köyü anlatmayı<br />

tercih etmiştir.<br />

Yazarın ilk öykülerinin tamamı köyde geçmesine rağmen, öykülerde köye dair<br />

tasvir yoktur. İtin Olayım Ağam adlı kitapta yer alan öykülere bakıldığında köy ile<br />

ilgili tasvirler çok azdır. Yazar, köyün fiziksel özelliklerine neredeyse hiç yer<br />

vermezken, iç mekân ögesi olarak evlerin tasvirine biraz daha fazla yer vermiştir.<br />

“İtin Olayım Ağam” adlı öyküde köy evlerine ait bir özellik çok kısa olarak<br />

verilmiştir. Bu kısa tasvir, karşılıklı bir sevgi ilişkisinin sonucuna bağlanmaktadır:<br />

“Evlerinin pencereleri damlarındaydı. Ama kapıları karşı karşıya. Kapılardan<br />

biri açılırken ötekinin de açılması kesindi” 207 .<br />

“Şehriban’ın Saçları” adlı öyküde de öykünün başlangıç bölümünde, köy çok<br />

kısa bir tasvirle anlatılır:<br />

“Sabahın serinliğinde yola çıkmışlardı. Otlar, çimenler ışıl ışıldı. Uzaklarda,<br />

sisler gerisinde köyler görünüyordu” 208 .<br />

“Otuz Beş Yıl” adlı öykü doğrudan köyü konu alan bir öyküdür. Öykü, otuz beş<br />

yıl sonra köyüne gelen bir kişinin –ki bu yazarın kendisidir- köye dair gözlemlerinden<br />

oluşmaktadır:<br />

“Otuz beş yıl önceki ben öylece duruyordum toztoprak içinde, küllükte,<br />

gübrelikte… Otuz beş yıl önce bunlar benim çocuk parkımdı. Kül yığınları, hayvan<br />

gübreleri, çamur birikintileri birer kum havuzumdu. Gene çocuklar küllükteydi,<br />

gübrelikteydi, çamurdaydı” 209 .<br />

Yazarın aynı öykünün sonunda “O zamanlar babam sağdı. Beş kardeştik.<br />

Tarlamız genişti. Beşe böldük her tarlayı. Şimdi çiftin demiri toprağa girerken,<br />

öküzlerin ayağı topraktan çıkıyor!” Emmimden ayrıldım, uzakta tarlalar mendil<br />

207 Yusuf Ziya Bahadınlı, “İtin Olayım Ağam”, İtin Olayım Ağam, s.6<br />

208 Bahadınlı, “Şehriban’ın Saçları”, İtin Olayım Ağam, s.28<br />

209 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Otuz Beş Yıl”, İtin Olayım Ağam, s. 46<br />

74

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!