ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
anlayacaktım ancak yani kimi güzelliklerin nice sonra anlaşılabileceğini<br />
düşünecektim” 139 .<br />
Yazarın “On Bire Bir Kala ”140 ve “Otuz Beş Yıl ”141 öykülerinde de öyküye<br />
başlangıç yöntemi olarak yorumla başlangıcı kullandığını görürüz.<br />
Yazarın “Aydınlığa Çağrı” öyküsünde öyküye başlangıç yöntemi olarak yorumla<br />
başlangıç kullanılmıştır. “Aydınlığa Çağrı”, öyküden çok bir bildiri formunu<br />
andırmaktadır. Öykü boyunca hâkim olan dil, seslenme biçimindedir. Yazar, öykünün<br />
hemen başlangıcında kullandığı yorum yüklü seslenmeyi son paragraf olarak da<br />
öykünün sonunda kullanmıştır:<br />
“Hani bir ‘zifiri karanlık’ vardır ya: görülmiyen, duyulmıyan, yaşanmıyan bir<br />
karanlık, kapkaranlık... İşte öyle, öylesine bir karanlıktayım, kurtar beni!...” 142 .<br />
Bahadınlı, öykülerinde öyküye başlangıç yöntemi olarak “iç konuşma”<br />
yöntemini de kullanmıştır. Yazar dört öyküsüne iç konuşma ile başlamıştır.<br />
İç konuşmayla başlayan öykülerde öykü kahramanı öyküde anlatılacaklara dair<br />
bir akıl yürütme ve fikir gösterme ile anlatılacaklara da ilk girişi yapar. Örneğin<br />
“Sıcaklık” adlı öykü, anlatıcının okuyucuyla sohbet havasında kurduğu iç konuşma ve<br />
bir soruyla başlar. Öykü burada anlatılan ilk düşünceyi doğrulayacak bir olay<br />
anlatımıyla sürer:<br />
“Önce Paris’te metroda bekleyen kızda görüyorsunuz, sonra da İspanya’da<br />
Sierra Nevada dağlarında lokanta işleten adamda, gözlerinde sıcaklık tütüyordu. İnsan<br />
yaşamında pek öyle önemli değil diyeceksiniz belki ‘bir küçük ayrıntı’ küçük<br />
ayrıntıların toplamı değil midir biraz da yaşam” 143 .<br />
“Dokuz Yüz Leyla” öyküsünün konusu bunalımlı bir ilişkidir. Öykü bu konunun<br />
genel havasına uygun olarak bunalımlı ve yarı bilinçli bir iç konuşma ile başlamaktadır:<br />
“Ha o ha sen ne fark ederdi, önce içimi temizlemeliydim, içimdeki seni,<br />
içimdeki seni temizledim.<br />
Bende görünen sendin, çünkü, ben sendim!<br />
Gözlerin üstüne kırağı düşmüş bir filiz yaprağıydı. Birden baktın, birden<br />
konuştun, birden hoşlandın” 144 .<br />
139 Bahadınlı, “Bir Ses”, Titanik’te Dans, s.9<br />
140 Bahadınlı, “On Bire Bir Kala”, Titanikte Dans, s.85<br />
141 Bahadınlı, “Otuz Beş Yıl”, İtin Olayım Ağam, s.46<br />
142 Bahadınlı, “Aydınlığa Çağrı”, İtin Olayım Ağam, s.68<br />
143 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Sıcaklık”, Titanik’te Dans, s.33<br />
144 Bahadınlı, “Dokuz Yüz Leyla”, Titanik’te Dans, s.41<br />
55