19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

enzememektedir, dünya görüşü onlardan farklıdır. Almanlara ise belirli bir mesafeden<br />

fakat özümsenebilecek yönlerini önemseyerek yaklaşmaktadır. Yazarın bu öykülerdeki<br />

yaklaşımı yerelci değildir. Olaylara evrensel bakar. Kimi zaman öykü kişilerinin<br />

ağızlarından toplumsal ve kültürel yaşama dair tutumları tartıştırır; kimi zaman da<br />

mekân değişse de bazı davranışların değişmemesini ele alır.<br />

“Geçeneğin Karanlığında” adlı öyküde ben/anlatıcı geldiği ilk günlerde<br />

Almanya’da yalnızdır. Bu yalnızlık, kaldığı yerdeki Türklerin varlığına rağmen yaşanan<br />

bir yalnızlıktır:<br />

“Bu kente ve bu Heim’e yeni gelmiştim. Beni bilen tek kişi bana bu yeri bulandı.<br />

İkincisi ayağıyla kapımı tıkırdatmış, namaz kılıp kılmadığımı sormuştu, bir de<br />

Almanya’ya niçin geldiğimi. Sonra birkaç kez kapıyı aynı yöntemle açtırmıştı: ‘Uyuyor<br />

muydun? Uyu, uyu!’ İyi geceler dilemeyi unutmuyordu!<br />

Tam yerine düşmüştüm! Geldikleri yerden bir uzantıydılar. Ne istiyorlardı<br />

benden? Belliydi onlardan değildim, onlar gibi düşünmüyordum.” 119 .<br />

“Titanik’te Dans” adlı öykü, öykü kişilerinin diyaloglarına dayalı olarak iki<br />

kültürün biraradalığına dair düşünceleri sergiler. Öyküde anlatıcı ve onun Willi adlı<br />

Alman arkadaşı sohbet etmektedir. Willi, Türklere Almanca öğretilen bir eğitim<br />

kurumunda öğretmen olarak çalışmaktadır ve bir Türkle evlidir. Öykü boyunca<br />

Almanya’da yaşayan Türklerin, mahallerindeki duvara işçi resmi yerine cami<br />

çizilmesini istemeleri, Berlin sokaklarında arabalarla düğün konvoyu yapmaları,<br />

yollarda çarşaflı kadınların varlığı gibi konular tartışılır. Anlatıcının, Türklerin belli bir<br />

dünya görüşünün etkisindeki bu yaşam tarzına eleştirel yaklaşımı burada da kendini<br />

göstermektedir.<br />

Bahadınlı’nın öykülerinde köy-kent çatışmasında köylüler zorunluluktan dolayı<br />

gittikleri kentte, zor durumda kalan, aşağılanan ve rahat edemeyen insanlardır. Kimi<br />

zaman hastahane için kimi zaman kapıcı olarak çalışmak için geldikleri bu kent hayal<br />

kırıklığı yaşadıkları bir yerdir. Öykülerde yer yer, kentlilerin köylüleri aşağılayan, hor<br />

gören bakış açısı da verilmiştir.<br />

Öykülerde, Türkiye-Almanya farklılığının verilişinde en önemli nokta yazarın,<br />

farklı bir kültür içinde yaşamaya başlayan Türklerin tutuculuklarını ve<br />

muhafazakârlıklarını korumalarını eleştirel bir gözle yansıtmasıdır. Bahadınlı<br />

Almanya’da yazdığı romanlarında politik kadroların gözünden tartıştığı ve eleştirdiği<br />

119 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Geçeneğin Karanlığında”, Geçeneğin Karanlığında, s.13<br />

49

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!