19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

2.1.6. Kültür Çatışması<br />

Bahadınlı’nın öykülerinde kültür çatışması iki şekilde karşımıza çıkar: köy-kent<br />

ve Türkiye-Almanya.<br />

Yazarın öykülerinde köy ve kent çelişkisi, bir nedenle kente gelen köylülerin<br />

yaşadıkları sorunlar biçiminde görülmektedir.<br />

“Şehriban’ın Saçları” öyküsünde, Yusuf hastalanan karısını hastanenin<br />

bulunduğu kente getirir. Büyük umutla geldiği kentte anlayamadığı bir ilişkiler ağı<br />

içinde çaresiz kalır. Parası olmadığı karısı Şehriban’ı özel muayeneye götürememekte<br />

hastanede ise onlarla kimse ilgilenmemektedir. Etraftaki insanların telkinleriyle valiye<br />

giden ve durumunu anlatan Yusuf tekrar hastaneye döner. Karısına bu kez de kerhen<br />

bakarlar. Bir hafta sonra Şehriban ölür. “Şehriban’ın Saçları” öyküsünde köylü kentte<br />

çaresiz ve yalnızdır:<br />

“Ankara Kapıcısı” adlı öyküde köyünden gelerek Ankara’ya yerleşen ve burada<br />

kapıcı olarak çalışan bir çift anlatılır. Mustafa ve Kezik kentte zor şartlarda çalışmakta<br />

ve yaşamaktadırlar. Kent, onlar için sefasını başkalarının sürdüğü, cefa çektikleri bir<br />

yerdir. Köyden tanıdıkları Fatma ise işin aslını bilmemekte ve onlara özenmektedir.<br />

Öyküde Kezik durumlarının bilincindedir ve Fatma’nın boş hayaller kurmasına<br />

üzülmektedir. Kent köyden gelenler için en fazla kapıcılık yapabilecekleri bir yerdir:<br />

“Efendilerin, hanımların yanında bir ‘kapıcı’, bir ‘uşak’ olmanın, ‘hizmetçi’<br />

olmanın küçüklüğünü, utanç verici olduğunu bir bilsen. ‘Önce ekmek, sonra ahlak’<br />

demiş birisi. Çok doğru Fatma, çok doğru. Ama ben de derim ki: önce kendi işin sonra<br />

ekmek...<br />

bilsen...” 118 .<br />

Kul kula kul olmazmış, ben bunu öğrendim kapıcılıkta Fatma, sen de bir<br />

Yazarın Almanya’daki insanımızı anlattığı öykülerde yabancı bir toplumda<br />

yaşanan kültürel çelişkiler önemli yer tutar. Bahadınlı öykülerinde bu konuyu doğrudan<br />

ele almaz fakat öykülerinin çoğunda bir art alan olarak bu kültür farklılığını hissettirir.<br />

Yazar, Almanya’da kitap okumayan, para kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen,<br />

çocuklarını kendileri gibi yetiştirmeye çalışan, Almanlara ait şeylere mesafeli duran içe<br />

kapanık bir kültürel algıyı eleştirmektedir. Bu noktada kimi öykülerde yazarla<br />

özdeşleşen ben/anlatıcı “arada” ve kendine özgü bir yerde durur. Türklere<br />

118 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Ankara Kapıcısı”, İtin Olayım Ağam, s.45<br />

48

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!