19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

“Geçeneğin Karanlığında” adlı öyküde Almanya’ya yeni gelen bir kişinin sıkıntı<br />

dolu günleri anlatılır. “Geçeneğin Karanlığında”, Bahadınlı’nın otobiyografik<br />

öykülerindendir. Öyküde, kaldığı yurdun odasında sürekli gözetlenen ve kendisini etrafı<br />

kuşatılmış olarak gören bir insan anlatılmaktadır. Yurtta kalanların çoğu Türk olmasına<br />

rağmen onların arasında bir yabancı gibidir. Odasının anahtar deliğinden onu<br />

gözetlemektedirler. Öykü, bunalımlı ve kasvetli ruh halinin, kuşatılmışlığın üstüne<br />

gitme ve mücadele etme isteğiyle ortadan kalkmasıyla biter.<br />

Bahadınlı’nın Almanya’yı anlattığı öykülerde dikkati çeken yönlerden biri<br />

kadınların durumudur. Birçok öyküde kadını kendi başına ayakta durabilen ve<br />

özgürlüğüne düşkün, ya da özgürlüğünün peşinde, birine bağlanmaktan kaçınan ve<br />

kendisine istediği gibi bir dünya kurmaya çalışan bir tip olarak görürüz.<br />

“Dokuz Yüz Leyla” adlı öyküde, Almanya’da işsiz kalan, eşinden ayrılmış ve<br />

Leyla adlı birine aşık olmuş kişinin gözünden Leyla’yı şöyle tanırız:<br />

“ ‘Neden iki ev?’ demiştik, evimiz bir oldu. Sonra konsolosluğa gidecektik, bir<br />

imza yeterliydi. Her gün bir işin çıkıyordu.<br />

Geç anlamıştım, uzak dağın morluğuna kanıyordun, o dağdan da biz mor<br />

görünüyorduk, bunu bilmiyordun!<br />

O gün bardak taşmaktaymış demek, ‘birer kadeh rakıya ne dersin?’ demiştim,<br />

‘içmem!’ dedin. ‘Öyleyse benim için tek bir kadeh.’ Bana kestane getirdin. İstediğin<br />

zaman istediğini vermek istiyordun ancak!” 104 .<br />

“Milyarlarca İstiridye” adlı öyküde Yunus bir kadınla tanışır. Beraber güzel<br />

zaman geçirirler fakat daha sonra kadın Yunus’tan kaçar. Yunus bunu bir türlü<br />

anlayamaz ve kabul edemez. Kadını Yunus’un arkadaşı bulur. Ona neden Yunus’tan<br />

kaçtığını sorduğunda şu cevabı alır:<br />

“Avrupa’ya gelen insanımızın değiştiğini söylüyorlar. Doğru bir bakıma. Bunca<br />

yılın baskısı bir süre sonra kalkmaya başlıyor. Töre anlayışımızda bir genişleme, bir<br />

hoşgörü beliriyor örneğin. Yunus’u gördüğümde içimde kurumaya başladığını sandığım<br />

şeyin yeniden sürgüne dönüştüğünü anladım. O sürgünün gelişmesi için bir evre<br />

gerekiyordu. Artık Berlinliyim, olabildiğince özgürüm şimdi ve görüyorsunuz geldim<br />

sonunda ”105 .<br />

“Sera” adlı öyküde, adı Zehra olan fakat Almanlar ona Sera dediği için ismini<br />

artık Sera olarak kullanan bir kadın, bir grup arkadaşıyla sohbet ederken şunları söyler:<br />

104 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Dokuz Yüz Leyla”, Titanik’te Dans, s.44<br />

105 Bahadınlı, “Milyarlarca İstiridye”, Geçeneğin Karanlığında, s.74<br />

43

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!