19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Şu kesindi ki, bu kumaş parçası, renkli, zengin, bol çağrışımlı ve o yılların<br />

korkunç yalnızlığından kurtaran bir mutluluk sunardı bana” 88 .<br />

Bahadınlı’nın konusu Almanya’da geçen öykülerinin bir bölümünde köy, zaman<br />

zaman arka planda zaman zaman da doğrudan göndermelerle yer alır.<br />

“Sapa”, adlı öyküde köy arka planda yer alır. Almanya’da yaşayan Türk<br />

ailelerinin çocuklarına eğitim verilen bir okulda çalışan öğretmen, sorunlu öğrencisi<br />

Sapa ile ilgili bir araştırma yaparken köyden bir mektup alır. Mektup, Sapa’nın annesi<br />

Yasemin’in hayatının bir bölümünü özetlemektedir. Mektupta köylülerin gerçekleri ile<br />

hayatın gerçekleri bir aradadır:<br />

“Sayın Kardaşım Öğretmen Coşkun Efendi,<br />

‘Almanya’dan attığın mektubu aldıktan sonra Köy İhtiyar Kurulu’nu topladım.<br />

Gündem numaran 12’dir. Aşağıdaki bilgi zatına duyurulmak üzere karar altına alındı:<br />

Köyümüz sakinlerinden Recep (Sarı Recep derler köyde ona, köyümüzde sarı<br />

adam az bulunur da) kızı Yasemin, yüzüne bakılır bir hale gelenece köyde ikamet<br />

eylemiştir. Beliği belinde, çentesi omuzunda beş yıl okula gitmiş gelmiş ve de<br />

birincilikle bitirmiştir. İşe bak ki sen, kızın okulu birincilikle bitirdiği gün babası olan<br />

Sarı Recep Allahın rahmetine kavuşmuştur. Ve beliği topuğuna değerekten, çentesini<br />

omuzundan indirmeden İzmir’e teyzesinin yanına gönderilmiştir. Dediklerine göre daha<br />

o yıl teyzesi onu daha yüksek bir okula yani ortaokula yazdırmıştır. İki bilemeden üç yıl<br />

gittikten sonra vebali diyenlerin boynuna seninki orada az bir hoppalık etmiştir yani<br />

oynaşmıştır. Bunun üstüne öğretmen efendi kardaşımız, teyzesi denen kadın onu gerisin<br />

geri kendi köyümüze postalamış. Bir geldi ki Allah seni inandırsın kız o kız değil bir<br />

nevcihan! O kaşlar, o gözler! Sarı Recep’in kızı Yasemin sahici bir Yasemin olmuş<br />

senin anlayacağın. Bu kız bura yaramaz uşak dedik, gerisin geri İzmir’e postaladık.<br />

Daha geldiği gün ‘bu kırlar nerenin kırları?’ diyesiymiş. ‘Ne tez unuttun eşşek güttüğün<br />

kırları ulan kız!’ demişler. ‘Ben bildiğiniz kızlardan değilim’ demişse de neme lazım<br />

durduğu müddetçe kaşını kaldırıp da dişi mi erkek mi diyerekten kimsenin yüzüne<br />

bakmadı Allahın doğrusu. Köye gelen havadislere bakılırsa, bir doktorun yanında<br />

çalışmaya, az bir zaman sonra da karnı kabarmaya başlamış. Doktor seni alacağım falan<br />

demişse de evdeki karısı ağır basmış ve Yasemin’in karnındaki uşağını kendi elceğziyle<br />

çekip çıkarmış. Yine de insaniyetli adammış ki, Tutmuş Almanya’ya göndertmiş.<br />

Kardaşım öğretmen efendi, köyümüzün kızı Yasemin’i Almanya’nın parabağrına havale<br />

88 Bahadınlı, “Tavandaki Kırmızı”, Tavandaki Kırmızı, s.49<br />

35

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!