19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

peşinde bir sürü çocuğa karışmış yaşlı kadınlar gördüm. Kadınlar hasta, çocuklar<br />

okulsuz, çocuklar ışıksız, çocuklar hasta...” 86 .<br />

Bahadınlı’nın konusu köy olarak nitelenebilecek öykülerinin bir bölümünde<br />

“köy” karşımıza, hatırlanan, anılarla yüklü bir coğrafya olarak çıkar. Yazarın bu<br />

nitelikteki öykülerinde hatırlamaların ağırlıklı olarak çocukluk anıları şeklinde olduğu<br />

görülmektedir.<br />

“Mustafa’nın Kağnısı” adlı öyküde, köyde yaşayan iki çocuğun arkadaşlığı<br />

anlatılmaktadır.<br />

“Kurşun Sesi”nde köyde bir devenin kesilmesi ve bir çocuğun bundan duyduğu<br />

korku anlatılır. Anlatıcı, öykü boyunca bir çocuğun gözünden, devenin kesilmesini<br />

öyküler ve öykünün sonunda yıllar önce yaşanan bu olay şöyle hatırlanır:<br />

“Benimse beynimde, bizim kesilen devenin çığlığı vardı: kimi zaman uzaklarda,<br />

kimi zaman yanıbaşımda, bir yalvarı değildi, bir ağıt değildi. Belki de bir canlının, hem<br />

de aklı olan, yüreğinden, vicdanından söz edilen birinin başka bir canlıyı boğazlamasını<br />

lanetlemesi ya da doğaya, hayata, yaratana, yaratılana ve bir anlamda da her şeyin<br />

anlamsızlığına sıkılan bir kurşun sesiydi!” 87 .<br />

“Söğütün Gölgesinde” ve “Kum İçinde Bıldırcın” adlı öykülerde de anlatılanlar<br />

köydeki çocukluk anılarıdır. Bu iki öyküyle “Kurşun Sesi”ndeki ortak özelliklerden biri<br />

üç öyküde de hayvanlara yer verilmesidir. “Söğütün Gölgesinde”de kelebek ve sürek<br />

olarak adlandırılan büyük hayvan sürüsü, “Kum İçinde Bıldırcın”da ise böcek ve<br />

bıldırcın yer alır. Yazar bu öykülerde hayvanların yanısıra, köyün coğrafi özelliklerine<br />

de diğer öykülerine oranla daha çok yer vermiştir.<br />

“Tavandaki Kırmızı” adlı öyküde, köyde geçen çocukluğa dair bir olay yıllar<br />

sonra anımsama biçiminde öykülenmiştir. Öyküde bir çocuğun yalnızlık içinde geçen<br />

günlerinde evin tavanında yer alan kırmızı bir lekenin kapladığı yer anlatılmaktadır:<br />

“Tavanın ortasındaydı, çevresinde çıtalardan oluşmuş bir baklava dilimi vardı;<br />

avuç içinde toplanmış bir kadın eşarbı gibi dururdu; çevresine serpiştirilmiş (aynı<br />

kumaştan) birer kırmızı gül görünüşlü benekler görürdünüz.<br />

Sonraları sık sık düşünmüşümdür. Hangi usta, nasıl bir beğeniyle ya da hangi<br />

nedenle onu oraya yerleştirmişti!<br />

86 Bahadınlı, “Otuz Beş Yaş”, İtin Olayım Ağam, s.47<br />

87 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Kurşun Sesi”, Tavandaki Kırmızı, s.48<br />

34

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!