19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Hatiş’te en küçük bir tepki yoktu. Bağırıp çağırarak ağlayan annesinin, elinden<br />

tutan babasının, çevresini almış elleri fenerli, meraklı, suskun bunca insanın burada ne<br />

aradığını anlamaya çalışan bir hali vardı...” 81 .<br />

“Haçça Büyüdü Hatiş Oldu” öyküsünde yazar, kız çocuklarının aileleri<br />

tarafından görücü usulüyle evlendirilmesini ve bunun sonuçlarını dramatik bir şekilde<br />

ele alır. Bu öykü, “İtin Olayım Ağam” adlı öyküyle konu olarak benzerlikler<br />

göstermesine rağmen, arka planda Almanya-Türkiye, kuşak çatışmaları, kültürel<br />

farklılıklar gibi konulara da göndermeler yapıldığını görürüz.<br />

Bahadınlı’nın “Evcili Ana” ve “Bacım” adlı öykülerinde de konu olarak kadının<br />

toplumsal konumunun ele alındığını görüyoruz. “Evcili Ana”da, bir çocuğun gözünden,<br />

üzerine kuma getirilen bir kadının dramı ve yaşadıkları anlatılır:<br />

“Bir zamanlar askere gitmemenin bir yolu da uzak bir yerden evlenmekmiş.<br />

Babam Evcili Ana’yı köye uzak, çok uzak bir köyden, Evci köyünden almış. İsteği<br />

olduktan sonra üstüne anamla evlenmiş. Ve Evcili Ana’yı yıllar önce giydiği bir çift<br />

çarık gibi, yırtılmış da bir kıyıya atılmış çul parçası gibi unutmuş!<br />

Evcili Ana’nın ağzından babamın adını bir kez olsun duymadım. Gözlerini<br />

kaldırıp da şöyle bir yüzüne baktığını görmedim babamın. Ve bir kez olsun babama iki<br />

tümcelik bir şey söylememiştir. Babam buyururdu o da yapardı, ‘olur’ demezdi söze<br />

dönüştürerek, ‘olmaz’ da demezdi” 82 .<br />

“Bacım” adlı öyküde, çalışmak üzere kente taşınan bir çiftin yavaş yavaş<br />

değişen yaşamları anlatılır. Çevresinde gördüklerinden etkilenerek giyimini değiştiren<br />

kadını köyünden biri görür. Onun abartılı anlatımıyla bu olay kulaktan kulağa değişerek<br />

ulaşır. Köylülerin kent ve kentte yaşayan kadınlarla ilgili önyargıları bu efsaneyi besler<br />

ve gerçekle ilgisi olmayan bir yakıştırma, kadının üzerinde kalır:<br />

“Recep, bu sefer de durmamış, oturmamış, köyden kimi gördüyse bir kenara<br />

çekmiş, ‘şey’ demiş, ‘duydun mu şey, şehir elbisesi giymiş, naylon giymiş, sivri ökçeli<br />

giymiş.’ Bir iki de kendi eklemiş; ‘dudağını da bir görseniz, kıpkırmızı boya...’<br />

Bu sözler dallanmış, budaklanmış, köye uzanmış. Köylü dili düdük olmuş:<br />

‘Duydunuz mu, şey, şey olmuş, şey orospu olmuş...’ ” 83 .<br />

“Gül Yüzlü Efendim”, köydeki sosyal ilişkileri sergileyen öykülerden biridir.<br />

Köylüler tarafından saygı duyulan ve neredeyse kutsal bir kişi gibi karşılanan dini<br />

81 Yusuf Ziya Bahadınlı, agö., s. 29<br />

82 Bahadınlı, “Evcili Ana”, Titanikte Dans, s.99<br />

83 Bahadınlı, “Bacım”, İtin Olayım Ağam, s. 26<br />

32

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!