19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

“‘Niçin gürültü ediyorsunuz?’ diye bağırdı. ‘Bak bir de ayakta duruyor!’ diyerek<br />

bana doğru yürüdü. ‘Daha bir A bile yazmamışsın!’ Küçücük yüzümde ‘şırraak’ diye<br />

ses çıkaran bir el duydum. Kocaman bir kaya parçası suratıma yapışıp kalmıştı sanki.<br />

Bağıra bağıra ağlamaya başladım. ‘Silgimi almak için kalkmıştım, iki sayfa yazdım!..’<br />

Arkadaşlarımın çoğu yarım sayfa bile yazmamıştı. Öğretmen defterime baktı.<br />

Hiç konuşmadı bir süre. Bilemediğini, haksızlık ettiğini söyledi. Yine de öğretmen<br />

düşlediğim güzel dünyamı yıkmıştı” 73 .<br />

“Titanik’te Dans” adlı öyküde bir babanın oğlu ile ilgili duyguları ve kaygıları<br />

anlatılır. Baba kendi toplumundan uzakta, Almanya’da başka bir kültürün ve farklı<br />

yaşam tarzlarının içerisinde oğlunun nasıl bir insan olacağının kaygısını duyar. Çok<br />

fazla müdahale edemediği bir akış, çocukları biçimlendirmektedir. Babalar için zaman<br />

zaman kaygı verici olan bu durumun çocuklar farkında bile değildir:<br />

“Oğulun babadan koptuğu bir yer ve dönemde yaşıyoruz. Babaların hâlâ o eski<br />

baba, oğullarınsa birden boy attığı, biçim değiştirdiği bir durum!<br />

Çocuklarımızın dilleri değişti, düşünceleri, yaşama biçimleri, aramızda karlı dağ<br />

var şimdi. Horlanmadan en azından (sevgi, ekmek-su gibi), okulda, sokakta uyum<br />

sağlıyorlar kendilerine. Ve biz, babalar yani, ‘bana bak!’ dedik mi, oyun başlıyor o<br />

zaman! Tüm kuruluşlar, öğretmenler, ruhbilimciler, uzmanlar yaylarını geriyorlar!<br />

Birden doğruldum yataktan, bağırmaya başladım:<br />

‘Haydi ne duruyorsunuz, alın ellerimizden çocuklarımızı, doldurun yurtlara,<br />

sevme adına, özgürlük adına, eğitim adına! Haydi ne duruyorsunuz?...” 74 .<br />

“Titanik’te Dans” öyküsünde eğitim ve eğitim kurumu, işlev açısından diğer<br />

öykülerinden farklılaşmaktadır. Yazarın diğer öykülerinde eğitim ve eğitim kurumu ele<br />

alınırken, anlatıcı ya öğrenci ya öğretmen olarak bu öykülerde yer alır. Bu öyküde ise<br />

eğitim kurumu, anlatıcının dışında olduğu bir kurum ve ilişkiler ağı olarak yer almıştır.<br />

“Sapa” adlı öyküde, Almanya’da Türk çocuklarının eğitim gördüğü bir okulda<br />

okuyan Sapa adlı bir çocuğun trajik yaşamı anlatılır. Sapa, okulda uyumsuzdur,<br />

arkadaşlarını döver, okul dışında da sürekli problem çıkarır. Öğretmen ise başlarda<br />

Sapa’ya karşı olumsuz bir tutum içerisindedir. Sınıfta diğer çocukları ona karşı<br />

kışkırtmaktadır:<br />

73 Bahadınlı, “Liza’nın Elleri”, Haçça Büyüdü Hatiş Oldu, s. 78.<br />

74 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Titanikte Dans”, Titanikte Dans, s.80<br />

27

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!