ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
‘Biz işçi olacağız!’ diyorlardı.<br />
‘Kitap okumamızı babalarımız da istemiyor!’ diyorlardı” 69 .<br />
Yusuf Ziya Bahadınlı kimi öykülerinde doğrudan kimi öykülerinde ise dolaylı<br />
olarak kendi yaşamından öğeleri sık olarak kullanmıştır. Yazarın daha sonra ele<br />
alacağımız romanlarında da otobiyografik öğelerin önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz.<br />
Bahadınlı, çocukluk, eğitim, köy, aile, politika ve politik mücadele, sürgün hayatı gibi<br />
konuları işlerken çoğu zaman kendini ve yaşadıklarını anlatmıştır.<br />
2.1.2.Eğitim<br />
Yaşamının bir bölümünde öğretmenlik yapmış olan Yusuf Ziya Bahadınlı<br />
öykülerinde eğitimi konu olarak sıkça işlemiştir. Bahadınlı’nın öykülerinde eğitimin<br />
önemli yer tutmasının bir başka nedeni de Köy Enstitüleridir. Yazarın öğrenci ve<br />
öğretmen olarak içinde bulunduğu bu kurum yaşamında önemli bir belirleyiciliğe<br />
sahiptir. Yapıtlarında da bu etki görülmektedir.<br />
Bahadınlı’nın öykülerinde eğitim, öğrenci ve öğretmen gözüyle okuyucuya<br />
yansıtılır. Yazarın ilk öykülerinde etkin olan öğrencidir. Bu öykülerde, anlatıcı ya da<br />
olayın kahramanı öğrencidir. Yazarın Almanya’da yazdığı öykülerinde ise eğitimle<br />
ilgili bölümlerde etkin olan öğretmendir. Olaylar ve gelişmeler öğretmenin gözünden<br />
verilir.<br />
Yazarın öykülerinde Köy Enstitülerinin ad verilerek anlatıldığı tek öykü<br />
“Pencere”dir. Yazar, Köy Enstitülerinin kendisi gibi binlerce köy çocuğunun eğitim<br />
almasını sağlayarak çok önemli bir iş yaptığını belirtir:<br />
“Yüzyılların susuzluğu vardı dudaklarımda. ‘Bu yüzden dudaklarım çatlaktı.’<br />
Yurdumuzun dört bir yanından gelen kızlarla, oğlanlarla bir dünya kuruluyordu. Bilgiye<br />
susamıştım. İçine, sel sularını emdire emdire, kana kana çeken bir çöl toprağını<br />
andırıyordum. Günden güne açılıyor, aydınlanıyor; varlığımı, yerimi seziyor,<br />
öğreniyordum.<br />
Dünyayı başıma zindan etmişler be!..<br />
Ben büyüyordum, ben düşünüyordum, ben anlıyordum.<br />
Dünya varmış be!..<br />
Bu okulun adı Köy Enstitüsü idi” 70 .<br />
69 Bahadınlı, Öyle Bir Aşk, s.273-274.<br />
70 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Pencere”, İtin Olayım Ağam, s.65<br />
25