19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

adamın kravatından tutmuş, adam da kapının tokmağından, çeker de çekerler. Adam<br />

tokmağı bırakmaz, bizimki kıravatı. Sonunda beyefendi, inanılmaz bir şey oldu. Hep<br />

öyle olur zaten! Çekilip duran örgü kıravat kopmasın mı! Kıravat bizimkinin elinde,<br />

adam yüzükoyun yerde, dükkânın kapısı ardına dek açık...” 65 .<br />

Bahadınlı’nın otobiyografik özellikler taşıyan bir başka öyküsü “Geçeneğin<br />

Karanlığında”dır. Bu öyküde, Almanya’da yaşadığı çevreye bir türlü alışamayan,<br />

yabancılık çeken bir kişi anlatılır. Türkiye’den göçmen olarak Almanya’ya gelen bu kişi<br />

çevresindeki Türkler tarafından da kendilerine benzemediği için dışlanmaktadır. Öykü<br />

kahramanı çevresindeki bu kuşatılmışlığı kırmaya çalışmakta ve zor günler<br />

geçirmektedir:<br />

“Bu gözleri tanıyordum. Mavi, yeşil ya da kara oluşu önemli değildi, iri ya da<br />

ufak! Tıkırtıyla büyüyor, kararıyor, dev bir ırakgörür oluyordu. Kıpırdayamıyordum<br />

uzun zaman, yoruluyordum. İşimi sürdürüyordum sonra. Kulağım anahtar deliğindeydi,<br />

arada bir de bakıyordum. Gözlerime iğneler batıyordu, dürten, acıtan pis iğne! Hem de<br />

gözbebeklerime, bedenimin en duyarlı yerlerine. Bacaklarım geriliyor, ayak<br />

parmaklarım...<br />

Atladım somyadan, elimdeki kitabı yere fırlatarak, kapıyı açtım birden:<br />

‘Ne bakıyorsun lan?’<br />

Terliklerini sürüye sürüye giden adamın arkasından bakakalıyorum” 66 .<br />

Yazarın anılarından, öyküde anlattığı bu olayı Almanya’ya ilk gittiği zaman<br />

öğretmen olarak çalışmaya başladığı Nürnberg’de, Grundıg Heim adlı yurtta yaşanmış<br />

olduğunu öğreniyoruz.<br />

“Yurttaki odam, ‘Kâbus Şatosu’ndan bir köşeydi sanki:<br />

‘Anahtar deliğinden tıkırtılar gelmeye başladı; lambayı söndürmeli dedim.<br />

Lambayı söndürmedim; somyayı odanın anahtar deliğinden görünmeyecek bir köşesine<br />

ittim. Dışarıdakine küçük bir oyun oynamıştım. Bu gözleri tanıyordum: Tıkırtıyla<br />

büyüyor, kabarıyor, dev bir ırakgörür oluyordu. Kıpırdayamıyordum, yoruluyordum.<br />

Kulağım anahtar deliğindeydi, arada bir bakıyordum. Gözlerime iğneler batıyordu,<br />

bacaklarım geriliyordu, ayak parmaklarım da! Atladım somyadan, elimdeki kitabı yere<br />

fırlatarak, kapıyı açtım birden:<br />

‘Ne bakıyorsun lan?’<br />

Terliklerini sürüye sürüye giden adamın arkasından bakakalıyordum” 67 .<br />

65 Bahadınlı, “Tabanca Çekildi mi Vurulur”, Haçça Büyüdü Hatiş Oldu, s.69, 70.<br />

66 Bahadınlı, “Geçeneğin Karanlığında”, Geçeneğin Karanlığında, s.9-10.<br />

23

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!