19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

üyesi ve milletvekilidir. Anılarından öğrendiğimize göre benzer bir saldırıyla kendisi de<br />

karşılaşmıştır. Öyküye de bu olay kaynaklık eder:<br />

“Hava sıcak mı sıcaktı, üstümden bir bulut geçmişti, gülümsemiştim, yağmur<br />

yağacaktı, bugün olmazsa yarın mutlaka. Sonradan görmüştüm biri vardı, öndeydi,<br />

yanıma gelecekti; uzun boylu, bilen bir kadının ince parmaklarından üretilmiş, üstüne<br />

bol gelen bir hırka vardı sırtında, tüyler tığdan çıktığı gibi parlıyordu: ‘Al ağabiciğim!<br />

Demişti, arkasını dönmüştü, herkeste bulunmayacak bir tabanca göstermiş ‘temizle şu<br />

namussuzlardan birini!’ demişti. (O anda kimlerin namussuz olduğunu bilebileceğimi<br />

düşünemiyor olmalıydı!)<br />

Sonra vurmaya başlamışlardı; bir şaşkınlığım da bunun içindir, neden bir yerim<br />

ağrımamıştı! Sonra kendimi aynada görecektim, başım çarpılıp da kapı açıldığında ve<br />

sürünerek içeri girdiğimde. Doğrulup da duvardaki aynaya baktığım zaman, başımın bir<br />

salça dolu kaba sokulup çıkarıldığını sanacaktım. Odada bir masa vardı, önünde bir<br />

genç adam, şaşkındı. Masada sürahi vardı, o anda iki arkadaşımda girecekti dükkana.<br />

Arkadaşımın biri kadındı, üniversite öğretim üyesiydi. Mendilini çıkarmış, sürahideki<br />

suyla ıslayarak yüzümü silmeye başlamıştı.<br />

[…]<br />

Cam parçaları yerlere saçılmıştı. Kravatım yün örmeydi, kapının tokmağına<br />

elimi attığımda onlar da kravatımdan yakalamış. O arada bir kopukluk var: Yüzümün o<br />

salça kabına batırılmış hali, belim, kalçam, bacaklarım, omuzlarım (en çok belim) ne<br />

olmuşsa orada olmuştu. Ama ben duymamıştım. Tek sıkıntı soluk alamamaktandı!<br />

‘Neden ki?’ diyordum, düş görüyor sanıyordum; ‘nasıl olsa gerçek değil’<br />

diyordum. Gözlerimi anımsamıyorum; neler olduğunu görmediğime göre kapatmıştım,<br />

görmemek için miydi ya da yukarıdan akan şey göz çukurlarını mı doldurmuştu? Bu<br />

sonuncu olasılık daha doğru olabilirdi; arkadaşımın silmesiyle iyi görmeye başlamıştım.<br />

Şimdi daha iyi anlıyordum: Onlar çeker, ben çekerken, kravatım kopuvermişti.<br />

O hızla yere kapanmışım, başım kapıya çarpmış ve kapı açılmıştı!” 63 .<br />

Bahadınlı, Öyle Bir Aşk adlı anı kitabında Çorum’da başlarına gelen bu olaya<br />

iki romanında değişik yönleriyle yer verdiğini söylemektedir 64 . Yazar, burada<br />

belirtmemiştir ama “Tabanca Çekildi mi Vurulur” adlı öyküde de anlatılan bu olaydır:<br />

“Tam o anda bir şey oldu beyefendi, adam soluk alamıyordu. Yüzü bir kızarıyor,<br />

bir morarıyordu. ‘Noğoluyor?’ demeye kalmadan bir de ne göreyim, bizimkilerden biri<br />

63 Yusuf Ziya Bahadınlı, Öyle Bir Aşk, s.242-244.<br />

64 age. s.241.<br />

22

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!