19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

200<br />

Bahadınlı’nın öykülerinde “köy” ve “Almanya” öne çıkan konulardır. Yazar ilk<br />

iki kitabında köy yaşamını ve köylülerin sorunlarını anlatırken, diğer iki öykü kitabında<br />

Almanya ve burada yaşayan insanlarımızın yaşamını çeşitli yönleriyle anlatan öyküler<br />

yazmıştır. Öykü konularındaki bu değişim yazarın yaşamındaki değişiklikle paralellik<br />

göstermektedir. 1979 yılında bir davet üzerine Almanya’ya giden Bahadınlı, 12 Eylül<br />

1980 askeri darbesinin ardından Türkiye’ye dönemez ve 12 yıl Almanya’da yaşar. Bu<br />

yıllar yazarın öykülerinde, konular başta olmak üzere bir çok değişikliği beraberinde<br />

getirmiştir.<br />

Bahadınlı’nın ilk öyküleri kendi kuşağının etkilerini taşır. Köy Enstitüsü mezunu<br />

olan Yusuf Ziya Bahadınlı, enstitülü yazarlar kuşağının etkin olduğu ve edebiyatta tema<br />

olarak “köy”ün ön plana çıktığı bu yıllarda kendi kuşağı yazarlarla benzer özellikte<br />

öyküler yazar. Yazarın ilk öyküleri kısa, biçimsel olarak basit denilebilecek bir<br />

yapıdadır. Öyküler, konuları ile önem kazanırken yer yer öykü formundan çıkarak<br />

dönemin yazarları tarafından sıklıkla yazılan “Köy Notları” benzeri bir özellik kazanır.<br />

Bahadınlı’nın öykülerinde köy, yoksul, çaresiz ve devlet tarafından terkedilmiş bir yer<br />

olarak karşımıza çıkar.<br />

Yazarın Almanya öyküleri, farklı bir coğrafyada, farklı bir kültür içinde yaşayan<br />

Türkleri gerçekçi bir gözle anlatır. Almanya öyküleri, uzaktan farklı algılanan bir<br />

gerçeğin arka planını vermesi açısından önemlidir. Yazar, bu öykülerinde Almanya’nın<br />

bir cennet olmadığını ve sorunlarıyla birlikte varolduğunun altını çizer.<br />

Bahadınlı’nın öykü yazarlığında, Almanya yılları öykü konularında olduğu<br />

kadar biçimsel yönlerden de değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Almanya öykülerinde<br />

ilk öykülerin kısa cümlelerden oluşan ve diyaloglara dayanan yapısı yerini birleşik<br />

yapılı cümlelere bırakırken iç konuşmalar diyalogların yanında önem kazanmıştır.<br />

Bahadınlı’nın ilk öyküleri, biçim olarak kısa öyküye benzemekle birlikte bu<br />

öyküleri kısa öykü olarak değerlendiremeyiz. Yazarın ilk öyküleri, kısa olmak dışında,<br />

kısa öyküye ait diğer özellikleri taşımamaktadırlar. Bahadınlı’nın ilk öykülerinde, kısa<br />

öykünün en önemli özelliklerinden biri olan yoğunluğu göremeyiz. Kısa öyküde gerekli<br />

olan anlam yoğunluğunun olmaması yazarın ilk öykülerini basitleştiren temel nokta<br />

olmuştur. Bahadınlı’nın Almanya öyküleriyse biçim olarak daha uzundur. Yazar bu<br />

öykülerinde birey-toplum çatışmasını başarılı bir şekilde işlemiştir.<br />

Yusuf Ziya Bahadınlı’nın, Güllüceli Kâzım (1965), Güllüceyi Sel Aldı (1972),<br />

Gemileri Yakmak (1977), Açılın Kapılar (1989), Devekuşu Rosa (1992), Lidya<br />

Gözleri Yaprak Yeşili (1996) adlı altı romanı vardır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!