19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

171<br />

“Milloğlu’nun bir samanlığı vardı. Köyün en büyük samanlığı derlerdi. Kırk<br />

sekiz direkli olduğu söylenirdi ve bugünün şerefine boş tutulmuştu. Cem, bu samanlıkta<br />

yapılacaktı. Akşamın erken saatlerinde Güllüceliler kadın, erkek, çocuk samanlığa<br />

doluşmuşlardı. Biz çocuklar yerimizi önceden hazırlamıştık. Bulunduğumuz yerden her<br />

tarafı görebiliyorduk. Kırk sekiz direğin kırk sekizinde birer ışık vardı: Lamba, idare,<br />

kandil, mum. Ne bulmuşlarsa aydınlatıcı, duvarlara asmışlardı. Direklerse, kilimlerle<br />

sarılmış, birer kilim direk olmuştu.<br />

[ … ]<br />

Samanlığın bir köşesi, bir başka biçimde döşenmişti. Duvarlara halılar asılmış,<br />

yere kilimler serilmişti. Kilimler üstüne de yataklardan bir seki yapılmıştı. Karşılıklı<br />

sekiyi köyün yaşlıları doldurmuştu. Baş seki boştu. Sağına, soluna, gerisine yastıklar<br />

konmuştu. Burası yüksek makamdı” 352 .<br />

3.3.2.5. Genelev<br />

Genelev Gemileri Yakmak romanında, iç mekân ögelerinden biri olarak<br />

kullanılmıştır. Romanda Memo ve arkadaşları tarafından şaka yollu “üniversite” olarak<br />

isimlendirilen bu mekânla ilgili bilgi verilen bir bölüm vardır. Memo’ların buraya ilk<br />

gelişlerinde genelevle ilgili şunlar aktarılmıştır:<br />

“Yüksek taş duvarlı, çift kapılı bir binanın önünde durdular. Kapının üst sağ<br />

köşesinde kırmızı fon üstünde beyaz yazıyla ve büyük harflerle GENELEV yazılı bir<br />

levha asılıydı. İki bekçi nöbet tutuyordu. Bekçiler teker teker giysilerinin üstünde arama<br />

yaptılar. Tabanca arıyor olmalıydılar.<br />

Geniş, uzun bir avlu çevresinde ikişer, üçer katlı evler sıralanmıştı. İnsanlar bir<br />

devinim içindeydiler: Dış kapıdan girenler, avluda gezinenler, evlere girip çıkanlar,<br />

sonra yine girenler… Arada bir, evden eve girip çıkan yarı çıplak, ayağında terlik, kötü<br />

boyalı, ortaya konuşan kadınlar göze çarpıyordu. Her evin önünde bir küme erkek, aç,<br />

şaşkın, yılışık gözlerle içeriyi seyrediyordu.<br />

Birinci evin önünde durdular, içeri girmediler, bir süre evin içine daha doğrusu<br />

evin içindekilere baktılar. On kadar kadın vardı salonda. Kadınlar yirmi, yirmi beş<br />

yaşlarındaydı. Duvarda ‘vizite: 10 lira’ yazılıydı. Kadınlardan kimi ayakta duruyor,<br />

kimi kısa bacaklı taburelerde bacaklarını yana açmış oturuyordu. Amaçlarının,<br />

352 Yusuf Ziya Bahadınlı, Güllüceli Kâzım, s.80-81.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!