19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

165<br />

“Gül, gideceğim dedi, herkes sevindi, en çok da kocası. İşte bu fabrika bozması,<br />

kendi söyleyişiyle maddece hangar, manaca hücre eve böyle geldi.<br />

Bir ev ya çok iyi olmalı, diye düşündü Gül, ya çok kötü. Her ikisi de içinde<br />

oturanı uğraştıracaktır ve kendini dinlemek gibi bir lükse meydan vermeyecektir. Tek<br />

bir odada (başka ad bulamadığı için oda diyordu) yataklar ortada, beşik öyle, yemek<br />

masası, birkaç sandalye, kocasının yeni aldığı kanape koltuk takımı, sehpalar, dolap, raf,<br />

televizyon ve bir sürü ıvır zıvır eşya. Kaç gündür bilinmez, Gül bunların saatte bir<br />

yerlerini değiştiriyordu. Belki de dedi, eşyasını en ince çizgileriyle, kıvrımları, köşeleri,<br />

kulpları, sapları, renkleri, budak izi, parlaklığı, pası,lekesiyle bilen tek kişiyim!” 347 .<br />

Gül’ün özgürlük arayışında birkaç kez ev değiştirdiğini görürüz. Arkadaş<br />

evlerinde kalan Gül, Alman dostlarının evine yerleşir. Bu ev, onun için farklı bir<br />

kimliğe kavuşmasının simgesidir. Alman arkadaşlarıyla kaldığı bu evde kendisini<br />

onlardan biri olarak görür, bir Batılı, Alman olduğunu hisseder:<br />

“Sonra ben yukarda söylediklerimi bizimkilerin dışında başka birileriyle<br />

aramaya kalktım, alman dostlara sığındım. Evet bu bir sığınmaydı, bir yerden<br />

kaçıyorsan, sonra birileri sana yardım etsin istiyorsan bunun adı sığınmadır.<br />

İşte ben Almanlara böyle gittim.<br />

Çok ilginç, daha Melanielere varmadan önce genç faşistler yolumu kestiler, bana<br />

kimliğimi soruyorlardı, bu bir uyarıydı, bunu o zamanlar anlayacak durumda değildim!<br />

Melanie’yle arkadaşı beni iyi karşıladılar, aylarca birlikte oturduk, evin birer<br />

odasını paylaşıyorduk. Doğrusu Melanie de arkadaşı Klaus da dünyanın en iyi<br />

insanıydılar.<br />

Mektuba başlarken söylemiştim, bizimkilerden tamamıyle ayrılmış, Almanlarla<br />

birlikte Almanlar gibi yaşamak istemiştim. Bizimkilerde aksayan bir şey vardı, oysa ben<br />

baskısız, denetimsiz bir hayat sürmek istiyordum, bizimkilerle olacak iş değildi bu.<br />

Almanların (özellikle ilericilerin) diledikleri gibi yaşadıklarını görüp imrenmiş, işte<br />

hayat budur demiştim.<br />

Melanie ve Klaus’la insanlara, paraya, emeğe aynı pencereden bakıyorduk.<br />

Artık ben bir Alman’dım, kendimi öyle duyumsuyordum, kısa zamanda belirli<br />

bir uyum içine girmiştim” 348 .<br />

Açılın Kapılar romanı ise mekân olarak bir evin bahçesinde başlar ve burada<br />

biter. Romanda evin içi ile ilgili çok kısa birkaç cümle dışında bilgi yoktur. Zenginlerin<br />

347 Bahadınlı, Devekuşu Rosa, s.39.<br />

348 Yusuf Ziya Bahadınlı, Devekuşu Rosa, s.133-134.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!