19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

gerektiğini anladınız mı? Kimin derisi yüzülür bir göstermeliyiz.göreyim sizi uşaklar,<br />

bu itleri böyle uluorta ürdürmeyelim!” 300 .<br />

132<br />

Kâzım Güllüceli’dir. Güllüce etraftaki diğer köylerden farklı olarak Alevilerin<br />

yaşadığı bir köydür. Güllüceliler, Sünni köyler tarafından sürekli dışlanırlar ve<br />

aşağılanırlar. Köy hakkında anlatılanlar yabancıların Güllüce’ye karşı önyargılı<br />

olmasını da beraberinde getirir. Köye gelen öğretmen Fikret Bey, kısa süre sonra köy ve<br />

köylülerle yakın ilişki kurar. Bu ilişki anlatılırken Güllüce ve Güllücelilerin yaşam<br />

biçimi hakkında da bilgiler verilir:<br />

“Öğretmen Fikret Bey, köyde özgür bir hava bulmuştu. Önce, köye gelen her<br />

yabancı gibi, köyü uzaktan yakından bir izledi. Duyduklarıyla gördükleri arasındaki<br />

benzersizlikler gördü. Yavaş yavaş Güllüce’yi sevmeye başladı. Köylüler de onu,<br />

kendilerinden saymadıkları halde, sevdiler.<br />

Güllüce’li eğlenmeyi severdi, yaşamayı severdi. “Öbür dünya” öğretimi<br />

yapılmazdı Güllüce’de. Bu yüzden Güllüce’li evine, köyüne, toprağına daha bağlıydı.<br />

Bu durum onda, çalışmanın yanında eğlenmek zorunluluğunu veriyordu. Güllüceli her<br />

zaman eğleniyordu. Çalışırken eğleniyordu, sıkıntılarıyla eğleniyordu. Bu yüzden<br />

‘nükte yapmak’ bir hünerdi Güllüce’de. Daha küçük yaşta bu hünere alıştırılıyorduk. En<br />

güzel nükte yapan, en güzel alay eden sevilir, el üstünde tutulurdu” 301 .<br />

Güllüceli Kâzım’da Aleviliğe dair bilgiler yer alır. Yer yer didaktik bir nitelik<br />

kazanan bu bölümler, romanda Kâzım aracılığıyla aktarılır. İlk olarak okulda yaşanan<br />

bir olay üzerinden çeşitli bilgiler verilir:<br />

“Öğretmeni sevmek istiyorduk oysa. Ama ondan korkuyorduk. Onu bir başka<br />

dünyanın insanı gibi görüyorduk.<br />

Bir gün tarih dersinde Türk-İran ilişkilerini anlatıyordu. Konu, Çaldıran Savaşı<br />

idi. Osmanlı ordusuyla Şah İsmail’in kumandasındaki İran ordusu Çaldıran’da<br />

savaşmış, İranlılar yenilmişti. Öğretmen, Şah İsmail’den söz etmiş, sözünü bağlarken de<br />

‘sizlerdendi’ demişti. Şah İsmail ve İran halkı Şii idi. Öğretmen Aleviliği Şiilik<br />

sanıyordu! Sonraları, Şiiliğin Ali yanlısı olduğunu, Şah İsmail’in Türk kökenli ve şair<br />

‘Hatayi’ olduğunu öğrenecek, onu daha çok şiirlerinden dolayı sevecektik. Nice sonra<br />

da Aleviliğin ‘Batıni’ kökenden geldiğini, Şiiliğin ayrı bir konu olduğunu ve İslamın<br />

Arap olmayan Müslümanlara kötü davranmasından dolayı ve ‘mazluma yakınlık’<br />

nedeniyle cemevinde Şiilere karşı kötü davrananların kötü sözle anıldığını görecek ve<br />

300 Yusuf Ziya Bahadınlı, Güllüceli Kâzım, s. 33-34.<br />

301 Bahadınlı, Güllüceli Kâzım, s. 50-51

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!