19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

111<br />

“Sonra kalkmış gelmiş Berlin’e. Gücü ve sinirleri günde sekiz saat çalışmasını<br />

kaldırmıyormuş yada kendisi öyle sanıyormuş. Bu nedenle arkadaşlarını parayla<br />

edinmeye başlamış. Kaldığı evin üst katında oturan yetmiş yaşlarında bir Alman onu<br />

koruyormuş. Yasemin ona Dede diyormuş. İlişkilerini ikisi de saklıyormuş. Bir gün<br />

polise gitmiş, serbest çalışma belgesi almış” 281 .<br />

2.6.2.10. Avukat<br />

Bahadınlı’nın “Avukat Yaşlı Kadın Bir De Süleyman” adlı öyküsünde öykü<br />

kişilerinden birinin mesleği avukatlıktır. Avukat olan kişi aynı zamanda diğer öykü<br />

kişilerinin karşısında köylüleri hor gören bir bakış açısının sahibidir. Bu yaklaşım<br />

öyküde avukatı olumsuz bir kişi haline getirmiştir.<br />

2.6.2.11. Garsonlar<br />

Yazarın Almanya öykülerinde en çok kullanılan mekânlardan biri kahvelerdir.<br />

Bu nedenle garson ve kahveci tipi bu öykülerde karşımıza çıkmaktadır.<br />

Üç öyküde karşımıza çıkan garson tipi hiçbir öyküde asıl kişi değildir.<br />

Öykülerde önemli bir işlevleri yoktur. Almanya’da geçen öykülerde garsonlar Almanca<br />

“kellner” olarak adlandırılmışlardır. Garson tipi “Milyarlarca İstiridye”, “Gözlerinin<br />

Akı Kızıla Kesmişti”, “On Bire Bir Kala”, “Sessiz Şahin” ve “Sera” adlı öykülerde yer<br />

almıştır.<br />

2.6.2.12. Ressam<br />

“Bir Ses”, “Sera”, “Titanik’te Dans” adlı öykülerde öykü kişisi olarak ressam<br />

vardır. Üç öykü de yazarın Almanya öyküleri arasında yer alır.<br />

“Bir Ses” adlı öyküde ressam, ben/anlatıcı tarafından şu şekilde yansıtılır:<br />

“ ‘Bana yalnız boya verin, başka bir şey istemem’ demişti. İlk kez onu<br />

Kudam’da görmüştüm. İnsanların en çok gelip geçtiği işlek bir yerde, kaldırımda resim<br />

yapıyordu. Peşi peşine içtiği sigara dudağını yaktı yakacaktı.<br />

281 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Sapa”, Geçeneğin Karanlığında, s.45

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!