ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
zorluklarına karşı durmaya çalışan bir görüntü verir. Örneğin “Şehriban’ın Saçları”nda<br />
Yusuf, hasta karısını şehre götüren, yoksul ve çaresiz bir tiptir. “Çaresiz erkek” tipi<br />
“Gül Yüzlü Efendim”, “Ankara Kapıcısı”, “Bir Çift Sürek”, “Ankara Kapıcısı”, “Peri<br />
Kızı” adlı öykülerde karşımıza çıkar.<br />
104<br />
Yazarın yine ilk öykülerinde öykünün merkezinde yer almasalar dahi karşımıza<br />
çıkan bir tip ise “zorba erkek” tipidir. Bu tip “İtin Olayım Ağam”da köyün zengini Ali<br />
Çavuş’tur. Aynı tip, Bacım adlı öyküde söylentiler üzerine karısını döven erkek olarak<br />
vardır. “Gül Yüzlü Efendim”deyse halkın değerleriyle oynayan “Efendi” adlı din<br />
büyüğüdür. “Allah De Azap Avni”de ise Avni’yi gazoz aldırmak için kente gönderen<br />
Kamil Ağa zorba erkek tipidir. “Şehriban’ın Saçları” adlı öyküde ise hastahanenin<br />
başhekimini zorba erkek tipi olarak değerlendirmek mümkündür.<br />
Yazarın Almanya öykülerinde bekâr erkek tiplerle karşılaşırız. Belirli bir<br />
arkadaş çevresi içinde yansıtılan çoğunlukla orta yaşlı bu erkek tipi maddi sorunlardan<br />
çok düşünsel ve sosyal sorunlar yaşayan bir özelliktedir. “Geçeneğin Karanlığında” ve<br />
“Dokuz Yüz Leyla” adlı öykülerde bunalımlı denilebilecek, yalnızlık çeken ve sıkıntılı<br />
erkek tipiyle karşılaşırız. Bu öyküler içinde yalnızca “Titanik’te Dans”ta “baba” rolünde<br />
bir orta yaşlı erkek vardır. “Sapa” ve “Işıltı” öykülerindeki öğretmen tipini de bir kenara<br />
ayırdığımızda karşımızda mesleği belli olmayan, zaman zaman çevresiyle uyum soruları<br />
yaşayan, zaman zaman da kendi çevresindekilerin sorun yaşadığı bir erkek tipiyle<br />
karşılaşırız.<br />
2.6.1.2. Kadınlar<br />
Yazarın öykülerinde kadın tiplerini sınıflandırırken de ilk öyküler ile Almanya<br />
öyküleri arasında önemli farklar olduğunu görürüz. Yazarın köyü konu alan ilk<br />
öykülerinde yer alan kadın tipi edilgen, yoksul ve çaresizdir. Bu yönüyle erkeğiyle aynı<br />
kaderi paylaşır. Bu öykülerden “Bacım” ve “Ankara Kapıcısı”nda öykünün önemli bir<br />
tipi olmasa da kentli ve zengin kadın tipiyle de karşılaşırız.<br />
“Haçça Büyüdü Hatiş Oldu” adlı öyküde Hatiş, yazarın öykülerindeki değişen,<br />
kimliğini bulan ve özgürlüğüne önem veren kadın tipinin habercisidir. Hatiş ailesinin ve<br />
çevresinin bunların yanında yerleşik kuralların karşısında sesini çıkarır. Fakat sonu<br />
trajiktir. Onun kimlik arayışı yarım kalmıştır. “Sera” adlı öyküdeyse Almanya’da kendi<br />
ayakları üzerinde duran, birey olma çabası içinde bir kadın tipi ile karşılaşırız. Sera<br />
kendindeki değişimin farkındadır: