19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

çıkmışlardı.” 262 cümlesiyle başlar ve “ertesi günün öğlesi”, “yedi gün sonra” gibi<br />

göstergelerle zaman ilerler.<br />

100<br />

“Milyarlarca İstiridye” öyküsünde de akan zamandan çok olaydır. Öyküde<br />

sadece bir yerde “İki hafta gibi bir zaman geçmişti.” 263 denilerek zaman ilerletilmiştir.<br />

“Demek Çok Ağlamış”ta öykü akşam başlar ve ertesi gün sabah aksiyon<br />

sonuçlanır. Öyküde zamana dair “herkes uyumuştu”, “ertesi gün erkenden kalktım”<br />

şeklindeki kullanımlar zamanı belirlememizi sağlamaktadır.<br />

“Titanik’te Dans” adlı öyküde “bugün, yarın” sözcükleri ile zaman belirtilir. “On<br />

Bire Bir Kala”da ise öykü, “Ağustosun sıcağı yakıcı olurdu.” 264 cümlesiyle başlar.<br />

Olayın başlangıç zamanına ait bu bilgi, yetişilecek bir randevunun zamanının belirli<br />

olmasıyla tamamlanır. Öykü kahramanı bir kaç saatlik beklemenin ardından “on bire bir<br />

kala” gerçekleşecek randevusuna yetişmek için kahveden kalkar. Adı da zaman ile ilgili<br />

bu öykü, yazarın zamanı belirgin olarak ve öykünün önemli bir enstrümanı olarak<br />

kullandığı tek öyküdür.<br />

Yazarın öykülerinin büyük bölümü kronik akışlı zaman kurgusuna sahip olmakla<br />

birlikte bazı öykülerde akronik zamanlı kurgusuyla karşılaşırız. Bu öykülerde iki<br />

yöntem dikkatimizi çeker. Bunlardan biri ben/anlatıcının geçmişte yaşanan bir olayı<br />

anlatması ve bu nedenle geriye dönüş yapmasıdır. Diğer yöntem ise çift zamanlı öykü<br />

kurgusudur. İki anlatıcının ağzından oluşturulan öyküde farklı zamanlar bir arada<br />

kurgulanmıştır. Bu şekilde öykü kronolojik olarak ilerlemez; zaman zaman “geçmiş”e<br />

zaman zaman da şimdiki “an”a odaklanır.<br />

Geriye dönük anlatımla oluşturulan akronik zamanlı öyküler “İtin Olayım<br />

Ağam”, “Mustafa’nın Kağnısı”, “Türkenkoffer”, “Dokuz Yüz Leyla”, “Öyle Bir Aşk”,<br />

“Söğütün Gölgesinde”, “Peri Kızı”, “Sera” adlı öykülerdir.<br />

“İtin Olayım Ağam”da anlatıcı “şimdiki zaman”da bir düşüncesini anlatırken<br />

geriye dönük bir olay anlatımıyla düşüncesini pekiştirir:<br />

“Bir resim: iki kara derili kadın, çırılçıplak. Bakışları acılı, bakışları yerde.<br />

Yürüyorlar, ayakları çıplak, vücutları çıplak. Kollarında birer halka, kölelik işareti.<br />

Gerilerinde, develer üstünde adamlar. Develer süslü, başları havada. Süslü develer,<br />

süslü adamlar ve ayakları çıplak, vücutları çıplak kadınlar… Resim altında: ‘bir köle<br />

gurubu esir pazarına götürülürken’ yazılı. Kadınlardaki o çaresiz, o mahzun, o yoksul, o<br />

262 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Şehriban’ın Saçları”, İtin Olayım Ağam, s.28<br />

263 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Milyarlarca İstiridye”, Geçeneğin Karanlığında, s.71<br />

264 Bahadınlı, “On Bire Bir Kala”, Titanik’te Dans, s.85

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!