19.07.2013 Views

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

halı, kilim gibi eşyalar ile kısa ev tasvirleri bu öykülerde yer alır. Bu öykülerde de<br />

mekân ve onun bir ögesi olarak ev geri plandadır. Öykünün geçtiği yer olarak ev vardır<br />

fakat ayrıntılı bir şekilde anlatılmamıştır.<br />

“Demek Çok Ağlamış” ve “Tavandaki Kırmızı” adlı öykülerde de mekân<br />

köydür ve köy evi de bu öykülerde yer alır. İki öyküde de olayın, diyalogların geçtiği<br />

yerlerden biri olarak “ev” karşımızdadır. “Tavandaki Kırmızı”da evden çok eve ait bir<br />

obje öykünün önemli bir ögesi olur. Tavandaki bez parçası, bu evde yaşayan çocuğun<br />

hayal dünyasında bambaşka şeylere dönüşür:<br />

“Tavanın ortasındaydı, çevresinde çıtalardan oluşmuş bir baklava dilimi vardı;<br />

avuç içinde toplanmış bir kadın eşarbı gibi dururdu; çevresine serpiştirilmiş (aynı<br />

kumaştan) birer kırmızı gül görünüşlü benekler görürdünüz.<br />

Sonraları sık sık düşünmüşümdür. Hangi usta, nasıl bir beğeniyle yada hangi<br />

nedenle onu oraya yerleştirmişti!<br />

Şu kesindi ki, bu kumaş parçası, renkli, zengin, bol çağrışımlı ve o yılların<br />

korkunç yalnızlığından kurtaran bir mutluluk sunardı bana” 245 .<br />

Bahadınlı’nın köyü anlatan öykülerinde “ev”in iç mekân ögesi olarak daha ön<br />

planda olduğunu görürüz. Yazarın özellikle Almanya’da geçen öykülerinde içeriden çok<br />

dışarısı, evden çok caddeler ve diğer dış mekân ögeleri baskındır. Almanya<br />

öykülerinden “Türkenkoffer” ve “Titanik’te Dans”ta ev mekân olarak kullanılmıştır.<br />

“Türkenkoffer”, Seyfeddin’in yeni taşındığı evde başlar ve öykü bu evin penceresinden<br />

görünen çeşitli binalar ve insanlar üzerine düşüncelerle sürdürülür.<br />

“Günlerdir ev yerleştiriyorum. Yeni evim Berlin’in en büyük, en yüksek<br />

yapılarından birinde ve en üstte. Ev dedimse bir oda, üç ay eşde dostta konakladıktan<br />

sonra!” 246 .<br />

Evde başlayan ve yine evde biten bu öyküde yukarıdaki niteleme dışında eve ait<br />

başka bir değerlendirme ya da tanımlamayla karşılaşmayız.<br />

“Titanik’te Dans” adlı öykü evde başlar ve dışarıda devam eder. Yazarın görece<br />

uzun sayılabilecek bu öyküsü nihayetinde evde biter. Öyküde evle ilgili bir ayrıntı<br />

verilmemiştir. Öykünün hemen başında kısa bir bölüm öykü kişisinin kaldığı yerle ilgili<br />

bazı bilgileri okuyucuya ulaştırır. Burada dikkati çeken, olayın başladığı yerin klasik bir<br />

evden çok yurt veya otel benzeri bir yer olmasıdır:<br />

245 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Tavandaki Kırmızı”, Tavandaki Kırmızı, s.49<br />

246 Bahadınlı, “Türkenkoffer”, Geçeneğin Karanlığında, s.21<br />

91

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!