ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Yazarın kent ismini belirttiği ve olayın geçtiği yerin belli olduğu öykülerinden<br />
biri “Sıcaklık”tır. Bu öyküde mekân Granada’dır. Öyküde aksiyon ben/anlatıcının<br />
Granada’ya yaptığı yolculukla başlar ve buradan dönüş için yola çıkılan ana kadar sürer.<br />
Öykü, Sierra Nevada dağlarında bir otelde geçer. Öyküde mekâna ait ayrıntı yoktur.<br />
Anlatıcı olayın geçtiği oteli ilk gördüğünde buraya dair birkaç şey söyler:<br />
“Işıkları görünce ‘geldik’ dedim yüksek sesle. Şoför ilk kez gülümsedi aynadan,<br />
anlamadığı bir dilden anlamadığı bir sözcüğü anlamış olmalıydı ve o uzak yakınlığı<br />
gördüm o anda.<br />
turist” 237 .<br />
Büyükçe bir siteydi, evler vardı, kahveler, dükkânlar, lokantalar, bir dolu da<br />
Bahadınlı’nın özellikle ilk öykülerinde kent, neredeyse bir simge değerinde yer<br />
bulmuştur. Burada dikkat çeken nokta kent adı kullanılmamış olmasıdır. Öykülerde<br />
bahsedilen kent, köylüler için çare aramaya gidilirken çaresiz kalınan, bürokrasi ve<br />
kentli insanlar karşısında ezikliğin ve horlanmanın yaşandığı bir yerdir.<br />
“Gül Yüzlü Efendim” adlı öyküde kentten köye gelen din büyüğü, “Efendi”,<br />
kente dönerken köylülerden birinin kızını da götürür ve kıza burada tecavüz eder. Öykü<br />
kentte bir otel odasında sonlanır. Öyküde kent, kötülüğün geldiği ve yaşandığı yerdir.<br />
“Bacım” adlı öyküde de benzer bir kimlikle kent karşımızdadır. Öykü<br />
kahramanları, kente gelmiş ve mutluluk içinde çalışmaktadırlar. Öyküde anlatıcının<br />
“bacım” diye seslendiği kişi bu durumu şu sözlerle anlatır:<br />
“İş bulduk şehirde. Enişten çok para kazanıyor, amelelik ediyor yapılarda.<br />
Günde on lira getiriyor. Köyde para nedir bilmezdik. On lira az para mı? Evimizde var,<br />
bir göz. Olsun iki gönül bir olunca samanlık seyran olurmuş” 238 .<br />
Bu mutluluk günleri uzun sürmez ve kente gelmeleri ile değişen yaşamlarıı,<br />
köylülerin dedikoduları ile altüst olur. Kadın “orospu” diye damgalanır. Öyküde,<br />
karşımıza çıkan kent, köylüler için mutlu olunabilecek bir yer değildir.<br />
“Şehriban’ın Saçları” adlı öykü köyden kente yapılan bir yolculukla başlar.<br />
Şehriban hastadır ve kente hastaneye giderler. Kent, Şehriban ve kocasının umutla<br />
gittikleri bir yerdir fakat öykünün sonunda Şehriban ölür. Bu öyküde de kent, köylüler<br />
için hayal kırıklığı ve acıların yaşandığı bir yer olur.<br />
“Bacım”, “Gül Yüzlü Efendim” ve “Şehriban’ın Saçları”nda olayın geçtiği kente<br />
dair bir ayrıntı ya da buraların hangi kent olabileceğine dair ipucu ile karşılaşmayız.<br />
237 Yusuf Ziya Bahadınlı, “Sıcaklık”, Titanik’te Dans, s.34<br />
238 Bahadınlı, “Bacım”, İtin Olayım Ağam, s.24<br />
87