19.07.2013 Views

n - Çukurova Üniversitesi

n - Çukurova Üniversitesi

n - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

2. FERROELEKTRİKLİK Harun AKKUŞ<br />

eğilimindeydiler) kaynaklandığını varsayıyordu. Bu açıklama birçok sınırlayıcı kabul<br />

yapılmadığında sıkıntı verecek kadar çok sayıda değişkene izin vermesine rağmen<br />

yer-değiştirmeli (displacive) geçişler için basit bir model oldu. Anderson (1960) ve<br />

Cochran (1960) teorinin (yer-değiştirmeli örgü karasızlığı için) örgü dinamiği<br />

çerçevesinde ele alınması gerektiğini ve basit değişken olarak atomların iyonik<br />

hareketlerini içeren örgü modlarına (soft modlar) odaklanılması gerektiğini fark<br />

ettiler.<br />

Makroskobik seviyede teori çok daha hızlı ilerliyordu. Makroskobik yolun en<br />

büyük avantajı iyonik veya elektronik yer değiştirmeler, uzun veya kısa erimli<br />

etkileşimler gibi yer-değiştirmeli (displacive) ve düzenli-düzensiz (order-disorder)<br />

karekterlerle ilgili mikroskobik ayrıntıların hesaba katılmaması ve sadece<br />

termodinamik kavramlara odaklanmasıydı. Mueller (1940a, 1940b) bir ferroelektrik<br />

malzemeye (Rochelle tuzu) termodinamiği uygulayan ilk kişiydi. Düşüncesi<br />

polarizasyonun ve deformasyonun (strain) kuvvetlerine göre bir serbest enerji<br />

yazmak ve ölçülebilir parametreleri belirlemekti. Çoğunlukla bu parametrelerden<br />

sadece biri (genellikle elektriksel geçirgenliğin tersi) kuvvetli bir biçimde sıcaklığa<br />

bağlıydı ve diğer tüm termodinamik parametreler buna dayanılarak tahmin<br />

edilebilirdi. Dolayısıyla bu teorinin başarısının altında yatan gerçek, teorinin<br />

herhangi bir sıcaklıkta sınırlı sayıda terim içeren polinom yapıdaki bir serbest<br />

enerjiden dielektrik, piezoelektrik ve elastik davranışı açıklayabilmesiydi. Lines ve<br />

Glass’a göre (1977), hem polar hem de polar olmayan fazları aynı enerji<br />

fonksiyonunun tanımlayabildiğini kabul eden bu teknik, BaTiO3 referans alınarak<br />

Ginzburg ve Devonshire tarafından çok büyük sayıda veri toplanarak<br />

mükemmelleştirildi. Bu metot 1951'de Kittel (1951) tarafından antiferroelektriklere<br />

genişletildi.<br />

Lines ve Glass’a göre (1977) 1950’lerin ortasında çok da sistematik olmayan<br />

yeni ferroelektrik araştırmalarının bir sonucu olarak C(NH2)3Al(SO4)2 . 6H2O (GASH<br />

olarak nitelendirilen guanidine alüminium sulphate hexahydrate) keşfedildi. GASH<br />

ve izomorfları ferroelektrik olsalar bile bir Curie sıcaklığı sergilemezler. Çünkü<br />

ferroelektrikliklerini kaybetmeden önce ayrışırlar. Bu grup kristaller zaten yüzyılı<br />

aşkın süredir incelenen alüminyum sülfatları (alum) hatırlatıyordu. 1956'da Pepinsky,<br />

6

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!