n - Çukurova Üniversitesi
n - Çukurova Üniversitesi
n - Çukurova Üniversitesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
2. FERROELEKTRİKLİK Harun AKKUŞ<br />
ferroelektrikliğin keşfinden sonraki 10 yılı aşkın bir süre için bu fenomenin tek<br />
örneği olarak kalmasından kaynaklanmış; ayrıca 1933'e kadar ferroelektrikliğe teorik<br />
açıdan tam bir anlam verilememişti.<br />
Ferroelektrikliğin çok daha genel çalışılacak kadar değerli bir konu olarak<br />
yavaş kabulünün diğer bir sebebi de Rochelle tuzunun doğru kimyasal<br />
kompozisyonundan çok ufak sapmaların ferroelektrik özellikleri tamamen yok<br />
etmesiydi. Bu deneysel olarak yeniden üretilebilirlik problemlerine sebep oluyordu.<br />
Ayrıca kristalin yapısı detaylı bilinmediğinden basit mikroskobik modeller ve teorik<br />
açıklama girişimleri spekülatif olmaktan öteye gidemiyordu. Bugün Rochelle<br />
tuzunun ilkel hücre başına 112 atom içerdiği ve bilinen çok karmaşık ferroelektrik<br />
materyallerden biri olduğu bilinmektedir.<br />
Lines ve Glass’a (1977) göre 1935 ve 1938' de ferroelektrik kristallerin ilk<br />
serisi Zürich'de üretildi. Bu olayın belki de en büyük önemi izomorf kristaller<br />
serisinin keşfedilmesiydi. Bunlar fosfatlar ve arsenatlardı ki bunların başlıca örneği<br />
122 K civarında tek bir geçiş sıcaklığı olan KH2PO4 (genellikle KDP olarak<br />
nitelendirilen potasyum dihidrojen fosfat) idi. KDP'ye izomorf diğer kristaller<br />
ferroelktriklik veya ona çok yakın ilişkili şeyler gösteriyorlardı. Örneğin çok göze<br />
çarpan dielektrik anomaliler sergiliyorlardı. Ancak amonyum tuzları (ADP olarak<br />
nitelendirilen (NH4)H2PO4) diğerlerine benzemiyordu ve Curie noktasının altında<br />
kendiliğinden polarizasyona sahip olduğu görülmüyordu. Daha sonra ADP'lerin<br />
antiferroelektrik oldukları anlaşılmıştır.<br />
Rochelle tuzu gibi KDP ve ADP, Tc 'nin üstünde piezoelektrik idiler ve teknik<br />
uygulamaların çoğu bu materyallerin ferroelektrik özelliklerinden çok piezoelektrik<br />
özelliklerine odaklanmıştı. Özellikle ADP (Tc=148 K) oda sıcaklığındaki %30'luk<br />
"elektro-mekanik çiftlenim" verimiyle, çok yüksek sıcaklık duyarlılığı olan Rochelle<br />
tuzunun yerini alarak II. Dünya Savaşı'nda sualtı ses dönüştürücüsü ve denizaltı<br />
dedektörü olarak kullanıldı. Bu yeni materyallerin önemi, teknik kullanımlarının<br />
yanında yapılarının Rochelle tuzundan çok daha basit ve bu nedenle teorik olarak<br />
daha kolay anlaşılır olmalarındaydı. KDP'de su ile kristalleştirme olmamasına<br />
rağmen hidrojen bağları vardır ve hidrojenlerin farklı olası dizilimleri, farklı yönlerde<br />
(H2PO4) - dipol birimleri ile sonuçlanabilir. Buna dayanarak Slater (1941) bir<br />
4