YÜKSEK LİSANS TEZİ - Çukurova Üniversitesi

YÜKSEK LİSANS TEZİ - Çukurova Üniversitesi YÜKSEK LİSANS TEZİ - Çukurova Üniversitesi

library.cu.edu.tr
from library.cu.edu.tr More from this publisher
19.07.2013 Views

Tablo 2.4. Bütçe İçerisinde Eğitim Hizmetleri (cari fiyatlarla, milyar TL) EĞİTİM BÜTÇESİ EĞİTİM BÜTÇESİ KONSOLİDE BÜTÇE İÇİNDEKİ PAY (%) Toplam YILLAR Toplam Yatırım Harcama Harcamaları Harcama 1983 342 42 13,1 1,6 1984 478 52 12,6 1,4 1985 706 74 13,3 1,4 1986 961 108 11,8 1,3 1987 1,573 186 12,4 1,5 1988 2,650 398 12,6 1,9 1989 6,020 693 15,8 1,8 1990 12,843 1,414 19,1 2,1 1990 22,873 2,459 17,6 1,9 1992 44,379 5,019 20,0 2,3 1993 81,163 9,267 16,7 1,9 1994 120,698 12,365 13,5 1,4 1995 210,801 21,539 12,3 1,3 1996 370,189 55,192 9,4 1,4 1997 960,905 151,492 15,4 2,4 1998 1,933,475 314,826 13,1 2,1 1999 3,312,108 513,141 12,2 1,9 2000 4,717,099 720,161 10,1 1,5 2001 7,020,442 975,188 14,5 2,0 2002 11,151,091 1,604,699 11,4 1,6 Kaynak: Maliye Bakanlığı, DPT KONSOLİDE BÜTÇE İÇİNDEKİ PAY (%) Yatırım Harcamaları En genel tanımıyla eğitim, insan davranışlarında, önceden belirlenmiş amaçlara göre belirli gelişmeler sağlamaya yarayan planlı etkiler dizisi olarak tanımlanır. Eğitim, bir bütün olarak düşünüldüğünde ise insanı yetiştirme sürecidir. Bireyin fiziksel veya içsel etkinlikler sonucu güç oluşturabilmesi ya da davranış değişikliği gösterebilmesi için planlı, örgün ve yaygın eğitim alması gerekir. Tüm bunların gerçekleşmesinde en önemli faktör, her ülkenin kendi ekonomik – toplumsa l- kültürel yapısı çerçevesinde oluşturduğu eğitim sistemidir. Herhangi bir ülkede, eğitim sistemi oluşturulurken, en yaygın şekilde, temelde bireyin eğitim hakkını güvenceye alan, eğitim sisteminin kendi içindeki sorunlarını çözümleyici nitelikler taşıyan, buna bağlı olarak, toplumun gelişme dinamiklerini de göz önünde bulunduran yapıların oluşturulması beklenir. Bu durum elbette temel bir 57

insan hakkı olarak kabul edilen eğitimin parasız, bilimsel, laik ve demokratik bir içeriğe sahip olması gerektiğinden bağımsız olarak ortaya çıkmaz. Dolayısıyla eğitim sistemine ilişkin politikalar oluşturulurken göz önünde bulundurulması gereken evrensel kurallar ve ülkelerin kendilerine özgü toplumsal gerçeklikleri önem kazanır (Doğan ve Bozkurt, 2003). Avrupa Birliğine üyelik yolunda Türkiye ekonomisinin büyümesinde ve gelişmesinde de şüphesiz eğitimin büyük etkileri olmakta ve olacaktır. Hükümet programlarında da eğitimin, verimliliğin artmasında ve ekonominin gelişmesinde mevcut bir potansiyel olduğu belirtilmektedir. Türkiye, eğitimin ekonomik büyümedeki ve gelişmedeki katkısının bilincinde olmakla birlikte, yetersiz ödeneklerden dolayı Avrupa topluluğu ülkelerinin bulunduğu seviyelerden çok daha gerilerdedir. Ayrıca Türkiye'de büyük çoğunluk eğitim sisteminin değiştirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmesine karşın, işe nereden başlanacağı ve sistemin hangi parçalarının değiştirilmesi gerektiği konusunda genellikle tartışmalar yaşanmaktadır ve bu tartışmalar her yıl eğitim-öğretim yılının başlaması ile birlikte eğitim sistemi sorunlarının tekrar gündeme gelmesine neden olmaktadır (Durdu, 2003). Bu tartışmaların başında “Türk eğitim sistemi bireysel ve toplumsal beklentilere ne derece yanıt vermektedir?”, “AB’ ne girme sürecinde eğitim sistemi 21. yüzyılın temel değerlerini öğrencilere aktarabiliyor mu?”, “Toplumsal kalkınmada ve toplumsal hareketliliğin sağlanmasında eğitim yeterli rolü oynayabiliyor mu?”, ve “Toplumda demokrasi, eşitlik, adalet anlayışının yerleşmesinde eğitimimiz ne derece etkin bir yapı sergilemektedir?” gibi sorular gelmektedir (Bahar, 2005). Bu tartışmalar doğrultusunda toplumsal katmanlar arasında farklı eğitim koşullarının olması, varolan bu eşitsizliğin öğrencilere yansıması, eğitim kurumlarının fiziksel altyapı yetersizlikleri, eğitim felsefesinde ki sorunlar ve cinsiyetler arasındaki eşitsizlik Türk eğitim sisteminin temel sorunları olarak gösterilebilir (Önder, 1999). Ama Türkiye sahip olduğu genç ve dinamik nüfusu etkin bir şekilde değerlendirebilirse kendisi için olumsuz olan bu durumları olumluya çevirebilir. Tabi ki genç nüfus oranı çok yüksek olan ülkemizin bu durumu avantaj haline getirmesi, onlara verilecek etkin ve revize edilmiş bir eğitime bağlıdır. 58

insan hakkı olarak kabul edilen eğitimin parasız, bilimsel, laik ve demokratik bir içeriğe<br />

sahip olması gerektiğinden bağımsız olarak ortaya çıkmaz. Dolayısıyla eğitim sistemine<br />

ilişkin politikalar oluşturulurken göz önünde bulundurulması gereken evrensel kurallar<br />

ve ülkelerin kendilerine özgü toplumsal gerçeklikleri önem kazanır (Doğan ve Bozkurt,<br />

2003).<br />

Avrupa Birliğine üyelik yolunda Türkiye ekonomisinin büyümesinde ve<br />

gelişmesinde de şüphesiz eğitimin büyük etkileri olmakta ve olacaktır. Hükümet<br />

programlarında da eğitimin, verimliliğin artmasında ve ekonominin gelişmesinde<br />

mevcut bir potansiyel olduğu belirtilmektedir. Türkiye, eğitimin ekonomik büyümedeki<br />

ve gelişmedeki katkısının bilincinde olmakla birlikte, yetersiz ödeneklerden dolayı<br />

Avrupa topluluğu ülkelerinin bulunduğu seviyelerden çok daha gerilerdedir. Ayrıca<br />

Türkiye'de büyük çoğunluk eğitim sisteminin değiştirilmesi gerektiği yönünde görüş<br />

bildirmesine karşın, işe nereden başlanacağı ve sistemin hangi parçalarının<br />

değiştirilmesi gerektiği konusunda genellikle tartışmalar yaşanmaktadır ve bu<br />

tartışmalar her yıl eğitim-öğretim yılının başlaması ile birlikte eğitim sistemi<br />

sorunlarının tekrar gündeme gelmesine neden olmaktadır (Durdu, 2003).<br />

Bu tartışmaların başında “Türk eğitim sistemi bireysel ve toplumsal beklentilere<br />

ne derece yanıt vermektedir?”, “AB’ ne girme sürecinde eğitim sistemi 21. yüzyılın<br />

temel değerlerini öğrencilere aktarabiliyor mu?”, “Toplumsal kalkınmada ve toplumsal<br />

hareketliliğin sağlanmasında eğitim yeterli rolü oynayabiliyor mu?”, ve “Toplumda<br />

demokrasi, eşitlik, adalet anlayışının yerleşmesinde eğitimimiz ne derece etkin bir yapı<br />

sergilemektedir?” gibi sorular gelmektedir (Bahar, 2005).<br />

Bu tartışmalar doğrultusunda toplumsal katmanlar arasında farklı eğitim<br />

koşullarının olması, varolan bu eşitsizliğin öğrencilere yansıması, eğitim kurumlarının<br />

fiziksel altyapı yetersizlikleri, eğitim felsefesinde ki sorunlar ve cinsiyetler arasındaki<br />

eşitsizlik Türk eğitim sisteminin temel sorunları olarak gösterilebilir (Önder, 1999).<br />

Ama Türkiye sahip olduğu genç ve dinamik nüfusu etkin bir şekilde<br />

değerlendirebilirse kendisi için olumsuz olan bu durumları olumluya çevirebilir. Tabi ki<br />

genç nüfus oranı çok yüksek olan ülkemizin bu durumu avantaj haline getirmesi, onlara<br />

verilecek etkin ve revize edilmiş bir eğitime bağlıdır.<br />

58

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!