19.07.2013 Views

YÜKSEK LİSANS TEZİ - Çukurova Üniversitesi

YÜKSEK LİSANS TEZİ - Çukurova Üniversitesi

YÜKSEK LİSANS TEZİ - Çukurova Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

sabit olduğu varsayımının gerçekçi olmadığı ortaya çıkmıştır (Ağır ve Kar, 2003,<br />

s.183). Ayrıca neo- klasik öğreti teknolojik değişimin neden olduğundan ziyade hangi<br />

sonuçları olduğu konusuyla ilgilenmiş ve teknolojik yenilikler dışsal bir etken olmaktan<br />

öteye gitmemiştir. Solow‘ un modelinde nereden geldiği belli olmayan dışsal teknolojik<br />

yenilikler, böylece sistem dışına itilmiş oluyor ve teknolojik değişimin nasıl<br />

gerçekleştiği konusu hiç ele alınmıyordu. Böylece neo- klasik doktrinin “akademik”<br />

iktisadi modellerindeki “dengeler” bozulmamış oluyordu. Ama aynı zamanda da neo-<br />

klasik doktrinin gerçek ekonomik olguları algılama ve açıklayabilme konusundaki<br />

kısırlığı da devam etmiş oluyordu (Gürak, 2003, s. 7).<br />

Neo- klasik iktisat teorisinin büyümeyi sadece geleneksel üretim faktörleriyle<br />

açıklamaya çalışması, 1960’ lı yıllara kadar beşeri sermaye kavramının hiç dikkate<br />

alınmamasına neden olmuştur.<br />

İnsanı sermaye olarak almanın ahlaki sorunlar doğuracağı, beşeri sermayenin<br />

piyasası olmadığı için ekonomik etkilerini tespit etmenin zor olduğu, beşeri sermayenin<br />

doğrudan ölçülebilen bir değişken olmadığı, fiziki sermaye olmadan insanın ekonomik<br />

açıdan anlamının olmadığı, hatta bundan dolayı nüfusun dışsal olarak alındığı, maddi<br />

(pozitif) olmayan koşulların dikkate alınmaması gerektiği gibi gerekçelerle beşeri<br />

sermaye büyüme modellerine dahil edilmemiştir (Mathur, 1999, ss. 203- 216).<br />

Ancak, toplumsal gelişmeler ve uygulamalı çalışmalarla büyümenin standart<br />

üretim faktörlerindeki büyümeyle açıklanamadığının tespit edilmesi ve II. Dünya Savaşı<br />

sonrasında Almanya ve Japonya’nın ekonomik kalkınmasında beşeri sermayenin<br />

rolünün anlaşılması, iktisatçıların beşeri sermaye kavramına eğilmesini zorunlu hale<br />

getirmiş ve beşeri sermaye yatırımları iktisadi analiz araçları kullanılarak incelenmeye<br />

başlanmıştır (Gümüş, 2005, s.71).<br />

Böylece beşeri sermaye teorisi, temelleri bulunduğu klasik çağdan sonra neo-<br />

klasik çağda iki farklı ama birbirini tamamlayıcı yönde gelişme eğilimi göstermiştir:<br />

Schultz, Denison, Grillches ve takipçilerinin kullandığı büyüme ve verimliliğin<br />

kaynağını analiz etme yönü olarak beşeri sermaye ve Becker, Mincer ve takipçilerinin<br />

bireysel gelir dağılımında ve genel denge analizlerinde kullandığı beşeri sermaye.<br />

Büyümenin kaynağı olarak kullanılan beşeri sermaye teorisi, ülkelerin makro niteliksel<br />

25

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!