YÜKSEK LİSANS TEZİ - Çukurova Üniversitesi
YÜKSEK LİSANS TEZİ - Çukurova Üniversitesi YÜKSEK LİSANS TEZİ - Çukurova Üniversitesi
1.1.4.3. Neo- Klasik Büyüme Modeli Ve Beşeri Sermaye Neo-klasik iktisat okulu liberal perspektiften klasik iktisat okulunu eleştiren ve aynı zamanda bu okula katkıda bulunan iktisatçıları ve bu iktisatçıların oluşturduğu ekolleri kapsar. Başlıca neo- klasik iktisat okulları arasında Lozan okulu, Cambridge okulu, İsveç okulu sayılabilir (Acar, 2005, ss. 1-12). Alfred Marshall Cambridge okulunun temsilcilerinden olup neo- klasik iktisadın da en önemli temsilcilerinden biridir. Marshall matematiksel ve soyut olarak düşünüldüğünde, insanların sermaye olmasının inkar edilemeyeceğini belirtirken, pratik analizlerde insanların sermaye olarak kabul edilmesini tamamen yanlış bulmaktadır. Marshall’a göre üretim faktörü olan insanlar, diğer üretim faktörlerindekine benzer bir alışverişe konu olmamalıdırlar. Bu düşünceye göre, işçi işgücünü satabilir, ancak gene de işgücünün sahibi kendisidir. Sermaye piyasasında alım-satım konusu olmayan insanın sermaye olarak kabul edilmesi ekonomik analize hiçbir yarar sağlamaz. Marshall’ ın böyle düşünmesi, ekolün üzerindeki etkisi ve kendisinden sonra gelen iktisatçılar üzerinde uyandırdığı saygınlıktan ötürü, beşeri sermaye kavramının gelişmesini uzunca bir süre geciktirmiştir (Schultz, 1971, s. 27). Böyle görüşler ileri süren Marshall da bilgi ile büyüme arasındaki ilişkiyi sergileyen bir teori arayışı içinde olmamıştır. Marshal’dan sonra ise Neo-klasik büyüme modelleri özellikle 1950’li yıllarda başlayan bir trendle değişime uğramaya başlamıştır. Özellikle bu trend değişmesinde Solow tarafından yayınlanan çalışmalar, fiziki sermaye akışı ve teknolojik ilerlemenin sürdürülebilir bir ekonomi için oynadığı hayati rolün incelenmesine yardımcı olmuş ve 1915 -1955 arası dönemde ABD ekonomik büyümesinin klasik üretim fonksiyonlarıyla açıklanamayan çok büyük bir üretim faktörüne bağlı olduğunu bulmuştur (Çanakçı ve Tutar, 2006, s.3). Solow’un 1956 yılında yayınladığı “Ekonomik Büyüme Teorisine Katkı” isimli makalede bugünün ekonomik büyüme kavramının temellerini atması bakımından oldukça önemlidir. Solow Büyüme modelinin değişik ülkelere uygulanması ile çıkan 23
sonuçlar ekonomik büyüme motorunun daha çok yatırım ve işgücü artış hızı olduğu, ancak uzun dönemli sürdürülebilir bir büyüme için teknolojik gelişmenin çok önemli bir etken olduğunu göstermiştir (Mankiw-Romer-Weil, 1992, ss. 407-437). Solow bu makalesinde tek sektörlü, standart neo- klasik iktisadi büyüme modelinin temel varsayımlarını; ölçeğe göre getirilerin sabit olması, sermayenin marjinal verimliliğinin azalması, teknolojinin dışsal olarak belirlenmesi, faktörler arası ikamenin mümkün olması ve bağımsız bir yatırım fonksiyonunun bulunması (tasarruf yatırım eşitliğinin sağlanması) şeklinde sıralamıştır (Demir, 2002, s.2). Standart neo- klasik büyüme modelinin yukarıda özetlenen varsayımları çerçevesinde Cobb Douglas tipi bir makroekonomik üretim fonksiyonu yardımıyla, uzun dönemli veya durağan durum büyüme oranının “sıfır” olduğu sonucuna ulaşılmakta; başka bir deyişle hükümet politikalarının uzun dönemli iktisadi büyüme üzerindeki etkisi oldukça zayıf kalmaktadır. Model; kamu yatırımlarının, kişi başına gelir ve kişi başına sermaye düzeylerini etkileyebildiğini ama reel hasılanın uzun dönemli büyüme oranını etkileyemediğini gösterir. Oluşacak dışsal bir teknolojik gelişme ise, sermayenin marjinal verimliliğindeki azalmaların iktisadi büyüme üzerindeki olumsuz etkisini kısmen telafi edebilir ve bu kaçınılmaz azalmaları geciktirebilir. Bu anlamda, neo- klasik modelde teknolojik gelişme olduğu sürece pozitif hasıla büyüme oranları elde edilebilir. Bu sıradan modelde, nüfus dışsal olarak belirlenen sabit bir hızla büyümekte ve kişi başına reel hasılanın asıl belirleyicisi olmaktadır (Kibritçioğlu, 1998, s.215). Neo- klasik büyüme modeli, sonuç itibariyle teknoloji düzeyinin bütün ülkelerde tamamen aynı olduğu ve değişmediği varsayımı altında, gelişmekte olan ve gelişmiş ekonomilerin uzun dönem reel büyüme oranlarının aynı uzun dönem değerine yaklaşacağı ve bu oranın da “sıfır” olduğu sonucunu vermektedir. Bu hipotez literatürde “yakınlaşma hipotezi” ve gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ekonomileri yakalamalarına da “yakalama süreci” (catching up process) adı verilmektedir (Kibritçioğlu,1998, s.215). Ancak neo- klasiklerin bu varsayımlarıyla birlikte yakınsama hipotezinin temel öngörülerinin dünya ekonomileriyle ilgili gözlemlere uymadığı ve teknolojinin dışsal ve 24
- Page 1 and 2: T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOS
- Page 3 and 4: Çukurova Üniversitesi Sosyal Bili
- Page 5 and 6: ABSTRACT THE ROLE AND IMPORTANCE OF
- Page 7 and 8: İÇİNDEKİLER ÖZET..............
- Page 9 and 10: EK ................................
- Page 11 and 12: ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1.1. İ
- Page 13 and 14: kapatılmasındaki fonksiyonu ve to
- Page 15 and 16: BİRİNCİ BÖLÜM BEŞERİ SERMAYE
- Page 17 and 18: açıklayıcı değişkenlerdeki ya
- Page 19 and 20: Neill ve Wolff-Gittleman gelmektedi
- Page 21 and 22: Sağlık konusunda oldukça önemli
- Page 23 and 24: göreceli olarak düşükse, bu dur
- Page 25 and 26: sermayenin fazlalığı teknoloji l
- Page 27 and 28: Tablo 1.1. Bölgelere Göre Eğitim
- Page 29 and 30: Becker ve Tomes tarafından 1986 y
- Page 31 and 32: Smith’ in Ulusların Zenginliği
- Page 33: hayatlarına mal olacak olsa dahi f
- Page 37 and 38: ve niceliksel değişkenlerinin kul
- Page 39 and 40: Ι m h g y = . rm + . rh + g L. sL
- Page 41 and 42: 1.1.4.3.2. Zvi Grilliches Grilliche
- Page 43 and 44: için kullanılmaktadır. Ayrıca k
- Page 45 and 46: kullanıldığı, bununda taşmalar
- Page 47 and 48: (1.12.) nolu fonksiyona göre, u(t)
- Page 49 and 50: Bu eşitlikte (u) bireyin toplam za
- Page 51 and 52: Tabi ki kalkınmanın içeriği bu
- Page 53 and 54: İnsani Kalkınma Endeksi Uzun ve s
- Page 55 and 56: ilerleme, ulaşım vb.), ortaya ç
- Page 57 and 58: kaynaklarından ve imkanlarından,
- Page 59 and 60: Rekabet Gücü Hesaplamalarında Ku
- Page 61 and 62: 2.BÖLÜM TÜRKİYE‘NİN KALKINMA
- Page 63 and 64: duymaktadırlar. Bu yüzden de kayn
- Page 65 and 66: yılında %80,6’sı okur-yazardı
- Page 67 and 68: Tablo 2.3.MEB Bütçesinin GSMH Ve
- Page 69 and 70: insan hakkı olarak kabul edilen e
- Page 71 and 72: gerçektir. Dolayısıyla, beşeri
- Page 73 and 74: 2.Politik / Siyasal nedenler: • B
- Page 75 and 76: 3. BÖLÜM ADANA İMALAT SANAYİ Ü
- Page 77 and 78: sektörler arasında anlamlı bir f
- Page 79 and 80: Tablo 3.1. Verilerin Yaş Ve Cinsiy
- Page 81 and 82: Cinsiyet konusunda ise Tablo 3.3.
- Page 83 and 84: Eğitim durumu Toplam Tablo 3.5. E
1.1.4.3. Neo- Klasik Büyüme Modeli Ve Beşeri Sermaye<br />
Neo-klasik iktisat okulu liberal perspektiften klasik iktisat okulunu eleştiren ve<br />
aynı zamanda bu okula katkıda bulunan iktisatçıları ve bu iktisatçıların oluşturduğu<br />
ekolleri kapsar. Başlıca neo- klasik iktisat okulları arasında Lozan okulu, Cambridge<br />
okulu, İsveç okulu sayılabilir (Acar, 2005, ss. 1-12).<br />
Alfred Marshall Cambridge okulunun temsilcilerinden olup neo- klasik iktisadın<br />
da en önemli temsilcilerinden biridir. Marshall matematiksel ve soyut olarak<br />
düşünüldüğünde, insanların sermaye olmasının inkar edilemeyeceğini belirtirken, pratik<br />
analizlerde insanların sermaye olarak kabul edilmesini tamamen yanlış bulmaktadır.<br />
Marshall’a göre üretim faktörü olan insanlar, diğer üretim faktörlerindekine benzer bir<br />
alışverişe konu olmamalıdırlar. Bu düşünceye göre, işçi işgücünü satabilir, ancak gene<br />
de işgücünün sahibi kendisidir. Sermaye piyasasında alım-satım konusu olmayan<br />
insanın sermaye olarak kabul edilmesi ekonomik analize hiçbir yarar sağlamaz.<br />
Marshall’ ın böyle düşünmesi, ekolün üzerindeki etkisi ve kendisinden sonra gelen<br />
iktisatçılar üzerinde uyandırdığı saygınlıktan ötürü, beşeri sermaye kavramının<br />
gelişmesini uzunca bir süre geciktirmiştir (Schultz, 1971, s. 27).<br />
Böyle görüşler ileri süren Marshall da bilgi ile büyüme arasındaki ilişkiyi<br />
sergileyen bir teori arayışı içinde olmamıştır.<br />
Marshal’dan sonra ise Neo-klasik büyüme modelleri özellikle 1950’li yıllarda<br />
başlayan bir trendle değişime uğramaya başlamıştır. Özellikle bu trend değişmesinde<br />
Solow tarafından yayınlanan çalışmalar, fiziki sermaye akışı ve teknolojik ilerlemenin<br />
sürdürülebilir bir ekonomi için oynadığı hayati rolün incelenmesine yardımcı olmuş ve<br />
1915 -1955 arası dönemde ABD ekonomik büyümesinin klasik üretim fonksiyonlarıyla<br />
açıklanamayan çok büyük bir üretim faktörüne bağlı olduğunu bulmuştur (Çanakçı ve<br />
Tutar, 2006, s.3).<br />
Solow’un 1956 yılında yayınladığı “Ekonomik Büyüme Teorisine Katkı” isimli<br />
makalede bugünün ekonomik büyüme kavramının temellerini atması bakımından<br />
oldukça önemlidir. Solow Büyüme modelinin değişik ülkelere uygulanması ile çıkan<br />
23