29.06.2013 Views

15 Kas?m 1991 Cuma Fnday, November 15th 1991 Otomotiv ...

15 Kas?m 1991 Cuma Fnday, November 15th 1991 Otomotiv ...

15 Kas?m 1991 Cuma Fnday, November 15th 1991 Otomotiv ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

zaman tarım bunu karşılayacak duruma gelmedi. Zaten devlet<br />

müdahelesi dedeğimiz olay ne? Kaynakların nerelerde<br />

kullanılacağının belli dengelerini bulmak. Ama politikalar öyle<br />

geldi ki biz yalnız satarak, yalnız hizmet üreterek zenginleşiriz<br />

dendi, Bu bir politikadır, ama olmadığı da görüldü. Onun<br />

sonucu olarakda kaynaklar üretici sektörlerden ve özellikle<br />

tarım ve sanayiden başka sektörlere aktarıldığı için de bu<br />

sektörlerde önemli sıkıntı yaşandı. Bunun sonucu olarak da<br />

bunun talebini yaratanlar açısından da talep kısılması oldu.<br />

Bu traktörde özellikle tarımdaki olaydan kaynaklandı. Ali İhsan<br />

Bey çok güzel bir grafik yaptırmış. Yorumu herkezin farklı<br />

olabilir. Bîr bakıyorsunuz bizimle aynı veya çok az farklı milli<br />

gelir seviyesindeki ülkelerin 1000 kişi başına araç talepleri<br />

bizim 4=5 katımız. Bu niye böyle. Ben kendi yorumumu söylüyorum<br />

diğer tartışmacılarında kendi yorumları açısından tartışmasında<br />

yarar görüyorum. Benim yorumum şundan; Bu<br />

ülkelerin hepsine bakın , gelir dağılımının Türkiye'nin gelir dağılımı<br />

il© İlgisi yoktur, Türkiye'deki gelir dağılımı 1976 lâra<br />

doğru trend düzenli olarak yükselmiştir. Çünkü Türkiye'deki<br />

gelir dağılımının trendide belli şekillerde artan gelire uygun<br />

olarak devam etmiştir. Ama 1976 dan sonra özellikle 1980<br />

den sonra gelir dağılımı altüst olmuştur. Milli gelirden ücret<br />

ve tarımın aldığı pay 33 ! lerden <strong>15</strong>'lere buna karşılık rant ve<br />

faizle ilgili ticaret gelirlerinin payı 40'lardan 70'lere yükselmiş.<br />

Sonuç bu durumda gelir dağılımı böyle devam ettiği sürece<br />

SÛÛÖOCnik talebi beklemeyin, mümkün değildir. Ama bunu<br />

değiştirecek politikalar gelişirse gerçekten 50 milyon nüfuslu<br />

Türkiye'nin 500,000 değil 800.000, 1 milyonluk talepleri ortaya<br />

çıkabilir. Otomobil belli gelir seviyesinin üzerindekilerin tüketimidir.<br />

Ve bu seviyelerde 2ÛQ,00Ö'Ier, 100,000 1er seviyesinde<br />

seyredecektir. Ve bu ithal meseleside burada patlak<br />

vermektedir. Talebi biraz daha yüksek olanlar, gelir seviyesi<br />

biraz daha yüksek olanlar zaten talebini de daha yurt dışı ithalattaki<br />

daha pahalı fakat daha lüks arabalarla karşılayarak<br />

çok rahatlıkla kendi taleplerini karşılayabilmektedirler. Bu talebi<br />

bir nokta daha etkileyecektir hiç şüphesiz bu da Türkiye'nin<br />

bugünlere kadar uyguladığı kara yolu ulaşım politikasındaki<br />

davamlılık veya yeni hükümeti kurmaya hazırlanan sayın<br />

Demirelin söylediği gibi yeniden demiryollarına dönüş.<br />

Bu dönüş şöyle anlaşılmasın yani artık, bu dönüşle karayollarından<br />

tamamen çekileceğiz anlaşılmasın tersine İkisi birlikte<br />

birbirini çok daha fazla destekliyerek İlerleyecektir, Ama sanıyorum<br />

demiryolu politikasının da gelecekteki talep tahminlerini<br />

yaparken çok iyi irdelenmesi gerekir. Demin talep ile İlgili<br />

şeyimi destekleyen bir son, bir çok yerde gördünüz zaten<br />

bu grafikleri banka mevduatı arttıkça Türkiye'deki üretim talebi<br />

düşmektedir. Yani tasarruf ©dilenleri tasarruf edebilir kaynaklarından<br />

ancak otomotiv endüstrimiz belli bir talep farklılaşmasına<br />

tabi olmaktadır. Bu bölümde şimdilik söylemek İstediklerim<br />

bunlar. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim,<br />

BAŞKAN<br />

Teşekkür ederim Bay ÇebL<br />

Efendim 1960 ların sonuna doğru Amerikandaki Ford firmasının'sahibi<br />

Bay Ford İspanya'ya tatile gidiyor ve tatilde bu ilk<br />

dêfm gördüğü ülkeyi çok seviyor. Yemekleri, içkileri, halkı<br />

ile bu ülkeye hayran kalıyor ve tesadüfen işçilik fiyatını soruyor<br />

ve duyduğu rakama baktığında çok şaşırıyor, ülkesinde<br />

dönüyor ve ispanya'da Ford fabrikası kuruluyor, Dolayısı ile<br />

3.OTOMOTİVVE YÂN SANAYİİ SEMPOZYUMU KASIM <strong>1991</strong> BURSA<br />

İspanya bu konuda çok şanslı. Çünkü bu kurulan fabrika bugün<br />

İspanya'nın 1 milyonun üzerinde zaman zaman 1,6 milyona<br />

yakın otomobil üretimine sahne oluyor. Ama çok kısa<br />

zamanda işçilik ücreti Avrupa*daki ülkelerle aynı oluyor.<br />

Ben de İspanya'ya gittiğimde birşey dikkatimi çekti. Mesle*<br />

ğim itibari İle dökümhanelerin görünüşüne baktım. Malum<br />

otomobil sanayi öncelikle döküme bağlıdır. Motor bloğunu<br />

dökücekseniz, bir takım parçaları dökeceksiniz ve üretim iştemleri<br />

takip edecek. Bana entresan gelen şu oldu, İspanya'da<br />

benim babamın dedesinin döneminden kurulmuş, çalışan<br />

dökümhaneler var. Dedem askerdi, babamın dedesi<br />

ise zannederim çiftçi idi. Veya askerdi. Dolayısı ile ben şunu<br />

ifade etmek İstiyorum, Biz otomotiv sanayinde ülke olarak,<br />

bir teknisyen kelimesi değil bu ama pek şanslı olamadık.<br />

Yani bir firma gelip de burada ihracat ağırlıklı bir üretim<br />

kurmak için talip olmadı. Ancak biz Türkiye olarak çok gecikmiş<br />

bir şekilde uluslararası ekonomiye katılmaya ve modem<br />

teknolojiye entegre olmaya çalışıyoruz. Dolayısı ile geçmiş<br />

yıllan İncelediğimizde ve geldiğimiz noktaya baktığımızda<br />

önemli yollar aldığımızı görüyoruz, Dünki konuşmamda kısaca<br />

arz etmiştim bir başka örneği kısaca vereceğim, sayın<br />

Ahmet Arkan'dan müsaade isteyerek, O da şu, 1971 yılında<br />

kullanılmış araba almak için İngiltere'de dolaşırken en ucuz<br />

arabalar Skoda ile Honda idi, Dolayısı İle demek ki bu arabalar,<br />

Honda'yı örnek alıyorum, <strong>1991</strong> yılı IAA fuarında Frankfurd'da<br />

en kaliteli arabalar ayarında ve ucuz bir fiyatla satıhyordu.<br />

Dolayısı ile biz bir taraftan bir takım engellerimiz olduğunu<br />

bileceğiz ama öbür taraftan da hızlı girme İmkanlarını<br />

araştıracağız, Dolayısı İle ben bu panelin akışı içinde denge<br />

unsuru olmak düşüncesi ile bu noktaya getirdim. Şimdi sözü<br />

Sayın Ahmet Arkan'a bırakıyorum, O da ağırlıkla otomotiv<br />

yan sanayiyi temsilen konuşacak, Buyrun,<br />

AHMET ARKAN<br />

Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan, değerli konuklar<br />

3. günün son oturumundayız. Benden bıkmış olanlarınız<br />

olabilir. Çünkü 3 gündür bütün tebliğlere, bütün oturumlara<br />

elimden geldiğince katkılarda bulunmaya, sorularla o tebliğleri<br />

aşmaya çalıştım. Tabii doğaldır ki o arada da gerek kişisel<br />

gerek Dernek bazında görüşlerimi de sizlere yansıtma,<br />

sunma imkanını buldum. Bu bakımdan mümkün mertebe onları<br />

tekrar etmemek ama üzerinde hassasiyetle durulması ihtiyacını<br />

duyduğum noktaları da, cümleleri de yeniden hafifçe<br />

altını çizerek bugünkü panelde sunacağım. Değerli arkadaşlarım,<br />

insanların, toplumların hedefleri yoksa bîr yerler varmaları<br />

mümkün değildir. Hedefleri varsa, bir hedefe doğru gidiyorsa<br />

o gidiş sırasında arada bir kendilerinin kontrol etmezlerse<br />

mukadderdir ki başladıkları noktaya dönerler, Bu bakımdan-<br />

ben birazcık öz eleştiri, birazcık hataları kendimizde<br />

d© arayarak bir değerlendirme, bir tablo ortaya koymaya çalışacağım.<br />

Dün Sayın İlkin bu kürsüde yaptığı konuşmada otomotiv<br />

sanayimizin geleceğini değerlendirirken bir kısım hatalar<br />

yapılırsa, bizlerde üretici firmalar olarak yeniden montaja<br />

döneriz dedi. Görünen o ki biz 1980 lı yıllarda montaj sanayi<br />

olarak başlattığımız bir sektörde 80'li yıllarda imalât sanayi<br />

hüviyetini kazandırmış olmamıza rağmen bu sektörü kalıcı,<br />

sağlıklı bir yapıya kavuşturamamışız. Hala montaja dönülme-<br />

229

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!