“13. GENEL KURUL” TOPLANTISI 25 Mayıs 2002 - İstanbul SMMM ...

Tabii emek harcıyoruz kaçaklarla mücadele ediyoruz ama en çok ağrıma giden bir konu var
değerli arkadaşlarım. Bu güne kadar Oda’ya vergi dairesindeki çalışanı, kaçak komşusunu
öğretmenlik yapıp bu mesleği yapanı, SSK’da çalışıp defter tutanı bildirmeyip de,
kaçaklardan bahseden arkadaşlarıma lütfen alınmasınlar çok kızıyorum. Evinize hırsız
girecek, ilgili yerlere bildirmeyeceksiniz sonra da hırsız var diye feryat edeceksiniz. Eğer
ekmeğinize, eğer kendinize saygı duyuyorsanız böyle insanlar varsa bize bildireceksiniz
gereğini yapacağız, bildirmiyorsanız bunu hiçbir yerde kaçak var diye ağzınıza
almayacaksınız. Bu bizim mesleğimizi küçültüyor değerli arkadaşlarım. Dışarıdakiler
zannediyorlar ki her önüne gelen bu mesleği yapıyor. Yok, öyle bir şey. Savcılık raporlarına
bakarsanız bunun sonuçlarını görürsünüz. Ekinde evrakıyla kim diyorsa ki ben Oda’ya şu
vergi dairesi memurunu bildirdim, şu kaçak çalışanı bildirdim eğer bir işlem yapıp gereğini
yerine getirmemişsek hesabını sadece bugün burada değil, her yerde vermeye hazırız. Kitap
satışları konusunda bir açıklayıcı nottur. Orada kitap satışlarının maliyeti de kitap
satışlarından gelen gelir de toplam total satışta bellidir. Bu soru niye geldi onu da
anlayamadım?
Gelir fazlasından bazı arkadaşlarım söz etti. Kısa değineceğim. Bizim gelirlerimiz tahakkuk
esasına göre yapılıyor. Gelir fazlası buradan meydana geliyor. Gelir fazlasını soran
arkadaşlarımın gönül isterdi ki şunu da sormaları gerekiyordu. Bu güne kadar 5500 metrekare
yapılacak bir inşaatın bizler muhasebeciyiz maliyetini herkes biliyor. Gelir fazlasının hesabını
soruyorsunuz değerli arkadaşlarım da bu inşaata bundan sonraki bölümler için parayı nereden
bulacağımızı niye sormuyorsunuz değerli arkadaşlarım? Elinizi niye vicdanınıza
koymuyorsunuz? Bu inşaatın hangi rakamlara 3 milyon dolara varacağını bilmiyor musunuz?
Bu gelir fazlasının nereye gideceğini bilmiyor musunuz? Niye çifte standart uyguluyorsunuz?
İstediğiniz bir ürünü alır gelir fazlasının hesabını sorar, inşaat konusunda kaynağı nereden
bulacağımızı sormazsanız bu çifte standart olur, bunun cevabını da yarın ki genel kurulda
alırsınız.
Değerli arkadaşlarım yine bazı konuşmacılar nispi aidatların kaldırılmasından fonlardan
bahsettiler. Bunu da anlamak mümkün değil. Bir tarafta ülkenin idaresinde fonlara karşı
çıkacaksınız, böyle bir Oda’nın fonlarla yönetilmesini talep edeceksiniz. Bunu da tezat olarak
görüyor genel kurulun bu düşünceyi ciddiye almayacağına inanıyorum.
Şimdi arkadaşlar, tabii kurumlarda gelip geçiciyiz. Bizim kaç yıl görev yapacağımıza
muhalefetinde kaç yıl görev yapacağına genel kurul karar verir. Genel kurul bu kararını
veriyor iktidarda olanlar bundan payını alıyor ama kaybeden arkadaşlar bir türlü bundan
payını almıyorlar. Genel Kurul’un kararlarına saygı duymuyorlar. Seçim sonuçlarına saygı
duymuyorlar. Yine aynı söylemlerle yine aynı şekilde her Genel Kurul’da karşımıza
çıkıyorlar. Zenginleşmeden bahsediyorlar saltanattan bahsediyorlar. Bunun yanında diyorlar
ki kaçak büroları takip edin diyorlar. Bizlerin günde kaç saat emek harcadığını biliyor
musunuz değerli arkadaşlarım Ücret alınmadan yapılsa bu sefer diyeceksiniz ki almadan bir
tabir vardır, almadan verene hırsız derler diye bir tabir vardır diyeceksiniz ki bunların bir
çıkarı olmasa niye ücret alıyorlar.
Değerli arkadaşlarım; bizim aldığımız huzur hakkı, bizim Oda’daki görevimizden dolayı
harcadığımız elbise masrafını bile karşılamıyor sembolik. Elbise masrafını bile karşılamıyor,
harcadığımız zamanı siz biliyorsunuz fedakarlığımızı. Biz Vehbi Koç’un Sabancı’nın
çocukları değiliz. Bir taraftan sabahın köründen Oda’dan döndüğümüzde sabahlara kadar
bürolarımızda çalışırken diğer taraftan her bir kaçağın, her bir meslek etiğini ihlal eden her bir
sorunun üstüne zamanımızı vaktimizi ayırıyoruz. Ailemizden işimizden her türlü konuda
fedakarlık ediyoruz. Bu işler sizlerin dışarıdan gördüğü gibi değil.
56