“13. GENEL KURUL” TOPLANTISI 25 Mayıs 2002 - İstanbul SMMM ...

Nail Sanlı:
Bülent Erensoy.
Bülent Erensoy:
Sayın Divan, kıymetli meslektaşlarım ve sevgili arkadaşlarım; İstanbul Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirler Odası 13. Genel Kurulu’nun meslektaşımız ve mesleğimiz açısından faydalı
ve kazançlı olmasını diliyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Ait olduğumuz grup
olarak, her zaman yapıcı ve uyarıcı muhalefet politikasından yana olduk, meslek ve
mesleğimiz adına yapılan yararlı faydalı güzel çalışmaları icraatları kazanımları hiç
çekinmeden alkışladık, buna vesile olanları tebrik ve takdir ettik. Böyle yapmaya devam
edeceğiz.
Nail Sanlı:
Sayın konuşmacı, kişisel konuşuyorsunuz, hiçbir grup ismi kullanamazsınız, bir daha
kullanırsanız sözünüzü keseceğim. Ne söyleyecekseniz kendi adınıza söyleyeceksiniz.
Bülent Erensoy:
Bundan özellikle birkaç seçim döneminde sadece lafı geçen, ancak bugüne kadar hiçbir çaba
ya da çalışmaların yapılmadığı ya da yapılamadığı bir konudan bahsetmek istiyorum;
“topluluk sigortası”.
Nedense aynı pozisyonda ve aynı merkezde hem vergisel yönden hem de çalışma şartları
bakımından hemen hemen aynı durumda bulunduğumuz hukukçular ve avukatlar sosyal
güvenlik yönünden imtiyazlılar. Vergi, bütün yasaların çıkartılmasında aktif yol alan iktisat
ve ekonomi mezunu bürokratlarımız ve milletvekillerimiz, nedendir bilinmez, bu konuda
pasif davranmış ya da gerekli çabayı göstermemişlerdir. Oysaki noktasına virgülüne
dokunmadan avukatlarla alakalı 1136 sayılı yasayı alsak, sadece avukat yerine “mali
müşavir”, baro yerine “oda” yazsak birkaç ufak imla ve mücelleme ile değiştirilebilecek ve
uygulanabilecektir. Avukat vekaleti tüm kamu kurum ve kuruluşlarında geçerli ve etkiliyken,
meslek mensuplarına verilen noter vekaleti geçerliliği hepimizin malumudur. Baronun meslek
ve meslektaşlara sahip çıkma noktasındaki tavrı odamızla karşılaştırılmasına bakılınca sayıca
daha fazla olmamıza rağmen etkili değiliz. Bir avukat kamuda çalışmaya başlayınca hemen
emekli sandığına tabi oluyor, bir iş yerine tabi olarak çalışınca SSK’lı oluyor, serbest çalışıp
büro açınca Bağ-Kur değil, topluluk sigortasına tabi oluyor. Biz ise Bağ-Kur’un şefkatli
kollarına teslim oluyoruz ya da olmak zorunda bırakılıyoruz, çünkü 1479 sayılı Bağ-Kur
Kanunu son derece açık, “kendi nam ve hesabına çalışan” ifadesi gayet net. Peki, serbest
çalışan avukatın ayrıcalığı nereden ileri geliyor? Biz araştırdık bulamadık. Hem primleri
oldukça düşük hem maaşları kıyaslanamayacak kadar yüksek, üstelik ödedikleri primler diğer
sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olunca birebir değerlendiriliyor. Odamızın şu anki mevcut
yönetiminin bir aczinden ya da ihmalinden kaynaklandığını çok düşünmüyoruz. Zira bu
1969’lu yıllarda ortaya çıkmış 83 ve 84 yıllarında birtakım değişiklik ve düzenlemeler
getirilmiş. Bizim o yıllarda bir mesleki teşekkülümüz bile mevcut değildi. Yine anti parantez
bir hakkın da teslim edilmesi gerekiyor. O yıllarda bu konuları bırakın tartışmayı,
düşüncesinin bile imkansızdı.
Bugün iki meslek dalını karşılaştırma yapma haddini kendimizde bulabiliyorsak, bu
mesleğimizin ve meslektaşımızın nasıl artan bir potansiyel içerisinde olduğunu
göstermektedir. Bu ikilem yıllardır devam ediyor. Bu konuyu her ortamda ve her mevkide
dile getirmek, haksızlığı ortadan kaldırmak ya da aynı haklara sahip olmak için bir mücadele
gayreti içinde olmamız gerekiyor.
38