“13. GENEL KURUL” TOPLANTISI 25 Mayıs 2002 - İstanbul SMMM ...

Şimdi bunu niye söylüyorum arkadaşlar, ancak biz bize yol gösterir, birisi gelip de bu denetim
standartları dünyada böyleymiş şöyleymiş derse inanmayınız.
Bakın arkadaşlar, Sayın Özyürek bir şeyden bahsetti. Dedi ki, bizim ahlak kurallarımızı
yürütmeyi durdurdu Danıştay. O ahlak kuralları meslek kararlarının her kelimesini ben
yazdım. O zamanlar sizinle beraberdim, ben yazdım. Hemen birileri çıktı uluslararası değil
diye bozuk bir tercüme dağıttı sağa sola; bu doğru değil. O sizin dağıttığınız tercümeyi
kaleme alan Paris’teki heyetin içinde ben vardım. Siz bir standart çerçeveyi içine bize ait olanı
seçmeden bu yanlıştır demeyin. Gelin önce uzlaşalım. Yol bizde olsun ondan sonra yapalım.
Niye bunu söylüyorum arkadaşlar; kötü niyetli değil, ama bu arkadaşların yayınladığını
Maliye Bakanlığı ne yaptı biliyor musunuz; yaptığı itirazda orayı delil gösteriyor, referans
veriyor. Şimdi sorarım ben size, yanlış referansa niye aracılık edelim?
Değerli arkadaşlar; biz bize güvenmediğimiz sürece, biz bu işi yapmadığımız sürece asla bize
kimse yapmaz.
Şimdi size bir soru soracağım. En büyük şikayetiniz ne? Bağ-kur’a iş takibine
gidemiyorsunuz değil mi arkadaşlar? Gidebiliyor musunuz; gidemiyorsunuz. Niye?
Kanunumuzda bu işi yapma yetkisi yok. Halbuki İtalya’daki meslektaşlarımız ne yapmışlar;
anonim şirket kurmuşlar, avukatlardan değil, onlardan geçer karar almışlar. Bizim yeni
tasarımızda bu yetkimiz var. Yeni tasarımızın alt komisyonunda konan maddesinde bütün
işleri bir mükellefimizin, her yerde -bu her yerde lafını açmayın, fazla deşmeyin, fazla
tartışmayın- her yerde takip etme, temsil etme görevi verecek.
Değerli arkadaşlar; bakın, bir söz söylüyorum. Bu lafı tartışmayın, bu lafı eleştirmeyin, Allah
aşkına size yalvarıyorum, bari bu cümlede suskun kalın. Bu cümle çıktıktan sonra alacağınız
hakları siz göreceksiniz. Beyninizden geçirin, tahmin edin; bu sizi nereye götürecek?
Değerli arkadaşlar, bu vekaletname işi için iyi ki Bağ-kur bizi kabul etmedi, bu işi gündeme
getirmenin bahanesi oldu.
Şimdi değerli arkadaşlar; size ben bir şey daha söylemek istiyorum. Bu ülkede ve dünyada
denetim işinin tekelleşmesinden dolayı bir sıkıntı başlamıştır. Bu sıkıntıya karşılık “küçük ve
orta ölçekli işletmeler grubu” diye bir grup kuruldu. Hatırlarsanız size geçen sene
bahsetmiştim. Edinburg’ta bu grubu kuranlardan birisi Türkiye’dir ve orada biz gidip imzayı
atan Sayın Mustafa Özyürek ve bendim. Şimdi, Enroy olayından sonra bu gündeme yani sizi
fazla yormayayım diye 20 dakikaya göre ayarlamıştım. Düdük çaldı, şimdi bir iki dakika
sonucu getiriyorum.
Değerli arkadaşlar; bu meslek, biz bu işin tek sigortasıyız. Avrupa Birliği’ne biraz evvel
Sayın Metin Şahin anlattı, dedi ki, sizi o düzeye getiren bir yasa olduğuna inanıyorum. Onun
formülünü de biliyor musunuz sayın arkadaşlar? Bir kanun çıkarken birileri yurtdışına serbest
muhasebeciliği “defter tutma” diye tercüme etmiş. Bunu Türkçe’ye tercüme edersek nedir
biliyor musunuz? “Takip” demektir.
Şimdi ben size soruyorum, siz takip misiniz, kamu yararına çalışan meslek mensubu
musunuz; hangisi, bir mi iki mi; yanıt verin. İki’siniz, yani siz kamu yararına çalışan
denetçilersiniz.
İşte sevgili arkadaşlarım, değerli dostlarım; lütfen kafanızdaki “muhasebeci” kelimesini atın.
Size tavsiye ederim, Vatan Caddesi’ne gidin, Vatan Caddesi Emniyet Müdürlüğü’ne gidin.
Son bir yıl içinde, bu biraz 1,5 yıla çıktı benim baktığım tarih, 1,5 yıl içinde yakalanmış telekızların
kaç tanesine mesleğini sormuşlar, 23 tanesi demiş ki, “mesleğim muhasebeci.” Aldım
23