28.06.2013 Views

gelişmekte olan ülkelere yönelik finansal sermaye hareketleri ve ...

gelişmekte olan ülkelere yönelik finansal sermaye hareketleri ve ...

gelişmekte olan ülkelere yönelik finansal sermaye hareketleri ve ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

savaş sonrası oluşan konjonktüründe etkisiyle ekonomileri hızla gelişen Kuzey Atlantik<br />

ülkeleri ile Japonya’da büyük oranda <strong>sermaye</strong> birikimi sağlanmıştır. 1960’lı yıllara<br />

gelindiğinde Avrupa Birliği entegrasyon sürecini devam ettirmek <strong>ve</strong> oluşan <strong>sermaye</strong><br />

birikiminin Birlik içerisinde paylaşımını sağlamak için, <strong>sermaye</strong>nin serbest dolaşımı ile ilgili<br />

ilk yazılı direktifi onaylamıştır (Töre, 2001: 75).<br />

1970’lere gelindiğinde ise büyüme oranları hızla düşmüş, ekonomi literatürüne<br />

stagflasyon terimini dahil eden ekonomik durgunluk <strong>ve</strong> hızla artan enflasyon sorunu bir arada<br />

ortaya çıkmıştır (Yılmaz, t.y.: 10). Dolar-altın bağının kopartılmasıyla Bretton Woods sistemi<br />

çökmüş, liberal ekonomiler krize girmiştir (İnsel - Sungur, 2000: 2). Keynesyen politikaların<br />

stagflasyon krizine çözüm bulamaması, Neo-klasik politikaların ortaya çıkmasına sebep<br />

olmuştur. Yaşanan ekonomik krizden çıkış için önerilen politikalar ise deregülasyon, üretim<br />

<strong>ve</strong> mali piyasalarda serbestlik, dış ticaret <strong>ve</strong> <strong>sermaye</strong> <strong>hareketleri</strong> üzerindeki sınırlamaların<br />

kaldırılmasını içermekteydi (İnsel - Sungur, 2000: 2). Uygulanan Neo-klasik yada Neo-liberal<br />

politikalar; ekonomiyi devlet müdahalesinden uzak tutmuş, liberal iktisadi öğretinin laissez<br />

faire felsefesini yeniden canlandırmıştır (Yılmaz, t.y.: 10). Yaşanan krizin uygulanan yeni<br />

politikalar neticesinde atlatılmaya başlanması, Neo-klasik akımın önerdiği bu politikalara<br />

desteği arttırmıştır. Gelişmiş ülkelerde 1970’li yıllara kadar artan <strong>sermaye</strong> birikimi ile oluşan<br />

fonlar, yaşanan <strong>finansal</strong> serbestlik ile birlikte ülkeler arasında daha çok kar elde edebileceği<br />

piyasalara geçiş yapmaya başlamıştır. Kriz sonrasında reel yatırımlardan kaçınan<br />

yatırımcıların, <strong>finansal</strong> piyasalara yönelmesiyle kısa vadeli uluslararası yatırımlar <strong>ve</strong> portföy<br />

yatırımları dünya ekonomisinde etkili bir değişken haline gelmeye başlamıştır.<br />

1980’li yıllara kadar <strong>gelişmekte</strong> <strong>olan</strong> ülkelerin borç stoklarında yaşanan sürekli<br />

artışlar, bu ülkeleri ciddi bir borç ödeme sorunuyla baş başa bırakmıştır. 1970’li yıllarda<br />

yaşanan stagflasyon krizinden olumsuz etkilenen <strong>gelişmekte</strong> <strong>olan</strong> ülkeler, bu dönemde ortaya<br />

çıkan petrol krizi ile birlikte ekonomilerinde ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır. Siyasi<br />

istikrarsızlıklarında etkisiyle, liberal reformları hayata geçirmekte tam olarak başarılı<br />

olamadıklarından, makroekonomik dengeleri bozulmuştur. Ekonomik istikrarı yakalayarak<br />

büyümeyi gerçekleştirmek isteyen <strong>gelişmekte</strong> <strong>olan</strong> ülkeler içinde bulundukları ekonomik<br />

darboğazdan kurtulmak, yatırımlarını finanse edebilmek <strong>ve</strong> borç stoklarını daha fazla<br />

arttırmamak için kısa vadeli uluslararası <strong>sermaye</strong> <strong>hareketleri</strong>ne yönelmiş, portföy<br />

yatırımlarının önündeki engelleri kaldırma yoluna gitmişlerdir. Aynı dönemde doğu bloğunun<br />

12

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!