28.06.2013 Views

gelişmekte olan ülkelere yönelik finansal sermaye hareketleri ve ...

gelişmekte olan ülkelere yönelik finansal sermaye hareketleri ve ...

gelişmekte olan ülkelere yönelik finansal sermaye hareketleri ve ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yılında cari açık rakamı hızla artarak GSYİH’nın %5’ine ulaşarak 9,8 milyar Dolar<br />

seviyesinde gerçekleşmiştir (Çonkar - Ata, 2003: 12). Cari açıkta meydana gelen böyle hızlı<br />

bir artış açık bir para krizi göstergesini oluşturmuştur.<br />

Ödemeler dengesi göstergelerinden bir diğeri <strong>olan</strong> kısa vadeli borçlar açısından da<br />

Türkiye ekonomisinde kriz öncesi olumsuzluklar net bir şekilde görülebilmektedir. Türk<br />

ekonomisinin kısa vadeli dış yükümlülüklerinin, toplam dış yükümlülüklere oranı krize kadar<br />

geçen sürede tablo 22’de de görüldüğü gibi düzenli <strong>ve</strong> ciddi bir biçimde artmıştır. Kriz öncesi<br />

son beş yılda toplam kısa vadeli borçlar 17 milyar Dolar’dan 28 milyar Dolar’a çıkmış toplam<br />

borçların %25’i seviyesine gerçekleşmiştir (Çonkar - Ata, 2003: 11). Dış yükümlülüklerin<br />

böylesine yüksek rakamlara ulaşması başlı başına bir sorun teşkil ederken, Tablo 22’de<br />

merkez bankası rezervleri dikkate alındığında yaşanacak bir para krizi açıkça<br />

öngörülebilecektir. Çünkü toplam merkez bankası rezervleri sabit kur sisteminin uygulandığı<br />

bir dönemde toplam kısa vadeli dış yükümlülükleri dahi karşılayamayacak kadar düşük bir<br />

seviyededir. Tablo 22 dikkate alındığında 2000 yılında toplam dış yükümlülüklerin 28 milyar<br />

dolar seviyesindeyken toplam rezervlerin 22 milyar dolar seviyesinde kaldığı anlaşılmıştır. Bu<br />

durum kurlarda yaşanacak bir dalgalanma yada spekülatif ataklar sonucunda TCMB’nin kur<br />

rejiminin tamamen çökeceğini <strong>ve</strong> dış yükümlülüklerin karşılanamayacağını göstermektedir.<br />

Ödemeler dengesi göstergelerinden bir diğeri <strong>olan</strong> ticaret hadlerinin bozulması sorunu<br />

da kriz öncesinde aşırı değerlenen Türk Lira’sı sebebiyle ortaya çıkmıştır. Lira’nın<br />

değerlenmesine sebep <strong>olan</strong> sabit kur rejiminin uygulanmaya konulduğu 1999 yılından krizin<br />

çıktığı 2000 yılına kadar ihracat %2,2 artarken, ithalat ise %23 oranında artmıştır (Kar- Kara<br />

2003: 12). İthalatın bu kadar yükselmesinin en önemli sebebi ise tüketim kredilerinin<br />

faizlerinin düşmesine bağlı olarak iç piyasada artan tüketimdir (Erkekoğlu – Bilgili, 2005:<br />

26). İç piyasada tüketimin bu oranda artması ise ithalatı arttırmanın yanı sıra, ihraç edilecek<br />

mallarında iç piyasada satılmasına sebep olarak ihracatı da düşürecektir.<br />

Makroekonomik kriz göstergelerinden ödemeler dengesi göstergelerinin tamamı<br />

açısından Türkiye ekonomisinin <strong>ve</strong>rileri 2001 yılı öncesinde ekonomik kriz sinyalleri <strong>ve</strong>rmiş<br />

<strong>ve</strong> muhtemel bir bankacılık krizinin gelişeceğini ortaya koymuştur.<br />

Enflasyon oranı göstergesi açısından Türkiye ekonomisinde kriz öncesinde iki farklı<br />

durum aynı anda görülmüştür. %80’i aşan oranlardaki kronikleşen enflasyon oranını<br />

117

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!