You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
2.1. Kuramsal Çerçeve<br />
İLGİLİ ALANYAZIN<br />
Bu bölümde kuramsal temellerin yerine oturabilmesi için konu ile ilgili<br />
bazı genel husus ve tartışmalara değinmek yerinde olacaktır.<br />
Bu hususlardan biri terekelerin, kadılığa intikali meselesidir.<br />
Terekelerin kadılığa intikal etmesi için genellikle şu üç şarttan birinin olması<br />
gerekirdi: 1- Mirasçı taraflar arasında herhangi bir anlaşmazlığın vuku<br />
bulması 2- Varisler arasında küçük (buluğ çağına ermemiş) çocuk veya<br />
çocukların olması 3- Ölen kişinin varisinin olmaması veya kişinin ölmese de<br />
uzun süredir ortalarda görünmemesi yani kaybolması.<br />
Birinci şart bize anlaşmazlık olmadıkça kadılığın miras taksimine<br />
karışamayacağını göstermektedir. Bu, dönemin Osmanlı kanunnamelerinde<br />
de kadılar için sık sık vurgulanan bir noktadır: “… ve resm-i kısmet dahi<br />
müteveffânın vârisleri kebîr (büyük) olub kısmeti taleb olunmaz iken cebren<br />
kısmet taleb olunmaya…” (Akgündüz,1994: 303). Öte yandan mirasın resmî<br />
makamlarca kaydedilip paylaştırılması zaten mirasçıların da işine<br />
gelmemektedir çünkü vergi kesintisi dolayısıyla kayba uğramış olacaklardır.<br />
Sırf bu nedenle ancak ölen kimselerin terekelerinin oldukça küçük bir<br />
bölümünün belgelere yansıyacağını düşünmek mantıklıdır. Bazen kadıların<br />
gelirlerini arttırmak için zorla işlem yapmalarına dair iddialar – ki<br />
kanunnamede buna işaret edilmektedir – bunun gerçekte ne kadar geçerli<br />
olduğu sorusunu hatıra getirebilir. Ancak böyle bir şey yapıldıysa bile bununla<br />
ilgili defter tutulması pek de gerekli olmayacağından söz konusu problemin<br />
en azından bizim kaynağımıza dair bir sıkıntı teşkil etmeyeceği söylenebilir.<br />
Ama yukarıda da değinildiği üzere mirasçı çocuk olması durumu<br />
değiştirmekteydi: “… eğer veresede sagîr ve sagîre veyâ gâib ve gâibe var<br />
ise beyne’l-verese kısmet olunmak lâzımdır…” (Akgündüz, 1994: 303). Bu<br />
halde, paylaşımı yapan kadı çocuğun malının korunması için bir de vasî