Dosyayı İndir - Atılım Üniversitesi Açık Erişim Sistemi
Dosyayı İndir - Atılım Üniversitesi Açık Erişim Sistemi
Dosyayı İndir - Atılım Üniversitesi Açık Erişim Sistemi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
T.C.<br />
ATILIM ÜNİVERSİTESİ<br />
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ<br />
İŞLETME ANABİLİM DALI<br />
YÜKSEK LİSANS TEZİ<br />
MOBBİNG’İN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ<br />
“KAMU SEKTÖRÜNDEN BİR ÖRNEK”<br />
İrfan ATALAY<br />
Ankara-2010
T.C.<br />
ATILIM ÜNİVERSİTESİ<br />
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ<br />
İŞLETME ANABİLİM DALI<br />
YÜKSEK LİSANS TEZİ<br />
MOBBİNG’İN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ<br />
“KAMU SEKTÖRÜNDEN BİR ÖRNEK”<br />
İrfan ATALAY<br />
TEZ DANIŞMANI<br />
Prof. Dr. Bayram Zafer ERDOĞAN<br />
Ankara-2010<br />
(Fotokopi İle Çoğaltılabilir)
I<br />
ÖZET<br />
Bu çalışmada, örgütün olmazsa olmazı insan faktörüyle ilgili, çağımız<br />
örgütlerinin başarısının ve devamlılığının asli unsurlarından “Örgütsel Bağlılığın”;<br />
örgütleri içten içe kemirip çalışanları işlevsizleştirip, bir virüs gibi hareket eden<br />
“Mobbing” ile ilişkisi ele alınmıştır.<br />
Öncelikle “Mobbing” kavramıyla ilgili, ontolojik ve epistemolojik literatür<br />
taraması yapılıp, neticeler derlenerek sunulmuş, ardından aynı bakış açısıyla<br />
“Örgütsel Bağlılık” kavramı ele alınmıştır.<br />
Çalışmanın alan çalışması kısmında ise; Muğla ili Milas ve Yatağan ilçelerindeki<br />
bazı kamu kurumlarında çalışanlara 1000 adet Anket formu dağıtılmış, 168 dönüşün<br />
tamamının irdelenmesiyle mobbing ve bağlılık arasında negatif anlamlı ilişkiler<br />
tespit edilmiştir.<br />
Son aşamada ise; tespit edilen negatif ilişkilerden hareketle, mobbingle mücadele<br />
ederek bağlılığın arttırılabileceğine ya da bağlılıkla ilgili çalışmaların mobbing<br />
riskini azaltacağına yönelik önerilerde bulunulmuştur.
II<br />
ABSTRACT<br />
In this study, we evaluated the relationship between the term that is the sine<br />
quo non of the organization “Organizational Adherence’, which is one of the priciple<br />
components of organizational success and contiunity and the term ‘Mobbing’ which<br />
gnaws the organization stealthily and makes the employees unfunctional like a virus<br />
effect.<br />
First of all we made an ontological and epistemological literature search and<br />
presented the selected results. After that, from the same point of view we evaluated<br />
the concept ‘Organizational Adherence’<br />
In the field investigation part of the study; we distributed 1000 questionnaire<br />
forms to the employees of some public organizations in Muğla city’s Milas and<br />
Yatağan counties. We evaluated 168 questionnaires that return to us and we<br />
established the significant negative correlation in between mobbing and adherence.<br />
Finally; using the knowledge of this significant negative correlation between these<br />
terms, we could give some advices on the subject of increasing the adherence by<br />
struggling with mobbing and also doing studies on the term of adherence, could<br />
decrease the risk of mobbing.
III<br />
ÖNSÖZ<br />
Örgüt: insanın ilk organize olmaya meyledişi, birlikte hareket etmeye doğal<br />
olarak zorlanmasıyla doğmuş bir kavram: diğer taraftan çoğalmak ve bir arada<br />
yaşama zorunluluğunun kaçınılmaz sonucu; alış-verişin filizlenmesiyle, insanın<br />
kendi ihtiyaçlarından fazlasını üretmeye başlamasıyla doğdu diyebiliriz ticaret<br />
kavramı için. Belki binlerce yıl aldı insanın örgütlü şekilde davranmayı öğrenmesi, o<br />
disiplini, iş bölümünü, hiyerarşiyi kavraması; diğer taraftan ticari hayatta bu edindiği<br />
tecrübelerini kullanmayı öğrenmesi de. Sadece bileğinin kuvvetiyle, tek başına;<br />
çaresizdi ve savunmasızdı insanoğlu, diğer güçlülerin yanında. Ama birlikte hareket<br />
ederek, bir örgüt oluşturarak üstesinden gelmeyi bildi doğal düşmanlarının ve en<br />
tepesine yerleşti biyolojik zincirin. Sonra tabi kurallar gerekliydi bir arada<br />
yaşayabilmek için. Belki milyonlarca kural türetti tarihi boyunca ve ayakta ve en<br />
tepede kaldı günümüze dek.<br />
Sadece şanslı doğanların ezdiği geri kalanların ezildiği bir düzen oluşturdu bu<br />
milyonlarca kural. Sanayi devrimiyle beraber, inanılmaz bir sömürü başladı<br />
yeryüzünde ve o dönemler, kimse kimsenin motivasyonuyla ilgilenmiyordu. Karsız<br />
bir yöntem gibi bakılıyordu kölelerin iyi yaşam koşullarına sahip birer insan gibi<br />
yaşatılmasına: gerekliydi belki bugünkü dev sermayelerin oluşabilmesi için kölelik.<br />
İletişimin hat safhaya vardığı günümüz koşullarında, artık gelişmiş işletmelerin<br />
maldan çok hizmet ürettiği çağımızda insan psikolojisi yani popüler tabirle insan<br />
kaynağı, çok stratejik bir hal aldı. İyi yönetilmesi, sürekli geliştirilmesi ve durmadan<br />
pohpohlanması gereken bir üretim girdisi oldu insan. Çünkü bağlılığı önemliydi,<br />
yaratıcı fikre sahip olduğundan.<br />
Oysaki günümüz çalışma koşullarında gerek organizasyonların inanılmaz<br />
boyutlara ulaşıp kontrolünün zorlaşmasından, gerek en önemli unsur olan insan<br />
faktörünün maruz kaldığı birçok baskıdan, gerekse çoğu zaman topluma bilinçli<br />
olarak enjekte edilen “öğrenilmiş çaresizlik” ya da “koşullu negatif öğrenme” den<br />
ötürü birçok sıkıntı peydahlandı örgütlerin başına.
IV<br />
Neticede bu çalışmada ele alınan kavramlardan biri olan: Latince “kararsız<br />
kalabalık” deyiminden türetilmiş, ilk Konrad Lorenz’in doğa gözlemleri esnasında<br />
kullandığı, hayvanların bir yabancıyı veya avlanmakta olan bir düşmanı kaçırmak<br />
için yaptıkları davranışları tanımlayan; sonra İsveçli Dr. Peter-Paul Heinemann’ın,<br />
çocuklarda, diğer çocuklara yönelik olarak sergilenen, genelde zorbalık, kabadayılık<br />
olarak bilinen davranışları tanımlarken kullandığı; son olarak, Leymann’ın iş<br />
yerlerinde yetişkinler arasında benzeri grup şiddetini keşfettiğinde kullandığı<br />
kavram: mobbing (psikolojik şiddet) peydahlandı örgütlerin başına.<br />
Ve yine bu çalışmada ele alınan kavramlardan diğeri olan: üzerinde birçok bilim<br />
adamının çalıştığı ve eserler verdiği, sosyoloji, psikoloji, sosyo-psikoloji gibi birçok<br />
doktrinin ilgisini çekmiş ve genel olarak tanımı konusunda ortak bir fikre<br />
varılamamış ancak sözlük tanımıyla; bireylerin kendilerini bir topluluk, toplumsal<br />
kesim ya da kümenin üyesi saymaları anlamına gelen, günümüz organizasyonlarında<br />
önemi tartışılmaz ve artık profesyonelce yönetilmesi gereken “bağlılık” kavramını<br />
tehdit eden bir virüstür, örgütlerin başına peydahlanan mobbing. Örgütsel bağlılığın<br />
öneminin gittikçe arttığı günümüz çalışma koşullarında, bağlılığı tehdit eden<br />
unsurlardan mobbing ve aralarındaki ilişki, incelenmeye değer öneme sahiptir.<br />
Bu çalışmada iki kavramın, yani mobbing ve bağlılığın arasındaki ilişki<br />
irdelenmiş; aralarında eksi yönlü bir ilişki olduğu tez olarak savunulmuş ve<br />
çoğunlukla ispatlanmıştır.<br />
Çalışmam esnasında bana yol gösteren ve tecrübeleriyle katkısını esirgemeyen<br />
danışmanım Prof. Dr. Bayram Zafer ERDOĞAN’a, Anket formunu içtenlikle<br />
cevaplayan kamu çalışanlarına, Anket formlarının dağıtılması ve toplanması<br />
aşamasındaki yardımlarından ötürü arkadaşlarıma, maddi manevi desteğini her daim<br />
hissettiğim ATALAY ailesine-aileme ve hayat arkadaşım Özge ATALAY’a<br />
teşekkürü bir borç bilirim.<br />
İrfan ATALAY<br />
2010, Muğla
V<br />
İÇİNDEKİLER<br />
ÖZET .............................................................................................................................I<br />
ABSTRACT .................................................................................................................. II<br />
ÖNSÖZ ....................................................................................................................... III<br />
ŞEKİLLER LİSTESİ .................................................................................................... IX<br />
TABLOLAR LİSTESİ ................................................................................................... X<br />
BİRİNCİ BÖLÜM<br />
I.MOBBİNG .................................................................................................................. 1<br />
1.1.MOBBİNG VE İLGİLİ KAVRAMLAR ................................................................... 1<br />
1.1.1.MOBBİNG TANIMI VE TARİHÇESİ ............................................................................... 1<br />
1.1.1.MOBBİNG İLE BİRLİKTE KULLANILAN BAZI KAVRAMLAR ................................. 2<br />
1.2.MOBBİNG TARAFLARI ........................................................................................... 6<br />
1.2.1.MOBBİNGCİ KİŞİLİKLERİ VE ÖRGÜT İÇİNDEKİ YERİ……………………..……....6<br />
1.2.1.1.MOBBİNGCİ KİŞİLİKLERİ ....................................................................................... 6<br />
1.2.1.2.MOBBİNGCİ’NİN ÖRGÜT İÇİNDEKİ YERİ ........................................................... 8<br />
1.2.1.3.NEDEN MOBBİNG EĞİLİMLİDİRLER .................................................................. 10<br />
1.2.2.MOBBİNG MAĞDURUNUN GENEL YAPISI ............................................................... 11<br />
1.2.2.1.MOBBİNG MAĞDURUNUN PSİKOLOJİK DURUMU ......................................... 11<br />
1.2.2.2.MOBBİNG MAĞDURUNUN ÖRGÜT İÇİNDEKİ YERİ ....................................... 13<br />
1.2.2.3.MOBBİNG MAĞDURUNUN MOBBİNGE TEPKİLERİ ........................................ 14<br />
1.2.3.MOBBİNG İZLEYİCİSİ KİMDİR VE GENEL YAPISI .................................................. 16<br />
1.3.MOBBİNG TÜRLERİ (LEYMANN'IN TİPOLOJİSİ)…………………………..19<br />
1.4.MOBBİNG SÜRECİ………………………………………………………………..19<br />
1.4.1.ANLAŞMAZLIK (ÇATIŞMA) ......................................................................................... 19<br />
1.4.2.SALDIRGANLAŞMA ....................................................................................................... 20<br />
1.4.3.YÖNETİMİN KATILIMI .................................................................................................. 22<br />
1.4.4.ZOR-AKIL HASTASI İLAN EDİLME............................................................................. 22
VI<br />
1.4.5.ZORUNLU İSTİFA YADA İŞİNE SON VERME……………………………………….24<br />
1.5.MOBBİNG DERECELERİ ...................................................................................... 24<br />
1.5.1.BİRİNCİ DERECE MOBBİNG......................................................................................... 25<br />
1.5.2.İKİNCİ DERECE MOBBİNG ........................................................................................... 25<br />
1.5.3.ÜÇÜNCÜ DERECE MOBBİNG ....................................................................................... 26<br />
1.6.MOBBİNG ALGISINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER ........................................... 26<br />
1.7.MOBBİNG BELİRTİLERİ ...................................................................................... 29<br />
1.7.1.BELİRTİLER ..................................................................................................................... 29<br />
1.7.2.UYARI İŞARETLERİ KONTROL LİSTESİ .................................................................... 30<br />
1.8.MOBBİNG ETKİ VE SONUÇLARI ....................................................................... 31<br />
1.8.1.MOBBİNG MAĞDURU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ ....................................................... 32<br />
1.8.2.ORGANİZASYON ÜZERİNDEKİ ETKİ VE SONUÇLARI ........................................... 34<br />
1.8.3.YAŞANMIŞ ÖRNEK OLAYLAR .................................................................................... 35<br />
1.8.3.1.OLAY-1 (BOLU’DA İNTİHAR) ............................................................................... 35<br />
1.8.3.2.OLAY-2 ( TRABZON’DA BİR ANKET NETİCESİ) .............................................. 36<br />
1.8.3.3.OLAY-3 (SENDİKA’DA MOBBİNG)...................................................................... 36<br />
1.8.3.4.OLAY-4 ( JMO’DA İŞE İADE) ................................................................................ 38<br />
1.9.MOBBİNGE KARŞI ÖNLEMLER ......................................................................... 40<br />
1.9.1.ÖRGÜT KÜLTÜRÜNÜN ROLÜ ..................................................................................... 40<br />
1.9.2.MOBBİNGLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI ........................................................................ 42<br />
1.9.2.1.BİREYSEL BAŞAÇIKMA YOLLARI...................................................................... 42<br />
1.9.2.2.ÖRGÜTSEL BAŞAÇIKMA YOLLARI .................................................................... 44<br />
1.10.MOBBİNGİN HUKUKSAL SONUÇLARI ........................................................... 47<br />
İKİNCİ BÖLÜM<br />
2.ÖRGÜTSEL BAĞLILIK .......................................................................................... 50<br />
2.1.ÖRGÜTSEL BAĞLILIK KAVRAMI VE TARİHÇESİ ....................................... 50<br />
2.2.ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN KRONOLOJİSİ ......................................................... 52<br />
2.3.ÖRGÜTSEL BAĞLILIK YAKLAŞIMLARI ......................................................... 55<br />
2.3.1.TUTUMSAL BAĞLILIK .................................................................................................. 55<br />
2.3.1.1.ETZİONİ’İN YAKLAŞIMI ....................................................................................... 56
VII<br />
2.3.1.2.KANTER’İN YAKLAŞIMI ....................................................................................... 57<br />
2.3.1.3.O’REILLY VE CHATMAN’IN YAKLAŞIMI ......................................................... 59<br />
2.3.1.4.PENLEY VE GOULD’UN YAKLAŞIMI ................................................................. 61<br />
2.3.2.DAVRANIŞSAL BAĞLILIK ............................................................................................ 63<br />
2.3.2.1.BECKER’İN YAN BAHİS YAKLAŞIMI ................................................................. 64<br />
2.3.2.2.SALANCİK’İN YAKLAŞIMI ................................................................................... 66<br />
2.3.3.NORMATİF BAĞLILIK ................................................................................................... 67<br />
2.3.4.ALLEN VE MEYER’İN ÜÇ BOYUTLU YAKLAŞIMI .................................................. 67<br />
2.3.4.1.DUGUSAL BAĞLILIK ............................................................................................. 68<br />
2.3.4.2.DEVAM BAĞLILIĞI ................................................................................................ 71<br />
2.3.4.3.NORMATİF BAĞLILIK ........................................................................................... 73<br />
2.4.ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER ...................................... 75<br />
2.4.1.BİREYSEL FAKTÖRLER ................................................................................................ 78<br />
2.4.2.ÖRGÜTSEL YAPIYA İLİŞKİN FAKTÖRLER ............................................................... 79<br />
2.4.3.ÖRGÜT DIŞI FAKTÖRLER ............................................................................................. 83<br />
2.5.ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN SONUÇLARI ............................................................. 85<br />
2.5.1.ÖRGÜT AÇISINDAN SONUÇLARI ............................................................................... 86<br />
2.5.2.İŞGÖRENLER AÇISINDAN SONUÇLARI .................................................................... 89<br />
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM<br />
3.MOBBİNG’İN ÖRGÜÜTSEL BAĞLILIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNE YÖNELİK<br />
ALAN ÇALIŞMASI: KAMU SEKTÖRÜNDEN BİR ÖRNEK ..................................... 91<br />
3.1.ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ ................................................................. 91<br />
3.2.ARAŞTIRMANIN ANA KÜTLESİ, KAPSAMI VE ÖRNEKLEMİ .................... 91<br />
3.3.ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ ................................................................................. 92<br />
3.4.VERİ TOPLAMA ARACI ........................................................................................ 92<br />
3.5.ARAŞTIRMA MODELİ ........................................................................................... 93<br />
3.6.ARAŞTIRMA MODELİ ........................................................................................... 94<br />
3.6.1.DEMOGRAFİK BULGULAR .......................................................................................... 95<br />
3.6.2.CEVAPLAMA EĞİLİMİ İLE İLGİLİ BULGULAR ........................................................ 98<br />
3.6.2.1.GENEL CEVAP DAĞILIMLARI İLE İLGİLİ BULGULAR ................................... 98<br />
3.6.2.2.KATILIMCILARIN MOBBİNG ALGISI İLE İLGİLİ BULGULAR ..................... 100
VIII<br />
3.6.2.3.KATILIMCILARIN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ALGISI İLE İLGİLİ BULGULAR 103<br />
3.6.3.ALT HİPOTEZLERİN SINANMASINA YÖNELİK BULGULAR............................... 104<br />
3.6.3.1.MOBBİNG İLE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK BOYUTLARI ARASINDAKİ İLİŞKİYE<br />
YÖNELİK BULGULAR ..................................................................................................... 105<br />
3.6.3.1.1.MOBBİNG-DUYGUSAL BAĞLILIK BAĞI İLE İLGİLİ BULGULAR ....... 106<br />
3.6.3.1.2.MOBBİNG-DEVAM BAĞLILIĞI BAĞI İLE İLGİLİ BULGULAR ............. 109<br />
3.6.3.1.3.MOBBİNG-NORMATİF BAĞLILIK BAĞI İLE İLGİLİ BULGULAR ........ 112<br />
3.6.3.2.MOBBİNG SÜREÇLERİ İLE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ARASINDAKİ İLİŞKİYE<br />
YÖNELİK BULGULAR ..................................................................................................... 115<br />
3.6.3.2.1.KENDİNİ GÖSTERMEYE VE İLETİŞİMİ ENGELLEMEYE YÖNELİK<br />
DAVRANIŞLAR-ÖRGÜTSEL BAĞLILIK BAĞINA İLİŞKİN BULGULAR ............ 116<br />
3.6.3.2.2.SOSYAL İLİŞKİLERE SALDIRI ŞEKLİNDEKİ DAVRANIŞLAR-<br />
ÖRGÜTSEL BAĞLILIK BAĞINA İLİŞKİN BULGULAR .......................................... 121<br />
3.6.3.2.3.İTİBARA SALDIRI ŞEKLİNDEKİ DAVRANIŞLAR-ÖRGÜTSEL BAĞLILIK<br />
BAĞINA İLİŞKİN BULGULAR ................................................................................... 125<br />
3.6.3.2.4.YAŞAM KALİTESİ VE MESLEKİ DURUMA SALDIRI ŞEKLİNDEKİ<br />
DAVRANIŞLAR-ÖRGÜTSEL BAĞLILIK BAĞINA İLİŞKİN BULGULAR ............ 130<br />
3.6.3.2.5.KİŞİNİN SAĞLIĞINA DOĞRUDAN SALDIRILAR ŞEKLİNDEKİ<br />
DAVRANIŞLAR-ÖRGÜTSEL BAĞLILIK BAĞINA İLİŞKİN BULGULAR ............ 135<br />
3.6.4.ANA HİPOTEZİN SINANMASINA YÖNELİK BULGULAR ..................................... 140<br />
3.6.7.SONUÇ VE ÖNERİLER ...................................................................................... 145<br />
KAYNAKÇA .............................................................................................................. 149<br />
EKLER ...................................................................................................................... 158<br />
EK-1 ÖRNEK ANKET FORMU ......................................................................... 158<br />
EK-2 ÖZGEÇMİŞ…………………………………………………………..…..161
IX<br />
ŞEKİLLER LİSTESİ<br />
ŞEKİL 1: DAVRANIŞSAL BAĞLILIK YAKLAŞIMI ........................................................ 63<br />
ŞEKİL 2: ÜÇ BOYUTLU ÖRGÜTSEL BAĞLILIK MODELİ ............................................ 68<br />
ŞEKİL 3: ÜÇ BİLEŞENLİ ÖRGÜTSEL BAĞLILIK MODELİ ........................................... 75<br />
ŞEKİL 4: ÖRGÜT ÜYELİĞİNİN BAŞLANGICINDAKİ ÖNEMLİ ÖRGÜTSEL<br />
BAĞLILIK FAKTÖRLERİ ................................................................................ 77<br />
ŞEKİL 5: KAYNAKLARIN DAĞITIMI VE KARAR ALMA SÜRECİNE İLİŞKİN<br />
ADALET ............................................................................................................ 82<br />
ŞEKİL 6: ARAŞTIRMA MODELİ ....................................................................................... 94<br />
ŞEKİL 7: KATILIMCILARIN CİNSİYET DAĞILIMI ........................................................ 95<br />
ŞEKİL 8: KATILIMCILARIN MEDENİ HAL DAĞILIMI ................................................. 95<br />
ŞEKİL 9: KATILIMCILARIN YAŞ DAĞILIMI .................................................................. 96<br />
ŞEKİL 10: KATILIMCILARIN EĞİTİM DURUMU ........................................................... 96<br />
ŞEKİL 11: KATILIMCILARIN HİZMET SÜRELERİ ........................................................ 97<br />
ŞEKİL 12: KATILIMCILARIN STATÜSÜ ......................................................................... 97<br />
ŞEKİL 13: MOBBİNG CEVAPLARI DAĞILIMI ................................................................ 98<br />
ŞEKİL 14: MOBBİNG UYGULAYICILARI ....................................................................... 99<br />
ŞEKİL 15: ÖRGÜTSEL BAĞLILIK CEVAP DAĞILIMI ................................................... 99<br />
ŞEKİL 16: KATILIMCILAR VE MOBBİNG ALGISI KONTENJANS TEST VERİLERİ<br />
.......................................................................................................................... 101<br />
ŞEKİL 17: KATILIMCILAR VE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ALGISI KONTENJANS TEST<br />
VERİLERİ ........................................................................................................ 103<br />
ŞEKİL 18: MOBBİNG-DUYGUSAL BAĞLILIKLA İLGİLİ R 2 VE (T) TESTİ VERİLERİ<br />
.......................................................................................................................... 106<br />
ŞEKİL 19:MOBBİNG-DEVAM BAĞLILIĞIYLA İLGİLİ R 2 VE (T) TESTİ VERİLERİ 109<br />
ŞEKİL 20: MOBBİNG-NORMATİF BAĞLILIKLA İLGİLİ R 2 VE (T) TESTİ VERİLERİ<br />
.......................................................................................................................... 112<br />
ŞEKİL 21: KENDİNİ GÖSTERMEYE VE İLETİŞİMİ ENGELLEMEYE YÖNELİK<br />
DAVRANIŞLAR -ÖRGÜTSEL BAĞLILIKLA İLGİLİ R 2 VE (T) TESTİ<br />
VERİLERİ ........................................................................................................ 116<br />
ŞEKİL 22: SOSYAL İLİŞKİLERE SALDIRI ŞEKLİNDEKİ DAVRANIŞLAR -<br />
ÖRGÜTSEL BAĞLILIKLA İLGİLİ R 2 VE (T) TESTİ VERİLERİ ............... 121
ŞEKİL 23: İTİBARA YÖNELİK SALDIRI ŞEKLİNDEKİ DAVRANIŞLAR -ÖRGÜTSEL<br />
X<br />
BAĞLILIKLA İLGİLİ R 2 VE (T) TESTİ VERİLERİ ..................................... 125<br />
ŞEKİL 24: YAŞAM KALİTESİ VE MESLEKİ DURUMA SALDIRI ŞEKLİNDEKİ<br />
DAVRANIŞLAR -ÖRGÜTSEL BAĞLILIKLA İLGİLİ R 2 VE (T) TESTİ<br />
VERİLERİ ........................................................................................................ 130<br />
ŞEKİL 25: KİŞİNİN SAĞLIĞINA DOĞRUDAN SALDIRI ŞEKLİNDEKİ<br />
DAVRANIŞLAR -ÖRGÜTSEL BAĞLILIKLA İLGİLİ R 2 VE (T) TESTİ<br />
VERİLERİ ........................................................................................................ 135<br />
ŞEKİL 26: MOBBİNG-ÖRGÜTSEL BAĞLILIKLA İLGİLİ R2 VE (T) TESTİ VERİLERİ<br />
.......................................................................................................................... 140<br />
TABLOLAR LİSTESİ<br />
TABLO 1: MOBBİNG MAĞDURUNA NASIL YAKLAŞILMALI………………………33<br />
TABLO 2: ÖRNEK Kİ KARE VE KONTENJANS TEST VERİ TABLOSU ................... 100<br />
TABLO 3: ÖRNEK R 2 VE (T) TESTİ HESAPLAMA TABLOSU .................................... 105<br />
TABLO 4: MOBBİNG-ÖRGÜTSEL BAĞLILIK KORELASYON TABLOSU ............... 144
1. MOBBİNG<br />
1.1. MOBBİNG VE İLGİLİ KAVRAMLAR<br />
1.1.1. MOBBİNG TANIMI VE TARİHÇESİ<br />
1<br />
Mobbing; Latincede “kararsız kalabalık” anlamına gelen “mobile vulgus”<br />
sözcüğünden türeyen “mob” sözcüğü, İngilizce “Kanun dışı şiddet uygulayan<br />
düzensiz kalabalık veya çete” anlamına gelmektedir. İngilizce eylem biçimi olan<br />
“mobbing” ise; psikolojik şiddet, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı verme<br />
anlamına gelmektedir. Mobbing, örgütlerde işgörenler arasında veya işverenler<br />
tarafından işgörenlere tekrarlanan saldırılar şeklinde uygulanan bir çeşit psikolojik<br />
terördür. Bu süreçte amaç; kişinin, özgüveni ve özsaygısını acımasızca yok etmeye<br />
çalışmaktır. (www.sbeotk.hacettepe.edu.tr)<br />
Mobbing, duygusal bir saldırıdır. Kişinin saygısız ve zararlı bir davranışın hedefi<br />
olmasıyla başlar. Bir kişinin, diğer insanları kendi rızalarıyla veya rızaları dışında<br />
başka bir kişiye karşı etrafında toplaması ve sürekli kötü niyetli hareketlerde<br />
bulunma, ima, alay ve karşısındakinin toplumsal itibarını düşürme gibi yollarla,<br />
saldırgan bir ortam yaratarak onu işten çıkmaya zorlamasıdır. (Davenport, Schwartz,<br />
Elliot, 2003:15)<br />
Bir araştırmaya göre mobbing, kâr amacı gütmeyen kuruluşlarda, okullarda ve<br />
sağlık sektöründe daha yaygındır. Yüksek işsizlik oranları ve dolayısıyla çalışanın<br />
değersiz görülmesi mobbingin artmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak her<br />
işyerinde ve her türlü kuruluşta rastlanabilir. Organizasyon bozukluğunun daha fazla<br />
olduğu işyerlerinde, disiplin getirmek, verimliliği artırmak, refleksleri koşullandırma<br />
(askeri disiplin) öne sürülerek yapılmakta ve meşrulaştırılmaktadır (tr.wikipedia.org)<br />
1960’lı yıllarda, tanınmış Avustralyalı bilim adamı Konrad Lorenz mobbing<br />
terimini, hayvanların bir yabancıyı veya avlanmakta olan bir düşmanı kaçırmak için<br />
yaptıkları davranışları tanımlamak için kullanmıştır. Bir kaç zayıf birey bir araya<br />
gelerek saldırgan bir tavır sergilerler. Bu, kazların bir tilkiyi kaçırması gibidir.<br />
(Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:3)
2<br />
1970’li yıllarda, İsveçli Dr. Peter-Paul Heinemann, çocuklarda, diğer çocuklara<br />
yönelik olarak sergilenen, genelde zorbalık, kabadayılık olarak bilinen davranışları<br />
araştırmıştır. Lorenz’in “mobbing” terimini, kurbanı yalıtan ve ümitsizlik nedeniyle<br />
intihara kadar götürebilen bu davranışın ciddiyetini vurgulamak için kullanılmıştır.<br />
(Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:3)<br />
1980’li yıllarda, Dr. Leymann mobbing terimini iş yerlerinde yetişkinler arasında<br />
benzeri grup şiddetini keşfettiğinde kullandı. Bu davranışı önce İsveç’te araştırdı,<br />
daha sonra Almanya’da kamunun dikkatine sundu. Kendisine iş yerinde “zor kişiler”<br />
olarak bildirilen kişileri araştırdı ve bunların başlangıçta “zor” olmadığını belirledi.<br />
Davranışlarının kalıtsal bir kişilik bozukluğu olmadığını ortaya çıkardı. İşyeri yapısı<br />
ve kültürünün, bu insanları “zor” sıfatıyla damgalandıkları ortamı yarattığını<br />
belirledi. Bir kez “zor” olarak tanımlandıklarında, firma onları kovmak için başka<br />
nedenler yaratıyordu. Bu, Leymann’ın mobbing olarak tanımladığı şeydir.<br />
(Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:3)<br />
İngiltere’de 1996’da Institute of Personnel and Development (IPD) tarafından<br />
yapılan araştırmaya göre her 8 çalışandan biri (3 milyon kişi) son beş yılda işyerinde<br />
zorbalığa maruz kalmış (12%). ABD’de Gary Namie başkanlığında yapılan<br />
araştırmaya göre her 6 çalışandan biri 18 ay boyunca zorbalık ve tacize maruz<br />
kalıyor (%16). İspanyol University of Alcal de Henares tarafından Avrupa Birliği<br />
bazında yapılan araştırmaya göre ise, bu oran %15. (mobbingyardim.wordpress.com)<br />
1.1.2.MOBBİNG İLE BİRLİKTE KULLANILAN BAZI KAVRAMLAR<br />
• Mobbing-Bullying: Negatif davranışlar, uzun süreli ve sistemli bir şekilde<br />
yapılırsa mobbingdir. Bir iki kere yapılan şey mobbing değildir. Davranışların<br />
mobbing sayılması için sistemli, uzun süreli, sık sık ve hatta örgütlenerek,<br />
çeteleşerek yapılması gerekir. Tek kişinin yapmasına genelde “bullying” denir.
3<br />
“Bullying” mobbing kavramına yakın bir kavram olarak görülür. Genelde,<br />
mobbing, caydırma, sindirme, mağdurun benliğini öldürme gibi anlamlara<br />
gelirken; bullying söz konusu tutum ve davranışların biraz daha kaba şeklini<br />
uygulamak anlamına gelir. ( Tutar, 2004: 9-10)<br />
Çocukluk döneminde okulda zorbalık gösteren bireyler, yetişkin olduklarında<br />
zorbalık eylemlerini aile içi şiddete ve iş ortamında da mobbing eylemlerine<br />
dönüştürebilmektedirler. Bu dönüşüm, kişinin bulunduğu ortamda kendini daha<br />
güçlü hissetme ve diğerlerini küçük görme eğilimi şeklinde gelişmektedir.<br />
• Mobbing-Saldırganlık: Genellikle başkalarını inciten, zarar veren, veya incitme<br />
ve zarar verme ihtimali olan davranışlar, saldırgan davranışlar olarak tanımlanır.<br />
Ancak bir davranışın saldırganca olduğunu söyleyebilmek için kişinin bu<br />
davranışını karşısındakine zarar verme niyetiyle yapması gerekir. Kazayla,<br />
istemeden verilen zararlar, saldırganlık tanımı içine sokulmaz. Bu yüzden, niyet<br />
veya maksat, saldırganlığın tanımında önemli bir husus olmaktadır. O halde<br />
saldırganlık, başkalarına zarar verme maksadıyla yapılan davranışlar olarak<br />
tanımlanabilir.(Tevrüz ve diğ., 1999:115)<br />
Mobbing ise bir süreçtir, devamlılığı vardır. Oysaki saldırganlık bir durumu<br />
tanımlar. Mobbing, saldırganlığı da kapsayan bir olgudur.<br />
• Mobbing-Psikolojik İş Yeri Terörü: “Psikolojik işyeri terörü” pek çok farklı<br />
kavramla ifade edilmektedir. Bunlardan en yaygını “mobbing”dir. 1960’larda<br />
Konrad Lorenz’in büyük bir hayvan tehdidine karşı daha küçük hayvan<br />
gruplarından gelen karşı saldırıları tanımlamada ilk kez kullandığı “mobbing”<br />
kavramını; işyerinde çalışanlara karşı negatif davranışları tanımlamada ilk<br />
kullanan Heinz Leymann olmuştur. Leymann bu davranışları bir işyeri terörü<br />
olarak ifade etmiş ve davranışların psikolojik boyutuna vurgu yaparak “psikolojik<br />
işyeri terörü” kavramını kullanmıştır.(Cüceloğlu, 2003:316)
4<br />
Mobbing, iş ortamında diğer çalışanlar ve işverenler tarafından tekrarlanan<br />
saldırılar şeklinde uygulanan bir çeşit “psikolojik terördür.” Bu tanımdan da<br />
anlaşılacağı gibi mobbing yerine “psikolojik işyeri terörü” kavramını kullanmak<br />
da doğru olur.(Tınaz, 2006: 8)<br />
• Mobbing-Duygusal Taciz: Mobbing iş yerinde belirli kişi ya da kişilerin hedef<br />
olarak seçilmesiyle ve onlara aktif ve pasif saldırılarla başlayan bir süreç şeklinde<br />
devam eder. Sürecin her aşamasında, kişiye sistemli olarak duygusal bir saldırı<br />
uygulanır. (Tınaz, 2006: 8)<br />
Mobbing, duygusal bir saldırıdır. İşyerindeki bir çalışanın ya da bir grubun diğer<br />
çalışanlar tarafından duygusal anlamda taciz edilmesi, hakarete uğraması ve en<br />
sonunda çalışamaz duruma getirilmesidir. Mobbingin hedefi, duygusal taciz<br />
yoluyla işyerindeki bazı kişilerin performansını ve dayanma gücünü yok etmek<br />
ve onları işten ayrılmaya zorlamaktır.<br />
• Mobbing-Mesleki Şiddet: Fransızca’da şiddet (violence) bir kişiye güç veya<br />
baskı uygulayarak, istediği bir şeyi yapmak ya da yaptırmak olarak tanımlanır.<br />
Şiddet uygulama eylemleri, zorlama, saldırı, kaba kuvvet, bedensel ya da<br />
psikolojik acı çektirme, işkence, vurma, yaralama olarak yer alır. Şiddet bir<br />
yaşam biçimi olarak benimseniyorsa sorun olarak görülmez ve sorun çözmenin<br />
bir aracı olarak kabul edilir. (Kocacık, 2001: 1-7)<br />
Mobbing, mesleki şiddetten farklıdır. Mobbing de zaman zaman şiddet içerebilir.<br />
Ancak şiddetin boyutu mesleki şiddet konusunda ele alınandan farklıdır. Mesleki<br />
şiddet kriminal bir konudur ve yasal caydırıcı yaptırımları söz konusudur. Oysa<br />
ki mobbing için bu tür yaptırımların çok seyrek oluştuğu belirtilir. Mesleki şiddet<br />
vakalarında çoğunlukla tek bir olay söz konusudur ve bu olayın fiziksel şiddet<br />
boyutu öne çıkmaktadır. Mobbing ise, mesleki şiddetin tekrarlı, psikolojik ve<br />
yönetsel biçimi olarak kavramsallaştırılır.
• Mobbing-Zorbalık: Zorbalık gündelik hayatta kendi aramızda çok sık<br />
5<br />
gerçekleşebilir. Uzun süreye yayılmış düşük gerilimli çatışmalar yürütmek,<br />
arkadan konuşmak, küçük düşürmeler, hedef kişinin yaptığı işe yönelik haksız<br />
suçlamalarda bulunmak, hedef kişiyi otoriteye isyan etmekle veya uyumsuzlukla<br />
suçlamak, hedef kişinin itibarını zedelemek, üçüncü kişilerden bilgi saklamak ve<br />
insanlara yanlış bilgi vermek gibi çok sayıda davranışla, "zorbalık"<br />
yapılır.(Nuhoğlu, 2006)<br />
Birleşik Krallık ve İngilizce konuşulan bazı ülkelerde, Leymann’ın mobbing<br />
davranışları olarak adlandırdığı çoğu eylem için “zorbalık” terimi kullanılır.<br />
Ancak genelde zorbalık okulda çocukların birbirlerine yaptıkları kabalıklar,<br />
kabadayılıklar için kullanılır. Mobbing kavramı ise, daha çok işyerlerindeki<br />
kabalık için kullanılır.<br />
1.2. MOBBİNG TARAFLARI<br />
Epistemolojik ve ontolojik olarak mobbingi inceledikten sonra, mobbingcinin<br />
özelliklerinden, mobbing süreci ve derecelerinden, bireyler üzerindeki ve işletme<br />
üzerindeki etkilerinden, alınması gereken önlemlerden söz edilecektir.<br />
1.2.1. MOBBİNGCİ KİŞİLİKLERİ VE ÖRGÜT İÇİNDEKİ YERİ<br />
İşyerlerinde ve hatta günlük hayatta, çevresindeki insanlara saldırgan bir tavır<br />
takınan, geçimi zor kişilerin kendilerine has bir takım özellikleri vardır ve bu<br />
özellikleri onları “tacizci” sıfatını taşımaya zorlar.<br />
Tacizciyi psikolojik tacize yönelten nedenlerin başında, duygusal zekadan<br />
yoksun olma, korkaklık, nevrotik rahatsızlıklar ve nihayet insani ve etik değerlerden<br />
uzak olmak gibi faktörler gösterilebilir. Bunlara ek olarak, çok zor elde ettiği işini ve<br />
mevkiini kaybetme korkusunu da göz önünde bulundurmak gerekir (Çobanoğlu,<br />
2005:33)
6<br />
Bu konu ile ilgili araştırmalarımda “duygusal zekâ” kavramı ile sık sık<br />
karşılaşıldığından tanımına yer vermek gerekmektedir.<br />
Duygusal zeka veya yaygın İngilizce ifade edilişiyle EQ (Emotional Quotient),<br />
bir insanın kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama, sezinleme, yönetme ve<br />
yönlendirme yetisi, kapasitesi ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır. Göreceli<br />
olarak yeni bir kavram olan duygusal zekanın tanımlanışı sürekli değişmekte ve<br />
güncellenmektedir. Bazı psikologlar, duygusal zeka ve duygusal bilgi olmak üzere<br />
iki ayrı terimin kullanılmasını tercih etmektedirler (tr.wikipedia.org)<br />
Dolayısıyla tacizcilerin genel karakteristik yapılarına bakıldığında, güvensiz,<br />
kuşkucu, alıngan, kinci, öfkeli ve kıskanç oldukları görülmektedir. Bu tür kişilerin<br />
algı yetenekleri çok gelişmiş olduğundan, kuşkucu olduklarından ve her olayı suç<br />
ortaklığı ve dost-düşman düzlemi içerisinde değerlendirdiklerinden söz edilebilir.<br />
(Tarhan, 2004:131)<br />
Mobbing uygulayanlar; iki davranış seçeneği arasında en fazla saldırgan olanın<br />
seçen, bir mobbing ortamı yakaladıkları zaman, çatışmanın devam etmesi ve<br />
kızışması için ellerinden geleni yapan, mobbingin, karşısındaki kişide yaratacağı<br />
olumsuz sonuçları umursamaz şekilde bilen ve kabul eden, hiçbir sorumluluk<br />
duygusu duymayan, sadece suçsuz olduklarına inanmakla kalmayıp, aynı zaman da<br />
iyi bir şey yaptıklarını da zanneden, suçu başkalına yükleyen, sadece kışkırtmalara<br />
tepki olarak bu şekilde davrandığına inanan kişilerdir<br />
1.2.1.1. MOBBİNGCİ KİŞİLİKLERİ<br />
Tacizcinin kişilik bozukluğu tiplerini Çobanoğlu (2005.35-39) şöyle özetlemiştir.<br />
• Paranoid kişilik bozukluğu: Sıklıkla çocukluk yaşlarında aşırı baskıcı, ezici ve<br />
saldırgan tutumlarla karşılaşan erkeklerde görülmektedir. Kuşkucu, soğuk ve<br />
sevgisizdirler. Beklentileri çok yüksektir. Kontrol tutkunudurlar. Sosyo-kültürel
7<br />
ve etnik farklılıklara önyargılı yaklaşırlar. Kendi benzerleriyle hemen ittifak<br />
kurabilirler. Sürekli gergindirler, kendilerini bile rahat bırakmazlar.<br />
• Obsesif kişilik bozukluğu: Erişkinliğin erken dönemlerinde başlayan, aşırı<br />
düzenlilik, mükemmeliyetçilik, içsel ve dışsal kontrol üzerine aşırı yoğunlaşma<br />
şeklinde izlenir. Ayrıntılara çok takılıp işin gerçek amacından uzaklaşır. Ekip<br />
arkadaşlarının önerilerini dinlemez. Hobilerine ve ailesine vakit ayırmaz.<br />
Genelde cimri, arada bir göstermelik cömerttir. Kültürel ve normal ahlaki ve dini<br />
ölçülerle açıklanamayacak şekilde şeref, doğruluk ve dürüstlük konularını<br />
vurgular. Bu aşırı vurgu, aslında kendi iki yüzlü yaklaşımını bir şekilde gizlemek<br />
içindir. Hata ve eksik arama-bulma konusunda üstlerine yoktur. Kontrol üstüne<br />
kontrol yaparlar. Üzerlerinde büyük bir zaman baskısı vardır. Uzmanlara göre,<br />
çocuğa 2-4 yaş arasında “anal dönem” denilen evrede yapılan baskıcı tuvalet<br />
eğitimi, ayıplama ve onaylamama davranışları obsesif kişilik bozukluğuna yol<br />
açmaktadır.<br />
• Narsist kişilik bozukluğu: Etnik, dinsel ve kişisel alanlarda çok üstün<br />
olduklarına inanmaktadırlar. Davranışlarının temelini “tesadüfi varoluş, doğal<br />
ayıklama, üstün olanın yaşaması, güçlünün zayıfı yok etmesi” anlayışı<br />
oluşturmaktadır. İş dünyasındaki karşılığıysa “büyük balık küçük balığı yutar,<br />
kana kan intikam, göze göz dişe diş” şeklinde hareket eden kişilerdir. Kendi<br />
çıkarları doğrultusunda ve “ben” merkezli hareket ederler. Sıradan insan<br />
olmaktan çok korkarlar. Oldukça tatminsizdirler. Güçlü ve dikkat çekici karakter<br />
yapısı ve parlak bir kariyeri olan kimseler, narsistik kişilerin yanında kolaylıkla<br />
barınamazlar. Çünkü onların dünyasını güç, başarı, şöhret, para, güzellik ve<br />
zenginlik gibi konular oluşturur. Empati düzeyleri çok düşüktür.<br />
• Anti-sosyal kişilik bozukluğu: Sosyal kurallara uymayan, birlikte yaşama<br />
anlayışına sahip olmayan, dünyayı kendi anlayışlarıyla gören ve utanmaz,<br />
sıkılmaz tavırlar sergileyen kişilerdir. Bu kişiler hiçbir şekilde yanlışlarından<br />
ders almazlar. Özel yaşantıları düzgün değildir. Alkol, sigara, uyuşturucu gibi<br />
bağımlılıkları vardır. Kurallara uymayı aptallık olarak görürler. İnsanları itip<br />
kakan, taciz eden, alay eden ve üzüp ağlatan tiplerdir. İşleri küfür ve fiziksel<br />
şiddet uygulayarak çözmek isterler. Başkalarını üzerlerine basılıp geçilecek,
8<br />
kullanıp atılacak basit işgücü olarak görürler. Bu kişilere onların tarzında yanıt<br />
vermek durumu daha da zora sokabilir. Onun yerine hiç beklemedikleri tarzda,<br />
“bu kadar bağırıp çağırma içinde, ne demek istediğinizi tam olarak<br />
anlayamadım, lütfen bir kez daha usulca söyler misiniz?” şeklinde bir ifade<br />
onları şaşırtacak ve suratlarının ortasına bir yumruk inmiş gibi olacaklardır.<br />
Yukarıda tanımladığımız 4 ana kişilik bozukluğu olan kimseler, iş ortamlarında<br />
ve hatta günlük yaşantılarında taciz yapmaya, mobbingci olmaya yatkın kişilerdir.<br />
1.2.1.2. MOBBİNGCİ’NİN ÖRGÜT İÇİNDEKİ YERİ<br />
Mobbing, örgüt içindeki konumuna göre kimi zaman bir yönetici vasıtasıyla,<br />
kimi zaman çalışma arkadaşları tarafından, kimi zaman ise astların birlikte hareket<br />
etmesi şeklinde vücut bulabilir. Bazen dolaylı yollar kullanılır, teşhisi zorlaştıran bir<br />
unsurdur bu; bazen de direkt saldırganlık şeklinde gerçekleşebilir.<br />
• Yukarıdan Aşağıya Doğru Mobbing; Dikey mobbing, bir amirin veya bir<br />
yöneticinin, mesleki rolünün getirdiği konumdan yararlanarak gücünü aşırı<br />
kullanmasıyla ilişkilendirilebilecek davranışlarla, astlarına doğru uyguladığı<br />
davranışlardır. Yetkici ve sert mizaçlı klasik tipte bir amirin bu tarzda davranış<br />
sergilemeye daha yatkın olabileceği düşünülse de, astlarına arkadaş gibi davranan<br />
bir amirin masum olacağı zannedilmemelidir. Eğer bir kişi, örgüt içindeki<br />
konumunun gücünün bilincindeyse ve gerektiğinde bunu acımasız bir şekilde<br />
kullanmaya eğilimliyse, bu kişinin daima etkin bir mobbingci olma olasılığı da<br />
mevcuttur. Yukarından aşağıya mobbingin en yaygın ve en bilinen nedenleri<br />
arasında sosyal imajın tehdit edilmesi, yaş farkı, kayırma ve politik nedenler yer<br />
almaktadır (Tınaz, 2006: 116-126).<br />
• Eşdeğerler Arasında Mobbing; Eşdeğerler arasında veya yatay mobbingde<br />
mağdur, kendiyle aynı konumda bulunan is arkadaşları, emsalleri arasından<br />
seçilmiştir. Bir iş yerine yeni alınan, atanan veya terfi ederek gelen yeni birey,
9<br />
kişiliği veya uzmanlığının özellikleriyle bir şekilde gruptaki bilinen ve kabul<br />
edilmiş iç dengeleri bozar. Bu genellikle başarılı, yetenekli, üstün özellikleri olan,<br />
duygularını ve heyecanlarını saklamayı bilmeyen bir bireydir. Bu nedenle iş<br />
ortamında kendisine yapılanlardan ve kişiliğine karsı sergilenen haksız<br />
davranışlardan çok acı çeker. Es değerler arasında gerçeklesen mobbing<br />
olgusunun gelişmesinde mağdurun, grubun diğer üyelerinden farklı özelliklere<br />
sahip olması, çekemezlik, kıskançlık, kişisel hoşlanmama, rekabet, farklı bir<br />
ülkeden veya aynı ülke içinde farklı bir bölgeden gelmiş olma, ırk ve politik<br />
nedenler rol oynamaktadır (Tutar, 2004: 126).<br />
• Aşağıdan Yukarıya Doğru Mobbing; Bu olguda mobbingciler genellikle birden<br />
fazladır. Hatta bazen bir bölümdeki tüm çalışanlar, istemedikleri amirlerine karsı,<br />
adeta bir ayaklanma gibi mobbing uygulayabilirler. Mobbingciler, mağduru,<br />
örgütün üst yönetimi karşısında zor duruma düşürmek maksadıyla, mobbingin en<br />
bilinen davranışı olan dışlama stratejisini, sabote etme stratejisiyle birlikte<br />
kullanırlar. Amirlerinin talimatlarına uymazlar, daha sonra amirlerini üst yönetime<br />
ihbar etmek amacıyla bile bile yanlış yaparlar, arkasından kötü konuşup asılsız<br />
söylentiler çıkarırlar, işin yapılması için gerekli olan ve kendilerinin sahip olduğu<br />
herhangi bir bilgiyi amirlerine bildirmezler. Mağdur olan amir, günden güne daha<br />
fazla dışlanır ve tükenir. Kendini haklı çıkarmak için çeşitli girişimlerde bulunsa<br />
da hiçbir sonuç alamaz (Tınaz, 2006:139).<br />
• Dolaylı mobbing de “pasif bir saldırı” söz konusudur. “Pasif saldırı”, çok<br />
hissettirilmeden yapıldığı için, pek belirgin değildir. Dolaylı mobbing<br />
uygulayanlar yani pasif mobbingciler, fırsat buldukça kötü davranışlarını örtmek<br />
için nazik ve düşünceli davranışlar sergileyerek dikkat çekmemeye çalışır. Onların<br />
bu sinsice hareketleri, onlarla başa çıkmayı zorlaştırır. (Tutar, 2004: 28-29).<br />
• Direkt mobbing de açık, karşı karşıya, yüz yüze saldırıları ifade eder. Direkt<br />
mobbing de “aktif bir saldırı” söz konusudur. Aktif saldırganlar, pasif<br />
saldırganların aksine daha kaba ve amatördürler. Bu kişilerin mobbingleri, fiziksel
10<br />
saldırıya kadar gidebilir. Direkt mobbing yapanlar hareketlerini örtbas<br />
edemedikleri için çabuk belli olurlar. Bu nedenler, aktif saldırganların ömrü çok<br />
uzun değildir. (Tutar, 2004: 29).<br />
Mobbing yapan kişi, kurbanı üzerindeki kötü emellerini çoğu kez sinsice,<br />
kimseye belli etmeden gerçekleştirir. Böyle bir durum karşısında ise kurbanın<br />
vereceği etkin tepki, grubun uyum ve dengesini bozmaktan başka hiçbir işe yaramaz<br />
ve gelişmenin tüm bedeli kurbana ödetilir. Bir başka deyişle zarar, daha ağır bir<br />
şekilde kurbana geri döner. Kurbanın kendi tarafını tutacaklarını zannettiği iş<br />
arkadaşları, mobbingi uygulayan kişinin yanında yer alırlar ve gösterilen tepkiden<br />
kaynaklanarak sergilediği bu davranışından dolayı onu kırarlar. Bu gibi hallerde<br />
mobbing mağduru, kendini korumaya çalışırken kendini çok daha kötü bir durum<br />
içinde bulur. Mobbing oyununun kuralları, kurban tarafından değil, mobbingi yapan<br />
tarafından belirlenir. Kurbanın yapmaya çalıştığı her davranış, gerçekleştirmeye<br />
çalıştığı her girişim, içinde bulunduğu durumu çok daha ağırlaştırabilir. Mobbing<br />
mağduru, tek başına hiçbir kuralı değiştiremez. Kurban, kuralları başkalarının<br />
belirlediği bir oyun içindeki rolünü kabullenmek zorundadır. (Tınaz, 2006:104-105)<br />
1.2.1.3. NEDEN MOBBİNG EĞİLİMLİDİRLER<br />
Mobbing ’in nedenlerini anlamaya çalışırken, Mobbing uygulayanların<br />
psikolojisi ve eylemlerinin temel alınması gerektiğini düşünmektedirler. Leymann’a<br />
göre, insanlar kendi eksikliklerinin telafisi için Mobbing’e başvururlar. Kendi adlar<br />
ve konumları adına duydukları korku ve güvensizlik onları başka birini küçültücü<br />
davranmaya itmektedir. Bu kapsamda Leymann, insanları Mobbing ’e yönelten dört<br />
temel neden görür. (Davenport, Swartz ve Elliott, 2003:38) Bunlar:
• Birisini Bir Grup Kuralını Kabul Etmeye Zorlamak<br />
11<br />
“Eğer kabul etmiyorlarsa gitsinler.” Bu düşünce dürtüyle hareket edenlerin<br />
durumunu ifade eder. Bir grubun ancak belirli bir fikir etrafında toplandığında güçlü<br />
olabileceğine inanırlar. Ve çoğu zaman bu “belirli fikir” sadece kendi fikirleridir.<br />
• Düşmanlıktan Hoşlanmak<br />
İnsanlar çevrelerindeki hoşlanmadıkları kimselerden kurtulmak için Mobbing<br />
uygularlar. İşletme hiyerarşisi içinde nerede bulundukları bunda pek rol oynamaz.<br />
Üstleriniz, aynı konumdaki, arkadaşlarınız ya da astlarınınız, kişisel<br />
hoşnutsuzlukların etkisiyle Mobbing sürecini başlatabilirler.<br />
• Can Sıkıntısı İçinde Zevk Arayışı<br />
Bazı sadist ruhlu kişiler, Mobbing uygulamaktan zevk alırlar. Burada amaç<br />
çevresindeki bir kişiden kurtulmak, uzaklaşmak olmayabilir.<br />
• Önyargıları pekiştirmek<br />
Bazı insanlar ise; sırf belli bir sosyal, politik veya etnik bir grubun üyesi olduğu<br />
için sevmedikleri kimselere karşı Mobbing uygulayabilirler.<br />
1.2.2 MOBBİNG MAĞDURUNUN GENEL YAPISI<br />
Çalışmamızın bu bölümünde ise, mağdurun psikolojik durumu, örgüt içindeki<br />
yeri ve mobbinge tepkilerinin nasıl olduğu üzerinde durulmaktadır.<br />
1.2.2.1. MOBBİNG MAĞDURUNUN PSİKOLOJİK DURUMU<br />
Mobbing’e maruz kalan kişi, “Acaba neden başaramıyorum, karakterim mi<br />
bozuk, bilgim ve deneyimim mi yetersiz, hakikaten aptal olabilir miyim?” diye<br />
düşünür. Kendine olan güveni sarsıldığında, dikkatini daha çok başarılı olmaya,<br />
kendini ispat edebilmek için daha çok çalışmaya verir. Bu davranışı, saldırganların<br />
ekmeğine yağ sürer. Her işi ona verirler, iş tanımında olmayan işlerle masasını
doldururlar, imkansız sürelerde bitirmesini emredip, yapamadığı zaman azarlar,<br />
dalga geçerler. Mobbing mağduru kendi yapması gereken işleri de yetiştiremeyince,<br />
bu sefer performans değerlendirmede puanları düşer, bu da özgüvenini iyice<br />
yitirmesine neden olan yeni bir kısır döngü doğurur. Örgüt buna göz yumduğu, kimi<br />
zaman kışkırttığı için, Mobbing mağduru kendisini büyük baskı altında çaresiz görür.<br />
(Arpacıoğlu, 2005)<br />
12<br />
Araştırmalara göre mobbing mağdurlarının olumsuz bir benlik imajı vardır, sosyal<br />
ortamlarda kaygılıdırlar ve kendileri, başkaları ve dünya hakkında olumsuz<br />
düşünceler beslemektedirler. Düzenli, her şeyi körü körüne yerine getiren, kuşkucu,<br />
katı, zorlayıcı, saf ve açık sözlü olarak tanımlanan bu kişiler, kendi yeteneklerini,<br />
kaynakları ve belirli durumlarla ilgili gereklilikleri gerçekçi bir biçimde<br />
değerlendirmeksizin başarılı olmaya çabalayan kimselerdir. Başa çıkma ve çatışma<br />
çözümü becerileri eksik olan mobbing mağdurları, çatışmalı durumlardan kaçmakta<br />
veya başkalarından daha saldırgan hale gelerek tepki göstermektedirler. Mobbingden<br />
ciddi biçimde etkilenmiş kişilerin genel kaygı düzeyinin yükseldiği, belirli<br />
olaylardan duydukları korkunun arttığı ve sağlıkla ilgili endişeler taşıdıkları<br />
görülmüştür. Mobbinge uğramayanların ise hedef durumunda olanlardan daha<br />
bağımsız, dışa dönük, duygusal açıdan dengeli ve rahat oldukları bulunmuştur.<br />
(Coyne ve diğ., 2000: 341)<br />
Leymann, Mobbing mağduru için son derece sade ve fonksiyonel bir tanımlama<br />
yapmıştır. “Kurban, kendisinin kurban olduğunu hissedendir. Mobbing süreci içinde;<br />
Mobbing mağdurunun yaşadıkları şöyle sıralanabilir:<br />
• Bireyde hastalık belirtileri ortaya çıkar, hastalanır, işe gelmez, işine son verilir.<br />
• Stres yaşar ve buna bağlı olarak psikosomatik semptomlar ortaya çıkar. Bazen<br />
ağır bir depresyon yaşar, intiharı düşünebilir ve hatta intihar girişiminde<br />
bulunabilir.<br />
• Rolünü geri rol olarak tanımlar ve “Beni aralarına almıyorlar.” der.<br />
• Bir yandan suçu olmadığına inanır.
• Diğer yandan her şeyi her zaman yanlış yaptığına inanır.<br />
• Kendine güveni olmadığı gibi, genel bir kararsızlık içerisindedir.<br />
• İçinde bulunduğu durumdan dolayı her türlü sorumluluğu reddeder veya<br />
her şeyden kendini sorumlu tutar. (Tınaz, 2006: 95)<br />
1.2.2.2. MOBBİNG MAĞDURUNUN ÖRGÜT İÇİNDEKİ YERİ<br />
13<br />
Mobbinge maruz kalan kişilerin durumlarını daha iyi anlayabilmek için diğer iş<br />
görenler tarafından nasıl konumlandırıldıklarını da anlamak gerekir. Mağdur bazen<br />
yalnız, bazen sadece farklı, çoğu zaman başarılı bazen de organizasyona yeni<br />
katılmış birisi olabilir.<br />
• Yalnız Kişiler; Bazı çalışanlar her gün gözlerinin önünde cereyan eden<br />
haksızlıkları görmezden gelerek, işyerinde kendi aralarında kurbanın dışarıda<br />
bırakıldığı küçük bir grup oluşturabilirler. Bu şekilde kurban, yalnızlığa itilir.<br />
Yalnız bırakılan bu kişi, erkeklerin yoğun olduğu bir ofiste çalışan tek bir kadın<br />
veya kadınların çok sayıda olduğu bir iş yerinde çalışan tek bir erkek de<br />
olabilir.(Tınaz, 2006:108)<br />
• Farklı ( acayip ) Kişiler; Herhangi bir yönden diğer kişilerden farklı ve<br />
başkalarıyla kaynaşmayan bir kişi söz konusudur. Giyim tarzı, yaşam tarzı,<br />
çalışma şekli, konuşma şekli veya milliyeti farklı bir kurban seçilerek mobbingci<br />
hedefini belirleyebilir. Bu, farklı tarzda giyinen bir birey olabileceği gibi, engelli<br />
veya yabancı bir kişi de olabilir. Bazen sırf evlilerin bulunduğu bir ofiste tek<br />
bekar veya sadece bekarların çalıştığı bir ofiste tek evli kişi olmak dahi,<br />
mobbinge maruz kalmaya yeterli nedendir. Azınlık bir gruba üye olan kişilerin<br />
mobbinge uğrama olasılığı çok yüksektir. (Tınaz, 2006:109)<br />
• Başarılı Kişiler; Çok çalışıyormuş gibi görünen mobbingcilerin en sevmediği<br />
şey, örgütte diğer çalışan insanların başarısıdır. Örgütteki diğer çalışanların<br />
kendilerinden daha yetenekli olması onları korkutur. Yüksek başarıya sahip bir
14<br />
astın varlığına içerleyebilirler ve bu durum mobbing sürecini başlatabilir. Önemli<br />
bir başarı göstermiş, amirinin veya doğrudan yönetimin takdirini kazanmış ya da<br />
bir müşterinin övgüsünü almış bir kişi, kolayca çalışma arkadaşları tarafından<br />
kıskanılabilir. Bireyin arkasından her türlü oyunlar oynanır, hakkında asılsız<br />
söylentiler çıkartılır ve çalışması sabote edilir. (Tutar, 2004: 42)<br />
• Yeni Gelen Kişiler; İş sahiplerinin ve yöneticilerin, eleman seçerken öncelikle<br />
işini gerçekten ve uzun dönemde de sevecek insanları bulmaya ve işe almaya<br />
özen göstermeleri gerekir. İşini sevmeyen insanları fark ettiklerinde onlarla özel<br />
olarak ilgilenerek mümkünse sorunlarını çözmeye eğer değilse işi bırakmalarını<br />
sağlamaya çalışmalıdırlar. Çünkü bu tip insanlar diğer çalışanları ve özellikle<br />
“işe yeni başlayanları” zehirlemeleri söz konusu olabilir. (Barutçugil, 2006)<br />
1.2.2.3. MOBBİNG MAĞDURUNUN MOBBİNGE TEPKİLERİ<br />
Mağdur, çoğu kez yoğun kaygı ve korku yasamaktadır. Başkalarıyla iletişim<br />
kurmaktan kaçınırken, hiç kimsenin, bu durumu fark etmesini istemez. Kendisini<br />
taciz eden, bir şekilde şiddet uygulayan kişiyi başkalarına şikayet etmenin veya<br />
doğrudan doğruya onu suçlamanın, durumu daha da kötüleştireceğinden korkar.<br />
Yıldırmaya maruz kalan kişi, kendisini savunmak yerine, dış dünyadan koparak<br />
gitgide daha çok içine kapanır. Bazı durumlarda, işteki başarısızlığından dolayı<br />
ailesinin gözünde de küçük düşeceğinden korkarak, kendisine yapılan saldırılara<br />
sessiz kalmak yerine, umutsuzca kendini korumaya çalışır. Saldırılardan korunmak<br />
ve yalnız kalmamak amacıyla iş arkadaşlarıyla birleşebilir (Tınaz, 2006: 104).<br />
Bir çok araştırmada, iş yerindeki yıldırmanın, tüm stres kaynaklarından daha<br />
yoğun ve yıkıcı bir etki yaptığına dair bulgular elde edilmiştir (Lewis ve Orford,<br />
2005: 35).<br />
Araştırmalar, yıldırmaya maruz kalan çalışanların uykusuzluk, öfke, apati,<br />
konsantrasyon bozukluğu, depresyon, ise yabancılaşma, iş arkadaşlarıyla uyumun ve
üretkenliliğin düşmesi, sürekli gerginlik, kaygı, çaresizlik duygusu, psikosomatik<br />
yakınmalar, kendini suçlama, iş arkadaşlarına ya da yöneticilerine karsı güvensizlik,<br />
işten ayrılma eğilimi, sosyal olarak geri çekilme ve alkol kullanımı, örgütsel<br />
bağlılığın düşmesi işten kaçmaların ve isten ayrılmaların artması, motivasyonun ve<br />
üretimin düşmesi iş doyumunun düşmesi gibi sorunlar yasadıklarını göstermektedir<br />
(Salin, 2001:435).<br />
15<br />
Yıldırma eylemlerine kurbanların tepkileri farklılık göstermektedir. Farklı<br />
tolerans düzeyleri nedeniyle bazı çalışanlar durumu kabullenerek her şeyi oluruna<br />
bırakırken, bazıları çatışmayı göze alabilmektedir. Çoğu durumda kurban pes<br />
etmekte, kendini toplumdan soyutlama, kaçış, ruhsal sağlığın bozulması ve isi<br />
kaybetme riskleriyle karsı karsıya kalabilmektedir (www.mobbingturkiye.com,<br />
2006).<br />
Yıldırmaya maruz kalan çalışanlarda gözlemlenen stresle ilişkili semptomlar,<br />
yıldırmaya maruz kalmayan çalışma arkadaşlarındakine kıyasla çok daha yüksektir.<br />
İş çevresinin psikososyal yanının zayıf olması, yıldırma sürecinin ortaya çıkmasının<br />
ön koşullarından biridir. Araştırmalardan elde edilen bulgular, yıldırmaya maruz<br />
kalanların, çalışma ortamlarının diğerlerine oranla daha olumsuz algıladıkları<br />
doğrultusundadır (Agervold ve Mikkelsen, 2004: 348).<br />
Bir araştırmada, her 7 intihar olayından birinin iş yerindeki yıldırmanın bir sonucu<br />
olduğu bulgusu elde edilmiştir (Rayner ve Hoel, 1997:186).<br />
Yıldırma mağdurlarının, saldırılara maruz kaldıkça, bu mağdurlaşma sürecinin<br />
kendi suçları olduğunu ve kendi hatalarından kaynaklandığını düşünmeye<br />
başladıkları anlaşılmaktadır. Bu durumun, çalışanların, yıldırmanın arkasındaki<br />
örgütsel ve durumsal faktörlerin farkına varmalarıyla çözülebileceği, en azından,<br />
kendilerini daha az oranda suçlama eğilimine girecekleri söylenebilir (Beasley ve<br />
Rayner, 1997: 177).
1.2.3. MOBBİNG İZLEYİCİSİ KİMDİR VE GENEL YAPISI<br />
16<br />
Mobbing sürecinde, uygulayan ya da mağdur olarak rol almayanlar, iş arkadaşları,<br />
amirler ve yöneticiler gibi sürece direkt olarak karışmayan, ancak bir şekilde süreci<br />
yaşayan bazen de pasif olarak sürece katılan kişilerdir. (Tınaz, 2006: 106)<br />
Dolaylı Mobbing uygulayıcıları olarak da adlandırılabilecek izleyicilerin,<br />
niteliklerine ve davranış biçimlerine bakıldığında;<br />
• Mobbing süreciyle hiçbir ilgileri yok gibi gözüken, iş arkadaşları, amirler veya<br />
ast konumda ki çalışanlar, gerçekte Mobbing uygulayanların saflarındadırlar.<br />
• Mobbing olgusuna ilişkin herhangi bir sorumluluğu kabul etmekten kaçınırlar;<br />
ancak süreç içinde kendilerini arabulucu olarak gösterirler.<br />
• Kendilerine aşırı güvenir. Taraflardan birine yakınlık gösterebilirler.<br />
• Bazen de çatışmanın anahtar kişisidirler.<br />
Bu kişiler verdikleri destek ve işbirliği ile Mobbing uygulayıcılarına yardım ederler.<br />
• İlgisizler; Mobbing’de aşağılayıcı, yıkıcı davranışları karşısında sessiz kalarak,<br />
uygulayıcıları bir nevi haklı çıkartırlar. Böylece sürecin devamına göz<br />
yumarlar.<br />
• Karşıtlar; Ortaya çıkan durumdan rahatsız olan izleyiciler, mağdura yardım<br />
etmeye çalışır veya en azında bir çözüm üretme gayretindedirler.<br />
İzleyiciler genel anlamda bir sınıflandırmaya tabi tutulsalar da, sergiledikleri<br />
davranış tarzları bakımından daha detaylı incelenebilirler. Şöyle ki; diplomatik<br />
izleyici, yardakçı izleyici, fazla ilgili izleyici, bir şeye karışmayan izleyici, ikiyüzlü<br />
izleyici vb.
1.3.MOBBİNG TÜRLERİ (LEYMANN’IN TİPOLOJİSİ)<br />
17<br />
Leymann (1990), 45 ayrı mobbing davranışını tanımlamıştır ve bunları davranış<br />
özelliğine göre 5 ayrı grupta toplamıştır. Bu davranışların sürekli ve değişik<br />
şekillerde yapılıyor olması kasıtlı tacizdir ve psiko-terör olarak da adlandırılabilir.<br />
Leymann’ın Tipolojisi; (Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:18-19)<br />
Birinci Grup: Kendini Göstermeyi ve İletişim Oluşumunu Etkilemek<br />
1. Üstünüz, kendinizi gösterme olanaklarınızı kısıtlar.<br />
2. Sözünüz sürekli kesilir.<br />
3. Meslektaşlarınız veya birlikte çalıştığınız kişiler, kendinizi gösterme<br />
olanaklarınızı kısıtlar.<br />
4. Yüzünüze bağırılır ve yüksek sesle azarlanırsınız.<br />
5. Yaptığınız iş sürekli eleştirilir.<br />
6. Özel yaşamınız sürekli eleştirilir.<br />
7. Telefonla rahatsız edilirsiniz.<br />
8. Sözlü tehditler alırsınız.<br />
9. Yazılı tehditler alırsınız.<br />
10. Jestler ve bakışlarla ilşki reddedilir.<br />
11. İmalar yoluyla ilşki reddedilir<br />
İkinci Grup: Sosyal İlişkilere Saldırılar<br />
1. Çevrenizdeki insanlar sizinle konuşmazlar.<br />
2. Kimseyle konuşamazsınız, başkalarına ulaşmanız engellenir.<br />
3. Size diğerlerinden ayrılmış bir işyeri verilir.<br />
4. Meslektaşlarınızın sizinle konuşması yasaklanır.<br />
5. Sanki orada değilmişsiniz gibi davranırlar.
18<br />
Üçüncü Grup: İtibarınıza Saldırılar<br />
1. İnsanlar arkanızdan kötü konuşur.<br />
2. Asılsız söylentiler ortalarda dolaşır.<br />
3. Gülünç durumlara düşürülürsünüz.<br />
4. Akıl hastasıymışsınız gibi davranılır.<br />
5. Psikolojik değerlendirme/inceleme geçirmeniz için size baskı yapılır.<br />
6. Bir özrünüzle alay edilir.<br />
7. Sizi gülünç düşürmek için yürüyüşünüz, jestleriniz veya sesiniz taklit edilir.<br />
8. Dini veya siyasi görüşünüzle alay edilir.<br />
9. Milliyetinizle alay edilir.<br />
10. Özel yaşamınızla alay edilir.<br />
11. Özgüveninizi olumsuz etkileyen bir iş yapmaya zorlanırsınız.<br />
12. Çabalarınız yanlış ve küçültücü şekilde yargılanır.<br />
13. Kararlarınız sürekli sorgulanır.<br />
14. Alçaltıcı isimlerle anılırsınız.<br />
15. Cinsel imalara maruz kalırsınız.<br />
Dördüncü Grup: Kişinin Yaşam Kalitesi ve Mesleki Durumuna<br />
Saldırılar<br />
1. Sizin için hiçbir özel görev yoktur.<br />
2. Size verilen işler geri alınır, kendinize yeni iş bile yaratamazsınız.<br />
3. Sürdürmeniz için anlamsız işler verilir.<br />
4. Sahip olduğunuzdan daha az yetenek gerektiren işler size verilir.<br />
5. İşiniz sürekli değiştirilir.<br />
6. Özgüveninizi olumsuz etkileyecek işler verilir.<br />
7. İtibarınızı düşürecek şekilde, niteliklerinizin dışındaki işler size verilir.<br />
8. Size mali yük getirecek genel zararlara sebep olunur.<br />
9. Eviniz ya da işyerinize zarar verilir.
19<br />
Beşinci Grup: Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırılar<br />
1. Fiziksel olarak ağır işler yapmaya zorlanırsınız.<br />
2. Fiziksel şiddet tehditleri yapılır.<br />
3. Gözünüzü korkutmak için hafif şiddet uygulanır.<br />
4. Fiziksel zarara uğratılırsınız.<br />
5. Doğrudan cinsel tacize maruz kalırsınız.<br />
1.4.MOBBİNG SÜRECİ<br />
Mobbing, zaman geçtikçe kişinin ve örgütün içine işleyen, sinsice etrafa bulaşıp<br />
duran sıvışkan bir madde gibi; temizlenmesi zor ve pis kokan bir hastalık gibidir. Bir<br />
kere başladıktan sonra, daha siz ne olduğunu anlayamadan kendinizi mutsuz verimsiz<br />
ve zavallı hissedersiniz. Dr. Leymann, Mobbing sürecinde 5 aşama belirlemiştir.<br />
1.4.1. ANLAŞMAZLIK (ÇATIŞMA)<br />
Kritik bir olayla, bir anlaşmazlıkla karakterize edilir. Henüz mobbing değildir,<br />
fakat mobbing davranışına dönüşebilir.<br />
Çatışmayı geniş ve dar anlamda tanımlamak mümkündür. Geniş anlamda;<br />
“insanın yapısında var olan ve kalıtsal olduğu öne sürülen saldırgan içgüdülerin,<br />
bireylerce tek tek ya da gruplar halinde ortaya konmasının bir sonucudur”. Dar<br />
anlamda ise; “bir sosyal ya da biçimsel grupta yer alan bireyler (ya da gruplar)<br />
arasındaki anlaşmazlık ya da düşmanlık olarak veya bireyin anlaşmazlık algılaması<br />
ya da bu anlamda ortaya çıkan sorunları çözümlemedeki yeteneksizliğidir”.(Baysal,<br />
Tekarslan, 1996: 291)<br />
Özel yaşamda olduğu gibi, iş hayatında da çatışmalar kaçınılmazdır. En iyi hatta<br />
en yüksek düzeydeki insanları bir araya getiren organizasyonlarda bile çatışmalar
yaşanabilir. Çünkü insanların gayeleri, değerleri ve ihtiyaçları farklıdır.(Geybullayev,<br />
Ramazanoğlu, 2002:141)<br />
20<br />
Çatışmalar ne sürekli ve örgüt atmosferini bozacak seviyede olmalıdır; ne de<br />
tamamen ortadan kalkmalıdır. Çünkü, şiddetli çatışmanın, karar almayı geciktirme,<br />
koordinasyonu bozma, örgüte zarar verme vb. bir çok zararı vardır. Çatışmanın<br />
olmaması ise, insanların kendilerini tamamen ortaya koymalarını engeller,<br />
yeniliklere, değişimlere uymayı, rekabeti ve başarıyı azaltıcı bir etki yaratır ve bu<br />
durum, örgütün ilerleme kapasitesini düşürür.(Genç, 2003:77.)<br />
İnsanların bir arada bulundukları ve birlikte çalıştıkları her yerde önce ya da sonra<br />
çatışmalar ve fikir ayrılıkları ortaya çıkabilir. Burada söz konusu olan, çatışmaları<br />
önlemek ya da yok saymak değil faydalarından yararlanmak ve olumsuz sonuçlarını<br />
azaltmak için onlarla aktif olarak ilgilenmektir. Çünkü çözümlenemeyen sorunlar,<br />
zamanla büyüyüp başka sorunlara yol açabilir ve iş ortamına yönelik çeşitli olumsuz<br />
etkiler doğurur. Sonuç olarak bu aşama henüz mobbing değildir ama mobbing<br />
davranışına dönüşebilir.(Çoroğlu, 2003:139.)<br />
1.4.2. SALDIRGANLAŞMA<br />
Saldırgan eylemler ve psikolojik saldırılar, mobbing dinamiklerinin harekete<br />
geçtiğini gösterir. Saldırganlık kavramının felsefi geçmişini inceleyecek olursak<br />
konunun anlaşılırlığını kolaylaştırırız.<br />
Saldırganlık, düşmanca, incitici, şiddete yatkın ya da kendini aşırı derecede<br />
dayatan hareketlerdir. İnsanların saldırgan olmalarının nedenleri konusunda<br />
birbiriyle çelişkili kuramlar vardır. Saldırgan davranışların birçoğu biyolojik ya da<br />
içgüdüseldir. Bu nedenle örneğin filozof Thomas Hobbes, şiddetin insanların<br />
doğasında var olduğunu iddia ediyor ve “herkesin herkese karşı savaş”ından ancak<br />
büyük çaba harcayıp ustaca davranışlarla kaçınılabileceğini söylüyordu. Pek çok<br />
psikoloji okulu da bu varsayıma katılmakta ve saldırganlığın yoğun eğitim süreçleri
ya da ciddi ölçütlerdeki toplumsal denetimin de desteklediği toplumsallaşmayla<br />
gemlendiğini ileri sürmektedir. Anlaşılacağı üzere toplumsallaşmanın kendisi yeterli<br />
değildir ve insanların uygar davranışları için sürekli ödüllendirilmeleri, kabul<br />
edilemeyecek saldırgan davranışları için cezalandırılmaları gerekmektedir.(Marshall,<br />
1999: 631)<br />
21<br />
Yine de saldırganlıkla ilgili sosyolojik kuramların çoğunda, saldırganlığın kökleri<br />
bireyin psikolojik altyapısı ya da psikolojik üstyapısında değil, onun toplumsal<br />
ortamla ilişkisinde aranmaktadır. Söz konusu kuramlar içinde herhalde en popüler<br />
olanı, saldırgan davranışın, amaçlanan noktaya gelinince sonucuna ulaştığını<br />
söyleyen ketlenme-saldırganlık kuramıdır. Örneğin çocuklar oyuncaklarını çalan<br />
arkadaşlarına saldırabilirler. Yine de bu kuram, ketlenmenin saldırganlıktan başka<br />
sonuçlar doğurmasına yol açan koşulları açıklayamadığı için eleştiriye uğramıştır.<br />
(Bazı çocuklar böyle durumlarda sessizce içlerine kapanabilirler.) Ketlenme-<br />
saldırganlık tezi, ketlenmenin (hazza yönelik ya da acıdan sakınan hareketlerin<br />
engellenmesi) ya araya giren şeye ve ya kişiye karşı ya da başka bir şeye kayarak her<br />
zaman saldırganlık doğurduğunu ileri süren Sigmund Freud’un ilk çalışmalarıyla da<br />
ilişkilendirilmiştir.(Marshall, 1999: 631)<br />
Üçüncü grup kuramlar (öğrenme kuramları), şiddeti başarılı toplumsallaşma ve<br />
toplumsal denetimin sonucu olarak görürler. Buna göre, genelde saldırgan<br />
davranışlar, özelde şiddet hareketleri, herhangi bir hayal kırıklığı yaşanmış olmasa<br />
bile hiç beklenmedik yerlerde ortaya çıkmaktadır. Örneğin bir alt-kültürün üyeleri<br />
güce başvurmanın erkeklikle birlikte anıldığı durumlarda görüleceği üzere,<br />
kendilerine toplumsal bakımdan istenilir hareketler olarak sunulan şiddet normlarına<br />
uygun davranışlarda bulunmayı öğrenebilirler. Benzer biçimde, cephedeki askerler<br />
ve bir sokak çetesindeki gençler, hayatın böyle olduğuna inandırılarak, iyi<br />
dövüşürlerse onaylanmayı ve prestij kazanmayı bekleyecek ve “tavuk gibi<br />
korkaklarsa” ayıplanmamayı temenni edecek şekilde yetiştirildikleri için şiddetin<br />
kabul gören ve uygulanan şey olduğunu hissederek öğrenebilirler.(Marshall, 1999:<br />
631)
22<br />
“Saldırganlık”, doğrudan ve dolaylı nedenlere bağlı olarak sosyal ve kültürel<br />
ortam tarafından saldırganca kabul edilen, kişisel acı veya maddi zarar doğuran<br />
davranışlardır. (Şahin, 2003: 49)<br />
Başka bir tanıma göre “saldırganlık”, bireylerin kendilerini hüsrana uğramış<br />
hissettikleri ve bu durumdan kurtulmanın hiçbir yolunu bulamadıkları zaman ortaya<br />
çıkan şiddetli bir tepkidir. (Şimşek, 2001: 306)<br />
1.4.3. YÖNETİMİN KATILIMI<br />
Yönetim ikinci aşamada doğrudan yer almamışsa da durumu yanlış yargılayarak,<br />
negatif döngüde işin içine girer.<br />
Bu aşamada yöneticiler, güçlerini ortaya koymak amacıyla bilinçli ya da bilinçsiz,<br />
çalışanların ruhsal açıdan elini kolunu bağlayan ve tepki göstermesini engelleyen<br />
yöntemler kullanırlar. Yönetici, elindeki gücünü kaybetmemek ve karşısındaki insanı<br />
istediği gibi kontrol altında tutabilmek için ilk önce zararsız gibi görünen<br />
davranışlarda bulunur. Kişi direndikçe bu durum, daha şiddetli bir boyuta<br />
varabilir.(Hirigoyen, 1990: 70-71)<br />
Bu aşamada çalışanlar tedirgin edilebilir, etkisiz hale getirilerek sürekli<br />
azarlanabilir ve denetlemeler sıklaşabilir. Yönetim doğrudan mobbing içersinde yer<br />
almasa da bu aşamada uzaktan desteklemesi bile, yönetimin mobbing süreci<br />
içersinde yer aldığını gösterir. Böylece, mobbingciler, yönetimin desteğini arkalarına<br />
alarak kendilerini daha güçlü hissederler. (Davenport, Swartz ve Elliott, 2003:20)<br />
1.4.4. ZOR-AKIL HASTASI İLAN EDİLME<br />
Mobbing mağdurunun, örgüt içindeki yerini incelerken belirttiğimiz, yalnız kişi,<br />
farklı (acayip) kişi, başarılı ve yeni kişi oluşu bu aşamada ilan edilir.
23<br />
Sürekli mobbinge maruz kalan kişinin, sağlığı, görüntüsü ve düşünce biçimi<br />
bozulur. Tekrarlanan saldırılar, normal akıl yürütme ve iletişim yollarını değişime<br />
uğratır. Kurbanlar anlamsız şeylere anlam vermeye çalışır. Korkuları ve ihanete<br />
uğramışlık duyguları hem davranışlarını hem de öz denetimlerini olumsuz etkiler.<br />
Kurban kimseye güven duymamaya başlar. (Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:64)<br />
Mobbing uygulayan tarafından saldırıya uğrayan, çeşitli yakıştırmalar ve<br />
yönetimin de ön yargılı tutumu sonucu mağdurun sağlığı bozulur. Performansı<br />
düşen, sürekli hastalık izinleri kullanarak işe gelmemeye çalışan mağdur içinde<br />
bulunduğu durumdan kurtulmak ve ayakta kalabilmek için uzman yardımına<br />
başvurur. Psikolog veya psikiyatristten yardım alan mağdurun bu çabası diğer<br />
çalışanlar ve mobbing uygulayan tarafından normal bir durum gibi algılanmamakta<br />
ve kişinin ruhunun da diğer organları gibi hastalanabileceğini düşünemeyen bu<br />
kişiler tarafından “akıl hastası”, “paranoyak”, “zor insan” olarak<br />
damgalanabilmektedir. (Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:64)<br />
Bu aşama önemlidir, çünkü kurbanlar “zor veya akıl hastası” olarak<br />
damgalanırlar. Yönetimin yanlış yargısı ve sağlık uzmanları bu negatif döngüyü<br />
hızlandırır. Hemen her zaman bunun sonunda işten kovulma veya zorunlu istifa<br />
vardır.<br />
Sonunda mobbinge maruz kalan kişinin, fiziksel sağlığı ve/veya ruhsal sağlığı<br />
bozulur. Kendisine yardım etmek ve destek olmak isteyen kişiler için zor bir vaka<br />
olarak görülür. O kişi artık kurban olur ve mobbingin sorumluluğu ona yüklenir.<br />
(Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:64)<br />
Kurbanın kendini savunması, örgütle çatışma olarak gösterilir ve kurban haklı<br />
iken haksız, hak ararken isyankar olarak gösterilmeye çalışılır. Böylece, kişi zor veya<br />
akıl hastası olarak damgalanarak mobbing davranışlarının uygulanmasına devam<br />
edilir.(Tutar, 2004:89)
24<br />
Artık geri dönülmez bir aşamaya ulaşmış olan mobbing canavarı, pençelerini<br />
hem mağdura hem de ne olup bittiğinden ve başına geleceklerden habersiz<br />
organizasyona geçirmiştir. Kaçınılmaz son an meselesidir; mağdurun zorunlu istifası<br />
ya da işine son verilmesi gibi bir durum her an gerçekleşebilir.<br />
1.4.5.ZORUNLU İSTİFA YA DA İŞİNE SON VERME<br />
İşine son verilme veya zorunlu istifa. Bu olayın sarsıntısı, travma sonrası stres<br />
bozukluğunu tetikler. (Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:20)<br />
Bu aşama mobbingin en son safhasıdır. İşten ayrılma, mağdurun kovulması, istifa<br />
etmesi veya ettirilmesi, erken emekliliğe zorlanması ya da daha büyük travmatik<br />
olaylarla sonuçlanabilir. Mağdurun intihar etmesi ya da mobbing uygulayana<br />
saldırması ve hatta onu öldürmesi, işyerini ateşe vermesi gibi. Aşırı baskıcı ortam,<br />
kişiyi içinde bulunduğu çaresiz durumdan çıkabilmesi için bir çıkış yolu aramaya<br />
zorlar. Bu şiddetli durum, kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. Aşama aşama olaylar<br />
birbirini tetiklemiş ve bu en son ve dramatik safhaya gelinmiştir (Çobanoğlu, 2005:<br />
94-95).<br />
Ülkemizde de bu travmatik sonlara oldukça sık rastlanmaktadır. Bu örnek<br />
olaylara “Yaşanmış Örnek Olaylar” başlıklı bölümümüz altında sıkça değineceğiz.<br />
1.4. MOBBİNG DERECELERİ<br />
Bu aşamaları sırasıyla yaşamaya başlayan ve her bir sonraki saldırıda gittikçe<br />
kronikleşen bu durum karşısında kendini çaresiz hisseden mobbing mağdurunun<br />
içinde bulunduğu durumu derecelendirmeye yönelik ölçütler kullanılan herhangi bir<br />
çalışma bulanmamaktadır. Ancak mobbing derecesini değişik etmenlerin belirlediği<br />
varsayımından hareketle ki bu etmenler yukarıda saydığımız aşamaların dışında,<br />
kişilerin psikolojileri, yetişme şekilleri, geçmiş deneyimleri ve yetişme koşullarıyla<br />
da doğrudan ilgilidir. Ölçek, İnsanların benzer deneyimlerden nasıl farklı<br />
etkilendiğini gösteriyor.
1.5.1. BİRİNCİ DERECE MOBBİNG<br />
25<br />
Mağdur durumu algılamaya çalışır, yöneticisinin ya da iş arkadaşlarının neden<br />
böyle davranışlar sergilediğini anlamlandırmak zordur, direnmeye çalışır, erken<br />
aşamalarda kaçar veya aynı işyerinde farklı bir yerde tamamen rehabilite edilir.<br />
Sürekli ve sıklıkla gerçekleştirilen mobbing davranışlarının mağdur üzerindeki<br />
etkisi anlık ve geçici bir durum değildir. Mobbing sürecinde mağdur yavaş yavaş<br />
zarar görür. Birinci derece mobbing mağduru ağlama, zaman zaman uyku<br />
bozuklukları, alınganlık, konsantrasyon bozukluğu yasar. İş arkadaşlarından küçük<br />
düşürücü davranışlar görmek şaşırtır ve sıkıntı verir. İnsan kızgınlık veya üzüntü<br />
duyabilir. Bazıları karşı koymaya çalışırken bazıları olan biteni hoş görebilir. İş<br />
ortamına antipati duymaya ve başka bir iş aramaya başlarlar. Ailesi ve arkadaşlarıyla<br />
olan ilişkileri etkilenmez. Meditasyon, egzersiz gibi stres azaltıcı şeyler ya da hobi<br />
ile ilgilenmek gibi dikkat dağıtıcı ve dengeleyici şeyler ise genelde geçici çarelerdir<br />
(Davenport, Schwartz, Elliot, 2003: 67-68).<br />
1.5.2. İKİNCİ DERECE MOBBİNG<br />
Yöneticisinden ya da iş arkadaşlarından yoğun bir mobbing saldırısı almaya<br />
başlamıştır, direnemez, kaçamaz, geçici veya uzun süren zihinsel ve/veya fiziksel<br />
rahatsızlıklar çeker ve işgücüne geri dönmekte zorlanır.<br />
İkinci derece mobbingde mağdurda şu semptomları gözlemek mümkündür;<br />
yüksek tansiyon, kalıcı uyku bozuklukları, mide-barsak sorunları, konsantrasyon<br />
bozuklukları, aşırı kilo alma ve ya verme, depresyon, alkol ya da ilaç alışkanlığında<br />
artış, işyerinden kaçma (sık sık geç kalmak, gitmemek ve ya sıklaşan hastalık<br />
izinleri), alışılmadık korkular ( görünür hiçbir neden yokken uçma, araba sürme ya<br />
da yalnız kalma korkusu oluşması) v.b.
1.5.3. ÜÇÜNCÜ DERECE MOBBİNG<br />
26<br />
Yoğun mobbing devam eder. Etkilenen kişi işgücüne geri dönemez. Fiziksel ve<br />
ruhsal zarar görme, rehabilitasyonla bile düzeltilebilecek durumda değildir.<br />
(Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:21)<br />
Üçüncü derece mobbingin sonunda mağdur bütün özgüvenini yitirmiştir ve<br />
tedavi olmaz bir halde ıskartaya çıkartılır. Bu derecenin sonunda intihar vakaları dahi<br />
gözlemlenmiştir.<br />
Uzun süreli, geçici ya da sık sık gibi kavramlar kolay ölçülemez. Mobbing<br />
şiddetinin tek ölçüsü, buna hedef olan kişinin öznel değerlendirmesidir. Birine<br />
mobbing gibi gelen, başka birine öyle gelmeyebilir. (Davenport, Schwartz, Elliot,<br />
2003:21)<br />
1.6. MOBBİNG ALGISINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER<br />
Mobbinge maruz kalan kişinin öznel değerlendirmesinin mobbingi algılamasında<br />
önemli bir faktör olduğunu söylemiştik, çalışmanın bu bölümünde, Yavuz’un (2007)<br />
sonuçlarının önemine vurgu yapmak amacıyla paylaşmak isterim.<br />
1. Mobbing algısı ve yaş ilişkisi: Süleyman Demirel <strong>Üniversitesi</strong> Tıp Fakültesi<br />
Hastanesi Çalışanlarının Mobbing algılarıyla ilgili tutumlarının yaşlarına göre<br />
farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. Farklılık; çalışanların yaşları ile ters bir<br />
orantı göstermektedir. Çalışanların yaşları büyüdükçe; Mobbing algılarıyla<br />
ilgili tutum puanları azalmaktadır. Gençliğin tecrübesizliği, iş yapma<br />
heyecanı, mükemmeli arama arzusu, üstleri tarafından daha kolay<br />
eleştirilebilmeleri ve benzeri sebepler göz önüne alındığında, bu beklenen bir<br />
sonuç olarak görülebilir.(Yavuz, 2007: 95-96)
27<br />
Yavuz’un (2007) ulaştığı mobbing algısı ve yaş ile ilgili sonuç bence de<br />
oldukça mantıklıdır. Daha genç insanların maruz kaldığı sert davranışları<br />
mobbing olarak algılaması, heyecan ve tecrübesizliklerinden ötürü oldukça<br />
olasıdır.<br />
2. Mobbing algısı ve cinsiyet ilişkisi: Süleyman Demirel <strong>Üniversitesi</strong> Tıp<br />
Fakültesi Hastanesi Çalışanlarının Mobbing algılarıyla ilgili tutumlarının<br />
cinsiyetlerine göre dikkate değer bir farklılık göstermemektedir. Ancak,<br />
bayanların baylara göre, daha duygusal ve fiziksel olarak daha güçsüz bir<br />
yapıya sahip oldukları düşünüldüğünde; bayanların Mobbing algılarıyla ilgili<br />
tutum puanlarının baylara göre daha yüksek olması beklenebilirdi.<br />
3. Mobbing algısı ve eğitim durumu ilişkisi: Süleyman Demirel <strong>Üniversitesi</strong><br />
Tıp Fakültesi Hastanesi Çalışanlarının Mobbing algılarıyla ilgili tutumlarının<br />
eğitim durumlarına göre farklılaştığı gözlemlenmiştir. Farklılık; çalışanların<br />
eğitim durumları ile doğrusal bir orantı sergilemektedir. Çalışanların eğitim<br />
seviyeleri yükseldikçe; Mobbing algılarıyla ilgili tutum puanları da<br />
yükselmektedir. Mobbing algılamasının, eğitim seviyesinin yükselmesiyle<br />
artış göstermesi, eğitim seviyeleri yüksek olan çalışanların bağımsız iş<br />
yapabilme, yönetici adına düşünme ve karar verme, yönetsel ve kişisel<br />
sorumluluk ile eleştirme yeteneklerinin daha gelişmiş olması ile açıklanabilir.<br />
Bu kişiler konumları itibarı ile de yönetime karşı eleştirilerinden dolayı daha<br />
alıngan bir tavır sergileyebilirler. Yönetim açısından olaya bakıldığında;<br />
eğitim seviyesi düşük personele Mobbing uygulamak, eğitim seviyesi yüksek<br />
personele göre daha kolaydır. Bu bağlamda algılanan şiddetin boyutu eğitim<br />
seviyesi ile doğrusal değil ters bir ilişki içerisinde olması beklenebilirdi.<br />
Yavuz’un son cümlesine katılmadığımı belirtmek isterim, yani mobbing<br />
algısı ile eğitim seviyesi arasında bulduğu bağlantı oldukça mantıklıdır.<br />
Neticede eğitimsiz ve dolayısıyla iş bulma korkusu yaşayan insanların,
28<br />
ezilmek ve kötü davranışlara maruz kalmanın işin bir parçası olduğunu<br />
düşünmeleri oldukça doğal bir sonuçtur.<br />
4. Mobbing algısı ve meslek grupları ilişkisi: Süleyman Demirel <strong>Üniversitesi</strong><br />
Tıp Fakültesi Hastanesi Çalışanlarının Mobbing algılarıyla ilgili tutumlarının<br />
mesleklerine göre farklılaştığı anlamına gelmektedir. Hemşirelerin,<br />
sekreterlerin (otomasyon memurlarının), güvenlik görevlilerinin ve mutfak<br />
personelinin Mobbing (psikolojik şiddet) algılarıyla ilgili tutum puanları<br />
birbirlerine yakın olarak gözlemlenmektedir. Ancak temizlik işçilerinin puanı<br />
bu grupların yaklaşık 10 puan altın da kalmıştır. Bu sonuç çalışanların eğitim<br />
durumları ile bağlantılı olarak ele alındığında; normal olarak kabul edilebilir.<br />
Fakat anket uygulaması esnasında veya öncesinde temizlik işçilerine; amirleri<br />
veya çalışma arkadaşlarınca problemsiz bir görüntü ortaya koymak adına<br />
telkinde bulunulmuş olunabileceği de düşünülmelidir.<br />
5. Mobbing algısı ve işi tercih etme sebebi ilişkisi: Süleyman Demirel<br />
<strong>Üniversitesi</strong> Tıp Fakültesi Hastanesi Çalışanlarının Mobbing algılarıyla ilgili<br />
tutumlarının işi tercih etme sebeplerine göre farklılaştığı söylenebilir.<br />
Çalışanlardan; halen çalışmakta olduğu işi tercih sebebi olarak “daha iyi bir iş<br />
bulamadığım için” ve “iyi bir gelir” seçeneklerini işaretleyenlerin, Mobbing<br />
algılarıyla ilgili tutum puanları, diğerlerinden ve ortalamadan oldukça yüksek<br />
gerçekleşmiştir. Yine aynı şekilde; işi tercih sebebi olarak “işsiz kaldığım<br />
için”, “saygınlık, statü” ve “sigortalı olduğundan” seçeneklerini<br />
işaretleyenlerin, Mobbing algılarıyla ilgili tutum puanları diğerlerinden ve<br />
ortalamadan daha düşük olduğu gözlenmiştir. Mobbing algılamasının, daha<br />
iyi bir iş bulunamaması ve daha iyi bir gelir beklentisi içinde olanlarda daha<br />
yüksek seyretmesi, çalışılan işin grup tarafından tamamen benimsenemediği<br />
ile açıklanabilir. Bunun aksine işi tercih sebebi olarak; işsiz kalınması,<br />
saygınlık beklentisi ve sigortadan istifade etme gibi hayati ve sosyal tatmin<br />
sağlayıcı nedenleri olan çalışanların durumu; ise sosyal beklentiler ve<br />
çaresizlik içinde kabullenme halinin yansıması olabilir.
29<br />
Yavuz (2007), çalışmasında 10 unsurun mobbing algısıyla ilişkisini incelemiştir.<br />
Biz çalışmamızda Yavuz’un bulduğu 5 neticeye yer verdik.<br />
Davenport ve diğerlerinin söylediği gibi: Mobbing şiddetinin tek ölçüsü, buna<br />
hedef olan kişinin öznel değerlendirmesidir. Birine mobbing gibi gelen, başka birine<br />
öyle gelmeyebilir. (Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:21)<br />
1.7. MOBBİNG BELİRTİLERİ<br />
Bu sürecin, örgüt içerisinde oluşmaya başlamadan evvel bir takım sinyaller<br />
verdiği bilinmektedir. Bu sinyallere bakacak olursak;<br />
1.7.1. BELİRTİLER<br />
• Çalışanları hazırlamadan yapılan önemli değişiklikler; değişiklik korku<br />
ve belirsizlik getirir. Yeterli bilgilendirme ve hazırlanma yapılmadan,<br />
çalışanların işbirliği ve katılımı olmaksızın gerçekleştirilen değişiklikler<br />
mobbing nedeni olabilir.<br />
• Belli bir kişi aniden hedef haline gelir; çoğu kuruluşta bir “söylenti çarkı”<br />
vardır. Söylentiler bir kişinin kişisel veya mesleki imajına yönelik saldırılara<br />
dönüşürse, bu mobbingin başladığının işaretidir.<br />
• Hiyerarşi içinde ittifaklar; yönetimin üst düzeyindeki kişiler, konum elde<br />
etmek için ayak oyunlarına giriştikleri ya da şirket içi politik oyunlar<br />
oynadıklarında da mobbing sendromu ortaya çıkabilir. Mobbingci, kurbanın<br />
altını oymaya başlayınca astları da oyuna dâhil olur.
30<br />
• Anarşi; mobbingin bir yan ürünü veya mobbing taktiğinin bilinçli bir<br />
kışkırtması olabilir. Mobbingciler, kurban gittiği zaman diğer çalışanların<br />
kendisine olan bağlılığının artacağını düşünebilirler. Mobbinge katılanların<br />
dikkati artık ne ellerindeki işte ne de firmanın hedeflerindedir. Dikkatler<br />
kişisel bir ittifaka odaklanmıştır.<br />
• Danışmanlardan yararlanma; iç problemler, yönetimi, durumu<br />
değerlendirmek için bir danışman getirmeye yönlendirebilir. Bu da ek bir<br />
maliyet oluşturmakla kalmaz, yönetimin mobbingi sürdürmesi için bir<br />
mazeret olarak da kullanılabilir. Değerlendirme “dürüst ve tarafsız”<br />
yürütülmezse mobbing körüklenir. (Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:106-<br />
110)<br />
Bu noktada, örgütün kendine sorması gereken bir takım sorular vardır. Bu<br />
soruların yanıtlarının çoğu “evet” ise o işyerinde mobbing var demektir. (Davenport,<br />
Schwartz, Elliot, 2003:111)<br />
1.7.2. UYARI İŞARETLERİ KONTROL LİSTESİ<br />
Organizasyonda mobbingin varlığını anlayabilmek için bu kontrol listesini<br />
oluşturup uygulayarak neticesine bakmak faydalı olacaktır.<br />
1. Bir bölümün sorunları bir kişiye mi yükleniyor?<br />
2. Bugün standartların altında kalmakla veya herhangi bir yanlış davranışla<br />
suçlanan kişinin çalışması daha önce ortalamanın üzerinde miydi?<br />
3. Özellikle üst yönetimdekiler bulundukları konum için yetersiz ve deneyimsiz mi?<br />
4. Kilit noktalardaki kişiler aniden işten ayrılıyor mu?<br />
5. Personel hareketi alışılmadık şekilde yüksek mi?<br />
6. Hastalık izinleri artış gösteriyor mu?<br />
7. Nedeni açıklanamayan bir moral çöküntüsü var mı?
8. Şirkette yeniden yapılanma, yeni yönetim veya yeni prosedürler gibi ani<br />
31<br />
değişimler var mı? Çalışanları bilgilendirmek, eğitmek ve onları çalışmaya dahil<br />
etmek için yeterli zaman tanınmadı mı?<br />
Bütün bu soruların yanıtı “evet” ise o zaman örgütte mobbing iş başında demektir<br />
ve aslında bu soruların uzantılı cevapları da mobbingin örgüte etkilerini gösterir.<br />
(Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:112)<br />
Aslında bu hastalığı ya da bu virüsü diyelim, erken teşhis edip tedavisine<br />
gidilebileceği gibi, bu virüsün örgüt içine hiç nüfuz edememesi de sağlanabilir. En<br />
azından bu ölümcül virüs tarafından kemirilmenin riskleri azaltılabilir.<br />
1.8. MOBBİNG ETKİ VE SONUÇLARI<br />
İki açıdan Mobbing etkilerini ele almak doğru olacaktır; işgören (mağdur) ve<br />
organizasyon açısından. İşgören açısından bakacak olursak;<br />
Tekrarlayan duygusal saldırıların zararları tekil ve bir seferde patlayıp biten<br />
zararlar değil, yavaş yavaş oluşan birikimli zararlardır. Kafa karışıklığı ve<br />
yalıtılmışlık mobbing deneyiminin bir parçası olduğundan, tehlike sinyallerini<br />
algılamak ve semptomlar ağırlaşıp olası hastalık çok daha zor tedavi edilir hale<br />
gelmeden yardım aramak pek kolay olmaz. Mümkün olduğu kadar erken bir aşamada<br />
uzman yardımı alınması en doğrusudur. (Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:67)<br />
Mobbing, maruz kalan bireyi etkilediği gibi örgütleri de olumsuz etkilemektedir.<br />
Elbette ki örgüte yönelik etkiler sosyal kaynaklı da olsa örgüte para kaybettirecektir<br />
ya da ek maliyet getirecektir. Mobbinge maruz kalan bireylerin iş performansı ve<br />
verimi düşmektedir. Bu da örgütün verimliliğini etkiler. Ayrıca mağdurun<br />
yaşadıklarını anlatması, örgütün imajını olumsuz olarak etkiler. Biçimsel olmayan<br />
iletişimin artması ise odaklanmayı engeller ve bu da çalışmaların verimliliğini ve<br />
başarısını düşürür. Sadece mağdurların değil olaya şahit olan ancak eyleme
katılmayanların da istifa etme olasılıkları vardır ve istifaların artması işgören devir<br />
oranını yükselir. Ayrıca hukuksal yollardan hakkını aramak isteyen mağdurlar da<br />
olabilir ve bu da örgütlerin ek maliyetle karsılaşması demektir. Konu daha ayrıntılı<br />
olarak aşağıda incelenmiştir.<br />
1.8.1. MOBBİNG MAĞDURU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ<br />
32<br />
Mobbingin derecelerinden yola çıkarak, hangi derecede ne gibi semptomlarla<br />
karşılaşılabileceği ve bu semptomların giderilmesine yönelik ne gibi tedavi yolları<br />
izlenebileceği konusu üzerinde duracağız.<br />
Birinci derece mobbingde; iş arkadaşlarından küçük düşürücü davranışlar<br />
görmek, kişiyi şaşırtır ve kişiye sıkıntı verir. Kızgınlık veya üzüntü de duyabilir.<br />
Bazıları karşı koymaya çalışırken bazıları olan biteni hoş görebilir. İş ortamına<br />
antipati duymaya ve başka bir iş aramaya başlar. Kişi işlevselliğini sürdürse de;<br />
ağlama, zaman zaman uyku bozuklukları, alınganlık, konsantrasyon bozukluğu gibi<br />
semptomlar gösterir. Ailesi ve arkadaşlarıyla olan ilişkileri etkilenmez. Meditasyon,<br />
egzersiz gibi stres azaltıcı şeyler ya da hobi ile ilgilenmek gibi dikkat dağıtıcı şeyler<br />
ise genelde geçici çarelerdir. (Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:68)<br />
Süreç bu şekilde devam ederse bir sonraki aşamaya dönüşme ihtimali oldukça<br />
yüksektir. Saldırının periyodik hal alması ikinci derece mobbingi beraberinde getirir.<br />
İkinci derece mobbingde; uzun süre mobbinge maruz kalma sonucu; yüksek<br />
tansiyon, kalıcı uyku bozuklukları, mide-bağırsak sorunları, konsantrasyon<br />
bozuklukları, aşırı kilo alma veya verme, depresyon, alkol ya da ilaç alışkanlığı,<br />
işyerinden kaçma ( sık sık geç kalma, gitmeme veya sıklaşan hastalık izinleri),<br />
alışılmadık korkular (görünür hiçbir neden yokken uçma, araba sürme ya da yalnız<br />
kalma korkusu oluşması v.b.) gibi semptomlar görülebilir. Bu aşamada aile ve<br />
arkadaşlar bir şeylerin ters gittiğini anlarlar ama karmaşa içindedirler ve işteki<br />
zorlukları azımsayabilirler. Mağdurun sağlık problemleri işi aksatmaya başlayabilir,<br />
tıbbi yardım gerektiği sinyalleri başlar. (Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:69)
33<br />
Aslında bu durumda kişi için üç alternatif vardır; kaçmak, kalıp savaşmak ya da<br />
her şeyi sineye çekmek. İkinci dereceyi de geride bırakıp halen kaçmayan ya da artık<br />
savaşmayan mağdur, gerçekten zavallı, yeteneksiz ve haksızlığa uğramış hissederek<br />
kendini üçüncü derece mobbingi yaşamaya başlar.<br />
Üçüncü derece mobbingde; insanlar iş yapamaz hale gelirler. İşe korku, dehşet<br />
veya tiksintiyle giderler. O kadar etkilenmişlerdir ki işyerinde duramazlar. Kötü<br />
durumdadırlar, kendini koruma mekanizmaları çökmüştür; şiddetli depresyon, panik<br />
ataklar, kalp krizleri, diğer ciddi hastalıklar, kazalar, intihar girişimleri, üçüncü<br />
kişilere yönelik şiddet gibi fiziksel veya psikolojik semptomlar görülür. Bunlar aile<br />
ve arkadaşlar için önemli uyarı işaretleri olmalıdır. Tıbbi ve psikolojik yardım artık<br />
zorunludur. (Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:69)<br />
İçinde bulunduğu durumun kronik olduğunu düşünmeye başlayan mağdur, artık<br />
bir çözüm yolunun olmadığına inanmaya başlamıştır. Bu noktada etrafındaki<br />
insanların, yakınlarının tutumu çok önemlidir. Eğer bir yakınınızın mobbinge maruz<br />
kaldığını düşünüyorsanız, ona şu şekilde yaklaşmalıdır.<br />
Tablo 1. Mobbing Mağduruna Nasıl Yaklaşılmalı<br />
Hatalı ifade Doğru ifade<br />
Yardımcı olabilirsem beni ara.<br />
Çok karışık ve zor bir durum.<br />
Ayrıl gitsin.<br />
Bu işte senin de kusurun vardır.<br />
Güçlü olmalısın.<br />
Artık bu konuyu kapatalım.<br />
Kaynak: Çobanoğlu, 2005:115<br />
Yarın seni ararım.<br />
Senin için en zor olan nedir?<br />
Olayı doğru tanımlayalım.<br />
Sana nasıl yardımcı olabilirim?<br />
Birlikte bir yol haritası çizelim.<br />
İstediğin kadar konuşabiliriz.
1.8.2. ORGANİZASYON ÜZERİNDEKİ ETKİ VE SONUÇLARI<br />
34<br />
Günümüz rekabet koşullarında, artık hizmet unsurunun ağır bastığı düşünülürse<br />
ve farklı fikirlerin, yaratıcılığın rekabette ciddi avantajlar sağladığı düşünülürse,<br />
mobbing olgusunun tam da bu can damarına saldırdığı, örgütlerin yeni fikir üretme<br />
ve yaratıcılık kabiliyetlerini bitirdiği gözlemlenmektedir.<br />
Örgütlerin, yıldırma nedeni ile katlanmak zorunda kaldıkları ek maliyetler<br />
psikolojik ve ekonomik olmak üzere ikiye ayrılabilir (Tınaz, 2004: 160)<br />
Psikolojik Maliyetler:<br />
• Bireyler arası anlaşmazlık ve çatışmalar<br />
• Olumsuz örgüt iklimi<br />
• Örgüt kültürü değerlerinde çöküş<br />
• Güvensizlik ortamı<br />
• Genel saygı duygularında azalma<br />
• Çalışanlarda isteksizlik nedeni ile yaratıcılığın kısıtlanması<br />
Ekonomik Maliyetler:<br />
• Hastalık izinlerinin artması<br />
• Yetişmiş uzman çalışanların işten ayrılmaları<br />
• İşten ayrılmaların artmasıyla yeni çalışan alımının getirdiği maliyet<br />
• İşten ayrılmaların artmasıyla eğitim etkinliklerinin maliyeti<br />
• Genel performans düşüklüğü<br />
• İş kalitesinde düşüklük<br />
• Çalışanlara ödenen tazminatlar<br />
• İşsizlik maliyetleri<br />
• Yasal işlem ve/veya mahkeme masrafları<br />
• Erken emeklilik ödemeleri
35<br />
Görüldüğü üzere bu hastalık, örgütü bir defa sararsa, pençesinden kurtulmak<br />
oldukça güç olabileceği gibi getireceği mali yükü taşımak imkânsız da olabilir.<br />
Yukarda görüldüğü üzere, mobbingin tespit edilmiş, kişilere ve kurumlara verdiği<br />
zararlar hat safhadadır.<br />
1.8.3. YAŞANMIŞ ÖRNEK OLAYLAR<br />
Çalışmanın bu bölümünde çeşitli medya kaynaklarında yayınlanmış ve mobbing<br />
ile ilgili yaşanmış dört olay aktarılmaktadır.<br />
1.8.3.1. OLAY-1 (BOLU’DA İNTİHAR)<br />
Bolu'da, 20 yıllık başhekim Dr. Sedat Turgay'ın, Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin<br />
"mobbing, baskı, aşağılama"larından bunalarak hayatına son verdiği iddia edildi.<br />
'Psikolojik taciz yaptılar'<br />
Bolu, Karacasu beldesindeki Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'nin 20<br />
yıllık Başhekimi Dr. Sedat Turgay'ın (52) ölümünü konuşuyor. Sağlık Bakanlığı<br />
müfettişlerinin 4 ay süren incelemeleri sırasında hastanede uyguladıkları 'mobbing,<br />
baskı, aşağılama ve tahakküm' sisteminden bunalarak yaşamına son verdiği iddia<br />
edilen Turgay, dün 'müfettişler istifa' sloganlarıyla toprağa verildi. Bakanlık, kentten<br />
ayrılan müfettişlerin incelemeleri hakkında soruşturma başlattı.<br />
Pazartesi günü otomatik 12 kalibrelik bir tüfekle başına tek el ateş ederek intihar<br />
eden Dr. Turgay'ın mesai arkadaşları önceki gün hastane önünde müfettişlerin<br />
tutumunu kınadı. Bolu Tabipler Odası da Dr. Sedef Akdoğan imzasıyla yaptığı<br />
açıklamada şu ifadelere dikkat çekti:<br />
"20 yıldır hem Bolu'ya, hem Türkiye'nin dört bir tarafındaki insanlara iyi<br />
niyetiyle hizmet eden, yaşam dolu, enerjik bir insan nasıl bu sürece itilmiştir? Biz bu<br />
teftişlere değil, teftişlerin yapılış şekline ve psikolojik tacize karşıyız. Son 4 aydır<br />
bütün sağlık çalışanlarına karşı mobbing, baskı, aşağılama, tahakküm sistemi
oluşturulmuştu. Amaç 2008'de Fizik Tedavi Hastanesi'nin özelleştirilmesine yönelik<br />
altyapı oluşturulması mı, komplekslerini ya da kendilerini tatmin mi? Sağlık<br />
Bakanlığı'nı, başhekimlerine sahip çıkmayan Bolu milletvekillerini ve sağlık<br />
bürokratlarını kınıyoruz." (www.mobbingturkiye.net)<br />
1.8.3.2. OLAY-2 ( TRABZON’DA BİR ANKET NETİCESİ)<br />
36<br />
Trabzon'da 814 hemşirenin katılımıyla düzenlenen ankette, ortaya ilginç sonuçlar<br />
çıktı. Hemşireler, 'psikolojik saldırı, taciz, duygusal linç' gibi anlamları taşıyan<br />
'mobbing' kurbanı. Anketi değerlendiren Karadeniz Teknik <strong>Üniversitesi</strong> Sağlık<br />
Yüksekokulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Havva Öztürk, 'Hemşirelerin yüzde 40'sı,<br />
başta yöneticileri olmak üzere hasta ve yakınları tarafından aşağılanmaya, yersiz<br />
suçlamalar, psikolojik saldırı ve tacize maruz kalmakta. Bu şekilde çalışan<br />
hemşirelerin yüzde 87'si onuruna gölge düşürüldüğünü düşünüyor. 2006 yılında da<br />
benzer bir araştırma yapmıştık. Ancak hiçbir şeyin değişmediğini gördük' dedi.<br />
Mobbing kurbanı hemşirelerin depresyon, korku, migren, kusma gibi rahatsızlıklar<br />
yaşadıklarını kaydeden Öztürk, bu kişilerin yüzde 46'sının hastaneden ayrılmayı ve<br />
başka bir işte çalışmayı düşündüğünü sözlerine ekledi. (www.mobbingturkiye.net)<br />
1.8.3.3. OLAY-3 (SENDİKA’DA MOBBİNG)<br />
Çağımız iş hayatında hâkimiyetini gün geçtikçe arttırarak gösteren psikolojik<br />
yıldırma, şimdi de işçi-işveren ilişkilerinin savunulduğu sendikalarda kendini<br />
gösterdi. İstanbul’da Kurulu Bilgi ve İletişim Teknolojileri İşverenleri Sendikası’nda<br />
yaklaşık 3 aylık çalışması sırasında sendika yöneticilerinden sürekli psikolojik<br />
yıldırma gördüğünü belirten Nuran Sarıkaya Uçkun, yaşadığı sıkıntıları aktarırken,<br />
sendika yöneticilerinin, çalıştığı süre boyunca kendisine insan onuruna yakışmayacak<br />
aşağılama ve onur kırıcı hareketlerde bulunduğunu, tüm çalışanlara yönelik devamlı<br />
ve düzenli hale gelen bu eylemlerin maksadının sendika çalışanları arasında da<br />
huzursuzluk yarattığını belirterek işten çıkartılmasına sebep olan olayı<br />
“Yöneticilerimiz tarafından düzenlilik arz eden ve amacı maksadı hiçbir somut olaya<br />
bağlanamayacak derecede gelişen yıldırma olayları yöneticimizin yine bir gün beni
aşağılaması ve insan onuruna yakışmayacak hareketlerde bulunması ile beni işten<br />
çıkarttığını belirtmesi ile son buldu. İşten çıkartılmış olmam aslında uğradığım<br />
yıldırma baskılarından kurtulmam ile kıyaslandığında şahsımda bir üzüntü<br />
yaratmadı. Fakat dikkat çekilmesi gereken asıl nokta, işten çıkartılmamı müteakip<br />
tarafıma 3 haftalık hak edişimin ödenmediği bir yana sigortasız olarak çalışmış<br />
olduğumu öğrenmiş olmamdır.” şeklinde değerlendirdi. Psikolojik yıldırmayı her<br />
şeyden önce insan onuru ile bağdaştıramadığını belirten Uçkun, yaşadığı bu olay<br />
sonrasında avukatı Şafak Herdem’e konuyu açıkladığında, psikolojik yıldırmanın<br />
hukuk sistemimizde doğrudan düzenlenmemiş olmasından dolayı avukatının<br />
tavsiyesi ile psikolojik yıldırma ile sistematik ve düzenli hukuki bir yönetimle baş<br />
edilebileceğine inandığını belirterek mağdurların psikolojik yıldırmaya sıradan bir<br />
dava ile baş edilebilecek bir sorun olarak bakmamaları gerektiğini ifadelerine ekledi.<br />
37<br />
Konu ile ilgili Nuran Uçkun’un avukatı Şafak Herdem ile yapmış olduğumuz<br />
görüşmede Şafak Herdem konuyu, “Nuran Hanım’ın yaşadığı olay birçok yönüyle<br />
psikolojik yıldırmanın tarif edilenden daha etkili zarar verdiğini ispatlar niteliktedir.<br />
Sendikaların kuruluş amaçları ve temelde doğalarına ters düşen bu türlü eylemlerle<br />
anılması, mağdurların psikolojik yıldırma ile nerede ve nasıl karşılaşacakları<br />
konusunda dikkatli olmaları gerekliliğini ortaya koymaktadır. Mağdurların her<br />
şeyden önce bilmesi gereken husus hukuk sistemimizde “Mobbing Davası” şeklinde<br />
anılan bir dava türünün olmaması buna ilişkin hükümlerin bulunmamasıdır. Bunun<br />
için her şeyden önce bir avukattan psikolog gibi istifade edilmeli ve hukuki yönetim<br />
süreci bu şekilde sağlanmalıdır. Karşılaştığımız kimi durumlarda mağdurların<br />
işyerinde halen çalışıyor olması veya işten çıkartılmış olmasına göre hukuki yönetim<br />
süreçleri değişmektedir. Çalışan mağdurun yapmaması gereken yegâne şey istifadır.<br />
Psikolojik yıldırmanın hukukumuzda düzenlenmemiş olmasından dolayı farklı somut<br />
olaylar ve hukuki gerekçeler ile konuyu dava boyutuna taşımak yıldırma ile<br />
mücadelede atılacak ilk adımdır. Bu somut olaylara zemin hazırlamak ise önemli ve<br />
hassas bir hukuki yönetimi gerektirir. Nuran Hanım’ın olayında ise izlediğimiz<br />
yöntem bu şekilde gelişmiş olup ilgili sendikaya karşı davamız açılmıştır” şeklinde<br />
değerlendirdi. (www.mobbingturkiye.net)
1.8.3.4. OLAY-4 ( JMO’DA İŞE İADE)<br />
38<br />
Bu süreçte bana destek olan herkese çok teşekkür ederim. Sahiden de bana<br />
verilen destek öyle bir şeydi ki bana hem mobbing davasını açtırdı, hem de<br />
atılmamın ardından işe dönüş davası için güç verdi. Dava boyunca yalnız olmadığımı<br />
hissettirerek dayanışmanın nasıl bir umut yarattığını gösterdi.<br />
Her ne kadar “Mobbing Davasına İlişkin Zorunlu Bir <strong>Açık</strong>lama” başlığıyla<br />
yayınlanan JMO Basın açıklaması, Oda Yönetiminin bana ilişkin ne tür ithamlarda<br />
bulunabildiklerini göstermesi açısından kendi ellerinden yazılmış açıklayıcı bir belge<br />
olsa bile sürece ilişkin birkaç şey söylemekte fayda görüyorum. Tabii ki işten atılma<br />
sürecini bilmeyen ya da az bilen ve hayata işçi sınıfı perspektifinden bakmayan birisi<br />
okuduğunda “ çıkarmakta ne kadar haklı olduklarını” düşünecektir, hem de hiç<br />
tereddüt etmeden! İşe iade davasını kazanmamla beraber (Yargıtay dâhil tüm süreç<br />
tamamlanmıştır) artık rahatlıkla şunu sorabilirim, bu basın açıklamasında<br />
söyledikleri şeylere ilişkin bir tane bile delil mahkemeye sunulmuş mudur? Cevabı:<br />
HAYIR! İsterseniz bunu birde Yargıtay'ın sözleri ile perçinleyelim: “yerinde<br />
bulunmayan bütün temyiz iddialarının reddine karar verilmiştir.”Peki beni ve Elif’i<br />
işten çıkaracaklarını bize ilettiklerinde bizi neyle suçluyorlardı; İş Kanunu 25. Madde<br />
ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri “İşçinin, işverenin<br />
güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak<br />
gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması”. Maddenin kalın<br />
harflerle yazılmış vurguyu bize yöneltiyorlardı. Hatta görüşmemizde ellerinde bu<br />
maddeyle ilgili deliller olduğunu, işe iade davası açsak bile kazanma şansımızın<br />
olmadığını, iyisi mi, -o kadar iyiydiler ki- bu madde tazminatsız fesih koşullarını<br />
düzenlerken onlar tazminatımızı bile vermeyi kabul ediyorlardı, tazminatı alıp dava<br />
da açmadan çekip gitmeliydik. Ama ben davayı açtım, hem işe dönmek hem de<br />
üzerimdeki lekeyi temizlemek için. Bir de ne görelim bununla ilgili olarak ta<br />
herhangi bir, hiç bir, hatta buna değinen bir konuşma da dâhil olmak üzere delil<br />
sunamadılar. Yaptıkları açıklamaya ilişkin uzun uzun değerlendirme yapmaya lüzum<br />
görmüyorum, açıklamanın kendisi mahkeme kararı ile yalanlanmıştır. Ama basın
açıklamasında yer alan “….beklentileri yanında çalışanların da talepleri<br />
doğrultusunda düzenlenmesinin esas alınacağını Çalışma Programında ilan eden 20.<br />
Dönem Yönetim Kurulu hızla bu yönde çalışmalarına başlamış ve ilk etapta<br />
personelle düzenli toplantılar yapılması kararını almıştır… değil kolektif karar<br />
vermenin göstergesi olumlu gelişmelere rağmen…..” sözlerine ve nedense bu<br />
toplantılara rağmen çalışanlar ben dahil ortak bir dilekçeyle “biz çalışanlara saygı<br />
gösterilmesi ve söz hakkı verilmesini de” isteyen iki sayfalık bir dilekçeyi yönetim<br />
kuruluna sunmuştur. Dilekçe JMO dosyalarında mevcuttur. JMO Yönetimi<br />
“…emekten, insan haklarından ve demokrasiden yana bir düşünce geleneğini..” öyle<br />
ilahi bir güçten almıştır ki işçiler tarafından açılan davalarda mahkemenin işçi lehine<br />
verdiği kararları ancak “….her hukuki kararın da kamu vicdanı açısından doğruluğu<br />
zaman zaman meşruluk sorgulamalarına konu olabilmektedir…” şeklinde<br />
yorumlanmaktadır. Böylece artık işçi davaları böyle ulvi emek yanlılarına karşı<br />
açıldıklarında “meşru” olmayacaktır. JMO yönetimi hem pratikte emekten yana<br />
olmadığını bizlere gösterdiği gibi, işçi haklarına gelince kanun tanımaz olduğunu da<br />
gösterdi. Ancak hayat bizlere mücadelenin olduğunu, bu mücadelede dayanışma<br />
olduğunu ve sonucunda kazanacağımız haklar olduğunu gösterdi. Mobbing davasını<br />
açalı 2 yıldan fazla oldu. Kazanalı ise bir yıl oldu. Şimdi işe dönüş davamı hem<br />
kazandım hem de Yargıtay'ın da onayını alarak bir son adımı attım. Bu süreçte bir<br />
dizi basın açıklaması, dava takibi, dayanışma sohbetleri yaptık. Sonucun da da<br />
psikolojik baskı ile işten istifaya zorlayıp sonrada atıldığım JMO'ya geri dönme<br />
şansımı yakaladım. Bir kadın olarak, bir mühendis olarak, bir işçi olarak<br />
mücadelesini verdiğim sendikalaşma çalışmalarında elde ettiğim kazanımları geri<br />
vermemeye kararlı olarak bu mücadelemde beni yalnız bırakmayan dostlarımı<br />
kazandığım dava ardından döneceğim JMO'da çayımı içmeye bekliyorum.<br />
Tülin Yıldırım Jeoloji Mühendisi (www.mobbingturkiye.net)<br />
39
1.9. MOBBİNGE KARŞI ÖNLEMLER<br />
40<br />
Bu aşamada, mobbing kavramının yaşam kaynağı olabilen örgüt kültürünün<br />
etkilerinden, sonra yine bu virüsle örgütsel ve bireysel başa çıkma metotlarından söz<br />
edilmiştir.<br />
1.9.1. ÖRGÜT KÜLTÜRÜNÜN ROLÜ<br />
Örgüt kültürü, örgütteki bireyler arasındaki etkileşimler sonucunda ortaya çıkan<br />
ortak inançlar, değerler, normlar, anlamlar ve bunların sembolik ifadeleri olarak<br />
tanımlanabilir. Örgüt kültürü, bir örgütte islerin yapılma biçimi hakkında personelin<br />
ve yöneticilerin inanç ve değerlerini içerir. Nasıl ki bir toplumda kültür bireylerin ne<br />
öğreneceklerini ve nasıl davranacaklarını dikte ederse, örgüt kültürü de bireyin<br />
örgütte ne bilmesi, nasıl davranması, islerin nasıl yapılması gerektiğini gösterir.<br />
(Yüksel, 2003: 55)<br />
Örgüt kültürünü ilk araştıranlar arasında olan Schein’e göre ise “bir grup<br />
tarafından bulunmuş, geliştirilmiş, dış çevreye karsı uyumu ve içsel bütünleşmeyi<br />
sağlayan, geçerliliği kabul edilecek kadar denenmiş, bu nedenle yeni üyelere<br />
aktarılan temel değerlerdir.(Çırpan ve Koyuncu, 1998: 223)<br />
İster ulusal ister uluslararası faaliyette bulunan bir isletme olsun, her işletmenin<br />
kendine özgü bir kültürü vardır. Bu kültür isletmenin kuruluş aşamasında<br />
kurucunun/girişimcinin ya da firma yöneticisinin değerleri, inançları ve varsayımları<br />
ile yaratılmaya çalışılır. Örgütün büyümesi ve gelişmesi ile bu inanç ve değerlerin<br />
çalışanların değer ve inançları ile bütünleşerek ortak bir payda oluşturması beklenir.<br />
Böylece örgüt kültürü, örgüt üyeleri tarafından paylaşılan temel değerler, inançlar,<br />
kabul edilmiş davranış normları, tutumlar ile iş yapma biçimlerinden oluşan bir<br />
bütün halini alır.(Bingöl, 2003: 63-64)
41<br />
Örgüt kültürünü oluşturan faktörler, kurumsal bir ortamda, örgütsel kültürün<br />
oluşmasını sağlayan değer, norm, şekil, biçim ve çeşitli uygulamalardır. Örgütsel<br />
kültür birçok öğeden oluşur. Bu öğeler; değerler, liderler ve kahramanlar, törenler ve<br />
simgeler, öykü ve efsaneler, kuruma özgü dil, örfler, normlar, sosyal ve fiziki çevre<br />
gibi öğelerdir.<br />
Mobbing üzerine yazılmış kitapların çoğu, mobbing kurbanlarının ne yapmaları<br />
gerektiğini anlatmaktadır. Oysa örgüt sahiplerine ve yöneticilere örgütlerinde<br />
mobbingi nasıl önleyebileceklerine dair ipuçları ve çözüm yollarını vermek de bir o<br />
kadar önemlidir. Mobbingin önlenmesi o kadar basit bir olay değildir. Örgüt<br />
kültürünün ve değerlerinin, yöneticilerin diğer yöneticilere zarar vererek, onları yok<br />
ederek örgütte yükselmelerine izin vermemesi gerekmektedir. Fakat her örgütün<br />
kültürü ve değerleri farklılık göstermektedir.(Baykal, 2005: 4)<br />
İdeal örgüt kültürü faaliyet gösterdiği kültüre, sektöre ve temel kültürün<br />
bileşenlerine göre farklılıklar gösterebilmektedir. Ortak kabul görmüş bazı noktalar<br />
şunlardır:<br />
• Yönetim ve çalışanlar arasında sorumluluk duygusu geliştirebilmeli,<br />
• Müşterilerin, ülkenin ve insanlığın sosyal ve çevresel ihtiyaçlarını<br />
karşılayabilmek maksadıyla kaliteli hizmet sunabilmeli,<br />
• Bir şirketin kültürü, askeri karargâh kültürüne benzer biçimde hiyerarşik bir<br />
yapı arz etmemeli,<br />
• Girişimciliği desteklemeli, dünya pazarının rekabetçi koşullarına uyum<br />
sağlamalı,<br />
• Yerel düşünülmeli, ama küresel hareket edilmeli,<br />
• Bir şirket, çalışanlarına, hissedarlarına, müşterilerine, iş yürüttüğü ve pazar<br />
sağladığı topluluklara karsı sorumlu olabilmelidir. (Çobanoğlu, 2005: 46)<br />
Bütün bunlardan yoksun, evrensel bir kültür oturtamamış örgütlerde mobbing<br />
sendromunun sıklıkla görülmesi oldukça doğaldır.
42<br />
İş yerinde psikolojik tacizle ilgili olarak yapılan çeşitli araştırmalar da, mobbingin<br />
işyerlerinde ortaya çıkmasının işyeri ya da varolan yönetime bağlı ana nedenleri<br />
arasında hatalı personel seçim ve işe alım süreci, dönemsel isçi istihdamı, işyerindeki<br />
sayılı pozisyonları elde edebilmek için bireyler arasında yaşanan acımasız rekabet<br />
gösterilmektedir.(Tınaz, 2006: 115)<br />
Genellikle mobbing, yönetim zaafı olan ya da kârlılığı, verimliliği ve disiplini en<br />
öncelikli değer olarak gören, ekip çalışmasının yapılamadığı, iletişim kanallarının<br />
kapalı olduğu, çatışmaların örtbas edildiği, günah keçisi anlayışının bulunduğu<br />
kurumlarda ortaya çıkmaktadır. (Bahçe, 2007:43)<br />
<strong>Sistemi</strong> kapatıp itaatkârlardan oluşan bir örgüt yaratırsanız, korku kültürü<br />
yerleşeceğinden o örgütte mobbing unsurunun oluşmaması mümkün değildir. Ancak<br />
sistemi açıp katılım sağlayarak saygı kültürünü geliştirirseniz, mobbing gibi<br />
hastalıkları erken teşhis eder ve tedavisini çabucak gerçekleştirebilir onunla başa<br />
çıkabilirsiniz.<br />
1.9.2. MOBBİNGLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI<br />
1.9.2.2. BİREYSEL BAŞA ÇIKMA YOLLARI<br />
Yıldırma ile bireysel basa çıkmak için kurban öncelikle kendi kişiliğini<br />
geliştirecek, direncini arttıracak çabalar içinde olmalıdır. Bu amaçla atılabilecek bazı<br />
adımlar şunlar olabilir: (Aktan)<br />
• Öz saygının geliştirilmesi: Herkesin kişiliğine göre, değişen bir mücadele<br />
stratejisi vardır. Ne kadar kendiniz olabiliyorsanız, yıldırmaya karsı koyma<br />
yeteneğiniz o oranda yüksek olacaktır.<br />
• Denge bölgeleri oluşturmak: Yıldırma, mağdurun istikrarını ve yaşam<br />
düzenini bozar. Denge bölgesi, her tür istikrarsızlığın ve güvensizliğin<br />
ortadan kalktığı, kurbanın kendini güven ve esenlik içinde hissettiği bir
43<br />
ortamdır. Söz konusu istikrarsızlığa karsı “denge bölgeleri” psikolojik<br />
şiddetle basa çıkmaya yardımcı olur.<br />
• Mesleki beceri ve nitelikleri geliştirmek: Psikolojik şiddetin oluşturduğu<br />
psikolojik gerilimi azaltmanın bir başka yolu, kişisel ve mesleki nitelikleri,<br />
mümkün olduğu kadar hatalardan arındırarak geliştirmektir. Bu tavır,<br />
kurbanın kendisine karsı duyduğu güveni ve özsaygısını yükseltir.<br />
• Ruh sağlığını korumak: Geliştirilen güçlü psikolojik uyum, kurbanın<br />
psikolojik yaralanmasını engeller ve psikolojik şiddet karsısında onu daha<br />
donanımlı kılar.<br />
• Algılama stratejilerini güçlendirmek: Her tür yıldırma faktörü insanın<br />
kişilik süzgecinden geçer. Bu kişilik onun psikolojik şiddete tepkisinin ne<br />
kadar güçlü olacağını belirler. Kurbanın direncinin ölçüsü, yıldırmayı tolere<br />
etme katsayısıdır.<br />
• Değerleri açıklamak: Kişisel değerlerin bilincine varmak ve yasamın bu<br />
değerlerle doğal bir uyum içinde olduğundan emin olmak, yıldırmaya karsı<br />
direnç göstermede etkin bir yoldur. Mağdur değerleri nedeniyle kurban<br />
seçildiğini unutmamalıdır. Mağdur, değerlerinden vazgeçerek bu saldırıyı<br />
ortadan kaldıramaz. Kendini kurtaracak en güçlü silahın, sahip olduğu<br />
değerleri olduğunu bilmelidir.<br />
Yıldırmaya maruz kalan kişilere en az şekilde zarar görmesi için farklı<br />
araştırmacılar farklı tavsiyelerde bulunmuşlardır. İnançlı olmak bunlardan ilkidir.<br />
Kişi güçlü olduğuna ve bu durumla basa çıkabileceğine inanmalıdır. Tabii ki bu<br />
durumdan kurtulmak için bir plan yapmak ve bu plana sadık kalmak gerekir. Doğru<br />
planlar yapmak ve durumu net algılamak için iş yeri ile aranıza bir mesafe koyun ve<br />
geniş bir bakış açısı edinin. Mağdur, sosyal ortamlara girmeli ve kendini<br />
yalıtmamalıdır. Aile ve arkadaşlardan destek alınmalıdır. İnsanlarla bir arada
ulunarak özgüveni geliştirecek şeyler yapılmalıdır. Hobilerle ilgilenilmeli,<br />
yapmaktan hoşlanılan şeylere zaman ayrılarak kuvvet toplanmalıdır. Varolan<br />
beceriler gönüllü işler gibi başka şekillerde kullanılabilir. Bu, başarı ve ise yarama<br />
hissi verecek ve özgüveni arttıracaktır. Kurban zihniyetinin bırakılması<br />
gerekmektedir. Kontrolün kişide olduğuna ve seçenekler olduğuna<br />
inanılmalıdır.(Çakır, 2006: 29)<br />
44<br />
Özgüveni yüksek, kendinden emin, bunca baskı ve yıldırmaya rağmen hala bir<br />
şeyler başarabileceğini kendine kanıtlayabilen mağdur, sorunun çok daha rahat<br />
üstesinden gelecektir.<br />
1.9.2.2. ÖRGÜTSEL BAŞAÇIKMA YOLLARI<br />
Literatürde sözü edilen ve gerçekte de uygulanma şansı bulmuş bir kavramdan<br />
söz etmeliyiz; Whistleblowing. Henüz dilimize tam olarak adapte olamamış bu<br />
kavramın Türkçe anlamı; ihbar ve ifşa etmek, herkese duyurmak, açıklamalarda<br />
bulunmaktır.(Arıkan ve diğerleri, 2002: 727)<br />
Whistleblowing, örgütlerde muhtemel kötü ve yanlış davranışların raporlanması<br />
veya açığa çıkarılmasıdır. Whistleblowing’i, bir örgüt içerisinde yasa-dışı ve etik<br />
değerlere uygun olmayan davranış ve eylemlerin örgüt içi veya örgüt dışı başka<br />
kişilere veya kurumlara zarar vermemesi için enformasyon sahibi kişiler tarafından<br />
sorunları çözme güç ve yetkisine sahip iç ve dış otoritelere bildirilmesi olarak<br />
tanımlamak mümkündür. (Özler ve Mercan, 2009: 148)<br />
Araştırmalarda mobbing mağdurunun sessiz kaldığı mobbingi iade etmekte<br />
zorlandıkları görülmüştür. İspatlanması oldukça zor olan mobbingin ortaya çıkışında<br />
whistleblower’ların duyarlı davranışları etkili olacaktır. Bununla birlikte işletmede<br />
etik olmayan davranışların iletildiği bir örgüt kültürünün hâkim olması zorbaların
mobbing eyleminde bulunma istekliliğini de azaltmada etkili olabilecektir.(Özler ve<br />
Mercan, 2009: 150)<br />
45<br />
Yıldırmanın üst yönetim tarafından görmezden gelinmesi bu sendromun<br />
büyümesine etki eden en önemli faktörlerden biridir. Çünkü herhangi bir anlaşmazlık<br />
kontrolden çıkmış gibi görünen bir duruma dönüşür ve çalışanlar çözüm için nereye<br />
başvuracaklarını bilemezler. Bu durum göz önüne alındıcında ise yıldırma ile<br />
bireysel basa çıkma yollarını destekleyecek olan bazı örgütsel basa çıkma yolları da<br />
bulunduğunun bilinmesi gerekmektedir.<br />
Liderlik olgusunun zayıf olduğu örgütlerde yıldırma ile daha çok karsılaşma<br />
ihtimali olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur. Yöneticinin insan iliksileri<br />
noktasında zayıflığı ve duygusal zekâdan yoksun oluşu, yıldırmanın zemin<br />
bulmasına neden olur. Lider psikolojik şiddetin tarafları arasında bir uzlaşma noktası<br />
bulup, psikolojik şiddeti ortadan kaldıramazsa, her geçen gün şiddet biraz daha<br />
yayılır ve kökleşir. İşyerinde psikolojik şiddetin ortadan kaldırılması için, lider<br />
vasıfları olan bir yönetici, tarafları memnun edecek veya iki tarafın da bazı<br />
fedakârlıklarda bulunacakları bir sonuç için müzakere tekniklerini kullanmalıdır.<br />
Bunun için önceden hazırlık yapılması ve karsı tarafın ihtiyaçlarına duyarlı<br />
olunmalıdır. Liderin, uzlaşma noktaları oluşturduktan sonra ilişkileri geliştirmek<br />
suretiyle, yıldırma kaynaklarını ortadan kaldırması gerekir. (Aktan)<br />
Mobbing riskini azaltmak ve özenli, destekleyici bir ortam yaratmak için on iki<br />
ilkeden bahseder Davenport ve diğerleri: (Davenport, Schwartz, Elliot, 2003:116)<br />
1. Kuruluşun amaçlarını ve çalışanlarına nasıl davranılacağını açıklayan bir hedef<br />
saptaması olmalı. Bütün çalışanları aynı safta tutan bir görüş ve değerler<br />
saptaması olmalı.<br />
2. Kuruluşun yapısı: açıkça tanımlanmış raporlama düzeyi belirlenmiş olmalı.
3. İş tanımları: Görev ve sorumluluklar şeklinde tanımlanmış olmalı.<br />
4. Personel politikaları: Beklenen davranışları ve ahlak standartlarını da içeren,<br />
46<br />
kapsamlı, kalıcı ve yasal olmalı.<br />
5. Disiplin konuları: Hızlı, tarafsız ve kalıcı olmalı.<br />
6. Çalışanlar da örgütün hedef ve amaçlarını benimsemiş, bu hedeflere ulaşmadaki<br />
rolleri konusunda eğitilmiş olmalı.<br />
7. İşe yeni girenler, sadece teknik özelliklerine göre değil, çeşitlilikle başa<br />
çıkabilme, sorun çözebilme ve kendi kendini yöneten bir ekip içinde çalışabilme<br />
gibi niteliklerle duygusal zekâları da göz önüne alınarak seçilmiş olmalı.<br />
8. İş eğitimi ve personel gelişimi: bütün çalışanlar için çok önemli ve değerlidir.<br />
Sistem değişen çevrenin ihtiyaçlarını karşılar. Eğitimde, teknik bilgilerle insan<br />
ilişkilerine de önem verilir.<br />
9. İletişim: açık, dürüst ve zamanında olmalı.<br />
10. Katılım, ekip çalışması, yaratıcılık, karar verebilme, güven, yetkilendirme: örgüt<br />
hedeflerine ulaşmada personel katılımını mümkün olan en üst düzeye çıkaracak<br />
yapılar bulunmalı.<br />
11. Sorun çözme / aracılık: her düzeydeki sorunu çözmek için bir mekanizma olmalı.<br />
Sorunun gerçekten çözülüp çözülmediği izlenmeli.<br />
12. Çalışanlara Yardım Programı (ÇYP): firmada böyle bir program olmalı, bunun<br />
olmadığında, davranışsal risk tayini ve yönetimini içeren bir eşdeğeri bulunmalı.
47<br />
Mobbinge karşı önlemler almak ve bir politika oluşturmak örgütün başarısı için<br />
kaçınılmazdır.<br />
“Çalışanlarımızın yaşamları, ürünümüzün kalitesi kadar önemlidir.”<br />
1.10.MOBBİNGİN HUKUKSAL SONUÇLARI<br />
Levi Strauss & Co.’nun Hedef Bildirgesinden…<br />
İş Hukuku, işçi statüsünde çalışan ve bu kişileri çalıştıranlarla ilgilenen bir hukuk<br />
dalıdır. Amacı, ekonomik açıdan zayıf taraf olarak görülen işçiyi korumaktır. İş<br />
Hukuku, işçi, işveren ve devlet arasındaki üçlü ilişkiyi düzenler. İşçiyi korumak ve<br />
çalışma barışını sağlamak için işverene ve devlete getirilen yükümlülükler, işçinin ve<br />
işçi örgütlerinin uyması gereken davranış biçimleri ve isçi hakları bu hukuk dalının<br />
konusunu oluşturmaktadır. İş Hukuku’nun kapsamı ve amacı göz önüne alındığında<br />
yıldırma konusunun diğer önemli bir yanının hukuksal boyutu olduğu görülür.(Sakar,<br />
2000: 28)<br />
İş Kanunu hükümleri göz önüne alındığında literatürde yer alan ve genel olarak<br />
kabul edilmiş yıldırma eylemlerinden sadece cinsel taciz ve aşağılamak olan iki<br />
madde ile bağlantı bulabiliriz. Bu da tabii ki yeterince tatmin edici bir koruma<br />
sayılamaz. İş Kanunu ve bağlantılı yönetmeliklerin hiçbirinde işçilerin iş ya da işyeri<br />
dolayısıyla karsılaşabilecekleri psikolojik rahatsızlıklardan, bunların önlemlerinden<br />
ya da bu konuda işverenlerin sorumluluğundan bahsedilmemektedir.<br />
Mobbing konusunda toplumu bilinçlendirme ve yönlendirme amacıyla kurulmuş<br />
www.mobbingturkiye.net sitesinde şu sıralar bu konu ile ilgili bir e-imza kampanyası<br />
yürütülmektedir. Kampanyanın amacı; kanunlarımızda mobbing kavramının bir<br />
karşılık bulması ve mağdurların mağduriyetinin hukuken tanınmasıdır.<br />
Kampanyanın içeriği şu şekildedir:
48<br />
İmzalarınızla Borçlar kanunu tasarısında işçinin kişiliğinin korunması<br />
416.maddesinin ve 4857 sayılı İş kanununun 24/II bendindeki d) fıkrasının<br />
aşağıdaki şekilde düzenlenmesi için kamuoyu oluşturulması hedeflenmektedir. Şu<br />
anda tasarıdaki madde aşağıdaki gibidir.<br />
IV. İşçinin kişiliğinin korunması<br />
1. Genel olarak<br />
Madde 416- İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı<br />
göstermek, sağlığını gerektirdiği ölçüde gözetmek ve işyerinde ahlâka uygun bir<br />
düzenin gerçekleştirilmesini sağlamakla, özellikle kadın ve erkek işçilerin cinsel<br />
tacize uğramamaları ve cinsel tacize uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri<br />
için gerekli önlemleri almak gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. İşveren, işçinin<br />
yaşamını, sağlığını ve bedensel bütünlüğünü korumak için gerekli önlemleri almakla<br />
yükümlüdür.<br />
Buna göre işveren, hizmet ilişkisinin ve yapılan işin niteliği göz önünde<br />
tutulduğunda, hakkaniyet gereği kendisinden beklenen; deneyimlerin zorunlu kıldığı,<br />
teknik açıdan uygulanabilir ve işyerinin özelliklerine uygun olan önlemleri almakla<br />
yükümlüdür. İşverenin yukarıdaki fıkra hükümlerine uymaması sonucunda işçinin<br />
ölmesi durumunda, desteğinden yoksun alanların bu yüzden uğradıkları zararlara<br />
karşılık isteyecekleri tazminat, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk<br />
hükümlerine tâbidir<br />
Mobbing Türkiye ekibinin değişmesini istediği şekli ise şöyledir.<br />
Madde 416- İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı<br />
göstermek, işçiyi her türlü aşağılama, saldırı ve hakaret içerikli davranışlardan<br />
korumakla, ruhsal ve fiziksel sağlığını gerektirdiği ölçüde gözetmek ve işyerinde<br />
insan onurunu yakışır bir düzenin gerçekleştirilmesini sağlamakla, özellikle kadın ve
erkek işçilerin cinsel ve psikolojik tacize uğramamaları ,cinsel tacize ve psikolojik<br />
yıldırmaya uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri<br />
almakla yükümlüdür.<br />
49<br />
Buna göre işveren, hizmet ilişkisinin ve yapılan işin niteliği göz önünde<br />
tutulduğunda, hakkaniyet gereği kendisinden beklenen; deneyimlerin zorunlu kıldığı,<br />
teknik açıdan uygulanabilir ve işyerinin özelliklerine uygun olan önlemleri almakla<br />
yükümlüdür. İşverenin yukarıdaki fıkra hükümlerine uymaması sonucunda işçinin<br />
ruh sağlığının zarar görmesi durumunda, desteğinden yoksun kalanların bu yüzden<br />
uğradıkları zararlara karşılık isteyecekleri tazminat, sözleşmeye aykırılıktan doğan<br />
sorumluluk hükümlerine tâbidir.
2. ÖRGÜTSEL BAĞLILIK<br />
2.1. ÖRGÜTSEL BAĞLILIK KAVRAMI VE TARİHÇESİ<br />
50<br />
Bağlılık kavramı TDK sözlükte şöyle tanımlanır: Bireylerin kendilerini bir<br />
topluluk, toplumsal kesim ya da kümenin üyesi saymaları.(www.tdkterim.gov.tr)<br />
İşgörenlerin işle ilgili tutumlarından biri olan örgütsel bağlılık özellikle<br />
1970’lerden sonra üzerinde fazlaca durulmuş bir kavram olmasına rağmen tam bir<br />
fikir birliğine varılamamıştır. Bunun nedeni, sosyoloji, psikoloji, sosyal psikoloji ve<br />
örgütsel davranış gibi farklı disiplinlerden gelen araştırmacıların konuyu kendi<br />
uzmanlık alanları temelinde ele almalarıdır. Bu sebeple örgütsel bağlılık literatürü<br />
incelendiğinde birçok bağlılık tanımı karşımıza çıkmaktadır (Çakar ve Ceylan,<br />
2005:53).<br />
İş doyumu iş deneyimleri sonucunda oluşan bir tutum olup örgüte bağlılık ile<br />
yakından ilişkili ancak farklı bir kavramdır. Bağlılık, amaçlar ve değerler de dahil<br />
olmak üzere, bireyin örgüte karşı genel bir tepkisini yansıtan, daha global bir<br />
kavramdır. Oysa, iş doyumu, çalışanların iş deneyimlerine bağlı olarak işlerine ve<br />
işlerinin bazı yönlerine gösterdikleri tepkidir (Mowday v.d., 1979: 225).<br />
İş Tatmini ve Örgüte Bağlılık arasındaki temel fark, "işimi seviyorum" ve<br />
"çalıştığım örgütü seviyorum" şeklinde özetlenebilir. İş tatmini, çalışanın yapmakta<br />
olduğu işine karşı geliştirdiği tutumlarla ile ilgili iken, örgüte bağlılık çalışanın<br />
çalıştığı örgüte karşı geliştirdiği tutumlarla ilgilidir.<br />
Bir kavram ve anlayış biçimi olarak bağlılık, toplumsal içgüdünün duygusal bir<br />
ifade şeklidir. İnsanoğlunun en güçlü duygularından biri olan bağlılık, aynı zamanda<br />
bir kişiye, bir düşünceye, bir kuruma ya da kendimizden daha büyük gördüğümüz bir<br />
olguya karşı gösterdiğimiz bağlılığı ve yerine getirmek zorunda olduğumuz bir<br />
yükümlülüğü ifade etmektedir (Ergun, 1975: 98).
51<br />
Örgütsel bağlılık, örgütlerin varlıklarını koruma uğraşlarının hem temel<br />
etkinliklerinden hem de nihai hedeflerinden biridir. Çünkü örgütsel bağlılığı olan<br />
bireyler daha uyumlu, daha doyumlu, daha üretken olmakta, daha yüksek derecede<br />
sadakat ve sorumluluk duygusu içinde çalışmakta, örgütte daha az maliyete neden<br />
olmaktadır (Balcı, 2003: 27).<br />
Örgütsel Bağlılık kavramının gelişimine bakacak olursak;<br />
Mayer ve Allen bağlılığı duygusallık, süreklilik ve normatif olarak birbirini<br />
tamamlayan üç yönlü bir görüş açısı ile değerlendirmekteler. Mowday, Steers ve<br />
Porter duygusal bağlılığı, örgütte kalmak için örgüt değerlerini gönüllü olarak kabul<br />
etmek olarak açıklıyorlar. Becker, sürekli bağlılığı, örgüt üyeliğini sürdürme isteği<br />
olarak açıklıyor. Wiener normatif bağlılığı, örgütü ve örgütün faaliyetlerini<br />
desteklemek için bir sorumluluk algısı olarak açıklıyor. ( Somers, 1995: 49).<br />
Kantar örgüt bağlılığını sadakat ve örgüte güç katmak için gönüllü bir katılım<br />
olarak açıklıyorlar ( Buchanan, 1974: 535)<br />
Lee örgüt bağlılığını sadakat, ait olma derecesi ve örgütsel kimlik olarak<br />
tanımlıyor ( Buchanan, 1974: 535).<br />
Porter, Crampon, Simith, Porter, Steers, Mowday ve Boulion örgüt bağlılığını bir<br />
iş görenin örgüte sadakati örgütün lehinde gönüllü olarak yüksek bir çaba sarf<br />
etmesi, örgüt ile benzer değer ve hedef seviyesinde olması ve üyeliğini sürdürme<br />
isteği olarak tanımlamaktalar. (Bateman, Strasser, 1984: 97)<br />
Penley ve Gould de yaptıkları çalışmada örgütsel bağlılıkta iki hâkim görüşün<br />
olduğunu ve bu görüşleri Angle’de duygusal ve aracı formlar olarak tanımladığını,<br />
aracı formun Barnard’ın çalışmasından duygusal formunda Buchanan’in<br />
çalışmasından kökleştiğini. Ayrıca Hall, Schneider ve Nygren’in örgütsel bağlılığı<br />
örgütsel kimliğin bir türü olarak düşündüklerini ortaya koymuşlardır. Yine aynı
çalışmada Penley ve Gould’de Etzioni’n bağlılık modeline duygusal formu manevi<br />
devir bağlılığı, aracı formu da çıkar bağlılığına (zorunlu bağlılık ) karşılık geldiğini<br />
söyleyerek bu görüşlerin bir model altında toplanabileceğini ortaya koymuşlardır.<br />
2.2. ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN KRONOLOJİSİ<br />
52<br />
Literatür taramamız neticesinde Örgütsel Bağlılık kavramı ile ilgili yapılmış<br />
çalışmaların kronolojisini şu şekilde oluşturmak mümkündür.<br />
1956 -Whyte Fazla örgüt bağımlısı kişinin tanımını yaptı ve örgüt için olabilecek<br />
zararları üzerine çalıştı.<br />
1958 -March & Simon Örgüte bağlılığın değişimsel modelini adapte ettiler.<br />
-Morris & Sherman Yine örgüte bağlılığın değişimsel modeli üzerinde<br />
araştırma yaptılar.<br />
1960 -Gouldner Örgüte bağlılığı güçlendirmek için karşılıklılığın önemini buldu.<br />
1961 -Etzioni Bağlılığın kategorizasyonlarını yapan ilk kişi oldu.<br />
1964 -Lodahl Sosyal ilişkilerin örgüte bağlılığı olumlu yönde etkilediğini buldu.<br />
-Katz İyi işleyen bir örgüt için örgüte bağlılığın önemini buldu.<br />
1966 -Grusky Eğitim, cinsiyet ve bağlılık ilişkilerini inceledi.<br />
-Grusky Ödüllendirme ve beklentilerin çalışanların bağlılıklarını üzerindeki<br />
etkisini inceledi.<br />
1967 -Downs Örgüte fazla bağlı kişileri "fanatik" olarak nitelendirdi ve örgüte olan<br />
zararlarını inceledi.<br />
1968 -Mintzer Faydacı örgütlerin çalışanlarının bağlılıklarını düşürdüğünü buldu.<br />
1970 -Patchen Örgütle özdeşleşme kelimesini örgüte bağlılığı açıklamak için<br />
kullandı. Patchen Örgüte karşı grup tutumlarının örgüt bağlılığı ile ilgili olduğunu<br />
buldu. Aynı sonucu örgüte bağımlılık ve güven değişkenleri için de buldu.<br />
-Schein Örgüte bağlılığının, örgütsel verimliliğin önemli göstergelerinden<br />
birisi olduğunu buldu.<br />
-Steers Aynı şekilde örgüte bağlılığının, örgütsel verimliliğin önemli<br />
göstergelerinden birisi olduğunu buldu.
53<br />
-Campbell, Dunette Örgüt ikliminin, örgüt bağlılığı üzerinde bağımsız bir<br />
Lawlerand & Weick etkisi olduğunu buldular.<br />
1971 -Lee Olumlu üst-ast ilişkisinin örgüte bağlılığı arttırdığını buldu.<br />
belirtti.<br />
-Sheldon Hedef ve değer bütünlüğünün örgüte bağlılık üzerindeki etkisini<br />
1972 -Herbiniak & Alutto Değişimsel bağlılık modelini adapte ettiler.<br />
-Herbiniak & Alutto Cinsiyet ve bağlılık ilişkisini üzerinde çalıştılar.<br />
-Hall & Shnider Göreve bağlı olan değişim ve sorumluluğun örgüte bağlılığı<br />
artırdığını buldular.<br />
1974 -Buchanan Örgüte bağlılığın tutumsal modelini adapte etti.<br />
-Buchanan Kişinin örgüt içinde çalıştığı yıllar boyunca, sahip olduğu iş<br />
deneyimlerinin doğası ve kalitesi örgüte bağlılığı belirlemede önemli bir etken<br />
olduğunu buldu.<br />
-Porter Örgüt bağlılığına tutumsal yaklaşım modelini öne sürdü.<br />
-Modway, Porter & Dubin Performans ve bağlılık ilişkisi üzerine çalıştılar.<br />
-Herbiniac Yaş, kıdem ve örgüt bağlılığı ilişkileri üzerine çalıştı.<br />
-Dubin Kişisel ilgilerin örgüte bağlılıkla ilişki içinde olduğunu buldu.<br />
1975 -Etzioni Faydacı örgütlerin kötü etkilerini belirtti.<br />
-Steers Örgüt bağlılığının, örgütsel verimliliğin göstergelerinden birisi<br />
olduğunu belirtti.<br />
1976 -Steers Personel devri ve örgüt bağlılığı arasındaki ilişkiyi inceledi.<br />
1977 -Steers Örgüt bağlılığı üzerine bir model geliştirdi.<br />
-Steers Örgüte bağlı çalışanların, örgüte kalıcı ve güvenli bir iş gücü<br />
sağladıklarını buldu.<br />
-Salancik Rol belirsizliğinin sorumluluğu ve dolayısı ile örgüte bağlılığı<br />
düşürdüğünü buldu.<br />
-Salancik Örgütün değerleri hakkında çalışana bilgi veren iletişim sürecinin<br />
çalışanın örgüte bağlılığını artırdığını buldu.<br />
-Salancik & Staw Davranışsal bağlılık modelini ileri sürdüler.<br />
1978 -Salancik & Pfeffer Örgüt tarafından çalışan üzerinde uygulanan kontrolün<br />
örgüte bağlılıkla ilişkili olduğunu buldular.
54<br />
-Kidron Güçlü kişisel iş ahlakının örgüte bağlılıkla ilişkili olduğunu buldu.<br />
-Koch & Steers Görevin içeriği, geri bildirim, sorumluluk ve otonominin örgüte<br />
bağlılıkla ilişkili olduğunu buldular.<br />
1979 -Mowday Örgüt bağlılığına psikolojik yaklaşım adapte etti.<br />
-Mowday & McDade Çalışma başlamadan önceki bilginin örgüt bağlılığını<br />
belirlemedeki önemini belirttiler.<br />
-Bartol Rol çatışması rol belirsizliği ve ağır rol yükünün örgüt bağlılığı ile ilişki<br />
içinde olduğunu buldu.<br />
-Gould Örgütsel bütünleşme kelimesini örgüt bağlılığı anlamında kullandı.<br />
-Morris & Koch Rol çatışması rol belirsizliği ve ağır rol yükünün örgüte bağlılık<br />
üzerindeki etkisi konusunda çalıştı.<br />
-Morris & Steers Eğitimin örgüt bağlılığı üzerindeki etkisi alanında çalıştılar.<br />
-Morris & Steers Örgüt büyüklüklerinin ve kontrol alanlarının örgüte bağlılıkla<br />
ilişki içinde bulunmadıklarını buldular.<br />
1980 -O'Reilly & Caldwell Çalışmak için o örgütü seçmenin örgüte bağlılığı<br />
belirlemede önemli olduğunu buldular.<br />
-Pfeffer & Lawler Kariyerin başlangıcındaki iş alternatiflerinin varlığının<br />
önemini belirttiler.<br />
1981 -Korman Bağlılık ve özel hayat ilişkilerini inceledi.<br />
incelediler.<br />
-Rowan Örgüte fazla sadakatin zararları üzerinde durdu.<br />
-Rhodes & Steers Algılanan ödeme eşitliği ve bağlılık arasındaki ilişkiyi<br />
-Morris & Sherman Başarma ihtiyacı başarma duygusu ve yüksek derecedeki<br />
ihtiyaçların örgüte bağlılık üzerindeki etkisini incelediler.<br />
-Morris & Sherman Yaş ve kıdemin örgüte bağlılık üzerindeki etkisini<br />
incelediler.<br />
-Angle & Perry Yenilik ve yaratıcılık için yüksek derecede örgüte bağlı kişilerin<br />
önemli olduğunu belirttiler.<br />
-Angle & Perry Yaş-kıdem ilişkisinin örgüte bağlılık üzerindeki etkisini<br />
incelediler.
55<br />
-Scholl Beklentiler ve eşitlik durumlarında bağlılığın nasıl bağımsız olarak<br />
ortaya çıktığını tanımladılar.<br />
-Morris & Sherman Yaş ve kıdemin bağlılık üzerindeki etkisini incelediler.<br />
1982 -Mowday Örgüt bağlılığının süreç modelini geliştirdi.<br />
-Morris & Sherman Örgüte bağlılığın psikolojik modelini adapte ettiler.<br />
-Morrow Bağlılığa ilişkin teorileri ve araştırmaları gözden geçirdi.<br />
1983 Rusbult & Farrell Örgüt bağlılığının yetki modelini geliştirdiler.<br />
2.3. ÖRGÜTSEL BAĞLILIK YAKLAŞIMLARI<br />
Kronolojisini incelediğimiz örgütsel bağlılıkla ilgili yaklaşımları birbirinden ayırt<br />
etmek, bir sıraya koyup ayrıntılarından bahsetmek, konuya birçok bilim dalından<br />
araştırmacıların katkıda bulunduğu düşünülürse, karmaşık bir işlemdi. Biz<br />
çalışmamızda ana başlıklar altında, kronolojik sıralamayı bir tarafa bırakıp, ele aldık<br />
örgütsel bağlılığı. Üç ana başlık altında; Tutumsal Bağlılık, Davranışsal Bağlılık ve<br />
Normatif Bağlılık olarak ele alıp, araştırmacıları bu başlık altında kabaca<br />
inceledikten sonra, bütün bu süreci potasında eritmiş Allen ve Meyer’in üç boyutlu<br />
yaklaşımını ayrı bir başlık altında inceledik.<br />
2.3.1. TUTUMSAL BAĞLILIK<br />
Tutum, bireyleri belirli bir davranışa yönlendiren eğilimi ifade eder. Tutumların<br />
duygusal, bilişsel ve davranışsal olmak üzere üç öğesi bulunmaktadır. Duygusal öğe;<br />
tutum nesnesiyle güdülen duygusal davranımlar diğer bir ifadeyle tutumun kişide<br />
oluşturduğu duygusal tepkilerdir. Bilişsel öğe; bireyin bir nesne, olay ya da diğer<br />
kişiler hakkındaki inançlarıdır. Davranışsal öğe ise tutum doğrultusunda harekete<br />
geçmeyi belirtir (Gül, 2003: 40).<br />
Tutumsal bağlılıkla anlatılmak istenen; genel olarak, işgören örgütüyle<br />
özdeşleşerek örgütün değerlerini içselleştirir ve örgütün taleplerine uyum sağlar. Bireyin<br />
örgüte dönük olumlu eğilimleri mevcuttur.
56<br />
Tutumsal bağlılıkta, çalışanın örgüte bağlılığının, örgütle bağlarının niteliğinin ve<br />
bağların doğasının yansıması olduğu öne sürülmektedir. Tutumsal bağlılık yaklaşımı<br />
literatürde, örgütsel bağlılık kavramı karşılığında kullanılan en yaygın tanımdır.<br />
Tutumsal yaklaşımı temel alan çalışmalarda, örgüt odak noktasında yer aldığı için,<br />
kavram örgütsel bağlılık olarak ifade edilmektedir. Burada bağlılığın belirtileri, çalışanın<br />
örgüt içindeki kimliğini benimseyerek kendisini örgüt ile ifade etmesi ya da kendini<br />
örgütle özdeşleştirmesi, örgüt değerlerine ve amaçlarına inanması ve bu amaçları<br />
gerçekleştirebilmek ve örgütün bir parçası olabilmek için çaba göstermesi böylece<br />
örgütte kalma isteği duymasıdır (Ergeneli ve Sağlam Arı, 2005: 125).<br />
2.3.1.1. ETZİONİ’İN YAKLAŞIMI<br />
Etzioni, örgütün üyeler üzerindeki güç veya yetkilerinin, üyenin örgüte<br />
yakınlaşmasından kaynaklandığını ileri sürmektedir. Örgütsel bağlılığı, üyelerin<br />
örgüte yakınlaşmaları açısından üçe ayıkmaktadır (İnce ve Gül, 2005: 32).<br />
1. Ahlaki Bağlılık: Örgütün amaçları, değerleri ve normlarını içselleştirme ile<br />
otoriteyle özdeşleşme temeline dayanır. Bireyler toplum için faydalı amaçları takip<br />
ettiklerinde örgütlerine daha çok bağlanırlar.<br />
Diğer bir ifadeyle, moral bağlılık örgütün amaçları, değerleri ve normlarının<br />
içselleştirilmesine ve yetkiyle özdeşleşmeye dayalı, örgüte pozitif ve yoğun bir<br />
yöneliştir. Dolayısıyla, ahlaki açıdan yakınlaşma standartlar ve değerler<br />
içselleştirildiğinde ve örgüte bağlılık göreceli olarak ödüldeki değişmelerden<br />
etkilenmediği zaman ortaya çıkmaktadır. Moral bağlılıkta kişi örgütün amacını<br />
ve örgütteki işini değerli saymakta ve işi, her şeyden önce ona değer verdiği için<br />
yapmaktadır (İnce ve Gül, 2005: 33).<br />
2. Hesapçı Bağlılık: Örgüt ile üyeleri arasındaki alışveriş ilişkisini temel almaktadır.<br />
Üyeler örgütlerine katkıları karşılığında elde edecekleri ödüllerden dolayı bağlılık<br />
duymaktadırlar.
57<br />
Hesapçı bağlılık ahlaki açıdan yakınlaşmaya göre örgütle daha az yoğun bir ilişki<br />
yansıtmaktadır. Bu bağlılık türünde bireyler bağlılık düzeylerini, güdülerini<br />
karşılayacak şekilde ayarlamaktadırlar. Bu bağlılık türünün temel felsefesi Kanter’in<br />
devama yönelik bağlılık türünde olduğu gibi örgüt ile üyeler arasında gelişen alış-<br />
veriş ilişkisidir. Kişi kendisine gereken iş normuna uygun ölçüde bir bağlılık<br />
göstermektedir (İnce ve Gül, 2005: 43).<br />
3. Yabancılaştırıcı Bağlılık Bireysel davranışların sınırlandırıldığı durumlarda<br />
oluşan ve örgüte doğru olumsuz bir yönelimi ifade etmektedir. Birey, psikolojik<br />
olarak örgüte bağlılık duymamakta fakat üyeliğini devam ettirmektedir (Mowday<br />
ve diğerleri, 1982: 21-22).<br />
Ahlaki açıdan yakınlaşma, örgütün amaçları, değerleri ve normlarının<br />
içselleştirilmesi ile örgüte pozitif ve yoğun bir yöneliştir. Hesapçı bağlılıkta ise,<br />
örgütle daha az yoğun bir ilişki olup, örgütle alışveriş ilişkisine dayalıdır.<br />
İşgörenlerin katkıları ve örgütlerin sunduğu “katkı-karşılık” teorisine benzemektedir.<br />
Yabancılaştırıcı bağlılıkta ise, bireysel davranışın sınırlandırıldığı durumlarda<br />
bulunan, örgüte olumsuz bir yönelişi temsil eder (Durmaz, 2003: 63).<br />
2.3.1.2. KANTER’İN YAKLAŞIMI<br />
Bağlılık iki farklı sistem içerisinde ortaya çıkar. Bunlar sosyal sistem ve kişilik<br />
sistemidir. Sosyal sistemlerde kişilerin bağlılıkları üç temel alandan oluşur. Bunlar:<br />
sosyal kontrol, grup birliği ve sistemin devamlılığıdır. Kişilik sistemi ise bilişsel,<br />
duygusal ve normatif yönelimlerden meydana gelmektedir. Örgüt tarafından üyelere<br />
empoze edilen davranışsal talepler farklı bağlılık türlerinin ortaya çıkmasına sebep<br />
olur.(Kanter, 1968: 500)<br />
Bu talepler üç değişik bağlılık oluşturmaktadır.
1. Devama yönelik bağlılık; Kişinin üyeliğini sürdürerek sosyal sistemdeki rolüne<br />
58<br />
bağlanması ve örgütün sürekliliğine kendisini adamasıdır. Diğer bir ifadeyle, bir<br />
üyenin örgütün kalıcılığını sağlamaya kendini adaması olarak tanımlanır.<br />
Ayrılmanın maliyetinin, kalmanın maliyetinden daha büyük olduğu fikrine<br />
dayanmaktadır (İnce ve Gül, 2005: 30)<br />
Devama yönelik bağlılıkta, bireylerin örgüte bağlanmasının nedeni örgütün<br />
sürekliliğinin sağlanmasıdır. Bireylerin örgüte girebilmek için ve örgüt üyesi<br />
olarak yaptıkları fedakârlık ve çabalar örgütten ayrılmayı zorlaştırır (Adanalı,<br />
2007: 5).<br />
Faydacı bir bakış açısına dem vurulmuştur.<br />
2. Kenetlenme bağlılığı; Kanter, önceki sosyal ilişkilerden feragat veya grubun<br />
kenetlenmesini kolaylaştırıcı, simge, sembol ve törenlere katılım gibi vasıtalar<br />
aracılığıyla bir örgütteki sosyal ilişkilere bağlanma olarak tanımlamaktadır.<br />
Kenetlenme bağlılığına birleşme de denilmektedir (İnce ve Gül, 2005: 31).<br />
Kenetlenme bağlılığı kişinin bir gruba ve bu gruptaki ilişkilere bağlılığıdır.<br />
Kenetlenme bağlılığı gruba karsı olumlu duygusal yaklaşımları içerir. Grubun her<br />
üyesiyle ilgilenmek, ilişkide bulunmak ve gruba ait olduğunu hissetmek kişiye<br />
duygusal açıdan bir tatmin sağlayacaktır. Elde edilen bu tatmin kişiyi örgütüne<br />
bağlayacaktır (İnce ve Gül, 2005: 42).<br />
Örgütün kurumsallığından çok çalışma arkadaşlarına olan duygusal bağlılığa dem<br />
vurulmuştur.<br />
3. Kontrol bağlılığı; Bireyin örgütün normlarına bağlı olmasıdır. Birey örgütün<br />
kendisinden beklediği davranışları ve uyulmasını istediği taleplerini doğru, kabul<br />
edilebilir ve etik bulur. Çünkü bu davranış ve talepler bireyin kendi değerlerine
59<br />
de uygundur. Bu nedenle örgütün isteklerine ve beklentilerine uygun davranışlar<br />
sergilemekte ve otoriteye itaat etmektedir. (Kanter, 1968: 501)<br />
Kontrol bağlılığı örgüte karsı olumlu normatif yönelimleri içermektedir. Kontrol<br />
bağlılığı, üyenin örgütün norm, amaç ve değerlerinin olumlu davranışlar için<br />
önemli bir rehber olduğuna inanması halinde ortaya çıkmaktadır. (Kanter,<br />
1968:501)<br />
Kişinin amaçlarıyla örgütün kurumsal kimliğinin amaçlarının örtüşmesine dem<br />
vurulmuştur. Organizasyonların istediğinin tam da bu tür bağlılık olduğunu<br />
söylemek sanırım yanlış olmaz.<br />
2.3.1.3. O’REILLY VE CHATMAN’IN YAKLAŞIMI<br />
O'Reilly ve Chatman (1986: 493), örgütsel bağlılığı, kişi ile örgüt arasındaki<br />
psikolojik bağ olarak ele almaktadırlar. Kişi ile örgüt arasındaki bu psikolojik bağın<br />
gelişmesini sağlayan önemli mekanizma özdeşleşmedir. Kişi, örgütün amaçlarını,<br />
değerlerini, özelliklerini kabul eder ve bunlarla özdeşleşir. Bu durumda örgütsel<br />
bağlılık, kişinin örgütün bakış açılarını veya özelliklerini kabul etme ve kendine<br />
uyarlama derecesini yansıtmaktadır. (İlsev, 1997: 34)<br />
Bu yaklaşıma göre örgütsel bağlılık, kişinin örgüte psikolojik olarak<br />
bağlanmasıdır. Örgütsel bağlılığın üç boyutu bulunmaktadır. Bunlar (O’Reilly ve<br />
Chatman, 1986: 492-493)<br />
1. Uyum Bağlılığı: Örgütsel bağlılığın ilk boyutunu oluşturmaktadır. Uyum<br />
gösterme bağlılığında temel amaç, maddi ödülleri elde edebilmek için örgütü bir<br />
araç olarak görmektir (O’Reilly ve Chatman, 1986: 43).Bağlılık, paylaşılmış<br />
değerler için değil, belirli ödülleri kazanmak için oluşmaktadır. Bu bağlılıkta<br />
ödülün çekiciliği ve cezanın iticiliği söz konusudur. (Güney, 2001: 139)
2. Özdeşleşme Bağlılığı: Bireyin örgütle özdeşleşme bağı, bireyin grup içinde<br />
60<br />
tatmin edici bir ilişki kurma ve bu ilişkiyi devam ettirme amacı taşır. Bu<br />
durumda, birey örgütün üyesi olmaktan gurur duymakta, grubun amaç ve<br />
değerlerine inanmakta, saygı duymakta ve kabul etmektedir. Birey, örgütteki<br />
arkadaşlarıyla yakın ilişkiler kurarak özdeşleşmenin temelini oluşturmak<br />
istemektedir. (O’Reilly ve Chatman, 1986: 493)<br />
Bağlılık, diğerleriyle doyum sağlayıcı bir ilişki kurmak veya ilişkiyi devam<br />
ettirmek için meydana gelmektedir. Böylece birey, bir grubun üyesi olmaktan<br />
dolayı gurur duymakta ve başkalarının etkisini kabul ederek doyum sağlayıcı<br />
ilişkiler kurmaktadır. (Güney, 2001: 139)<br />
3. İçselleştirme Bağlılığı: Bireyin ve örgütün değerlerinin uyuşmasıdır. Çalışanın<br />
bireysel değerleriyle örgütün değerlerini uyumlaştırması ve örgütün değerlerinin<br />
kendisine içsel ödül sağladığını algılamasıdır. (Kaya, 2005: 59)<br />
Bütünüyle kişisel ve örgütsel değerler arasındaki uyuma dayanmaktadır. Örgütsel<br />
bağlılığın içselleştirme veya benimsemeye dayanan üçüncü boyutu, bireyin tutum<br />
ve davranışlarını örgütün ve örgütteki diğer insanların değerler sistemiyle uyumlu<br />
kılması halinde ortaya çıkar. (İnce ve Gül, 2005:44)<br />
O’Reilly ve Chatman, örgütsel bağlılığın belirtilen boyutlarının rol üstü<br />
davranışlar ve örgütte kalma isteği açısından farklı sonuçlar meydana getireceğini<br />
belirtmiştir. Rol üstü davranışlar, örgütteki tüm işgörenlerin resmi olarak belirlenmiş<br />
rolleri ile ilgili davranışlarının ötesinde ve örgüt yararına olan davranışlardır. Bireye<br />
doğrudan çıkar sağlamayan, aksine örgüt yararına fazladan zaman ve çaba harcamayı<br />
gerektiren bu davranışlar özdeşleşme ve benimseye (içselleştirme) dayanan bağlılığın<br />
sonucunda görülmektedir. Bu bağlılık boyutlarına sahip olan bireylerde örgütte<br />
kalma isteği de oldukça yüksektir. Rol üstü davranışlar ile uyum gösterme bağlılığı<br />
arasında ise anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Bu bağlılığa sahip olan bireyler sadece<br />
belirli ödüller elde edebilmek için, yani çıkarları için örgütle ilgilenmektedirler.
Bundan dolayı islerinin gerektirdiğinden fazlasını yapmaya yönelik bir çaba içinde<br />
bulunmazlar. Bu düşüncedeki bireylerin örgütte kalma istekleri oldukça azdır.<br />
(Uygur, 2004: 17)<br />
2.3.1.4. PENLEY VE GOULD’UN YAKLAŞIMI<br />
61<br />
Penley ve Gould (1988: 43-59), Etzioni’nin örgüte katılım modelinin örgütsel<br />
bağlılığı kavramsallaştırma açısından oldukça uygun olduğunu, ancak bu modelin<br />
literatürde yeteri kadar ilgi çekmediğini dile getirmişlerdir. Bunun nedenlerinden<br />
biri, modelin karmaşık olmasıdır. Modelde, ahlaki ve yabancılaştırıcı olmak üzere iki<br />
tür duygusal temelli katılım söz konusudur. Ancak, bunların birbirlerinden bağımsız<br />
mı yoksa birbirine zıt kavramlar mı oldukları tam olarak anlaşılamamaktadır. Bunlar<br />
birbirlerinin tersi kavramlarsa, yabancılaştırıcı katılım kavramına gerek<br />
olmayacaktır. Çünkü yabancılaştırıcı katılım, ahlaki katılım kavramının olumsuzu<br />
olacaktır. Bu görüşten hareketle Penley ve Gould, bu iki katılım seklini birbirinden<br />
bağımsız kavramlar olarak ele almaktadır.<br />
Penley ve Gould da Etzioni’nin modelini temel alarak, bu yaklaşımda üç tür<br />
bağlılıktan söz etmektedir. Bunlar (Gül, 2003: 44);<br />
1. Ahlaki Bağlılık; Örgütün amaçlarını kabul etme ve onlarla özdeşleşmeye<br />
dayanan bağlılıktır. Bu bağlılık seklinde birey, kendini örgüte adamakta, örgütün<br />
başarılı olması için kendini sorumlu hissetmekte ve örgütü desteklemektedir.<br />
(Uygur, 2004: 19).<br />
Gould ve Penley (1984: 245) örgütsel bağlılık türlerinin farklı değişkenlerle<br />
farklı ilişkileri olduğunu belirtmektedirler. Örneğin ahlaki bağlılık üyeliğin<br />
devamının sağlanılması ile ilgilidir. İşine aşırı düşkün olmak, mesai saatlerinin<br />
dışında veya hafta sonu tatillerinde de çalışmak ya da eve is taşımak gibi<br />
davranışları içermektedir.
2. Çıkarcı Bağlılık; Alış-veriş temeline dayanmaktadır. Çalışanların ortaya<br />
62<br />
koydukları katkılar karşılığında ödül ve teşvikler beklemeleri esas alınmaktadır.<br />
Örgüt belli amaçlara ulaşmak için bir araç olarak görülür. (İnce ve Gül, 2005: 37)<br />
Çıkarcı bağlılık, bir alış-veriş ilişkisi içerdiğinden bu bağlılık türü kendini<br />
sevdirme taktikleri ile ilgilidir. Sevdirme taktikleri, kişinin verilen<br />
yükümlülükleri en iyi şekilde yerine getirmesi, üstlerinin katkı ve başarılarının<br />
farkına varmalarını sağlayacak davranışlar sergilemesi gibi yolları içermektedir.<br />
(İnce ve Gül, 2005: 38)<br />
3. Yabancılaştırıcı Bağlılık; Kişinin örgütün iç çevresi üzerinde kontrolünün<br />
bulunmadığı veya alternatif iş imkanlarının bulunmadığı konusundaki<br />
algılamalarına dayanmaktadır. Dolayısıyla örgütüne karsı yabancılaştırıcı bir<br />
bağlılık hissi ile bağlı olan bir birey, örgüt tarafından sunulan ödül ve cezaların<br />
performansıyla orantılı olarak değil, rasgele verildiğini düşünmektedir. Bütün bu<br />
duygular kişide, örgütte kapana kısıldığı hissinin yerleşmesine sebep olmaktadır.<br />
(Gül, 2003: 44)<br />
Bu durum bireyin örgütün iç çevresi üzerinde herhangi bir kontrole sahip<br />
olmadığını göstermektedir. Diğer taraftan, alternatif bir is ya da örgütün<br />
bulunmaması da yabancılaştırıcı bağlılığın ortaya çıkmasına neden olmaktadır.<br />
Bu durumda birey, dış çevresi üzerinde de kontrolü olmadığını görür. Bireyin<br />
örgütün iç ve dış çevresi üzerinde herhangi bir kontrolünün olmaması, örgüt ile<br />
arasında olumsuz bir bağın oluşmasına neden olur. (Uygur, 2004: 20)<br />
Tutumsal bağlılıkla ilgili literatüre kazandırılmış bunca kavramdan sonra biraz da<br />
Davranışsal Bağlılık üzerine kurulu, ağırlıkla sosyal-psikologlardan oluşan diğer<br />
grubu inceleyeceğiz.
2.3.2. DAVRANIŞSAL BAĞLILIK<br />
63<br />
Örgütsel davranış araştırmacılarının “tutumsal bağlılık” kavramına karşılık,<br />
sosyal psikologlar “davranışsal bağlılık” kavramını kullanmışlardır. Bu kavramı,<br />
bağlılığın dışa vurumu olarak ele almak mümkündür. Davranışsal bağlılık, kişilerin<br />
geçmiş deneyimleri ve örgüte uyum sağlama durumlarına göre örgütlerine bağlı hale<br />
gelme süreci ile ilgilidir. (İnce ve Gül, 2005: 48)<br />
Şekil 1: Davranışsal Bağlılık Yaklaşımı<br />
Kaynak: Meyer ve Allen, 1991, s.63.<br />
Meyer ve Allen'e (1997: 9) göre davranışsal bağlılık, bireylerin belli bir örgütte<br />
çok uzun süre kalmaları sorunu ve bu sorunla nasıl basa çıktıkları ile ilgili bir<br />
kavramdır. Bu yazarlara göre, davranışsal bağlılık gösteren çalışanlar, örgütün<br />
kendisinden ziyade, yaptıkları belirli bir faaliyete bağlanmaktadırlar. Diğer bir<br />
ifadeyle davranışsal bağlılık, örgütten ziyade bireyin davranışlarına yönelik olarak<br />
gelişmektedir. Birey bir davranışta bulunduktan sonra bazı etmenler nedeniyle<br />
davranışını sürdürmekte ve bir süre sonra da sürdürdüğü bu davranışa<br />
bağlanmaktadır. Zaman geçtikçe de, söz konusu davranışa uygun veya onu haklı
gösteren tutumlar geliştirmekte, bu da davranışın tekrarlanma olasılığını<br />
arttırmaktadır. (Meyer ve Allen, 1991:62), (Oliver, 1990:20)<br />
64<br />
Literatürde Davranışsal Bağlılıktan kimlerin söz ettiğine gelecek olursak;<br />
2.3.2.1. BECKER’İN YAN BAHİS YAKLAŞIMI<br />
Davranışsal yaklaşım, örgütsel bağlılık konusunda ilk çalışmayı yapan Becker<br />
tarafından geliştirilmiştir. Örgütsel bağlılığı ekonomik bir temele dayandıran<br />
Becker’in yaklaşımı, literatürde yan-faydalar teorisi olarak adlandırılmış ve<br />
bağlılığın "davranışsal" yönü üzerinde odaklanmıştır.<br />
Becker’e (1960: 32) göre bağlılık, "yan-faydalar” elde eden bireylerin sergilediği<br />
birbiriyle tutarlı davranışlar bütünüdür. Buna göre bir birey, sosyal bir örgüte<br />
katılmakla bazı ekonomik ve sosyal yan-faydalar elde etmeye başlamakladır. Elde<br />
edilen bu yan-faydalar, zaman içerisinde, bireyin davranışlarını sınırlandırarak belli<br />
bir doğrultuda hareket etme zorunluluğu hissetmesine; diğer bir ifadeyle ya yeni yan<br />
faydalar kazanma beklentisi ya da sahip olduğu yan-faydaları kaybetme korkusu ile<br />
örgüt üyeliğini sürdürmesine neden olabilmektedir. Bu bilgilere dayanarak<br />
davranışsal yaklaşımın, örgüte yüzeysel bir bağlılığı yansıttığını ifade etmek<br />
mümkündür (Tolay, 2003: 41).<br />
Becker’in yan bahis yaklaşımının hangi sınıflandırma içerisinde<br />
değerlendirilmesi gerektiği konusunda örgütsel bağlılık yazınında görüş ayrılığı<br />
bulunmaktadır. Allen ve Meyer (1990), genel görüşün aksine Becker’in yaklaşımının<br />
davranışsal yaklaşım içerisinde değerlendirilmesini eleştirmiş ve kendi<br />
araştırmalarında tutumsal bağlılık içerisinde değerlendirmişlerdir. Söz konusu<br />
araştırmacılara göre, bir örgütten ayrılmanın farkına varılması, çalışanın örgütle<br />
ilişkisinin psikolojik bir boyutunu yansıttığından dolayı tutumsal bir nitelik arz<br />
etmektedir. Bu nedenle Allen ve Meyer’e (1990) göre, örgütten ayrılmanın
doğuracağı maliyetler üzerine kurulmuş olan yan bahis yaklaşımının tutumsal<br />
bağlılık içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir.<br />
65<br />
Becker, çalışanların bağlılık göstermesine yol açan dört adet yan bahis<br />
kaynağının olduğunu belirtmiştir. Bunlar aşağıda özetlenmektedir (Becker, 1960: 36-<br />
38), (İnce ve Gül, 2005:51-52).<br />
1. Toplumsal Beklentiler: Kişi, toplumun beklentilerinin sosyal ve manevi<br />
yaptırımları nedeniyle davranışlarını sınırlayan bazı yan bahislere girebilir.<br />
Sık sık iş değiştiren kişilere toplumda güvenilir gözüyle bakılmamasını bu<br />
tür toplumsal baskılara örnek olarak göstermek mümkündür.<br />
2. Bürokratik Düzenlemeler: Yan bahislerin ikinci kaynağı bürokratik<br />
düzenlemelerdir. Emeklilik aylığı için her ay aylığından bir miktar kesinti<br />
yapılan bir kişi işten ayrılmak isterse, yıllardır aylığından kesilen ve hakkı<br />
olan bu parayı kaybedecek, emekli aylığı alamayacaktır. Emekli aylığı ile<br />
ilgili bu bürokratik düzenleme kişiyi bir yan bahise sokmuştur.<br />
3. Sosyal Etkileşimler: Becker’in yan bahis kaynaklarından bir diğeri de<br />
sosyal etkileşimlerdir. Kişi, başkalarıyla ilişki içindeyken kendisiyle ilgili<br />
bir kanaatin yerleşmesini sağlar ve bu kanaatin bozulmaması için ona<br />
uygun davranışlar sergilemek durumunda kalır.<br />
4. Sosyal Roller: Yan bahisler, kişinin bulunduğu sosyal role alışmış ve uyum<br />
sağlamış olmasından da kaynaklanabilir. Böyle bir durumda kişi, sosyal<br />
rolünün gereklerini yerine getirmeye o kadar alışmıştır ki, artık başka bir<br />
role uyum sağlayamamaktadır.<br />
Mayer ve Allen’e (1991: 671-684) göre, bu tür bağlılığın temelinde, ekonomik<br />
nedenler yer almakta ve kişi, örgütten ayrılmanın parasal, sosyal ve psikolojik<br />
yönlerinin maliyeti fazla olduğu için örgüte bağlanmaya kendisini zorunlu
hissetmektedir. Ekonomik maliyetlerin sayısı ve miktarı arttıkça çalışanın örgüte<br />
bağlılığı da o derece artmakta ve örgüt üyeliğini tehlikeye düşürecek davranışlardan<br />
kaçınılmaktadır.<br />
2.3.2.2. SALANCİK’İN YAKLAŞIMI<br />
66<br />
Salancik, bağlılığın tanımını şöyle yapmaktadır: "Bağlılık, kişinin davranışlarına<br />
ve davranışları aracılığıyla faaliyetlerini ve örgüte olan ilgisini güçlendiren<br />
inançlarına bağlanması durumudur" (Mowday, Porter, Steers 1982: 20).<br />
Salancik'in davranışsal bağlılığa olan yaklaşımı Festinger'in bilişsel uyumsuzluk<br />
kuramına dayanmaktadır. Bu kuramda, insanların tutumları ile davranışları<br />
arasındaki tutarlılığı koruma eğiliminde oldukları varsayılmaktadır. Kurama göre,<br />
kişinin tutumları ile davranışları birbirleriyle tutarsız olduğu zaman kişi gerilim<br />
duyacaktır. Çelişen tutum ve davranışlar kişi için ne kadar önemliyse gerilim de o<br />
kadar yüksek olacaktır. Bu gerilimi azaltmak için kişi çelişen tutum ve<br />
davranışlarından birini diğeriyle uyumlu hale getirecek şekilde değiştirecektir (Sears,<br />
Replau, Freedman, Taylor 1988: 176).<br />
Bilişsel uyumsuzluk kavramından biraz daha söz edecek olursak; Leon<br />
Festinger’in A Theory of Cognitive Dissonance (1957) adlı çalışmasıyla ortaya attığı,<br />
önemli bir biliş kuramı. Bu kuram, bilme ile davranışın aykırı, çelişkili ya da<br />
birbirine zıt öğelerini ele almaktadır: Örneğin, insanlar sigaranın sağlığa zarar<br />
verdiğini bildikleri halde neden sigara içmeye devam ederler? Festinger, insanların<br />
mantığa, psikolojik ihtiyaçlarına olduğu kadar inanmadıkları görüşündedir.<br />
Festinger’e göre, uyum ve denge arayışı içinde, idrakler arasında uyuma doğru bir<br />
dürtü vardır. Uyumsuzluğun azalması, ya bir insanın davranışlarındaki bir değişimle<br />
ya da bir tutum değişikliğiyle olabilir. Yukarıda aktarılan örnekte, insanlar ya sigara<br />
içmeyi bırakacaklar ya da bilgilerini, örneğin “sigara içen çoğu insanın genç<br />
ölmediği, gerçekte bir risk taşımadıkları” doğrultusundaki inançlarını<br />
değiştireceklerdir.(Marshall, 1999: 71)
2.3.3. NORMATİF BAĞLILIK<br />
67<br />
Normatif bağlılık, çalışanın örgütte kalması için zorunluluk hissetmesini<br />
içermektedir. Bu zorunluluk hissi, çalışanın ahlaki duygularıyla ve inandıkları<br />
değerlerle ilgilidir. Çalışan, örgütün kendisini ve bağlılığını hak ettiğini<br />
düşünmektedir.<br />
Penley ve Gould yaptıkları sınıflandırmada normatif bağlılığa çalışanlarda,<br />
örgütün amaçlarını kabul etme ve bu amaçlarla özdeşleşme isteği olduğunu ve<br />
kendilerini örgüte adayarak yüksek performans gösterdiklerini belirtmişlerdir.(Penley<br />
ve Gould, 1988: 46)<br />
Çalışanların bağlılığı, istediklerinden değil, örgütte kalmalarının ahlaki ve doğru<br />
olduğuna inanmalarından oluşmaktadır. Duygusal bağlılık, “örgütte kalmak<br />
istiyorum” ifadesini içinde barındırırken, normatif bağlılık “bu örgütte kalmalıyım”<br />
ifadesini içermektedir. Normatif bağlılığın devam bağlılığından farkı da maliyet ve<br />
kayıplara değil, ahlaki duygulara dayanmasıdır.(İnce ve Gül, 2005: 41)<br />
Normatif bağlılığı yüksek olan işgörenler, bireysel değerlere veya örgütte kalma<br />
yükümlülüğünün oluşmasına yol açan ideolojilere dayanarak, örgütte çalışmayı<br />
kendisi için bir görev olarak görür ve örgütte kalmanın ya da örgütüne bağlılık<br />
göstermenin “doğru bir davranış” olduğuna inanırlar. Diğer bir ifade ile normatif<br />
bağlılık bireylerin kişisel sadakat normları ile ilişkili olup onların sosyal ve kültürel<br />
özelliklerinden etkilenir (Uyguç ve Çımrın, 2004: 91).<br />
2.3.4. ALLEN VE MEYER’İN ÜÇ BOYUTLU YAKLAŞIMI<br />
Örgütsel bağlılık konusunda bütün literatürü toparlayıp şimdiye kadar<br />
bahsettiğimiz yaklaşımların hiç birinin tek başına bir anlam ifade etmeyeceğini,<br />
ancak birbiriyle girift bağlar oluşturmuş literatürde tanımlı bağlılık türlerinin<br />
beraberce ele alınmasının daha manalı olacağını savunmuşlardır Allen ve Meyer.
68<br />
Örgütsel bağlılığın çok boyutlu bir yaklaşımla incelenmesi gerektiğini ileri süren<br />
Meyer ve Allen başlangıçta örgütsel bağlılığı duygusal ve devam bağlılığı olmak<br />
üzere iki boyutlu olarak ele almışlardır. Ancak daha sonra yaptıkları çalışmalarla<br />
normatif bağlılık olarak adlandırılan üçüncü boyutu ilave etmişlerdir (Allen ve<br />
Grisaffe, 2001:211)<br />
Şekil 2: Üç Boyutlu Örgütsel Bağlılık Modeli<br />
Kaynak: John P. ve Natalie J. Allen, “A Three Components Conceptualization of<br />
Organizational Commitment”, Human Resource Management Review, 1991:61.<br />
2.3.4.1. DUYGUSAL BAĞLILIK<br />
Duygusal bağlılık kavramı kapsamında, bireyin örgüt ile özdeşleşmesi, örgüte<br />
katılımı ve örgütle arasında duygusal bir bağ hissetmesi hususları göz önünde<br />
bulundurulabilir. Bu durumda birey kendini örgütün bir parçası gibi gördüğünden,<br />
örgüt onun için büyük bir anlam ve önem taşımaktadır. Bunun sonucu olarak bireyler<br />
örgüt üyeliğini devam ettirmekte ve bundan mutluluk duymaktadırlar. (Allen ve<br />
Meyer, 1990: 2-6)
69<br />
Güçlü duygusal bağlılığa sahip bireyler örgütün amaçlarını ve değerlerini<br />
benimseyerek, örgüt yararına beklenenden daha fazla çaba sarf eder ve üyeliklerini<br />
devam ettirirler. Bu hususlar göz önüne alındığında, duygusal bağlılığın, örgütler<br />
tarafından en fazla arzulanan bağlılık türü olduğu söylenebilir. (Allen ve Meyer,<br />
1990:3)<br />
Duygusal olarak çalıştığı örgüte bağlı olan bireyler, örgütte kalmaya devam<br />
ederler. Bunun sebebi ise örgüt üyeliğini sürdürme konusunda istekli olmalarıdır. Bu<br />
istekte, bireyin örgüte yardım etme isteğinin derecesi, örgütle özdeşleşme ve örgütsel<br />
amaçlara ulaşma konusunda belirleyici role sahiptir. (Ketchland, 1998: 112)<br />
Duygusal bağlılığı etkileyen faktörler Allen ve Meyer’in 1990 yılında yaptıkları<br />
araştırmalarında şu şekilde sıralanmıştır: (Allen ve Meyer, 1990:17)<br />
1. İşin Zorluğu: Çalışana verilen işin heyecan verici ya da mücadele gerektiren<br />
bir yapıda olması.<br />
2. Rol <strong>Açık</strong>lığı: Örgütün çalışandan beklentilerini açıkça ortaya koyması.<br />
3. Hedef <strong>Açık</strong>lığı: Çalışanın örgüt için yaptıklarının sebepleri konusunda<br />
bilgilendirilmesi.<br />
4. Örgütün Yeni Fikirlere <strong>Açık</strong> Olması: Örgütün üst yönetiminin,<br />
çalışanından gelen her yeni fikre önem vermesi.<br />
5. Arkadaş Bağlılığı: Örgütte çalışanlar arasında yakın ilişkilerin kurulması.<br />
6. Örgütsel Bağımlılık: Çalışanın, örgütün yapacaklarına dair söylediklerine<br />
güven duyması.<br />
7. Eşitlik: Çalışanlar arasında eşitlik olması.
70<br />
8. Kişisel Önem: Çalışanın yaptığı işin örgütün amaçlarına önemli katkılar<br />
sağladığı duygusunu sağlamaya yönelik teşviklerin olması.<br />
9. Geri Bildirim: Çalışana performansı hakkında bilgi verilmesi.<br />
10. Katılım: Çalışanın iş yükü ve performans standartları konusunda kararlara<br />
katılması.<br />
Özellikle duygusal bağlılık ve duygusal bağlılıkla ilgili değişkenleri inceleyen<br />
pek çok araştırma yapılmıştır. Özet olarak incelenen bu çok sayıda değişkenler;<br />
örgütsel özellikler, kişisel özellikler ve işle ilgili özellikler olarak sıralanabilir.<br />
(Çakar ve Ceylan, 2005:55)<br />
Örgütsel özellikler: Bazı çalışmalarda örgütsel yapı ile ilgili değişkenlerin<br />
duygusal bağlılık üzerinde etkili olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Örneğin,<br />
ademi merkeziyetçiliğin yüksek duygusal bağlılıkla ilişkili olduğu ortaya<br />
çıkarılmıştır. Bu durum, temel olarak örgüte karşı tutumları biçimlendirmede<br />
çalışanların günlük işlerine, makro düzeylerdeki değişkenlerden daha fazla ayak<br />
uydurabileceği anlamına gelmektedir.<br />
Kişisel özellikler: Kişisel özellikler hakkındaki araştırmalar iki tip değişken<br />
üzerinde odaklanmaktadır. Demografik değişkenler (yaş, cinsiyet, kıdem vb.) ve<br />
yapısal değişkenler (kişilik, değerler vb.). Bazı çalışmaların cinsiyet ve duygusal<br />
bağlılık arasında ilişki olduğunu göstermesine rağmen, bazı analizler bu iki kavramın<br />
ilişkisiz olduğunu belirtmekte ve yaş ile duygusal bağlılık arasında ilişki olduğunu<br />
ileri sürmektedir. Yaşlı çalışanların, gençlere göre daha olumlu iş deneyimine sahip<br />
olduğu düşünülmektedir. Buna benzer bir ilişkinin hizmet süresi ve duygusal bağlılık<br />
arasında da olduğunu araştırmalar göstermektedir. Çalışanların örgüte güçlü biçimde<br />
bağlanması belirli bir miktarda deneyime sahip olmaları veya uzun süreli çalışanların<br />
geçmişe dayalı olarak duygusal bağlılığa sahip olması mümkündür. Ancak, duygusal
ağlılık ve hizmet süresi arasındaki ilişki esasında çalışanın yaşıyla ilişkili olabilir.<br />
Buna karşın, ne medeni hal ne de eğitim düzeyinin duygusal bağlılıkla ilişkili<br />
olmadığı düşünülmektedir.<br />
71<br />
İşle ilgili özellikler: İşle ilgi bazı özellikleri tanımlamak maksadıyla, işe karşı<br />
tutum kavramı, çalışanın tatmini ve motivasyonu hakkında kullanılır. Pek çok<br />
çalışma, bunlara dair değişkenler ve duygusal bağlılık arasındaki güçlü<br />
korelâsyonları göstermektedir. Örgütte kendisinden ne beklendiğini bilmeyen, diğer<br />
bir ifadeyle rol belirsizliğine ve rol çatışmasına sahip çalışanlar arasında duygusal<br />
bağlılığın daha az düzeyde olduğu ortaya konulmuştur.<br />
Mobbing kavramının işyeri yani örgüt ile ilgili bir kavram olduğu düşünülürse,<br />
örgütsel özelliklerin mobbingi kapsadığı varsayılabilir. Ancak kimi zaman kişilerin<br />
algılarının da kişisel özellikler doğrultusunda şekillendiğini ve farklılaştığını da<br />
varsayabiliriz. Bu durumda mobbing-örgütsel bağlılık ilişkisinde kişisel özellikleri de<br />
göz ardı edemeyiz. Son olarak iş ile ilgili özellikler, bazı durumlarda kişileri<br />
yalnızlaştırmakta, bazı durumlarda potansiyellerinin alt ve ya üstünde kalmakta, bazı<br />
zamanlarda ise iş tanımının olmayışı belirsizliklerle beraber suiistimalleri<br />
tetikleyerek mobbingin gelişmesi için uygun koşullar sağlamaktadır. Görüldüğü<br />
üzere, örgütsel bağlılığı etkileyen faktörlerin mobbing ortamının oluşmasıyla manalı<br />
bir ilişkisinin olduğu anlaşılmaktadır.<br />
2.3.4.2. DEVAM BAĞLILIĞI<br />
Devam bağlılığı, birey için örgütten ayrılmanın maliyetinin yüksek olacağı<br />
çerçevesinde örgüt üyeliğinin sürdürülmesi durumudur. Bu tür bağlılıkta birey istese<br />
de örgütten ayrılamamaktadır. Çünkü ayrılmak onun için maliyetin yanında, birtakım<br />
güçlükler de doğurmaktadır. (Allen ve Meyer, 1990: 3)<br />
Başka bir açıdan bu bağlılık çalışanların örgütlerine yaptıkları yatırımlar<br />
sonucunda gelişen bir bağlılık olarak ele alınmaktadır. Bu durumda bir işgörenin
örgütte çalıştığı süre içerisinde harcadığı emek, zaman ve çaba ile edindiği statü, para<br />
gibi kazanımlarını örgütten ayrılmasıyla birlikte, kaybedeceği düşüncesi hâkimdir<br />
Dolayısıyla devam bağlılığında esas örgütte kalma ihtiyacıdır. (Obeng ve Ugboro,<br />
2003:84)<br />
72<br />
Devam bağlılığı, bireyin örgüte yaptığı yatırımlar/yan bahisler ve bireylerin<br />
algıladığı alternatif eksikliği olmak üzere başlıca iki faktöre dayanmaktadır.<br />
(Mathieu ve Zajac, 1990:172)<br />
Devam bağlılığının temelini Becker’in yan bahis teorisi oluşturmaktadır. (Jaros<br />
ve diğerleri, 1993:952)<br />
Becker bu teorisinde, işten ayrılma durumunda yan bahislerin kaybedileceğini,<br />
dolayısıyla çalışanın bunu göze alamayarak örgüt ile bağının gelişeceğini ifade<br />
etmektedir. (Becker, 1960:36)<br />
Allen ve Meyer, devam bağlılığını etkileyen faktörleri şu şekilde sıralamışlardır:<br />
(Allen ve Meyer, 1990: 18)<br />
1. Yetenekler: Çalışanın sahip olduğu yetenekleri kendi örgütünden diğer<br />
örgütlere transfer edip edememesi veya diğer örgütler için faydalı olup<br />
olmaması.<br />
2. Eğitim: Çalışanın sahip olduğu eğitimin diğer örgütlerde yararlı olup<br />
olmaması.<br />
3. Yer değiştirme: Örgütten ayrıldığı zaman, başka bir yere yerleşme<br />
zorunluluğu olup olmaması.<br />
4. Bireysel Yatırım: Çalışanın örgütü için yoğun çaba ve zaman harcamış<br />
olması.
73<br />
5. Emeklilik Ücreti: Çalışanın örgütten ayrılması durumunda, emeklilik için<br />
birikmiş primleri kaybetme ihtimalinin olması.<br />
6. Topluluk: Çalışanın yaşadığı şehirde kaldığı süre.<br />
7. Alternatifler: Çalışanın örgütünden ayrıldığı zaman daha rahat ya da iyi bir<br />
iş bulmada zorlanması.<br />
Devam bağlılığının mobbing kavramı ile ilişkisini, alan çalışmamızla<br />
değerlendirmeden evvel, teorik olarak aralarında nasıl bir bağ olabileceğini<br />
değerlendirmek gerekirse; devam bağımlılığının kişinin mobbing sürecine katlanma<br />
gücünü arttırdığını hatta savaşma eğiliminde olacağını söylemek sanırız yanlış<br />
olmaz. Çünkü yatırım/yan bahis/emek/çıkarından kolayca vazgeçememe durumu<br />
sürece katlanma eğilimini arttırır kanısındayız.<br />
Hatta biraz daha ileri gidip mobbing sürecinin devam bağlılığını tetikleme<br />
potansiyeli olduğunu dahi söyleyebiliriz. Şöyle ki, mobbing direkt kişiyi işlevsiz<br />
olduğuna inandırma çabalarına yönelik olduğu için, mağdurun kendini bir hiç gibi<br />
hissederek sahip olduklarını kaybetmekten korkup, yeni bir iş bulamayacağı hissine<br />
kapılarak devam bağımlılığının tetiklenmesi mümkün gibi görünmektedir.<br />
2.3.4.3. NORMATİF BAĞLILIK<br />
Normatif bağlılık, çalışanın örgütte kalması için zorunluluk hissetmesini<br />
içermektedir. Bu zorunluluk hissi, çalışanın ahlaki duygularıyla ve inandıkları<br />
değerlerle ilgilidir. Çalışan, örgütün kendisini ve bağlılığını hak ettiğini<br />
düşünmektedir. Bireyin örgüte karşı sorumluğu ve görevleri olduğuna inanarak,<br />
kendini örgütte kalmaya zorunlu hissetmesine dayanan bir bağlılık türüdür. Buradaki<br />
zorunluluk, devam bağlılığında olduğu gibi örgütle ilgili çıkarlara dayanmamaktadır.<br />
Bireyin ailesi, ait olduğu toplum veya çalıştığı örgüt ona sürekli sadakatin bir erdem
olduğunu vurgulamakta ya da bireye çevresinde yıllarca tek örgütte çalışan kişilerden<br />
övgüyle söz edilmektedir. Dolayısıyla, bireyin sadakatin önemli olduğuna inanması,<br />
örgütte kalmayı ahlaki bir zorunluluk olarak görmesi sonucunu doğurmaktadır.<br />
Başka bir ifadeyle, doğru ve ahlaki olduğuna inandığı için örgüt üyeliğini<br />
sürdürmektedir. (Allen ve Meyer, 1990: 4)<br />
74<br />
Normatif bağlılık, kendini kuruma adamayı ve sadakati teşvik eden bir kültür<br />
içinde sosyalleşme sağlaması nedeniyle, kurum ve örgütlere bağlı ve sadık olma<br />
eğilimine vurgu yapmaktadır. Ayrıca normatif bağlılık örgütsel misyon, hedef,<br />
politika ve faaliyet tarzlarıyla tutarlı olan ve birey tarafından içselleştirilen inançları<br />
da kapsar. Bu şekildeki birey-örgüt değerleri arasındaki ahenk, “örgütsel kimlik”<br />
sürecini ortaya koyar. Çalışanların bu tür bir bağlılığı sergilemesinin nedeni bunun<br />
doğru ve etik olduğuna inanmalarıdır. (Wiener, 1982: 423-424)<br />
Normatif bağlılıkta söz konusu olan, bir örgüte bağlı olmanın uygunluğu<br />
hakkındaki inançtır. Aynı zamanda normatif bağlılığın örgütün çalışana yaptığı<br />
belirli yatırımlar temelinde geliştiği de varsayılmaktadır. Normatif bağlılık, çalışan<br />
ve örgüt arasındaki psikolojik anlaşmaya dayalı olarak da gelişebilir. Biçimsel<br />
anlaşmalardan farklı olarak, psikolojik anlaşmalar taraflıdır ve iki taraf açısından<br />
farklı algılanabilir. (Meyer ve Allen, 1991:63)<br />
Kişilik ile kuruma bağlılık arasında da anlamlı ilişkiler söz konusudur. Biçimsel<br />
kurallara önem veren, dış referans sistemine sahip, yaşamlarında değişiklikten çok<br />
düzeni isteyen, insanlara öncülük yapma eğiliminden çok öncülere uyma eğimi<br />
gösteren kişilerde daha fazla normatif bağlılık görülmektedir. Bununla birlikte<br />
başarma ve güç ihtiyaçları yüksek olan, yaşamlarında yaratıcılığın ve esnekliğin<br />
önemli yer tutuğu, değişiklikten rahatsızlık duymayan hatta değişikliği arzulayan,<br />
kendilerini etkileyen çevresel faktörlerle ilgili olarak verilecek kararlarda etkili<br />
olmak isteyen kişilerin bu ihtiyaçları çalıştıkları kurum tarafından karşılandığı<br />
takdirde kuruma karşı duygusal bağlılıkları artacaktır. Temel ihtiyaçlara önem veren,<br />
iş güvenliği ve yaşamını idame ettirecek ekonomik güce sahip olma kavramları önem
taşıyan, yükselme, ilerleme hırsları yüksek olmayan, diğer bir ifade ile güç ve<br />
başarma ihtiyaçları güvenlik ve ekonomik ihtiyaçlarının yanında önemsiz olan kişiler<br />
de daha fazla devam bağlılığı gösteren kişiler arasında yer alacaklardır. (Ordun,<br />
2002:149)<br />
75<br />
Her üç bağlılık türü de bağlılığı; bireyin örgütle olan ilişkisini ortaya koyan ve<br />
örgütteki üyeliğin devamı ve nedenleri konusunda bilgi veren psikolojik bir durum<br />
olarak belirtmektedir (Chen ve Francesco, 2003: 491).<br />
Şekil 3: Üç Bileşenli Örgütsel Bağlılık Modeli<br />
2.4. ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER<br />
Örgütsel bağlılık konusu birçok doktrinden araştırmacıların ilgilendiği ve<br />
üzerinde çalışmalar yaptığı bir kavram olduğundan, bağlılığı etkileyen faktörler<br />
konusunda da birçok yaklaşım vardır:<br />
Örgütsel bağlılık, birçok örgütsel hareketin belirleyicilerinden biri olduğu gibi,<br />
kendisi de çok sayıda faktörden etkilenmektedir. Konuyla ilgili çalışmalara bir göz
atıldığında, örgütsel bağlılığı etkileyen faktörlerin değişik sınıflamalara tabi<br />
tutulduğu görülmektedir (Tekin, 2002: 14).<br />
76<br />
Becker’e göre kişinin bilincinin dışında gelişen örgütsel bağlılığa neden olan<br />
faktörlerden ilki, toplumun beklentileridir. Kişi farkına varmadan, toplumun belli<br />
bazı beklentilerinin sosyal yaptırımları nedeniyle davranışlarını kısıtlayan bazı yan<br />
bahislere girebilir. Örneğin, sık sık iş değiştiren bir insanın güvenilir olmadığına<br />
inanan bir toplum ele alınacak olursa; iş ne kadar çekici olursa olsun, güvenilmez, bir<br />
kişi olarak tanınacağını bilmek, onun yeni işi kabul etme kararını sınırlandıracaktır.<br />
(Becker, 1960: 36)<br />
İkinci bir faktör ise, örgütteki bürokratik düzenlemelerdir. Örneğin, emeklilik<br />
aylığı için her ay aylığından bir miktar kesilen bir kişiyi düşünelim. Bu kişi işini<br />
bırakmayı düşündüğünde, işe başladığı tarihten itibaren aylığından kesilen miktarın<br />
birikmiş ve büyük bir tutara ulaşmış olduğunu görecektir. Emekli aylığı ile ilgili bu<br />
düzenleme kişiyi bir yan bahse sokmuştur; çünkü örgütten ayrıldığı takdirde hakkı<br />
olan bu parayı kaybedecek, emekli aylığını alamayacaktır (Tekin, 2002: 15).<br />
Literatürde, işgörenlerin bazı demografik özelliklerinin rasyonel bağlılık ile<br />
ilişkisi olduğu düşüncesi çok yaygındır. Örneğin, kişinin eğitim düzeyinin yüksek<br />
olmasının bağlılığını olumsuz yönde etkileyeceği düşünülmektedir. Eğitim düzeyi<br />
yüksek olan kişiler daha fazla iş olanaklarına sahip olduklarından kendilerini tek bir<br />
örgütte kalmak zorunda hissetmeyebilirler.<br />
Bunun yanı sıra, işgörenlerin medeni durumlarının da rasyonel bağlılıkla ilişkili<br />
olduğu savunulmaktadır. Evli olan işgörenler, ailelerine karsı maddi sorumlulukları<br />
olduğu için yatırımlarını kaybetmek ve işsiz kalma tehlikesini göze almak<br />
istemeyeceklerdir. (Hrebiniak, Alutto 1972:555; Mathieu, Zajac 1990:177)
Şekil 4: Örgüt Üyeliğinin Başlangıcındaki Önemli Örgütsel Bağlılık Faktörleri<br />
77<br />
Örgütsel bağlılığı etkileyen faktörleri 4 ana gruba ayıran araştırmacılardan<br />
Salancik, bu faktörleri görünürlük, açıklık, davranışların geriye döndürülemezliği ve<br />
bizi davranışlarımıza bağlayan irade olarak belirlerken, Schwenk; geçmiş iş<br />
yaşantıları ve tecrübeleri, kişisel–demografik faktörler, örgütsel–görevsel faktörler ve<br />
durumsal faktörler adı altında incelemiştir. Mowday ve arkadaşları ise, bağlılığı<br />
etkileyen faktörleri kişisel özellikler, is özellikleri, çalışma deneyimleri ve yapısal<br />
özellikler olarak gruplandırmıştır. Örgütsel bağlılığı etkileyen faktörleri 3 ana gruba<br />
ayıran araştırmacılardan Zahra, örgütsel bağlılık faktörlerini; çalışanın geçmişe ait<br />
birikimi, kişilik özellikleri ve örgütsel faktörler, Northcraft ve Neale ise, bireysel,<br />
örgütsel ve örgüt dışı faktörler olmak üzere 3 gruba ayırarak incelemiştir.
2.4.1. BİREYSEL FAKTÖRLER<br />
78<br />
Bireysel özellikler yas, cinsiyet, eğitim, örgütte bulunma süresi, belli bir<br />
pozisyonda bulunma süresi gibi demografik bazı özellikleri içermektedir ( Sağlam,<br />
Arı ve Ergeneli, 2003: 132). Demografik faktörleri oluşturan yas, cinsiyet, medeni<br />
durum, eğitim düzeyi, meslek, mesleki tecrübe, görev, kıdem statü ve ilgi alanları<br />
örgütsel bağlılığı doğrudan etkileyen ve bağlılığın azalması veya çoğalmasını<br />
sağlayan nedenler arasında yer almaktadır ( Koç ve Yavuz, 2007: 2)<br />
Yaş: Yaştaki ilerleme kişinin iş sistemleriyle ilgili değerli kaynakları biriktirmesi<br />
anlamına gelmektedir. Bu durum çalışanın yıllar boyu yaptığı yatırımlar sebebiyle<br />
diğer örgütlerin ve iş alternatiflerinin çekiciliğini azaltmaktadır. (İnce ve Gül, 2005:<br />
66)<br />
Cinsiyet: Cinsiyet faktörünün örgütsel bağlılık ile ilişkisi üzerine literatürde<br />
tutarlı sonuçlara rastlanamamıştır, kimi durumda kadınların bağlılığı yüksek-<br />
erkeklerin düşük, kimi durumda ise tam tersi sonuçlar elde edildiğinden cinsiyetin<br />
bağlılıkla anlamlı bir ilişkisi olmadığı söylenebilir.<br />
Çalışan nüfusu içerisinde hangi cinsiyetin nüfusça baskın olduğu konusunun<br />
mobbing kavramıyla ilişkili olduğunu; sadece erkeklerin çalıştığı bir iş ortamında bir<br />
ya da az sayıda kadının potansiyel mobbing mağduru olabileceğini daha evvel<br />
belirtmiştik. Bu durumda tezimiz konusuna paralel bir yorum yapmak gerekirse,<br />
cinsiyet unsuru ancak azınlık olduğunda örgütsel bağlılıkla ilişkilendirilebilir.<br />
Azınlık olan cinsiyet, potansiyel mobbing mağduru olacağından, örgüte bağlılığı da<br />
zayıflayacaktır.<br />
Medeni Durum: Medeni durumun kuruma bağlılıkla yakından ilişkili olduğu;<br />
evli çalışanların, kuruma bekâr çalışanlardan daha fazla oranda bağlılık duydukları<br />
görülmektedir. (Adanalı, 2007: 8)
79<br />
Eğitim Düzeyi: Örgütsel bağlılığın belirleyicisi olarak ele alınan bir diğer<br />
değişken ise, çalışanların eğitim düzeyidir. Eğitim düzeyi ile örgütsel bağlılık<br />
arasında ters yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Çalışanın eğitim düzeyi arttıkça örgütsel<br />
bağlılığı azalmaktadır. Diğer bir ifadeyle, çalışanın eğitim düzeyi azaldıkça, örgütsel<br />
bağlılığı artmaktadır. Çünkü çalışanın eğitim düzeyi arttıkça, örgütün<br />
gerçekleştirebileceğinden veya karşılayabileceğinden daha fazla beklentileri ortaya<br />
çıkmaktadır. Aynı zamanda alternatif iş imkânları da eğitim düzeyinin artmasına<br />
paralel olarak artış göstermektedir. Sonuç olarak bu gibi faktörler, çalışanın eğitim<br />
düzeyi arttıkça örgütsel bağlılık düzeyinin azaldığını ortaya koymaktadır. (İnce ve<br />
Gül, 2005: 68)<br />
2.4.2. ÖRGÜTSEL YAPIYA İLİŞKİN FAKTÖRLER<br />
Bu faktörler; örgüt büyüklüğü ve yapısı, çalışma koşulları ve çalışma saatleri,<br />
kariyer olanakları, liderlik tarzı, sendikalaşma oranı, örgüt imajı, toplam kalite<br />
yönetimi uygulamaları, terfi olanakları ücret miktarları ve ücret sistemi, ücret dışı<br />
sağlanan haklar, ödül sistemi, performans sistemi, yönetim tarzı ve yönetime katılma<br />
olanakları ile örgüt kültürü gibi örgütten kaynaklanan bazı durumlar ve özelliklerdir.<br />
(Sağlam, Arı ve Ergeneli, 2003:132; Koç ve Yavuz, 2007:5)<br />
Mobbing virüsünün can bulması anlamında, örgütsel yapının önemi göz ardı<br />
edilemez; örgütsel bağlılığı etkileyen faktörler içinde de örgütsel yapı ön sıralardadır<br />
denilebilir. Şöyle ki, çalışma koşulları ve saatlerinin normatif bağlılık üzerindeki<br />
etkisinden daha evvel söz etmiştik, aynı zamanda bir yıldırma aracı olarak<br />
kullanılabildiği konusuna da değinmiştik. Bu durumda; mobbing ve örgütsel bağlılık<br />
kavramlarının temas ettiği noktalardan birisidir, çalışma koşul ve saatleri.<br />
Etkin bir performans sisteminin olmaması da aynı şekilde, araştırma<br />
konumuzun kavramlarının birbirlerine sürtündükleri alanlardan birisidir. Örneğin<br />
performans değerlendirme gücünü elinde tutup, objektif karar alma ihtimali olmayan,
ol çatışması yaşayan, yöneticilerin varlığı o organizasyonda mobbingin elini<br />
güçlendirecek ve dolayısıyla örgüt bağlılığını zayıflatacaktır.<br />
80<br />
Yapılan bir çalışmada ücret düzeyinin işi bırakmada en önemli etkenlerden birisi<br />
olduğu ileri sürülmüştür. (Byington ve Johnston, 1991: 3-10) Düşük ücret düzeyleri,<br />
çalışanları daha iyi parasal olanaklar aramaya zorlamaktadır. Bu durumda çalışan,<br />
kendini işe bağımlı hissetmemekte ve işte geçici olarak çalışmak zorunda olduğunu<br />
düşünmektedir. Buna bağlı olarak da düşük ücretli işlerde çalışan devir oranı<br />
genellikle yüksek olmaktadır. (Eren, 1993: 271)<br />
Örgüt kültürü, bir örgüt içindeki çalışanların davranışlarını yönlendiren<br />
normlar, davranışlar, değerler, inançlar ve alışkanlıklar sistemi olarak tanımlanabilir.<br />
Kültür, insanlara yapmak zorunda oldukları şeylerin neler olduğu ve nasıl<br />
davranmaları gerektiği konusunda ipucu verir. Bir baksa ifadeyle “örgüt kültürü,<br />
örgüt üyelerinin düşünce ve davranışlarını sekilendiren hakim değerler ve<br />
inançlardır” .(Dinçer, 1998: 347)<br />
Örgüt kültürü, bir örgütte islerin nasıl gittiğinin göstergesidir. (Goffee ve Gareth,<br />
2000: 35) Örgüt kültürü, bireysel ve örgütsel çıktılar üzerinde önemli etkiler<br />
yapabilme potansiyeline sahiptir. (Chow ve diğerleri, 2001: 4) Çalışanlarının örgütsel<br />
bağlılığı yüksek olan bir örgüt, güçlü bir örgüt kültürüne sahip demektir. Bu ise, yeni<br />
ise başlayan çalışanların bu kültürün bir parçası olma isteğini artırmakta ve örgütsel<br />
beklentilerin yerine getirilmesi sorumluluğunu doğurmaktadır. Bu başarıldığında,<br />
çalışanlar örgütsel kültürünü benimser ve onun bir parçası olurlar. (Morris ve Bloom,<br />
2002: 72; Northcraft ve Neale, 1990: 472)<br />
Örgüt kültürünün mobbing açısından belirleyici bir unsur olduğunu belirtmiştik.<br />
Örgüt kültürünün bağlılığın belirleyici faktörlerinden birisi olduğu da düşünülürse,<br />
yıldırma ve bağlılığın ortak bir noktası daha tespit ettiğimiz söylenebilir.
81<br />
Yönetim tarzı, başkaları aracılığı ile amaçlara ulaşmaya çalışan yöneticinin iş<br />
yapma tarzı olarak ifade edilebilir. Yönetim tarzı, yöneticinin çalışanlar ile ilişki<br />
kurma ve onları harekete geçirmede kullandığı yöntemi belirlemektedir (Lunderberg,<br />
1992: 8). Bu sekliyle yönetim tarzı, çalışanların örgütün amaçlarına ve değerlerine<br />
bağlanma derecesini etkilemektedir. Örgütsel bağlılıkla liderlik arasında ilişki<br />
bulunduğu Williams ve Hazer tarafından tespit edilmiştir. Örgütlerde yöneticilerin<br />
sergiledikleri yönetim ve liderlik tarzları örgütsel amaç ve değerlere olan bağlılığı<br />
etkilemektedir. Üst yönetimin çalışanlara yaklaşımı ne derecede baskıcı ve kontrolcü<br />
nitelik gösterirse, çalışanların kendilerini ifade etmeleri ve yenilikçi fikirler<br />
üretmeleri o derecede engellenecektir. Bu doğrultuda, örgütün önemli bir organını<br />
oluşturan üst yönetimin davranışlarının çalışanların bağlılığının belirleyicilerinden<br />
olduğunu söylemek mümkündür. İnce ve Gül (2005: 72), iş ortamında kişiye<br />
yüklenen sorumlulukları azaltıcı herhangi bir etmenin onun bağlılığını da azalttığını,<br />
dolayısıyla üst düzey pozisyonlar daha fazla sorumluluk gerektirdiğinden, bu<br />
pozisyonlardaki kişilerin bağlılığının daha yüksek olma ihtimalinin güçlü olduğunu<br />
ileri sürmektedirler.<br />
Örgütsel adalet, çalışanların kendi çıktılarına ilişkin bireysel değerlendirme<br />
derecelerini, adaletin örgüt içerisinde paylaştırılmasını ve karar vericilerin çıktıların<br />
paylaştırılmasında doğru süreçleri izlemesini içeren bir kavramdır (Altıntaş, 2002:<br />
32).<br />
Örgütsel adalet kavramı literatürde, dağıtımsal ve yöntemsel adalet olmak üzere<br />
iki açıdan ele alınmaktadır. Dağıtımsal adalet, örgütte maddi ve maddi olmayan<br />
ödüllerin, görevlerin ve sorumlulukların kişiler arasında adaletli dağıtılıp<br />
dağıtılmadığı konusunun çalışanlar tarafından nasıl algılandığıyla ilgilidir.<br />
Yöntemsel adalet ise, örgütün ortaya çıkardığı ürün ve hizmetler ile örgütün<br />
çalışanlarını etkileyen kararların, örgüt içinde veriliş sürecinde ve bunlara ilişkin<br />
mekanizmaların isleyişindeki adaleti anlatmaktadır (Ertürk, 2003: 154). Dağıtımsal<br />
adalet, iş ve ücret tatmini gibi iki kişisel çıktı sağlarken, yöntemsel adalet örgütsel<br />
bağlılık ve yöneticilerin adil görülmesi gibi iki örgütsel çıktıya sebep olmaktadır.
İnce ve Gül’e (2005, s.77-78) göre, örgütsel bağlılık açısından yöntemsel adalet<br />
kavramı daha fazla önem arz etmektedir. Ücret ve iş tatmini örgütsel bağlılığın<br />
oluşmasında etkili olsalar da, bu etki dağıtımsal adalet türünde dolaylı olarak ortaya<br />
çıkmaktadır.<br />
82<br />
Düşük performansın, etkisiz değerlendirme ve planlama sistemlerinin,<br />
çalışanların adalet algıların zayıflattığını, bunun doğal bir sonucu olarak da<br />
çalışanların örgütü terk etme eğilimi sergiledikleri belirtilmektedir. (Dailey ve Kirk,<br />
1992: 308-414)<br />
Şekil 5: Kaynakların Dağıtımı ve Karar Alma Sürecine İlişkin Adalet<br />
Kaynak: Dailey ve Kirk, 1992, s.313.<br />
Şekilde görüldüğü üzere, gerilim çıkış oranı, hem işe sarılma davranışını hem de<br />
örgütsel bağlılığı etkilemektedir. İş tatmini ise, işe sarılma ve kaynakların dağıtımına<br />
ilişkin adaletten doğrudan, gerilim çıkış oranından da dolaylı olarak etkilenmektedir.<br />
Örgütsel bağlılık da gerilim çıkış oranından doğrudan ve kaynakların dağıtımına<br />
ilişkin adaletten dolaylı olarak etkilenmektedir. Karar alma sürecine ilişkin adalet, iş<br />
tatmini, örgütsel bağlılık ise işi bırakma isteğini etkilemektedir.
83<br />
Örgütsel yapıya ilişkin bağlılığı etkileyen faktörlerin bir çoğunun, akıl yürütme<br />
yoluyla mobbing ile ilişkilendirilmesi mümkündür. Ancak alan çalışmamızda<br />
bilimsel bir yöntemle bu bağlantılar ispatlanmaya çalışılacaktır.<br />
2.4.4. ÖRGÜT DIŞI FAKTÖRLER<br />
Örgütsel bağlılığı etkileyen organizasyon dışı faktörlerden söz edecek olursak<br />
profesyonellik, yeni is bulma olanakları, sektörün durumu, ülkenin sosyo-ekonomik<br />
durumu, issizlik oranı unsurlara değinmemiz gerekir.<br />
Profesyonellik mesleğe bağlılıkla ilgili bir kavramdır ve bireyin mesleği ile<br />
özdeşleşmesi, mesleki değerleri kabul edip içselleştirmesidir (İnce ve Gül, 2005: 84).<br />
Shafer ve arkadaşları (2002), profesyonelleri ifade eden dört önemli özellik<br />
belirlemişlerdir:<br />
Profesyoneller;<br />
• Alanları ile ilgili çeşitli örgütler kurarak, bunlara üye olarak, seminer, kongre,<br />
eğitim faaliyetleri gibi çeşitli toplantılara katılarak ve kitap vb. yayınları takip<br />
ederek bir cemaatleşme davranışı içerisine girerler,<br />
• Sosyal sorumluluk taşırlar,<br />
• Kendi kurallarına inanırlar,<br />
• Özerklik talebinde bulunurlar.<br />
Yukarıdaki özelliklerden hareketle profesyoneller, “kendi kurallarını koyan ve<br />
bunların geçerliliğine inanan, sosyal sorumluluk sahibi olan, bağımsız hareket etme
eğilimi taşıyan ve genellikle kendi alanları ile ilgili çeşitli oluşumların çatısı altında<br />
birlesen bireyler” olarak tanımlamak mümkündür. (İnce ve Gül, 2005: 84)<br />
84<br />
Davranış bilimciler, özellikle de sosyologlar, uzun zamandan beri profesyonellik<br />
ve örgütsel çatışma kavramları üzerinde çalışmaktadırlar. Çünkü profesyonellik ve<br />
örgütsel çatışmanın örgütsel bağlılık ve performans gibi çeşitli iş çıktılarıyla ilişkisi<br />
bulunmaktadır (Shafer, 2002: 263). Ancak profesyonellik, çelişkili bir örgütsel<br />
bağlılık kavramını ortaya çıkarmaktadır. Hukuk, mühendislik ve tıp gibi teknik<br />
alanlardaki profesyoneller için mesleğine bağlılık ve örgüte bağlılığın ikisini birden<br />
geliştirmeye çalışmak bir ikilem doğurabilmektedir. Profesyonellerin çalıştıkları<br />
örgütler, mesleki gelişime destek oluyorlarsa, bu durumda çalışanların mesleki<br />
bağlılıkları bundan olumsuz etkilenirken örgütsel bağlılıkları olumlu yönde<br />
etkilenecektir. (Gunz ve Gunz, 1994, s.802)<br />
Bu ikilemi azaltabilmek için mesleki değerlerle örgütsel değer ve uygulamaların<br />
bütünleştirilmesi önerilmektedir. Böylece, bağlılığı olumsuz yönde etkileyen<br />
devamsızlık ve örgütten ayrılma gibi olumsuz iş davranışlarının profesyoneller<br />
tarafından gösterilmesinin önüne geçmek mümkün olabilmektedir. Mesleki ve<br />
örgütsel bağlılık çatışmasını gidermek amacıyla profesyonel kariyer fırsatları,<br />
otonomi gibi uygulamalarla, meslekle çatışmayan örgütsel değerlerin benimsenmesi<br />
sağlanarak iş tatmini ve örgütsel bağlılık istenilen seviyelere yükseltilebilmektedir.<br />
(Wallace, 1995, s.812)<br />
Bir kişinin işe başladıktan sonra örgütsel bağlılığını etkileyen en önemli örgüt<br />
dışı faktör, yeni iş bulma olanaklarının varlığıdır. Şüphesiz alternatif iş olanakları,<br />
sadece çalışanların kişisel yetenekleri ile değil, örgütün bağlı bulunduğu sektör,<br />
küreselleşme ve ülkenin sosyo-ekonomik durumu gibi ulusal ve uluslararası<br />
değişkenlerle de ilişkilidir. (İnce ve Gül, 2005, s.85)<br />
Araştırmacılar arasında, yeni iş bulma olanaklarının azlığının örgütsel bağlılığı<br />
artırdığı konusunda görüş birliği bulunmaktadır (Gilbert ve Ivancevich, 1999: 385-<br />
397; Balay, 2000: 67), iş pazarındaki sınırlı iş fırsatları algısının, örgüte daha yüksek
düzeyde bir bağlılıkla sonuçlandığını, daha az alternatifi olduğunu algılayan ve başka<br />
bir işe girmede daha az seçeneği olan çalışanların, örgütlerine olan bağlılığının daha<br />
da arttığını belirtmektedir. Bu nedenle, sınırlı iş olanaklarının olduğu ekonomik kriz<br />
dönemlerinde çalışanların örgütsel bağlılıklarının artması beklenebilir.<br />
85<br />
Çalışanların iş arama davranışlarının ise, bağlılığı olumsuz yönde etkilediği<br />
saptanmıştır (Sager ve Johnston, 1989: 30-41). Yeni iş bulma olanaklarına rağmen<br />
örgütte kalmaya devam eden ve örgütle kimlik birliği geliştirmiş bir çalışanın, yeni iş<br />
bulma olanağına sahip olmadığı için örgütteki konumunu kaybetmemeye çalışan bir<br />
kişiden daha fazla örgütsel bağlılık göstermesi beklenmektedir. Bu durumda eğitim<br />
durumu, işten ayrılma niyetini etkileyen önemli bir faktör olarak karsımıza<br />
çıkmaktadır. Çünkü eğitim düzeyi yüksek çalışanların yeni iş bulma olanakları daha<br />
fazladır (İnce ve Gül, 2005: 86; Leong ve diğerleri, 1996: 1345-1361).<br />
2.5. ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN SONUÇLARI<br />
Örgütsel bağlılığın sonuçları bazı zamanlarda istenenin üstünde bazı zamanlarda<br />
ise altında kalabilir. Örneğin; çalıştığı organizasyona hat safhada bağlı ancak<br />
yetenekleri kısıtlı, beklenin altında olan çalışanları hiçbir patron istemez. Bu<br />
durumun tam tersi ise yetenekli çalışanların, kabiliyetlerinin ve iş bulma becerilerinin<br />
farkında olarak bağlılıklarının düşük olmasıdır. Bu durumların tamamen istenmeyen<br />
ve ya istenen olarak sınıflandırılması, işletme fonksiyonlarının giriftliğinden ötürü<br />
pek mümkün olmayabilir.<br />
Bazen düşük örgütsel bağlılık da örgüte faydalı olabilmektedir. Birey, örgüte<br />
düşük düzeyde bağlılık duyduğu için alternatif iş olanaklarını araştıracağından bu<br />
durum, insan kaynaklarının daha etkili kullanımını sağlayabilir. Örgütsel düzeyde de<br />
düşük bağlılık, işlevsel olabilir. Çünkü daha yüksek işgören devri ve işe devamsızlık,<br />
yıkıcı ve düşük performans gösteren işgörenlerin potansiyel zararlarını<br />
sınırlandırabilir. Bu tür işgörenlerin örgütü bırakması demek, diğer işgörenlerin<br />
tutumlarının iyileşmesi ve bunların yerine alınacak işgörenlerin örgüte yeni beceriler
getirmesi demektir. Düşük örgütsel bağlılık uzun dönemde örgüte olumlu sonuçlar<br />
sağlayabilecek itiraz, şikâyet ve söylenmelerle sonuçlanır. Örgüt, içten gelen ve<br />
resmi olmayan bu iletişim sisteminden zamanında yararlanabilirse, kendisine maddi<br />
yük getirecek davaların ve kanun düzenlemelerinin üstesinden gelebilir (Randall,<br />
1990: 367).<br />
86<br />
Her örgütün işgörenleri elde tutmak için gösterdiği çaba aynı değildir. Bazı<br />
örgütler işgörenin örgütten ayrılmasından pek etkilenmez. Bazı örgütler ise<br />
yetiştirdiği işgörenin örgütten ayrılması ile büyük sarsıntı geçirir. Bir örgüt ne kadar<br />
uzmanlaşmış işgörene gerek duyuyorsa, o örgüt, işgörenlerin örgüte bağlanmasına o<br />
kadar gereklilik duyar. İnsan gücü kaynağı çok olan, yetişmiş insan gücüne<br />
gereksinim duymayan, örgüte girmek için başvuranları çok olan bir örgüt, işgöreni<br />
örgüte bağlamak için büyük bir çabaya gerek görmez. Özel sektör, devlet<br />
kurumlarına bakarak yetiştirdiği işgöreni örgüte bağlamak için daha çok etkili önlem<br />
almaktadır (Başaran, 1982: 77).<br />
2.5.1. ÖRGÜT AÇISINDAN SONUÇLARI<br />
Örgütsel bağlılığın yüksek düzeyde olması örgütlere çeşitli faydalar<br />
sağlamaktadır. Bunlar arasında, yüksek verimlilik, kaliteli üretim, aşağıdan yukarıya<br />
etkili iletişim ve yüksek düzeyde örgüte sadakat sayılabilmektedir (Randall, 1987:<br />
464).<br />
Yüksek derecede bağlılığa sahip işgörenlerden oluşan örgütlerde bireylerin, örgüt<br />
dışında daha aktif olabildikleri görülmektedir. Bağlı bireylerin örgütleri hakkındaki<br />
olumlu ve övgü verici sözleri, örgüt üyesi olmayan bireylerin de dikkatini çekmekte<br />
ve doğal olarak örgütün tanıtımı sonucunu doğurmaktadır. Bu durum ise örgütün<br />
ilişkili bulunduğu kurumlarda ve faaliyet gösterdiği çevrede, olumlu etki meydana<br />
getirmektedir. Bağlılığı yüksek çalışanlar böylece, kaliteli işgörenlerin örgütte işe<br />
alınmasını da sağlayabilmektedirler.
87<br />
Örgüte olan bağlılıkları yüksek olan üyelerin, örgütün çıkarlarını korumak ve<br />
amaçlarına ulaşmak için sarf edecekleri çabanın da aynı oranda yüksek olacağı<br />
düşünülmektedir. Bağlılığın istenilen düzeyde olmasına yönelik olarak, personelin<br />
örgütte kalıcı olmak için çaba sarf etmesi sonucunda yüksek verim elde edilebileceği<br />
varsayılmaktadır. Genel olarak iş performansı ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişki,<br />
karşılıklı ve ılımlı olmasının yanında, bağlılığın denetçiler ve çalışma grupları gibi,<br />
rol davranışına ilişkin normları belirlemesi nedeniyle, performans ile ilişkisinin<br />
anlamlı düzeyde yüksek olduğu savunulmaktadır ( Balay, 2000: 84).<br />
Örgüte bağlı bireylerin örgütlerinde yanlış giden olayları üst yönetime iletmeleri,<br />
örgüte olan yüksek bağlılığın olumlu sonuçlarından sayılabilir. İhbar etme olarak da<br />
ifade edilebilecek bu davranışta, bağlılık ve ihbar etme davranışı üzerinde çeşitli<br />
araştırmalar yapılmıştır. Elde edilen verilere bakıldığında, bağlılığı yüksek olan<br />
bireylerin zimmetine para geçirme, usulsüzlük gibi yasal olmayan, etik dışı<br />
davranışları ihbar ettikleri görülmüştür. Bağlılığı yüksek olan bireyler, örgütün<br />
imajına zarar verecek olayları düzeltmek için sorumluluk duymaktadırlar. Bağlılığı<br />
düşük olan bireylerde ise örgüt içinde bu tür yanlış olayları fark etseler bile, bunları<br />
düzeltmek için çaba harcamadıkları görülmektedir. Öncelikle kendisini düşünen<br />
bireylerin, ihbar etme gibi riskli bir davranış sergilemeyi, iş güvenliğine zararı<br />
olabileceği sonucunu düşünerek gerçekleştirdiği ve böyle bir davranıştan kaçındıkları<br />
görülmektedir. ( Somers, 1994: 270-285)<br />
Yüksek bağlılığın örgüt açısından faydaları olduğu gibi bazı maliyetlerinin olduğu<br />
da görülmektedir (Mowday, Porter ve Steers, 1982: 142). Örgüt bakış açısı ile<br />
bakıldığında örgüte bağlı iş gücüne sahip olmak oldukça avantajlı görülmektedir.<br />
Ancak, örgüte körü körüne bağlılığın işgörenleri statükoyu kabul etmeye kadar<br />
götürebileceğini ve bu nedenle örgütün de değişime uyum sağlama ve yenilik yapma<br />
yeteneğini kaybetmesine yol açabileceği ifade edilmektedir (Meyer ve Allen, 1997:<br />
8). Örgütsel bağlılığın yüksek olmasının getireceği olumsuz sonuçlar, işgörenlerin<br />
sürekli başarılı olma arzularının, örgütü riski yüksek yatırımlara sevk etmesi<br />
biçiminde izah edilebilir. Sonuçta, örgütte genç işgörenlerin, örgütü sonu belli
olmayan yatırım maceralarına sürükleyebilecekleri ihtimali de göz önünde<br />
bulundurulması gereken önemli bir husustur.<br />
88<br />
Yüksek düzeyde bağımlı işgörenler, örgütteki politikaların değişen şartlara göre<br />
yeniden gözden geçirilmesini sağlamak ve geçmiş uygulamalara göre değişiklikleri<br />
gerektiren stratejik fırsatların farkına varılmasında da çok başarılı olamayabilirler.<br />
(Mowday, Porter ve Steers, 1982: 142)<br />
Örgütsel bağlılığın yüksek olmasının en önemli olumsuz sonuçlarından birisi de<br />
bireyin örgüt yararına olma adına, etik ya da yasal olmayan yollara başvurma<br />
yönünde tavır sergilemesidir. Bireyler kendi çıkarlarını hesaba katmadan, örgüt için<br />
yasal olmayan yollara başvurabilmektedirler. Kısa vadede örgütün çıkarlarına hizmet<br />
edilse bile, uzun vadede örgüt imajı zedelenebileceği gibi, mevcut ve potansiyel<br />
müşterilerin, ortakların ve çalışanların kaybedilmesi sonucuyla da karşı karşıya<br />
kalınabilmektedir. Bunun yanında güven kazanma noktasında olumsuz<br />
etkilenmektedirler. (Randall, 1987: 465-466)<br />
Bağlılık konusunda geleneksel uygulamalara olan inançlar daha ağır basmaktadır.<br />
Genç çalışanlar, kendilerini körü körüne işverenine adamışsa, işini sevmese dahi bu<br />
iş için tüm gayretlerini sarf etmektedirler. Bu da zaman içinde yeteneklerini<br />
kaybetmelerine neden olmakta, hem örgüt hem de toplum için zararlı durumlar<br />
yaratmaktadır. (Randall, 1987: 466)<br />
Literatürde yüksek örgütsel bağlılığın istenmeyen durumlara yol açacağına<br />
yönelik çalışmalar olduğu gibi, istenen durumları doğurabilecek olması yönünde<br />
çalışmalar da mevcuttur. Daha evvel de belirttiğimiz gibi, örgütsel bağlılık<br />
konusunda literatürün oldukça geniş olması birçok doktrinden araştırmacıların<br />
konuyla ilgili çalışmalar yaparak sonuçlar ortaya koymasıdır.
2.5.2. İŞGÖRENLER AÇISINDAN SONUÇLARI<br />
89<br />
“Örgüte bağlı işgören, zor zamanlarda da örgütün yanında olan, işe düzenli<br />
devam eden, tam gün çalışan, örgütün varlıklarını koruyan ve hedeflerini paylaşan<br />
çalışan olarak tanımlanır”. Çalışanların güçlü örgütsel bağlılığı; bireyde örgüte<br />
aidiyet duygusunu artırmakta, güvenlik duygusunu geliştirmekte, örgüte faydalı<br />
olabileceği duygusunu vererek örgüt içinde ve dışında gaye birliği oluşturmasını<br />
sağlamaktadır. (Mowday, Porter ve Steers, 1982: 139)<br />
Yapılan araştırmalar örgütsel bağlılığın, performansı olumlu etkilediğini ortaya<br />
koymuştur. Farklı kültürlerdeki işgörenler üzerinde yapılan araştırmalarda da<br />
örgütsel bağlılık ile performans arasında olumlu bir ilişki tespit edilmiştir. (Chen ve<br />
Francesco, 2003: 502)<br />
Bireyler örgüt ile aralarında duygusal bir bağ oluşturduklarında, örgüt hedefleri<br />
ve bireysel hedeflerini özdeşleştirdiklerinde, işe daha fazla katılım göstermeleri ve<br />
gönüllü olmaları olasıdır. Gellatly, Meyer ve Allen, Simith ve Steers gibi<br />
araştırmacıların ulaştıkları deneysel sonuçlar da bu düşünceyi desteklemektedir.<br />
Sonuçlar değerlendirildiğinde, duygusal bağlılığı yüksek olan bireylerde isteğe bağlı<br />
devamsızlıkta büyük düşüş olduğu görülmektedir.<br />
Örgüte bağlanmanın, işgörenin davranışını etkilemesi söz konusu olduğunda dört<br />
tür çıktıdan bahsedilebilmektedir: (Balcı, 2003: 28)<br />
1- Kendini, örgütün amaç ve değerlerine tam olarak adayanlar, örgütsel etkinliklere<br />
aktif olarak katılırlar.<br />
2- Kendilerini örgüte adayan işgörenler, genelde örgütte kalmaya ve örgütün<br />
amaçlarına ulaşmasına katkıda bulunmaya şiddetli istek duyarlar.
3- Örgüte bağlılık ile işten ayrılma arasındaki ilişkinin tutarlı ve ters olduğu<br />
90<br />
görülmektedir.<br />
4- İşten doyum, işten ayrılma hakkında başlangıçta önemli bulgular vermekte iken,<br />
zaman geçtikçe bağlılık, işten ayrılmanın doyumdan daha güçlü bir kestiricisi<br />
olmaktadır.<br />
Görüldüğü üzere, çalışanın örgüte bağlılığının işe yönelik sarf edilen emeğin<br />
artması, tutarlı davranışlar sergilenmesi; işi bırakma, çalışma arkadaşlarına uyum<br />
göstermeme ya da geç kalma gibi etmenleri azaltacağı gibi sonuçlara ulaşılmaktadır.<br />
Ayrıca, olumlu yönden etkileme açısından bağlılığın, bireylerden çok örgütler için<br />
daha anlamı olduğu görülmektedir.
3. MOBBİNG’İN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNE<br />
91<br />
YÖNELİK ALAN ÇALIŞMASI: KAMU SEKTÖRÜNDEN BİR ÖRNEK<br />
3.1. ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ<br />
Ana hipotezde iddia ettiğimiz gibi; Mobbing, Örgütsel Bağlılığı olumsuz<br />
etkiler. Bu doğrultuda mobbing sorununun, tanımlanarak organizasyon çalışanlarının<br />
örgüt bağlılığı üzerindeki etkilerini gözden geçirip ölçümlemek amacıyla anket<br />
yöntemiyle test edilmesi yöntemiyle gerçekleştirilmiş bir çalışmadır. Bu durumun<br />
örgütleri uzun dönemde felce uğratıp işlevsizleştirdiği ve işgörenleri özsaygısından<br />
mahrum zavallı, yabancılaşmış insanlar haline dönüştürdüğü düşünülürse<br />
günümüzde çözümü üzerine fikir yürütülmesi gereken bir sorun olduğu<br />
kavranacaktır.<br />
Günümüz koşullarında insanın bulunduğu organizasyona değer katması, işi yapan<br />
değil yöneten işgören kimliği taşıması kaçınılmazdır. Bunun gerçekleşebilmesi için<br />
de organizasyonların üzerine düşen birçok görev vardır. Bu görevlerden birisi ve<br />
belki de en önemlisi işgörenlerin örgüt bağlılığını sağlayarak onlardan hat safhada<br />
yararlanmak ve dolayısıyla işletmeyi etkin kılmaktır. Bir işgörenin bir işi gönüllü<br />
olarak sürdürebilme gücü olarak tanımlanan moral duygusunun devamlılığını<br />
sağlamak ise organizasyonun varoluş amacı olan verimlilik için şarttır ve moral<br />
duygusunu yerle bir eden “mobbing”, sinsi bir virüs gibi organizasyonu zamanla<br />
çökertmesine neden olan unsurlardan biridir.<br />
3.2. ARAŞTIRMANIN ANA KÜTLESİ, KAPSAMI VE ÖRNEKLEMİ<br />
Araştırmanın ana kütlesini, Muğla ili Milas ve Yatağan ilçelerindeki kamu<br />
kurumlarından Türkiye Kömür İşletmelerine bağlı Linyit ocaklarında görevli işçi ve<br />
memurlar (fiilen yaptıkları iş, çalıştıkları birim göz önüne alınmıştır), Vakıfbank<br />
Milas Şubesi çalışanları ve isminin araştırmamızda kullanılmasına müsaade etmeyen<br />
bölge kamu iktisadi teşebbüsü çalışanları oluşturmaktadır. Ana kütlenin çeşitliliğinin
sebebi; sadece bir bakış açısıyla yönetilen bir kurumda gerçekleştirilmektense, farklı<br />
bakış açılarıyla yönetilen farklı kamu kurumlarında gerçekleştirilmesiyle elde<br />
edilecek sonucun daha geniş kapsamlı bir yargıyı temsil edeceği içindir.<br />
92<br />
Örneklem seçiminde, ana kütlenin üçte ikisine tekabül eden 1000 anket formu<br />
dağıtılmış ve sadece, katılım gönüllülüğü esasından hareketle, geri dönen 168 netice<br />
değerlendirilmiştir. Böylelikle katılımcıların samimiyetinin bir nebze de olsa gerçek<br />
olacağı varsayılmıştır.<br />
3.3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ<br />
Araştırmamızda anket yöntemi kullanılmıştır. Anket metni oluşturulurken benzer<br />
yabancı ve yerli kaynaklar incelenmiştir. Ayrıca konu ile ilgili uzman görüşleri de<br />
alınmıştır. Anket formu ilk olarak 30 kişiye uygulanmış ve ön çalışma<br />
gerçekleştirilmiştir.<br />
Araştırmamız %90 güvenilirlik düzeyinde gerçekleştirildiği için anlamlılık<br />
düzeyi 0,1 olarak kabul edilmektedir.<br />
3.4. VERİ TOPLAMA ARACI<br />
Anket formlarında işgörenlerin demografik özellikleri hakkında tanıtıcı verilere<br />
yönelik sorular, mobbing algılarını ve çalıştıkları organizasyona bağlılıklarını<br />
ölçmeye yönelik sorular bulunmaktadır.<br />
Anket, tanımlayıcı sorular, çoğunluğunu oluşturan 5’li Likert Ölçeği’ne göre<br />
hazırlanmış hipotez testlerinde kullanılacak olan sorulardan oluşmaktadır. 5’li Likert<br />
ölçeğinin seçilme nedeni, oluşturulmasının, uygulanmasının kolay olması ve gruplar<br />
arasındaki farklılıkları ölçmede sağladığı faydalardır. Özellikle işgörenlerin tutum<br />
farklılıklarını tespit edebilmek açısından ve gereken verilere ulaşabilmek açısından<br />
Likert ölçeğinin seçilmesi büyük önem taşır.
3.5. ARAŞTIRMA MODELİ<br />
93<br />
Araştırmada betimsel araştırma modeli kullanılmıştır. Betimleyici araştırma<br />
modelinde amaç, eldeki problemi, bu problemle ilgili durumları, değişkenleri ve<br />
değişkenler arasındaki ilişkileri tanımlamaktadır. Araştırmanın modeli aşağıda<br />
şekillendirilmiştir.<br />
Leymann’ın (1993) tipolojisine göre 45 mobbing davranışı bulunmaktadır ve bu<br />
davranışlar da davranışın özelliğine; mağdurun kendini göstermesini ve iletişim<br />
oluşumunu etkilemek, sosyal ilişkilere saldırılar, itibara saldırılar, kişinin yaşam<br />
kalitesi ve mesleki durumuna saldırılar ve kişinin sağlığına doğrudan saldırılar olmak<br />
üzere 5 grupta toplanmıştır. Örgütsel bağlılık ise Meyer ve Allen (1991) tarafından<br />
geliştirilen üç boyutlu örgütsel bağlılık olarak ele alınmış ve her bir gruptaki<br />
mobbing davranışının örgütsel bağlılığın boyutlarından duygusal bağlılık, devam<br />
bağlılığı ve normatif bağlılığı ne düzeyde ve ne yönde etkilediği ortaya koyulmaya<br />
çalışılmıştır.<br />
Anketin Mobbingi ölçmeye yönelik kısmındaki;<br />
1-11 arası sorular; Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye Yönelik,<br />
12-16 arası sorular; Sosyal İlişkilere Saldırılarla İlgili,<br />
17-31 arası sorular; İtibara Saldırılarla İlgili,<br />
32-40 arası sorular; Kişinin Yaşam Kalitesi ve Mesleki Durumuna Saldırılarla İlgili,<br />
41-45 arası sorular; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırılarla İlgilidir.<br />
Anketin Örgütsel Bağlılığı ölçmeye yönelik kısmındaki;<br />
1-8 arası sorular; Duygusal Bağlılığı ölçmeye,<br />
9-16 arası sorular; Devam Bağlılığını ölçmeye,<br />
17-26 arası sorularsa; Normatif Bağlılığı ölçmeye yönelik sorulardır.
Şekil 6: Araştırma Modeli<br />
3.6. ARAŞTIRMA BULGULARI<br />
94<br />
Çalışmamızın bu bölümünde, öncelikle katılımcıların yaş, medeni durum, statü,<br />
eğitim, hizmet yılı gibi demografik yapıları incelenip şekiller ve grafikler yardımıyla<br />
sunulacaktır.<br />
Sonraki aşamada genel cevaplama eğilimi incelenip, hangi sınıfın ne yönde cevap<br />
verme eğilimine sahip olduğunu gösterir tablo ve grafikler kullanılacaktır.<br />
En son aşamada ise Ana hipotezin ve alt hipotezlerin sınanması sunulacaktır.
3.6.1. DEMOGRAFİK BULGULAR<br />
95<br />
Erkek; 132; 79%<br />
Katılımcıların Cinsiyet Dağılımı<br />
Kadın Erkek<br />
Şekil 7: Katılımcıların Cinsiyet Dağılımı<br />
Kadın; 36; 21%<br />
Şekil 7 de görüldüğü üzere, anketimizi cevaplayıp bize ulaştıran 168 katılımcıdan<br />
132’si, yani %79’u Erkeklerden ve 36‘sı, yani %21’i kadınlardan oluşmaktadır.<br />
Bekar; 67; 40%<br />
Katılımcıların Medeni Hali<br />
Evli Bekar<br />
Şekil 8: Katılımcıların Medeni Hal Dağılımı<br />
Evli; 101; 60%<br />
Şekil 8, Katılımcılardan 67’si olan %40’ının bekar, 101’i olan %60’ının evli<br />
olduğunu anlatmaktadır.
96<br />
33-40 Yaş; 60;<br />
36%<br />
40- Üstü; 27; 16%<br />
Katılımcıların Yaş Dağılımı<br />
…..25 Yaş; 32;<br />
19%<br />
…..25 Yaş 26-32 Yaş 33-40 Yaş 40- Üstü<br />
Şekil 9: Katılımcıların Yaş Dağılımı<br />
26-32 Yaş; 49;<br />
29%<br />
Şekil 9 da katılımcıların 4 ayrı yaş grubuna dahil edilerek sınıflandırıldığı<br />
anlatılmıştır.<br />
Şekil 10: Katılımcıların Eğitim Durumu<br />
Şekil 10, katılımcılarımızın İlkokul, Lise, Yüksek Okul ve Üniversite mezuniyet<br />
dağılımları ile ilgili bilgi vermektedir.
97<br />
11 v 15 Yıl; 25;<br />
15%<br />
16 ve Üstü; 30;<br />
18%<br />
Katılımcıların Hizmet Süreleri<br />
6 v 10 Yıl; 59; 35%<br />
0 v 5 Yıl 6 v 10 Yıl 11 v 15 Yıl 16 ve Üstü<br />
Şekil 11: Katılımcıların Hizmet Süreleri<br />
0 v 5 Yıl; 54; 32%<br />
Şekil 11, 168 katılımcıdan 54’ünün en çok 5 yıldır, 59’unun 6-10 yıldır, 25’inin<br />
11-15 yıldır ve 30’unun 16 yıldan daha fazla hizmet yılına sahip olduğunu gösterir.<br />
Memur; 76; 45%<br />
Katılımcıların Statüsü<br />
İşçi Memur<br />
Şekil 12: Katılımcıların Statüsü<br />
İşçi; 92; 55%<br />
Şekil 12, anketimize samimiyetle katılanların %45’inin Memur, %55’inin ise işçi<br />
olduğunu ifade etmektedir.
3.6.2. CEVAPLAMA EĞİLİMİ İLE İLGİLİ BULGULAR<br />
98<br />
Çalışmamızın bu aşamasında öncelikle katılımcıların anketimizdeki sorulara<br />
verdikleri cevapların dağılımını gösterir sayısal sonuçları sunup, ardından bu<br />
verilerden hareketle gerçekleştirdiğimiz istatistiksel sınama metotları sonucu elde<br />
ettiğimiz verileri aktaracağız.<br />
3.6.2.1. GENEL CEVAP DAĞILIMLARI İLE İLGİLİ BULGULAR<br />
14%<br />
19%<br />
Katılımcıların Tamamımın Mobbingle<br />
İlgili Cevap Dağılımı<br />
5% 1%<br />
Hiç Nad. Baz. Sık sık Çok Sık<br />
Şekil 13: Mobbing Cevapları Dağılımı<br />
61%<br />
Şekil 13 de görüldüğü üzere; 168 katılımcının mobbing ile ilgili verdiği 7560<br />
cevabın %61’i Mobbinge maruz kalmadığını düşündüğü yönünde cevaplardır.<br />
%38’ini oluşturan kısmı ise mobbinge nadiren, bazen, sık sık maruz kaldığını<br />
algıladığı yönünde, sadece %1’i ise çok sık mobbinge maruz kaldığını algıladığı<br />
yönündedir.
99<br />
16%<br />
Mobbing Uygulayıcıları<br />
Yönetici İş Arkadaşı<br />
84%<br />
Şekil 14: Mobbing Uygulayıcıları<br />
Şekil 14’te ise, mobbinge bir şekilde maruz kaldığını düşünen %39’luk kitlenin<br />
cevaplarından hareketle, mobbing uygulayanların %84’ünü yöneticiler, %16’sını ise<br />
çalışma arkadaşlarının oluşturduğu görülmektedir.<br />
41%<br />
Katılımcıların Tamamımın Örgütsel<br />
Bağlılıkla İlgili Cevap Dağılımı<br />
6%<br />
9%<br />
26%<br />
Kes. Kat. Çok Kat. Kat. Az Kat. Hiç Kat.<br />
Şekil 15: Örgütsel Bağlılık Cevap Dağılımı<br />
18%<br />
Şekil 15’de ise katılımcıların örgütsel bağlılıkla ilgili verdiği 4368 cevabın<br />
%41’ini Hiç Katılmıyorum, %26’sını Az Katılıyorum, %18’ini Katılıyorum,
%9’unu Çok Katılıyorum ve %6’sını Kesinlikle Katılıyorum şıkları oluşturduğu<br />
görülmektedir.<br />
3.6.2.2. KATILIMCILARIN MOBBİNG ALGISI İLE İLGİLİ BULGULAR<br />
100<br />
Bilindiği üzere iki ya da daha fazla sınıflı iki nitel değişken arasında bağımsızlık<br />
olup olmadığını incelemek için ki-kare bağımsızlık testine başvurmak gerekmektedir.<br />
Dolayısıyla çalışmamızın bu aşamasında; katılımcıların Mobbing ve Örgütsel<br />
Bağlılık sorularını cevaplarken; ait oldukları sınıf ile algıları arasında bir bağlantı<br />
olup olmadığının ki-kare ile test edilip, bu ki-kare katsayılarının kontenjans<br />
testleriyle kuvveti ölçülüp grafikler halinde sunulmuştur. Birinci değişkeni, Likert<br />
Ölçeği kullanılarak oluşturulan anketimizdeki 5 tip soru; ikinci değişkeni ise,<br />
cinsiyet, statü, medeni hal, yaş, eğitim durumu, hizmet süresi sınıflandırmaları –her<br />
biri ayrı olmak koşuluyla- oluşturmaktadır.<br />
Tablo 2: Örnek Ki Kare ve Kontenjans Test Veri Tablosu<br />
H0 Katılımcıların cinsiyetiyle mobbing algıları arasında bir ilişki yoktur.<br />
H1 Katılımcıların cinsiyetiyle mobbing algıları arasında bir ilişki vardır.<br />
Cevaplar Kadın<br />
Gözlenen Beklenen Gözlenen<br />
Erkek<br />
Beklenen<br />
Toplam<br />
Hiç 984 973,7 3560 3570,3 4544<br />
Nad. 355 308,4 1084 1130,6 1439<br />
Baz. 191 234,9 905 861,1 1096<br />
Sık sık 75 87,2 332 319,8 407<br />
Çok Sık 15 15,9 59 58,1 74<br />
Toplam 1620 5940 7560<br />
0,01 anlamlılık düzeyinde 2k tablo değeri 13,277 13,277 < 21,777 olduğundan<br />
Hesaplanan 2k değeri 21,777 H1 Kabul Edilir, İlişki vardır.<br />
Kontenjans testi 0,054 Ancak bu ilişki oldukça zayıftır.<br />
Tablo 2’de, katılımcının dâhil olduğu sınıf ile anketimizdeki sorulara cevap verme<br />
dağılımları görülmektedir. Bu verilerden hareketle öncelikle ki kare katsayıları<br />
hesaplanmış, ardından ki kare tablosunun 0,01 anlamlılık düzeyi ile 4. satırın<br />
kesiştiği noktadaki 13,277 rakamıyla karşılaştırılarak, ilişki olup olmadığı tespit
edilmiş, son olarak da ilişkinin kuvvetini gösteren kontenjans test verisi elde<br />
edilmiştir. Bu süreç, bütün sınıflamalara uyarlanarak aşağıdaki grafiklere ulaşılmıştır.<br />
İlişkinin Kuvveti<br />
101<br />
0,5<br />
0,4<br />
0,3<br />
0,2<br />
0,1<br />
0,0<br />
Katılımcı Sınıfları ve Mobbing Algısı Ki Karelerinin Kontenjans Test<br />
Sonuçları<br />
0,05<br />
0,09<br />
0,09<br />
0,32<br />
0,42<br />
Cinsiyet Statü Medeni Hal Yaş Eğitim Hizmet Yılı<br />
Sınıflama<br />
Şekil 16: Katılımcılar ve Mobbing Algısı Kontenjans Test Verileri<br />
Şekil 16’da; 6 adet Alt Hipotezin test edildiğinin ve kabul edilen hipotezlerdeki<br />
değişkenlerin bağımlılığının anlamını gösterir kontenjans rakamları mevcuttur.<br />
Bilindiği üzere kontenjans testi neticesinde elde edilen rakamların “1” e yakınlığı,<br />
ilişkinin kuvvetini göstermektedir.<br />
Şekil 16 ile ilgili kabul edilen alt hipotezler ile bağımlılığın ifadeleri şu şekildedir.<br />
1. Değişkenler (Cinsiyet-Mobbing Algısı): Katılımcıların cinsiyeti ile mobbinge<br />
maruz kaldıklarını düşünme eğilimi arasında anlamlı ancak çok da kuvvetli<br />
olmayan bir ilişki vardır.<br />
2. Değişkenler (Statü-Mobbing Algısı): Katılımcıların statüsü (işçi-memur) ile<br />
mobbinge maruz kaldıklarını düşünme eğilimi arasında anlamlı ancak çok<br />
kuvvetli olmayan bir ilişki vardır.<br />
0,45
3. Değişkenler (Medeni Hal-Mobbing Algısı): Katılımcıların medeni (evli-bekar)<br />
102<br />
hali ile mobbinge maruz kaldıklarını düşünme eğilimi arasında anlamlı ancak çok<br />
kuvvetli olmayan bir ilişki vardır.<br />
4. Değişkenler (Yaş-Mobbing Algısı): Katılımcıların yaşı (…-25, 26-32, 33-40, 40<br />
ve üstü) ile mobbinge maruz kaldıklarını düşünme eğilimi arasında anlamlı ve az<br />
kuvvetli bir ilişki vardır.<br />
5. Değişkenler (Eğitim Durumu-Mobbing Algısı): Katılımcıların statüsü (işçi-<br />
memur) ile mobbinge maruz kaldıklarını düşünme eğilimi arasında anlamlı ve az<br />
kuvvetli bir ilişki vardır.<br />
6. Değişkenler (Hizmet Yılı-Mobbing Algısı): Katılımcıların statüsü (işçi-memur)<br />
ile mobbinge maruz kaldıklarını düşünme eğilimi arasında anlamlı ve az kuvvetli<br />
bir ilişki vardır.<br />
Katılımcıların sınıflandırılmasıyla beraber, mobbing algılarının test edilmesi<br />
neticesinde elde edilen ifadeler yukarıdaki şekildedir. İfadelerden de anlaşılacağı<br />
üzere, katılımcıların, cinsiyet, statü, medeni hal, yaş, eğitim durumu ve hizmet<br />
süreleri gibi sınıflandırmalara tabi tutulup, bu sınıflamaların birer birer mobbingle<br />
bağlantılarının tespiti için ki-kare bağımsızlık testleri uygulanmıştır. Elde edilen<br />
veriler neticesinde, bu değişkenlerin birbirlerine bağımlı olduğu istatistiksel olarak<br />
gözlenmiş, ardından da bu bağımlılığın kuvvetini gösterir kontenjans test verilerinin<br />
oluşturduğu grafikler sunulmuştur.<br />
Aynı sınıflandırma ve test mantığıyla örgütsel bağlılık bağımlılığının<br />
sınanmasına ilişkin verileri gösterir grafik ise aşağıdaki gibidir.
3.6.2.3. KATILIMCILARIN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ALGISI İLE İLGİLİ<br />
İlişkinin Kuvveti<br />
103<br />
0,5<br />
0,4<br />
0,3<br />
0,2<br />
0,1<br />
0,0<br />
BULGULAR<br />
Katılımcı Sınıfları ve Örgütsel Bağlılık Algısı Ki Karelerinin<br />
Kontenjans Test Sonuçları<br />
0,07<br />
0,17 0,17<br />
0,23<br />
0,17<br />
Cinsiyet Statü Medeni Hal Yaş Eğitim Hizmet Yılı<br />
Sınıflama<br />
Şekil 17: Katılımcılar ve Örgütsel Bağlılık Algısı Kontenjans Test Verileri<br />
Şekil 17 ile ilgili kabul edilen alt hipotezler ile bağımlılığın ifadeleri şu şekildedir.<br />
1. Değişkenler (Cinsiyet-Örgütsel Bağlılık Algısı): Katılımcıların cinsiyeti ile<br />
örgütsel bağlılıkları arasında anlamlı ancak çok da kuvvetli olmayan bir ilişki<br />
vardır.<br />
2. Değişkenler (Statü-Örgütsel Bağlılık Algısı): Katılımcıların statüsü (işçi-<br />
memur) ile örgütsel bağlılıkları arasında arasında anlamlı ancak çok kuvvetli<br />
olmayan bir ilişki vardır.<br />
3. Değişkenler (Medeni Hal-Örgütsel Bağlılık Algısı): Katılımcıların medeni<br />
(evli-bekar) hali ile örgütsel bağlılıkları arasında arasında anlamlı ancak çok<br />
kuvvetli olmayan bir ilişki vardır.<br />
0,24
4. Değişkenler (Yaş-Örgütsel Bağlılık Algısı): Katılımcıların yaşı (…-25, 26-32,<br />
104<br />
33-40, 40 ve üstü) ile örgütsel bağlılıkları arasında arasında anlamlı ancak çok<br />
kuvvetli olmayan bir ilişki vardır.<br />
5. Değişkenler (Eğitim Durumu-Örgütsel Bağlılık Algısı): Katılımcıların statüsü<br />
(işçi-memur) ile örgütsel bağlılıkları arasında arasında anlamlı ancak çok kuvvetli<br />
olmayan bir ilişki vardır.<br />
6. Değişkenler (Hizmet Yılı-Örgütsel Bağlılık Algısı): Katılımcıların statüsü (işçi-<br />
memur) ile örgütsel bağlılıkları arasında arasında anlamlı ancak çok kuvvetli<br />
olmayan bir ilişki vardır.<br />
Katılımcıların sınıflandırılmasıyla beraber, örgütsel bağlılık algılarının test<br />
edilmesi neticesinde elde edilen ifadeler yukarıdaki şekildedir. İfadelerden de<br />
anlaşılacağı üzere, katılımcıların, cinsiyet, statü, medeni hal, yaş, eğitim durumu ve<br />
hizmet süreleri gibi sınıflandırmalara tabi tutulup, bu sınıflamaların birer birer<br />
örgütsel bağlılıkla bağlantılarının tespiti için ki-kare bağımsızlık testleri<br />
uygulanmıştır. Elde edilen veriler neticesinde, bu değişkenlerin birbirlerine bağımlı<br />
olduğu istatistiksel olarak gözlenmiş, ardından da bu bağımlılığın kuvvetini gösterir<br />
kontenjans test verilerinin oluşturduğu grafikler sunulmuştur.<br />
3.6.3. ALT HİPOTEZLERİN SINANMASINA YÖNELİK BULGULAR<br />
Çalışmamızın bu aşamasında, Şekil 6’da resmettiğimiz araştırma modelimizden<br />
hareketle, önce mobbing ile örgütsel bağlılığın boyutları arasındaki ilişkiler, sonra da<br />
mobbing süreçleri ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiler irdelenmiştir.<br />
Bu aşamada amaç, değişkenler arasındaki ilişkinin yönüne dair bulgular elde<br />
edip, derecesini belirlemeye yöneliktir. Bu verileri elde etmek için kullanılan<br />
istatistiksel yöntem; korelasyon (r) katsayılarının tespiti, ardından değişkenlerin<br />
birbirini ne kadar açıkladığına yönelik bilgi veren belirlilik (r 2 ) katsayılarının tespiti
ve bu katsayıların (t) testleriyle sınanıp hipotezlerin kabul-reddine ilişkin ifadeler<br />
elde edilmesi ve grafikler yardımıyla sunulması şeklinde olacaktır. Formüllerimiz;<br />
3.6.3.1. MOBBİNG İLE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK BOYUTLARI<br />
105<br />
ARASINDAKİ İLİŞKİYE YÖNELİK BULGULAR<br />
Öncelikle korelasyon (r), belirlilik katsayısı (r 2 ) ve (t) testleri neticesinde elde<br />
edilen verilerin her bir alt hipotez için nasıl yapıldığına dair özet tabloyu sunmak<br />
isteriz. (x) anketimizdeki mobbingle ilgili sorulara verilen cevapları, (y) örgütsel<br />
bağlılıkla ilgili sorulara verilen cevapları simgelemektedir. (1,2,3,4,5) ile ifade edilen<br />
sütun ise Likert ölçeğine göre hazırlanmış sorularımızı olumsuzdan olumluya doğru<br />
sıralanmış haliyle simgelemektedir. Bütün alt hipotez sınamalarında (r) değeri eksi<br />
yönlü bulunmuştur.<br />
Tablo 3: Örnek r 2 ve (t) Testi Hesaplama Tablosu<br />
H0 Erkek katılımcılarda Mobbing-Bağlılık arasında ters yönlü anlamlı bir ilişki yoktur.<br />
H1 Erkek katılımcılarda Mobbing-Bağlılık arasında ters yönlü anlamlı bir ilişki vardır.<br />
Erkek Katılımcıların Mobbing-Bağlılık Korelasyonu<br />
Sorular x y xi yi xi.yi xi 2 yi 2<br />
1 3.560 212 -2.372 474 -1.125.277 5.626.384 225.055<br />
2 1.084 321 104 365 38.002 10.816 133.517<br />
3 905 598 283 88 25.017 80.089 7.815<br />
4 332 897 856 -211 -180.274 732.736 44.352<br />
5 59 1.404 1.129 -718 -810.170 1.274.641 514.950<br />
Toplam 5.940 3.432 0 0 -2.052.702 7.724.666 925.689<br />
Ters yönlü 0,1 düzeyinde t değeri 1,638 1,638 < 2,075<br />
r -0,768 r² 0,589 (t) testi 2,075 H1 Kabul Edilir<br />
Tablo 3 de görüldüğü üzere, ifademiz şöyle olacaktır; Anketimizi cevaplayan<br />
erkek katılımcılarda mobbing algısı ile örgütsel bağlılık hissi arasında ters yönlü ve<br />
0,1 düzeyinde anlamlı bir ilişki vardır. Erkek katılımcılarda mobbing algısı, örgütsel<br />
bağlılığı %59 oranında etkilemektedir.
0,1 Anlamlılık Düzeyinde (t) Değeri<br />
3.6.3.1.1.MOBBİNG-DUYGUSAL BAĞLILIK BAĞI İLE İLGİLİ BULGULAR<br />
1,683<br />
0,000<br />
Erkek<br />
106<br />
2,259<br />
0,63<br />
Kadın<br />
0,47<br />
1,641<br />
İşçi<br />
Mobbing-Duygusal Bağlılık Korelasyonlarının (r 2 ) ve<br />
(t) Testleri Verileri<br />
2,563<br />
0,69<br />
0,43<br />
Memur<br />
1,510<br />
...-25 Yaş<br />
2,680<br />
0,71<br />
26-32 Yaş<br />
1,787 1,908<br />
0,52<br />
33-40 Yaş<br />
0,55<br />
40 Yaş Üstü<br />
2,025<br />
0,58<br />
İlkokul<br />
2,551<br />
1,811<br />
0,52<br />
Sınıflamalar<br />
Lise<br />
0,68<br />
M.Y. Okulu<br />
(t) Testi r² Katsayısı<br />
2,772<br />
0,72<br />
Üniversite<br />
0,43<br />
1,511<br />
0-5 Yıl<br />
2,320<br />
0,64<br />
6-10 Yıl<br />
0,60<br />
2,129<br />
11-15 Yıl<br />
0,57<br />
2,013<br />
15 Yıl Üstü<br />
Şekil 18: Mobbing-Duygusal Bağlılıkla ilgili r 2 ve (t) Testi Verileri<br />
1,609<br />
Şekil 18’den hareketle sınadığımız ve değişkenler arasındaki ters yönlü ilişkinin<br />
varlığının istatistiksel olarak ispatlandığını gözlediğimiz ve 0,1 düzeyinde çoğunu<br />
anlamlı bulduğumuz alt hipotezler ile ilgili ifadeler şu şekilde olacaktır..<br />
1. Değişkenler (Erkeklerde; Mobbing-Duygusal Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Erkek katılımcılarda mobbing algısı ile duygusal bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Erkek<br />
katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %63 oranında etkilemektedir.<br />
2. Değişkenler ( Kadınlarda; Mobbing-Duygusal Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Kadın katılımcılarda mobbing algısı ile duygusal bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Kadın<br />
katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %47 oranında etkilemektedir.<br />
3. Değişkenler ( İşçilerde; Mobbing-Duygusal Bağlılık): Anketimizi cevaplayan<br />
İşçi katılımcılarda mobbing algısı ile duygusal bağlılık hissi arasında ters yönlü<br />
0,46
107<br />
ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. İşçi katılımcılarda mobbing algısı,<br />
duygusal bağlılığı %69 oranında etkilemektedir.<br />
4. Değişkenler (Memurlarda; Mobbing-Duygusal Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Memur katılımcılarda mobbing algısı ile duygusal bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine<br />
de memur katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %43 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
5. Değişkenler (0-25 Yaş Arasında; Mobbing-Duygusal Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 0-25 Yaş katılımcılarda mobbing algısı ile duygusal bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 0-25 Yaş<br />
katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %71 oranında etkilemektedir.<br />
6. Değişkenler (26-32 Yaş Arasında; Mobbing-Duygusal Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 26-32 Yaş katılımcılarda mobbing algısı ile duygusal bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 26-32 Yaş<br />
katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %52 oranında etkilemektedir.<br />
7. Değişkenler (33-40 Yaş Arasında; Mobbing-Duygusal Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 33-40 Yaş katılımcılarda mobbing algısı ile duygusal bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 33-40 Yaş<br />
katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %55 oranında etkilemektedir.<br />
8. Değişkenler (40 Yaş Üstünde; Mobbing-Duygusal Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 40 Yaş üstü katılımcılarda mobbing algısı ile duygusal bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 40 Yaş üstü<br />
katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %58 oranında etkilemektedir.<br />
9. Değişkenler (İlkokul Mezunlarında; Mobbing-Duygusal Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan İlkokul Mezunu katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
duygusal bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. İlkokul Mezunu katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %52<br />
oranında etkilemektedir.<br />
10. Değişkenler (Lise Mezunlarında; Mobbing-Duygusal Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Lise Mezunu katılımcılarda mobbing algısı ile duygusal bağlılık
108<br />
hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Lise Mezunu<br />
katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %68 oranında etkilemektedir.<br />
11. Değişkenler (M.Y.O. Mezunlarında; Mobbing-Duygusal Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan M.Y.O Mezunu katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
duygusal bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. M.Y.O Mezunu katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %72<br />
oranında etkilemektedir.<br />
12. Değişkenler (Üniversite Mezunlarında; Mobbing-Duygusal Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan Üniversite Mezunu katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
duygusal bağlılık hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde<br />
anlamlı bulunmamıştır. Yine de Üniversite Mezunu katılımcılarda mobbing<br />
algısı, duygusal bağlılığı %43 oranında etkilemektedir.<br />
13. Değişkenler (0-5 Yıldır Çalışanlarda; Mobbing-Duygusal Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
duygusal bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %64<br />
oranında etkilemektedir.<br />
14. Değişkenler (6-10 Yıldır Çalışanlarda; Mobbing-Duygusal Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
duygusal bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %60<br />
oranında etkilemektedir.<br />
15. Değişkenler (11-15 Yıldır Çalışanlarda; Mobbing-Duygusal Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
duygusal bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı<br />
%57 oranında etkilemektedir.<br />
16. Değişkenler (15 Yıldan Fazla Çalışanlarda; Mobbing-Duygusal Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda mobbing algısı<br />
ile duygusal bağlılık hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde
0,1 Anlamlılk Düzeyinde (t) Değeri<br />
109<br />
anlamlı bulunmamıştır. Yine de 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda mobbing<br />
algısı, duygusal bağlılığı %46 oranında etkilemektedir.<br />
3.6.3.1.2. MOBBİNG-DEVAM BAĞLILIĞI BAĞI İLE İLGİLİ BULGULAR<br />
Mobbing ve Devam Bağlılığına İlişkin Korelasyonların (r 2 ) ve (t) Testleri Verileri<br />
1,683<br />
0,000<br />
Erkek<br />
0,08<br />
0,495<br />
Kadın<br />
0,783<br />
0,20<br />
0,17<br />
İşçi<br />
1,233<br />
Memur<br />
0,754<br />
0,16<br />
0,06<br />
...-25 Yaş<br />
0,458<br />
0,422<br />
26-32 Yaş<br />
0,07<br />
33-40 Yaş<br />
0,655<br />
0,12<br />
40 Yaş Üstü<br />
0,375<br />
0,301<br />
0,04<br />
İlkokul<br />
0,03<br />
Sınıflamalar<br />
0,608<br />
Lise<br />
(t) Testi r² Katsayısı<br />
0,11<br />
M.Y. Okulu<br />
0,363<br />
0,04<br />
Üniversite<br />
0,929<br />
0,318<br />
0,22<br />
0-5 Yıl<br />
0,03<br />
6-10 Yıl<br />
0,539<br />
0,09<br />
11-15 Yıl<br />
0,728<br />
0,15<br />
15 Yıl Üstü<br />
Şekil 19:Mobbing-Devam Bağlılığıyla ilgili r 2 ve (t) Testi Verileri<br />
0,610<br />
Şekil 19’dan hareketle sınadığımız ve değişkenler arasındaki ters yönlü ilişkinin<br />
varlığının istatistiksel olarak ispatlandığını gözlediğimiz ve 0,1 düzeyinde hiçbirini<br />
anlamlı bulmadığımız alt hipotezler ile ilgili ifadeler şu şekilde olacaktır. Genel<br />
olarak, katılımcıların mobbing algısının devam bağlılığına etkisindeki<br />
duyarlılıklarının düşük olduğu söylenebilir.<br />
1. Değişkenler (Erkeklerde; Mobbing-Devam Bağlılığı): Anketimizi cevaplayan<br />
Erkek katılımcılarda mobbing algısı ile Devam Bağlılığı hissi arasında ters yönlü<br />
ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de Erkek<br />
katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %8 oranında etkilemektedir.<br />
2. Değişkenler ( Kadınlarda; Mobbing-Devam Bağlılığı): Anketimizi<br />
cevaplayan Kadın katılımcılarda mobbing algısı ile Devam Bağlılığı hissi<br />
0,11
110<br />
arasında ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de Kadın<br />
katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %17 oranında etkilemektedir.<br />
3. Değişkenler ( İşçilerde; Mobbing-Devam Bağlılığı): Anketimizi cevaplayan<br />
İşçi katılımcılarda mobbing algısı ile Devam Bağlılığı hissi arasında ters yönlü<br />
ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de İşçi<br />
katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %20 oranında etkilemektedir.<br />
4. Değişkenler (Memurlarda; Mobbing-Devam Bağlılığı): Anketimizi<br />
cevaplayan Memur katılımcılarda mobbing algısı ile Devam Bağlılığı hissi<br />
arasında ters ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de<br />
Ancak memur katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %16 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
5. Değişkenler (0-25 Yaş Arasında; Mobbing-Devam Bağlılığı): Anketimizi<br />
cevaplayan 0-25 Yaş katılımcılarda mobbing algısı ile Devam Bağlılığı hissi<br />
arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine<br />
de 0-25 Yaş katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %6 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
6. Değişkenler (26-32 Yaş Arasında; Mobbing-Devam Bağlılığı): Anketimizi<br />
cevaplayan 26-32 Yaş katılımcılarda mobbing algısı ile Devam Bağlılığı hissi<br />
arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine<br />
de 26-32 Yaş katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %7 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
7. Değişkenler (33-40 Yaş Arasında; Mobbing-Devam Bağlılığı): Anketimizi<br />
cevaplayan 33-40 Yaş katılımcılarda mobbing algısı ile Devam Bağlılığı hissi<br />
arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine<br />
de 33-40 Yaş katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %12 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
8. Değişkenler (40 Yaş Üstünde; Mobbing-Devam Bağlılığı): Anketimizi<br />
cevaplayan 40 Yaş üstü katılımcılarda mobbing algısı ile Devam Bağlılığı hissi<br />
arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine<br />
de 40 Yaş üstü katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %4 oranında<br />
etkilemektedir.
9. Değişkenler (İlkokul Mezunlarında; Mobbing-Devam Bağlılığı): Anketimizi<br />
111<br />
cevaplayan İlkokul Mezunu katılımcılarda mobbing algısı ile Devam Bağlılığı<br />
hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır.<br />
Yine de İlkokul Mezunu katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %3<br />
oranında etkilemektedir.<br />
10. Değişkenler (Lise Mezunlarında; Mobbing-Devam Bağlılığı): Anketimizi<br />
cevaplayan Lise Mezunu katılımcılarda mobbing algısı ile Devam Bağlılığı hissi<br />
arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine<br />
de Lise Mezunu katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %11 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
11. Değişkenler (M.Y.O. Mezunlarında; Mobbing-Devam Bağlılığı): Anketimizi<br />
cevaplayan M.Y.O Mezunu katılımcılarda mobbing algısı ile Devam Bağlılığı<br />
hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır.<br />
Yine de M.Y.O Mezunu katılımcılarda mobbing algısı, duygusal bağlılığı %4<br />
oranında etkilemektedir.<br />
12. Değişkenler (Üniversite Mezunlarında; Mobbing-Devam Bağlılığı):<br />
Anketimizi cevaplayan Üniversite Mezunu katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
Devam Bağlılığı hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde<br />
anlamlı bulunmamıştır. Yine de Üniversite Mezunu katılımcılarda mobbing<br />
algısı, duygusal bağlılığı %22 oranında etkilemektedir.<br />
13. Değişkenler (0-5 Yıldır Çalışanlarda; Mobbing-Devam Bağlılığı):<br />
Anketimizi cevaplayan 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
Devam Bağlılığı hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde<br />
anlamlı bulunmamıştır. Yine de 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı,<br />
duygusal bağlılığı %3 oranında etkilemektedir.<br />
14. Değişkenler (6-10 Yıldır Çalışanlarda; Mobbing-Devam Bağlılığı):<br />
Anketimizi cevaplayan 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
Devam Bağlılığı hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde<br />
anlamlı bulunmamıştır. Yine de 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing<br />
algısı, duygusal bağlılığı %9 oranında etkilemektedir.
0,1 Düzeyinde (t) Değeri<br />
1,683<br />
0,000<br />
Erkek<br />
15. Değişkenler (11-15 Yıldır Çalışanlarda; Mobbing-Devam Bağlılığı):<br />
112<br />
Anketimizi cevaplayan 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
Devam Bağlılığı hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde<br />
anlamlı bulunmamıştır. Yine de 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing<br />
algısı, duygusal bağlılığı %15 oranında etkilemektedir.<br />
16. Değişkenler (15 Yıldan Fazla Çalışanlarda; Mobbing-Devam Bağlılığı):<br />
Anketimizi cevaplayan 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda mobbing algısı<br />
ile Devam Bağlılığı hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde<br />
anlamlı bulunmamıştır. Yine de 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda mobbing<br />
algısı, duygusal bağlılığı %11 oranında etkilemektedir.<br />
3.6.3.1.3. MOBBİNG-NORMATİF BAĞLILIK BAĞI İLE İLGİLİ<br />
0,61<br />
BULGULAR<br />
Mobbing ve Normatif Bağlılığa İlişkin Korelasyonların (r 2 ) ve (t) Testleri Verileri<br />
2,149<br />
Kadın<br />
2,465<br />
0,67 0,56<br />
İşçi<br />
1,951<br />
Memur<br />
2,761<br />
0,72 0,60<br />
...-25 Yaş<br />
2,114<br />
26-32 Yaş<br />
0,74<br />
2,934<br />
33-40 Yaş<br />
1,969<br />
0,56 0,54<br />
40 Yaş Üstü<br />
1,874<br />
İlkokul<br />
0,36<br />
Sınıflamalar<br />
1,304<br />
Lise<br />
3,206<br />
0,77 0,68<br />
M.Y. Okulu<br />
(t) Testi r² Katsayısı<br />
2,551<br />
Üniversite<br />
0,61<br />
2,181<br />
2,080<br />
0-5 Yıl<br />
0,59<br />
6-10 Yıl<br />
0,59<br />
2,062<br />
11-15 Yıl<br />
0,74<br />
2,907<br />
15 Yıl Üstü<br />
Şekil 20: Mobbing-Normatif Bağlılıkla ilgili r 2 ve (t) Testi Verileri<br />
2,207<br />
0,62
113<br />
Şekil 20’den hareketle sınadığımız ve değişkenler arasındaki ters yönlü ilişkinin<br />
varlığının istatistiksel olarak ispatlandığını gözlediğimiz ve 0,1 düzeyinde neredeyse<br />
hepsini anlamlı bulduğumuz alt hipotezler ile ilgili ifadeler şu şekilde olacaktır.<br />
1. Değişkenler (Erkeklerde; Mobbing-Normatif Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Erkek katılımcılarda mobbing algısı ile Normatif Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Erkek<br />
katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %61 oranında etkilemektedir.<br />
2. Değişkenler ( Kadınlarda; Mobbing-Normatif Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Kadın katılımcılarda mobbing algısı ile Normatif Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Kadın<br />
katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %67 oranında etkilemektedir.<br />
3. Değişkenler ( İşçilerde; Mobbing-Normatif Bağlılık): Anketimizi cevaplayan<br />
İşçi katılımcılarda mobbing algısı ile Normatif Bağlılık hissi arasında ters yönlü<br />
ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. İşçi katılımcılarda mobbing algısı,<br />
normatif bağlılığı %56 oranında etkilemektedir.<br />
4. Değişkenler (Memurlarda; Mobbing-Normatif Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Memur katılımcılarda mobbing algısı ile Normatif Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Memur<br />
katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %72 oranında etkilemektedir.<br />
5. Değişkenler (0-25 Yaş Arasında; Mobbing-Normatif Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 0-25 Yaş katılımcılarda mobbing algısı ile Normatif Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 0-25 Yaş<br />
katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %60 oranında etkilemektedir.<br />
6. Değişkenler (26-32 Yaş Arasında; Mobbing-Normatif Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 26-32 Yaş katılımcılarda mobbing algısı ile Normatif Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 26-32 Yaş<br />
katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %74 oranında etkilemektedir.<br />
7. Değişkenler (33-40 Yaş Arasında; Mobbing-Normatif Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 33-40 Yaş katılımcılarda mobbing algısı ile Normatif Bağlılık hissi
114<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 33-40 Yaş<br />
katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %56 oranında etkilemektedir.<br />
8. Değişkenler (40 Yaş Üstünde; Mobbing-Normatif Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 40 Yaş üstü katılımcılarda mobbing algısı ile Normatif Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 40 Yaş üstü<br />
katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %54 oranında etkilemektedir.<br />
9. Değişkenler (İlkokul Mezunlarında; Mobbing-Normatif Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan İlkokul Mezunu katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
Normatif Bağlılık hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde<br />
anlamlı bulunmamıştır. Yine de İlkokul Mezunu katılımcılarda mobbing algısı,<br />
normatif bağlılığı %36 oranında etkilemektedir.<br />
10. Değişkenler (Lise Mezunlarında; Mobbing-Normatif Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Lise Mezunu katılımcılarda mobbing algısı ile Normatif Bağlılık<br />
hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Lise Mezunu<br />
katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %77 oranında etkilemektedir.<br />
11. Değişkenler (M.Y.O. Mezunlarında; Mobbing-Normatif Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan M.Y.O Mezunu katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
Normatif Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. M.Y.O Mezunu katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %68<br />
oranında etkilemektedir.<br />
12. Değişkenler (Üniversite Mezunlarında; Mobbing-Normatif Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan Üniversite Mezunu katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
Normatif Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. Üniversite Mezunu katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %61<br />
oranında etkilemektedir.<br />
13. Değişkenler (0-5 Yıldır Çalışanlarda; Mobbing-Normatif Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
Normatif Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %59<br />
oranında etkilemektedir.
14. Değişkenler (6-10 Yıldır Çalışanlarda; Mobbing-Normatif Bağlılık):<br />
115<br />
Anketimizi cevaplayan 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
Normatif Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %59<br />
oranında etkilemektedir.<br />
15. Değişkenler (11-15 Yıldır Çalışanlarda; Mobbing-Normatif Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı ile<br />
Normatif Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı %74<br />
oranında etkilemektedir.<br />
16. Değişkenler (15 Yıldan Fazla Çalışanlarda; Mobbing-Normatif Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda mobbing algısı<br />
ile Normatif Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda mobbing algısı, normatif bağlılığı<br />
%62 oranında etkilemektedir.<br />
3.6.3.2. MOBBİNG SÜREÇLERİ İLE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ARASINDAKİ<br />
İLİŞKİYE YÖNELİK BULGULAR<br />
Çalışmamızın bu aşamasında; Dr. Leymann’ın tipolojisinden hareketle Mobbing<br />
için, 5 bölümden oluşan davranış gruplarıyla Örgütsel Bağlılık arasındaki korelasyon<br />
katsayıları elde edilip, ardından belirlilik katsayılarına ulaşılıp, sonra (t) testleriyle de<br />
anlamlılıkları sınanıp grafikler yardımıyla sunumu gerçekleştirilecek; ardından,<br />
oluşan alt hipotez ifadeleri paylaşılacaktır.<br />
Yine bir önceki bölümdeki yöntemimiz söz konusudur. Şöyle ki, mobbing içinde<br />
tanımlanmış bu 5 grup ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkinin test edilmesi<br />
aşamasında yine sınıflamalardan hareket edilerek alt hipotezlere ulaşılmıştır.<br />
Bir önceki bölümde 48 alt hipotezi sınamış ve sonuçlarını ifade etmiştik, bu<br />
bölümde de 80 alt hipotez sınanıp ifade edilecektir.
0,1 Anlamlılık Düzeyinde (t) Değeri<br />
3.6.3.2.1. KENDİNİ GÖSTERMEYE VE İLETİŞİMİ ENGELLEMEYE<br />
116<br />
YÖNELİK DAVRANIŞLAR-ÖRGÜTSEL BAĞLILIK BAĞINA<br />
İLİŞKİN BULGULAR<br />
Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlar-Örgütsel Bağlılık<br />
Korelasyonlarının (r 2 ) ve (t) Testleri Verileri<br />
1,683<br />
0,000<br />
Erkek<br />
2,361<br />
2,257<br />
2,050<br />
2,290<br />
0,65<br />
Kadın<br />
0,58<br />
İşçi<br />
0,63<br />
Memur<br />
0,64<br />
...-25 Yaş<br />
1,902<br />
0,55<br />
26-32 Yaş<br />
0,77<br />
3,184<br />
33-40 Yaş<br />
1,659<br />
0,48<br />
40 Yaş Üstü<br />
1,641<br />
0,47<br />
İlkokul<br />
2,659<br />
1,382<br />
0,39<br />
Sınıflamalar<br />
Lise<br />
0,70<br />
M.Y. Okulu<br />
(t) Testi r² Katsayısı<br />
2,611<br />
0,69<br />
Üniversite<br />
2,728<br />
2,432<br />
2,358<br />
2,222<br />
0,66<br />
0-5 Yıl<br />
0,71<br />
6-10 Yıl<br />
0,65<br />
11-15 Yıl<br />
0,62<br />
15 Yıl Üstü<br />
Şekil 21: Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlar -<br />
Örgütsel Bağlılıkla ilgili r 2 ve (t) Testi Verileri<br />
Şekil 21’den hareketle sınadığımız ve değişkenler arasındaki ters yönlü ilişkinin<br />
varlığının istatistiksel olarak ispatlandığını gözlediğimiz ve 0,1 düzeyinde çoğunu<br />
anlamlı bulduğumuz alt hipotezler ile ilgili ifadeler şu şekilde olacaktır.<br />
1. Değişkenler (Erkeklerde; Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Erkek katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters<br />
yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Erkek katılımcılarda Kendini<br />
1,374<br />
0,39
117<br />
Göstermeye ve İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı,<br />
Örgütsel bağlılığı %65 oranında etkilemektedir.<br />
2. Değişkenler ( Kadınlarda; Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Kadın katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters<br />
yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Kadın katılımcılarda Kendini<br />
Göstermeye ve İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı,<br />
Örgütsel bağlılığı %58 oranında etkilemektedir.<br />
3. Değişkenler ( İşçilerde; Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan İşçi katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters<br />
yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. İşçi katılımcılarda Kendini<br />
Göstermeye ve İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı,<br />
Örgütsel bağlılığı %63 oranında etkilemektedir.<br />
4. Değişkenler (Memurlarda; Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Memur katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters<br />
yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Memur katılımcılarda Kendini<br />
Göstermeye ve İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı,<br />
Örgütsel bağlılığı %64 oranında etkilemektedir.<br />
5. Değişkenler (0-25 Yaş Arasında; Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 0-25 Yaş katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 0-25 Yaş<br />
katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye Yönelik<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %55 oranında etkilemektedir.
6. Değişkenler (26-32 Yaş Arasında; Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
118<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 26-32 Yaş katılımcılarda Kendini Göstermeye ve<br />
İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 26-32<br />
Yaş katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye Yönelik<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %77 oranında etkilemektedir.<br />
7. Değişkenler (33-40 Yaş Arasında; Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 33-40 Yaş katılımcılarda Kendini Göstermeye ve<br />
İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı<br />
bulunmamıştır. Yine de 33-40 Yaş katılımcılarda Kendini Göstermeye ve<br />
İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %48 oranında etkilemektedir.<br />
8. Değişkenler (40 Yaş Üstünde; Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 40 Yaş üstü katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır.<br />
Yine de 40 Yaş üstü katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %47 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
9. Değişkenler (İlkokul Mezunlarında; Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan İlkokul Mezunu katılımcılarda Kendini Göstermeye ve<br />
İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı<br />
bulunmamıştır. Yine de İlkokul Mezunu katılımcılarda Kendini Göstermeye ve<br />
İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %39 oranında etkilemektedir.
10. Değişkenler (Lise Mezunlarında; Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
119<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan Lise Mezunu katılımcılarda Kendini Göstermeye ve<br />
İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Lise<br />
Mezunu katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye Yönelik<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %70 oranında etkilemektedir.<br />
11. Değişkenler (M.Y.O. Mezunlarında; Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan M.Y.O Mezunu katılımcılarda Kendini Göstermeye ve<br />
İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
M.Y.O Mezunu katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %69 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
12. Değişkenler (Üniversite Mezunlarında; Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan Üniversite Mezunu katılımcılarda Kendini Göstermeye<br />
ve İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
Üniversite Mezunu katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %66 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
13. Değişkenler (0-5 Yıldır Çalışanlarda; Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda Kendini Göstermeye ve<br />
İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 0-5<br />
Yıldır Çalışan katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %71 oranında<br />
etkilemektedir.
14. Değişkenler (6-10 Yıldır Çalışanlarda; Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
120<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda Kendini Göstermeye<br />
ve İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 6-10<br />
Yıldır Çalışan katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %65 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
15. Değişkenler (11-15 Yıldır Çalışanlarda; Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda Kendini Göstermeye<br />
ve İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 11-15<br />
Yıldır Çalışan katılımcılarda Kendini Göstermeye ve İletişimi Engellemeye<br />
Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %62 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
16. Değişkenler (15 Yıldan Fazla Çalışanlarda; Kendini Göstermeye ve İletişimi<br />
Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda Kendini<br />
Göstermeye ve İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı<br />
ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde<br />
anlamlı bulunmamıştır. Yine de 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda Kendini<br />
Göstermeye ve İletişimi Engellemeye Yönelik Davranışlara maruz kalma algısı,<br />
Örgütsel bağlılığı %39 oranında etkilemektedir.
3.6.3.2.2. SOSYAL İLİŞKİLERE SALDIRI ŞEKLİNDEKİ DAVRANIŞLAR-<br />
121<br />
ÖRGÜTSEL BAĞLILIK BAĞINA İLİŞKİN BULGULAR<br />
Şekil 22: Sosyal ilişkilere Saldırı Şeklindeki Davranışlar -Örgütsel Bağlılıkla<br />
ilgili r 2 ve (t) Testi Verileri<br />
Şekil 22’den hareketle sınadığımız ve değişkenler arasındaki ters yönlü ilişkinin<br />
varlığının istatistiksel olarak ispatlandığını gözlediğimiz ve 0,1 düzeyinde çoğunu<br />
anlamlı bulduğumuz alt hipotezler ile ilgili ifadeler şu şekilde olacaktır.<br />
1. Değişkenler (Erkeklerde; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan Erkek<br />
katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma<br />
algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir<br />
ilişki vardır. Erkek katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %80 oranında etkilemektedir.
2. Değişkenler ( Kadınlarda; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
122<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan Kadın<br />
katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma<br />
algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir<br />
ilişki vardır. Kadın katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %77 oranında etkilemektedir.<br />
3. Değişkenler ( İşçilerde; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara<br />
maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan İşçi katılımcılarda<br />
Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile<br />
Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. İşçi katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara<br />
maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %78 oranında etkilemektedir.<br />
4. Değişkenler (Memurlarda; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan<br />
Memur katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında<br />
anlamlı bir ilişki vardır. Memur katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %80 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
5. Değişkenler (0-25 Yaş Arasında; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 0-25<br />
Yaş katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında<br />
anlamlı bir ilişki vardır. 0-25 Yaş katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %60 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
6. Değişkenler (26-32 Yaş Arasında; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 26-32<br />
Yaş katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında<br />
anlamlı bir ilişki vardır. 26-32 Yaş katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar
123<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %87 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
7. Değişkenler (33-40 Yaş Arasında; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 33-40<br />
Yaş katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak<br />
0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de 33-40 Yaş katılımcılarda Sosyal<br />
İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %59 oranında etkilemektedir.<br />
8. Değişkenler (40 Yaş Üstünde; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 40 Yaş<br />
üstü katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak<br />
0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de 40 Yaş üstü katılımcılarda Sosyal<br />
İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %55 oranında etkilemektedir.<br />
9. Değişkenler (İlkokul Mezunlarında; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan<br />
İlkokul Mezunu katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü<br />
ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de İlkokul Mezunu<br />
katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma<br />
algısı, Örgütsel bağlılığı %31 oranında etkilemektedir.<br />
10. Değişkenler (Lise Mezunlarında; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan Lise<br />
Mezunu katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak<br />
0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de Lise Mezunu katılımcılarda<br />
Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %47 oranında etkilemektedir.
11. Değişkenler (M.Y.O. Mezunlarında; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
124<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan<br />
M.Y.O Mezunu katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir<br />
ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de M.Y.O Mezunu<br />
katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma<br />
algısı, Örgütsel bağlılığı %37 oranında etkilemektedir.<br />
12. Değişkenler (Üniversite Mezunlarında; Sosyal İlişkilere Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Üniversite Mezunu katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de<br />
Üniversite Mezunu katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %37 oranında etkilemektedir.<br />
13. Değişkenler (0-5 Yıldır Çalışanlarda; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 0-5<br />
Yıldır Çalışan katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara<br />
maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90<br />
oranında anlamlı bir ilişki vardır. 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda Sosyal<br />
İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %80 oranında etkilemektedir.<br />
14. Değişkenler (6-10 Yıldır Çalışanlarda; Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 6-10<br />
Yıldır Çalışan katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara<br />
maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90<br />
oranında anlamlı bir ilişki vardır. 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda Sosyal<br />
İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %78 oranında etkilemektedir.<br />
15. Değişkenler (11-15 Yıldır Çalışanlarda; Sosyal İlişkilere Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar
0,1 Anlamlılık Düzeyinde (t) Değeri<br />
125<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 11-15 Yıldır Çalışan<br />
katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma<br />
algısı, Örgütsel bağlılığı %75 oranında etkilemektedir.<br />
16. Değişkenler (15 Yıldan Fazla Çalışanlarda; Sosyal İlişkilere Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de<br />
15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda Sosyal İlişkilere Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %41 oranında etkilemektedir.<br />
3.6.3.2.3. İTİBARA SALDIRI ŞEKLİNDEKİ DAVRANIŞLAR-ÖRGÜTSEL<br />
BAĞLILIK BAĞINA İLİŞKİN BULGULAR<br />
İtibara Yönelik Saldırı-Örgütsel Bağlılık Korelasyonlarının (r 2 ) ve (t) Testleri Verileri<br />
1,683<br />
0,000<br />
Erkek<br />
1,668 1,714<br />
0,48<br />
Kadın<br />
1,446<br />
0,41<br />
İşçi<br />
0,49<br />
Memur<br />
1,532<br />
0,44<br />
...-25 Yaş<br />
1,826<br />
1,736<br />
1,530<br />
1,533<br />
0,53<br />
26-32 Yaş<br />
0,44<br />
33-40 Yaş<br />
0,44<br />
40 Yaş Üstü<br />
0,50<br />
İlkokul<br />
0,43<br />
Sınıflamalar<br />
2,173<br />
1,497<br />
Lise<br />
0,61<br />
M.Y. Okulu<br />
(t) Testi r² Katsayısı<br />
1,755<br />
0,51<br />
Üniversite<br />
1,541<br />
1,329<br />
0,37<br />
0-5 Yıl<br />
0,44<br />
6-10 Yıl<br />
1,477<br />
0,42<br />
11-15 Yıl<br />
1,977<br />
0,57<br />
15 Yıl Üstü<br />
Şekil 23: İtibara Yönelik Saldırı Şeklindeki Davranışlar -Örgütsel Bağlılıkla<br />
ilgili r 2 ve (t) Testi Verileri<br />
1,772<br />
0,51
126<br />
Şekil 23’den hareketle sınadığımız ve değişkenler arasındaki ters yönlü ilişkinin<br />
varlığının istatistiksel olarak ispatlandığını gözlediğimiz ve 0,1 düzeyinde çoğunu<br />
anlamlı bulduğumuz alt hipotezler ile ilgili ifadeler şu şekilde olacaktır.<br />
1. Değişkenler (Erkeklerde; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara<br />
maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan Erkek katılımcılarda<br />
İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı<br />
bulunmamıştır. Yine de Erkek katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %48 oranında etkilemektedir.<br />
2. Değişkenler ( Kadınlarda; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan Kadın<br />
katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma<br />
algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1<br />
düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de Kadın katılımcılarda İtibara Yönelik<br />
Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %41<br />
oranında etkilemektedir.<br />
3. Değişkenler ( İşçilerde; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara<br />
maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan İşçi katılımcılarda<br />
İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. İşçi<br />
katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma<br />
algısı, Örgütsel bağlılığı %49 oranında etkilemektedir.<br />
4. Değişkenler (Memurlarda; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan<br />
Memur katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak<br />
0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de Memur katılımcılarda İtibara<br />
Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı<br />
%44 oranında etkilemektedir.
5. Değişkenler (0-25 Yaş Arasında; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
127<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 0-25<br />
Yaş katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında<br />
anlamlı bir ilişki vardır. 0-25 Yaş katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %53 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
6. Değişkenler (26-32 Yaş Arasında; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 26-32<br />
Yaş katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak<br />
0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de 26-32 Yaş katılımcılarda İtibara<br />
Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı<br />
%44 oranında etkilemektedir.<br />
7. Değişkenler (33-40 Yaş Arasında; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 33-40<br />
Yaş katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak<br />
0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de 33-40 Yaş katılımcılarda İtibara<br />
Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı<br />
%44 oranında etkilemektedir.<br />
8. Değişkenler (40 Yaş Üstünde; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 40 Yaş<br />
üstü katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında<br />
anlamlı bir ilişki vardır. 40 Yaş üstü katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %50 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
9. Değişkenler (İlkokul Mezunlarında; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan
128<br />
İlkokul Mezunu katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü<br />
ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de İlkokul Mezunu<br />
katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma<br />
algısı, Örgütsel bağlılığı %43 oranında etkilemektedir.<br />
10. Değişkenler (Lise Mezunlarında; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan Lise<br />
Mezunu katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında<br />
anlamlı bir ilişki vardır. Lise Mezunu katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %61 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
11. Değişkenler (M.Y.O. Mezunlarında; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan<br />
M.Y.O Mezunu katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara<br />
maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90<br />
oranında anlamlı bir ilişki vardır. M.Y.O Mezunu katılımcılarda İtibara Yönelik<br />
Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %51<br />
oranında etkilemektedir.<br />
12. Değişkenler (Üniversite Mezunlarında; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan<br />
Üniversite Mezunu katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir<br />
ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de Üniversite<br />
Mezunu katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %37 oranında etkilemektedir.<br />
13. Değişkenler (0-5 Yıldır Çalışanlarda; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 0-5<br />
Yıldır Çalışan katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara<br />
maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır<br />
ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de 0-5 Yıldır Çalışan
129<br />
katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma<br />
algısı, Örgütsel bağlılığı %44 oranında etkilemektedir.<br />
14. Değişkenler (6-10 Yıldır Çalışanlarda; İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 6-10<br />
Yıldır Çalışan katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara<br />
maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır<br />
ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de 6-10 Yıldır Çalışan<br />
katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma<br />
algısı, Örgütsel bağlılığı %42 oranında etkilemektedir.<br />
15. Değişkenler (11-15 Yıldır Çalışanlarda; İtibara Yönelik Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 11-15 Yıldır Çalışan<br />
katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma<br />
algısı, Örgütsel bağlılığı %57 oranında etkilemektedir.<br />
16. Değişkenler (15 Yıldan Fazla Çalışanlarda; İtibara Yönelik Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 15 Yıldan Fazla Çalışan<br />
katılımcılarda İtibara Yönelik Saldırılar Şeklindeki Davranışlara maruz kalma<br />
algısı, Örgütsel bağlılığı %51 oranında etkilemektedir.
3.6.3.2.4. YAŞAM KALİTESİ VE MESLEKİ DURUMA SALDIRI<br />
130<br />
ŞEKLİNDEKİ DAVRANIŞLAR-ÖRGÜTSEL BAĞLILIK BAĞINA<br />
İLİŞKİN BULGULAR<br />
Şekil 24: Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlar -<br />
Örgütsel Bağlılıkla ilgili r 2 ve (t) Testi Verileri<br />
Şekil 24’den hareketle sınadığımız ve değişkenler arasındaki ters yönlü ilişkinin<br />
varlığının istatistiksel olarak ispatlandığını gözlediğimiz ve 0,1 düzeyinde çoğunu<br />
anlamlı bulduğumuz alt hipotezler ile ilgili ifadeler şu şekilde olacaktır.<br />
1. Değişkenler (Erkeklerde; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Erkek katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Erkek katılımcılarda Yaşam
131<br />
Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı,<br />
Örgütsel bağlılığı %62 oranında etkilemektedir.<br />
2. Değişkenler ( Kadınlarda; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Kadın katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü bir %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Kadın katılımcılarda Yaşam<br />
Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı,<br />
Örgütsel bağlılığı %89 oranında etkilemektedir.<br />
3. Değişkenler ( İşçilerde; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan İşçi katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. İşçi katılımcılarda Yaşam<br />
Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı,<br />
Örgütsel bağlılığı %74 oranında etkilemektedir.<br />
4. Değişkenler (Memurlarda; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Memur katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Memur katılımcılarda Yaşam<br />
Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı,<br />
Örgütsel bağlılığı %57 oranında etkilemektedir.<br />
5. Değişkenler (0-25 Yaş Arasında; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 0-25 Yaş katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de 0-<br />
25 Yaş katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %21 oranında etkilemektedir.
6. Değişkenler (26-32 Yaş Arasında; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma<br />
132<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 26-32 Yaş katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki<br />
Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık<br />
hissi arasında ters yönlü %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 26-32 Yaş<br />
katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %62 oranında etkilemektedir.<br />
7. Değişkenler (33-40 Yaş Arasında; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 33-40 Yaş katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki<br />
Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık<br />
hissi arasında ters yönlü %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 33-40 Yaş<br />
katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %70 oranında etkilemektedir.<br />
8. Değişkenler (40 Yaş Üstünde; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 40 Yaş üstü katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 40 Yaş üstü<br />
katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %61 oranında etkilemektedir.<br />
9. Değişkenler (İlkokul Mezunlarında; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan İlkokul Mezunu katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve<br />
Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı<br />
bulunmamıştır. Yine de İlkokul Mezunu katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve<br />
Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %25 oranında etkilemektedir.<br />
10. Değişkenler (Lise Mezunlarında; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):
133<br />
Anketimizi cevaplayan Lise Mezunu katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki<br />
Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık<br />
hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Lise Mezunu<br />
katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %76 oranında etkilemektedir.<br />
11. Değişkenler (M.Y.O. Mezunlarında; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan M.Y.O Mezunu katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve<br />
Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
M.Y.O Mezunu katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %87 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
12. Değişkenler (Üniversite Mezunlarında; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan Üniversite Mezunu katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve<br />
Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı<br />
bulunmamıştır. Yine de Üniversite Mezunu katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve<br />
Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %30 oranında etkilemektedir.<br />
13. Değişkenler (0-5 Yıldır Çalışanlarda; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve<br />
Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı<br />
bulunmamıştır. Yine de 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve<br />
Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %40 oranında etkilemektedir.<br />
14. Değişkenler (6-10 Yıldır Çalışanlarda; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):
134<br />
Anketimizi cevaplayan 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve<br />
Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 6-10<br />
Yıldır Çalışan katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %86 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
15. Değişkenler (11-15 Yıldır Çalışanlarda; Yaşam Kalitesi ve Mesleki Duruma<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve<br />
Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı<br />
bulunmamıştır. Yine de 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve<br />
Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %43 oranında etkilemektedir.<br />
16. Değişkenler (15 Yıldan Fazla Çalışanlarda; Yaşam Kalitesi ve Mesleki<br />
Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda Yaşam Kalitesi<br />
ve Mesleki Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile<br />
Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda Yaşam Kalitesi ve Mesleki<br />
Duruma Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı<br />
%50 oranında etkilemektedir.
0,1 Anlamlılık Düzeyinde (t) Değeri<br />
1,683<br />
0,000<br />
3.6.3.2.5. KİŞİNİN SAĞLIĞINA DOĞRUDAN SALDIRILAR ŞEKLİNDEKİ<br />
135<br />
DAVRANIŞLAR-ÖRGÜTSEL BAĞLILIK BAĞINA İLİŞKİN<br />
BULGULAR<br />
Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırılar-Örgütsel Bağlılık Korelasyonlarının (r 2 ) ve (t)<br />
Testleri Verileri<br />
Erkek<br />
1,223<br />
0,33<br />
Kadın<br />
1,027<br />
0,26<br />
1,360<br />
İşçi<br />
0,38<br />
Memur<br />
1,004<br />
0,25<br />
...-25 Yaş<br />
1,330<br />
1,236<br />
1,122 1,121<br />
0,37<br />
26-32 Yaş<br />
0,30 0,30 0,34<br />
33-40 Yaş<br />
40 Yaş Üstü<br />
İlkokul<br />
1,601<br />
1,241<br />
0,34<br />
Sınıflamalar<br />
Lise<br />
0,46<br />
M.Y. Okulu<br />
(t) Testi r² Katsayısı<br />
1,252<br />
0,34<br />
Üniversite<br />
0,907<br />
1,188<br />
0,22<br />
0-5 Yıl<br />
1,208<br />
1,091<br />
0,32 0,28<br />
6-10 Yıl<br />
11-15 Yıl<br />
0,33<br />
15 Yıl Üstü<br />
Şekil 25: Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki Davranışlar -Örgütsel<br />
Bağlılıkla ilgili r 2 ve (t) Testi Verileri<br />
Şekil 25’den hareketle sınadığımız ve değişkenler arasındaki ters yönlü ilişkinin<br />
varlığının istatistiksel olarak ispatlandığını gözlediğimiz ancak 0,1 düzeyinde hiç<br />
birini anlamlı bulmadığımız alt hipotezler ile ilgili ifadeler şu şekilde olacaktır.<br />
1. Değişkenler (Erkeklerde; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan Erkek<br />
katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak<br />
0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de Erkek katılımcılarda Kişinin<br />
Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %33 oranında etkilemektedir.<br />
1,317<br />
0,37
2. Değişkenler ( Kadınlarda; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
136<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan Kadın<br />
katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak<br />
0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de Kadın katılımcılarda Kişinin<br />
Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %26 oranında etkilemektedir.<br />
3. Değişkenler ( İşçilerde; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan İşçi<br />
katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve bir ilişki vardır<br />
ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de İşçi katılımcılarda Kişinin<br />
Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel<br />
bağlılığı %38 oranında etkilemektedir.<br />
4. Değişkenler (Memurlarda; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan<br />
Memur katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir<br />
ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de Memur<br />
katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz<br />
kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %25 oranında etkilemektedir.<br />
5. Değişkenler (0-25 Yaş Arasında; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 0-25 Yaş katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de 0-<br />
25 Yaş katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %37 oranında etkilemektedir.<br />
6. Değişkenler (26-32 Yaş Arasında; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 26-32 Yaş katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı
137<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de<br />
26-32 Yaş katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %30 oranında etkilemektedir.<br />
7. Değişkenler (33-40 Yaş Arasında; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 33-40 Yaş katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de<br />
33-40 Yaş katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %30 oranında etkilemektedir.<br />
8. Değişkenler (40 Yaş Üstünde; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan 40 Yaş<br />
üstü katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki Davranışlara<br />
maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır<br />
ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de 40 Yaş üstü katılımcılarda<br />
Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı,<br />
Örgütsel bağlılığı %34 oranında etkilemektedir.<br />
9. Değişkenler (İlkokul Mezunlarında; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan İlkokul Mezunu katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de<br />
İlkokul Mezunu katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %34 oranında etkilemektedir.<br />
10. Değişkenler (Lise Mezunlarında; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Lise Mezunu katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de
138<br />
Lise Mezunu katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %46 oranında etkilemektedir.<br />
11. Değişkenler (M.Y.O. Mezunlarında; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan M.Y.O Mezunu katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de<br />
M.Y.O Mezunu katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %34 oranında etkilemektedir.<br />
12. Değişkenler (Üniversite Mezunlarında; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Üniversite Mezunu katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır.<br />
Yine de Üniversite Mezunu katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %22 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
13. Değişkenler (0-5 Yıldır Çalışanlarda; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında<br />
ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır. Yine de 0-<br />
5 Yıldır Çalışan katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı Şeklindeki<br />
Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %32 oranında etkilemektedir.<br />
14. Değişkenler (6-10 Yıldır Çalışanlarda; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır.<br />
Yine de 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı
139<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %28 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
15. Değişkenler (11-15 Yıldır Çalışanlarda; Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı bulunmamıştır.<br />
Yine de 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda Kişinin Sağlığına Doğrudan Saldırı<br />
Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı %33 oranında<br />
etkilemektedir.<br />
16. Değişkenler (15 Yıldan Fazla Çalışanlarda; Kişinin Sağlığına Doğrudan<br />
Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda Kişinin Sağlığına<br />
Doğrudan Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı ile Örgütsel<br />
Bağlılık hissi arasında ters yönlü bir ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde anlamlı<br />
bulunmamıştır. Yine de 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda Kişinin Sağlığına<br />
Doğrudan Saldırı Şeklindeki Davranışlara maruz kalma algısı, Örgütsel bağlılığı<br />
%37 oranında etkilemektedir.<br />
Çalışmamızın son iki bölümünde toplam 128 alt hipotez denenmiş ve<br />
hepsinin korelasyon katsayıları (-) eksi değerli bulunmuştur. Bu noktada;<br />
Mobbing ile Örgütsel Bağlılık arasında (-) eksi oranlı bir ilişki olduğunu<br />
söylemek yanlış olmaz, yani bir organizasyonda mobbing yükseldikçe örgütsel<br />
bağlılık düşmektedir. Şu şekilde de ifade edilebilir, bir organizasyonda örgütsel<br />
bağlılık yüksek ise mobbing oluşumu için uygun bir ortam yoktur.<br />
Bu 128 alt hipotezin 51 tanesi 0,1 düzeyinde anlamlı bulunamamış, 77 tanesi<br />
ise anlamlı bulunmuştur.<br />
Çalışmamızın bir sonraki aşaması, Ana Hipotezimizin sınanması ile ilgili<br />
bulgulardan oluşmaktadır.
0,1 Anlam lılık Düzeyinde (t) Değeri<br />
1,683<br />
0,000<br />
3.6.4. ANA HİPOTEZİN SINANMASINA YÖNELİK BULGULAR<br />
140<br />
Bu noktada Ana hipotezimizi hatırlatmak gerekir; Mobbingin, işgörenin örgüte<br />
olan bağlılığını olumsuz etkilediğini söylemiştik.<br />
Ana hipotezimizin ispatı için yine aynı yöntem kullanılmıştır; korelasyon<br />
katsayısı tespit edilip iki değişken arasındaki ilişkinin yönü tayin edilmiş, ardından<br />
bu iki değişkenin birbirlerinin oransal olarak ne kadarını açıkladığını gösteren<br />
belirlilik katsayısına ulaşılmış ve neticede 0,1 düzeyinde anlamlılığı test edilmiştir.<br />
Ana hipotezimizin sınanmasına geçmeden evvel, son aşamada, yine 16 sınıflama<br />
unsurumuz üzerinden, mobbing-örgütsel bağlılık ilişkisini gösterir 16 alt hipotezin<br />
istatistiksel olarak kabulünün gözlendiği verilerden oluşan grafiğimiz aşağıda<br />
sunulmuştur.<br />
Erkek<br />
0,59<br />
2,075<br />
Kadın<br />
0,54<br />
1,867<br />
İşçi<br />
2,147<br />
0,61 0,55<br />
Memur<br />
Mobbing-Örgütsel Bağlılık Korelasyonlarının (r 2 ) ve<br />
(t) Testleri Verileri<br />
1,896<br />
...-25 Yaş<br />
0,69<br />
2,612<br />
26-32 Yaş<br />
0,57<br />
2,002 1,849<br />
33-40 Yaş<br />
1,830<br />
0,53 0,53 0,45<br />
40 Yaş Üstü<br />
İlkokul<br />
Sınıflamalar<br />
1,579<br />
Lise<br />
2,537<br />
0,68 0,65<br />
M.Y. Okulu<br />
(t) testi r² Katsayısı<br />
2,371<br />
Üniversite<br />
0,50<br />
1,735<br />
0-5 Yıl<br />
2,106<br />
0,60 0,58<br />
6-10 Yıl<br />
Şekil 26: Mobbing-Örgütsel Bağlılıkla ilgili r2 ve (t) Testi Verileri<br />
2,039<br />
11-15 Yıl<br />
2,307<br />
0,64<br />
15 Yıl Üstü<br />
0,50<br />
1,718
141<br />
Şekil 26’den hareketle sınadığımız ve değişkenler arasındaki ters yönlü ilişkinin<br />
varlığının istatistiksel olarak ispatlandığını gözlediğimiz ve 0,1 düzeyinde biri hariç<br />
hepsini anlamlı bulduğumuz alt hipotezler ile ilgili ifadeler şu şekilde olacaktır.<br />
1. Değişkenler (Erkeklerde; Mobbing-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Erkek katılımcılarda Mobbing algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Erkek<br />
katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı %59 oranında etkilemektedir.<br />
2. Değişkenler ( Kadınlarda; Mobbing-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Kadın katılımcılarda Mobbing algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Kadın<br />
katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı %54 oranında etkilemektedir.<br />
3. Değişkenler ( İşçilerde; Mobbing-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi cevaplayan<br />
İşçi katılımcılarda Mobbing algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü<br />
ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. İşçi katılımcılarda Mobbing algısı,<br />
Örgütsel bağlılığı %61 oranında etkilemektedir.<br />
4. Değişkenler (Memurlarda; Mobbing-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Memur katılımcılarda Mobbing algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Memur<br />
katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı %55 oranında etkilemektedir.<br />
5. Değişkenler (0-25 Yaş Arasında; Mobbing-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 0-25 Yaş katılımcılarda Mobbing algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 0-25 Yaş<br />
katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı %69 oranında etkilemektedir.<br />
6. Değişkenler (26-32 Yaş Arasında; Mobbing-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 26-32 Yaş katılımcılarda Mobbing algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 26-32 Yaş<br />
katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı %57 oranında etkilemektedir.<br />
7. Değişkenler (33-40 Yaş Arasında; Mobbing-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 33-40 Yaş katılımcılarda Mobbing algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi
142<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 33-40 Yaş<br />
katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı %53 oranında etkilemektedir.<br />
8. Değişkenler (40 Yaş Üstünde; Mobbing-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan 40 Yaş üstü katılımcılarda Mobbing algısı ile Örgütsel Bağlılık hissi<br />
arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. 40 Yaş üstü<br />
katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı %53 oranında etkilemektedir.<br />
9. Değişkenler (İlkokul Mezunlarında; Mobbing-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan İlkokul Mezunu katılımcılarda Mobbing algısı ile<br />
Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ilişki vardır ancak 0,1 düzeyinde<br />
anlamlı bulunmamıştır. Yine de İlkokul Mezunu katılımcılarda Mobbing algısı,<br />
Örgütsel bağlılığı %45 oranında etkilemektedir.<br />
10. Değişkenler (Lise Mezunlarında; Mobbing-Örgütsel Bağlılık): Anketimizi<br />
cevaplayan Lise Mezunu katılımcılarda Mobbing algısı ile Örgütsel Bağlılık<br />
hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki vardır. Lise Mezunu<br />
katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı %68 oranında etkilemektedir.<br />
11. Değişkenler (M.Y.O. Mezunlarında; Mobbing-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan M.Y.O Mezunu katılımcılarda Mobbing algısı ile<br />
Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. M.Y.O Mezunu katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı %65<br />
oranında etkilemektedir.<br />
12. Değişkenler (Üniversite Mezunlarında; Mobbing-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan Üniversite Mezunu katılımcılarda Mobbing algısı ile<br />
Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. Üniversite Mezunu katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı %50<br />
oranında etkilemektedir.<br />
13. Değişkenler (0-5 Yıldır Çalışanlarda; Mobbing-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda Mobbing algısı ile<br />
Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. 0-5 Yıldır Çalışan katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı %60<br />
oranında etkilemektedir.
14. Değişkenler (6-10 Yıldır Çalışanlarda; Mobbing-Örgütsel Bağlılık):<br />
143<br />
Anketimizi cevaplayan 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda Mobbing algısı ile<br />
Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. 6-10 Yıldır Çalışan katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı %58<br />
oranında etkilemektedir.<br />
15. Değişkenler (11-15 Yıldır Çalışanlarda; Mobbing-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda Mobbing algısı ile<br />
Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. 11-15 Yıldır Çalışan katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı<br />
%64 oranında etkilemektedir.<br />
16. Değişkenler (15 Yıldan Fazla Çalışanlarda; Mobbing-Örgütsel Bağlılık):<br />
Anketimizi cevaplayan 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda Mobbing algısı<br />
ile Örgütsel Bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90 oranında anlamlı bir ilişki<br />
vardır. 15 Yıldan Fazla Çalışan katılımcılarda Mobbing algısı, Örgütsel bağlılığı<br />
%50 oranında etkilemektedir.<br />
Mobbing ile örgütsel bağlılık arasındaki ters yönlü ilişkinin sınıflandırmalarımız<br />
kapsamında test edilmesi neticesinde sadece ilkokul mezunu katılımcılar 0,1<br />
düzeyinde anlamlı bulunamamıştır.<br />
İki değişken arasındaki ilişkinin yönünü gösterir korelasyon katsayısı, bütün<br />
sınıflama unsurlarında, daha evvel sınanan 128 alt hipotez ve son olarak bu 16 alt<br />
hipotezde de (-) eksili değerler olarak bulunduğundan, ana hipotezimizin aksi bir<br />
sonuç ortaya koyması imkansızdır. Toplamda 144 alt hipotez neticesinde mobbing ile<br />
bağlılık arasında ters yönlü ilişki tespit edilmiş ve 92 alt hipotez 0,1 düzeyinde<br />
anlamlı bulunmuştur.<br />
Son olarak ana hipotezimizi aynı yöntemle sınayacak olursak:
Tablo 4: Mobbing-Örgütsel Bağlılık Korelasyon Tablosu<br />
H0 Mobbing ile örgütsel bağlılık arasında ilişki yoktur.<br />
H1 Mobbing ile örgütsel bağlılık arasında ilişki vardır.<br />
Katılımcıların Tamamının Mobbing-Bağlılık Korelasyonu<br />
Sorular m ö mi öi mi xöi mi 2 öi 2<br />
1 4.538 270 -3.026 604 -1.826.494 9.156.676 364.333<br />
2 1.442 377 70 497 34.762 4.900 246.612<br />
3 1.096 766 416 108 44.762 173.056 11.578<br />
4 410 1.140 1.102 -266 -293.573 1.214.404 70.969<br />
5 74 1.815 1.438 -941 -1.353.733 2.067.844 886.234<br />
Toplam 7.560 4.368 0 0 -3.394.276 12.616.880 1.579.725<br />
0,1 düzeyinde (t) değeri 1,638 1,638 < 2,027<br />
r -0,760 r 2 katsayısı 0,58 (t) testi 2,027 H1 Kabul Edilir<br />
İlişki ters yönlüdür m, i'yi %58 etkiler<br />
144<br />
Tablo 4’de (m) mobbingi, (ö) örgütsel bağlılığı, (1,2,3,4,5) ise olumludan<br />
olumsuza doğru yanıtlanmış cevap sayılarını simgelemektedir.<br />
Tablo 4’deki (r) katsayısının (-) eksi karakterli olması, ilişkinin ters yönlü<br />
olduğunu göstermektedir. Yani değişkenlerden biri azalırsa diğeri artar.<br />
Tablo 4’deki (t) katsayısının 1,683 olarak bilinen, 0,1 düzeyindeki anlamlılık<br />
katsayısından büyük olması; bu ters yönlü ilişkinin % 90 anlamlı olduğunu ifade<br />
etmektedir.<br />
Son olarak Tablo 4’deki (r 2 ) katsayısı, değişkenlerden birincisinin diğerini % 58<br />
oranında etkilediğini ifade etmektedir.<br />
Öyleyse Ana Hipotezimiz ile ilgili ifademiz şöyle olacaktır; Katılımcıların<br />
tamamında mobbing algısı ile örgütsel bağlılık hissi arasında ters yönlü ve %90<br />
oranında anlamlı bir ilişki vardır. Katılımcıların tamamında mobbing algısı, örgütsel<br />
bağlılık hissini %58 oranında etkilemektedir.
3.7. SONUÇ VE ÖNERİLER<br />
145<br />
Biat kültürüyle yoğrulmuş doğu toplumlarında “birey” kavramı henüz gelişimini<br />
tamamlayamamıştır. Gerek gelenek ve göreneklerden, gerekse toplum kültürünün<br />
dayatmalarından ötürü, doğu toplumlarında “birey” olmak, sadece dik durup<br />
konuşabilmek, meramınızı dile getirebilmek bile çoğu zaman çoğu yerde kibir,<br />
patavatsızlık ve pervasızlık gibi algılanabilmektedir.<br />
Birçok ilişki biçimine bu tespiti uygulamak mümkündür; anne-kız, baba-oğul,<br />
patron-çalışan, müdür-memur v.s… Sadece sıkıntınızı dile getirmeniz bile yeterli<br />
olabilir doğu toplumlarında mobbing mağduru olabilmeniz için.<br />
Aslında bu gerçeklikten hareketle, beklide, biat kültürüyle yoğrulmuş doğu<br />
toplumları için yeniden tanımlanması gerekir mobbing kavramının. Çünkü “birey”<br />
olmaktan çok “tebaa” olmanın özendirildiği ve prim yaptığı toplumlarda “zorba”lar<br />
her daim olacak ve keyfince hükmettiği topluma eziyetler edecektir. Zorba bir anne,<br />
kızına olmadık yasaklar koyup onun hayattan soyutlanmasına, zorba bir baba,<br />
oğlunun zavallı, etkisiz, özgüvensiz bir adam olarak yetişmesine, zorba bir patron,<br />
çalışanlarının kendilerini birer eşya olarak görüp değersiz canlı olarak hissetmesine,<br />
zorba bir müdür, memurunun karşısında doğruları söyleyememesine ve belki de<br />
gerçek bilgiye asla ulaşamamaya sebebiyet verecektir. Biat kültürüyle yoğrulmuş<br />
doğu toplumlarındaki bu gerçeklik, zorbaları kaçınılmaz kılmaktadır. Hatta öyle bir<br />
boyuttadır ki bu durum, yıllarca mağdur durumundaki kişiler, gün gelip de gücü ele<br />
aldıklarında bir zorba olmanın dışında başka bir davranış şekli bilmediklerinden,<br />
“artık sıra bende, biraz da benim söylediklerim olsun” zihniyetiyle, hükmettikleri<br />
topluluktaki birey olma çabasındakilere keyiflerince zulmetmeyi bir hak olarak<br />
görmektedirler.<br />
Bizim toplumlarımızda birey olmaktan çok tebaa olma duygusunun ve eğiliminin<br />
yüksekliği, ister istemez çalışmamızı ve hipotezimizin ispatını zorlaştırmaktadır.<br />
Zorbalığın bir kurum olduğu toplumumuzda, psikolojik şiddet algı eşiğinin oldukça
yüksek olma ihtimalini dile getirmek, sanırım bu noktada yanlış olmaz. Çocukken<br />
anne-babası, gençliğinde arkadaşları, erkekse askerde komutanları ve iş yaşantısında<br />
yöneticileri tarafından hep baskı altında tutulan, bu davranışın alternatifsiz olduğunu<br />
düşünen bir kişinin, literatürde tanımlı psikolojik yıldırmaya maruz kalıp kalmadığı<br />
algısı ister istemez yüksek olacaktır.<br />
146<br />
Yılmaz’ın (2005) çalışmasındaki, yine mobbing ile ilgili ve doğu-batı toplumları<br />
arasındaki fark olarak ileri sürdüğü tespite kısmen de olsa katılmamak mümkün<br />
değildir. Bizim toplumlarımızda, sesiz, ağırbaşlı ve çalışkan kişilere mobbing<br />
uygulanmaz aksine desteklenir. Oysaki mobbing tanımına göre tam da hedefteki<br />
kişilerdir sessiz, ağır başlı ve çalışkan kişiler. İşte bu noktada mobbing bizim<br />
toplumlarımız için yeniden tanımlanmalıdır.<br />
Aslında çalışmamızda elde ettiğimiz veriler de bu tespiti desteklemektedir. Şöyle<br />
ki bütün 144 alt hipotez ve ana hipotez sınanırken, ilkokul mezunu, 40 yaş üstü ve<br />
hizmeti 15 yılın üstünde olan kitlenin anlamlılık seviyeleri hep düşük seyretmiştir.<br />
Yani mobbing algı eşikleri daha yüksektir. İçinde bulundukları durumu genele göre<br />
normal algılamaktadırlar. Diğer taraftan, yaş düşüp eğitim seviyesi yükseldikçe<br />
mobbing duyarlılığı yükselmektedir.<br />
Bu tespit, günümüz iletişim çağında, en azından yüzünün batıya dönük olduğunu<br />
düşündüğümüz toplumumuzda yeni neslin “birey” olma yönünde yol kat ettiğini<br />
desteklemektedir.<br />
Sonuç olarak, çalışmamız neticesinde, mobbing ile örgütsel bağlılık arasında ters<br />
oranlı bir ilişki olduğunu tespit edilmiş ve bu ilişkinin 0,1 düzeyinde yani %90<br />
anlamlı olduğu sonucuna varılmıştır.<br />
Bu tespitten hareketle örgütsel bağlılığı yükseltmek için mobbing ile mücadele<br />
etmenin ya da mobbing ile mücadele ederek örgütsel bağlılığı arttırmanın mümkün<br />
olduğunu söylemek matematiksel olarak yanlış olmaz. Çünkü değişkenlerden biri
azalırsa, diğerinin artacağını korelasyon katsayılarımızın (-) eksi değerli olması<br />
kanıtlamaktadır.<br />
Bu durumda öneriler şu şekilde sıralanabilir; mobbing ile mücadele için;<br />
1. Toplumumuzun algıları göz önünde bulundurularak, öncelikle, araştırmamız<br />
147<br />
neticesinde elde ettiğimiz sonuca istinaden, mobbing uygulayıcılarının %84<br />
yöneticiler olduğu düşünülürse; gerek kurum içi gerek bağımsız eğitim<br />
firmalarının yaptığı eğitimlerle öncelikle yöneticilerimizi eğitmeli,<br />
davranışlarının kurumlarına nasıl bir maliyet yüklediğini onlara göstermeli ve<br />
vazgeçmeleri için çabalamalı, yönetmek eyleminin daha farklı da yapılabileceğini<br />
onlara anlatmalıyız. Bu değişim zordur, çünkü tecrübelerinin anlamsız olduğunu<br />
fark eden yöneticiler paniğe kapılacaktır.<br />
2. Elbette bu kolay olmayacağından bir denetim mekanizması geliştirmeli,<br />
periyodik olarak kurum içinde memnuniyet anketleri gibi çalışmalar yapılarak<br />
doğru bilgiye ulaşma çabalarını geliştirmeli ve katılımcı yönetim anlayışının<br />
oturtulması için sistemi açık hale getirmek adına gerekli değişiklikler<br />
yapılmalıdır.<br />
3. Aslında temelde iki yönetim anlayışı vardır: ya sistemi kapatır, korku psikolojisi<br />
oluşturur ve itaati sağlarsınız ki bu yöntem yıkılmaya mahkûmdur. Ya da sistemi<br />
açar, sevgi ve saygı psikolojisi oluşturur, katılımı sağlarsınız ki doğru ve uzun<br />
ömürlü olan yönetim anlayışının bu olduğu söylenebilir.<br />
4. Son olarak mobbing unsurunun üstesinden gelebilmek için araştırmamızın 41-45.<br />
sayfalarında yer alan, Mobbing ile bireysel ve örgütsel başa çıkma yolları ile<br />
ilgili çalışanlar bilgilendirilmeli ve bu konudaki girişimler teşvik edilmelidir.<br />
İlk üç önerimiz, örgüt kültürü ve değiştirilmesi ile ilgilidir. Önerimiz neticesinde<br />
mobbing uygulayıcısı olma eğilimi azalacağından kurum içindeki mobbing de
azalacak bu da ister istemez kendilerini çalıştıkları kurumun işleyen canlı bir parçası<br />
gibi görmeye başlayacak çalışanların örgütsel bağlılığını arttıracaktır.<br />
148<br />
Mobbingin organizasyonları içten içe kemiren, kuruma faydalı bireyleri etkisiz<br />
ve işlevsizleştirerek, organizasyon verimliliğini olumsuz etkileyen bir virüs olduğunu<br />
söylemek ve bunu durmadan söylemek gerekir. Bu virüsün ekonomiye verdiği<br />
zararın boyutlarını hesaplamak mümkün değildir.<br />
Mobbingin varlığı, topluma, kendini hiçbir yere ait hissetmeyen, herhangi bir<br />
kişiye ya da kuruma duygusal bağlılık besleyemeyen, niteliksiz insanlar<br />
kazandırmaktadır. Ve bizim toplumumuzda kronikleşmiş zorbalık kültürünün<br />
yıkılması için çabalamakla bu işin üstesinden gelinebilir.<br />
Son tahlilde, mobbing ile ilgili hukuki değişiklik desteklenmeli, mobbing tanımı<br />
kanunlarımıza girmeli, çalışanlar, hukuki haklarıyla ilgili bilgilendirilmeli ve<br />
mağdurların sesini çıkartıp hakkını aramaları teşvik edilmelidir.<br />
Mobbing ile ilgili bundan sonra yapılabilecek çalışmalara öneriler ise; nitel, yani<br />
sadece mobbinge maruz kaldığını düşünenlerin tespit edilip onların algılarıyla başka<br />
bağımsız değişkenlerin ilişkileri araştırılabilir.<br />
Muğla-Ankara 2010
KAYNAKÇA<br />
http://mobbingyardim.wordpress.com<br />
http://tr.wikipedia.org<br />
http://www.googlehaber.com, 02.04.2007<br />
http://www.milliyet.com.tr, 18.04.2008<br />
http://www.mobbingturkiye.net<br />
http://www.sbeotk.hacettepe.edu.tr<br />
http://www.tdkterim.gov.tr<br />
ADANALI, E. C.(2007), Kuruma Bağlılık Olgusuna Genel Bir Bakış. Endüstriyel<br />
149<br />
Klinik Psikoloji ve İnsan Kaynakları Yönetimi. İstanbul: Beta Yayınları<br />
AGERVOLD, M. ve Mikkelsen E. G.(2004), Relationships Between Bullying<br />
Psychosocial Work Environtment and Individual Reactions, Work and Stres,<br />
V:18, No:4.<br />
AKTAN C., http://www.canaktan.org/yonetim/psikolojik-siddet/basa-cikma.htm<br />
ALLEN, N. J. Ve Grisaffe, D. B.(2001); “Employee Commitment to the<br />
Organization and Customer Reactions: Mapping the Linkages” ,Human<br />
Resource Management Rewiew. Vol:1, Issue:3, s. 209-236.<br />
ALLEN, N. J. ve Meyer, J. P.(1990), "The Measurement and Antecedents of<br />
Affective, Continuance and Normative Commitment to the Organization",<br />
Journal of Occupational Psychology, Vol:63, No:1<br />
ALTINTAŞ, F.(2002), İsletmelerde Çağdas Yaklasımlar. Bursa, Ezgi Yayınları<br />
ARIKAN, S. (2003), Kadın Yöneticilerin Liderlik Davranışları ve Bankacılık<br />
Sektöründe Bir Uygulama, Gazi <strong>Üniversitesi</strong> İ.İ.B.F. Dergisi, C.5, S.1: 1-19
ARPACIOĞLU, G. (2005).“Türkiye’de Zorbalık Bir Çalışma Biçimi”,<br />
150<br />
http://www.insankaynaklari.com<br />
ARPACIOĞLU, G., İşyerindeki Stresin Gizli Kaynağı: Zorbalık ve Duygusal Taciz,<br />
<br />
BAHÇE, Ç.(2007), Mobbing Oluşumunda Örgüt Kültürünün Rolü : Bir Örnek<br />
Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Ankara<br />
BALAY, R.(200), Yönetici ve Öğretmenlerde Örgütsel Bağlılık. Nobel Yayın<br />
Dağıtım, Ankara<br />
BALCI, A.(2003) Örgütsel Sosyalleşme Kuram Strateji ve Taktikler, Ankara: Pegem<br />
A Yayıncılık<br />
BARUTÇUGİL, İ. (2006), İşini Sevmeyenler.<br />
<br />
BAŞARAN, İ. E.(1982), Örgütsel Davranış, Ankara, Ankara Ü., Eğt. Fak. Yay.<br />
BATEMAN, T.S., & Strasser, S.(1984), A Longitudinal Analysis of the Antecedents<br />
of Organizational Commitment. Academy of Management Journal, 27(1), 95-<br />
112.<br />
BAYKAL, A.N.(2005), Yutucu Rekabet Kanuni Devrindeki Mobbing’den<br />
Günümüze, Sistem Yayıncılık: İstanbul<br />
BAYSAL, A ve Tekarslan, E.(1996), İşletmeciler İçin Davranış Bilimleri, İstanbul:<br />
Avcıol Basım Yayın<br />
BEASLEY, J. ve Rayner C.(1997), Bullying at Work, Journal of Community &<br />
Applied Psychology.<br />
BECKER, H. S. (1960) "Notes on the Concept of Commitment." American Journal<br />
of Sociology, 66; s. 32-40<br />
BİNGÖL, D.(2003), İnsan Kaynakları Yönetimi, Beta Yayınları, 5.Baskı, İstanbul,<br />
2003<br />
BUCHANAN, B. (1974). Building Organizational Commitment : The Socialization<br />
of Managers in Work Organizations. Administrative Science Quarterly, 19,<br />
533-546.<br />
BYINGTON, J. R. ve Johnston, J. G. (1991). Influences on Turnover of Internal<br />
Auditors. Internal Auditing, 7, 2, 3-10.
CHEN, Z.X. ve FRANCESCO, A.M.(2003), "The Relationship Between The Three<br />
151<br />
Components of Commitment and Employee Performance in China", Journal<br />
of Vocational Behavior, 62(3), s. 490-516.<br />
CHOW, C. W., Harrison, G. L., McKinnon, J. L. ve Wu, A. (2001). Organizational<br />
Culture, Association with Affective Commitment, Job Satisfaction,<br />
Propensity to Remain and Information Sharing in a Chinese Cultural Context.<br />
San Diego State University, Ciber Working Paper Series, Publication 111,<br />
Fall.<br />
COYNE, L.., E.Seigne ve P. Randall, (2000), Predicting Workplace Victim Status<br />
From Personality, European Journal of Work and Organizational Psychology,<br />
Vol:9, No:3.<br />
CÜCELOĞLU, D. (2003), İnsan ve Davranışı: Psikolojinin Temel Kavramları, 12.b.,<br />
Remzi Kitabevi, İstanbul<br />
ÇAKAR, N.Demircan ve Ceylan, A.(2005), “İş Motivasyonunun Çalışan Bağlılığı ve<br />
İşten Ayrılma Eğilimi Üzerindeki Etkileri”, Doğuş <strong>Üniversitesi</strong> Dergisi, 6 (1)<br />
, s. 52-66.<br />
ÇAKIR, B.(2006), İş Yerindeki Yıldırma Eylemlerinin (Mobbing) İşten Ayrılmalara<br />
Etkisi Üzerine Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul<br />
ÇIRPAN, H. ve Koyuncu, M.(1998), “İşletme Kültürünün Alt Kademe Yöneticiler<br />
Üzerindeki Etkisi: Bir Örnek Olay Çalışması”, Ocak, 1998, s. 223-230.<br />
ÇOBANOGLU, Ş.(2005); Mobbing İşyerinde Duygusal Saldırı ve Mücadele<br />
Yöntemleri, Timaş Yayınları, İstanbul<br />
ÇOROĞLU, C.(2003), İş Dünyasında Geleceğin Yönetimi, Alfa Basım Yayım<br />
Dağıtım Ltd. Şti. İstanbul<br />
DAILEY, R. C. ve Kirk, D. C. (1992). Distributive and Procedural Justice as<br />
Antecedents of Job Satisfaction and Intent to Turnover. Human Relations, s.<br />
45<br />
DAVENPORT, N., SCHWARTZ, R.D. ve ELLİOTT, G.P. (2003), Mobbing, Sistem<br />
Yayıncılık: İstanbul<br />
DİNÇER, Ö. (1998). Stratejik Yönetim ve İsletme Politikası. Beta Yayın, İstanbul.
DURMAZ, I. (2003). İş Doyumu Ve Örgütsel Bağlılık : Türk Silahlı Kuvvetlerinde<br />
152<br />
Bir Uygulama, Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü , Yüksek<br />
Lisans Tezi., Ankara.<br />
EREN, E. (1993). Yönetim ve Organizasyon. Beta Basın Yayın ve Dağıtım A.Ş.,<br />
İstanbul.<br />
ERGENELİ, A. ve Sağlamarı, G. (2005) Krizde İsten Çıkarmaların Banka<br />
Yöneticileri Üzerine Etkileri: Örgütsel Bağlılık, Güven ve Güçlendirme<br />
Algıları, Ankara <strong>Üniversitesi</strong> BF Dergisi. 60(1), Ocak-Mart. s:121-148<br />
ERGUN, T. ve Polatoğlu, A.(1988); Kamu Yönetimine Giriş, TODAİE Yayınları,<br />
Ankara<br />
ERTÜRK, A. (2003). Örgütsel İletişim ve Adalet Algılarının Örgütsel Kimlik Algısı<br />
Üzerindeki Etkileri. Yönetim Araştırmaları Dergisi, 3, 2, s.147-170.<br />
GENÇ, N.(2003), Zirveye Götüren Yol: Yönetim, Timaş Yayınları, İstanbul<br />
GEYBULLAYEV, G.(2002), Yönetimin Esasları, Isparta: Süleymen Demirel<br />
<strong>Üniversitesi</strong> Yayınları, No: 28, s.141.<br />
GILBERT, J. A. ve Ivancevich, J. M. (1999). Re-Examination of Organizational<br />
Commitment. Commitment (Psychology); Work Environment; Employees-<br />
Attitudes; Mentoring; Organizational Behavior. Journal of Social Behavior &<br />
Personality, 14, 3, 385-397.<br />
GOFFE, R. ve Gareth, J. (2000). Kurum Kültürü. (Çeviren: K. Kutmandu). MediCat<br />
Yayınları, Ankara.<br />
GOULD, S. ve PENLEY, L.E. (1988). Career Strategies and Salary Progression: A<br />
Study of ther Relationship in a Municipial Bureaucracy. Organizational<br />
Behavior and Human Performance. Vol. 34. s. 244-265<br />
GUNZ, H. P. ve Gunz, S. P. (1994). Professional/Organizational Commitment and<br />
Job Satisfaction for Employed Lawyers. Human Relations, 47, 7, s. 801-826.<br />
GÜL, H.(2003), Karizmatik Liderlik ve Örgütsel Bağlılık İlişkisi Üzerine Bir<br />
Araştırma, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Sosyal Bil. Ens. Doktora Tezi,<br />
GÜNEY, S. (2001). Yönetim ve Organizasyon. Nobel Yayın Dağıtım, Ankara<br />
HIRIGOYEN, M. F.(1990), Manevi Taciz: Günümüzde Sapkın Şiddet, Çev. Heval<br />
Bucak, Güncel Yayıncılık Ltd. Şti., İstanbul
HREBINIAK, L. G. ve ALUTTO, J. A. (1972) "Personal and Role-Related Factors<br />
153<br />
in the Development of Organizational Commitment." Administrative Science<br />
Quarterly, 18, s. 555 573.<br />
İLSEV, A. (1997). Örgütsel Bağlılık: Hizmet Sektöründe Bir Araştırma, Yüksek<br />
Lisans Tezi, Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong>, Ankara<br />
İNCE, M., GÜL, H. (2005). Yönetimde Yeni Bir Paradigma, Çizgi Kitabevi<br />
Yayınları, Konya<br />
JAROS, S. J. ve diğerleri; “ Effects of Continuance, Affective, and Moral<br />
Commitment on the Withdrawal Process: An Evaluation Models”. Academy<br />
of Management Journal. Vol:36, No:5, Oct.1993, s. 951-995.<br />
KANTER, R. M. (1968). Commitment and Social Organization: A Study of<br />
ommitment Mechanisms in Utopian Communities. American Sociological<br />
Review. Vol.4. s. 499-517<br />
KAYA, F. T. (2005). İs Doyumu ve Örgütsel Bağlılık Polis Akademisi<br />
Başkanlığı’nda Bir Uygulama. Yüksek Lisans Tezi, Gazi <strong>Üniversitesi</strong>,<br />
Ankara<br />
KETCHLAND, A.(1998); "The Existence of Multiple Measures of Organizational<br />
Commitment and Experience-Related Differences in a Public Accounting<br />
Setting", Behavioral Research in Accounting, Vol: 10, s.112-115.<br />
KOCACIK F.(2001), “Şiddet Olgusu Üzerine”, Cumhuriyet <strong>Üniversitesi</strong> İ.İ.B.F.<br />
Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, Sivas<br />
KOÇ, H. ve YAVUZ, E. (2007). Öğretmenlerin Örgütsel Bağlılığına Demografik<br />
Faktörlerin Etkisi Üzerine Bir Araştırma. Kamu-İş Hukuku ve İktisat Dergisi.<br />
Cilt.9. Sayı.4, Ankara<br />
LEONG, C. S., Furnham, A. ve Cooper, C. L. (1996). The Moderating Effect of<br />
Organizational Commitment on the Occupational Stress Outcome<br />
Relationship. Human Relations, 49, 10, 1345-1361.<br />
LEWIS, S. E. & Orford, J., (2005), Women’s experiences of workplace bullying:<br />
Changes in social relationships, Journal of Community & Applied Social<br />
Psychology.
LEYMANN, H., (1990). Mobbing and Psyhological Terror at Workpalaces,<br />
154<br />
Violence and Victimis, C.5, S.2<br />
LEYMANN, H., (1993). Mobbing, Psychoterror am Arbeitzplatz und wie man sich<br />
dagegen wehren kann, Hamburg: Rowohlt Taschenbuch Verlag GmbH.<br />
MARSHALL, G. (1999), Sosyoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara<br />
MATHIEU, J. E. ve ZAJAC, D. M.(1990); “A Review and Meta-Analysis of the<br />
Antecedents, Correlates and Consequences of Organizational Commitment”,<br />
Psychological Bullettin, Vol:108, No:2, s. 171- 194.<br />
MEYER, J. P. ve Allen, N. J. (1991). A Three-Component Conceptualization of<br />
Organizational Commitment. Human Resources Management Review, 1, s.<br />
61-89.<br />
MEYER, J. P. ve Allen, N. J. (1997). Commitment in the Workplace Theory:<br />
Research and Application. Sage Publications, Inc. London.<br />
MORRIS, A. ve Bloom, J. R. (2002). Contextual Factors Affecting Job Satisfaction<br />
and Organizational Commitment in Community Mental Health Centers<br />
Undergoing System Changes in the Financing of Care. Mental Health<br />
Services Research, 4, 2, 71-83.<br />
MOWDAY, R.T., Porter,L.W.Steers,R.M. (1982). Employee-Organization Linkages<br />
(The Psychology of Commitment, Absenteeism, and Turnover). New York:<br />
Academic Press., s.20 167.<br />
MOWDAY, R.T., Steers, R.M., Porter, L.W. (1979), The Measurement of<br />
Organizational Commitment, Journal of Vocational Behavior, 14, s. 224-247.<br />
NORTHCRAFT, G. B. ve Neale, M. A. (1990). Organizational Behavior<br />
Management Challege. The Dryden Pres., USA.<br />
NUHOĞLU, M., “Mobbing-Duygusal Yıldırma”, http://mert-<br />
tr.blogspot.com/2006/01/psikolojikyildirmanin- <br />
O’REILLY, C. ve Chatman, J. (1986). Organizational Commitment and<br />
Psychological Attachment: The Effects of Compliance, Identification and<br />
Internalization on Prosocial Behaviour. Journal of Applied Psychology, 71, 3,<br />
s. 492-499.
OBENG, K., UGBORO, I.(2003); "Organizational Commitment Among Public<br />
155<br />
Transit Employees: An Assessment Study", Journal of The Transportation<br />
Research Forum, 57, 2, s. 83-98.<br />
OLIVER, N. (1990). Rewards, Investments, Alternatives and Organizational<br />
Commitment: Empirical Evidence and Theoretical Development. Journal of<br />
Occupation Psychology, 63, s. 19-31.<br />
ORDUN, G.(2002); “Örgütsel Tutumların Çalışan Davranışına Etkisinin<br />
İncelenmesine ve Analizine Yönelik Bir Çalışma” İÜ İşletme Fakültesi,<br />
Doktora Tezi, İstanbul<br />
ÖZLER, P. E., Mercan N. (2009), Yönetsel ve Örgütsel Açıdan Mobbing Psikolojik<br />
Terör, Detay Yayıncılık, Ankara.<br />
PENLEY, L. E. Ve Gould, S.(1988), “Etzioni's Model of Organizational<br />
Involvement: A Perspective for Understanding Commitment to<br />
Organizations”, Journal of Organizational Behavior. Vol: 9, No: 1, s.46.<br />
RANDALL, D.(1990); “The Consequences Of Organizational Commitment:<br />
Methodological Investigation”, Journal of Organizational Behavior, Vol:11,<br />
s.361-378.<br />
RAYNER, C. ve Hoel, H., (1997), A Summary Review of Literature Relating to<br />
Workplace Bullying, Journal of Community & Applied Social Psychology.<br />
57, 2, s. 83-98.<br />
SAGER, J. K. ve Johnston, M. W. (1989). Antecedents and Outcomes of<br />
Organizational Commitment: A Study of Salespeople. Journal of Personal<br />
Selling and Sales Management, 9, 1, s. 30-41.<br />
SAGLAM ARI, G. ve Ergeneli, A. (2003). Psikolojik Güçlendirme Algısı ve Bazı<br />
Demografik Değişkenlerin Örgütsel Bağlılığa Etkisi. H.Ü. İktisadi ve İdari<br />
Bilimler Fakültesi Dergisi. Cilt 21. Sayı 1, s. 129-149<br />
SAKAR, M.(2000), İş Hukuku Uygulaması, Beta Yayınları, İstanbul<br />
SALIN, D., (2001), Prevalence and Forms Of Bullying Among Business<br />
Professionals: A Comparasion Of Two Different Strategies For Measuring<br />
Bullying, European Journal of Work and Organizational Psychology.
SEARS, D. O., Replau, A., Freedman, J. ve Taylor, S., (1988), Social Psychology.<br />
156<br />
Edition, Prentice Hail Inc. New Jersey.<br />
SHAFER, W. E. (2002). Ethical Pressure, Organizational-Professional Conflict and<br />
Work Outcomes Among Management Accountants. Journal of Business<br />
Ethics, 38, s. 263-275.<br />
SOMERS, M.J. (1995). Organizational Commitment, turnover and absenteeism : an<br />
examination of direct and interaction effects. Journal of Organizational<br />
Behavior, 16, 49 58.<br />
ŞAHİN, H. M.(2003), Sporda Şiddet ve Saldırganlık, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara<br />
ŞİMŞEK, M. Ş.(2001), Yönetim ve Organizasyon, 6.b., Ofset Matbaacılık, İstanbul<br />
TARHAN, N. (2004), Psikolojik Savaş – Gri Propaganda, Timaş Yayınları, İstanbul<br />
TEKİN, A. (2002); İşletmelerde Örgütsel Bağlılık ve Bir Karşılaştırma (Türkiye-<br />
Pakistan Örneği), Yüksek Lisans Tezi, Gazi <strong>Üniversitesi</strong>, Ankara.<br />
TEVRÜZ, S., Artan, İ. Ve Bozkurt, T.(1999), Davranışlarımızdan Seçmeler, Beta<br />
Yayınları, İstanbul<br />
TINAZ, P., (2006), İş Yerinde Psikolojik Taciz (Mobbing), 1. Baskı, Beta Yayınları,<br />
İstanbul.<br />
TOLAY, E., (2003), Eğitimin Örgütsel Bağlılığa Etkileri, Yüksek Lisans Tezi,<br />
Dokuz Eylül <strong>Üniversitesi</strong>, İzmir.<br />
TUTAR, H., (2004), İşyerinde Psikolojik Şiddet,1.Baskı, Platin Yayınları, İstanbul<br />
UYGUÇ, N. ve Çımrın, D. (2004). D.E.Ü. Araştırma ve Uygulama Hastanesi<br />
Merkez Laboratuarı Çalışanlarının Örgüte Bağlılıklarını ve İşten Ayrılma<br />
Niyetlerini Etkileyen Faktörler. D.E.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, 19, 1, s. 91-99.<br />
UYGUR, A. (2004). Örgütsel Bağlılık ve İşgören Performansı. Türkiye Vakıflar<br />
Bankası Ankara, İstanbul ve İzmir İli Şubelerine Yönelik Alan Araştırması.<br />
Doktora Tezi. Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong> Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.<br />
WALLACE, J. E. (1995). Corporatist Control and Organizational Commitment<br />
Among Professionals: The Case of Lawyers Working in Law Firm. Social<br />
Forces, 7, 3, s. 811 839.<br />
WIENER, Y.(1982), “Commitment in Organization a Normative View”, Academy of<br />
Management Review, Vol. 7, No. 3, s. 418-428.
YAVUZ, H. (2007), Çalışanlarda Mobbing (Psikolojik Şiddet) Algısını Etkileyen<br />
157<br />
Faktörler: S.D.Ü. Tıp Fakültesi Üzerine Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi,<br />
Isparta<br />
YILMAZ, D. D. (2005), Çok Uluslu İşletmelerde Örgüt Kültürü ve Bir Uygulama,<br />
Yıldız Teknik <strong>Üniversitesi</strong>, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul<br />
YÜKSEL, Ö.(2003), İnsan Kaynakları Yönetimi , Gazi Kitabevi, Ankara
EKLER:<br />
EK-1 ÖRNEK ANKET FORMU:<br />
ANKET FORMU<br />
Merhaba Sayın Katılımcı;<br />
Bu anketin amacı; ortaya çıkacak verilerin, <strong>Atılım</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Sosyal Bilimler Enstitüsü çatısı altında<br />
yürütülen bilimsel bir çalışmada kullanılmasıdır. Ayrıca neticelerin yalnızca bu amaçla kullanılacağını göz<br />
ardı etmeyip bütün samimiyetinizle soruları cevaplandırmanız, çalışmanın başarısı ve gerçekliği için<br />
oldukça önemlidir. Katılımınızdan ve samimiyetinizden ötürü teşekkür ederim.<br />
İrfan ATALAY<br />
<strong>Atılım</strong> <strong>Üniversitesi</strong> S.B.E.<br />
Yük. Lisans Tez Öğrencisi<br />
1.Bölüm<br />
İFADELER<br />
(CEVABINIZ; NADİREN,BAZEN, SIKSIK, ÇOKSIK İSE UYGULAYANIN KİM<br />
OLDUĞUNU LÜTFEN SON İKİ KUTUCUKTA BELİRTİNİZ, DURUMA GÖRE<br />
HER İKİSİNİ DE İŞARETLEYEBİLİRSİNİZ (X)<br />
1 Üstünüz, kendinizi gösterme olanaklarınızı kısıtlıyor.<br />
2 Sözünüz sürekli kesiliyor.<br />
3 Birlikte çalıştığınız kişiler, kendinizi gösterme olanaklarınızı kısıtlıyor.<br />
4 Yüzünüze bağırılıyor ve yüksek sesle azarlanıyorsunuz.<br />
5 Yaptığınız iş sürekli eleştiriliyor.<br />
6 Özel yaşamınız sürekli eleştiriliyor.<br />
7 Telefonla rahatsız ediliyorsunuz.<br />
8 Sözlü tehditler alıyorsunuz.<br />
9 Yazılı tehditler alıyorsunuz<br />
10 Jestler ve bakışlarla arakadşlar/üstleiriniz sizinle konuşmayı reddediyor.<br />
11 İmalar yoluyla sizinle konuşmayı reddediyorlar.<br />
12 Çevrenizdeki insanlar sizinle konuşmuyor.<br />
13 Kimseyle konuşamadığınız gibi başkalarına ulaşmanız engelleniyor.<br />
14 Size diğerlerinden ayrılmış bir işyeri veriliyor.<br />
15 Meslektaşlarınızın sizinle konuşması yasaklanıyor<br />
16 Sanki orada değilmişsiniz gibi davranılıyor.<br />
17 İnsanlar arkanızdan kötü konuşuyor.<br />
18 Sizinle ilgil asılsız söylentiler ortalarda dolaşıyor.<br />
19 Gülünç durumlara düşürülüyorsunuz.<br />
20 Akıl hastasıymışsınız gibi davranılıyor.<br />
21 Psikolojik değerlendirme/inceleme geçirmeniz için size baskı yapılıyor.<br />
22 Bir özürünüzle alay ediliyor.<br />
158<br />
Hiç<br />
Nadiren<br />
Bazen<br />
Sık Sık<br />
Çok Sık<br />
Yöneticim<br />
İş<br />
arkadaslarım
Sizi gülünç düşürmek için yürüyüşünüz, jestleriniz veya sesiniz taklit<br />
23<br />
ediliyor.<br />
24 Dini veya siyasi görüşünüzle alay ediliyor.<br />
25 Milliyetinizle alay ediliyor.<br />
26 Özel yaşamınızla alay ediliyor.<br />
27 Özgüveninizi olumsuz etkileyen bir iş yapmaya zorlanıyorsunuz.<br />
28 Çabalarınız yanlış anlaşılıyor ve küçültücü şekilde yargılanıyorsunuz.<br />
29 Kararlarınız sürekli sorgulanıyor, fikirlerinize saygı duyulmuyor.<br />
30 Alçaltıcı isimlerle lakaplarla anılıyorsunuz.<br />
31 Cinsel imalara maruz kalıyorsunuz.<br />
32 Sizin için hiçbir özel görev yok, uyduruk işler size veriliyor.<br />
33 Size verilen işler geri alınıyor, kendinize yeni iş bile yaratamıyorsunuz<br />
34 Sürdürmeniz için anlamsız işler veriliyor.<br />
35 Sahip olduğunuzdan daha az yetenek gerektiren işler size veriliyor.<br />
36 İşiniz sürekli değiştiriliyor.<br />
37 Özgüveninizi olumsuz etkileyecek işler veriliyor.<br />
38 İtibarınızı düşürecek şekilde, niteliklerinizin dışındaki işler size veriliyor.<br />
39 Size mali yük getirecek genel zararlara sebep olunuyor.<br />
40 Eviniz ya da işyerinize zarar verilir.<br />
41 Fiziksel olarak ağır işler yapmaya zorlanırsunuz.<br />
42 Fiziksel şiddet tehditlere maruz kalıyorsunuz.<br />
43 Gözünüzü korkutmak için hafif şiddet uygulanıyor<br />
44 Fiziksel zarara uğratılıyorsunuz.<br />
45 Doğrudan cinsel tacize maruz kalıyorsunuz.<br />
2.Bölüm<br />
Aşağıda; kurumunuza ilişkin örgütsel bağlılık düzeyinizi belirlemeye<br />
yönelik ifadeler yer almaktadır. Lütfen soruların yanındaki bölümde,<br />
size uygun gelen kutucuğu (X) işaretleyiniz.<br />
1 Kurumun karşılaştığı sorunları kendi sorunlarım gibi algılarım.<br />
2 Kurumumun önem verdiği değerler benim değerlerime çok benziyor.<br />
3 Kendimi bu kuruma duygusal açıdan bağlı hissediyorum.<br />
4 Bu kurumun benim için çok özel bir anlamı vardır.<br />
159<br />
Hiç Katılmıyorum<br />
Az Katılıyorum<br />
Katlıyorum<br />
Çok Katılıyorum<br />
Kesinlikle Katılıyorum
5 Yeniden işe girecek olsam aynı kurumu tercih ederdim.<br />
6 Kurumumda kendimi ailenin bir üyesi gibi hissediyorum.<br />
7 İşimi severek yapıyorum.<br />
8 Arkadaşlarıma kurumumu övmekten mutluluk duyarım.<br />
9<br />
Burada uzun süre çalıştım; her an terfi alabilirim. Yine de başka bir kuruma<br />
geçersem, bu kadar yıl daha çalışabilirim.<br />
10 Mesleki deneyimlerimi başka kurumlarda da kullanırım.<br />
11 Çalışma saatlerinden memnunum.<br />
12 İstesem şu an kurumdan ayrılmak benim için çok kolay olurdu.<br />
13 Kurumumun personeline sağladığı faydalar benim için çok önemli.<br />
14 Mesleki eğitimimi kullanabileceğim alternatif iş seçeneğim çok.<br />
15 Maaşım iyi ama gitsem diğer kurumlarda da en az bu kadar maaş alırım.<br />
Kurum değiştirdiğim takdirde ikamet ettiğim İl’i değiştirmem<br />
16<br />
gerekecek. Bu benim için sorun değil.<br />
17 Benim katkım kuruluşun varlığı açısından önemlidir.<br />
18 Şu anda kurumumdan ayrılma kararı alsam, hiçbir sıkıntı yaşamam.<br />
19 İş seçeneğim çok ama yine de burada çalışıyorum.<br />
20<br />
Bu kurumda çalışmayı devam etmemi gerektirecek birçok yükümlülük<br />
hissediyorum.<br />
Benim için avantajlı olsa da şu anda kurumumdan ayrılmayı<br />
21<br />
doğru bulmuyorum.<br />
22 Bu kurum benim sadakatimi hak ediyor.<br />
23 Şu anda kurumumdan ayrılsam suçluluk hissederim.<br />
24 Kurumuma çok şey borçlu olduğumu düşünüyorum.<br />
Burada çalışan insanlara karşı kendimi sorumlu hissettiğim için<br />
25<br />
kuruluşumdan ayrılmayı düşünmüyorum.<br />
26 İşim beni fazlasıyla tatmin ediyor.<br />
3.Bölüm<br />
1- Cinsiyetiniz Kadın( ) Erkek ( )<br />
2- Medeni Durumunuz Evli ( ) Bekar ( )<br />
3-Yaşınız ……………...:<br />
5- Hizmet Süreniz ….:<br />
4-Egitim Durumunuz.:<br />
6-Ünvanınız……: İşçi ( ) Memur ( )<br />
160<br />
SİZE VERDİĞİMİZ ZARFIN İÇİNE KOYUP AĞZINI KAPATARAK TESLİM EDİNİZ.<br />
KATILIMINIZDAN ÖTÜRÜ TEŞEKKÜR EDERİZ…
EK-2 ÖZGEÇMİŞ<br />
•rfan ATALAY<br />
Adres: Yeniköy Elektrik Üretim ve Ticaret A. Ş.<br />
Milas-Ören Karayolu 22. km Milas / MUĞLA<br />
Telefon : 0 532 673 20 57<br />
E-Posta : irfanatalay@gmail.com<br />
Genel Bilgiler<br />
Eğitim Durumu : Yüksek Lisans (7 Haziran 2010)<br />
Medeni Durum : Evli ve 2 çocuklu<br />
Toplam Tecrübe : 7 Yıl<br />
Askerlik Durumu : Yapıldı; Terhis 30.09.2004<br />
Doğum Tarihi : 07.10.1978<br />
Doğum Yeri : ANKARA<br />
Ehliyet : C (1997)<br />
E•itim Bilgileri<br />
Yüksek Lisans: 09.2008 – 06.2010<br />
<strong>Atılım</strong> <strong>Üniversitesi</strong>, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Yönetimi (Tezli) (MBA)<br />
Üniversite: 09.1997 - 09.2003<br />
Dumlupınar <strong>Üniversitesi</strong>, Bilecik İktisadi ve İdari Bilimler Fak., İşletme:76,3 / 100<br />
Lise: 09.1993 - 02.1996<br />
Batıkent Mobil Lisesi, Türkçe - Matematik 2,75 / 5<br />
•• Tecrübeleri<br />
Yeniköy Elektrik Üretim ve Tic. A.Ş.: (Muğla) 03.2009- (Halen Çalışıyor)<br />
Pozisyon Adı: Muhasebe Memuru<br />
İş Tanımı: Günlük muhasebesel işlemlerin tasnif edilip kullanılan paket program (Oracle)<br />
vasıtasıyla muhasebeleştirilmesi. Haftalık-aylık-yıllık ödeme planlarının oluşturulması.<br />
Yönetmelikler kapsamı içinde, alış-veriş yapılan firmaların cari hesaplarının takip edilip<br />
ödeme talimatlarının oluşturularak bankalara gönderilmesi. Banka hesaplarının takibi ve<br />
günlük repo gibi işlemlerin gün sonlarında muhasebeleştirilmesi. Ülke çapında elektrik<br />
dağıtım işi yapan EDAŞ’lara satılan enerji doğrultusunda faturalarının kesilip iletilmesi, vergi<br />
dönemlerinin takibi ve resmi vergilerin hesaplanması, ödenmesi ve muhasebeleştirilmesi.<br />
Sahibinden Bilgi Teknolojileri A.Ş. (sahibinden.com): (Ankara) 12.2008-02.2009<br />
Pozisyon Adı: İç Anadolu Bölge Yöneticisi<br />
İş Tanımı: Ellerinde bulunan herhangi bir ticari metayı satmak isteyenler ile bu metaya<br />
sahip olmak isteyebileceklerin buluştuğu sanal bir platform olan internet sitesinin kurumsal<br />
müşterilere pazarlanması ve müşterilere (oto galerileri, emlakçılar, elektronik eşya satıcıları<br />
v.s.) sanal mağazaların satılmasından sorumlu ekibin planlanması, organizasyonu,<br />
motivasyonu ve hedefler doğrultusunda başarısının sağlanması.<br />
Eczacıbaşı Girişim Pazarlama (Dinçpak Tem. Ltd. Şti.): (Ankara) 06.2007-12.2008<br />
161
Pozisyon Adı: Satış Teknisyeni<br />
İş Tanımı: Firmanın ürün yelpazesinde bulunan endüstriyel-profesyonel temizlik ürünlerinin<br />
müşteri ve müşteri olma potansiyelindeki, otel-hastane-restoran gibi kurum çalışanlarına<br />
profesyonel sunumu (nasıl, ne miktarda ve nerelerde kullanılacağına yönelik<br />
prezantasyonlar). Satış sonrası hizmet mantığıyla, müşteri olanların bilgilendirilmesi,<br />
potansiyel müşterilerin ise profesyonel teknikler kullanılarak portföye dâhil edilmeye<br />
çalışılması. Satış hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla, dış (Bolu-Düzce-Zonguldak-<br />
Karabük-Bartın-Kastamonu-Amasya-Çankırı-Çorum) ve iç (Ankara) bölgelere periyodik<br />
ziyaretler düzenlenmesi.<br />
Ankara Form A.Ş. (Umur Bas. Kırt. A.Ş.): (Ankara) 07.2006-05.2007<br />
Pozisyon Adı: Satış Temsilcisi<br />
İş Tanımı: Firmanın hizmet alanı matbaa sektörü olduğundan, portföy dahilindeki<br />
müşterilerin periyodik ziyaretlerle matbuu ihtiyaçlarının (fatura-irsaliye-kartvizit-broşür-<br />
katalog v.s.) tespiti ve tedariki. Ayrıca satış hedefleri doğrultusunda, müşteri portföyünü<br />
geliştirmek amacıyla satış geliştirici organizasyonlar planlanması.<br />
Ankara Emeklilik A.Ş.: (Ankara) 03.2006-06.2006<br />
Pozisyon Adı: Finansal Güvence Danışmanı<br />
İş Tanımı: Firmanın kendi ürünleri ile ilgili eğitiminin ardından, bireysel emeklilik sistemine<br />
katılımcılar sağlamak amacıyla, potansiyel olabilecek herkese satış amaçlı ziyaretler<br />
düzenlenmesi.<br />
Novartis Consumer Hearts (OTC): (Erzurum) 01.2005-06.2005<br />
Pozisyon Adı: Tıbbi Tanıtım Mümessili (Röprezant)<br />
İş Tanımı: Firma ürün yelpazesinin (otrivine-sinecode-theraflu-calsiyum sandoz v.s.)<br />
doktorlarca reçetelenmesini, eczanelerce muadil ürünlerle değiştirilmemesini sağlamak<br />
amacıyla sık ve periyodik ziyaretler düzenlenmesi.(Erzurum-Erzincan-Iğdır)<br />
Boyhan İnşaat Ltd. Şti.: (İstanbul) 12.2002-10.2003<br />
Pozisyon Adı: Topograf (Harita Teknikeri)<br />
İş Tanımı: İstanbul Ambarlıda bulunan liman komplekslerinden Arkas firmasına ait iki<br />
iskelenin güçlendirilmesi, aralarına yeni bir iskele yapılarak birleştirilmeleri ve 40.000 m 2 ye<br />
yakın bir alanın doldurularak konteynır stok sahası haline getirilmesi projesinde, inşaatın<br />
yürüyebilmesi için, harita mühendisinin ofiste yaptığı hesaplamaların ve aşamaların adım<br />
adım sahaya uygulanması.<br />
Nitelikler<br />
Yabancı Dil: İngilizce<br />
Bilgisayar Bilgileri: Windows Office, Oracle Kurumsal Kaynak Planlaması<br />
Eğitimler:<br />
1-Temizlik Teknolojileri ve Hijyen (FIGR)<br />
Maratem Akademi 07.04.2008 - 11.04.2008 (30Saat)<br />
2-Temel Satış Teknikleri<br />
Ankara Emeklilik 15.03.2006 - 27.03.2006 (40Saat)<br />
3-Temel Tıbbi Eğitim-Temel Satış Teknikleri<br />
Novartis C.H. 03.01.2005 - 01.02.2005 (160Saat)<br />
Sigara Kullanımı: Kullanmıyorum.<br />
162
163