Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
etmek olanaksızdır. M.Ö. 680 yılında kral Giges’in hükümdarlığı ile tanınmaya<br />
başlanan Lidya krallığı, egemenliğini savaşçılığı yanı sıra İyonların deniz ticaretiyle<br />
bütünleyici bir niteliğe getirdikleri kara ticaretine ve başkent Sardes’de işlenmeye<br />
başlayan altın madenlerine borçlulardı. Tarihte ilk sikke kestiren devlet olarak bilinen,<br />
zengin ticaret kentlerinin ve altın madenlerinin üstünde yükselen Lidya, yalnızca İlkçağ<br />
Anadolu’sunun değil, Yakındoğu’nun da önemli bir siyasal yapısıydı. 29<br />
Kral Giges, Kimmer yayılışına karşı Asurlularla diplomatik ilişkiler kurmaya<br />
çalışmış, bunun yanında da kuzeye ve kuzeybatıya doğru ülkesinin sınırlarını<br />
genişletmeye çalışmıştır. Hükümdarlığı sırasında Lidya egemenliğini Marmara<br />
Denizi’nin güney kıyılarına ve Çanakkale Boğazına dek yayan Giges, Kimmerlilerle<br />
yaptığı bir savaş sırasında ölmüştür. Giges’den sonra başa geçen Ardys ve Sadyattes’in<br />
hükümdarlığının ardında Lidya kralı olan Alyattes, tehlikeleri savuşturmuş ve hatta<br />
krallığın sınırlarını Kızılırmak’a dek genişleterek Lidya’yı Yakın Doğu’nun güçlü<br />
devletlerinden birisi haline getirmiştir. Alyattes zamanında Medlerle yapılan uzun<br />
savaşlar sonucu Kızılırmak sınır olarak kabul edilmişti. Fakat son Lidya kralı Krezüs<br />
zamanında Medlerin yerini alan Persler, hükümdarları Kyros komutasında Lidyalıları<br />
bir hile ile yenilgiye uğratmış, başkent Sardes’i on dört günlük kuşatmadan sonra ele<br />
geçirerek Lidya krallığına son vermişlerdir. 30<br />
Troya ve Likya arasındaki Anadolu’nun batısının kıyı şeridinde sıralanmış kent<br />
devletlerinde, M.Ö. XI. yüzyıldan itibaren boy veren İyon Uygarlığı görülmektedir.<br />
Ekrem Akurgal, bu sıralı kentlerden oluşan uygarlığı Helenlerin yarattığını, bunlara<br />
Doğu Helenleri adının verilmesini doğru bulur. Akurgal’a göre Batı Anadolu kıyılarında<br />
Helencenin üç lehçesi olan Dor, İyon ve Aiol bu kentlerde yaşatılmaktaydı. 31 Genel<br />
kabul bu olmakla beraber örneğin Cevat Şakir Kabaağaçlı dilin kültür için önemli bir<br />
faktör olduğunu fakat genellemelerden kaçınılması gerektiğini vurgular ve hatta dilin<br />
her zaman bir kültürü oluşturmaya yeten yegâne olgu olmayacağını iddia eder. Bu<br />
savına paralel olarak Kabaağaçlı, İyonların doğudaki diğer toplumlarla birlikte batı<br />
29 Sevin, 2003: s. 267<br />
30 Sevin, 2003: s. 269<br />
31 Ekrem Akurgal , (2005) : Anadolu Kültür Tarihi, Tübitak Yayınları, Ankara: s.310<br />
18