27.06.2013 Views

İLK ÇAĞ ANADOLU DEVLETLERİNDE ORDU

İLK ÇAĞ ANADOLU DEVLETLERİNDE ORDU

İLK ÇAĞ ANADOLU DEVLETLERİNDE ORDU

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

“ Mitolojiye göre denizde öldüğü zannedilen oğlu Thesus’un kederinden kendini suya<br />

atıp boğulan kral Ege’nin ismini taşıyan bol adalı ve kayalıklı deniz, arasında<br />

bulunduğu iki benzer kıyıyı sıkıca birbirine bağlar. Bıçakla oyulmuş gibi kıyılar, aynı<br />

oranda körfezler, burunlar, ilkçağlardan beri yeşilliğini kaybetmişe benzeyen orman<br />

şekilleri, yumuşak yağışlı kışların sıcak ve yağmursuz ancak serin deniz rüzgarı<br />

sayesinde serinleyen yazların meydana getirdiği tipik Ege iklimi, (…) kısaca iki yakada<br />

aynı ışık aynı renk. Ege dünyasının son bulduğu yer, dalgaların yıkadığı kıyılar<br />

değildir. Daha doğuya yönelmek, içlere doğru girmek istersek engelleyici hiçbir<br />

güçlükle karşılaşmadan nehir yataklarını takip etmemiz kafidir. Kıyıdan hemen sonra<br />

1000-2000 metre yüksekliğe erişen dağların hepsi doğu-batı doğrultusuna<br />

uzandıklarından aşılması gereken geçitler diye bir problem yoktur. (…)” 3 Kienitz’ in<br />

tasvirini yaptığı Ege dünyası, kuzeybatı Anadolu yani Marmara ile aslında bir bütünlük<br />

arz eder. Bilhassa Çanakkale ve İstanbul boğazları yolu ile birçok kavim, Tuna<br />

nehri’nden Sakarya nehrine dek uzanan sahada hamleler yapmış özellikle Thraklar ve<br />

Frigler’de olduğu gibi İç Anadolu’ya doğru hareketlerinde burada yer alan eski kara<br />

yollarını kullanmışlardır. Batı ve kuzeybatı Anadolu’dan içerilere doğru<br />

sokulduğumuzda bambaşka bir dünyaya adım atmış oluruz. Burada meskun kavimlerin<br />

yaşamlarını, siyasal örgütlenmelerini ve özellikle bu çalışmanın konusunun esasını<br />

teşkil eden ordu ve savaş yapılarını ciddi anlamda biçimlendirecek olan coğrafi<br />

özelliklerin farklılaşmasını Kienitz takip edilerek şöyle aktarılabilir : “Burası yüksek,<br />

denizden uzak, her şeyiyle tipik bir step ülkesidir. Kenar bölgeleri dışında hemen hemen<br />

hiç yeşilliğe rastlanmaz. Deniz seviyesinden ortalama olarak 800 ila 1000 metre<br />

yükseklikte bulunan İç Anadolu’nun bitki örtüsü ve hayvanları, diğer kuru step ikliminin<br />

hâkim olduğu ülkelerle benzerlikle gösterir. Isı fazlaca düşer, tozlu, kuru ve sıcak geçen<br />

yaz gündüzlerini, kuru soğuk yaz geceleri izler. Sıfırın altında 20 derece, kar, her zaman<br />

kuru olan su yataklarını uyandıran fırtınaya benzer yağmurlar. İşte İç Anadolu’nun<br />

karakteristik özelliği.” (Kienitz: 30) Bu özellikleri ile var olan İç Anadolu’dan sonra<br />

yine kendine özgü coğrafi yapısı ile Doğu Anadolu’ya ulaşılmış olunur. “ Burada söz<br />

hakkı 3000–4000 metreyi geçen dağlardadır. Dağlar arasına serpiştirilmiş ovaların<br />

dahi 1500 metre yükseklikte olduğu bu bölgede, Büyük Ağrı 5145 metreye ulaşır. Eksi<br />

30–40 derece soğuk, sekiz ay yerden kalkmayan kar, uzun ve soğuk geçen Doğu<br />

3<br />

F.K Kienitz,(tarihsiz) : Büyük Sancağın Gölgesinde, (çev. Seyfettin Halit Kalkınç), Tercüman 1001<br />

Temel Eser : s. 27-28<br />

9

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!