Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
144<br />
Anadolu’nun dört bir yanında izine rastlanan kale ve sur yapıları da bu askeri strateji<br />
zenginliğinin sadece meydanlarda değil, hem kuşatma boyutu ile hem de kuşatılmaya<br />
karşı savunma teknikleri ile kentsel düzeyde de var olduğunun göstergesidir. Özellikle<br />
Hitit ve Urartular, kent kuşatması ve savunma teknikleri yönünden çok gelişmiş<br />
ordulara sahiptiler. Tabii, yaşadıkları Doğu Anadolu coğrafyası Urartuları kale ve sur<br />
tekniğini geliştirmeye ve özellikle savunma stratejilerini zenginleştirmeye adeta<br />
mahkum etmiştir.<br />
Savaşan bu ordular, kendi kültürlerindeki savaş tanrılarının desteğini daima<br />
hissetmişlerdir. Tunç ve Demir Çağı Anadolu’sunda doğal olarak modern bir<br />
vatanseverlik duygusu ve vatan olgusu olmadığı için, o dönemin toplumsal birliğinin<br />
ruhunun ve vatanın sembolü olan savaş tanrıları, İlkçağ Anadolu Devletlerinin<br />
vatanseverlik sembolü olmuşlardır. Buna bağlı olarak, orduların gerek sefere çımadan<br />
gerekse sefer dönüşünde savaş tanrılarına dua etmeleri, onların şerefine törenler<br />
düzenlemeleri, silahlara adlarını kazımaları , ganimetten onlara pay vermeleri ve<br />
savaşları onların yardımı ile kazandıklarını sürekli vurgulamaları, İlkçağ Anadolu’su<br />
ordularının savaş tanrılarının onların vatanseverlik ideolojilerini ve ruhunu<br />
oluşturduklarını gösterir. Sadece askerlerini bu boyutla değil, kendilerine özgü<br />
ritüellerle ordunun bir parçası kılan ve askerle orduyu bütünleştiren törenlere, marşlara<br />
ve bando gibi sembollerin varlığına her ne kadar çok az ve cılız veriler elde olsa da<br />
ulaşılabilmiştir.<br />
Bu çalışmada, sıkıntı çekilen nokta kaynaklar konusudur. Bilhassa Hitit ve<br />
Urartu dönemine ait kaynaklar ordu tablosunu daha berrak görmeye elverirken, Lidya<br />
ve Friglerle ilgili kırıntı sayılacak bilgilerle çalışılmak zorunda kalınmıştır. İyonya ise<br />
aslında donanma bakımından müstakil bir çalışmanın konusu olabileceği için çok genel<br />
vurgularla ele alınmıştır. Bir diğer husus, özellikle Hitit ve Urartu dönemlerine ilişkin<br />
kitap düzeyinde ayrıntılı çalışmaların varolması, konu ile ile ilgili makaleleri taramaya<br />
imkan bırakmamıştır. Çalışmanın zaman kesiti olarak Tunç ve Demir çağında, mekân<br />
boyutu olarak Anadolu’da, tarihin eski çağlarından beri insanlığın, kandaş aile<br />
birliklerinden, birbirlerine daha sıkı bağlanmış, doğayı denetim altına alan ve<br />
düşmanlara karşı kendilerini koruma yetenekleri daha yüksek olan bir insan kitlesinin<br />
ulaşabildiği en gelişmiş sosyal aşama olan devlet aşamasına geçişi ele alınmıştır. Bu