27.06.2013 Views

İLK ÇAĞ ANADOLU DEVLETLERİNDE ORDU

İLK ÇAĞ ANADOLU DEVLETLERİNDE ORDU

İLK ÇAĞ ANADOLU DEVLETLERİNDE ORDU

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

zaman savaşın yeri seçilmiş oluyordu. "Yunanlılar savaşacağı zaman en iyi ve en<br />

düzgün yeri seçip bir anda savaşa başlar" diye yazmıştı Herodot.. Yaklaşık 135 metre<br />

genişliğindeki boş arazide otuz beş kiloluk silah ve zırh yükü altında koştuktan sonra<br />

doğruca birbirlerinin üstüne atılıyorlardı. Her asker hedef olarak iki kalkan arasında<br />

kalan, boyun, koltukaltı, kasık gibi korumasız bölgeyi seçer ve yüz yüze geldikleri anda<br />

mızrağını saplamaya çalışırdı. Karşısına çıkan fırsatı değerlendirmek zorundaydı. Ön<br />

sıranın ani duruşu geride kalan yedi sıranın bir anda düşmanla karşılaşan askerlerin<br />

üzerine yığılmasına neden olurdu. Bu yığılma nedeniyle bazılarının ölü ya da yaralı<br />

olarak yere yıkılması kaçınılmazdı. Böylece kalkan duvarının arasında belki de bir delik<br />

açılabilirdi. İkinci ve üçüncü sıradakiler daha korunmalı yerlerinden mızraklarını<br />

uzatıp bu gediği büyütmek için çabalarlardı. Eğer başarılabilirse othismos yani<br />

kalkanla itmek işlemi başlardı. Gedik yeterince büyüyünce, hoplites'lere, ikinci silahları<br />

olan kılıçlarını kullanıp düşmanın bacaklarını kesme olanağı doğuyordu. Düşman<br />

baskısını üzerinde hisseden askerlerin arasında kaçma duygusu yayılıyor veya arka<br />

sıralar çözülüyor ya da öndekiler utanç verici bir biçimde gerileyerek arkadaşlarını da<br />

paniğe sokuyorlardı. Falanks sırası "kırılınca" yenilginin gelmesi kaçınılmazdı.<br />

Önlerinde boşluk bulan hoplites'ler sırtlarını dönenleri yaralayıp öldürmek için gerekli<br />

fırsatı yakalamış olurlardı. Süvarilerin ve hafif silahlı piyadelerin işe karışmalarının<br />

yarattığı daha büyük tehlike de söz konusuydu... esas çarpışmadan önceki önemsiz itiş<br />

kakıştan sonra piyadelerin tekrar savaş alanına girmesi ve umarsız kalmış düşmanı<br />

etkin bir biçimde yok etmesi her şeye karşın yetenekli savaşçılar olduklarını<br />

kanıtlamaları anlamına geliyordu. Hafif-silahlı askerlerden kaçmak çok zordu.<br />

Hoplites'ler kalkanlarını atıp kaçabilirlerdi ama koşarken zırhlarından sıyrılmaları<br />

olanaksızdı. Yalnızca yarım saat ya da bir saat süren çarpışma, hoplites'leri fiziksel<br />

açıdan çok yoruyordu ve kas gücü kadar korku da bu yorgunluğu artırıyordu. Gücü<br />

yerinde olan hafif silahlı askerlerin koşar adımlarından uzaklaşmaları pek kolay<br />

olmuyordu. Cesur ve iyi yetişmiş askerler küçük gruplar halinde geri çekilirken<br />

dövüşmeyi de sürdürürlerdi. Kırılan sıralardan kopan askerlerin büyük bir çoğunluğu<br />

ise yalnızca yaşamlarını kurtarmak için koşmaya başlarlar ve çoğu zaman güvenli<br />

bölgeye ulaşamadan öldürülürlerdi. Bir falanks ordusunun yenildiği zaman gücünün<br />

yüzde on beşini yitirdiği hesaplanmıştır. Savaş alanında, aldıkları yaralar sonucunda ve<br />

kaçış sırasındaki katliamda ölenler bu rakama dahildi. Eğer galip gelen taraf biraz<br />

daha baskı yapsaydı, kayıpların sayısı daha da fazla olacaktı ama genellikle kesin bir<br />

98

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!