27.06.2013 Views

İLK ÇAĞ ANADOLU DEVLETLERİNDE ORDU

İLK ÇAĞ ANADOLU DEVLETLERİNDE ORDU

İLK ÇAĞ ANADOLU DEVLETLERİNDE ORDU

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

insanları ve parıltılı göz kamaştıran arabalardan oluşan bu görüntüsü karşısında<br />

kalmanın dehşetine kapılacak, üzerine yağan okları, nallar altında parçalanan insanları<br />

görecektir. Dönüp duran bu karmaşanın içinde belki arabalar parçalanacak ama her<br />

parçası birini yaralayacak belki atlar mızraklanıp devrilecek ama devrilirken birkaç<br />

savaşçıyı da altına alıp ezecektir. 203 Bu meydanda tutunmanın yanı sıra, İlkçağın savaş<br />

anlayışı, meydandaki rakip ordunun olabildiğince hırpalanması ve düşmanı savaşa<br />

devam etmenin teslim olmaktan daha çok kayba neden olacağına inandırarak, savaştan<br />

mümkün olan en büyük kazançla çıkmaktı. Zira yapılan her savaş, bir politik ve iktisadi<br />

zorunluluk gereği olduğundan, istenilen sonuç elde edilecekse savaş sürdürülmezdi.<br />

Savaşın oluşumu, çağın teknik özellikleri göz önüne alındığında doğal kayıtlara sıkı<br />

sıkıya bağlanmak zorundaydı. Örneğin İlkbahar ve yaz mevsimi doğal olarak savaş için<br />

en uygun zaman dilimleri olmuşken, kışın savaşmamaya dikkat edilirdi. Bu, hem<br />

Anadolu coğrafyasının sert kışları hem de tarımla geçinen toplumların ekonomik<br />

devamlılığı bakımından kaçınılmaz bir doğal kayıttı. Savaş alanında mevsimsel<br />

özelliklere bağlı hava durumu yanında arazi şartları da orduların yukarıda ifade<br />

ettiğimiz hareket yeteneği, saldırı gücü ve savunma gücünü biçimlendirici, dolayısıyla<br />

savaşın kaderini belirleyici özelliğe sahip bir unsurdur. Yine savaş meydanında savaşın<br />

asıl yükünü piyadeler taşımaktaydı. Genelde onluk sisteme göre düzenlendikleri<br />

olasılığı güçlü görünen piyadeler, savaş arabaları ve süvarilerin şok vuruşlarına<br />

dayandıkları ve bunları bertaraf edip, korudukları okçular da atışlarıyla düşmanı iyice<br />

yumuşattıktan sonra meydana hâkim olarak ilerleyebildikleri sürece zaferi<br />

sağlayabilirlerdi. Tabi savaş her zaman meydanda ve centilmence olamamaktaydı.<br />

Özellikle strateji bakımından dileğine bir an önce ulaşmak isteyen bir kral, özellikle<br />

Almanların II.Dünya Savaşı’nda düzenledikleri “Biltzkrieg” denilen yıldırım saldırıları<br />

tarzında gece saldırıları düzenlemekteydiler. İlkçağ savaşlarının bir diğer sonuç aldırıcı<br />

boyutu, düşmanı bozguna uğratmaktı. Bozguna uğrayan düşman birliklerinin<br />

örgütlenmesi iyice gevşediğinden, kırılmaları daha kolay oluyordu. Bunu sağlamak için<br />

düşmanın zayıf birliklerine güçlü piyade birlikleri ile saldırılıyor, içlerinden çoğu<br />

öldürülüyor ve birliklerin bozguna uğraması sağlanıyordu. Bu bozgun oluşturulunca,<br />

diğer birliklerin de paniğe kapılıp kaçması daha kolay oluyordu. Daha büyük bir başarı<br />

ise düşman komutanının iradesini kırmak ve hatta onu öldürmekti. İradesi kırılan<br />

düşman komutanı kaçmaya başlayınca, geride kalan birlikleri de onu izlemekten başka<br />

203 Ceram, 2002: 107.<br />

89

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!