20.06.2013 Views

fiEVÂH‹D-ÜN NÜBÜVVE

fiEVÂH‹D-ÜN NÜBÜVVE

fiEVÂH‹D-ÜN NÜBÜVVE

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

‹mâm-› Askerînin dizinin dibine oturdu. ‹mâm-› Askerî hazretleri<br />

belli bir zemâna kadar flu odaya gir, buyurdu. O odaya<br />

girerken, ben de ona bak›yordum. Sonra da bana haydi<br />

kalk, o odaya bak, içinde kim vard›r. Çocuk odaya girdikden<br />

sonra imâm-› Askerînin emri üzerine gidip, o odaya bakd›m.<br />

Hiç kimse yokdu.<br />

¥ Yine bir flahs flöyle anlatm›fld›r: Halîfe Mu’ted›d beni iki<br />

kimseyle birlikde ça¤›rd›. ‹mâm-› Askerî Hasen bin Alînin<br />

“rad›yallahü anh” vefât etdi¤ini söyledi. Sermenraya gidip<br />

evini y›kmam›z› ve evinde kimi bulursak bafl›n› getirmemizi<br />

emr etdi. Sermenraya gidip, ‹mâm-› Askerînin “rad›yallahü<br />

anh” evine vard›k. Sanki yeni yap›lm›fl gibi çok güzel, tertemiz<br />

bir evdi. Evde bir perde vard›. Perdeyi kald›rd›k. Karfl›m›za<br />

bir mahzen ç›kd›. Mahzenin ilerisinde bir deniz gördük.<br />

Güzel yüzlü bir kimse, suyun üstüne bir has›r sermifl, üzerinde<br />

nemâz k›l›yordu. Bize hiç alâka göstermedi. Yan›mdaki<br />

iki arkadafl›mdan biri biraz ilerlemek istedi. Fekat suya batd›.<br />

Elinden tutup kurtard›m. Di¤er arkadafl›m›z da ilerlemek<br />

istedi. O da suya batd›. Onu da güçlükle kurtarabildik. Ben<br />

bu durum karfl›s›nda flafl›r›p kalm›fld›m. Ey ev sâhibi, biz nereye<br />

geldi¤imizi bilemedik. Allahü teâlâdan afv, senden özr<br />

dileriz, dedim. Bize hiç iltifât etmedi. Geri dönüp, halîfe<br />

Mu’ted›d›n yan›na geldik. Hâdiseyi aynen anlatd›k. Halîfe<br />

bu s›rr› gizleyiniz. Kimseye anlatmay›n›z. Yoksa sizin bafl›n›z›<br />

vurdururum, dedi.<br />

fiî’îlerin ‹mâmiyye f›rkas›, ‹mâm-› Hüccete iki çeflid gaybet<br />

(kaybolma) isnâd ederler. Birincisi, do¤umundan sefâretin,<br />

imâmetinin sonuna kadar olan k›sa zemânda olan gaybeti.<br />

‹kincisi; uzun gaybeti olup, sefâretin, imâmetin sona ermesinden,<br />

Allahü teâlân›n yeniden onu ortaya ç›karmas›n›<br />

takdîr etdi¤i zemâna kadar olan gaybetdir. ‹mâm-› Hüccetin<br />

“rad›yallahü anh” k›sa gaybetinde iki elçisi vard›r. Onlar insanlar›n<br />

ihtiyâclar›n› gidermekde ve süâllerine cevâb vermekde<br />

‹mâm-› Hüccet ile insanlar aras›nda vâs›tad›r, derler.<br />

Elçilik, Alî bin Muhammed adl› bir flahsda son bulmufldur.<br />

Bu flahs hicrî üçyüzyirmialt› senesinde vefât etmifldi. Rivâyet<br />

– 394 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!