20.06.2013 Views

fiEVÂH‹D-ÜN NÜBÜVVE

fiEVÂH‹D-ÜN NÜBÜVVE

fiEVÂH‹D-ÜN NÜBÜVVE

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

dim. O gün evlendim ve iki bin dinâra sâhib oldum.<br />

¥ Bir kimse flöyle anlatm›fld›r: Babam baytâr idi. ‹mâm-›<br />

Askerî hazretlerinin hayvânlar›na bakard›. Halîfe Müsteînin<br />

bir kat›r› vard›. De¤il binmek, bak›c›lardan kimse ona e¤er<br />

vuram›yordu. Halîfenin yak›n dostlar›ndan biri, bu kat›r›<br />

‹mâm-› Askerî Hasen bin Alîye “rad›yallahü anh” götürsün.<br />

Ya bunu terbiye edip, binecek duruma getirir veyâ kat›r onu<br />

helâk eder, dedi. Halîfe, ‹mâm-› Askerî hazretlerini ça¤›rd›.<br />

Gelip serây›n kap›s›ndan içeri girince, kat›r› avluya ç›kard›lar.<br />

‹mâm-› Askerî “rad›yallahü anh” kat›ra yaklafl›p, mubârek<br />

elini sa¤r›s›na sürdü. Kat›r terledi. Sonra halîfe Müsteînin<br />

yan›na gitdi.Halîfe ona hürmet gösterdi ve yan›na oturtdu.<br />

Sonra bu kat›ra bir dizgin tak, dedi. ‹mâm-› Askerî hazretleri<br />

de babama, bu kat›ra bir dizgin tak, dedi. Halîfe ona dizgini<br />

sen tak deyince, bafl›ndaki taylesan› ç›kar›p koydu ve kat›ra<br />

dizgin vurdu. Sonra gelip yerine oturdu. Halîfe bu kat›ra<br />

bir de e¤er vur, dedi. ‹mâm-› Askerî “rad›yallahü anh” yine<br />

babama, bu kat›ra e¤er vur deyince, halîfe, e¤eri de sen vur,<br />

dedi. Tekrâr yerinden kalk›p kat›ra e¤er ba¤lad›. Halîfe, bu<br />

sefer, ne olur ona bir de bin, dedi. ‹mâm-› Askerî hazretleri<br />

kat›ra binip, serây›n avlusunda dolafld›. Kat›r hiç serkefllik<br />

yapmad›. Sonra kat›rdan indi. Halîfe bu kat›r› nas›l buldun<br />

diye sorunca, bundan dahâ iyisini görmedim, dedi. Halîfe o<br />

kat›r› ‹mâm-› Askerî hazretlerine hediyye etdi. O da babama<br />

bunu tut götür, buyurdu. Babam kat›r› al›p götürdü. Kat›r hiç<br />

serkefllik yapmad›.<br />

¥ Bir kimse flöyle anlatm›fld›r: ‹mâm-› Askerînin “rad›yallahü<br />

anh” huzûrunda fakîrlikden flikâyet etdim. Elinde bir<br />

k›rbaç vard›. Onunla yeri kazd›. Beflyüz dinâr k›ymetinde bir<br />

kal›p külçe alt›n ç›kard› ve bana verdi.<br />

¥ Yine bir kimse flöyle anlatm›fld›r: Zindânda habs idim.<br />

‹mâm-› Askerî hazretlerine bir mektûb yaz›p, zindân›n<br />

darl›¤›ndan ve beni ba¤lad›klar› zincirlerin a¤›rl›¤›ndan flikâyet<br />

etdim. Geçim s›k›nt›s› da çekdi¤imi yazacakd›m. Fekat<br />

bunu yazma¤a utand›m. Mektûbumun cevâb›nda, bugün<br />

ö¤le nemâz›n› evinde k›lacaks›n diye, yazm›fld›. O gün<br />

– 390 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!