20.06.2013 Views

fiEVÂH‹D-ÜN NÜBÜVVE

fiEVÂH‹D-ÜN NÜBÜVVE

fiEVÂH‹D-ÜN NÜBÜVVE

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

lar›n› s›¤ad›. Mubârek parmaklar›n› tafl›n alt›na sokdu, zorlay›p<br />

tafl› kald›rd› ve uza¤a atd›. Oradan gâyet saf, tatl› ve<br />

so¤uk bir su ç›kd›. O sudan içdiler. Yanlar›na da ald›lar.<br />

Hazret-i Alî o tafl› tekrâr yerine koydu ve üzerini toprakla<br />

örtün, buyurdu. Orada bulunan kilisenin râhibi bu hâli gördü.<br />

Hemen kiliseden ç›k›p, hazret-i Alînin huzûruna geldi.<br />

Sen Peygamber misin, dedi. Hây›r, ben mürsel peygamber<br />

Muhammed Mustafân›n “aleyhisselâm” halîfesiyim, dedi.<br />

Râhib, hazret-i Alîye, elini ver müslimân olay›m, dedi. Râhib,<br />

Eflhedü en lâ ilâhe illallah ve eflhedü enne Muhammeden<br />

abdühü ve Resûlühü ve enneke vas›yyü Resûlühü, ya’nî<br />

senin de Resûlün vasîsi oldu¤una flehâdet ederim diyerek<br />

müslimân oldu. Hazret-i Alî “rad›yallahü anh” râhibe, sen<br />

bu yafla kadar kendi dîninde yaflam›fls›n. fiimdi ne sebeble<br />

bizim dînimize girdin, diye sordu. Râhib: Ey mü’minlerin<br />

emîri, bu kiliseyi, bu tafl› kald›racak kimse için yapm›fllard›r.<br />

Biz kitâblar›m›zda okuyorduk ve âlimlerimizden duyuyorduk<br />

ki, burada bir çeflme vard›r. Üzerinde de bir tafl vard›r.<br />

O tafl› ancak Peygamber veyâ Peygamberin vasîsi kald›rabilir.<br />

Bu tafl› senin kald›rd›¤›n› görünce, arzûma kavufldum ve<br />

senelerdir bekledi¤im fleyi buldum, dedi. Hazret-i Alî “rad›yallahü<br />

anh” bu sözleri iflitince a¤lad›. Gözlerinin yafl›ndan<br />

sakal› ›sland›. Sonra Allahü teâlâya hamd olsun ki, beni<br />

unutulmufllardan eylemedi. Kitâb›nda zikr edilenlerden eyledi,<br />

buyurdu. O râhib, hazret-i Alînin ordusuna kat›l›p,<br />

fiâm ehline karfl› çok savafld› ve flehâdet se’âdetine erifldi.<br />

Hazret-i Alî nemâz›n› k›ld›rd› ve Allahü teâlâya onun afv›<br />

için düâ etdi. Ondan bahs edilince, o benim dostumdur, buyururdu.<br />

¥ Habbe-i Urnî “rad›yallahü anh” Emîr-ül mü’minîn<br />

hazret-i Alînin “rad›yallahü anh” Eshâb›ndan idi. O flöyle<br />

anlatm›fld›r: Hazret-i Mu’âviye “rad›yallahü anh” ile yap›lan<br />

harb günlerinde, Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî bir kilisenin<br />

yan›nda konaklad›. Bir kifli gelip; esselâmü aleyke yâ Emîrel<br />

mü’minîn, dedi. Hazret-i Alî, ve aleykesselâm, dedi. O<br />

kimse, ben fiem’un bin Yuhennây›m. Bu kilisenin sâhibi-<br />

– 313 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!