İç Sayfalar-31 - Arguvan ve Köyleri Eğitim Kültür Vakfı
İç Sayfalar-31 - Arguvan ve Köyleri Eğitim Kültür Vakfı
İç Sayfalar-31 - Arguvan ve Köyleri Eğitim Kültür Vakfı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
www.arguvanvakfi.org.tr<br />
VAKIF YAYIN ORGANI<br />
3 AYDA BÝR YAYINLANIR<br />
Sayý <strong>31</strong><br />
Mart 2012<br />
SAHÝBÝ<br />
ARGUVAN VE KÖYLERÝ<br />
EÐÝTÝM KÜLTÜR VAKFI<br />
Adýna<br />
Baþkan Mehmet KIZILDAÞ<br />
Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü<br />
Ali Haydar KARAÇAM<br />
Yayýna Hazýrlayanlar<br />
Veysel KARAHAN<br />
Azmi TULUNAY<br />
Ahmet FIRAT<br />
Erol ÇAKMAK<br />
Grafik Tasarým<br />
ATAÞEHÝR AJANS<br />
Oktay EROÐLU<br />
0.216 572 0 575<br />
Yazýþma Adresi<br />
Küçükyol Sokak No.: 3/2<br />
Bostancý / ÝSTANBUL<br />
Tel: 0.216 416 12 74<br />
Fax: 0.216 361 97 28<br />
info@arguvanvakfi.org.tr<br />
Baský: Kay-Ian Matbaa<br />
0.212 612 <strong>31</strong> 85 - 567 84 19<br />
ÝÇÝNDEKÝLER<br />
Merhaba . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2<br />
Songül Ercan Tulunay ile Söyleþi . . . . . . . . . . . . . . . 3-5<br />
Yöremizi Tanýyalým . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6-8<br />
Hikaye - Gı Ana! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9<br />
Gece . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10-13<br />
Genel Kurul . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 14<br />
Vakıf Faaliyetleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15-18<br />
Şiir - Ekberi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19<br />
Şair - Haydar Ergülen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20-21<br />
Kadın - Kevser Aydın . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22-23<br />
Edebiyat - Telli Hala . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24-25<br />
Bir Portre - Yazar Sinan Sülün . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26<br />
Kitap - Kahramanın Sonsuz Yolculuğu . . . . . . . . . . . 27<br />
Vakıf <strong>ve</strong> Dernek Haberleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28-<strong>31</strong><br />
YAYIN ÝLKELERÝ<br />
Dergide yayýnlanmasý için gönderilen yazý, haber <strong>ve</strong><br />
resimlerin yayýnlanmasýna, yayýn kurulu karar <strong>ve</strong>rir.<br />
Yöresel fotoğraf, haber <strong>ve</strong> yorumlara öncelik <strong>ve</strong>rilir.<br />
Ýmzalý yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir.<br />
1
2<br />
Sevgi <strong>ve</strong> Dostluk Pýnarýndan<br />
Vakıf Başkanı<br />
Mehmet Kızıldaş<br />
Merhaba;<br />
Dergimizin bu sayısını, bir<br />
çalışma döneminin ardından,<br />
vakfımızın genel kurulundan<br />
sonra sizlerle buluşturuyoruz.<br />
Kurucularımız bizlere bir<br />
dönem daha vakıf<br />
faaliyetlerini sürdürme<br />
görevi <strong>ve</strong>rdiler. Bizlerde<br />
vakfımıza yaraşır şekilde<br />
çalışmalarımızı sürdürüyoruz.<br />
Mahallesinde önemli <strong>ve</strong><br />
başarılı çalışmalar yapan<br />
aynı zamanda vakıf kurucularımızdan İstanbul- Ataşehir<br />
İlçesi İnönü Mahallesi Muhtarı Songül Ercan Tulunay<br />
ile yapılan röportajı Veysel Karahan'ın yazısından okuyacaksınız.<br />
Şair, yazar <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong>'ın dağını, taşını resimleyen çektiği<br />
resimleri tüm <strong>Arguvan</strong>'lılarla paylaşan Rıza Parlak'ın<br />
kaleminden <strong>ve</strong> fotoğraflarından yöremizi tanıyalım<br />
bölümünde Güngören (Kadabela) Köyünün tanıtım<br />
yazısını bulacaksınız.<br />
Hikaye köşemizde, Fahrettin Gülşahin'in kaleminden<br />
<strong>Arguvan</strong> yöresi şi<strong>ve</strong>siyle yazılmış “Gı Ana” yazısını<br />
okuyacaksınız.<br />
<strong>Vakfı</strong>mızın düzenlediği, önemli etkinliklerden biriside,<br />
eğitim burslarına yönelik gecemiz; Gecede yapılan burs<br />
bağışları <strong>Arguvan</strong>'lıların <strong>ve</strong> dostlarımızın kurumlarına<br />
sahip çıktıklarının en belirgin göstergesidir. Gecemizin<br />
içeriğini anlatan yazıları <strong>ve</strong> fotoğrafları Azmi Tulunay<br />
düzenledi <strong>ve</strong> kaleme aldı.<br />
Yönetim kurulu olarak bir çalışma dönemini geride<br />
bıraktık. Bu süreç içerisinde yapmış olduğumuz etkinlik,<br />
faaliyet, toplantı <strong>ve</strong> çalışmaları okuyacaksınız.<br />
Önümüzdeki günlerde 50. sanat yılını kutlayacak olan<br />
yöremizin önemli değerlerinden Ozan Ekberi’nin şiirlerini<br />
bulacaksınız.<br />
Şair Köşemizde, Dünyanın Tüm <strong>Kültür</strong>lerine Açık Şiir<br />
isimli yazıyı ülkemizin önemli şairlerinden Haydar<br />
Ergülen kaleme aldı.<br />
Kadın köşesinde, toplumda kadın <strong>ve</strong> kariyer başlıklı<br />
yazısıyla bizim ülkemizde kadına <strong>ve</strong>rilen değeri, aynı<br />
zamanda kadının iş yaşamındaki yeri <strong>ve</strong> konumu üzerine<br />
yazıyı Kevser Aydin'ın yazısından okuyacaksınız.<br />
Çavuş Köyü Dernek Başkanı Abbas Genç, “Telli<br />
Bozkurt'tan Maniler” isimli yazıyı sizlerle buluşturuyor.<br />
Yöremiz genç yazarlarından Sinan Sülün bir portre<br />
köşesinde tanıtılıyor.<br />
Kitap tanıtımı köşemizde Bülent Taş, Joseph<br />
Campbell'in, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu isimli eserini<br />
tanıtıyor.<br />
<strong>Vakfı</strong>mız <strong>ve</strong> derneklerden haberler yazısını Ali Haydar<br />
Karaçam hazırladı.<br />
Dergimizin, yayına hazırlanmasında öz<strong>ve</strong>riyle çalışan<br />
yazı kuruluna, yazılarıyla destek sunan dostlarımıza,<br />
reklamlarıyla katkı sunan hemşerilerimize teşekkür ederiz.<br />
Yeni sayılarda buluşmak dileğiyle sevgiyle kalın.
Söyleşi...<br />
“<strong>Vakfı</strong>mızın çalışmaları her alanda<br />
örnek teşkil ediyor”<br />
Vakıf kurucularından <strong>ve</strong> Ataşehir İnönü Mahallesi Muhtarı<br />
Sayın Songül Ercan Tulunay’ı<br />
dergimizin bu sayısına konuk ettik.<br />
Songül Ercan Tulunay’ı tanıyabilir miyiz?<br />
<strong>Arguvan</strong>’a bağlı İsaköy’ünde doğdum. İlkokulu<br />
köyde okudum. Ortaokul 1. <strong>ve</strong> 2. sınıfı Malatya’da,<br />
3. <strong>ve</strong> lise 1. sınıfı <strong>Arguvan</strong>’da okudum. Malatya Kubilay<br />
Lisesi mezunuyum. 1988’de İstanbul’a geldim. 1988-<br />
1989 yılında Halk <strong>Eğitim</strong>’in açmış olduğu kurslara<br />
katıldım. Daktilo, muhasebe, modelistlik kurslarını<br />
başarılı bir şekilde tamamladım. Basın yayında çalıştım.<br />
Aile şirketimizde 10 yıla yakın süre ticaret <strong>ve</strong> yöneticilik<br />
yaptım. Tekstil iş kollarında çalıştım. <strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong><br />
Kurucu üyesiyim. Bir dönem yönetim kurulunda bulundum.<br />
Üç yıla yakın süredir Ataşehir İnönü Mahallesi’nde<br />
muhtarlık yapmaktayım. Ayrıca Ataşehir Kent Konseyi<br />
Yürütme Kurulu üyesiyim. 12 yıldan beri İnönü<br />
Mahallesi’nde ikamet etmekteyim. Evliyim.<br />
Seçim dönemi çalışmalarını <strong>ve</strong> yaşadığınız önemli<br />
anıları anlatır mısınız?<br />
Muhtar adayı olmaya karar <strong>ve</strong>rdiğimde öncelikle<br />
mahallemizin seçmen profilini de göz önünde bulundurarak<br />
bayan muhtar adayının çok daha zor olacağını<br />
düşündüm, çalışma arkadaşlarımla birlikte bunun<br />
artılarını <strong>ve</strong> eksilerini değerlendirdik.<br />
Mahallemizin ileri gelen sakinleriyle görüşmeler yaptık,<br />
görüşmeler sonucu edindiğimiz bilgileri değerlendirdikten<br />
sonra, mahallemizin en işlek caddesinde<br />
seçim ofisi kiraladık. Çalışmalarımızı seçim ofisinden<br />
koordineli bir şekilde sürdürdük. Önümüzde yaklaşık iki<br />
Veysel Karahan<br />
ay süre vardı. Çalışmalara pankartlar asarak, ev ziyaretleri<br />
yaparak <strong>ve</strong> daha iyi bir mahalle yönetimi için destek isteyerek<br />
devam ettik. Bir grup arkadaşımız da seçim ofisinde<br />
ziyaretçilerimizi karşılıyor, onlarla sohbetler ediyorlardı.<br />
Akşam mahalle toplantıları yapıyorduk, toplantılara özellikle<br />
mahalle sakinlerimizi da<strong>ve</strong>t ederek çalışmalarımızla<br />
ilgili bilgiler <strong>ve</strong>riyorduk. Mahalle halkının önerileri bizler<br />
için çok önemliydi, azalarımızı da yine mahalle halkının<br />
önerdiği isimler üzerinden belirlemiş olduk.<br />
Azalarımla birlikte çıkartmış olduğumuz broşürde;<br />
“KATILIN BİRLİKTE DEĞİŞTİRELİM! KATILIN<br />
DAHA DA GÜZELLEŞTİRELİM! sloganıyla çalışmalarımızı<br />
zenginleştirmiş olduk.<br />
6 Şubat 2009 tarihinden, 28 Mart 2009 tarihine kadar<br />
bir yandan ev ziyaretleri, bir yandan toplantılar yaparken,<br />
diğer yandan da iki aylık emeğin sonucu sandıktan nasıl<br />
çıkacak kaygısı vardı.<br />
Ekip olarak hepimiz çok yorgun <strong>ve</strong> heyecanlıydık. Bu<br />
süre içerisinde o kadar çok anım oldu ki birkaç tanesini<br />
sizlerle paylaşmak isterim;<br />
SEÇİM ÇALIŞMALARINDAN ANILAR<br />
* Daha seçim çalışmalarının ilk günlerindeyiz, rastgele<br />
bir kapıyı çalıyoruz, evin hanımı ev süpürüyor. “Kolay<br />
gelsin, ben muhtar adayıyım sizlerle tanışmaya geldim”<br />
diyorum, kadın süpürgesini kapatıyor <strong>ve</strong> ‘‘Hoş geldiniz<br />
çok sevindim, çok mutlu oldum, sizleri komşularımla<br />
tanıştırayım” diyor. Ve önümüze düşüp bizi komşularına<br />
götürüyor “Gız Fatma gel muhtar geldi” diyor.<br />
3
4<br />
Söyleşi...<br />
29 Mart 2009 akşamı.<br />
Seçim zaferi<br />
kutlanıyor.<br />
* Seçimlere üç hafta kalmıştı. Yaklaşık olarak kırk elli<br />
arkadaşımla sokakları paylaşarak mahalle sakinlerimizi<br />
tekrar ziyaret ettik. Üçüncü hafta mahalle halkının<br />
katıldığı güzel bir kahvaltı organize ettik. Kahvaltıdan<br />
sonra yaptığımız konvoya mahallemizden 100 civarında<br />
araç katıldı. Çalışma arkadaşlarımızın çocukları da vardı.<br />
Beş yaşındaki Dila <strong>ve</strong> on yaşındaki Gizem. Onlar da çalışmalarımıza<br />
katılmışlardı. Dila’nın arabadan kolunu<br />
çıkarıp, bayrak sallayarak “oylar Songül Ablamaaa” diye<br />
bağırması hepimizin çok hoşuna gitmişti.<br />
Seçim günü gelmişti artık heyecan<br />
dorukta idi. Sağolsunlar bütün<br />
arkadaşlarım, eşim, ailem, dostlarım herkes<br />
görevliydi, yüz kişi ile okuldaydık. Okul<br />
sorumluları, koridor sorumluları, sandık<br />
sorumluları, gözetmenler <strong>ve</strong> yemek sorumlusu<br />
arkadaşlarım hepsi görevini büyük titizlikle<br />
yaptılar.<br />
* Sorumlu arkadaşlarımız kabin kontrolü<br />
yapıyorlar iki üç kişi oy kullanıp çıktıktan<br />
sonra arkadaşımız kabin kontrolü için<br />
tekrar gidiyor bunu sürekli yapınca sandık başkanı kızıyor,<br />
“ne durmadan gelip gidiyorsun’’ diyor.<br />
Arkadaşımın “ben muhtar adayının sandık görevlisiyim”<br />
cevabıyla sandık başkanı şaşkınlıkla “ne diyorsun muhtar<br />
adayı bir sınıfa iki görevli mi <strong>ve</strong>rdi” diyor, arkadaşımız<br />
“e<strong>ve</strong>t her sınıfta iki görevliyiz” diyor. İşi böyle sıkı tutmasak<br />
belki de kazanamayacaktık.<br />
* Sandıklar açılmaya başlamıştı. Sabah erkenden okula<br />
gelen dedem Kazım ORHAN elimden tuttu “çok yoruldun<br />
kızım, geç arabanın içine sana yemek getireyim” diyordu.<br />
“Dede sen ye, sabahtan beri buradasın, sen de bir<br />
şeyler ye” diyorum, “beni boş <strong>ve</strong>r kızım, gelirken çay<br />
içmiştim” diyor. Dedem 65-70 yaşlarında.<br />
* Sayım devam ediyor, bazı sandıklarda biz yarıdan<br />
fazla oyla önde gidiyoruz, bazı sandıklarda da diğer adaylar<br />
bizden önde gidiyor. Okulun bahçesinde arkadaşlarım-<br />
Mahalle muhtarları,<br />
mahalle halkı ile iç içe<br />
yaşayan, onların<br />
sorunlarını en iyi<br />
bilenlerdir. Bunlar<br />
belki zaman içerisinde<br />
siyasiler tarafından<br />
daha iyi anlaşılır diye<br />
düşünüyorum.<br />
la karşılaştım, omuzlarının çöktüğünü gördüm “neden<br />
öyle duruyorsunuz, biz kazanacağız” diyordum. “çok<br />
fazla umutlanma bazı sandıklar iyi değil, kazana da biliriz<br />
ama kaybedebiliriz de” diyorlardı. O kadar eminim ki<br />
“hayır biz kazanacağız” diyorum…<br />
*Sayım bitti, 184 oy farkıyla biz kazandık. İnanılmaz<br />
bir çığlık kopuyor, sevinç gözyaşları, kucaklaşmalar hepsi<br />
birbirine karışıyor. Mahalle halkının katılımıyla okuldan<br />
seçim ofisine doğru yürüyorduk. Seçim ofisinde yine<br />
mahalle halkının yoğun ilgisi <strong>ve</strong> coşkusuyla<br />
karşılandık. Tebrikler, sevinç sözcükleri,<br />
inanılmaz bir mutluluk tablosu vardı. Geç<br />
saatlere kadar kutlama devam etti, gece<br />
saat 04:00 gibi evlerimize döndük. Sabah<br />
saat 09:00’da yine mahallemizin kadınları<br />
seçim ofisine türküler söyleyerek geldiler.<br />
Seçim ofisinde 6 gün boyunca mahalle<br />
halkının yoğun ziyaretleri devam etti, tam<br />
bir zaferdi.<br />
İnönü Mahallesi’nin sorunları <strong>ve</strong> bu<br />
sorunlara çözüm önerileriniz nelerdir?<br />
Beni mahalle yönetimine aday olmaya teşvik eden,<br />
kendi yaşam alanlarımda görmüş olduğum eksikliklerdi.<br />
Yıllardır İnönü Mahallesi’nde yaşayan, mahallenin<br />
sorunlarını yakından bilen, çevreye karşı duyarlı, toplumsal<br />
kirliliğe karşı duran, kadın sorunlarıyla yakından<br />
ilgilenen <strong>ve</strong> mahalle halkının karar sürecine katılacağı<br />
demokratik bir mahalle yönetimi için aday olmuştum.<br />
Üç yıldan beri mahallemin eksiklerinin giderilmesi için<br />
çalışmaktayım. Mahallemizin önemli <strong>ve</strong> öncelikli eksiği<br />
muhtarlık binasının <strong>ve</strong> çocuk parkının olmayışı idi.<br />
Ataşehir Belediye Başkanı Sayın Battal İlgezdi ile bu<br />
eksiklikleri paylaştım. Sayın Başkan kısa sürede bu eksikleri<br />
gidereceğini söyledi <strong>ve</strong> yaptı. Dergimiz aracılığıyla<br />
Başkanımıza mahallemiz adına çok teşekkür ediyorum.<br />
Çevre kirliliği <strong>ve</strong> tehlike arz eden havai hatların yeraltı-
Söyleşi...<br />
na alınması için yaptığımız başvurular sonrasında bazı<br />
cadde <strong>ve</strong> sokaklarda havai hatların yer altına alınmış<br />
olmasını sağladık. Bu yıl Ataşehir Belediye Başkanımızın<br />
katkılarıyla yer altı çalışmaları devam edecek.<br />
Mahallemizin büyük bir kısmında yağmur suyu gider<br />
çalışmaları, yol, kaldırım <strong>ve</strong> tretuar çalışmaları yapıldı.<br />
Yıllardır hizmet alamayan bazı bölgelerinde parke taş<br />
döşenerek o bölgede yaşayan halk, yazın tozdan topraktan,<br />
kışın çamur <strong>ve</strong> pislikten kurtulmuş oldu.<br />
Mahallede belediyemizin açmış olduğu, bizlerin de çok<br />
önemsediği Ataevi bir yıldan beri hizmet <strong>ve</strong>rmektedir.<br />
Mahalle halkının kurslara katılarak el becerilerini<br />
geliştirdiği, okuma yazma bilmeyenlerin okuma yazma<br />
öğrendiği, çocuklarımızın sosyal kültürel çalışmalara<br />
katıldığı aynı zamanda mahalle halkı ile birlikte toplanabileceğimiz<br />
mekan sorunumuz da çözülmüş oldu.<br />
Şu anda mahallemizin en önemli sorunu yeşil alanların<br />
olmayışıdır. Deprem bizlere hiç uzak değil, olabilecek<br />
herhangi bir afette mahalle halkının toplanabileceği alanların<br />
yaratılması çok önemli bir konu.<br />
Yerel Yönetimlerde muhtarlıkların öneminden<br />
bahseder misiniz? Mevcut hükümet muhtarlarına<br />
yeterli destek sunuyor mu?<br />
Mahalle muhtarları demokrasinin temel taşıdır. Yerel<br />
demokrasi bağlamında en önemli müessesedir. Yerel<br />
yönetim denince aklımıza her ne kadar belediyeler geliyorsa<br />
da, muhtarlıklar da yerel yönetimin önemli bir birimidir.<br />
Fakat sosyal hayat içinde mahalle muhtarlarının<br />
fonksiyonlarının artık çok fazla olmadığını görmekteyiz.<br />
Kaymakamlığa bağlı olmalarını <strong>ve</strong> bütçelerinin olmamasını,<br />
mahalle muhtarlıklarını devre dışı bırakan iki<br />
önemli eksiklik olarak görüyorum. Mahalle muhtarları,<br />
mahalle halkı ile iç içe yaşayan, onların sorunlarını en iyi<br />
bilenlerdir. Bunlar belki zaman içerisinde siyasiler tarafından<br />
daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum.<br />
Hükümetlerin bugüne kadar muhtarlara destekleri<br />
olmadı, bugün de maalesef destek yok. Ekonomik olarak<br />
çok zor durumdalar. Muhtarların almış oldukları ödenek<br />
ancak prim borçlarını ödeyebiliyor. Hükümet 2011 genel<br />
seçim çalışmalarında, kamuoyuna <strong>ve</strong> muhtarlara, köy<br />
kanunu <strong>ve</strong> muhtar özlük hakları ile ilgili, muhtarlar lehine<br />
yapılacağını söylemişti. Ancak bu vaatlerin de henüz<br />
gerçekleşmediğini görüyoruz. 657'ye tabii devlet memuru<br />
gibi 08:00-17:00 mesai yapmaktadırlar, ancak devlet<br />
muhtarlık gibi önemli bir kuruma sahip çıkmamaktadır.<br />
Muhtarlar tam anlamıyla kendi hallerine bırakılmış<br />
durumdadırlar. Bu ilgisizliğin altında muhtarlığın artık<br />
gereksiz olduğu anlayışının yattığı aşikârdır.<br />
İlçe belediyesinden yeterli destek görüyor musunuz?<br />
İnönü Mahallesi 23 yıllık geçmişe sahip bir mahalledir.<br />
Son 3 yıldan beri de Ataşehir'in ilçe olmasıyla birlikte 20<br />
yıl içerisinde alamadığı hizmeti 3 yıl içerisinde aldı.<br />
Sosyal kültürel olarak da çok iyi hizmet alıyoruz. 20 yıllık<br />
sorunların elbette ki birdenbire çözülmesi mümkün<br />
değildir. 3 yıllık süre içerisinde sorunlar yüzde 70 oranında<br />
çözülmüş oldu.<br />
<strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong> hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?<br />
<strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong>’nın, kurulduğundan bugüne <strong>Arguvan</strong><br />
kültürüne çok önemli katkısının olduğunu düşünüyorum.<br />
Eğitsel, kültürel, sanatsal anlamda çok başarılı işler yaptı.<br />
Özellikle eğitime <strong>ve</strong>rdiği desteği çok önemsiyorum.<br />
Çünkü her şeyin başı eğitimdir.<br />
<strong>Vakfı</strong>mız hem kültürel yozlaşmaya karşı <strong>ve</strong>rmiş olduğu<br />
çabalar, hem de toplumsal anlamda göstermiş olduğu<br />
dayanışma anlayışıyla <strong>ve</strong> bir arada yaşama kültürünü<br />
savunma prensibi bakımından örnek teşkil etmektedir.<br />
Ayrıca düzenlemiş olduğu <strong>Arguvan</strong> Uluslararası Türkü<br />
Festivali, hem <strong>Arguvan</strong> kültürünü dünyaya tanıtmak<br />
bakımından hem de dünya müziklerini <strong>Arguvan</strong> türküleri<br />
ile buluşturarak festivali çok önemli bir yere taşıdı.<br />
Biliyoruz ki, türkülerimiz hem ulusal anlamda hem de<br />
uluslararasında tanınmaya başlandı.<br />
<strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong> kurucu üyesisiniz, vakıf faaliyetleri<br />
hakkında yeterli bilginiz oluyor mu?<br />
Kurucu üye olarak vakfımızın tüm çalışmalarından haberdarım.<br />
Vakıf faaliyetlerinden <strong>ve</strong> çalışmalarından<br />
düzenli bilgiyi hem mesaj yoluyla, hem de mail yoluyla<br />
alıyorum. Faaliyetlerine de zamanım öngördüğü kadar<br />
katılmaya çalışıyorum.<br />
<strong>Arguvan</strong> Olgusu hakkındaki düşüncelerinizi paylaşır<br />
mısınız? <strong>Arguvan</strong> Olgusu okurlarına dergimiz<br />
aracılığıyla iletmek istediğiniz konular var mıdır?<br />
<strong>Arguvan</strong> olgusu vakfımızın faaliyetlerinin tüm<br />
<strong>Arguvan</strong>lılar’a ulaşmasında önemli bir yazılı misyona<br />
sahip. Düzenli olarak dergiyi hazırlayıp bizlerle buluşturan,<br />
vakıf yönetimine <strong>ve</strong> dergiyi bizlere ulaştırmada<br />
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.<br />
<strong>Arguvan</strong> Olgusu okurlarının <strong>ve</strong> tüm <strong>Arguvan</strong>lı hemşerilerimin<br />
vakfımıza sahip çıkmalarını, dayanışma<br />
içerisinde olmalarını temenni ediyorum.<br />
5
6<br />
Yöremizi Tanýyalým<br />
Birçok yerde köy isimleri genelde kurucusunun<br />
adını taşır. Kadabela (Güngören) köyü<br />
de yine adını köyün kurucusundan alıyor.<br />
Dört dönem köyün muhtarlığını yapan Süleyman<br />
KAYA’ya sorduğumuzda köyünü şöyle anlatıyor:<br />
“Kadabela benim dedemin dedesidir. Bu bölgeye<br />
Adıyaman’dan geldikleri söyleniyor. Adıyaman’a ise<br />
Kuzey Irak’tan Rışvan Aşiretinin bir kolundan<br />
gelmişler. İlk yerleşim yerleri yukarı tepelerde bulunan<br />
Matalis (Mevzi) bölgesine yerleşirler. Bu<br />
bölgede yaşamlarını idame ettirmek için, yalnızca<br />
hayvancılık yaparlarmış. İlk yerleşim yeri olan<br />
Matalis’te su yokmuş. Suyu, hayvanlarla bugünki<br />
Harebe dediğimiz yerden götürürlermiş. Göçmen<br />
aile yaşamı kalaylaştırmak için, daha sonra<br />
Harebe’ye yakın olan bölgeye gelmişler. Yine bir<br />
derenin içinde suyu olmayan bölgeye yerleşmişler.<br />
Suyu olmasa da eskiye göre çeşmelere daha yakın bu<br />
bölgede bir süre kalmışlar. Daha sonra nüfusu<br />
çoğalınca bugünkü köyün bulunduğu yere yerleşmişler.<br />
Dedemin dedesi olan KADABELA köyün<br />
de ismi olur.”<br />
Kısaca yukarıdaki öyküyü dinlediğimizde, insanların<br />
saklanmak için bu bölgeye geldiğini rahatlıkla<br />
GÜNGÖREN<br />
(Kadabela) KÖYÜ<br />
Rıza Parlak<br />
görebiliyoruz. Başlangıçta nüfusun yeterli olmayışı<br />
aşağıda konaklamanın biraz da güç gerektiğini görebiliyoruz.<br />
Kadabela isminden de anlaşıldığı gibi kada<br />
<strong>ve</strong> belayı göze alan kişi anlamına geldiği söylenebilir.<br />
Raşan (Kuruttaş) köyünden satın aldıkları bugün ki<br />
yerde kısmen yerleşik hayata geçerler. Daha sonraları<br />
Kızık, Gökağaç <strong>ve</strong> Kömürlük köyünden aldıkları<br />
arazilerle tarımla uğraşmaya başlarlar.<br />
Harebe olarak bilinen bölge de Rum şehri olduğu<br />
söylentiler arasındadır. Bu bölgede bulunan yolun<br />
solunda ki küçük mağaraların ise kaya mezarlar<br />
olduğu bilinmekte. Çok eski bir yerleşim alanı olan<br />
Harebe’de eskiden kalma çanak çömlek parçalarına<br />
sıkça rastlamak mümkün. Söylentilere göre burası<br />
Seydi Battal tarafından işgal edilmiş. Alevi<br />
toplumunda Seydi Battal savaşçı <strong>ve</strong> kahramanlıklarıyla<br />
tanır. Birçok köyde onun kitabı okunur <strong>ve</strong><br />
saygıyla dinlenirdi. Bellikler’de Abdullah PARLAK<br />
eski yazıyla yazılmış bu kitabı okuduğunda cemaat<br />
zevkle dinlerdi.<br />
Kadabela köyü kuzey de Kömürlük, Kuzey batıda<br />
Gökağaç <strong>ve</strong> Bellikler, Batı da Raşan (Kuruttaş) <strong>ve</strong>
Yöremizi Tanýyalým<br />
güney de Kızık ile komşudur.<br />
Köyün ilk muhtarı Ali KAYA’dır. 1965 yılında<br />
köye ilkokul yapıldığında muhtar İbrahim KAYA<br />
zamanına denk gelir. Köye ilk yerleşenler KAY-<br />
ALAR olsa da, Şahin, Karakuş, Akkuş, Coşkun,<br />
Çimen <strong>ve</strong> Beyaz soy isimleri köyde mevcuttur.<br />
Küçük Battal bölgede sevilen <strong>ve</strong> sayılan isimlerden<br />
olup köyün çıkarlarını ön planda tutarak yöresinde<br />
saygınlık kazanır. Ağalıktan daha çok saygınlığı öne<br />
çıkanlardandır. Köyün birlik <strong>ve</strong> beraberliğini korumayı<br />
ön planda tutar.<br />
Alevi - Kürt olan Kadabela Abdal Musa birlik lokması<br />
<strong>ve</strong> Cem ibadetlerini kışın yaparlar. Abdal Musa<br />
Birlik Lokması için her evden alınan katkılarla lokma<br />
hazırlanır. Herkes kendi olanakları içinde katkı sunar.<br />
Köyün birlikteliği açısından <strong>ve</strong> paylaşım açısından<br />
oldukça anlamlıdır. Cemler ise iki şekilde yapılır.<br />
Normal cem <strong>ve</strong> görgü cemi. Görgü ceminde musahip<br />
kardeşler kurban keserek cem yaparlar. Hekimhan<br />
Saz köyünden Abusef Dede, Hasan Dede, Süleyman<br />
Dede yanı sıra Ercek’en Yumuşak Dede köyün<br />
dedeleri arasındadır.<br />
GEÇİM KOŞULLARI<br />
Kadabela’nın bugünkü hane sayısı otuz civarında<br />
olsa da yazın bu rakam kırkı buluyor. Geçmişteki<br />
büyük koyun sürüleri giderek büyükbaş hayvanlara<br />
yerini bırakmıştır. Sürü sayısında büyük azalmalar<br />
görüldü. Koyun sürüleri zamanında Obacık yaylalarına<br />
göçerlerdi. Konaklama yerleri ise Ari Şame,<br />
Ari Çayıre, Ari Raşan, Ari Holukan, Ari<br />
Geçan, Çayır Yurdu <strong>ve</strong> Gacar Yurdudur.<br />
(Ari ocak <strong>ve</strong> yurt anlamına gelmekte.) 1975<br />
yılından sonra köyde bağ <strong>ve</strong> bahçe<br />
işlerinde bir hareket başlar. Bunun yanı sıra<br />
çok az sayıda arıcılık yapanlara da rastlamak<br />
mümkün. Son yıllarda kavunculuk da<br />
yaygınlaşmaya başlamıştır.<br />
Köyün kanalizasyon alt yapısı ise 1995<br />
yılında Muhtar Süleyman Kaya zamanında<br />
faaliyete geçer. Daha sonra 2003’te Ali<br />
Haydar KAYA zamanında yeniden<br />
onarılarak alt yapı tamamlanır. Her köy<br />
gibi Kadabela da en az göç <strong>ve</strong>ren köyler<br />
arasında sayılır.<br />
DÜĞÜNLER<br />
Kız isteme, nişan <strong>ve</strong> düğün törenleri eski-<br />
den daha coşkulu <strong>ve</strong> neşeli geçerdi. Kız istendikten<br />
sonra söz alınırdı. Sözden sonra nişan yapılır <strong>ve</strong> şerbet<br />
içilirdi. Düğünler en az üç gün sürerdi.<br />
Düğünlerde vazgeçilmez oyunların arasında tura <strong>ve</strong><br />
cirit oyunları yer alırdı. Bugün tura oyunu devam etse<br />
de cirit artık oynanmıyor. Gelin başka köyden de<br />
olsa, aynı köyden de olsa kız tarafında bir gece<br />
düğüncüler ko-naklar, ertesi sabah gelini getirirler.<br />
Düğünlerde çeşitli şakalar <strong>ve</strong> oyunlar yapılır, düğüne<br />
katılanlar kendilerince eğlence bulurlardı. Gelin<br />
geldikten sonra yemek <strong>ve</strong>rilir, düğün sona ererdi. Söz<br />
konusu sünnet ise kir<strong>ve</strong>lik ön plana gelir. En iyi<br />
yemekler <strong>ve</strong> yataklar kir<strong>ve</strong> için hazırlanırdı.<br />
Nasıl her köyün renkli simaları varsa Kadabela<br />
da öyle simalar vardır. İyi bir avcı olan Urum<br />
Hasan’ın (Urum demelerinin nedeni gözlerini mavi<br />
<strong>ve</strong> sarışın olmasından kaynaklanıyordu, Rum<br />
anlamına gelir) kıtlık gören <strong>ve</strong> kıtlıkta ot yiyerek<br />
hayatta kaldığı anlatırdı. Ava çok meraklı olduğundan<br />
hanımına “Ben bir hafta dağda ava gideceğim<br />
bana bir haftalık azık hazırla” der. Kadın bir haftalık<br />
azık hazırlar heybeye koyar. Urum Hasan ava gider<br />
ama bir gün sonra döner. Hanımı “Senin azığın<br />
nerede?” der. Urum Hasan “Biraz ben yedim, biraz<br />
da keklik, bitti” der.<br />
Şaka <strong>ve</strong> nükteleriyle tanınan İbrahim KAYA<br />
(Gucur) en büyük zevki insanları kızdırmaktır.<br />
Kendisi de kolay kolay kızmayan biridir. Özelikle<br />
düğünlerde birilerini kızdıracaksa önce birilerine<br />
“Ben bunları kızdıracağım ama siz bırakmayın<br />
7
8<br />
Yöremizi Tanýyalým<br />
onları, beni dövmesinler” deyip kendini<br />
sağlama alır. Bir düğünde kızdırdığı<br />
insanlar kavga eder, on iki kişinin<br />
kafası kırılır. İbrahim Kaya zeki<br />
olduğu kadar da komik bir kişiliğe<br />
sahiptir. Kendisini kimse kızdıramasa<br />
da herkesin zaafını iyi bildiği için birilerini<br />
kızdırmak hobileri arasında yer<br />
alır. Bir gün damda buğday serilidir.<br />
Kayınbabası Mustafa YÜCEL buğdaya<br />
bekçilik eder. Aynı zamanda<br />
namaz kılan biridir. Namaz vakti<br />
gelince Mustafa YÜCEL tam namaza<br />
başlayınca eşeğin biri buğdayı yemeye<br />
başlar. İbrahim, kayınbabasının<br />
arkasında durur olaya müdahale<br />
etmez. Eşeğin buğday yediğini gören<br />
Mustafa “Çüş hayvan çüş” der<br />
namazın üstünde. İbrahim “Niye bana demedin ben<br />
eşeği kovalardım” der. Mustafa kızarak “Lanet<br />
olsun sana da eşeğe de” der. Eşeği kovması için<br />
Mustafa’nın söylemesine gerek var mıdır? Amacı<br />
onun namazın üstünde kurallara uyup uymadığını<br />
test etmektir.<br />
İbrahim KAYA bir evde misafirdir. Karı koca<br />
arasında çıkan tartışma sofrada devam eder. Kadın<br />
kocasına “Senin söylediklerin doğru çıkarsa ben<br />
köpekle yal yiyeceğim” der. İbrahim hemen söze<br />
girer “Zaten sen köpekle yal yiyorsun” deyip<br />
kocasını gösterir. Nükteleri kendisi yaratır.<br />
Kadabela değişen köy isimlerinden nasibini alıp<br />
GÜNGÖREN olsa da daha çok Kadabela adıyla<br />
bilinir. Atma Aşiretinin ilk köyü olarak sınır<br />
başlangıcını temsil eder. İnsanları misafirper<strong>ve</strong>r <strong>ve</strong><br />
çalışkandır.<br />
Günümüz koşulları eski misafirse<strong>ve</strong>rliğin yerini tutmasa<br />
da halen geleneklerinden gelen konukse<strong>ve</strong>rlik<br />
devam etmekte.<br />
Şimdilik kadaları <strong>ve</strong> belaları bir kenara bırakıp<br />
yaşam mücadelesi <strong>ve</strong>rmekteler.<br />
Son zamanlarda hayvan tacirlerine kaptırdıkları<br />
paralarını nasıl alacaklarını kara kara düşünmekten<br />
başka şanslarının olmadığı ise apaçık ortada.
Hikaye...<br />
Bugün yine ayrı düşmüşlüğüm geldi ahlıma,<br />
senden, gardaşlarımdan, bibimden tekmil<br />
herkesten. Gariplik zor iş ana, zor iş. Allah<br />
<strong>ve</strong>kil hemi de kahır <strong>ve</strong>rici.<br />
Soyha gader bizi yaban ellere attı neydek. Aney<br />
buralar tavatır gözel, gözel emme gurban olam sağa;<br />
bacı gardaş olmayınca, ciğerlerimi görmeyince çekilmiyi…<br />
Goca, goca vapurların dumanları benim göynümü<br />
garartmak için çıhıy, düdükleri içimi yaralamak için<br />
ötüy sanıyım. Biri gözüm dese, gözün çıhsın deyi<br />
gibi geliy. Bazı geceler ağlıyım, ağlıyım da uyuyum.<br />
Gurbetlik, gariplik dedim ya gerisini niyneyem<br />
adam.<br />
İrelide bibim gızı Hatça’ya gidek dedik, Hasan<br />
gilin Süloynan… Ben senin eskiden diktigin çatmalı<br />
köyneği geydiydim. Gı Ana işte o zaman nasırlı<br />
elleriğin sıcaklığını hissettim eynimde. Ellerin dert<br />
görmesin gurban olam anam…<br />
Hatça Bacı bizi bi eyi garşıladi ki, gör ki göresin.<br />
Bize kömbe bişirmis, küllük bişirmis. Basmaç da<br />
ettimdi eyiki geldiğiz dedi. Yaşı kesilesice Sülo, ne<br />
şen şakrak ula. Bizi gırdı geçirdi yaşamasica.<br />
Asgerlikten İstanbul’a ilk gelişinden laf etti de…<br />
Allah hakkı için yiğit be…<br />
Ha.. Ana Hatça Bacımın, bi oğlu var ki, ne gader<br />
desek o gader akgilli yaşamasica. Bi de <strong>Arguvan</strong><br />
Havası söylüykü heç sorma, bizi dertlendirdi. Dert<br />
dedim de aklıma geldi ana.. Emmimgilin Memmet<br />
çok ağır hasteymis, vah beniiii… Allah şifalık <strong>ve</strong>re.<br />
Gı Ana!...<br />
Biz gurbet guşlarının dertlerinin şifası, o bizim<br />
yanih havalarımız, yanih galbimiz gader yanih<br />
türkülerimiz. Ahhh anam ahhh! içim gene ezim,<br />
ezim eziliyi, galbim üzülüyü, gulahlarım bizim eski<br />
teyipte ‘dertlinin derdi bilinmez’ türküsünü diğniyi.<br />
Diynedim, diynedim gene mektibime devam<br />
ediyim.<br />
Ben ölem, sizi, emmimi, memmedi, bacılarımı,<br />
hele hele gözel Anam seni çok öksedim.<br />
Neydiysigiz? Halıgız hatiriğiz nassi? Ne var, ne<br />
yok?. Celal Appas yoldaşığız olup, hepiğize eyilik,<br />
gözellik, govvat <strong>ve</strong>rsiğ. Mal, davar nassi? Ekinler<br />
nassi eyi mi? Gurban olam siz sizi perişan etmeesigiz<br />
ha, canığızın gıymatını bilin.<br />
Geliyim deyyim, gelemiyim, görem deyyim,<br />
göremiyim. Amaan adam… geçim derdi işte soyhaya<br />
gala noğlacak, dert sokasıca boğaz yok mu?<br />
Boğaz!! kimimizi, Irıma atıy, kimimizi Gırıma…<br />
Bizi bize hasret goyyu, yalağız goyyu, garip goyyu<br />
be… Bilmiyim bu ayrılık neree gader sürecek.<br />
Ana, yaza gader mi yohsa, güze gader mi surecek<br />
bilmiyim. Of, of adığ galles ola gurbetlik.<br />
Burnumda tutuyu anigin gokusu, Oy gurban…<br />
Emme benim mektubum burayaça.<br />
Sana, gardaşlarıma, bibim gile, gonu gomşuya,<br />
herkese, hepiğize, bağa selam yok mu deenlere,<br />
selam eder, hasretle guccüklerin gözlerinden, böyüklerin<br />
ellerinden öperim.<br />
Oğlun Hasan Hüseyin…<br />
Fahrettin Gülşahin<br />
YAZARIN NOTU:<br />
1983 <strong>Arguvan</strong> Lisesi...<br />
Yıl sonu tiyatrosunda okunmak üzere "<strong>Arguvan</strong> Ağzı"ile yazdığım bir (replik)<br />
mektup... Metnin oluşmasında etkin desteğini esirgemeyen Edebiyat Ögretmeni<br />
Sn. Sultane ÇEVİK <strong>ve</strong> onca zamandır arşivinde tutup, bu akşam yayınlayan<br />
Sayın Ali İBİK'e teşekkür ederim... Gerek çeşitli coğrafyalarda yaşamlarını<br />
sürdüren değerli <strong>Arguvan</strong>lı dostlarıma, gerekse <strong>Arguvan</strong> türküleri ile 'hemhal'<br />
olan tüm 'Can'lara ithaf oluna...<br />
Saygılarımla.<br />
9
10<br />
Gece<br />
<strong>Arguvan</strong>lılar “Yozlaşmaya<br />
Karşı <strong>Eğitim</strong>” dedi<br />
Gençlerin yetişmesine önem <strong>ve</strong>riniz, çünkü<br />
bu yolda en küçük ihmal, ülkenin yapısını <strong>ve</strong><br />
geleceğini yok eder. (Aristoteles)<br />
Bu sözün anlam bulduğu bir dayanışma günü<br />
yaşandı…<br />
<strong>Arguvan</strong> <strong>ve</strong> <strong>Köyleri</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Kültür</strong> <strong>Vakfı</strong>’nın<br />
eğitim amaçlı düzenlemiş olduğu, dostluk<br />
<strong>ve</strong> dayanışma yemeği, 19 Kasım 2011 tarihinde<br />
Ümraniye Salon Prenses’te yapıldı. Geceye<br />
<strong>Arguvan</strong>lılar <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong> dostlarının göstermiş<br />
olduğu yoğun ilgi, salonu dolduran tüm konukları<br />
olduğu kadar, Vakıf yönetimini de mutlu etti.<br />
<strong>Eğitim</strong>e katkı sunmak amacıyla düzenlenen gecede,<br />
Vakıf başkanı Mehmet KIZILDAŞ bir konuşma<br />
yaparak katılan tüm dostların göstermiş olduklar<br />
duyarlılığa teşekkür etti.<br />
“<strong>Eğitim</strong> kötülükleri önlemenin en temel yol-<br />
Azmi Tulunay<br />
<strong>Arguvan</strong> <strong>ve</strong> <strong>Köyleri</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Kültür</strong> <strong>Vakfı</strong>’nın eğitim amaçlı düzenlemiş<br />
olduğu, dostluk <strong>ve</strong> dayanışma yemeği, 19 Kasım 2011 tarihinde<br />
Ümraniye Salon Prenses’te yapıldı.<br />
larından biridir. Cehalet <strong>ve</strong> gericiliğe dur<br />
demenin başlıca yoludur.”<br />
KIZILDAŞ, konuşmasında “Değişen global dünyada,<br />
insan ilişkilerinin <strong>ve</strong> samimiyetin donuklaştığı,<br />
menfaat ilişkilerinin ön planda tutulduğu, sanal<br />
alemin insan duygularını yozlaştırdığı <strong>ve</strong> her şeyden<br />
Başkan KIZILDAŞ:<br />
“Toplumda bireyselliğin<br />
körüklendiği, cahilliğin kol<br />
gezdiği, depremde enkaz<br />
altında kalmanın kader<br />
sayıldığı, eğitime ayrılan<br />
bütçenin diyanete ayrılan<br />
bütçenin gerisinde kaldığı<br />
bir dönemde öğrencilerin<br />
kurumlardan alacağı<br />
küçük burslara muhtaç<br />
edildiği bir süreci yaşıyoruz.
Gece<br />
önemli olan kültürümüzün artık yok denecek kadar<br />
azaldığı bir süreçten geçiyoruz. <strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong><br />
olarak bu yozlaşmaya <strong>ve</strong> kirliliğe karşı kültürümüzü<br />
korumanın mücadelesini <strong>ve</strong>riyoruz.<br />
Yargının siyasallaştığı, gazetecilerin haber yazmaktan<br />
korktuğu, köşe yazarlarının eleştirmekten<br />
çekindiği, öğrencilerin hak aramaktan dolayı hapse<br />
atıldığı, haklarını arayan emekçilerin biber gazına <strong>ve</strong><br />
coplamaya maruz kaldığı, iktidara muhalefet etmenin<br />
örgüt üyeliği <strong>ve</strong> çete oluşturmayla suçlandığı,<br />
akademisyenlerin, bilim adamlarının tutuklandığı bir<br />
dönemden geçiyoruz.<br />
Bizler, çocuklarımızın, gençlerimizin gelecekte<br />
karşı, karşıya kalacakları karanlık günleri yaşamamak<br />
için bu günden örgütlü bir mücadelenin gerekli<br />
olduğunu görüyor, bu konuda bütün birey <strong>ve</strong> sivil<br />
toplum kuruluşlarının üzerine düşeni eksiksiz yapması<br />
gerektiğini düşünüyoruz” dedi.<br />
<strong>Eğitim</strong>e ayrılan bütçe diyanete ayrılan<br />
<strong>Arguvan</strong> Belediye<br />
Başkanı Hüseyin Taştan<br />
<strong>Arguvan</strong> Kaymakamı<br />
Mehmet Maraşlı<br />
bütçenin gerisinde<br />
KIZILDAŞ “Toplumda bireyselliğin körüklendiği,<br />
cahilliğin kol gezdiği, depremde enkaz<br />
altında kalmanın kader sayıldığı, eğitime ayrılan<br />
bütçenin diyanete ayrılan bütçenin gerisinde<br />
kaldığı bir dönemde öğrencilerin kurumlardan<br />
alacağı küçük burslara muhtaç edildiği bir süreci<br />
yaşıyoruz.<br />
Bizlere bu olumsuz süreci yaşatanlara inat, eğitim<br />
almak isteyip de maddi olanaksızlıklar nedeniyle<br />
eğitimlerine devam etmekte zorluk çeken öğrenci<br />
kardeşlerimize destek olmak bizim için zorunluluktur.<br />
<strong>Eğitim</strong>in önemini bilen bir topluluk olarak, yüksek<br />
okulda öğrenim gören ihtiyaç sahibi öğrencilerimize<br />
burs sağlamak amacıyla düzenlediğimiz,<br />
gecede geçen yıl olduğu gibi katkı <strong>ve</strong> desteğinizin<br />
artarak süreceğini biliyoruz. Bu amaçla düzenlediğimiz<br />
dayanışma gecemize gelerek bizlere güç<br />
katan tüm dostlara teşekkür ediyorum’’ diyerek<br />
konuşmasını tamamladı.<br />
CHP İstanbul Millet<strong>ve</strong>killeri<br />
Mevlüt Aslanoğlu <strong>ve</strong> Süleyman Çelebi<br />
11
12<br />
Gece<br />
Geceye siyasi parti <strong>ve</strong> sivil toplum kuruluşlarının<br />
temsilcileri de katıldı<br />
Geceye <strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanı Hüseyin<br />
Taştan, <strong>Arguvan</strong> kaymakamı Mehmet Maraşlı,<br />
CHP İstanbul Millet<strong>ve</strong>kili Süleyman Çelebi,<br />
Mevlüt Aslanoğlu, İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı <strong>ve</strong><br />
<strong>Arguvan</strong> köy dernekleri başkanları <strong>ve</strong> yönetim<br />
kurulu üyelerinin tamamı katıldı. Birçok sivil<br />
toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de katıldığı<br />
gecede konuşma yapan, <strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanı<br />
Hüseyin Taştan, başta vakıf yönetimine <strong>ve</strong> tüm<br />
<strong>Arguvan</strong>lı kurumlara bu göstermiş oldukları birlik <strong>ve</strong><br />
beraberliklerinden dolayı memnuniyetini ifade etti.<br />
<strong>Arguvan</strong> Kaymakamı Mehmet Maraşlı, CHP<br />
Milet<strong>ve</strong>killeri Süleyman Çelebi <strong>ve</strong> Mevlüt<br />
Aslanoğlu da birer konuşma yaparak <strong>Arguvan</strong>lıların<br />
birlikte başarılı işler yaptıklarını söyleyerek bu çalışmalarından<br />
dolayı <strong>Arguvan</strong>lılara teşekkür ettiler.<br />
Gençleri eğitmenin amacı, onları yaşamları<br />
boyunca kendi kendilerini eğitmeye hazırlamaktır.<br />
(Robert Manart Hatchins)<br />
Ne kadar doğru söylemiş Robert Manart. Bu<br />
gecenin en anlamlı yanıydı dayanışma, konuşmalar
Gece<br />
bittiğinde işin en önemli <strong>ve</strong> en zor olanını başarmaktı.<br />
Öyle de oldu doğrusu…<br />
<strong>Arguvan</strong>lılar eğitime büyük önem <strong>ve</strong>riyor.<br />
Başkanın konuşmasının ardından, Vakıf yönetiminden<br />
Hasan Aydın sahneye gelerek, <strong>Arguvan</strong>lılar’ın<br />
<strong>ve</strong> dostlarının bu anlamlı günde gecemize katılarak<br />
bizlere destek olduklarında dolayı teşekkür ederim<br />
dedi. Geçmiş dönemdeki gecemizde, burs <strong>ve</strong>ren,<br />
katkı sunan, kurum <strong>ve</strong> kişilerin isimlerini de anons<br />
ederek ayrıca teşekkürlerini iletti. Aydın bir kez daha<br />
burs katkısı sunmak isteyenlerin isimlerini okumaya<br />
başladığında, görüldü’ ki <strong>Arguvan</strong>lılar eğitime<br />
büyük önem <strong>ve</strong>riyor. İş<strong>ve</strong>reninden memuruna,<br />
esnafından emeklisine kadar herkes eğitime katkı<br />
sunuyor. Bir kez daha görüldü ki eğitime destek <strong>ve</strong>ren<br />
gönüllü <strong>Arguvan</strong>lılar <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong>lı gibi düşünen<br />
<strong>Arguvan</strong>lı dostları oldukça çoğunluktaydı. <strong>Eğitim</strong>e<br />
yoğun katkı ilgisini gören Hasan Aydın’ın mutluluğu<br />
gözlerinden okunuyordu. Hasan Aydın; eğitime katkı<br />
sunan dostlarımızın anonsunu yaparken, bir taraftan<br />
da eğitimin anlam <strong>ve</strong> önemini anlatırken, dostlarımızın<br />
dayanışma ruhuna vurgu yapmaktan da geri<br />
kalmıyordu. Dayanışmanın en güzel örneklerinin<br />
sergilendiği bu anlamlı gecede, eğitim şart ama<br />
dayanışma da şart, denildi adeta…<br />
<strong>Arguvan</strong> türkülerin başkenti sayılır<br />
Gecede halk müziği sanatçılarından Töre Anadolu,<br />
yöresel sanatçılarımızdan Cemal Öztaş <strong>ve</strong> 1998 yılı<br />
<strong>Arguvan</strong> türküleri ses yarışması birinci olan, Sercan<br />
Direk sahne aldı. İlk sahneye çıkan Sercan Direk’in<br />
seslendirdiği türkülerin ardından, yöresel sanatçımız<br />
Cemal Öztaş konuklara <strong>Arguvan</strong> türkülerinden<br />
seçmeler okudu. Herkesi <strong>Arguvan</strong>’a götürdü.<br />
Ardından herkesin heyecanla beklediği sanatçı Töre<br />
Anadolu, hem seslendirdiği türkülerle hem de<br />
hareketli oyun havalarıyla geceyi coşturdu.<br />
Hasan Aydın<br />
Düzenlenen yemekli gecenin sonuna gelindiğinde,<br />
geceye katılan tüm konukların memnuniyeti, ayrıca<br />
Vakıf yönetiminin bu anlamlı geceyi başarıyla sonuçlandırması,<br />
tabi herkesten çok gecenin emeğini çeken<br />
yönetim kurulunu memnun ettiği açıkça görülebiliyordu.<br />
Haklı bir gurur, tatlı bir yorgunluktu yüzlerine<br />
yansıyan. Bütün bu güzelliğe sunumu ile katı sunan,<br />
programı başarılı bir şekil de sunan Funda Salman’a,<br />
emeği gecen Vakıf yönetimine <strong>ve</strong> köy dernek başkanlarına,<br />
<strong>Arguvan</strong>lılar’a <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong> dostlarına çok çok<br />
teşekkürler…<br />
Sercan Direk<br />
Cemal Öztaş Töre Anadolu<br />
13
14<br />
Genel Kurul<br />
VAKFIMIZIN 12. GENEL KURULU YAPILDI<br />
YÖNETİM GÜVEN TAZELEDİ<br />
<strong>Vakfı</strong>mızın 12. Genel Kurul toplantısı 29 Ocak<br />
2012 Pazar günü saat 13.00’de kurucu üyelerimiz,<br />
dernek başkanlarımız <strong>ve</strong> misafirlerimizin<br />
katılımı ile yapıldı.<br />
Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Kızıldaş’ın<br />
konuşması ile genel kurul başladı. Saygı duruşundan<br />
sonra Divan heyetinin seçimine geçildi. Verilen bir<br />
önerge ile Divan başkanlığına Sadık Kayhan,<br />
Başkan Yardımcılığına Nimet Karabulut,<br />
Yazmanlıklara Hüseyin Kızıldaş, Şahap Gü<strong>ve</strong>n<br />
önerildiler. Oy birliği ile önerge kabul edildi. Divan<br />
heyeti yerini aldıktan sonra gündem’in üçüncü maddesi<br />
olan faaliyet raporu Mehmet Kızıldaş tarafından<br />
powerpoint programı ile projeksiyon cihazından<br />
sunuldu.<br />
Faaliyet raporunun okunmasından sonra denetim<br />
kurulu raporu, Denetim Kurulu Başkanı Zeynel Suna<br />
tarafından okundu. Söz alan kurucular, titiz <strong>ve</strong> öz<strong>ve</strong>rili<br />
çalışmalarından dolayı yönetim kuruluna teşekkür<br />
ettiler. Divan başkanı bu maddeleri ayrı ayrı oylamaya<br />
sundu <strong>ve</strong> oy birliği ile yönetim <strong>ve</strong> denetim<br />
raporları ibra edildi. Tekrar söz alan Mehmet<br />
Kızıldaş Yönetim Kurulu adına, kuruculara gösterdikleri<br />
gü<strong>ve</strong>nden dolayı teşekkür etti.<br />
Devamında tahmini bütçenin okunması için Divan<br />
Başkanı, Celal Yıldırım’a söz <strong>ve</strong>rdi. Celal Yıldırım<br />
tahmini bütçeyi kuruculara okudu.<br />
Gündemin en önemli maddesi olan, yeni yönetim <strong>ve</strong><br />
denetim kurullarının seçimine sıra geldi. Divan<br />
Başkanlığına bir önerge sunuldu. Divan Başkanı,<br />
başka önerge <strong>ve</strong>ya aday olup olmadığını sordu. Başka<br />
önerge <strong>ve</strong> aday olmayınca tek önerge oylamaya<br />
sunuldu. Oy birliği ile aşağıdaki liste seçildi:<br />
YÖNETİM KURULU ASİL LİSTESİ<br />
Mehmet Kızıldaş<br />
Hasan Aydın<br />
Ali Haydar Karaçam<br />
Veysel Karahan<br />
H. Yusuf Mola<br />
Erol Çakmak<br />
Seydi Değirmenci<br />
YÖNETİM KURULU YEDEK LİSTESİ<br />
Sakine Yıldırım<br />
Fatma Kılıç<br />
Aziz Fidan<br />
Ahmet Fırat<br />
Muharrem Korkmaz<br />
Güneş Suna<br />
Zülbent Özbakır<br />
DENETİM KURULU ASİL LİSTE<br />
Zeynel Suna<br />
Metin Öztürk<br />
Ali ihsan Cömert<br />
DENETİM KURULU YEDEK LİSTE<br />
Ali Ekber Özdemir<br />
Ali İhsan Kaplan<br />
Temenniler maddesinde, Kurucular söz alarak önerilerde<br />
bulunurken tekrar seçilen <strong>ve</strong> yönetime yeni<br />
katılanlara başarılar dilediler. Yeni seçilen yönetim <strong>ve</strong><br />
denetim kurullarına bu zorlu <strong>ve</strong> öz<strong>ve</strong>rili görevde<br />
başarılar diliyoruz.
Vakıf Faaliyetleri<br />
Mevcut vakıf yönetim kurulunun 2010 - 2012 yılları arasında yaptığı<br />
etkinlik <strong>ve</strong> çalışmalar genel kurulda kurucu üyelere sunuldu.<br />
Herkesin takdirini kazanan çalışmaları tüm <strong>Arguvan</strong>lılar’la dergimiz<br />
aracılığı ile paylaşıyoruz.<br />
2010 - 2011 Dönemi Vakıf Faaliyetleri<br />
ARGUVANLI KURUMLARI İLE ORTAK ETKİNLİKLER<br />
DÜZENLEMEK AMACI İLE TOPLANTILAR YAPILDI.<br />
Yönetim Kurulumuz, 2 yıllık faaliyet döneminde kurumsallığa<br />
önem <strong>ve</strong>rdi. Bütün <strong>Arguvan</strong>lı kurumlarla düzenli toplantılar<br />
yapıldı. Yapılması gereken faaliyetler hakkında görüş <strong>ve</strong><br />
fikir alış<strong>ve</strong>rişinde bulunuldu <strong>ve</strong> ortak organizasyonlar<br />
gerçekleştirildi. <strong>Vakfı</strong>mız ilkeli birlikteliği benimsemiş,<br />
faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde <strong>Arguvan</strong>lı kurumların<br />
ortak kararlarından ödün <strong>ve</strong>rmeden faaliyetlerini geniş<br />
kitlelerin katılımı ile gerçekleştirmiştir. Başarıyı giden yol<br />
mevcut olan barçaları bir araya getirmekle <strong>ve</strong> bütünleştirmekle<br />
mümkündür. İki yıllık faaliyet döneminde yönetim<br />
kurulumuz bütün <strong>Arguvan</strong>lı kurumlarla birlikte hareket<br />
etmeyi başarmıştır.<br />
10. <strong>ve</strong> 11. ARGUVAN TÜRKÜLERİ SES YARIŞMALARINI<br />
DÜZENLEDİK<br />
<strong>Arguvan</strong> türküleri, Türk Halk Müziği içinde önemli bir yere<br />
sahiptir. Bu değere sahip çıkmak, müzik kamuoyunca daha<br />
belirgin hale getirmek, gelecek kuşaklara taşıyabilmek adına<br />
vakfımız <strong>Arguvan</strong> türküleri ses yarışması düzenlemektedir.<br />
En son 11.sini düzenlediğimiz ses yarışmasında bu güne<br />
kadar çok sayıda sanatçı yetiştirmiştir. <strong>Arguvan</strong>lının hemen<br />
hemen her evinde bir bağlama <strong>ve</strong> çok güçlü sesler olduğu bilinmektedir.<br />
Bu sesleri açığa çıkarmak müzik dünyasına<br />
kazandırmak amacıyla ses yarışmalarımızın öneminin bir kat<br />
daha arttığı söz konusudur.<br />
<strong>Arguvan</strong> türküleri; kurak toprakların yankılanması mı,<br />
yoksa susuzluktan çatlamış toprakların isyanımı? Bu<br />
yeşilden uzak bozkırlarda yeşeren isyanı, insanlık adına aşk<br />
adına sevda adına; içinde efkâr içinde sevda, içinde ayrılık <strong>ve</strong><br />
gurbet olan türkülerimizi sanatçılarımızı müzik kamuoyunda<br />
duyurmaya çalıştık. Yıllardan beri düzenlemiş olduğumuz<br />
<strong>Arguvan</strong> türküleri ses yarışmaları ile türkülerimizi tanıttık <strong>ve</strong><br />
güzel sesler ortaya çıkarttık. Toplum nezdinde çok değerli<br />
imajlar yarattık. Kendi çevremizde <strong>ve</strong>ya bizi tanıyan kitle<br />
örgütleri çevresinde örnek gösterildik.<br />
10. <strong>Arguvan</strong> Türküleri Ses Yarışması Zübeyde Hanım<br />
Ögretmenevi’nde Geniş Katılımla Yapıldı. Yarışma sonucunda<br />
Erol Parlak başkanlığındaki jürinin değerlendirmesi neticesinde<br />
Metin Erbek birinci, Songül Demir ikinci, Barış<br />
Cırıt üçüncü oldu.<br />
11.<strong>Arguvan</strong> Türküleri Ses Yarışmasını yoğun bir katılım<br />
ile Yeditepe Üni<strong>ve</strong>rsitesi Konferans salonunda gerçekleştirdik.<br />
Jüri Başkanlığını İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />
Konservatuar Bölüm Başkanı Öğretim Üyesi Prof. Ali<br />
Yılmaz'ın yaptığı ses yarışmasına yöremiz değerli<br />
sanatçılarından Hacı Engüzel de katıldı. <strong>Arguvan</strong> Belediye<br />
15
16<br />
Vakıf Faaliyetleri<br />
Başkanımızın da katıldığı ses yarışmasında birinci Hakan<br />
Çakmak, ikinci Gülistan Mola, üçüncü Canan Sevinç olarak<br />
seçildiler.<br />
ULUSLARARASI ARGUVAN TÜRKÜ FESTİVALİ<br />
2003 yılında başlayan Türkü Festivali aralıksız her yıl<br />
devam etti. Festival, sekizincisinde sınırları aşarak,<br />
‘Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivali’ ünvanını almıştır.<br />
Dünya halk müziklerinden sanatçıların katılımı ile Dünya<br />
halklarının kardeşliği <strong>Arguvan</strong> coğrafyasında yankı bulmuştur.<br />
Ulusal boyutta gerekli ilgi <strong>ve</strong> alakanın geniş kitlelere<br />
yayılması ile birlikte Halk müziğinin uluslararası arenaya<br />
taşınmasıyla, hem halk müziğinin, hem de ilçemizin tanınmasında<br />
büyük bir önemi olduğu tartışılmaz bir gerçekliktir.<br />
Kısaca ülkemizde yaşanan festival etkinliklerinden<br />
bahsedecek olursak; hemen hemen her sanat dalının festival<br />
organizasyonu yapılmaktadır. Hatta sanat dalından öte her<br />
ilçenin <strong>ve</strong> çoğu köylerin önemli ürünlerinin tanıtılması<br />
amacıyla da festivaller yapılmaktadır. Ülkemizde çok önemli<br />
bir yere sahip olan halk müziğinin festivali de <strong>Arguvan</strong><br />
ilçemizde yapılmaktadır. Ülkemizde söylenen her bölgenin<br />
müzikleri festivallerimizde yerini almıştır. Geniş kitleleri<br />
kucaklayan halk müziğinin canlı organizasyonu ilçemizde<br />
yapılması hem halk müziği adına hem de ilçemiz adına ne<br />
kadar önem arz ettiğini örnek ile tanımlayacak olursak;<br />
Cannes şehri filim festivalleri ile tanınır. Rio karnavalları ile<br />
tanınır, <strong>Arguvan</strong> da Türkü Festivalleri ile tanınacaktır.<br />
<strong>Arguvan</strong> deyince akla türkü festivali <strong>ve</strong> türküler gelecektir.<br />
Bu <strong>ve</strong>sile ile yönetim kurulumuzun da içinde bulunduğu;<br />
24-25 Temmuz 2010 tarihinde 8. Uluslararası <strong>Arguvan</strong><br />
Türkü Festivali; <strong>Arguvan</strong> Belediyesi, <strong>Arguvan</strong> <strong>ve</strong> <strong>Köyleri</strong><br />
<strong>Eğitim</strong> <strong>Kültür</strong> <strong>Vakfı</strong> <strong>ve</strong> Köy Derneklerinin ortak organizasyonu<br />
olarak düzenlendi.<br />
Festival, Çayırlı (Arakel) Köyü’nde kahvaltı buluşması ile<br />
başladı. Sokak Tiyatrosu gösterimi yapıldı.<br />
Panel düzenlendi. Resim sergisi açıldı. Değişik kültürlerden<br />
birçok sanatçı ezgilerini seslendirdi.<br />
23-24 Temmuz 2011 tarihinde 9. Uluslararası <strong>Arguvan</strong><br />
Türkü Festivali; <strong>Arguvan</strong> belediyesi, <strong>Arguvan</strong> <strong>ve</strong> <strong>Köyleri</strong><br />
<strong>Eğitim</strong> <strong>Kültür</strong> <strong>Vakfı</strong> <strong>ve</strong> Köy Derneklerinin ortak organizasyonu<br />
olarak düzenlendi.<br />
Festival, Çavuş Köyü’nde Kahvaltı buluşması ile başladı.<br />
Bozan Köyü Şah Sultan dergahı ziyaret edildi,<br />
Şairler Buluşması yapıldı. ‘Nasıl Bir Anayasa’ Paneli<br />
düzenlendi. Sokak tiyatrosu gösterileri sergilendi.<br />
Sahne Tiyatrosu sergilendi. Köylerde tiyatro gösterileri<br />
yapıldı. Canlı performans ile Ebru sanatı çalışmaları yapıldı.<br />
EĞİTİM İÇİN DOSTLUK VE DAYANIŞMA GECELERİ<br />
DÜZENLENDİK<br />
16.10.2010 Tarihinde Salon Vals’te, 19. 11. 2011 Tarihinde<br />
Ümraniye Salon Prenses’te yoğun bir katılımla, dostluk <strong>ve</strong><br />
dayanışma gecelerimizi gerçekleştirdik. Geceyi yüksek<br />
öğrenimde okuyan ihtiyaç sahibi öğrencilerimize burs <strong>ve</strong>rebilmek<br />
amacıyla düzenledik.<br />
<strong>Arguvan</strong>lı hemşehrilerimizin <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong>lı dostlarımızın<br />
değerli katkılarıyla yüksek öğrenim gören öğrencilerimizin<br />
sayısını 111 öğrenciye çıkardık. Emeklisinden ev hanımına<br />
sanayicisinden esnafına işçisinden memuruna kadar hemen<br />
hemen her kesimden eğitime katkı sunması, eğitim<br />
burslarının tabana yayılması anlamına gelmektedir. Bu da<br />
<strong>Arguvan</strong>lılar’ın eğitime <strong>ve</strong>rdiği önemi göstermektedir.<br />
Ayrıca taşımalı sistem ile eğitim <strong>ve</strong>ren Cumhuriyet
Vakıf Faaliyetleri<br />
İlköğretim okuluna yemekhane yapımı için 5000 TL maddi<br />
katkı, <strong>Arguvan</strong> Lisesine tarih <strong>ve</strong> coğrafya sınıfı, Atatürk<br />
İlköğretim Okuluna akıllı tahta bağışında bulunduk.<br />
KAHVALTILI TOPLANTILAR DÜZENLEDİK<br />
Birlikte olmak adına, kahvaltılı toplantılar düzenledik.<br />
Amaç kahvaltı yapmak değildi elbette; hani derler ya gözden<br />
uzak olan, gönülden de uzak olur. Bizler bütün <strong>Arguvan</strong>lılar’ı<br />
gözden <strong>ve</strong> gönülden uzak etmemek için kahvaltı gönleri<br />
düzenledik. Belki kahvaltı günlerimizde belli bir gündem<br />
yoktu ama amaç o kadar önemliydi ki, yan yana durabilmek,<br />
birlikte lokmalarımız yutup birlikte hareket edebilmek, birlikte<br />
düşünüp birlikte kararlar alabilmekti.<br />
Bizler kahvaltı günlerini düzenlerken önemli mesajlar da<br />
ilettik, bundan sonrada birliktelikler adına daha önemli etkinlikler<br />
yapılacağını düşünüyoruz. Bir etkinliği başlatabilmek<br />
önemlidir. Ama daha da önemlisi bu etkinlikleri daha ilerlere<br />
taşıyabilmek, daha geniş kitlelerle yapabilmektir. Başarı ödül<br />
değildir, asıl ödül başarıyı sürdürebilmektir.<br />
DOSTLARIMIZA ZİYARETLER GERÇEKLEŞTİRDİK<br />
<strong>Vakfı</strong>mıza emek <strong>ve</strong>ren maddi manevi katkı sunan dostlarımıza<br />
ziyaretler gerçekleştirdik. Sürekli irtibat halinde<br />
olmaya çalıştık. Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi <strong>ve</strong><br />
Belediye Başkan Yardımcısı Sadık Kayhan’ı ziyaret ettik.<br />
Maltepe Belediyesi Başkan Yardımcısı Nimet Karabulut’u<br />
ziyaret ettik.<br />
<strong>Arguvan</strong> kültürünün tanıtılması amacıyla Anadolu <strong>Kültür</strong><br />
A.Ş.’yi ziyaret ettik. Değişik tarihlerde kurucularımıza,<br />
<strong>Arguvan</strong>lı hemşehrilerimize <strong>ve</strong> dostlarımıza ziyaretler<br />
gerçekleştirdik.<br />
DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ’NÜ KUTLADIK<br />
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü vakıf merkezinde<br />
kutladık. Günün önem <strong>ve</strong> anlamını Yönetim Kurulu üyemiz<br />
Sakine Yıldırım <strong>ve</strong> Fatma Kılıç sundu. Altın Portakal ödüllü<br />
Gündelikçiler belgeseli izlendi, Halk evleri Yönetim<br />
Kurulu üyesi Semra Ocak Türkiye’de <strong>ve</strong> Dünya’daki kadın<br />
hareketleri üzerine konuştu. İkinci yıl Hatice Eroğlu<br />
Akdoğan konuşmacı olarak katıldı, kadını konu alan resimler<br />
sergilendi. Etkinliklerin sonunda Yasemin Eroğlu, Özlem<br />
Özdemir <strong>ve</strong> Ebru Kayhan’dan türküler dinlendi.<br />
GÖRSEL VE YAZILI BASINDA YER ALDIK<br />
<strong>Arguvan</strong> kültürünü tanıtmak, vakfımızın faaliyetlerini<br />
kamuoyuna duyurmak amacıyla TV <strong>ve</strong> Radyo programlarına<br />
katıldık.<br />
Yaptığımız etkinlikler; Birgün, Cumhuriyet, Hürriyet,<br />
Gazete Ataşehir, Ataşehir’de Gündem, Gazete Kadıköy <strong>ve</strong><br />
Malatya yerel gazete <strong>ve</strong> internet sitelerinde yer aldı.<br />
17
18<br />
Vakıf Faaliyetleri<br />
Bizimle her alanda birlikte olan, her haberimizi sitesinde<br />
yayınlayan <strong>Arguvan</strong> Haber’de yer aldık.<br />
SÖYLEŞİLER VE DİNLETİLER DÜZENLENDİK<br />
30.05.2010 Yansı <strong>Kültür</strong> Sanat <strong>ve</strong> Beşik Halk Oyunları<br />
Derneği ile ortak Yeditepe Üni<strong>ve</strong>rsitesi Konferans<br />
Salonunda, kurs alan öğrencilerimiz, gösterilerini ailelerine<br />
<strong>ve</strong> seyredenlere sergilediler.<br />
18.06.2010’da Gitar öğrencilerimiz vakıf merkezinde dinleti<br />
<strong>ve</strong>rdiler.<br />
12.12.2010’da Vakıf merkezinde düzenlenen söyleşinin<br />
konuğu, hemşehrimiz şair yazar Arife Kalender oldu.<br />
Söyleşiyi Kadir İncesu yönetti. Kalabalık bir dinleyici<br />
kitlesinin olduğu toplantıya sanatçımız Muharrem Temiz<br />
türküleriyle renk kattı.<br />
20.03.2011’de Vakıf Merkezinde Yöremiz Şair <strong>ve</strong> sanatçısı<br />
Muzaffer Özdemir'in son çıkan “Dalından Işık Kopardım”<br />
isimli şiir kitabı üzerine söyleşi <strong>ve</strong> ardından dinleti sunuldu.<br />
ETKİNLİKLERE KATILDIK<br />
24.10.2010 Ataşehir Dilek Sabancı Meslek Lisesi’nde<br />
düzenlenen, Turizm Haftası etkinliğine katılarak stand açtık.<br />
26-29 Mayıs 2011tarihlerinde CNR Expo fuar merkezinde<br />
düzenlenen, Malatya Tanıtım Günlerine; <strong>Arguvan</strong><br />
Kaymakamlığı, <strong>Arguvan</strong> Belediyesi ile birlikte katıldık.<br />
Zorunlu din derslerinin kaldırılması için yapılan mitinge<br />
katıldık. Kürecikte konuşlandırılması kararlaştırılan füze<br />
kalkanına karşı, Taksim’de düzenlenen basın açıklamasına<br />
yönetim kurulu olarak katıldık. 01.05.2011 tarihinde<br />
sendikaların <strong>ve</strong> demokratik kitle örgütlerinin düzenlediği 1<br />
Mayıs İşçi Bayramı’na katıldık. 19.01.2012 tarihinde Hrant<br />
DİNK davasında <strong>ve</strong>rilen kararı protesto etmek amacıyla<br />
düzenlenen mitinge katıldık.<br />
Yöremiz Derneklerinin düzenlediği; gece, piknik, Abdal<br />
Musa <strong>ve</strong> tüm etkinliklerine katıldık.<br />
ZİYARETLERİ KABUL ETTİK<br />
2011 yılı Genel seçim öncesi siyasi partiler <strong>ve</strong> bağımsız<br />
adaylar vakfımızı ziyaret ettiler.<br />
19.01.2012 CHP Malatya Millet<strong>ve</strong>kili Veli Ağbaba, CHP<br />
İstanbul Millet<strong>ve</strong>kili Kadir Öğüt <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong> Belediye<br />
Başkanı Hüseyin Taştan vakfımızı ziyaret ettiler.<br />
22.01.2012 Dostluk <strong>ve</strong> Yardımlaşma <strong>Vakfı</strong> yöneticileri <strong>ve</strong><br />
farklı sivil toplum örgütleri vakfımızı ziyaret ettiler.<br />
VAKFIMIZIN YAYIN ORGANI ARGUVAN OLGUSU DERGİSİNİ<br />
DÜZENLİ OLARAK SİZLERLE BULUŞTURDUK<br />
Yayın organımız <strong>Arguvan</strong> Olgusu yayın hayatına aralıklarla<br />
devam etse de yayın hayatını sürdürmüştür. Özellikle,<br />
faaliyet dönemimizde düzenli olarak çıkartarak, iki yıllık<br />
dönemde yedinci sayısını sizlerle buluşturduk.<br />
Yayın organımız, hem yöresel bilgi <strong>ve</strong> tarihsel olayların<br />
tanıtılmasına, hem de sanatın <strong>ve</strong> sanatçıların anlatılmasına<br />
özen göstermiştir. Politik <strong>ve</strong> siyasal duruşunda demokratik<br />
yönünü belirleyerek tam bir edebiyat dergisi özelliği kazanmıştır.<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitelerde tez hazırlamada yardımcı kaynak<br />
olarak yararlanılmıştır. Yayın organımız kalıcı bilgiler <strong>ve</strong><br />
eserler anlamında önemli bir yere sahiptir. Özellikle köylerimizin<br />
tanıtılması, tarihi bilgileri, yaşanılan kültürümüzü de<br />
belgeleyen çok önemli bir dergidir.<br />
ARGUVAN ARŞİVİNİ OLUŞTURDUK<br />
<strong>Arguvan</strong> arşivini sanal ortamda tutulmasını sağladık. Bütün<br />
faaliyetlerimizi gelecek kuşaklara taşıması <strong>ve</strong> yol göstermesi<br />
için <strong>Arguvan</strong> arşivini oluşturduk. Bütün faaliyetlerimizi bir<br />
hard diskte depoladık.<br />
KURSLARIMIZA ARALIKSIZ DEVAM ETTİK<br />
Yansı <strong>Kültür</strong> Sanat merkezinde, vakfımız merkezinde<br />
devam eden kurslarımız iki yıllık yönetim dönemimizde de<br />
devam etti. Her iki alanda aynı amaçla devam eden<br />
kurslarımız ayrı bir maliyet yükü oluşturduğundan vakıf<br />
merkezine taşınması kararlaştırıldı. Yansı <strong>Kültür</strong> Sanat<br />
merkezi vakıf merkezine taşınarak vakıf merkezimizde<br />
kurslarımız devam etmektedir. Bu kurslarımız bağlama,<br />
piyano, gitar, keman, solfej gibi derslerden oluşmaktadır.
Şiir<br />
Geçen zaman koca köyü bitirmiş<br />
Genç kalmamış çavuş köyü perişan<br />
Sevdiğim dostların çoğun götürmüş<br />
Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />
Bahçeler bozulmuş siperi yoktur<br />
Yaşlıları kalmış feri yoktur<br />
Çocuk seslerinin eseri yoktur<br />
Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />
Gü<strong>ve</strong>rcinler yuva yapmış çatıya<br />
Örümcekler ağın örmüş kapıya<br />
Yeni evler dönmüş eski yapıya<br />
Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />
Meleşecek koyun kuzu kalmamış<br />
Otlakları bomboş yozu kalmamış<br />
Ekmeğinin tadı tuzu kalmamış<br />
Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />
DİLİMİN UCUNDA<br />
Vefasız yar sana ne yaptım deyi<br />
Dilimin ucunda söyliyemiyim<br />
Neler yaptığını kendi biliyi<br />
Dilimin ucunda söyliyemiyim<br />
Benden gizli kenar gezdiklerini<br />
Yaralı yüreğim ezdiklerini<br />
Defterinden ismim sildiklerini<br />
Dilimin ucunda söyliyemiyim<br />
Söz <strong>ve</strong>rip sözünde durmadığını<br />
Kırk kez selam salıp almadığını<br />
Bir gün gelip halim sormadığını<br />
Dilimin ucunda söyliyemiyim<br />
Elinden bir bade içemediğimi<br />
Terk edip bir yere göçemediğimi<br />
Ekberi’yem yardan geçemediğimi<br />
Dilimin ucunda söyliyemiyim<br />
ÇAVUŞ KÖYÜ PERİŞAN<br />
Ali Ekber Gülbaş (Ekberi)<br />
Sağlık ocağı var bir ebe yoktur<br />
Ninni söylenecek bir bebe yoktur<br />
Okulu var amma bir talebe yoktur<br />
Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />
Su yoktur kurumuş çimdiğim göller<br />
Bakımsız kurumuş bahçede güller<br />
Şimdi yetmişinde o genç gelinler<br />
Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />
Bir mezar kazacak delikanlı yok<br />
Sokakları bomboş sanki canlı yok<br />
Hani derler ya şok oldum şok<br />
Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />
Doğup büyüdüğüm evde yıkılmış<br />
Geriye sadece bir peği kalmış<br />
Ekberi yaş yetmiş oda yaslanmış<br />
Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />
AYRILIĞIN VAKTI MIYDI?<br />
Muradıma erecekken<br />
Ayrılığın vaktı mıydı<br />
Yar sefası görecekken<br />
Ayrılığın vaktı mıydı<br />
Döngel yarim döngel gayrı<br />
Yaşanmıyor senden gayrı<br />
Ağlıyorum zarı zarı<br />
Ayrılığın vaktı mıydı<br />
N’oldu böyle bize n’oldu<br />
Sensiz yüzüm gülmez oldu<br />
Gitti geldi bizi buldu<br />
Ayrılığın vaktı mıydı<br />
Ekberi’yem yardım edin<br />
Gidin yara bir şey deyin<br />
Ben duram da siz söyleyin<br />
Ayrılığın vaktı mıydı<br />
19
20<br />
Şair<br />
Dünyanın tüm<br />
kültürlerine açık şiir...<br />
Dilin içine doğmak, rüyanın içine doğmak, şiirin içine doğmak,<br />
halkın içine doğmak...<br />
Hepsi birbirinden güzel doğumlar. Bunlar kadar güzel olan bir<br />
şey de, bir kültürün, bir inancın içine, içinde doğmaktır. Tıpkı<br />
hepimizi burada buluşturan o kültürün, o inancın içine doğduğumuz<br />
<strong>ve</strong> doğuştan itibaren de onun bizim içimizde olduğu,<br />
yaşadığı, ama daha çok da bizi yaşattığı gibi.<br />
Benim maceram da hiç farklı değil. Eskişehir’de, 1956 yılında,<br />
Garip Musa ocağına bağlı bir dede evinde doğdum. Her iki<br />
dedem de, Garip <strong>ve</strong> Hüseyin Dedelerim aynı ocağa mensup iki<br />
Alevi dedesiydi. Ve ne tuhaf ikisi de cezaevinde çalışıyordu,<br />
Hüseyin Dedem Eskişehir Ceza <strong>ve</strong> Tevkifevi’nde memurdu,<br />
Garip dedemse Eskişehir Çocuk Ceza <strong>ve</strong> Islahevinde kâtip.<br />
Niyeyse? İkisi de çok genç yaşlarda terk-i diyar eyledikleri için<br />
sorma fırsatım olmadı, şimdi aklıma geliyor: sevgili dedelerim<br />
niye, başka iş mi bulamadınız?<br />
Oysa asıl işleri değildi cezaevinde çalışmak. Yine de bazen<br />
kendimi şöyle teselli ediyorum, zalimlerin orada çalışmalarındansa,<br />
çünkü zulmü, baskıyı <strong>ve</strong> eziyeti iki kere kaç kar artırırdı<br />
bir de zorbaların, zalimlerin oralarda görevli olmaları, ki nasıl<br />
artırdığını yıllardır gördük, yaşadık, hem iyi hem yufka yürekli,<br />
gözyaşları bol dedelerimin oralarda çalışmaları , oralarda yatan<br />
mahkumlar <strong>ve</strong> gençler, çocuklar için şans sayılırdı, buna defalarca<br />
tanık oldum.<br />
Asıl işleri iyilikti, iyilik mesleğiydi, cem olmaktı, bir araya<br />
gelmek, gönülleri gönüllerle buluşturmak, nefesleri nefeslerle<br />
çoğaltmak, kardeşleri kardeşlerle tanıştırmak <strong>ve</strong> yolu yolla<br />
sürmek, yılı iyilikle, dürüstlükle, doğrulukla teraziye vurmak,<br />
divana <strong>ve</strong> dara durmaktı. Kimin aşkına? Allah’ın aşkına,<br />
Muhammed’in aşkına, Ali’nin aşkına, Hasan’la Hüseyin’in, 12<br />
İmam’ın aşkına, üçler, yediler, kırklar, masum-u paklar aşkına,<br />
öyleyse insanın aşkına, insan aşkınaydı bu yapılanların hepsi de.<br />
“Yaradılanı hoş gördük Yaradandan ötürü” demişti koca<br />
Yunus, hem onu diyordu<br />
bu aşka ama hem de “yaradılanı sevdik yaradandan ötürü” diyordu.<br />
Bir yandan yeri göğe gönderiyordu, bir yandan da göğü<br />
yere indiriyordu. Bir yandan açıktı bir yandan sır, bir yandan<br />
batındı bir yandan zahir. Şah Hatayi geliyordu cemimize, Pir<br />
Sultan’ı çağırıyordu, Kul Nesimi söylüyordu sesine Edip Harabi<br />
ses <strong>ve</strong>riyordu. Cem ceme nefes nefese kalıyorduk da, bu nasıl bir<br />
şiir, nasıl bir türkü diye ben çocuk aklımla şaşkınlık makamında<br />
sevinçle he<strong>ve</strong>s ediyordum onları öğrenmeye, söylemeye, dil<br />
olmaya, nefes alıp nefes <strong>ve</strong>rmeye.<br />
Eskişehir’de iki büyük Alevi mahallesi vardı 1960’larda,<br />
Gündoğan <strong>ve</strong> Yıldıztepe, 16 da Alevi köyü. Biz Sarıkavak<br />
köyündendik ama şehirde oturuyorduk, Alevi mahallesinde değil<br />
Göçmenevleri’nde, nedense o günden beri tüm göçmenler de<br />
bana Alevi gibi gelir, Aleviler de göçmen gibi. Ve Aleviliği,<br />
Bektaşiliği saf bir kültür olarak düşünmem, göçmenlik <strong>ve</strong> göç<br />
duygusundan olsa gerek, ‘melez’ bir kültür <strong>ve</strong> inanış olarak<br />
Haydar Ergülen<br />
düşünürüm. Hiçbir<br />
şeyin yüzdeyüzünü<br />
sevmem çünkü ne<br />
kadar katışıksız olursa,<br />
ne kadar başka şeylerle<br />
karışmamış olursa o<br />
kadar da benmerkezci,<br />
ırkçı <strong>ve</strong> egemen olacağını<br />
düşünürüm<br />
çünkü. Ben e<strong>ve</strong>t koyu<br />
Aleviyim ama, kendime yüzde yüz Aleviyim demem.<br />
Sözgelimi, her inançtan, her kültürden, her dilden, her milletten,<br />
her dinden, her mezhepten bir şeyler vardır benim Alevi oluşumda<br />
diye düşünürüm. Hem zaten diğer türlüsü de sıkıcı, kötü <strong>ve</strong><br />
tehlikeli olurdu. Başkaları için tehlikeli <strong>ve</strong> insanlık için zararlı.<br />
Her şeyin tek tip olduğu bir dünyayı düşünsenize! Ne kadar<br />
berbat, çekilmez, yaşanmaz bir yer olurdu değil mi? Herkes giyimiyle,<br />
kuşamıyla, düşüncesiyle size benziyor. Hem de hiçbir<br />
yenilik, iyilik, farklılık da çıkmazdı o toplumdan. Zaten insanlığın<br />
mücadelesi de bunun için değil mi? Her topluluk kendine<br />
özgü olanı, kültürünü, dilini, inancını korumak, kendi çocuklarına<br />
<strong>ve</strong> dünyanın çocuklarına miras olarak, zenginlik olarak bırakmak<br />
için uğraşmıyor mu? Annemi göçmen sanırdım sözgelimi,<br />
ortaokula giderken öğrendim göçmen olmadığını. Alevi olduğumuzu<br />
biliyordum elbette, ilkokula giderken meraklı <strong>ve</strong> he<strong>ve</strong>sli bir<br />
çocuk olarak, şehirdeki zengin Alevilerin büyük evlerinde yılda<br />
iki kez yapılan Cem törenlerine dedelerimle birlikte katılırdım,<br />
gözcü dururduk, bekçi olurduk akranım çocuklarla, kardeşlerim,<br />
arkadaşlarımla birlikte. Hepimiz o günden ‘musahip’ olmuştuk<br />
birbirimize, ‘yol kardeşi’ olmuştuk. Ama ben daha çok dedenin<br />
<strong>ve</strong> aşığın dizinin dibinde, ya da posta yakın bir yerde otururdum<br />
ki, dem deme, cem cemeden başka asıl deme demeye ne diyeceklerini<br />
merak ederdim. Söylediklerine kulak <strong>ve</strong>rirdim, ama can<br />
kulağıyla dinlemek dedikleri böyle bir şey olmalı. Hayatta can<br />
kulağıyla dinlediğim galiba en önemli şeyler de cemlerde çalınan<br />
sazlardan çok, müziğe eşlik eden türkülerin, deyişlerin, nefeslerin<br />
sözleriydi. Yoksa müzik mi onlara eşlik ediyordu demeliyim!<br />
Annemin babası dedem Hüseyin Efendi de saz çalıp türkü<br />
söylerdi, ‘Budala’ mahlasıyla şiirler yazardı. ‘Budala’ bizim<br />
ailemizin lakabıdır, dedemlerin babası Halil dedenin saflığından,<br />
keramet sahibi oluşundan ötürü <strong>ve</strong>rilmiş bir lakap. Çocukken e<strong>ve</strong><br />
gelen taliplerin bize ‘Budala’nın çocukları’ diye hitap etmesi çok<br />
tuhafıma giderdi, ama sonraları alıştım <strong>ve</strong> bundan 7-8 yıl önce<br />
Baki Ayhan T’nin yayımladığı Budala dergisinde “Budala’nın<br />
Kitabı” üstbaşlıklı 10 kadar yazı yazdım, vakit bulabilirsem o<br />
yazıları biraz daha çoğaltıp, budalanın ne demeye geldiğine,<br />
budalalığın iyiliği <strong>ve</strong> güzelliğine <strong>ve</strong> bizim için ne kadar gerekli<br />
olduğuna dair küçük bir kitap çıkaracağım. Bir de şiir yazdım,<br />
1997’de yayımlanan 40 Şiir <strong>ve</strong> Bir... adlı kitabımda yer alır.<br />
‘İyiliğin Kardeşleri’ne ithaf ettiğim “Budala” başlıklı şiir,<br />
‘kuzu’ları ‘iyiliğin gölgesi’ne toplanmaya çağırır, bir da<strong>ve</strong>t
Şair<br />
şiiridir yani.<br />
<strong>İç</strong>inde, canında, kalbinde, ruhunda o cem olmuş seslerle, dem<br />
olmuş deyişlerle <strong>ve</strong> can olmuş nefeslerle büyüyen bir çocuk, o<br />
şiirlerin sözlerini unutsa da ruhunu unutmaz <strong>ve</strong> içine yerleştirir<br />
elbette, varlığına, ruhuna yerleştirir. Sonra da her çocuk gibi şiir<br />
yazmaya başlar. Ben de o her çocuktan biri olarak şiir yazmaya<br />
başladım, dünyanın bir Alevi evinden, mahallesinden <strong>ve</strong> Alevi<br />
ceminden ibaret olmadığını öğrendim. Zaten Alevi felsefesi de<br />
ben duygusuna, bencilliğe yer <strong>ve</strong>rmez, digerkam <strong>ve</strong> özgecidir,<br />
kendinden önce başkalarının geldiği bir felsefedir Alevilik, paylaşmaktır,<br />
ama önce lokmayı karşındakine <strong>ve</strong>rmektir, kendinden<br />
önce başkalarını düşünmektir, kendisini neredeyse ‘hiç’ mertebesine<br />
indirgemektir. Sen yoksan ben neyim ki? Demektir ki, daha<br />
ne desin! Başka sesler, başka nefesler, gazellerle tanıştım, hem<br />
yurttan sesler vardı hem dünyadan sesler. Eh zaten Alevi olmak,<br />
o cemden gelmek de bu seslere açık olmaya, onlara kulak <strong>ve</strong><br />
gönül <strong>ve</strong>rmeye engel değil, tam tersine onlarla buluşmak onlarla<br />
da cem olmak için bir olanaktı. Alevilerin niye sosyalist olduklarını<br />
ya da Alevi-Bektaşilikle sosyalizmin niye yakın olduğunu<br />
merak edenler varsa, şaşırtıcı gelebilir ama Alevi tasavvufuna bir<br />
baksınlar, orda sorularının, hayretlerinin, meraklarının çoğunun<br />
yanıtını bulacaklardır. Çünkü insanda Tanrıyı gören bir sevgi <strong>ve</strong><br />
yakınlığın izini sürer bu felsefe, o zaman insanı incitmek aslında<br />
Tanrıyı incitmek, onun kalbini kırmak, onu küstürmek diye<br />
düşünür <strong>ve</strong> bu güzel düşünceyle kimseyi kırmamaya, incitmemeye<br />
özen gösterir. Hünkâr’ın “incinsen de incitme” deyişi de<br />
herhalde bu büyük bilgiden, sezgiden <strong>ve</strong> elbette sevgiden, bilgelikten<br />
kaynaklanıyor olmalı.<br />
Doğal olarak sosyalist olduğumda Alevilikten uzaklaşmadım<br />
ama sosyalizmin onu da içerdiği düşüncesiyle bir ilgi azalması<br />
yaşadım. Oysa Dede ailesinden geliyordum, okumuş yazmış bir<br />
adamdım, o yıllardaki kıt <strong>ve</strong> sınırlı Alevi kaynaklarına<br />
ulaşmıştım, okuyordum. Okuma yazma bilmeyen anneanneme<br />
<strong>ve</strong> babaanneme <strong>ve</strong> başka yaşlı akrabalara özellikle Muharrem<br />
ayında geceleri kitaplar okuyordum, Kerbela vakasından Hazreti<br />
Ali cenklerine, İmam Cafer Buyruğuna kadar, onları kimi zaman<br />
ağlatıyor kimi zaman da Ali’nin yiğitlikleriyle mutluluk<br />
gözyaşları dökmelerini sağlıyordum. Lakin gel gör ki ortaokul,<br />
lise <strong>ve</strong> üni<strong>ve</strong>rsite öğrencisi olduğum yıllar Türkiye’nin de darbeli<br />
matkap dönemleridir ki, hem lisede hem üni<strong>ve</strong>rsitede ben de<br />
payımı aldım bundan.<br />
Elbette insanın kültürü, inancı, onun ritüelleri, ürünleri,<br />
geleneği insana yerleşiyor, en azından hafızada yaşıyor <strong>ve</strong> onu<br />
kolay kolay terk etmiyor, ben sadece zaman bulamadığımdan o<br />
bellek odasına fazla uğrayamıyordum, yoksa bilmem mi varlığımın<br />
da, yazdığım şiirin de, insan oluşumun da kaynakları<br />
orada capcanlı duruyordu <strong>ve</strong> bir Alevi sabrı, engin hoşgörüsüyle<br />
kuzusunun kendisine geleceğe günleri biliyor <strong>ve</strong> bekliyordu.<br />
Ama öte yandan da zaten ne yaparsam, ne eylersem, ne yazarsam<br />
bunda elbette Aleviliğin, eline, beline, diline sahip olmanın bilgisi<br />
<strong>ve</strong> sezgisi vardı <strong>ve</strong> tüm yapıp etmelerimi o belirliyor, o ruh<br />
<strong>ve</strong> biçim <strong>ve</strong>riyordu. Elbette yazdıklarıma da, şiire <strong>ve</strong> şaire bakışıma<br />
da. Nitekim Alevi kültürü bende hümanist <strong>ve</strong> paylaşmacı<br />
temelli bir hoşgörü içinde şiir yazan herkesi sevmeye götürdü.<br />
Yazabildiğim, vakit <strong>ve</strong> imkan bulabildiğim kadar başka şairler,<br />
şiirler <strong>ve</strong> şiir kitapları üstüne yazmaya çalıştım, yazıyorum, kötü<br />
olanı hiç yazmamaya çalıştım, yazamadıklarım kötü oldukları<br />
için değil, yetiştiremediğim içindir, şimdi bu satırları yazarken<br />
bile bunun üzüntüsünü duyuyorum. Arkadaşlarımı, şairleri, kendi<br />
kuşağımı, genç şairleri anlamaya çalıştım, herkese, her şiire, her<br />
inanca, her düşünceye açık oldum, şiir yazanları şucu, bucu diye<br />
ayırmadım, Elbette sosyalist, Alevi, laik, demokrat bir kimliğe <strong>ve</strong><br />
dünya görüşüne sahibim, o benim onurumdur. İşte o kültürle, o<br />
düşünceyle, Madımak katliamını ö<strong>ve</strong>nler hariç, her şaire aynı<br />
yakınlıkta durdum, duruyorum. Şiirin bir cumhuriyet <strong>ve</strong> daha da<br />
güzeli bir kardeşlik bahçesi, kardeşlik cemi olduğuna inanıyorum<br />
ki, bu benim özellikle Alevi olmamla ilgili bir şey elbette. Din,<br />
dil, milliyet, kültür, inanç, ideloji farkı olmadan, elbette herkesin<br />
bu konulardaki kimliğine saygı duyarak, onların şiir bahçesinde<br />
bir yeri olduğuna inanıyorum en azından benim şiir bahçemin<br />
böyle olduğunu biliyorum. Kardeşlik cemindeki şairlerim de,<br />
bunu söylemeye bile gerek yok, elbette yalnızca Alevi şairler<br />
değil, tüm şairlerdir. “Niye bu kadar çok seviyorsun?” diye soranlar<br />
da yine şairler. Onlara bir şey demiyorum! Bazen insanlar<br />
yanıtını kolayca bulabilecekleri, <strong>ve</strong>rebilecekleri soruları, tembellikten<br />
ötürü sanıyorum karşılarındakine sorarlar, oysa yanıtı çok<br />
kolaydır, benim buna <strong>ve</strong>receğim yanıt da çoktur ama bir tanesini<br />
söyleyeyim: Kolaycılık yaptığım, kolaya kaçtığım için! Şaşırtıcı<br />
geldiyse açıklayabilirim, çünkü sevmemek, sevmekten zordur,<br />
sevmek kolaydır, ben kolay olanı, kolay yolu seçtim, bütün şairleri<br />
seviyorum! Siz de öyle yapın, hem çok rahat edersiniz, hem<br />
de başkalarını sevdikçe kendinizi de daha çok se<strong>ve</strong>rsiniz!<br />
Gençlik geçip, tekrar köklerine, kaynaklarına döndükçe, şiiri,<br />
yazısıyla da bir dönüş yoluna giriyor kişi. Benimki de öyle oldu.<br />
Sanıyorum bir 15 yıldır yazdığım şiirlerde, yazılarımda başta<br />
Alevi kültürü olmak üzere halk kültürünün büyük katkıları, etkileri<br />
<strong>ve</strong> izlerini okumak mümkün. Ayrıca günümüz halk ozanlarının<br />
pek çoğunu çocukluğumda, Eskişehir’deki evimizde tanıma<br />
fırsatı da buldum: Aşık Mahzuni Şerif’ten Neşat Ertaş’a,<br />
Hacı Taşan’dan Feyzullah Çınar’a, Şah Turna’dan Mahmut<br />
Erdal’a, Ali Ekber Çiçek’ten Davut Sulari’ye, Aşık Daimi’den<br />
Ali Rıza Aslandoğan’a kadar... Elbette Musa Eroğlu, Nesimi<br />
Çimen, Muhlis Akarsu, Arif Sağ <strong>ve</strong> Sabahat Akkiraz da bu<br />
büyük geleneğin içinde yer alan en çok sevdiğim ozanlarımızdır,<br />
onların bir deyişini dünyaya değişmem. Ve şiir için düşündüğüm<br />
şeyin aynını müzik için de düşünürüm. İyi bir şair başka iyi şairlere<br />
de götürür, şiiri <strong>ve</strong> okuru yalnızca kendisinde bırakmaz! Yani<br />
Ece Ayhan Sezai Karakoç’a, Necatigil Anday’a, Oktay Rifat<br />
Cemal Süreya’ya, Cahit Zarifoğlu Metin Altıok’a götürür, iyi<br />
şiir biraz da böyledir, başka şiirlerin de kıymetini bilen, hakkını<br />
<strong>ve</strong>ren, onları çoğaltan <strong>ve</strong> onlarla çoğalan şiirdir.<br />
İyi müzik de böyledir, tıpkı deyişler, nefesler, semahlarla çok<br />
renkli, çok dilli, çok müzikli bir evrensel ses <strong>ve</strong> söz sunan Alevi<br />
müziğinin de, dinleyeni Ege, Karadeniz, <strong>İç</strong> Anadolu, Doğu<br />
Anadolu, türkülerine götürdüğü <strong>ve</strong> onları da çok sevdirdiği gibi.<br />
Ben türküleri deyişler üzerinden çok se<strong>ve</strong>n bir çocuk olarak,<br />
sonra genç, şimdi de orta yaşlı biri olarak bugün Türkiye’nin<br />
farklı yörelerinin halk müziklerini, türkülerini nasıl seviyorsam,<br />
flamenkodan fadoya, Afrika ninnilerinden Fas ilahilerine,<br />
Endülüs müziğinden Klezmer’e, Yunan şarkılarından<br />
Balkan türkülerine kadar hepsini de cankulağıyla, sanki hepsini<br />
de cemlerde duymuş dinlemiş, onları dedelerim çalıp söylemiş<br />
gibi sevip benimsiyorsam bu kuşkusuz insana, dünyaya, ötekine<br />
ki, hiç ‘öteki’ lafı geçmez bizim kültürümüzde, açık bir kültürde<br />
doğup büyüdüğüm için seviyorum biraz da.<br />
Uzattım, ama doğrusu şiirlerimi de özellikle son yıllarda bütün<br />
bu müzikler <strong>ve</strong> sesler sanırım, bazen açık, bazen gizli etkiliyor,<br />
ama çok etkiliyor.<br />
21
22<br />
Kadın<br />
Toplumda kadın<br />
<strong>ve</strong> kariyer<br />
Kadının toplumsal gelişimini incelediğimizde,<br />
kapitalist toplum düzeni ile<br />
beraber kapitalist üretim ilişkileri cinsiyetçi<br />
iş bölümünü dayatmakta kadınlar ucuz <strong>ve</strong> vasıfsız iş<br />
gücü olarak görülmektedir. Kadınların eğitimi de<br />
erkeklere oranla fırsat eşitliği <strong>ve</strong> toplumsal önyargılarda,<br />
uygulanan, istihdam politikalarına dayanak olmaktadır.<br />
Kadının çalışmaya başlaması ile birlikte kadının<br />
ailedeki <strong>ve</strong> toplumdaki rolünde değişim oluşsa da,<br />
kadın ev yaşamının getirdiği yükten kurtulamamıştır.<br />
Bir taraftan evin <strong>ve</strong> ailenin ağır yükü diğer taraftan sistemin<br />
ağır sömürüsü <strong>ve</strong> de<br />
çalışma yaşamının yükü ile<br />
kadın daha ağır bir sömürüye<br />
maruz kalmıştır. Oysaki kadın<br />
evin yükünü çekmek için sistemin<br />
çarkları içerisinde<br />
çarpışmayı göze aldığı oranda,<br />
evde de erkeğin ev<br />
işlerinde kadının yükünü hafifletmesi<br />
gerekmektedir.<br />
Kadınların bir diğer <strong>ve</strong> önemli<br />
sorunu ise doğurgan olması<br />
<strong>ve</strong> bu yükün aile içinde paylaşılamamasıdır.<br />
Kadın<br />
doğurma <strong>ve</strong> emzirme görevlerini<br />
yerine getirdiği zaman<br />
iş hayatında tercih edilen iş<br />
gücü olma özelliklerini<br />
yitirmektedir. Kadın çocuğunu<br />
büyütmek için kariyerinden<br />
ya da yönetim noktalarından<br />
vazgeçebilmektedir. Sistem sömürüye dayalı<br />
olduğu <strong>ve</strong> hızla ilerlediği için uzun süreli iş kayıpları<br />
oluşması; kadını kariyer ya da annelik tercihi gibi<br />
zor bir kararı almaya itiyor. Diyelim ki kariyerlerine<br />
devam kararı aldılar… İş hayatında “anne oldu artık<br />
eski başarı seviyesini yakalayamıyor” gibi<br />
düşüncelerin oluşmaması için kadın, kendisini daha<br />
çok yıpratıyor, çünkü toplumda var olan “ kadın evli<br />
<strong>ve</strong> çocuk sahibiyse iş hayatında erkeklerle aynı<br />
başarıya ulaşamaz” düşüncesi aslında içten içe<br />
Kevser Aydın<br />
kadınlarında bilinçaltına<br />
işlemiş durumdadır.<br />
Bu nedenle<br />
de kadınlar;<br />
hata yapmamalıyım<br />
<strong>ve</strong> daha <strong>ve</strong>rimli olmalıyım diyerek, daha da<br />
büyük bir öz<strong>ve</strong>riyle çalışmaya devam ediyor.<br />
Bu arada evde durumlar nasıl…? Kadın için özel<br />
hayatında da yine çocukluktan itibaren bilinçaltına yerleşmiş<br />
olan suçluluk duygusu devreye giriyor. Çocuklarına<br />
karşı suçluluk, eşine karşı suçluluk. Acaba yetebiliyor<br />
muyum? İyi bir anne <strong>ve</strong> eş miyim? Neleri<br />
eksik yapıyorum? Hatta<br />
kadının yapısı daha da hassas<br />
ise; eşinin ailesine karşı bile<br />
çalışıyor olmanın suçluluğunu<br />
duyabilir. Bu suçluluk<br />
duygusuyla evinde sürekli<br />
işleyen bir robota dönüşür.<br />
Sürekli etrafındakileri memnun<br />
etmeye <strong>ve</strong> mutlu etmeye<br />
çalışır. Yine de bir türlü bu<br />
suçluluk duygusu onun<br />
yakasını bırakmaz. Yıllar<br />
böyle geçer <strong>ve</strong> kariyer<br />
yaparak ailesine <strong>ve</strong> topluma<br />
ekonomik <strong>ve</strong> sosyal katkılar<br />
sağlayan kadın; maalesef<br />
toplumdan <strong>ve</strong> yakın çevresinden<br />
gerekli desteği<br />
göremediği için hayatına<br />
çelişkilerle <strong>ve</strong> yıpranmışlıkla<br />
devam eder.<br />
Oysa erkekler evde çocuk bakımına <strong>ve</strong> diğer ev işlerine<br />
yani evlilikte söz konusu olan “hayat müşterektir”<br />
ifadesi lafta kalmayıp ortak olsalar sistemde<br />
kadının önünde oluşan engelleri aşması daha kolay<br />
olacaktır.<br />
Kadınların sistem içinde karşılaştığı bir başka sorunda<br />
kadınlar iş yerlerinde cinsiyet ayrımına dayalı<br />
aşağılama, küçük düşürülme <strong>ve</strong> tacize maruz
Kadın<br />
kalmasıdır. Bu durum tarihsel süreç içinde kadının iş<br />
hayatına yeni giriş yapması <strong>ve</strong> daha önceki dönemlerde<br />
e<strong>ve</strong> kapatılarak köleleştirilmesi ile doğru orantılıdır.<br />
Yakın geçmişte kadının değeri, kocasına <strong>ve</strong><br />
kocasının akrabasına olan hizmeti ile ölçülüyordu.<br />
Erkek, ailede mutlak hakimdi. Kadın, ıslah edilmesi<br />
gereken bir varlık olarak değerlendiriliyordu. Bu durumun<br />
izleri hala toplumda erkekler <strong>ve</strong> kadınlar üzerinde<br />
etkilerini sürdürmekte <strong>ve</strong> kadının toplum içinde ilerlemesine<br />
özgür bir birey olmasına <strong>ve</strong> iş hayatında yerini<br />
almasına engel oluşturmaktadır.<br />
Örneklemek gerekirse; eski Yunan <strong>ve</strong> Roma<br />
geleneğinde kadın, alınıp satılan <strong>ve</strong>ya devredilen<br />
bir eşya hüviyetini taşıyan, kötülüğün kaynağı,<br />
yaratılışta eksik kalmış sıra dışı bir varlık olarak<br />
kabul ediliyordu. Ancak kadının asıl konumunu, cinselliği<br />
tayin ediyordu. Afrodit ya da Roma'daki adıyla<br />
Venüs, cinselliğin tanrısal bir boyuta ulaştığının açık<br />
bir göstergesidir. Psikanalizin kurucusu Freud'un<br />
düşünce merkezini teşkil eden "Libido-Haz<br />
Prensibi"ni Yunan mitolojisi ile desteklemesi bir rastlantı<br />
değildir.<br />
Kadının ruhlu mu ruhsuz mu olduğu, şeytan olup<br />
olmadığı konusu ortaçağ filozoflarının tartıştığı konular<br />
arasında yer alıyordu. Bu zamanlardan günümüze<br />
gelindiğinde kadınların toplum içinde önemli aşamalar<br />
kaydettiği bir gerçektir ama iş gücü olarak kapitalist<br />
sistem içinde aile ekonomisine katkı sağlamak için<br />
daha alması gereken çok yol <strong>ve</strong> aşması gereken çok<br />
engel vardır. Teoride öğrendiklerini iş hayatında uygulamaya<br />
başlamak ise kadın için bir o kadar zordur.<br />
Bazen stres bazen yorgunluk hatta bazen pes etme<br />
sendromu bile yaşatabilir. Sonrasında rekabette olabileceğin<br />
insanların karşına çıkıyor olması sürekli bir<br />
yarış haline itmektedir. Sistem içinde yarışırken bazen<br />
kıskançlık bazen ise eziklik hissedilir. Her adımda<br />
yeni bir dönüm noktası başlamakta <strong>ve</strong> liderlik sorumluluğunu<br />
almak zorlaşmaktadır.<br />
Yapılan araştırmalara göre; 1960’lı yıllardan bu<br />
yana kadın yöneticilerin sayısı iki katına çıkmıştır.<br />
Ancak çalışan kadınların yüzde 33’ü yönetim<br />
kademelerinde yer alabilmesine rağmen bunlardan<br />
sadece % 6’sı üst düzeylerdedir. Çalışma hayatındaki<br />
kadının en büyük korkusu ise üretememek <strong>ve</strong><br />
becerisini yitirmesidir. Emeklilik erkek ya da kadın<br />
fark etmeksizin olumsuz etkilemektedir. Kadında duygusallık<br />
<strong>ve</strong> stres yükü oluşturmaktadır. Ama bilinçli<br />
olunduğu takdirde emeklilik sonrası programlar<br />
emekliliğe geçişi daha da kolaylaştırmaktadır.<br />
Kariyer hedeflerine ulaşmak için çaba sarf ederken,<br />
aile <strong>ve</strong> iş arasında kadın denge kurmak zorundadır. Bu<br />
dengede ailede mutluluğun temini <strong>ve</strong> işte başarının<br />
sağlanması için önemlidir.<br />
23
24<br />
Edebiyat<br />
TELLİ BOZKURT’TAN MANİLER<br />
Kendisi aslen Arapkir'e bağlı Mutmur köyündendir.<br />
Köyümüze Hasan Emice olarak bilinen<br />
Hasan Bozkurt'a gelin olarak gelmiştir.<br />
Tarih olarak kesin bilgi yoktur tahminen 1925-1930 yılları<br />
olsa gerek. 1986 yılında <strong>ve</strong>fat etmiştir. Telli<br />
Hala’nın bir oğlu vardı, adı Hasan Hüseyin'dir. Köyden<br />
kopuk bir şekilde yaşamını sürdürdü sağlık<br />
memurluğundan emekli olduktan sonra <strong>ve</strong>fat etti.<br />
Geride kalan çocuklarına ulaşılamadığı için sağlıklı<br />
bilgi alamıyoruz.<br />
Telli Bozkurt u buraya taşıyan kişiliği bilgeliği <strong>ve</strong><br />
hazır cevap biri olmasıdır. Her olaya bir MANİ<br />
dizmiş insanlar hakkında yorum yaparken edebiyat<br />
dilini kullanmış farklı bir kişilikti Telli Hala onu<br />
sevgiyle anıyoruz.<br />
TELLİ BOZKURT’TAN BAZI ANILAR VE MANİLERİ<br />
Bundan yaklaşık 40 yıl önce Muharrem ayında köylerimizde<br />
her ev karınca kararınca Aşure yapar evin<br />
genç kızları da bir barkaça (sitil) sıcak aşureyi koyar<br />
<strong>ve</strong> bir kepçeyle köyde her e<strong>ve</strong> uğrar evin nüfusuna<br />
göre bu lokmayı dağıtırdı. Zeynep Gülbaş (İbiş’in<br />
torunu) aşure dağıtırken Telli halanın kapısını çalar<br />
Telli hala bir kap getirir Zeynep iki kepçe aşureyi<br />
Telli halanın kapına koyar. Telli hala <strong>ve</strong>rilen aşurenin<br />
az olduğunu kepçenin küçüklüğünden anlar.<br />
Bunun üzerine şu maniyi söyler:<br />
Çemçesi (kepçe) var ayar<br />
Bir koyar iki sayar<br />
Bu kız da zanneder<br />
Bununla ordular doyar.<br />
*<br />
Telli halanın eşi olacak Hasan Bozkurt sakallı bir<br />
insandı. Paşa oğlu Ali Genç (rahmetli) bir gün Telli<br />
halayla sohbet ederken Ali şaka yollu sorar, Telli hala<br />
başka adam bulamadın mı da bu kıllı adamı aldın der.<br />
Bunun üzerine şu mani dökülür:<br />
Arabamın tekeri<br />
Ben istemem bekârı<br />
Olursa sakallı olsun<br />
Çok getirir şekeri.<br />
*<br />
Arif Mutlu (rahmetli)’nun<br />
kızı<br />
Hacer genç bir<br />
kızdır saçları uzun<br />
mu uzun, çeşmeye<br />
gelir salına salına<br />
Telli halada çeşme<br />
başında Hacer'e<br />
şöyle bir süzerek<br />
bakar <strong>ve</strong> şu mani<br />
dökülür ağzından:<br />
Derleyen: Abbas Genç<br />
Kız saçların, saçların<br />
Oynar omuz başların<br />
Kız seni alır kaçarım<br />
Duymasın kardaşların<br />
Ali İhsan Ercan bir gün Telli halayla yine bir ortamda<br />
sohbet ederken orada bulunanlardan biri derki<br />
Telli hala Ali İhsan içinde bir manin yok mu derler<br />
bunun üzerine Ali İhsan için şu Mani dökülür Telli<br />
haladan<br />
Şu Çavuş'un ağaçları<br />
Çiçek açar başları<br />
Kurulmuş yaya benzer<br />
Ali İhsanın kaşları<br />
*<br />
Köyde çobanlar sonbaharın sonunda işleri biter <strong>ve</strong><br />
artık hayvanlar içeriye sokulur. Eğer havalar iyi<br />
giderse bundan sonra çobanlık işini köylü<br />
nöbetleşerek yürütürler. Davar nöbeti rahmetli Arif<br />
Mutlu'dadır. Arif Telli’ye derki koyunları çıkar ben<br />
bugün götüreceğim der. Az sonra Telli ahıra gidip<br />
koyunları çıkarır köy meydanına getirir. Biraz bekler<br />
Arif yok koyunlarla ortada kala kalır. Bu arada hafif<br />
yağmur çiseler hayli zaman geçer Arif evden çıkar<br />
Telli der yağmur yağıyor bu havada nöbete gidemem<br />
der. Bunun üzerine Telli hala Manisini söyler.<br />
Hey ilahi su kuşu<br />
Sen ettin bana bu işi<br />
Al şu üç beş kuruşu<br />
Kimseye söyleme bu işi<br />
*<br />
Telli’nin oğlu Hasan Hüseyin bir gün köye gelir.<br />
Ana oğul tartışırlar bu sırada anasına bir tekme vurur
Edebiyat<br />
<strong>ve</strong> zavallı Telli yere düşer. Tabi bu onu çok üzer<br />
çünkü o Telli’nin tek çocuğudur. Böyle hayırsız<br />
olması haddinden fazla onu üzmüştür. Bu olay üzerine<br />
Telli şu maniyi söyler.<br />
Oğlum var diye öğündüm<br />
Taşlar ile dövündüm<br />
Oğlum bana tepik vurdu<br />
Dana gibi böğürdüm<br />
*<br />
Yine komşulardan biri gelin kaynana kavga ederler<br />
Telli hala onların kavgalarına şahit olur. Onlara bu<br />
maniyi söyler<br />
Kaynanalar kötü mü<br />
Şimdi yedin mi bokumu<br />
Gelinler iyi olsumlar ki<br />
Kaynanalar ede metini<br />
*<br />
Telli hala, oğlu H. Hüseyin’i evlendirir.<br />
Komşulardan Gülsüm ana “Telli hayırlı olsun gelinin”<br />
der. Telli Gelini pek sevmez bunun üzerine şunu<br />
söyler<br />
Gelin geldi<br />
Yalın geldi<br />
Kapımı çalan geldi<br />
Ağzıma sıçan geldi<br />
*<br />
Hakkı Gülbaş (Hakko dayı) yaşlanır beli bükülür<br />
bunun üzerine şu maniyi söyler Telli hala<br />
Üç nedir beş nedir<br />
Sınırdaki taş nedir<br />
Otuzun da kocayıp<br />
On beşin de genç nedir.<br />
*<br />
Fatma Gülbaş (Haçuvalı) çok hasta olduğu bir gün<br />
Telli hala ile karşılaşır. Kız sana ne oldu benzin sararmış<br />
der Oda Telli hala çok hastayım hiç halim yok<br />
diye cevap <strong>ve</strong>rir. Telli hala ona şu maniyi söyler.<br />
Karşıya ekerler darı<br />
Darıdan ederler karı<br />
Kız sana suval soram<br />
Niye benzin sarı<br />
*<br />
Bundan elli yıl önce köyümüzün kadınları başlarına<br />
Taçlı bir başlık takarlardı. Orta yaşlarda bir kadın<br />
başındaki tacı çıkarmış tülbent atmaya başlamış. Bu<br />
durum tabi ki yadırganmış bunun üzerine Telli hala<br />
hemen bir mani söylemiş.<br />
Ay aya karışmış<br />
Gün güne karışmış<br />
Kırk yaşında atlar<br />
Sıçramış taylara karışmış a<br />
*<br />
Köyümüzde Ali isimli gencin bir kıza gönlü vardır.<br />
Ali bu kıza yaklaşmak için sık sık oralara gider olmuş<br />
telli hala bu durumu fark edince şu maniyi söyler.<br />
Şu gelen Ali mi ola<br />
Sallanan kolumu ola<br />
Bizim evi yol eyledi<br />
Acep bu oğlan delimi ola<br />
*<br />
Kolunda bilezik parmağında yüzük olan bir kadını<br />
gören telli hala hemen bir mani söyler.<br />
Altın yüzüğüm var benim<br />
Parmağına dar benim<br />
Şu Çavuş'un içinde<br />
Kara gözlü yar benim<br />
*<br />
Hüseyin Yılmaz genç yakışıklı bir delikanlıdır. Teli<br />
hala ona şu maniyi söyler<br />
Oğlan adın Hüseyin<br />
Entari yem hasayım<br />
Anan baban beslesin<br />
Ben bağrıma basayım<br />
*<br />
Gülfidan Ercan (Mutlu) saçları gür <strong>ve</strong> kıvırcık<br />
taramış çeşmeye gelmiştir. Bunu gören Telli şu<br />
dörtlüğü söylemiş<br />
Güllü, güllü gülfidan<br />
Uyanda gel uykudan<br />
Saçlarına koku sürmüş<br />
Yatamadık kokudan<br />
Yine yaklaşık 50 yıl önce Çavuş köyünün o zamanki<br />
gençleri köyün karşısında Telli'nin tarlasında futbol<br />
oynarlar. Tarlada irili ufaklı taşları da kendilerine<br />
engel olmasın diye bu gençler toplayıp sınıra<br />
koyarlar. Gençler top oynamak için tarlaya gelirler<br />
taşlar tarlanın yüzüne serpilmiş. Yine taşları toplayıp<br />
atarlar bu arada Telli Hala gelir. Gençlere söylenip<br />
durur, “niye tarlanın taşını aldınız” der. Çocuklar<br />
sorarlar, “neden kızıyorsun ne güzel tarlayı temizledik”<br />
derler. Bunun üzerine Telli, “ne temizlemesi<br />
tarlanın KİMYASINI bozdunuz” der.<br />
Bunu söyleyen Telli okul görmemiş biri olmasına<br />
rağmen Kimya konusunda bilgili olması çok ilginç<br />
değil mi?<br />
25
26<br />
Bir Portre<br />
Yazar SİNAN SÜLÜN<br />
Malatya’nın <strong>Arguvan</strong> ilçesine bağlı Kınık<br />
köyüne kayıtlı olan Sinan Sülün 1980 yılında<br />
İstanbul’da doğdu. İlkokulu Ahmet<br />
Rasim İlköğretim okulunda, ortaokulu Muhsine<br />
Zeynep Ortaokulu’nda liseyi Halit Armay Lisesi’nde<br />
okudu. 1997 yılında İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi İktisat<br />
Fakültesi’ni kazanarak, lisans eğitimini İstanbul<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde yaptı. 2002 yılında mezun oldu. İlk<br />
gençliğinden beri hayali gazeteci olmak olduğu için<br />
aynı yıl Marmara Üni<strong>ve</strong>rsitesi Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü İletişim Anabilim Dalı’nda yüksek lisans<br />
yapmaya başladı.<br />
Bir yandan okurken diğer yandan dergilerde çalışmaya<br />
başladı. Metin Üstündağ <strong>ve</strong> Hatice Meryem’in<br />
genel yayın yönetmeni olduğu, bir dönem Türkiye’nin<br />
kültür sanat hayatına yön <strong>ve</strong>ren Öküz dergisinin devamı<br />
olan Hayvan Dergisi’nde çalışmaya<br />
başladı. Editör olarak birçok<br />
sanatçı <strong>ve</strong> yazarla röportajlar<br />
yaptı, gündeme <strong>ve</strong> tarihe dair<br />
çeşitli dosyalar hazırladı.<br />
2005 yılında Zipİstanbul<br />
Dergisi’nde editörlüğe devam etti.<br />
İstanbul’un kültür sanat hayatının<br />
takip edildiği dergide yine birbirinden<br />
başarılı birçok işe imza attı.<br />
Dergilerde çalışırken aynı zamanda<br />
Radikal, Milliyet gibi gazetelerde,<br />
Atlas Tarih gibi dergilerde yazıları <strong>ve</strong><br />
röportajları yayınlandı.<br />
2006 yılında Türkiye’deki kültür<br />
sanat hayatının, insan hayatının asgari<br />
masrafını karşılamaması nedeniyle<br />
gazeteciliği bırakıp, çeşitli özel şirketlerde satış <strong>ve</strong><br />
pazarlama alanında çalışmaya başladı.<br />
Her ne kadar artık dergilerde çalışmıyorsa da edebiyatla<br />
bağını hiç koparmadı. Bu süreçte öyküler, şiirler <strong>ve</strong><br />
senaryolar yazmaya devam etti.<br />
2011 yılında iki buçuk senelik bir emeğin karşılığını<br />
Karahindiba adlı öykü kitabını çıkararak aldı. Metin<br />
Üstündağ’ın “Fonda duyulan he<strong>ve</strong>sli bir uğultuyu heyecanlı<br />
kalp çarpıntılarıyla dengeliyor <strong>ve</strong> sıkı bir yazarın<br />
geleceğinin müjdesini <strong>ve</strong>riyor. Okuyun, pişman olmayacaksınız.”<br />
dediği Karahindiba piyasaya çıktığının<br />
üçüncü haftası ikinci baskı yaptı.<br />
“Her dört kişiden birinin işsiz olduğu, otuz kişilik bir<br />
iş kadrosuna beş bin kişinin başvurduğu,<br />
üni<strong>ve</strong>rsite mezunlarının asgari ücret +<br />
prim + yol formülü ile bile iş bulamadığı,<br />
iş görüşmelerinde ‘Eğer ormanda<br />
bir canlı olsaydınız ne olurdunuz?’<br />
gibi garip sorular soran insan kaynakları<br />
uzmanlarının <strong>ve</strong> sigortanın<br />
olmazsa olmaz olduğu gerçek ama bir<br />
o kadar da fantastik bir dünyayı,<br />
mizahın teselli edici, lezzetli dilini<br />
kullanarak anlatan Karahindiba<br />
aynı zamanda ntvmsnbc tarafından<br />
2011 yılının en iyi 10 kitabı arasında<br />
gösterildi.<br />
Birçok gazete <strong>ve</strong> kitap ekinde<br />
Sinan Sülün’ün kendi kuşağının<br />
dertlerini anlatmaktaki ustalığı<br />
<strong>ve</strong> gözlüm gücünün ne kadar<br />
başarılı olduğu eleştirmenler tarafından yazıldı.<br />
*<br />
Eleştirmen Hasan Cömert Karahindiba’nın bu denli<br />
başarılı olmasının sebebini şöyle anlattı: “Aile içi boğucu<br />
konuşmalar, bürokratik saçmalıklar, dayatmalar,<br />
yapılması gerekenler, normal insan ölçütleri, okul<br />
kariyer maaş eş vs. altında ezilip bu fasit daireden<br />
kurtulamayanların hikayesini anlatıyor. Karahindiba<br />
için bir ilk kitap demek zor. Çünkü her satırında<br />
büyük bir yazarı müjdeliyor.”<br />
Sinan Sülün bugünlerde bir ilaç şirketinde çalışmaya<br />
diğer yandan yeni kitabının hazırlıklarını sürdürmeye<br />
devam ediyor.
Kitap<br />
Günümüz bireyi, mitolojiyi, insanın doğayı<br />
açıklamak için geliştirdiği ilksel <strong>ve</strong> ilkel bir<br />
çaba, insanın toplumsal fantezisinin birer<br />
sonucu olarak ya da düşlerle harmanlanmış bilginin<br />
dışa vurumu olarak algılar. Gerçekte bir bütün olarak<br />
bu tanımlamaların hepsi mitolojiyi oluşturur.<br />
Geçmişin mitsel dünyası aynı zamanda insanın doğada<br />
ki varoluş kaygısını taşır. Bazen geçmiş zamanlarla<br />
ilgili bize anlatılanlara<br />
şüpheyle yaklaşır,<br />
okuduklarımız gerçekleşmesi<br />
imkansız şeyler<br />
olarak bakar <strong>ve</strong> biliriz.<br />
Olaylar <strong>ve</strong> anlatılanlar<br />
arasından bariz bir saçmalık<br />
gülümser bizlere.<br />
Aslında bugünün akılcılaştırılmış<br />
birçok<br />
düşüncesinin temelinde,<br />
tam da bize çok gerilerde<br />
bıraktığımızı zannettiğimiz<br />
bu saçmalıklar<br />
vardır. Sanatsal, sosyal,<br />
edebi <strong>ve</strong> bilimsel gerçekliğin<br />
oluşmasında, çağlar<br />
öncesinde kalmış, tarih<br />
denen kültür yığıntılarının<br />
altında yatan bu ölmüş<br />
düşünceler vardır. Çoktan<br />
yok olmuş olan toplumların<br />
kendileri olmasa bile;<br />
masalları mitolojileri<br />
kalmıştır. Geçmişin<br />
kültürü yaşayanların üzerinde dolanmaktadır.<br />
Mitler <strong>ve</strong> söylenceler üzerinde yapmış olduğu çalışmalarla<br />
tanınan JOSEPH CAMPBELL,<br />
‘Kahramanın Sonsuz Yolculuğu’ adlı bu kitabında,<br />
kahramanın trajik yolculuğunun izini sürer.<br />
Campbell, okuyucuyu, kahramanla birlikte mitsel<br />
coğrafyada düşsel bir yolculuğa çıkartır. Kuzey<br />
Amerika Yerlilerin’den Yeni Zellanda Maorilerine,<br />
Orta doğu’nun kadim anlatılarından Uzak Doğu’nun<br />
mistik dünyasına, Afrika’dan Hindistan’a kadar<br />
dünya mitolojisini bir bütün olarak inceler. Bütün bu<br />
mitolojilerin temelinde yatan ortak bir ‘Arketip’<br />
olduğunu gösterir. Arketipsel düşüncenin kahraman-<br />
Bülent Taş<br />
Kahramanın Sonsuz Yolcuğu<br />
JOSEPH CAMPBELL - Kabalcı Yayınları<br />
ları farklı coğrafya <strong>ve</strong> kültürleri olsa da, mitolojik<br />
kahramanların farklı isimleri olsa da aynı kaderleri<br />
paylaşırlar.<br />
İster ölümsüzlüğün peşine düşerek yolculuğa<br />
çıkan Gılgameş, ister türlü maceralardan sağ salim<br />
dönebilmiş kurnaz Odysseus ya da tanrılardan ateşi<br />
çalarak insana sunmuş Premetheus, bütün bu kahramanların<br />
ortak yönü çıkmış oldukları yolculukların<br />
sadece kendileri için değil<br />
yaşadıkları çağın <strong>ve</strong> toplumun<br />
ortak beklenti <strong>ve</strong> taleplerinin<br />
sonuçlarıdır. Aradıkları mitsel<br />
imge <strong>ve</strong> mitsel dünya, kahramanı<br />
değiştirirken toplum <strong>ve</strong> sonrası<br />
olan çağlar içinde yeni ufuklar<br />
yaratmıştır. Campbell, dinsel<br />
öğretilerin büyük taşıyıcıları eski<br />
tanrıların, Hıristiyanlığın<br />
İsa’sının, Müslümanlığın<br />
Muhammed’inin Buddha’yı ya<br />
da Musevilerin Musa’sının<br />
üzerindeki dinsel örtünün altındaki<br />
ortak tarihsel kültü <strong>ve</strong> mitsel<br />
imgeyi başarılı bir şekilde açığa<br />
çıkartır.<br />
Yazar, mitolojik simgeciliğin,<br />
psikolojik <strong>ve</strong> metafizik botunu da<br />
araştırır. İnsan davranışlarının<br />
altında yatan bilinç dışı arzu <strong>ve</strong><br />
istemlerin kökenlerini tarihselpsikanalitik<br />
bir yöntem diyebileceğimiz<br />
tarzda ele alır. James<br />
Joyce’dan devşirerek yarattığı “kozmogonik çeviri”<br />
terimi ile doğa, toplum <strong>ve</strong> insanın döngüsel-sonsuz<br />
yolculuğunu aktarır.<br />
Her ne kadar zaman <strong>ve</strong> mekan algımız değişmişse<br />
de, insanın doğa da <strong>ve</strong> evrende ki varoluş çabası, onu<br />
anlamlandırma uğraşları devam etmektedir. Dilsel <strong>ve</strong><br />
teknolojik gelişim biçimsel bir sıçrama yapmış olsa<br />
da müzikte, sanatta, ilkel insanın çığlığı, edebiyatta<br />
kahramanın yazgısı <strong>ve</strong> yolcuğu devam etmektedir.<br />
Zamanın yeni ruhu geçmişin ölü ruhlarından beslenmektedir.<br />
Kahramanın çıkmış olduğu yolculuk<br />
devam ediyor. Belki de bütün çaba, insanın<br />
“hakikatin sırrı” dediği o tamlığa erme bilincidir.<br />
27
28<br />
Haberler<br />
Vakıf <strong>ve</strong> Derneklerimizden Haberler<br />
FESTİVAL ÇALIŞMALARI ERKEN BAŞLADI<br />
Bu yıl 10.’sunu düzenleyeceğimiz ULUSLARARASI<br />
ARGUVAN TÜRKÜ FESTİVALİ’nin ön hazırlıklarına<br />
başlamak üzere 13 Ocak 2012 Cuma günü Malatya’da<br />
yapılacak toplantı öncesi İstanbul’daki derneklerle<br />
02.01.2012 Pazartesi günü Çakmak Derneği’nde bir araya<br />
gelindi. Tüm derneklerin katıldığı toplantıda Çakmak<br />
Dernek Başkanı Hasan Baltacı, “derneğimize hoş geldiniz”<br />
diyerek, vakıf <strong>ve</strong> dernek yönetimlerini ağırlamaktan<br />
memnuniyet duyduğunu söyledi.<br />
Vakıf Başkanımız Mehmet Kızıldaş yaptığı konuşmada<br />
öncelikle Çakmak köyü dernek başkanı <strong>ve</strong> yönetimine<br />
gösterdikleri konukse<strong>ve</strong>rlikten dolayı teşekkür etti.<br />
Ardından katılan tüm dernek başkan <strong>ve</strong> yönetimlerinin<br />
yeni yıllarını kutlayarak yeni yılın; barışın <strong>ve</strong> kardeşliğin<br />
egemen olduğu, sağlık, başarı <strong>ve</strong> mutluluk dolu geçmesini<br />
temenni ettiğini belirtti. Konuşmasının devamında<br />
toplantının amacı, Malatya’da 13 Ocak 2012 Cuma günü<br />
yapılacak olan, <strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanı Hüseyin<br />
Taştan, <strong>Arguvan</strong>lı tüm demokratik kitle örgüt başkan <strong>ve</strong><br />
yönetimlerini katılacağı toplantı <strong>ve</strong> bu toplantı<br />
sonuçlarının açıklanacağı basın toplantısı ile ilgili bilgileri<br />
aktararak katılımcıların konu hakkındaki düşüncelerini<br />
sordu. Dernek başkanları özellikle yöremizin en önemli<br />
değeri olan türkülerimizin tanıtımında tüm Türkiye’de<br />
olduğu kadar uluslararası alanda ilgi çeken festivalimiz<br />
için ön hazırlıklara Malatya’da başlanmasının önemli <strong>ve</strong><br />
çok değerli bulduklarını belirttiler. Görüşlerini açıklayan<br />
dernek başkanlarından bazılarının görüşlerini aşağıda<br />
özetlersek;<br />
<strong>Arguvan</strong> Merkez Derneği Başkan Hüseyin Ülkü;<br />
Alınacak tüm kararlara katılacaklarını <strong>ve</strong> belirtilen tarihte<br />
etkinlikleri olduğu için Malatya’ya gelemeyeceklerini<br />
belirtti.<br />
Çiftlik Dernek Başkanı Mehmet Uçar; Festival ile ilgili<br />
çok değerli önerilerini iletti. Ayrıca <strong>Arguvan</strong>lı tüm kurumların<br />
festivalin doğal düzenleyicisi olduklarını <strong>ve</strong> da<strong>ve</strong>t<br />
olmaksızın komisyonlarda <strong>ve</strong> etkinlik süresince<br />
<strong>Arguvan</strong>’da görev almaları gerektiğini belirtti.<br />
Yazıbaşı Dernek Başkanı Latif Adıgüzel; Malatya’da<br />
toplantı yapmanın birlik <strong>ve</strong> beraberlik için çok önemli<br />
olduğunu belirterek, tüm kararlarda <strong>ve</strong> etkinliklerde vakfımızın<br />
yanında olduklarını belirtti.<br />
Ataşehir Gündem Gazetesinin sahibi Himmet Kaya;<br />
katılımcılık anlamında Malatya’da toplantı yapmanın çok<br />
yerinde <strong>ve</strong> önemli bir karar olduğunu belirtti<br />
<strong>Arguvan</strong> Haber sitesinin sahibi Ersoy Eren;<br />
Malatya’daki toplantının yerinde bir karar olduğunu<br />
belirttikten sonra İstanbul’da yapılacak toplantıya<br />
Malatya’daki derneklerin aralarında seçeceği temsilciler<br />
ile katılması isteğini iletti.<br />
Toplantıya katılan dernekler adına söz alan Vakıf<br />
Başkanı Kızıldaş, toplantıya ev sahipliği yapan <strong>ve</strong> ağırlayan<br />
Çakmak Köyü dernek başkanı Hasan Baltacı <strong>ve</strong><br />
yönetim kuruluna teşekkür ederek toplantıyı bitirdi.<br />
10. ULUSLARARASI ARGUVAN TÜRKÜ FESTİVALİ HAZIRLIK<br />
TOPLANTILARI MALATYA’DA BAŞLADI<br />
10. Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivali ön hazırlık<br />
toplantısı <strong>Arguvan</strong>’da yoğun katılımla yapıldı. Toplantı<br />
öncesi saat 11.00 da Malatya Yukarı Sülmenli Köyü<br />
Derneği’nde Malatya’daki <strong>Arguvan</strong> köy dernekleriye<br />
biraraya gelindi, sohbetler yapıldı <strong>ve</strong> beraber öğlen<br />
yemeği yenildi. Vakıf başkanımız burada yaptığı konuşmada<br />
geniş katılımlı toplantıyı akşam <strong>Arguvan</strong>’da<br />
yapacağımızı belirterek sivil toplum örğütlerinde çalışma<br />
zorluklarından söz ederek katılımcıları, gösterdikleri<br />
öz<strong>ve</strong>rilerden dolayı tebrik etti. Ülkemizdeki demokratik<br />
sıkıntılardan, Alevi toplumunun çektiği zorluklardan<br />
bahsederek daha çok birlikteliğe ihtiyacımızın olduğunu<br />
<strong>ve</strong> bilikte hareket edilirse zorlukların üstesinden<br />
gelinebileceğini belirtti.<br />
Söz alan Bektaş Özalp; yapılacak etkinliklerde hep<br />
beraber olmamız gerektiğini belirterek katılımcılara<br />
teşekkür etti. Devamında Hasan Şengül, Aşık Ercan, Ali<br />
İhsan Öztürk, Mehmet Ali Başıbüyük düşüncelerinin; bir-
Haberler<br />
lik <strong>ve</strong> beraberlikten yana olduklarını <strong>Arguvan</strong> hepimizin<br />
ilçesi eğer <strong>Arguvan</strong>a bir hizmet bir görev yapılacak ise<br />
herkes gücü oranında katkı sunmalıdır düşüncesinde birleştiler.<br />
Bizleri ağırlayan Yukarı Sülmenli Köy Dernek<br />
Başkanı Hasan Şengün <strong>ve</strong> Yönetim Kurulu üyelerine<br />
teşekkür ediyor <strong>ve</strong> başarılarının devamını diliyoruz.<br />
Akşam saat 18.00 da <strong>Arguvan</strong> Belediyesi Meclis salonunda<br />
yoğun ilgi ile toplanıldı. Toplantıya <strong>Arguvan</strong><br />
Belediye Başkanı Hüseyin Taştan, İl Meclis Üyeleri<br />
Mustafa Mengüç <strong>ve</strong> Naki Düzova, CHP <strong>Arguvan</strong> ilçe<br />
başkanı Hasan Yüce, Vakıf Başkanı Mehmet Kızıldaş,<br />
vakıf yönetim kurulu üyeleri, İstanbul <strong>Arguvan</strong> dernek<br />
temsilcileri, Malatya <strong>Arguvan</strong> dernek başkanları, Ankara<br />
<strong>Arguvan</strong> dernek başkanı, İlçe Halk <strong>Eğitim</strong> Müdürü,<br />
<strong>Arguvan</strong>’daki eğitim kurumlarının müdürlerinin katılımı<br />
ile başladı. <strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanımız Hüseyin Taştan<br />
açılış konuşmasında, <strong>Arguvan</strong>lı demokratik kitle örgütlerini<br />
ağırlamaktan mutlu olduğunu belirterek sözü Vakıf<br />
Başkanımız Mehmet Kızıldaş’a <strong>ve</strong>rdi. Vakıf başkanımız<br />
tüm deneklerin bir arada <strong>Arguvan</strong>’da toplanmasının<br />
önemli olduğunu <strong>ve</strong> duyduğu memnuniyeti ifade ettikten<br />
sonra hepimizin amacının <strong>Arguvan</strong>’a hizmet olduğunu<br />
belirtti. Festivalin kimsenin malı olmadığını <strong>ve</strong> hepimizin<br />
sahip çıkması gerektiğini belirttikten sonra toplantı gündemini<br />
şu şekilde sıraladı:<br />
1. Festival tarihinin belirlenmesi<br />
2. Festival komitesinin oluşumunun görüşülmesi<br />
3. Festival tanıtımının görüşülmesi<br />
4. Görüşmeler sonucunda basın bildirisi hazırlanması<br />
Belediye Başkanımız, Festival tarihi olarak 14-15<br />
Temmuz 2012 nin en uygun zaman olduğunu belirtti.<br />
Diğer katılımcılar da bu görüşü benimsedi.<br />
Vakıf Başkanımız tüm kurumların temsilinin önemli<br />
olduğunu belirterek Malatya <strong>ve</strong> Ankara’nın da komitede<br />
görev alması gerektiğini belirtti. Bozan Köyü Dernek<br />
Başkanı Ali İhsan Öztürk Malatya’da da komiteler oluşturulması<br />
gerektiğini düşündüğünü açıkladı. Vakıf<br />
Başkanımız süreç ile ilgili bilgi <strong>ve</strong>rerek Malatya derneklerinin<br />
festival sürecinde işlevlerinin çok önemli olduğunu<br />
belirtti. Görüşmeler sonunda Festival Komitesinin;<br />
<strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanlığı, Vakıf temsilcisi,<br />
İstanbul’daki derneklerin temsilcisi, Malatya’daki<br />
Derneklerin temsilcisi olarak Akören Köyü Dernek<br />
Başkanı Yusufhan Doğan, Ankara <strong>Arguvan</strong>lılar Dernek<br />
Başkanı Asım Aydoğdu’dan oluşmasına karar <strong>ve</strong>rildi.<br />
Tanıtım ile ilgili çok önemli fikirler söylendi. Not alınarak<br />
oluşturulacak festival komitesine aktarılacaktır.<br />
İl Meclis Üyelerimiz Mustafa Mengüç, Naki Düzova,<br />
Hurşit Kuşçu, Muharrem Bayram, Hasan Baltacı, Asım<br />
Aydoğdu, Rıza Parlak, Yusufhan Doğan, Ali İhsan Öztürk,<br />
Mehmet Ali Başıbüyük konuşmaları ile toplantıya renk<br />
kattılar. Vakıf başkanımız kapanış konuşmasında<br />
<strong>Arguvan</strong>lı tüm kurumların festivalin doğal üyesi olduğunu<br />
<strong>ve</strong> da<strong>ve</strong>t olmaksızın organizasyonda yer alınması gerektiğini<br />
belirttikten sonra katılımcılara, katılımlarından<br />
dolayı tekrar teşekkür ederek tüm <strong>Arguvan</strong>lı kurumlara<br />
başarılar diledi <strong>ve</strong> oluşturulan bu olumlu tablonun herkesi<br />
gururlandırdığını belirtti. Toplantıdan çıkan sonuç bildirgesi<br />
aşağıdaki şekilde oluştu. Toplantıdan sonra sıcak sohbet,<br />
<strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanımızın akşam yemeği<br />
ikramı ile devam etti. Tüm kurumlarımız ile bizleri<br />
<strong>Arguvan</strong>’da ağırlayan Belediye Başkanımız Hüseyin<br />
Taştan’a <strong>ve</strong> tüm katılımcı kurum <strong>ve</strong> kişilere teşekkür ediyor,<br />
başarılarının devamını diliyoruz.<br />
ARGUVANLI TÜM KURUMLAR TEK YÜREK<br />
1. Uluslararası Türkü Festivali’nin 10. yılı olması<br />
dolayısı ile hazırlıklara erken başlanacaktır.<br />
2. Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivali; <strong>Arguvan</strong><br />
Belediyesi, <strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong>lı Derneklerin<br />
ortak organizasyonudur.<br />
3. Festival Komitesinde temsil edilecek kurumlar:<br />
<strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanlığı, <strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong> Temsilcisi,<br />
İstanbul’daki Derneklerin Temsilcisi, Malatya’daki<br />
Derneklerin Temsilcisi, Ankara <strong>Arguvan</strong>lılar Derneği<br />
Temsilcisi<br />
4. 10. Yıl nedeniyle tanıtıma özel önem <strong>ve</strong>rilecektir.<br />
5. <strong>Arguvan</strong>’ın eğitim <strong>ve</strong> diğer sorunları festival kapsamında<br />
görüşülüp değerlendirilecektir.<br />
6. Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivali; tüm<br />
<strong>Arguvan</strong>lılar’ın <strong>ve</strong> tüm <strong>Arguvan</strong>lı kurumların ortak etkin-<br />
liği olduğu bir kez daha vurgulandı.<br />
BASIN TOPLANTISI<br />
3.01.2012 Cuma günü akşamı <strong>Arguvan</strong>’da tüm <strong>Arguvan</strong><br />
örgütlerinin katıldığı toplantı sonucu, 14.01.2012 günü<br />
saat 13.30 da Malatya Gazeteciler Cemiyetinde düzenlenen<br />
basın toplantısı ile tüm basın kuruluşlarına açıklandı.<br />
Yerel basının yoğun ilgi gösterdiği basın açıklaması aşağıda<br />
<strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
BASIN BİLDİRİSİ<br />
<strong>Arguvan</strong> Belediyesi, <strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong> <strong>ve</strong> tüm <strong>Arguvan</strong>lı<br />
Derneklerin ortak organizasyonu ile bu yıl 10.’sunu<br />
düzenleyeceğimiz, Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivali<br />
14-15 Temmuz 2012 tarihinde <strong>Arguvan</strong> ilçemizde gerçekleştirilecektir.<br />
2003 yılından beri düzenlediğimiz bu yıl 10.’sunu<br />
yapacağımız Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivali’nin<br />
29
30<br />
Haberler<br />
daha görkemli, daha coşkulu geçmesi için bütün hazırlıklar<br />
yapılmaktadır.<br />
Bu güne kadar her yıl onbinlerin katıldığı festivalimizde,<br />
kamuoyunda çok önemli ses getiren Türkülerimiz; acımız,<br />
sevincimiz, sevdamız, kardeşliğimiz, ağıtlarımız,<br />
isyanımız <strong>ve</strong> dostluğumuzun sanatsal biçimlenişidir.<br />
Sanatçılarımız <strong>ve</strong> ozanlarımızın güçlü sesleriyle<br />
<strong>Arguvan</strong>’da yankılanacaktır.<br />
Türkiye halklarının kardeşçe birlikte yaşamasını benimsedik.<br />
Dünya halklarının müziğini, türkülerimizle<br />
<strong>Arguvan</strong>’da buluşturduk. Bizler bir kültürün festivalini<br />
yapıyoruz. Bundan dolayıdır ki, bütün kamuoyunu,<br />
bütün basını 14-15 Temmuz 2012 tarihinde 10.’sunu<br />
yapacağımız Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivaline<br />
katılmaya da<strong>ve</strong>t ediyoruz.<br />
<strong>Arguvan</strong> Belediyesi<br />
<strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong><br />
İstanbul’daki <strong>Arguvan</strong> Köy Dernekleri<br />
Malatya’daki <strong>Arguvan</strong> Köy Dernekleri<br />
Ankara <strong>Arguvan</strong>lılar Derneği<br />
Almanya <strong>Arguvan</strong>lılar Derneği<br />
FESTİVAL ÇALIŞMALARI HIZ KESMEDİ<br />
10.Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü festivali kapsamında,<br />
<strong>Vakfı</strong>mızın çağrısı üzerine <strong>Arguvan</strong> Köy Dernekleri<br />
yoğun katılım ile 13.02.2012 tarihinde vakıf<br />
merkezinde toplandı. <strong>Arguvan</strong> Köy dernekleri dışında<br />
bizim gibi düşünen demokratik kitle örgütleri toplantımıza<br />
katıldılar. Dostluk <strong>ve</strong> Dayanışma <strong>Vakfı</strong> yöneticilerinden<br />
İbrahim Can Önder, İhsan Karaçam, Kars<br />
Yöresi Dernek Başkanı Cafer Çağıntekinci, Kozdere<br />
Köyü derneğinden Ersin Pektaş, Cihan Köse, Çağla<br />
Çetin, Çakırsu Köyü Dernek Başkanı Kasım Terktaş <strong>ve</strong><br />
yönetim kurulu üyesi Nihat Şahin <strong>Arguvan</strong>lı basın temsilcilerinden,<br />
<strong>Arguvan</strong> Haber portalından Ersoy Eren,<br />
Ataşehir Gündem gazetesinden Himmet Kaya, Her<br />
zaman <strong>ve</strong> her yerde bizimle birlikte olan Kadir İncesu <strong>ve</strong><br />
Azmi Tulunay da toplantıya katıldılar.<br />
Toplantının açılış konuşmasını yapan Vakıf Başkanı<br />
Mehmet Kızıldaş, 10.sunu düzenleyeceğimiz türkü fes-<br />
tivali hakkındaki gelişmeleri <strong>ve</strong> yapılan görüşmeleri<br />
toplantıda bulunanlara aktardıktan sonra toplantının<br />
gündemini okudu. Daha önceki toplantılarda özellikle<br />
Malatya’da <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong>’da yapılan toplantılarda Festival<br />
komitesinin <strong>Arguvan</strong>, Malatya <strong>ve</strong> Ankara temsilcilerinin<br />
oluşması, Vakıf’tan da vakıf başkanı Mehmet<br />
Kızıldaş’ın festival komitesine katılmasından sonra gündem<br />
şöyle belirlendi.<br />
1. İstanbul’daki <strong>Arguvan</strong>lı Köy Derneklerinin<br />
Festival komitesine temsilci seçilmesi<br />
2. İstanbul’daki çalışma gruplarının oluşturulması.<br />
3. <strong>Vakfı</strong>n bir yıllık çalışma planı içerisinde yer alan<br />
etkinliklerin, düşünülen tarih <strong>ve</strong> yerlerini dernek<br />
yöneticileri ile paylaşmak.<br />
Birinci Gündem maddesi için Çavuş Köyü Dernek<br />
Başkanı Abbas Genç söz aldı. Geçmiş dönemlerdeki<br />
komitede başarılı çalışmalarından dolayı Latif<br />
Adıgüzel’in bu dönemde devam etmesini önerdi. Yine<br />
Çobandere Köyü Dernek başkanı Mustafa Çıplak da<br />
Latif Adıgüzel’i önerdi. Latif Adıgüzel, iki dönemdir bu<br />
görevi yapmaktan onur duyduğunu ancak bu dönemde<br />
başka arkadaşlar yaparsa daha iyi olur dedi. Yoğun talep<br />
üzerine Latif Adıgüzel görevi kabul etti.<br />
Böylece 10. Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü festivali<br />
komitesi;<br />
<strong>Arguvan</strong> Belediyesi Başkanı Hüseyin Taştan,<br />
<strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong> Başkanı Mehmet Kızıldaş,<br />
İstanbul <strong>Arguvan</strong>lı Köy Dernekleri Temsilcisi<br />
Narmikan Dernek başkanı Latif Adıgüzel,<br />
Malatya <strong>Arguvan</strong>lı Köy Dernekleri Temsilcisi Akören<br />
Köy Dernek Başkanı Yusufhan Doğan,<br />
Ankara <strong>Arguvan</strong>lılar Derneği Başkanı Asım<br />
Aydoğdu’dan oluştu.<br />
İstanbul’daki Çalışma grupları aşağıdaki şekilde<br />
oluşmuştur.<br />
Mali çalışma grubu,<br />
Hasan Baltacı, Mustafa Çıplak, Mehmet Ali Parlak,<br />
Latif Adıgüzel, Hasan Aydın, Yusuf Mola, Veysel<br />
Karahan, Sakine Yıldırım, Muharrem Korkmaz, Fatma<br />
Kılıç, Erol Çakmak,<br />
Basın Yayın Tanıtım Çalışma Grubu,<br />
Ersoy Eren, Kanber Yıldırım, Kadir İncesu, İsmail<br />
Özmeral, Himmet Kaya, Erhan Kızılyar,<br />
Azmi Tulunay, Mehmet Uçar, Ali Haydar Karaçam,<br />
Muharrem Korkmaz, Rıza Parlak,<br />
<strong>Kültür</strong> Komisyonu<br />
Mehmet Uçar, Hıdır Pekgüzel, Abbas Genç<br />
Gündemin 3.maddesinde, <strong>Vakfı</strong>n bir yıllık çalışma<br />
programında 8.Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlaması,<br />
<strong>Arguvan</strong> Türküleri ses yarışması, <strong>Eğitim</strong> amaçlı<br />
Yemekli gece, belli başlı diğer etkinlikler olarak yaklaşık<br />
tarihleriyle birlikte katılımcılara aktarıldı.<br />
Ballıca Köyü Dernek Başkanı Hasan Hüseyin Tatlı’ya,
Haberler<br />
toplantıda ikram edilmek üzere getirdiği yöresel<br />
yemeğimiz kömbeden dolayı teşekkür ediyoruz.<br />
Son olarak Başkan Kızıldaş katılımcılara bu yoğun ilgilerinden<br />
dolayı teşekkür etti <strong>ve</strong> toplantıyı bitirdi.<br />
ARGUVANLI KÖY DERNEKLERİ İLE KAHVALTIDA BULUŞTUK<br />
<strong>Vakfı</strong>mızın 18 Aralık 2011 Pazar günü, yöremiz dernek<br />
başkanları <strong>ve</strong> yönetim kurulu üyelerinin geniş katılımı<br />
ile düzenlediği kahvaltılı toplantısı yapıldı. Dernek<br />
başkanlarımız, yönetim kurulu üyeleri <strong>ve</strong> eşlerinin<br />
katılımıyla samimi bir ortamda kahvaltımızı yaparken<br />
dostça sohbetler başladı. Vakıf başkanımız Mehmet<br />
Kızıldaş yaptığı konuşmada; dernek yönetimlerinin<br />
yapılan bütün etkinliklerde vakfımızın yanında yer<br />
almalarında <strong>ve</strong> geniş katılımda bulunmalarından dolayı<br />
teşekkür etti. Daha sonra söz alan dernek başkanları<br />
vakfımız ile beraber hareket etmekten duydukları memnuniyeti<br />
ifade ederek, bundan sonra’da vakfımızla birlikte<br />
olmaya devam edeceklerini belirttiler. <strong>Arguvan</strong><br />
<strong>Vakfı</strong>’nın başarılı etkinliklerinden <strong>ve</strong> toplumumuzda<br />
sahip olduğu büyük destekten dolayı gurur duyduklarını<br />
ifade eden konuklarımız vakıf yönetimine teşekkür ettiler.<br />
Katılımda bulunan tüm dernek başkanlarına, yönetim<br />
kurulu üyelerine, eşlerine <strong>ve</strong> konuklarımıza teşekkür<br />
ediyor, başarılar diliyoruz.<br />
VAKFIMIZIN KURUCULARI İLE KAHVALTI<br />
08.01.2012 Pazar günü saat 10-12 arası Bostancı Club<br />
Sporium Yadinbey Restaurant’ta kurucularımız ile bir<br />
araya geldik. İstanbul’da bulunan kurucularımızın,<br />
eşlerinin <strong>ve</strong> konuklarımızın katılımından dolayı teşekkür<br />
ediyoruz.<br />
Kahvaltı sırasında Vakıf başkanımız kurucularımıza,<br />
vakıf faaliyetleri, önümüzdeki kongre süreci <strong>ve</strong> festival<br />
ön hazırlıkları için Malatya’da yapılacak ortak toplantı<br />
hakkında detaylı bilgiler aktararak vakfımızın gerek<br />
Malatya’da gerekse İstanbul’da bulunan demokratik<br />
kitle örgütlerinin içerisinde ulaştığı konum hakkında bilgiler<br />
<strong>ve</strong>rdi. Ayrıca kahvaltılı toplantıya kurucularımızın<br />
<strong>ve</strong> eşlerinin göstermiş olduğu ilgiden dolayı teşekkürlerini<br />
sundu.<br />
Devamında söz alan kurucularımız <strong>ve</strong> konuklarımız<br />
mevcut yönetime çalışma dönemlerinde göstermiş<br />
oldukları öz<strong>ve</strong>riden, gayretlerden <strong>ve</strong> yöremiz kurumları<br />
ile uyumlu ilişkilerinden dolayı teşekkür ederek yeni<br />
dönem ile ilgili temennilerini dile getirdiler.<br />
MİLLETVEKİLLERİNDEN VAKFIMIZA ZİYARET<br />
19.01.2012 Perşembe günü akşamı Malatya<br />
Millet<strong>ve</strong>kili Veli Ağbaba, İstanbul Millet<strong>ve</strong>kili Kadir<br />
Öğüt, <strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanı Hüseyin Taştan,<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili<br />
Fahrettin Kayhan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi<br />
Meclis Üyesi Hüseyin Kızıldaş vakfımızı ziyaret ederek<br />
Yönetim Kurulu <strong>ve</strong> dernek başkanları ile sohbet toplantısına<br />
katıldılar.<br />
Vakıf Başkanımız Mehmet Kızıldaş yaptığı konuşma<br />
ile Veli Ağbaba’nın gerek yöremizde, gerekse diğer bölgelerde<br />
kitlesel eylemlerde <strong>ve</strong> ziyaretlerde sürekli halkla<br />
beraber olmasından duyulan memnuniyeti dile getirerek<br />
<strong>Vakfı</strong>mızda kendilerini ağırlamaktan büyük memnuniyet<br />
duyduklarını belirtti.<br />
Söz alan Kadir Öğüt, şimdiye kadar vakfımızı ziyaret<br />
etmediği için eksiklikleri olduğunu belirtip, bundan<br />
sonra daha çok bizlerle beraber olacağını belirttikten<br />
sonra Veli Ağbaba’nın yaptığı başarılı çalışmalardan<br />
bahsetti.<br />
Daha sonra söz alan Millet<strong>ve</strong>kili Veli Ağbaba, seçim<br />
döneminde gösterdikleri destekten dolayı <strong>Arguvan</strong>lılara<br />
teşekkür etti. <strong>Arguvan</strong>lıların gerçekleştirdikleri Türkü<br />
Festivali ile çok önemli bir iş yaptıklarını <strong>ve</strong> bu festivalin,<br />
yörenin tanıtılmasında önemli fırsat yarattığını<br />
belirtti.<br />
<strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanımız Hüseyin Taştan,<br />
<strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong>nın kendi evi gibi olduğunu, burada millet<strong>ve</strong>killeri<br />
ile beraber olmaktan memnuniyet duyduğunu<br />
belirterek Veli Ağbaba’nın Malatya’daki başarılı<br />
çalışmalarından bahsederek, yöremizin sorunlarını dile<br />
getirirken gösterdiği ilgiye teşekkür ederek desteklerinin<br />
devam etmesini istediklerini belirtti.<br />
Fahrettin Kayhan, Büyükşehir Belediye Meclisindeki<br />
çalışmalarından bilgiler <strong>ve</strong>rerek, toplumdan daha çok<br />
destek beklediklerini belirtti.<br />
<strong>31</strong>