20.06.2013 Views

İç Sayfalar-31 - Arguvan ve Köyleri Eğitim Kültür Vakfı

İç Sayfalar-31 - Arguvan ve Köyleri Eğitim Kültür Vakfı

İç Sayfalar-31 - Arguvan ve Köyleri Eğitim Kültür Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

www.arguvanvakfi.org.tr<br />

VAKIF YAYIN ORGANI<br />

3 AYDA BÝR YAYINLANIR<br />

Sayý <strong>31</strong><br />

Mart 2012<br />

SAHÝBÝ<br />

ARGUVAN VE KÖYLERÝ<br />

EÐÝTÝM KÜLTÜR VAKFI<br />

Adýna<br />

Baþkan Mehmet KIZILDAÞ<br />

Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü<br />

Ali Haydar KARAÇAM<br />

Yayýna Hazýrlayanlar<br />

Veysel KARAHAN<br />

Azmi TULUNAY<br />

Ahmet FIRAT<br />

Erol ÇAKMAK<br />

Grafik Tasarým<br />

ATAÞEHÝR AJANS<br />

Oktay EROÐLU<br />

0.216 572 0 575<br />

Yazýþma Adresi<br />

Küçükyol Sokak No.: 3/2<br />

Bostancý / ÝSTANBUL<br />

Tel: 0.216 416 12 74<br />

Fax: 0.216 361 97 28<br />

info@arguvanvakfi.org.tr<br />

Baský: Kay-Ian Matbaa<br />

0.212 612 <strong>31</strong> 85 - 567 84 19<br />

ÝÇÝNDEKÝLER<br />

Merhaba . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2<br />

Songül Ercan Tulunay ile Söyleþi . . . . . . . . . . . . . . . 3-5<br />

Yöremizi Tanýyalým . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6-8<br />

Hikaye - Gı Ana! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9<br />

Gece . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10-13<br />

Genel Kurul . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 14<br />

Vakıf Faaliyetleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15-18<br />

Şiir - Ekberi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19<br />

Şair - Haydar Ergülen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20-21<br />

Kadın - Kevser Aydın . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22-23<br />

Edebiyat - Telli Hala . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24-25<br />

Bir Portre - Yazar Sinan Sülün . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26<br />

Kitap - Kahramanın Sonsuz Yolculuğu . . . . . . . . . . . 27<br />

Vakıf <strong>ve</strong> Dernek Haberleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28-<strong>31</strong><br />

YAYIN ÝLKELERÝ<br />

Dergide yayýnlanmasý için gönderilen yazý, haber <strong>ve</strong><br />

resimlerin yayýnlanmasýna, yayýn kurulu karar <strong>ve</strong>rir.<br />

Yöresel fotoğraf, haber <strong>ve</strong> yorumlara öncelik <strong>ve</strong>rilir.<br />

Ýmzalý yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir.<br />

1


2<br />

Sevgi <strong>ve</strong> Dostluk Pýnarýndan<br />

Vakıf Başkanı<br />

Mehmet Kızıldaş<br />

Merhaba;<br />

Dergimizin bu sayısını, bir<br />

çalışma döneminin ardından,<br />

vakfımızın genel kurulundan<br />

sonra sizlerle buluşturuyoruz.<br />

Kurucularımız bizlere bir<br />

dönem daha vakıf<br />

faaliyetlerini sürdürme<br />

görevi <strong>ve</strong>rdiler. Bizlerde<br />

vakfımıza yaraşır şekilde<br />

çalışmalarımızı sürdürüyoruz.<br />

Mahallesinde önemli <strong>ve</strong><br />

başarılı çalışmalar yapan<br />

aynı zamanda vakıf kurucularımızdan İstanbul- Ataşehir<br />

İlçesi İnönü Mahallesi Muhtarı Songül Ercan Tulunay<br />

ile yapılan röportajı Veysel Karahan'ın yazısından okuyacaksınız.<br />

Şair, yazar <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong>'ın dağını, taşını resimleyen çektiği<br />

resimleri tüm <strong>Arguvan</strong>'lılarla paylaşan Rıza Parlak'ın<br />

kaleminden <strong>ve</strong> fotoğraflarından yöremizi tanıyalım<br />

bölümünde Güngören (Kadabela) Köyünün tanıtım<br />

yazısını bulacaksınız.<br />

Hikaye köşemizde, Fahrettin Gülşahin'in kaleminden<br />

<strong>Arguvan</strong> yöresi şi<strong>ve</strong>siyle yazılmış “Gı Ana” yazısını<br />

okuyacaksınız.<br />

<strong>Vakfı</strong>mızın düzenlediği, önemli etkinliklerden biriside,<br />

eğitim burslarına yönelik gecemiz; Gecede yapılan burs<br />

bağışları <strong>Arguvan</strong>'lıların <strong>ve</strong> dostlarımızın kurumlarına<br />

sahip çıktıklarının en belirgin göstergesidir. Gecemizin<br />

içeriğini anlatan yazıları <strong>ve</strong> fotoğrafları Azmi Tulunay<br />

düzenledi <strong>ve</strong> kaleme aldı.<br />

Yönetim kurulu olarak bir çalışma dönemini geride<br />

bıraktık. Bu süreç içerisinde yapmış olduğumuz etkinlik,<br />

faaliyet, toplantı <strong>ve</strong> çalışmaları okuyacaksınız.<br />

Önümüzdeki günlerde 50. sanat yılını kutlayacak olan<br />

yöremizin önemli değerlerinden Ozan Ekberi’nin şiirlerini<br />

bulacaksınız.<br />

Şair Köşemizde, Dünyanın Tüm <strong>Kültür</strong>lerine Açık Şiir<br />

isimli yazıyı ülkemizin önemli şairlerinden Haydar<br />

Ergülen kaleme aldı.<br />

Kadın köşesinde, toplumda kadın <strong>ve</strong> kariyer başlıklı<br />

yazısıyla bizim ülkemizde kadına <strong>ve</strong>rilen değeri, aynı<br />

zamanda kadının iş yaşamındaki yeri <strong>ve</strong> konumu üzerine<br />

yazıyı Kevser Aydin'ın yazısından okuyacaksınız.<br />

Çavuş Köyü Dernek Başkanı Abbas Genç, “Telli<br />

Bozkurt'tan Maniler” isimli yazıyı sizlerle buluşturuyor.<br />

Yöremiz genç yazarlarından Sinan Sülün bir portre<br />

köşesinde tanıtılıyor.<br />

Kitap tanıtımı köşemizde Bülent Taş, Joseph<br />

Campbell'in, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu isimli eserini<br />

tanıtıyor.<br />

<strong>Vakfı</strong>mız <strong>ve</strong> derneklerden haberler yazısını Ali Haydar<br />

Karaçam hazırladı.<br />

Dergimizin, yayına hazırlanmasında öz<strong>ve</strong>riyle çalışan<br />

yazı kuruluna, yazılarıyla destek sunan dostlarımıza,<br />

reklamlarıyla katkı sunan hemşerilerimize teşekkür ederiz.<br />

Yeni sayılarda buluşmak dileğiyle sevgiyle kalın.


Söyleşi...<br />

“<strong>Vakfı</strong>mızın çalışmaları her alanda<br />

örnek teşkil ediyor”<br />

Vakıf kurucularından <strong>ve</strong> Ataşehir İnönü Mahallesi Muhtarı<br />

Sayın Songül Ercan Tulunay’ı<br />

dergimizin bu sayısına konuk ettik.<br />

Songül Ercan Tulunay’ı tanıyabilir miyiz?<br />

<strong>Arguvan</strong>’a bağlı İsaköy’ünde doğdum. İlkokulu<br />

köyde okudum. Ortaokul 1. <strong>ve</strong> 2. sınıfı Malatya’da,<br />

3. <strong>ve</strong> lise 1. sınıfı <strong>Arguvan</strong>’da okudum. Malatya Kubilay<br />

Lisesi mezunuyum. 1988’de İstanbul’a geldim. 1988-<br />

1989 yılında Halk <strong>Eğitim</strong>’in açmış olduğu kurslara<br />

katıldım. Daktilo, muhasebe, modelistlik kurslarını<br />

başarılı bir şekilde tamamladım. Basın yayında çalıştım.<br />

Aile şirketimizde 10 yıla yakın süre ticaret <strong>ve</strong> yöneticilik<br />

yaptım. Tekstil iş kollarında çalıştım. <strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong><br />

Kurucu üyesiyim. Bir dönem yönetim kurulunda bulundum.<br />

Üç yıla yakın süredir Ataşehir İnönü Mahallesi’nde<br />

muhtarlık yapmaktayım. Ayrıca Ataşehir Kent Konseyi<br />

Yürütme Kurulu üyesiyim. 12 yıldan beri İnönü<br />

Mahallesi’nde ikamet etmekteyim. Evliyim.<br />

Seçim dönemi çalışmalarını <strong>ve</strong> yaşadığınız önemli<br />

anıları anlatır mısınız?<br />

Muhtar adayı olmaya karar <strong>ve</strong>rdiğimde öncelikle<br />

mahallemizin seçmen profilini de göz önünde bulundurarak<br />

bayan muhtar adayının çok daha zor olacağını<br />

düşündüm, çalışma arkadaşlarımla birlikte bunun<br />

artılarını <strong>ve</strong> eksilerini değerlendirdik.<br />

Mahallemizin ileri gelen sakinleriyle görüşmeler yaptık,<br />

görüşmeler sonucu edindiğimiz bilgileri değerlendirdikten<br />

sonra, mahallemizin en işlek caddesinde<br />

seçim ofisi kiraladık. Çalışmalarımızı seçim ofisinden<br />

koordineli bir şekilde sürdürdük. Önümüzde yaklaşık iki<br />

Veysel Karahan<br />

ay süre vardı. Çalışmalara pankartlar asarak, ev ziyaretleri<br />

yaparak <strong>ve</strong> daha iyi bir mahalle yönetimi için destek isteyerek<br />

devam ettik. Bir grup arkadaşımız da seçim ofisinde<br />

ziyaretçilerimizi karşılıyor, onlarla sohbetler ediyorlardı.<br />

Akşam mahalle toplantıları yapıyorduk, toplantılara özellikle<br />

mahalle sakinlerimizi da<strong>ve</strong>t ederek çalışmalarımızla<br />

ilgili bilgiler <strong>ve</strong>riyorduk. Mahalle halkının önerileri bizler<br />

için çok önemliydi, azalarımızı da yine mahalle halkının<br />

önerdiği isimler üzerinden belirlemiş olduk.<br />

Azalarımla birlikte çıkartmış olduğumuz broşürde;<br />

“KATILIN BİRLİKTE DEĞİŞTİRELİM! KATILIN<br />

DAHA DA GÜZELLEŞTİRELİM! sloganıyla çalışmalarımızı<br />

zenginleştirmiş olduk.<br />

6 Şubat 2009 tarihinden, 28 Mart 2009 tarihine kadar<br />

bir yandan ev ziyaretleri, bir yandan toplantılar yaparken,<br />

diğer yandan da iki aylık emeğin sonucu sandıktan nasıl<br />

çıkacak kaygısı vardı.<br />

Ekip olarak hepimiz çok yorgun <strong>ve</strong> heyecanlıydık. Bu<br />

süre içerisinde o kadar çok anım oldu ki birkaç tanesini<br />

sizlerle paylaşmak isterim;<br />

SEÇİM ÇALIŞMALARINDAN ANILAR<br />

* Daha seçim çalışmalarının ilk günlerindeyiz, rastgele<br />

bir kapıyı çalıyoruz, evin hanımı ev süpürüyor. “Kolay<br />

gelsin, ben muhtar adayıyım sizlerle tanışmaya geldim”<br />

diyorum, kadın süpürgesini kapatıyor <strong>ve</strong> ‘‘Hoş geldiniz<br />

çok sevindim, çok mutlu oldum, sizleri komşularımla<br />

tanıştırayım” diyor. Ve önümüze düşüp bizi komşularına<br />

götürüyor “Gız Fatma gel muhtar geldi” diyor.<br />

3


4<br />

Söyleşi...<br />

29 Mart 2009 akşamı.<br />

Seçim zaferi<br />

kutlanıyor.<br />

* Seçimlere üç hafta kalmıştı. Yaklaşık olarak kırk elli<br />

arkadaşımla sokakları paylaşarak mahalle sakinlerimizi<br />

tekrar ziyaret ettik. Üçüncü hafta mahalle halkının<br />

katıldığı güzel bir kahvaltı organize ettik. Kahvaltıdan<br />

sonra yaptığımız konvoya mahallemizden 100 civarında<br />

araç katıldı. Çalışma arkadaşlarımızın çocukları da vardı.<br />

Beş yaşındaki Dila <strong>ve</strong> on yaşındaki Gizem. Onlar da çalışmalarımıza<br />

katılmışlardı. Dila’nın arabadan kolunu<br />

çıkarıp, bayrak sallayarak “oylar Songül Ablamaaa” diye<br />

bağırması hepimizin çok hoşuna gitmişti.<br />

Seçim günü gelmişti artık heyecan<br />

dorukta idi. Sağolsunlar bütün<br />

arkadaşlarım, eşim, ailem, dostlarım herkes<br />

görevliydi, yüz kişi ile okuldaydık. Okul<br />

sorumluları, koridor sorumluları, sandık<br />

sorumluları, gözetmenler <strong>ve</strong> yemek sorumlusu<br />

arkadaşlarım hepsi görevini büyük titizlikle<br />

yaptılar.<br />

* Sorumlu arkadaşlarımız kabin kontrolü<br />

yapıyorlar iki üç kişi oy kullanıp çıktıktan<br />

sonra arkadaşımız kabin kontrolü için<br />

tekrar gidiyor bunu sürekli yapınca sandık başkanı kızıyor,<br />

“ne durmadan gelip gidiyorsun’’ diyor.<br />

Arkadaşımın “ben muhtar adayının sandık görevlisiyim”<br />

cevabıyla sandık başkanı şaşkınlıkla “ne diyorsun muhtar<br />

adayı bir sınıfa iki görevli mi <strong>ve</strong>rdi” diyor, arkadaşımız<br />

“e<strong>ve</strong>t her sınıfta iki görevliyiz” diyor. İşi böyle sıkı tutmasak<br />

belki de kazanamayacaktık.<br />

* Sandıklar açılmaya başlamıştı. Sabah erkenden okula<br />

gelen dedem Kazım ORHAN elimden tuttu “çok yoruldun<br />

kızım, geç arabanın içine sana yemek getireyim” diyordu.<br />

“Dede sen ye, sabahtan beri buradasın, sen de bir<br />

şeyler ye” diyorum, “beni boş <strong>ve</strong>r kızım, gelirken çay<br />

içmiştim” diyor. Dedem 65-70 yaşlarında.<br />

* Sayım devam ediyor, bazı sandıklarda biz yarıdan<br />

fazla oyla önde gidiyoruz, bazı sandıklarda da diğer adaylar<br />

bizden önde gidiyor. Okulun bahçesinde arkadaşlarım-<br />

Mahalle muhtarları,<br />

mahalle halkı ile iç içe<br />

yaşayan, onların<br />

sorunlarını en iyi<br />

bilenlerdir. Bunlar<br />

belki zaman içerisinde<br />

siyasiler tarafından<br />

daha iyi anlaşılır diye<br />

düşünüyorum.<br />

la karşılaştım, omuzlarının çöktüğünü gördüm “neden<br />

öyle duruyorsunuz, biz kazanacağız” diyordum. “çok<br />

fazla umutlanma bazı sandıklar iyi değil, kazana da biliriz<br />

ama kaybedebiliriz de” diyorlardı. O kadar eminim ki<br />

“hayır biz kazanacağız” diyorum…<br />

*Sayım bitti, 184 oy farkıyla biz kazandık. İnanılmaz<br />

bir çığlık kopuyor, sevinç gözyaşları, kucaklaşmalar hepsi<br />

birbirine karışıyor. Mahalle halkının katılımıyla okuldan<br />

seçim ofisine doğru yürüyorduk. Seçim ofisinde yine<br />

mahalle halkının yoğun ilgisi <strong>ve</strong> coşkusuyla<br />

karşılandık. Tebrikler, sevinç sözcükleri,<br />

inanılmaz bir mutluluk tablosu vardı. Geç<br />

saatlere kadar kutlama devam etti, gece<br />

saat 04:00 gibi evlerimize döndük. Sabah<br />

saat 09:00’da yine mahallemizin kadınları<br />

seçim ofisine türküler söyleyerek geldiler.<br />

Seçim ofisinde 6 gün boyunca mahalle<br />

halkının yoğun ziyaretleri devam etti, tam<br />

bir zaferdi.<br />

İnönü Mahallesi’nin sorunları <strong>ve</strong> bu<br />

sorunlara çözüm önerileriniz nelerdir?<br />

Beni mahalle yönetimine aday olmaya teşvik eden,<br />

kendi yaşam alanlarımda görmüş olduğum eksikliklerdi.<br />

Yıllardır İnönü Mahallesi’nde yaşayan, mahallenin<br />

sorunlarını yakından bilen, çevreye karşı duyarlı, toplumsal<br />

kirliliğe karşı duran, kadın sorunlarıyla yakından<br />

ilgilenen <strong>ve</strong> mahalle halkının karar sürecine katılacağı<br />

demokratik bir mahalle yönetimi için aday olmuştum.<br />

Üç yıldan beri mahallemin eksiklerinin giderilmesi için<br />

çalışmaktayım. Mahallemizin önemli <strong>ve</strong> öncelikli eksiği<br />

muhtarlık binasının <strong>ve</strong> çocuk parkının olmayışı idi.<br />

Ataşehir Belediye Başkanı Sayın Battal İlgezdi ile bu<br />

eksiklikleri paylaştım. Sayın Başkan kısa sürede bu eksikleri<br />

gidereceğini söyledi <strong>ve</strong> yaptı. Dergimiz aracılığıyla<br />

Başkanımıza mahallemiz adına çok teşekkür ediyorum.<br />

Çevre kirliliği <strong>ve</strong> tehlike arz eden havai hatların yeraltı-


Söyleşi...<br />

na alınması için yaptığımız başvurular sonrasında bazı<br />

cadde <strong>ve</strong> sokaklarda havai hatların yer altına alınmış<br />

olmasını sağladık. Bu yıl Ataşehir Belediye Başkanımızın<br />

katkılarıyla yer altı çalışmaları devam edecek.<br />

Mahallemizin büyük bir kısmında yağmur suyu gider<br />

çalışmaları, yol, kaldırım <strong>ve</strong> tretuar çalışmaları yapıldı.<br />

Yıllardır hizmet alamayan bazı bölgelerinde parke taş<br />

döşenerek o bölgede yaşayan halk, yazın tozdan topraktan,<br />

kışın çamur <strong>ve</strong> pislikten kurtulmuş oldu.<br />

Mahallede belediyemizin açmış olduğu, bizlerin de çok<br />

önemsediği Ataevi bir yıldan beri hizmet <strong>ve</strong>rmektedir.<br />

Mahalle halkının kurslara katılarak el becerilerini<br />

geliştirdiği, okuma yazma bilmeyenlerin okuma yazma<br />

öğrendiği, çocuklarımızın sosyal kültürel çalışmalara<br />

katıldığı aynı zamanda mahalle halkı ile birlikte toplanabileceğimiz<br />

mekan sorunumuz da çözülmüş oldu.<br />

Şu anda mahallemizin en önemli sorunu yeşil alanların<br />

olmayışıdır. Deprem bizlere hiç uzak değil, olabilecek<br />

herhangi bir afette mahalle halkının toplanabileceği alanların<br />

yaratılması çok önemli bir konu.<br />

Yerel Yönetimlerde muhtarlıkların öneminden<br />

bahseder misiniz? Mevcut hükümet muhtarlarına<br />

yeterli destek sunuyor mu?<br />

Mahalle muhtarları demokrasinin temel taşıdır. Yerel<br />

demokrasi bağlamında en önemli müessesedir. Yerel<br />

yönetim denince aklımıza her ne kadar belediyeler geliyorsa<br />

da, muhtarlıklar da yerel yönetimin önemli bir birimidir.<br />

Fakat sosyal hayat içinde mahalle muhtarlarının<br />

fonksiyonlarının artık çok fazla olmadığını görmekteyiz.<br />

Kaymakamlığa bağlı olmalarını <strong>ve</strong> bütçelerinin olmamasını,<br />

mahalle muhtarlıklarını devre dışı bırakan iki<br />

önemli eksiklik olarak görüyorum. Mahalle muhtarları,<br />

mahalle halkı ile iç içe yaşayan, onların sorunlarını en iyi<br />

bilenlerdir. Bunlar belki zaman içerisinde siyasiler tarafından<br />

daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum.<br />

Hükümetlerin bugüne kadar muhtarlara destekleri<br />

olmadı, bugün de maalesef destek yok. Ekonomik olarak<br />

çok zor durumdalar. Muhtarların almış oldukları ödenek<br />

ancak prim borçlarını ödeyebiliyor. Hükümet 2011 genel<br />

seçim çalışmalarında, kamuoyuna <strong>ve</strong> muhtarlara, köy<br />

kanunu <strong>ve</strong> muhtar özlük hakları ile ilgili, muhtarlar lehine<br />

yapılacağını söylemişti. Ancak bu vaatlerin de henüz<br />

gerçekleşmediğini görüyoruz. 657'ye tabii devlet memuru<br />

gibi 08:00-17:00 mesai yapmaktadırlar, ancak devlet<br />

muhtarlık gibi önemli bir kuruma sahip çıkmamaktadır.<br />

Muhtarlar tam anlamıyla kendi hallerine bırakılmış<br />

durumdadırlar. Bu ilgisizliğin altında muhtarlığın artık<br />

gereksiz olduğu anlayışının yattığı aşikârdır.<br />

İlçe belediyesinden yeterli destek görüyor musunuz?<br />

İnönü Mahallesi 23 yıllık geçmişe sahip bir mahalledir.<br />

Son 3 yıldan beri de Ataşehir'in ilçe olmasıyla birlikte 20<br />

yıl içerisinde alamadığı hizmeti 3 yıl içerisinde aldı.<br />

Sosyal kültürel olarak da çok iyi hizmet alıyoruz. 20 yıllık<br />

sorunların elbette ki birdenbire çözülmesi mümkün<br />

değildir. 3 yıllık süre içerisinde sorunlar yüzde 70 oranında<br />

çözülmüş oldu.<br />

<strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong> hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?<br />

<strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong>’nın, kurulduğundan bugüne <strong>Arguvan</strong><br />

kültürüne çok önemli katkısının olduğunu düşünüyorum.<br />

Eğitsel, kültürel, sanatsal anlamda çok başarılı işler yaptı.<br />

Özellikle eğitime <strong>ve</strong>rdiği desteği çok önemsiyorum.<br />

Çünkü her şeyin başı eğitimdir.<br />

<strong>Vakfı</strong>mız hem kültürel yozlaşmaya karşı <strong>ve</strong>rmiş olduğu<br />

çabalar, hem de toplumsal anlamda göstermiş olduğu<br />

dayanışma anlayışıyla <strong>ve</strong> bir arada yaşama kültürünü<br />

savunma prensibi bakımından örnek teşkil etmektedir.<br />

Ayrıca düzenlemiş olduğu <strong>Arguvan</strong> Uluslararası Türkü<br />

Festivali, hem <strong>Arguvan</strong> kültürünü dünyaya tanıtmak<br />

bakımından hem de dünya müziklerini <strong>Arguvan</strong> türküleri<br />

ile buluşturarak festivali çok önemli bir yere taşıdı.<br />

Biliyoruz ki, türkülerimiz hem ulusal anlamda hem de<br />

uluslararasında tanınmaya başlandı.<br />

<strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong> kurucu üyesisiniz, vakıf faaliyetleri<br />

hakkında yeterli bilginiz oluyor mu?<br />

Kurucu üye olarak vakfımızın tüm çalışmalarından haberdarım.<br />

Vakıf faaliyetlerinden <strong>ve</strong> çalışmalarından<br />

düzenli bilgiyi hem mesaj yoluyla, hem de mail yoluyla<br />

alıyorum. Faaliyetlerine de zamanım öngördüğü kadar<br />

katılmaya çalışıyorum.<br />

<strong>Arguvan</strong> Olgusu hakkındaki düşüncelerinizi paylaşır<br />

mısınız? <strong>Arguvan</strong> Olgusu okurlarına dergimiz<br />

aracılığıyla iletmek istediğiniz konular var mıdır?<br />

<strong>Arguvan</strong> olgusu vakfımızın faaliyetlerinin tüm<br />

<strong>Arguvan</strong>lılar’a ulaşmasında önemli bir yazılı misyona<br />

sahip. Düzenli olarak dergiyi hazırlayıp bizlerle buluşturan,<br />

vakıf yönetimine <strong>ve</strong> dergiyi bizlere ulaştırmada<br />

emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.<br />

<strong>Arguvan</strong> Olgusu okurlarının <strong>ve</strong> tüm <strong>Arguvan</strong>lı hemşerilerimin<br />

vakfımıza sahip çıkmalarını, dayanışma<br />

içerisinde olmalarını temenni ediyorum.<br />

5


6<br />

Yöremizi Tanýyalým<br />

Birçok yerde köy isimleri genelde kurucusunun<br />

adını taşır. Kadabela (Güngören) köyü<br />

de yine adını köyün kurucusundan alıyor.<br />

Dört dönem köyün muhtarlığını yapan Süleyman<br />

KAYA’ya sorduğumuzda köyünü şöyle anlatıyor:<br />

“Kadabela benim dedemin dedesidir. Bu bölgeye<br />

Adıyaman’dan geldikleri söyleniyor. Adıyaman’a ise<br />

Kuzey Irak’tan Rışvan Aşiretinin bir kolundan<br />

gelmişler. İlk yerleşim yerleri yukarı tepelerde bulunan<br />

Matalis (Mevzi) bölgesine yerleşirler. Bu<br />

bölgede yaşamlarını idame ettirmek için, yalnızca<br />

hayvancılık yaparlarmış. İlk yerleşim yeri olan<br />

Matalis’te su yokmuş. Suyu, hayvanlarla bugünki<br />

Harebe dediğimiz yerden götürürlermiş. Göçmen<br />

aile yaşamı kalaylaştırmak için, daha sonra<br />

Harebe’ye yakın olan bölgeye gelmişler. Yine bir<br />

derenin içinde suyu olmayan bölgeye yerleşmişler.<br />

Suyu olmasa da eskiye göre çeşmelere daha yakın bu<br />

bölgede bir süre kalmışlar. Daha sonra nüfusu<br />

çoğalınca bugünkü köyün bulunduğu yere yerleşmişler.<br />

Dedemin dedesi olan KADABELA köyün<br />

de ismi olur.”<br />

Kısaca yukarıdaki öyküyü dinlediğimizde, insanların<br />

saklanmak için bu bölgeye geldiğini rahatlıkla<br />

GÜNGÖREN<br />

(Kadabela) KÖYÜ<br />

Rıza Parlak<br />

görebiliyoruz. Başlangıçta nüfusun yeterli olmayışı<br />

aşağıda konaklamanın biraz da güç gerektiğini görebiliyoruz.<br />

Kadabela isminden de anlaşıldığı gibi kada<br />

<strong>ve</strong> belayı göze alan kişi anlamına geldiği söylenebilir.<br />

Raşan (Kuruttaş) köyünden satın aldıkları bugün ki<br />

yerde kısmen yerleşik hayata geçerler. Daha sonraları<br />

Kızık, Gökağaç <strong>ve</strong> Kömürlük köyünden aldıkları<br />

arazilerle tarımla uğraşmaya başlarlar.<br />

Harebe olarak bilinen bölge de Rum şehri olduğu<br />

söylentiler arasındadır. Bu bölgede bulunan yolun<br />

solunda ki küçük mağaraların ise kaya mezarlar<br />

olduğu bilinmekte. Çok eski bir yerleşim alanı olan<br />

Harebe’de eskiden kalma çanak çömlek parçalarına<br />

sıkça rastlamak mümkün. Söylentilere göre burası<br />

Seydi Battal tarafından işgal edilmiş. Alevi<br />

toplumunda Seydi Battal savaşçı <strong>ve</strong> kahramanlıklarıyla<br />

tanır. Birçok köyde onun kitabı okunur <strong>ve</strong><br />

saygıyla dinlenirdi. Bellikler’de Abdullah PARLAK<br />

eski yazıyla yazılmış bu kitabı okuduğunda cemaat<br />

zevkle dinlerdi.<br />

Kadabela köyü kuzey de Kömürlük, Kuzey batıda<br />

Gökağaç <strong>ve</strong> Bellikler, Batı da Raşan (Kuruttaş) <strong>ve</strong>


Yöremizi Tanýyalým<br />

güney de Kızık ile komşudur.<br />

Köyün ilk muhtarı Ali KAYA’dır. 1965 yılında<br />

köye ilkokul yapıldığında muhtar İbrahim KAYA<br />

zamanına denk gelir. Köye ilk yerleşenler KAY-<br />

ALAR olsa da, Şahin, Karakuş, Akkuş, Coşkun,<br />

Çimen <strong>ve</strong> Beyaz soy isimleri köyde mevcuttur.<br />

Küçük Battal bölgede sevilen <strong>ve</strong> sayılan isimlerden<br />

olup köyün çıkarlarını ön planda tutarak yöresinde<br />

saygınlık kazanır. Ağalıktan daha çok saygınlığı öne<br />

çıkanlardandır. Köyün birlik <strong>ve</strong> beraberliğini korumayı<br />

ön planda tutar.<br />

Alevi - Kürt olan Kadabela Abdal Musa birlik lokması<br />

<strong>ve</strong> Cem ibadetlerini kışın yaparlar. Abdal Musa<br />

Birlik Lokması için her evden alınan katkılarla lokma<br />

hazırlanır. Herkes kendi olanakları içinde katkı sunar.<br />

Köyün birlikteliği açısından <strong>ve</strong> paylaşım açısından<br />

oldukça anlamlıdır. Cemler ise iki şekilde yapılır.<br />

Normal cem <strong>ve</strong> görgü cemi. Görgü ceminde musahip<br />

kardeşler kurban keserek cem yaparlar. Hekimhan<br />

Saz köyünden Abusef Dede, Hasan Dede, Süleyman<br />

Dede yanı sıra Ercek’en Yumuşak Dede köyün<br />

dedeleri arasındadır.<br />

GEÇİM KOŞULLARI<br />

Kadabela’nın bugünkü hane sayısı otuz civarında<br />

olsa da yazın bu rakam kırkı buluyor. Geçmişteki<br />

büyük koyun sürüleri giderek büyükbaş hayvanlara<br />

yerini bırakmıştır. Sürü sayısında büyük azalmalar<br />

görüldü. Koyun sürüleri zamanında Obacık yaylalarına<br />

göçerlerdi. Konaklama yerleri ise Ari Şame,<br />

Ari Çayıre, Ari Raşan, Ari Holukan, Ari<br />

Geçan, Çayır Yurdu <strong>ve</strong> Gacar Yurdudur.<br />

(Ari ocak <strong>ve</strong> yurt anlamına gelmekte.) 1975<br />

yılından sonra köyde bağ <strong>ve</strong> bahçe<br />

işlerinde bir hareket başlar. Bunun yanı sıra<br />

çok az sayıda arıcılık yapanlara da rastlamak<br />

mümkün. Son yıllarda kavunculuk da<br />

yaygınlaşmaya başlamıştır.<br />

Köyün kanalizasyon alt yapısı ise 1995<br />

yılında Muhtar Süleyman Kaya zamanında<br />

faaliyete geçer. Daha sonra 2003’te Ali<br />

Haydar KAYA zamanında yeniden<br />

onarılarak alt yapı tamamlanır. Her köy<br />

gibi Kadabela da en az göç <strong>ve</strong>ren köyler<br />

arasında sayılır.<br />

DÜĞÜNLER<br />

Kız isteme, nişan <strong>ve</strong> düğün törenleri eski-<br />

den daha coşkulu <strong>ve</strong> neşeli geçerdi. Kız istendikten<br />

sonra söz alınırdı. Sözden sonra nişan yapılır <strong>ve</strong> şerbet<br />

içilirdi. Düğünler en az üç gün sürerdi.<br />

Düğünlerde vazgeçilmez oyunların arasında tura <strong>ve</strong><br />

cirit oyunları yer alırdı. Bugün tura oyunu devam etse<br />

de cirit artık oynanmıyor. Gelin başka köyden de<br />

olsa, aynı köyden de olsa kız tarafında bir gece<br />

düğüncüler ko-naklar, ertesi sabah gelini getirirler.<br />

Düğünlerde çeşitli şakalar <strong>ve</strong> oyunlar yapılır, düğüne<br />

katılanlar kendilerince eğlence bulurlardı. Gelin<br />

geldikten sonra yemek <strong>ve</strong>rilir, düğün sona ererdi. Söz<br />

konusu sünnet ise kir<strong>ve</strong>lik ön plana gelir. En iyi<br />

yemekler <strong>ve</strong> yataklar kir<strong>ve</strong> için hazırlanırdı.<br />

Nasıl her köyün renkli simaları varsa Kadabela<br />

da öyle simalar vardır. İyi bir avcı olan Urum<br />

Hasan’ın (Urum demelerinin nedeni gözlerini mavi<br />

<strong>ve</strong> sarışın olmasından kaynaklanıyordu, Rum<br />

anlamına gelir) kıtlık gören <strong>ve</strong> kıtlıkta ot yiyerek<br />

hayatta kaldığı anlatırdı. Ava çok meraklı olduğundan<br />

hanımına “Ben bir hafta dağda ava gideceğim<br />

bana bir haftalık azık hazırla” der. Kadın bir haftalık<br />

azık hazırlar heybeye koyar. Urum Hasan ava gider<br />

ama bir gün sonra döner. Hanımı “Senin azığın<br />

nerede?” der. Urum Hasan “Biraz ben yedim, biraz<br />

da keklik, bitti” der.<br />

Şaka <strong>ve</strong> nükteleriyle tanınan İbrahim KAYA<br />

(Gucur) en büyük zevki insanları kızdırmaktır.<br />

Kendisi de kolay kolay kızmayan biridir. Özelikle<br />

düğünlerde birilerini kızdıracaksa önce birilerine<br />

“Ben bunları kızdıracağım ama siz bırakmayın<br />

7


8<br />

Yöremizi Tanýyalým<br />

onları, beni dövmesinler” deyip kendini<br />

sağlama alır. Bir düğünde kızdırdığı<br />

insanlar kavga eder, on iki kişinin<br />

kafası kırılır. İbrahim Kaya zeki<br />

olduğu kadar da komik bir kişiliğe<br />

sahiptir. Kendisini kimse kızdıramasa<br />

da herkesin zaafını iyi bildiği için birilerini<br />

kızdırmak hobileri arasında yer<br />

alır. Bir gün damda buğday serilidir.<br />

Kayınbabası Mustafa YÜCEL buğdaya<br />

bekçilik eder. Aynı zamanda<br />

namaz kılan biridir. Namaz vakti<br />

gelince Mustafa YÜCEL tam namaza<br />

başlayınca eşeğin biri buğdayı yemeye<br />

başlar. İbrahim, kayınbabasının<br />

arkasında durur olaya müdahale<br />

etmez. Eşeğin buğday yediğini gören<br />

Mustafa “Çüş hayvan çüş” der<br />

namazın üstünde. İbrahim “Niye bana demedin ben<br />

eşeği kovalardım” der. Mustafa kızarak “Lanet<br />

olsun sana da eşeğe de” der. Eşeği kovması için<br />

Mustafa’nın söylemesine gerek var mıdır? Amacı<br />

onun namazın üstünde kurallara uyup uymadığını<br />

test etmektir.<br />

İbrahim KAYA bir evde misafirdir. Karı koca<br />

arasında çıkan tartışma sofrada devam eder. Kadın<br />

kocasına “Senin söylediklerin doğru çıkarsa ben<br />

köpekle yal yiyeceğim” der. İbrahim hemen söze<br />

girer “Zaten sen köpekle yal yiyorsun” deyip<br />

kocasını gösterir. Nükteleri kendisi yaratır.<br />

Kadabela değişen köy isimlerinden nasibini alıp<br />

GÜNGÖREN olsa da daha çok Kadabela adıyla<br />

bilinir. Atma Aşiretinin ilk köyü olarak sınır<br />

başlangıcını temsil eder. İnsanları misafirper<strong>ve</strong>r <strong>ve</strong><br />

çalışkandır.<br />

Günümüz koşulları eski misafirse<strong>ve</strong>rliğin yerini tutmasa<br />

da halen geleneklerinden gelen konukse<strong>ve</strong>rlik<br />

devam etmekte.<br />

Şimdilik kadaları <strong>ve</strong> belaları bir kenara bırakıp<br />

yaşam mücadelesi <strong>ve</strong>rmekteler.<br />

Son zamanlarda hayvan tacirlerine kaptırdıkları<br />

paralarını nasıl alacaklarını kara kara düşünmekten<br />

başka şanslarının olmadığı ise apaçık ortada.


Hikaye...<br />

Bugün yine ayrı düşmüşlüğüm geldi ahlıma,<br />

senden, gardaşlarımdan, bibimden tekmil<br />

herkesten. Gariplik zor iş ana, zor iş. Allah<br />

<strong>ve</strong>kil hemi de kahır <strong>ve</strong>rici.<br />

Soyha gader bizi yaban ellere attı neydek. Aney<br />

buralar tavatır gözel, gözel emme gurban olam sağa;<br />

bacı gardaş olmayınca, ciğerlerimi görmeyince çekilmiyi…<br />

Goca, goca vapurların dumanları benim göynümü<br />

garartmak için çıhıy, düdükleri içimi yaralamak için<br />

ötüy sanıyım. Biri gözüm dese, gözün çıhsın deyi<br />

gibi geliy. Bazı geceler ağlıyım, ağlıyım da uyuyum.<br />

Gurbetlik, gariplik dedim ya gerisini niyneyem<br />

adam.<br />

İrelide bibim gızı Hatça’ya gidek dedik, Hasan<br />

gilin Süloynan… Ben senin eskiden diktigin çatmalı<br />

köyneği geydiydim. Gı Ana işte o zaman nasırlı<br />

elleriğin sıcaklığını hissettim eynimde. Ellerin dert<br />

görmesin gurban olam anam…<br />

Hatça Bacı bizi bi eyi garşıladi ki, gör ki göresin.<br />

Bize kömbe bişirmis, küllük bişirmis. Basmaç da<br />

ettimdi eyiki geldiğiz dedi. Yaşı kesilesice Sülo, ne<br />

şen şakrak ula. Bizi gırdı geçirdi yaşamasica.<br />

Asgerlikten İstanbul’a ilk gelişinden laf etti de…<br />

Allah hakkı için yiğit be…<br />

Ha.. Ana Hatça Bacımın, bi oğlu var ki, ne gader<br />

desek o gader akgilli yaşamasica. Bi de <strong>Arguvan</strong><br />

Havası söylüykü heç sorma, bizi dertlendirdi. Dert<br />

dedim de aklıma geldi ana.. Emmimgilin Memmet<br />

çok ağır hasteymis, vah beniiii… Allah şifalık <strong>ve</strong>re.<br />

Gı Ana!...<br />

Biz gurbet guşlarının dertlerinin şifası, o bizim<br />

yanih havalarımız, yanih galbimiz gader yanih<br />

türkülerimiz. Ahhh anam ahhh! içim gene ezim,<br />

ezim eziliyi, galbim üzülüyü, gulahlarım bizim eski<br />

teyipte ‘dertlinin derdi bilinmez’ türküsünü diğniyi.<br />

Diynedim, diynedim gene mektibime devam<br />

ediyim.<br />

Ben ölem, sizi, emmimi, memmedi, bacılarımı,<br />

hele hele gözel Anam seni çok öksedim.<br />

Neydiysigiz? Halıgız hatiriğiz nassi? Ne var, ne<br />

yok?. Celal Appas yoldaşığız olup, hepiğize eyilik,<br />

gözellik, govvat <strong>ve</strong>rsiğ. Mal, davar nassi? Ekinler<br />

nassi eyi mi? Gurban olam siz sizi perişan etmeesigiz<br />

ha, canığızın gıymatını bilin.<br />

Geliyim deyyim, gelemiyim, görem deyyim,<br />

göremiyim. Amaan adam… geçim derdi işte soyhaya<br />

gala noğlacak, dert sokasıca boğaz yok mu?<br />

Boğaz!! kimimizi, Irıma atıy, kimimizi Gırıma…<br />

Bizi bize hasret goyyu, yalağız goyyu, garip goyyu<br />

be… Bilmiyim bu ayrılık neree gader sürecek.<br />

Ana, yaza gader mi yohsa, güze gader mi surecek<br />

bilmiyim. Of, of adığ galles ola gurbetlik.<br />

Burnumda tutuyu anigin gokusu, Oy gurban…<br />

Emme benim mektubum burayaça.<br />

Sana, gardaşlarıma, bibim gile, gonu gomşuya,<br />

herkese, hepiğize, bağa selam yok mu deenlere,<br />

selam eder, hasretle guccüklerin gözlerinden, böyüklerin<br />

ellerinden öperim.<br />

Oğlun Hasan Hüseyin…<br />

Fahrettin Gülşahin<br />

YAZARIN NOTU:<br />

1983 <strong>Arguvan</strong> Lisesi...<br />

Yıl sonu tiyatrosunda okunmak üzere "<strong>Arguvan</strong> Ağzı"ile yazdığım bir (replik)<br />

mektup... Metnin oluşmasında etkin desteğini esirgemeyen Edebiyat Ögretmeni<br />

Sn. Sultane ÇEVİK <strong>ve</strong> onca zamandır arşivinde tutup, bu akşam yayınlayan<br />

Sayın Ali İBİK'e teşekkür ederim... Gerek çeşitli coğrafyalarda yaşamlarını<br />

sürdüren değerli <strong>Arguvan</strong>lı dostlarıma, gerekse <strong>Arguvan</strong> türküleri ile 'hemhal'<br />

olan tüm 'Can'lara ithaf oluna...<br />

Saygılarımla.<br />

9


10<br />

Gece<br />

<strong>Arguvan</strong>lılar “Yozlaşmaya<br />

Karşı <strong>Eğitim</strong>” dedi<br />

Gençlerin yetişmesine önem <strong>ve</strong>riniz, çünkü<br />

bu yolda en küçük ihmal, ülkenin yapısını <strong>ve</strong><br />

geleceğini yok eder. (Aristoteles)<br />

Bu sözün anlam bulduğu bir dayanışma günü<br />

yaşandı…<br />

<strong>Arguvan</strong> <strong>ve</strong> <strong>Köyleri</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Kültür</strong> <strong>Vakfı</strong>’nın<br />

eğitim amaçlı düzenlemiş olduğu, dostluk<br />

<strong>ve</strong> dayanışma yemeği, 19 Kasım 2011 tarihinde<br />

Ümraniye Salon Prenses’te yapıldı. Geceye<br />

<strong>Arguvan</strong>lılar <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong> dostlarının göstermiş<br />

olduğu yoğun ilgi, salonu dolduran tüm konukları<br />

olduğu kadar, Vakıf yönetimini de mutlu etti.<br />

<strong>Eğitim</strong>e katkı sunmak amacıyla düzenlenen gecede,<br />

Vakıf başkanı Mehmet KIZILDAŞ bir konuşma<br />

yaparak katılan tüm dostların göstermiş olduklar<br />

duyarlılığa teşekkür etti.<br />

“<strong>Eğitim</strong> kötülükleri önlemenin en temel yol-<br />

Azmi Tulunay<br />

<strong>Arguvan</strong> <strong>ve</strong> <strong>Köyleri</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Kültür</strong> <strong>Vakfı</strong>’nın eğitim amaçlı düzenlemiş<br />

olduğu, dostluk <strong>ve</strong> dayanışma yemeği, 19 Kasım 2011 tarihinde<br />

Ümraniye Salon Prenses’te yapıldı.<br />

larından biridir. Cehalet <strong>ve</strong> gericiliğe dur<br />

demenin başlıca yoludur.”<br />

KIZILDAŞ, konuşmasında “Değişen global dünyada,<br />

insan ilişkilerinin <strong>ve</strong> samimiyetin donuklaştığı,<br />

menfaat ilişkilerinin ön planda tutulduğu, sanal<br />

alemin insan duygularını yozlaştırdığı <strong>ve</strong> her şeyden<br />

Başkan KIZILDAŞ:<br />

“Toplumda bireyselliğin<br />

körüklendiği, cahilliğin kol<br />

gezdiği, depremde enkaz<br />

altında kalmanın kader<br />

sayıldığı, eğitime ayrılan<br />

bütçenin diyanete ayrılan<br />

bütçenin gerisinde kaldığı<br />

bir dönemde öğrencilerin<br />

kurumlardan alacağı<br />

küçük burslara muhtaç<br />

edildiği bir süreci yaşıyoruz.


Gece<br />

önemli olan kültürümüzün artık yok denecek kadar<br />

azaldığı bir süreçten geçiyoruz. <strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong><br />

olarak bu yozlaşmaya <strong>ve</strong> kirliliğe karşı kültürümüzü<br />

korumanın mücadelesini <strong>ve</strong>riyoruz.<br />

Yargının siyasallaştığı, gazetecilerin haber yazmaktan<br />

korktuğu, köşe yazarlarının eleştirmekten<br />

çekindiği, öğrencilerin hak aramaktan dolayı hapse<br />

atıldığı, haklarını arayan emekçilerin biber gazına <strong>ve</strong><br />

coplamaya maruz kaldığı, iktidara muhalefet etmenin<br />

örgüt üyeliği <strong>ve</strong> çete oluşturmayla suçlandığı,<br />

akademisyenlerin, bilim adamlarının tutuklandığı bir<br />

dönemden geçiyoruz.<br />

Bizler, çocuklarımızın, gençlerimizin gelecekte<br />

karşı, karşıya kalacakları karanlık günleri yaşamamak<br />

için bu günden örgütlü bir mücadelenin gerekli<br />

olduğunu görüyor, bu konuda bütün birey <strong>ve</strong> sivil<br />

toplum kuruluşlarının üzerine düşeni eksiksiz yapması<br />

gerektiğini düşünüyoruz” dedi.<br />

<strong>Eğitim</strong>e ayrılan bütçe diyanete ayrılan<br />

<strong>Arguvan</strong> Belediye<br />

Başkanı Hüseyin Taştan<br />

<strong>Arguvan</strong> Kaymakamı<br />

Mehmet Maraşlı<br />

bütçenin gerisinde<br />

KIZILDAŞ “Toplumda bireyselliğin körüklendiği,<br />

cahilliğin kol gezdiği, depremde enkaz<br />

altında kalmanın kader sayıldığı, eğitime ayrılan<br />

bütçenin diyanete ayrılan bütçenin gerisinde<br />

kaldığı bir dönemde öğrencilerin kurumlardan<br />

alacağı küçük burslara muhtaç edildiği bir süreci<br />

yaşıyoruz.<br />

Bizlere bu olumsuz süreci yaşatanlara inat, eğitim<br />

almak isteyip de maddi olanaksızlıklar nedeniyle<br />

eğitimlerine devam etmekte zorluk çeken öğrenci<br />

kardeşlerimize destek olmak bizim için zorunluluktur.<br />

<strong>Eğitim</strong>in önemini bilen bir topluluk olarak, yüksek<br />

okulda öğrenim gören ihtiyaç sahibi öğrencilerimize<br />

burs sağlamak amacıyla düzenlediğimiz,<br />

gecede geçen yıl olduğu gibi katkı <strong>ve</strong> desteğinizin<br />

artarak süreceğini biliyoruz. Bu amaçla düzenlediğimiz<br />

dayanışma gecemize gelerek bizlere güç<br />

katan tüm dostlara teşekkür ediyorum’’ diyerek<br />

konuşmasını tamamladı.<br />

CHP İstanbul Millet<strong>ve</strong>killeri<br />

Mevlüt Aslanoğlu <strong>ve</strong> Süleyman Çelebi<br />

11


12<br />

Gece<br />

Geceye siyasi parti <strong>ve</strong> sivil toplum kuruluşlarının<br />

temsilcileri de katıldı<br />

Geceye <strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanı Hüseyin<br />

Taştan, <strong>Arguvan</strong> kaymakamı Mehmet Maraşlı,<br />

CHP İstanbul Millet<strong>ve</strong>kili Süleyman Çelebi,<br />

Mevlüt Aslanoğlu, İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı <strong>ve</strong><br />

<strong>Arguvan</strong> köy dernekleri başkanları <strong>ve</strong> yönetim<br />

kurulu üyelerinin tamamı katıldı. Birçok sivil<br />

toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de katıldığı<br />

gecede konuşma yapan, <strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanı<br />

Hüseyin Taştan, başta vakıf yönetimine <strong>ve</strong> tüm<br />

<strong>Arguvan</strong>lı kurumlara bu göstermiş oldukları birlik <strong>ve</strong><br />

beraberliklerinden dolayı memnuniyetini ifade etti.<br />

<strong>Arguvan</strong> Kaymakamı Mehmet Maraşlı, CHP<br />

Milet<strong>ve</strong>killeri Süleyman Çelebi <strong>ve</strong> Mevlüt<br />

Aslanoğlu da birer konuşma yaparak <strong>Arguvan</strong>lıların<br />

birlikte başarılı işler yaptıklarını söyleyerek bu çalışmalarından<br />

dolayı <strong>Arguvan</strong>lılara teşekkür ettiler.<br />

Gençleri eğitmenin amacı, onları yaşamları<br />

boyunca kendi kendilerini eğitmeye hazırlamaktır.<br />

(Robert Manart Hatchins)<br />

Ne kadar doğru söylemiş Robert Manart. Bu<br />

gecenin en anlamlı yanıydı dayanışma, konuşmalar


Gece<br />

bittiğinde işin en önemli <strong>ve</strong> en zor olanını başarmaktı.<br />

Öyle de oldu doğrusu…<br />

<strong>Arguvan</strong>lılar eğitime büyük önem <strong>ve</strong>riyor.<br />

Başkanın konuşmasının ardından, Vakıf yönetiminden<br />

Hasan Aydın sahneye gelerek, <strong>Arguvan</strong>lılar’ın<br />

<strong>ve</strong> dostlarının bu anlamlı günde gecemize katılarak<br />

bizlere destek olduklarında dolayı teşekkür ederim<br />

dedi. Geçmiş dönemdeki gecemizde, burs <strong>ve</strong>ren,<br />

katkı sunan, kurum <strong>ve</strong> kişilerin isimlerini de anons<br />

ederek ayrıca teşekkürlerini iletti. Aydın bir kez daha<br />

burs katkısı sunmak isteyenlerin isimlerini okumaya<br />

başladığında, görüldü’ ki <strong>Arguvan</strong>lılar eğitime<br />

büyük önem <strong>ve</strong>riyor. İş<strong>ve</strong>reninden memuruna,<br />

esnafından emeklisine kadar herkes eğitime katkı<br />

sunuyor. Bir kez daha görüldü ki eğitime destek <strong>ve</strong>ren<br />

gönüllü <strong>Arguvan</strong>lılar <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong>lı gibi düşünen<br />

<strong>Arguvan</strong>lı dostları oldukça çoğunluktaydı. <strong>Eğitim</strong>e<br />

yoğun katkı ilgisini gören Hasan Aydın’ın mutluluğu<br />

gözlerinden okunuyordu. Hasan Aydın; eğitime katkı<br />

sunan dostlarımızın anonsunu yaparken, bir taraftan<br />

da eğitimin anlam <strong>ve</strong> önemini anlatırken, dostlarımızın<br />

dayanışma ruhuna vurgu yapmaktan da geri<br />

kalmıyordu. Dayanışmanın en güzel örneklerinin<br />

sergilendiği bu anlamlı gecede, eğitim şart ama<br />

dayanışma da şart, denildi adeta…<br />

<strong>Arguvan</strong> türkülerin başkenti sayılır<br />

Gecede halk müziği sanatçılarından Töre Anadolu,<br />

yöresel sanatçılarımızdan Cemal Öztaş <strong>ve</strong> 1998 yılı<br />

<strong>Arguvan</strong> türküleri ses yarışması birinci olan, Sercan<br />

Direk sahne aldı. İlk sahneye çıkan Sercan Direk’in<br />

seslendirdiği türkülerin ardından, yöresel sanatçımız<br />

Cemal Öztaş konuklara <strong>Arguvan</strong> türkülerinden<br />

seçmeler okudu. Herkesi <strong>Arguvan</strong>’a götürdü.<br />

Ardından herkesin heyecanla beklediği sanatçı Töre<br />

Anadolu, hem seslendirdiği türkülerle hem de<br />

hareketli oyun havalarıyla geceyi coşturdu.<br />

Hasan Aydın<br />

Düzenlenen yemekli gecenin sonuna gelindiğinde,<br />

geceye katılan tüm konukların memnuniyeti, ayrıca<br />

Vakıf yönetiminin bu anlamlı geceyi başarıyla sonuçlandırması,<br />

tabi herkesten çok gecenin emeğini çeken<br />

yönetim kurulunu memnun ettiği açıkça görülebiliyordu.<br />

Haklı bir gurur, tatlı bir yorgunluktu yüzlerine<br />

yansıyan. Bütün bu güzelliğe sunumu ile katı sunan,<br />

programı başarılı bir şekil de sunan Funda Salman’a,<br />

emeği gecen Vakıf yönetimine <strong>ve</strong> köy dernek başkanlarına,<br />

<strong>Arguvan</strong>lılar’a <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong> dostlarına çok çok<br />

teşekkürler…<br />

Sercan Direk<br />

Cemal Öztaş Töre Anadolu<br />

13


14<br />

Genel Kurul<br />

VAKFIMIZIN 12. GENEL KURULU YAPILDI<br />

YÖNETİM GÜVEN TAZELEDİ<br />

<strong>Vakfı</strong>mızın 12. Genel Kurul toplantısı 29 Ocak<br />

2012 Pazar günü saat 13.00’de kurucu üyelerimiz,<br />

dernek başkanlarımız <strong>ve</strong> misafirlerimizin<br />

katılımı ile yapıldı.<br />

Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Kızıldaş’ın<br />

konuşması ile genel kurul başladı. Saygı duruşundan<br />

sonra Divan heyetinin seçimine geçildi. Verilen bir<br />

önerge ile Divan başkanlığına Sadık Kayhan,<br />

Başkan Yardımcılığına Nimet Karabulut,<br />

Yazmanlıklara Hüseyin Kızıldaş, Şahap Gü<strong>ve</strong>n<br />

önerildiler. Oy birliği ile önerge kabul edildi. Divan<br />

heyeti yerini aldıktan sonra gündem’in üçüncü maddesi<br />

olan faaliyet raporu Mehmet Kızıldaş tarafından<br />

powerpoint programı ile projeksiyon cihazından<br />

sunuldu.<br />

Faaliyet raporunun okunmasından sonra denetim<br />

kurulu raporu, Denetim Kurulu Başkanı Zeynel Suna<br />

tarafından okundu. Söz alan kurucular, titiz <strong>ve</strong> öz<strong>ve</strong>rili<br />

çalışmalarından dolayı yönetim kuruluna teşekkür<br />

ettiler. Divan başkanı bu maddeleri ayrı ayrı oylamaya<br />

sundu <strong>ve</strong> oy birliği ile yönetim <strong>ve</strong> denetim<br />

raporları ibra edildi. Tekrar söz alan Mehmet<br />

Kızıldaş Yönetim Kurulu adına, kuruculara gösterdikleri<br />

gü<strong>ve</strong>nden dolayı teşekkür etti.<br />

Devamında tahmini bütçenin okunması için Divan<br />

Başkanı, Celal Yıldırım’a söz <strong>ve</strong>rdi. Celal Yıldırım<br />

tahmini bütçeyi kuruculara okudu.<br />

Gündemin en önemli maddesi olan, yeni yönetim <strong>ve</strong><br />

denetim kurullarının seçimine sıra geldi. Divan<br />

Başkanlığına bir önerge sunuldu. Divan Başkanı,<br />

başka önerge <strong>ve</strong>ya aday olup olmadığını sordu. Başka<br />

önerge <strong>ve</strong> aday olmayınca tek önerge oylamaya<br />

sunuldu. Oy birliği ile aşağıdaki liste seçildi:<br />

YÖNETİM KURULU ASİL LİSTESİ<br />

Mehmet Kızıldaş<br />

Hasan Aydın<br />

Ali Haydar Karaçam<br />

Veysel Karahan<br />

H. Yusuf Mola<br />

Erol Çakmak<br />

Seydi Değirmenci<br />

YÖNETİM KURULU YEDEK LİSTESİ<br />

Sakine Yıldırım<br />

Fatma Kılıç<br />

Aziz Fidan<br />

Ahmet Fırat<br />

Muharrem Korkmaz<br />

Güneş Suna<br />

Zülbent Özbakır<br />

DENETİM KURULU ASİL LİSTE<br />

Zeynel Suna<br />

Metin Öztürk<br />

Ali ihsan Cömert<br />

DENETİM KURULU YEDEK LİSTE<br />

Ali Ekber Özdemir<br />

Ali İhsan Kaplan<br />

Temenniler maddesinde, Kurucular söz alarak önerilerde<br />

bulunurken tekrar seçilen <strong>ve</strong> yönetime yeni<br />

katılanlara başarılar dilediler. Yeni seçilen yönetim <strong>ve</strong><br />

denetim kurullarına bu zorlu <strong>ve</strong> öz<strong>ve</strong>rili görevde<br />

başarılar diliyoruz.


Vakıf Faaliyetleri<br />

Mevcut vakıf yönetim kurulunun 2010 - 2012 yılları arasında yaptığı<br />

etkinlik <strong>ve</strong> çalışmalar genel kurulda kurucu üyelere sunuldu.<br />

Herkesin takdirini kazanan çalışmaları tüm <strong>Arguvan</strong>lılar’la dergimiz<br />

aracılığı ile paylaşıyoruz.<br />

2010 - 2011 Dönemi Vakıf Faaliyetleri<br />

ARGUVANLI KURUMLARI İLE ORTAK ETKİNLİKLER<br />

DÜZENLEMEK AMACI İLE TOPLANTILAR YAPILDI.<br />

Yönetim Kurulumuz, 2 yıllık faaliyet döneminde kurumsallığa<br />

önem <strong>ve</strong>rdi. Bütün <strong>Arguvan</strong>lı kurumlarla düzenli toplantılar<br />

yapıldı. Yapılması gereken faaliyetler hakkında görüş <strong>ve</strong><br />

fikir alış<strong>ve</strong>rişinde bulunuldu <strong>ve</strong> ortak organizasyonlar<br />

gerçekleştirildi. <strong>Vakfı</strong>mız ilkeli birlikteliği benimsemiş,<br />

faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde <strong>Arguvan</strong>lı kurumların<br />

ortak kararlarından ödün <strong>ve</strong>rmeden faaliyetlerini geniş<br />

kitlelerin katılımı ile gerçekleştirmiştir. Başarıyı giden yol<br />

mevcut olan barçaları bir araya getirmekle <strong>ve</strong> bütünleştirmekle<br />

mümkündür. İki yıllık faaliyet döneminde yönetim<br />

kurulumuz bütün <strong>Arguvan</strong>lı kurumlarla birlikte hareket<br />

etmeyi başarmıştır.<br />

10. <strong>ve</strong> 11. ARGUVAN TÜRKÜLERİ SES YARIŞMALARINI<br />

DÜZENLEDİK<br />

<strong>Arguvan</strong> türküleri, Türk Halk Müziği içinde önemli bir yere<br />

sahiptir. Bu değere sahip çıkmak, müzik kamuoyunca daha<br />

belirgin hale getirmek, gelecek kuşaklara taşıyabilmek adına<br />

vakfımız <strong>Arguvan</strong> türküleri ses yarışması düzenlemektedir.<br />

En son 11.sini düzenlediğimiz ses yarışmasında bu güne<br />

kadar çok sayıda sanatçı yetiştirmiştir. <strong>Arguvan</strong>lının hemen<br />

hemen her evinde bir bağlama <strong>ve</strong> çok güçlü sesler olduğu bilinmektedir.<br />

Bu sesleri açığa çıkarmak müzik dünyasına<br />

kazandırmak amacıyla ses yarışmalarımızın öneminin bir kat<br />

daha arttığı söz konusudur.<br />

<strong>Arguvan</strong> türküleri; kurak toprakların yankılanması mı,<br />

yoksa susuzluktan çatlamış toprakların isyanımı? Bu<br />

yeşilden uzak bozkırlarda yeşeren isyanı, insanlık adına aşk<br />

adına sevda adına; içinde efkâr içinde sevda, içinde ayrılık <strong>ve</strong><br />

gurbet olan türkülerimizi sanatçılarımızı müzik kamuoyunda<br />

duyurmaya çalıştık. Yıllardan beri düzenlemiş olduğumuz<br />

<strong>Arguvan</strong> türküleri ses yarışmaları ile türkülerimizi tanıttık <strong>ve</strong><br />

güzel sesler ortaya çıkarttık. Toplum nezdinde çok değerli<br />

imajlar yarattık. Kendi çevremizde <strong>ve</strong>ya bizi tanıyan kitle<br />

örgütleri çevresinde örnek gösterildik.<br />

10. <strong>Arguvan</strong> Türküleri Ses Yarışması Zübeyde Hanım<br />

Ögretmenevi’nde Geniş Katılımla Yapıldı. Yarışma sonucunda<br />

Erol Parlak başkanlığındaki jürinin değerlendirmesi neticesinde<br />

Metin Erbek birinci, Songül Demir ikinci, Barış<br />

Cırıt üçüncü oldu.<br />

11.<strong>Arguvan</strong> Türküleri Ses Yarışmasını yoğun bir katılım<br />

ile Yeditepe Üni<strong>ve</strong>rsitesi Konferans salonunda gerçekleştirdik.<br />

Jüri Başkanlığını İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Konservatuar Bölüm Başkanı Öğretim Üyesi Prof. Ali<br />

Yılmaz'ın yaptığı ses yarışmasına yöremiz değerli<br />

sanatçılarından Hacı Engüzel de katıldı. <strong>Arguvan</strong> Belediye<br />

15


16<br />

Vakıf Faaliyetleri<br />

Başkanımızın da katıldığı ses yarışmasında birinci Hakan<br />

Çakmak, ikinci Gülistan Mola, üçüncü Canan Sevinç olarak<br />

seçildiler.<br />

ULUSLARARASI ARGUVAN TÜRKÜ FESTİVALİ<br />

2003 yılında başlayan Türkü Festivali aralıksız her yıl<br />

devam etti. Festival, sekizincisinde sınırları aşarak,<br />

‘Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivali’ ünvanını almıştır.<br />

Dünya halk müziklerinden sanatçıların katılımı ile Dünya<br />

halklarının kardeşliği <strong>Arguvan</strong> coğrafyasında yankı bulmuştur.<br />

Ulusal boyutta gerekli ilgi <strong>ve</strong> alakanın geniş kitlelere<br />

yayılması ile birlikte Halk müziğinin uluslararası arenaya<br />

taşınmasıyla, hem halk müziğinin, hem de ilçemizin tanınmasında<br />

büyük bir önemi olduğu tartışılmaz bir gerçekliktir.<br />

Kısaca ülkemizde yaşanan festival etkinliklerinden<br />

bahsedecek olursak; hemen hemen her sanat dalının festival<br />

organizasyonu yapılmaktadır. Hatta sanat dalından öte her<br />

ilçenin <strong>ve</strong> çoğu köylerin önemli ürünlerinin tanıtılması<br />

amacıyla da festivaller yapılmaktadır. Ülkemizde çok önemli<br />

bir yere sahip olan halk müziğinin festivali de <strong>Arguvan</strong><br />

ilçemizde yapılmaktadır. Ülkemizde söylenen her bölgenin<br />

müzikleri festivallerimizde yerini almıştır. Geniş kitleleri<br />

kucaklayan halk müziğinin canlı organizasyonu ilçemizde<br />

yapılması hem halk müziği adına hem de ilçemiz adına ne<br />

kadar önem arz ettiğini örnek ile tanımlayacak olursak;<br />

Cannes şehri filim festivalleri ile tanınır. Rio karnavalları ile<br />

tanınır, <strong>Arguvan</strong> da Türkü Festivalleri ile tanınacaktır.<br />

<strong>Arguvan</strong> deyince akla türkü festivali <strong>ve</strong> türküler gelecektir.<br />

Bu <strong>ve</strong>sile ile yönetim kurulumuzun da içinde bulunduğu;<br />

24-25 Temmuz 2010 tarihinde 8. Uluslararası <strong>Arguvan</strong><br />

Türkü Festivali; <strong>Arguvan</strong> Belediyesi, <strong>Arguvan</strong> <strong>ve</strong> <strong>Köyleri</strong><br />

<strong>Eğitim</strong> <strong>Kültür</strong> <strong>Vakfı</strong> <strong>ve</strong> Köy Derneklerinin ortak organizasyonu<br />

olarak düzenlendi.<br />

Festival, Çayırlı (Arakel) Köyü’nde kahvaltı buluşması ile<br />

başladı. Sokak Tiyatrosu gösterimi yapıldı.<br />

Panel düzenlendi. Resim sergisi açıldı. Değişik kültürlerden<br />

birçok sanatçı ezgilerini seslendirdi.<br />

23-24 Temmuz 2011 tarihinde 9. Uluslararası <strong>Arguvan</strong><br />

Türkü Festivali; <strong>Arguvan</strong> belediyesi, <strong>Arguvan</strong> <strong>ve</strong> <strong>Köyleri</strong><br />

<strong>Eğitim</strong> <strong>Kültür</strong> <strong>Vakfı</strong> <strong>ve</strong> Köy Derneklerinin ortak organizasyonu<br />

olarak düzenlendi.<br />

Festival, Çavuş Köyü’nde Kahvaltı buluşması ile başladı.<br />

Bozan Köyü Şah Sultan dergahı ziyaret edildi,<br />

Şairler Buluşması yapıldı. ‘Nasıl Bir Anayasa’ Paneli<br />

düzenlendi. Sokak tiyatrosu gösterileri sergilendi.<br />

Sahne Tiyatrosu sergilendi. Köylerde tiyatro gösterileri<br />

yapıldı. Canlı performans ile Ebru sanatı çalışmaları yapıldı.<br />

EĞİTİM İÇİN DOSTLUK VE DAYANIŞMA GECELERİ<br />

DÜZENLENDİK<br />

16.10.2010 Tarihinde Salon Vals’te, 19. 11. 2011 Tarihinde<br />

Ümraniye Salon Prenses’te yoğun bir katılımla, dostluk <strong>ve</strong><br />

dayanışma gecelerimizi gerçekleştirdik. Geceyi yüksek<br />

öğrenimde okuyan ihtiyaç sahibi öğrencilerimize burs <strong>ve</strong>rebilmek<br />

amacıyla düzenledik.<br />

<strong>Arguvan</strong>lı hemşehrilerimizin <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong>lı dostlarımızın<br />

değerli katkılarıyla yüksek öğrenim gören öğrencilerimizin<br />

sayısını 111 öğrenciye çıkardık. Emeklisinden ev hanımına<br />

sanayicisinden esnafına işçisinden memuruna kadar hemen<br />

hemen her kesimden eğitime katkı sunması, eğitim<br />

burslarının tabana yayılması anlamına gelmektedir. Bu da<br />

<strong>Arguvan</strong>lılar’ın eğitime <strong>ve</strong>rdiği önemi göstermektedir.<br />

Ayrıca taşımalı sistem ile eğitim <strong>ve</strong>ren Cumhuriyet


Vakıf Faaliyetleri<br />

İlköğretim okuluna yemekhane yapımı için 5000 TL maddi<br />

katkı, <strong>Arguvan</strong> Lisesine tarih <strong>ve</strong> coğrafya sınıfı, Atatürk<br />

İlköğretim Okuluna akıllı tahta bağışında bulunduk.<br />

KAHVALTILI TOPLANTILAR DÜZENLEDİK<br />

Birlikte olmak adına, kahvaltılı toplantılar düzenledik.<br />

Amaç kahvaltı yapmak değildi elbette; hani derler ya gözden<br />

uzak olan, gönülden de uzak olur. Bizler bütün <strong>Arguvan</strong>lılar’ı<br />

gözden <strong>ve</strong> gönülden uzak etmemek için kahvaltı gönleri<br />

düzenledik. Belki kahvaltı günlerimizde belli bir gündem<br />

yoktu ama amaç o kadar önemliydi ki, yan yana durabilmek,<br />

birlikte lokmalarımız yutup birlikte hareket edebilmek, birlikte<br />

düşünüp birlikte kararlar alabilmekti.<br />

Bizler kahvaltı günlerini düzenlerken önemli mesajlar da<br />

ilettik, bundan sonrada birliktelikler adına daha önemli etkinlikler<br />

yapılacağını düşünüyoruz. Bir etkinliği başlatabilmek<br />

önemlidir. Ama daha da önemlisi bu etkinlikleri daha ilerlere<br />

taşıyabilmek, daha geniş kitlelerle yapabilmektir. Başarı ödül<br />

değildir, asıl ödül başarıyı sürdürebilmektir.<br />

DOSTLARIMIZA ZİYARETLER GERÇEKLEŞTİRDİK<br />

<strong>Vakfı</strong>mıza emek <strong>ve</strong>ren maddi manevi katkı sunan dostlarımıza<br />

ziyaretler gerçekleştirdik. Sürekli irtibat halinde<br />

olmaya çalıştık. Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi <strong>ve</strong><br />

Belediye Başkan Yardımcısı Sadık Kayhan’ı ziyaret ettik.<br />

Maltepe Belediyesi Başkan Yardımcısı Nimet Karabulut’u<br />

ziyaret ettik.<br />

<strong>Arguvan</strong> kültürünün tanıtılması amacıyla Anadolu <strong>Kültür</strong><br />

A.Ş.’yi ziyaret ettik. Değişik tarihlerde kurucularımıza,<br />

<strong>Arguvan</strong>lı hemşehrilerimize <strong>ve</strong> dostlarımıza ziyaretler<br />

gerçekleştirdik.<br />

DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ’NÜ KUTLADIK<br />

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü vakıf merkezinde<br />

kutladık. Günün önem <strong>ve</strong> anlamını Yönetim Kurulu üyemiz<br />

Sakine Yıldırım <strong>ve</strong> Fatma Kılıç sundu. Altın Portakal ödüllü<br />

Gündelikçiler belgeseli izlendi, Halk evleri Yönetim<br />

Kurulu üyesi Semra Ocak Türkiye’de <strong>ve</strong> Dünya’daki kadın<br />

hareketleri üzerine konuştu. İkinci yıl Hatice Eroğlu<br />

Akdoğan konuşmacı olarak katıldı, kadını konu alan resimler<br />

sergilendi. Etkinliklerin sonunda Yasemin Eroğlu, Özlem<br />

Özdemir <strong>ve</strong> Ebru Kayhan’dan türküler dinlendi.<br />

GÖRSEL VE YAZILI BASINDA YER ALDIK<br />

<strong>Arguvan</strong> kültürünü tanıtmak, vakfımızın faaliyetlerini<br />

kamuoyuna duyurmak amacıyla TV <strong>ve</strong> Radyo programlarına<br />

katıldık.<br />

Yaptığımız etkinlikler; Birgün, Cumhuriyet, Hürriyet,<br />

Gazete Ataşehir, Ataşehir’de Gündem, Gazete Kadıköy <strong>ve</strong><br />

Malatya yerel gazete <strong>ve</strong> internet sitelerinde yer aldı.<br />

17


18<br />

Vakıf Faaliyetleri<br />

Bizimle her alanda birlikte olan, her haberimizi sitesinde<br />

yayınlayan <strong>Arguvan</strong> Haber’de yer aldık.<br />

SÖYLEŞİLER VE DİNLETİLER DÜZENLENDİK<br />

30.05.2010 Yansı <strong>Kültür</strong> Sanat <strong>ve</strong> Beşik Halk Oyunları<br />

Derneği ile ortak Yeditepe Üni<strong>ve</strong>rsitesi Konferans<br />

Salonunda, kurs alan öğrencilerimiz, gösterilerini ailelerine<br />

<strong>ve</strong> seyredenlere sergilediler.<br />

18.06.2010’da Gitar öğrencilerimiz vakıf merkezinde dinleti<br />

<strong>ve</strong>rdiler.<br />

12.12.2010’da Vakıf merkezinde düzenlenen söyleşinin<br />

konuğu, hemşehrimiz şair yazar Arife Kalender oldu.<br />

Söyleşiyi Kadir İncesu yönetti. Kalabalık bir dinleyici<br />

kitlesinin olduğu toplantıya sanatçımız Muharrem Temiz<br />

türküleriyle renk kattı.<br />

20.03.2011’de Vakıf Merkezinde Yöremiz Şair <strong>ve</strong> sanatçısı<br />

Muzaffer Özdemir'in son çıkan “Dalından Işık Kopardım”<br />

isimli şiir kitabı üzerine söyleşi <strong>ve</strong> ardından dinleti sunuldu.<br />

ETKİNLİKLERE KATILDIK<br />

24.10.2010 Ataşehir Dilek Sabancı Meslek Lisesi’nde<br />

düzenlenen, Turizm Haftası etkinliğine katılarak stand açtık.<br />

26-29 Mayıs 2011tarihlerinde CNR Expo fuar merkezinde<br />

düzenlenen, Malatya Tanıtım Günlerine; <strong>Arguvan</strong><br />

Kaymakamlığı, <strong>Arguvan</strong> Belediyesi ile birlikte katıldık.<br />

Zorunlu din derslerinin kaldırılması için yapılan mitinge<br />

katıldık. Kürecikte konuşlandırılması kararlaştırılan füze<br />

kalkanına karşı, Taksim’de düzenlenen basın açıklamasına<br />

yönetim kurulu olarak katıldık. 01.05.2011 tarihinde<br />

sendikaların <strong>ve</strong> demokratik kitle örgütlerinin düzenlediği 1<br />

Mayıs İşçi Bayramı’na katıldık. 19.01.2012 tarihinde Hrant<br />

DİNK davasında <strong>ve</strong>rilen kararı protesto etmek amacıyla<br />

düzenlenen mitinge katıldık.<br />

Yöremiz Derneklerinin düzenlediği; gece, piknik, Abdal<br />

Musa <strong>ve</strong> tüm etkinliklerine katıldık.<br />

ZİYARETLERİ KABUL ETTİK<br />

2011 yılı Genel seçim öncesi siyasi partiler <strong>ve</strong> bağımsız<br />

adaylar vakfımızı ziyaret ettiler.<br />

19.01.2012 CHP Malatya Millet<strong>ve</strong>kili Veli Ağbaba, CHP<br />

İstanbul Millet<strong>ve</strong>kili Kadir Öğüt <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong> Belediye<br />

Başkanı Hüseyin Taştan vakfımızı ziyaret ettiler.<br />

22.01.2012 Dostluk <strong>ve</strong> Yardımlaşma <strong>Vakfı</strong> yöneticileri <strong>ve</strong><br />

farklı sivil toplum örgütleri vakfımızı ziyaret ettiler.<br />

VAKFIMIZIN YAYIN ORGANI ARGUVAN OLGUSU DERGİSİNİ<br />

DÜZENLİ OLARAK SİZLERLE BULUŞTURDUK<br />

Yayın organımız <strong>Arguvan</strong> Olgusu yayın hayatına aralıklarla<br />

devam etse de yayın hayatını sürdürmüştür. Özellikle,<br />

faaliyet dönemimizde düzenli olarak çıkartarak, iki yıllık<br />

dönemde yedinci sayısını sizlerle buluşturduk.<br />

Yayın organımız, hem yöresel bilgi <strong>ve</strong> tarihsel olayların<br />

tanıtılmasına, hem de sanatın <strong>ve</strong> sanatçıların anlatılmasına<br />

özen göstermiştir. Politik <strong>ve</strong> siyasal duruşunda demokratik<br />

yönünü belirleyerek tam bir edebiyat dergisi özelliği kazanmıştır.<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitelerde tez hazırlamada yardımcı kaynak<br />

olarak yararlanılmıştır. Yayın organımız kalıcı bilgiler <strong>ve</strong><br />

eserler anlamında önemli bir yere sahiptir. Özellikle köylerimizin<br />

tanıtılması, tarihi bilgileri, yaşanılan kültürümüzü de<br />

belgeleyen çok önemli bir dergidir.<br />

ARGUVAN ARŞİVİNİ OLUŞTURDUK<br />

<strong>Arguvan</strong> arşivini sanal ortamda tutulmasını sağladık. Bütün<br />

faaliyetlerimizi gelecek kuşaklara taşıması <strong>ve</strong> yol göstermesi<br />

için <strong>Arguvan</strong> arşivini oluşturduk. Bütün faaliyetlerimizi bir<br />

hard diskte depoladık.<br />

KURSLARIMIZA ARALIKSIZ DEVAM ETTİK<br />

Yansı <strong>Kültür</strong> Sanat merkezinde, vakfımız merkezinde<br />

devam eden kurslarımız iki yıllık yönetim dönemimizde de<br />

devam etti. Her iki alanda aynı amaçla devam eden<br />

kurslarımız ayrı bir maliyet yükü oluşturduğundan vakıf<br />

merkezine taşınması kararlaştırıldı. Yansı <strong>Kültür</strong> Sanat<br />

merkezi vakıf merkezine taşınarak vakıf merkezimizde<br />

kurslarımız devam etmektedir. Bu kurslarımız bağlama,<br />

piyano, gitar, keman, solfej gibi derslerden oluşmaktadır.


Şiir<br />

Geçen zaman koca köyü bitirmiş<br />

Genç kalmamış çavuş köyü perişan<br />

Sevdiğim dostların çoğun götürmüş<br />

Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />

Bahçeler bozulmuş siperi yoktur<br />

Yaşlıları kalmış feri yoktur<br />

Çocuk seslerinin eseri yoktur<br />

Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />

Gü<strong>ve</strong>rcinler yuva yapmış çatıya<br />

Örümcekler ağın örmüş kapıya<br />

Yeni evler dönmüş eski yapıya<br />

Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />

Meleşecek koyun kuzu kalmamış<br />

Otlakları bomboş yozu kalmamış<br />

Ekmeğinin tadı tuzu kalmamış<br />

Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />

DİLİMİN UCUNDA<br />

Vefasız yar sana ne yaptım deyi<br />

Dilimin ucunda söyliyemiyim<br />

Neler yaptığını kendi biliyi<br />

Dilimin ucunda söyliyemiyim<br />

Benden gizli kenar gezdiklerini<br />

Yaralı yüreğim ezdiklerini<br />

Defterinden ismim sildiklerini<br />

Dilimin ucunda söyliyemiyim<br />

Söz <strong>ve</strong>rip sözünde durmadığını<br />

Kırk kez selam salıp almadığını<br />

Bir gün gelip halim sormadığını<br />

Dilimin ucunda söyliyemiyim<br />

Elinden bir bade içemediğimi<br />

Terk edip bir yere göçemediğimi<br />

Ekberi’yem yardan geçemediğimi<br />

Dilimin ucunda söyliyemiyim<br />

ÇAVUŞ KÖYÜ PERİŞAN<br />

Ali Ekber Gülbaş (Ekberi)<br />

Sağlık ocağı var bir ebe yoktur<br />

Ninni söylenecek bir bebe yoktur<br />

Okulu var amma bir talebe yoktur<br />

Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />

Su yoktur kurumuş çimdiğim göller<br />

Bakımsız kurumuş bahçede güller<br />

Şimdi yetmişinde o genç gelinler<br />

Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />

Bir mezar kazacak delikanlı yok<br />

Sokakları bomboş sanki canlı yok<br />

Hani derler ya şok oldum şok<br />

Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />

Doğup büyüdüğüm evde yıkılmış<br />

Geriye sadece bir peği kalmış<br />

Ekberi yaş yetmiş oda yaslanmış<br />

Genç kalmamış Çavuş köyü perişan<br />

AYRILIĞIN VAKTI MIYDI?<br />

Muradıma erecekken<br />

Ayrılığın vaktı mıydı<br />

Yar sefası görecekken<br />

Ayrılığın vaktı mıydı<br />

Döngel yarim döngel gayrı<br />

Yaşanmıyor senden gayrı<br />

Ağlıyorum zarı zarı<br />

Ayrılığın vaktı mıydı<br />

N’oldu böyle bize n’oldu<br />

Sensiz yüzüm gülmez oldu<br />

Gitti geldi bizi buldu<br />

Ayrılığın vaktı mıydı<br />

Ekberi’yem yardım edin<br />

Gidin yara bir şey deyin<br />

Ben duram da siz söyleyin<br />

Ayrılığın vaktı mıydı<br />

19


20<br />

Şair<br />

Dünyanın tüm<br />

kültürlerine açık şiir...<br />

Dilin içine doğmak, rüyanın içine doğmak, şiirin içine doğmak,<br />

halkın içine doğmak...<br />

Hepsi birbirinden güzel doğumlar. Bunlar kadar güzel olan bir<br />

şey de, bir kültürün, bir inancın içine, içinde doğmaktır. Tıpkı<br />

hepimizi burada buluşturan o kültürün, o inancın içine doğduğumuz<br />

<strong>ve</strong> doğuştan itibaren de onun bizim içimizde olduğu,<br />

yaşadığı, ama daha çok da bizi yaşattığı gibi.<br />

Benim maceram da hiç farklı değil. Eskişehir’de, 1956 yılında,<br />

Garip Musa ocağına bağlı bir dede evinde doğdum. Her iki<br />

dedem de, Garip <strong>ve</strong> Hüseyin Dedelerim aynı ocağa mensup iki<br />

Alevi dedesiydi. Ve ne tuhaf ikisi de cezaevinde çalışıyordu,<br />

Hüseyin Dedem Eskişehir Ceza <strong>ve</strong> Tevkifevi’nde memurdu,<br />

Garip dedemse Eskişehir Çocuk Ceza <strong>ve</strong> Islahevinde kâtip.<br />

Niyeyse? İkisi de çok genç yaşlarda terk-i diyar eyledikleri için<br />

sorma fırsatım olmadı, şimdi aklıma geliyor: sevgili dedelerim<br />

niye, başka iş mi bulamadınız?<br />

Oysa asıl işleri değildi cezaevinde çalışmak. Yine de bazen<br />

kendimi şöyle teselli ediyorum, zalimlerin orada çalışmalarındansa,<br />

çünkü zulmü, baskıyı <strong>ve</strong> eziyeti iki kere kaç kar artırırdı<br />

bir de zorbaların, zalimlerin oralarda görevli olmaları, ki nasıl<br />

artırdığını yıllardır gördük, yaşadık, hem iyi hem yufka yürekli,<br />

gözyaşları bol dedelerimin oralarda çalışmaları , oralarda yatan<br />

mahkumlar <strong>ve</strong> gençler, çocuklar için şans sayılırdı, buna defalarca<br />

tanık oldum.<br />

Asıl işleri iyilikti, iyilik mesleğiydi, cem olmaktı, bir araya<br />

gelmek, gönülleri gönüllerle buluşturmak, nefesleri nefeslerle<br />

çoğaltmak, kardeşleri kardeşlerle tanıştırmak <strong>ve</strong> yolu yolla<br />

sürmek, yılı iyilikle, dürüstlükle, doğrulukla teraziye vurmak,<br />

divana <strong>ve</strong> dara durmaktı. Kimin aşkına? Allah’ın aşkına,<br />

Muhammed’in aşkına, Ali’nin aşkına, Hasan’la Hüseyin’in, 12<br />

İmam’ın aşkına, üçler, yediler, kırklar, masum-u paklar aşkına,<br />

öyleyse insanın aşkına, insan aşkınaydı bu yapılanların hepsi de.<br />

“Yaradılanı hoş gördük Yaradandan ötürü” demişti koca<br />

Yunus, hem onu diyordu<br />

bu aşka ama hem de “yaradılanı sevdik yaradandan ötürü” diyordu.<br />

Bir yandan yeri göğe gönderiyordu, bir yandan da göğü<br />

yere indiriyordu. Bir yandan açıktı bir yandan sır, bir yandan<br />

batındı bir yandan zahir. Şah Hatayi geliyordu cemimize, Pir<br />

Sultan’ı çağırıyordu, Kul Nesimi söylüyordu sesine Edip Harabi<br />

ses <strong>ve</strong>riyordu. Cem ceme nefes nefese kalıyorduk da, bu nasıl bir<br />

şiir, nasıl bir türkü diye ben çocuk aklımla şaşkınlık makamında<br />

sevinçle he<strong>ve</strong>s ediyordum onları öğrenmeye, söylemeye, dil<br />

olmaya, nefes alıp nefes <strong>ve</strong>rmeye.<br />

Eskişehir’de iki büyük Alevi mahallesi vardı 1960’larda,<br />

Gündoğan <strong>ve</strong> Yıldıztepe, 16 da Alevi köyü. Biz Sarıkavak<br />

köyündendik ama şehirde oturuyorduk, Alevi mahallesinde değil<br />

Göçmenevleri’nde, nedense o günden beri tüm göçmenler de<br />

bana Alevi gibi gelir, Aleviler de göçmen gibi. Ve Aleviliği,<br />

Bektaşiliği saf bir kültür olarak düşünmem, göçmenlik <strong>ve</strong> göç<br />

duygusundan olsa gerek, ‘melez’ bir kültür <strong>ve</strong> inanış olarak<br />

Haydar Ergülen<br />

düşünürüm. Hiçbir<br />

şeyin yüzdeyüzünü<br />

sevmem çünkü ne<br />

kadar katışıksız olursa,<br />

ne kadar başka şeylerle<br />

karışmamış olursa o<br />

kadar da benmerkezci,<br />

ırkçı <strong>ve</strong> egemen olacağını<br />

düşünürüm<br />

çünkü. Ben e<strong>ve</strong>t koyu<br />

Aleviyim ama, kendime yüzde yüz Aleviyim demem.<br />

Sözgelimi, her inançtan, her kültürden, her dilden, her milletten,<br />

her dinden, her mezhepten bir şeyler vardır benim Alevi oluşumda<br />

diye düşünürüm. Hem zaten diğer türlüsü de sıkıcı, kötü <strong>ve</strong><br />

tehlikeli olurdu. Başkaları için tehlikeli <strong>ve</strong> insanlık için zararlı.<br />

Her şeyin tek tip olduğu bir dünyayı düşünsenize! Ne kadar<br />

berbat, çekilmez, yaşanmaz bir yer olurdu değil mi? Herkes giyimiyle,<br />

kuşamıyla, düşüncesiyle size benziyor. Hem de hiçbir<br />

yenilik, iyilik, farklılık da çıkmazdı o toplumdan. Zaten insanlığın<br />

mücadelesi de bunun için değil mi? Her topluluk kendine<br />

özgü olanı, kültürünü, dilini, inancını korumak, kendi çocuklarına<br />

<strong>ve</strong> dünyanın çocuklarına miras olarak, zenginlik olarak bırakmak<br />

için uğraşmıyor mu? Annemi göçmen sanırdım sözgelimi,<br />

ortaokula giderken öğrendim göçmen olmadığını. Alevi olduğumuzu<br />

biliyordum elbette, ilkokula giderken meraklı <strong>ve</strong> he<strong>ve</strong>sli bir<br />

çocuk olarak, şehirdeki zengin Alevilerin büyük evlerinde yılda<br />

iki kez yapılan Cem törenlerine dedelerimle birlikte katılırdım,<br />

gözcü dururduk, bekçi olurduk akranım çocuklarla, kardeşlerim,<br />

arkadaşlarımla birlikte. Hepimiz o günden ‘musahip’ olmuştuk<br />

birbirimize, ‘yol kardeşi’ olmuştuk. Ama ben daha çok dedenin<br />

<strong>ve</strong> aşığın dizinin dibinde, ya da posta yakın bir yerde otururdum<br />

ki, dem deme, cem cemeden başka asıl deme demeye ne diyeceklerini<br />

merak ederdim. Söylediklerine kulak <strong>ve</strong>rirdim, ama can<br />

kulağıyla dinlemek dedikleri böyle bir şey olmalı. Hayatta can<br />

kulağıyla dinlediğim galiba en önemli şeyler de cemlerde çalınan<br />

sazlardan çok, müziğe eşlik eden türkülerin, deyişlerin, nefeslerin<br />

sözleriydi. Yoksa müzik mi onlara eşlik ediyordu demeliyim!<br />

Annemin babası dedem Hüseyin Efendi de saz çalıp türkü<br />

söylerdi, ‘Budala’ mahlasıyla şiirler yazardı. ‘Budala’ bizim<br />

ailemizin lakabıdır, dedemlerin babası Halil dedenin saflığından,<br />

keramet sahibi oluşundan ötürü <strong>ve</strong>rilmiş bir lakap. Çocukken e<strong>ve</strong><br />

gelen taliplerin bize ‘Budala’nın çocukları’ diye hitap etmesi çok<br />

tuhafıma giderdi, ama sonraları alıştım <strong>ve</strong> bundan 7-8 yıl önce<br />

Baki Ayhan T’nin yayımladığı Budala dergisinde “Budala’nın<br />

Kitabı” üstbaşlıklı 10 kadar yazı yazdım, vakit bulabilirsem o<br />

yazıları biraz daha çoğaltıp, budalanın ne demeye geldiğine,<br />

budalalığın iyiliği <strong>ve</strong> güzelliğine <strong>ve</strong> bizim için ne kadar gerekli<br />

olduğuna dair küçük bir kitap çıkaracağım. Bir de şiir yazdım,<br />

1997’de yayımlanan 40 Şiir <strong>ve</strong> Bir... adlı kitabımda yer alır.<br />

‘İyiliğin Kardeşleri’ne ithaf ettiğim “Budala” başlıklı şiir,<br />

‘kuzu’ları ‘iyiliğin gölgesi’ne toplanmaya çağırır, bir da<strong>ve</strong>t


Şair<br />

şiiridir yani.<br />

<strong>İç</strong>inde, canında, kalbinde, ruhunda o cem olmuş seslerle, dem<br />

olmuş deyişlerle <strong>ve</strong> can olmuş nefeslerle büyüyen bir çocuk, o<br />

şiirlerin sözlerini unutsa da ruhunu unutmaz <strong>ve</strong> içine yerleştirir<br />

elbette, varlığına, ruhuna yerleştirir. Sonra da her çocuk gibi şiir<br />

yazmaya başlar. Ben de o her çocuktan biri olarak şiir yazmaya<br />

başladım, dünyanın bir Alevi evinden, mahallesinden <strong>ve</strong> Alevi<br />

ceminden ibaret olmadığını öğrendim. Zaten Alevi felsefesi de<br />

ben duygusuna, bencilliğe yer <strong>ve</strong>rmez, digerkam <strong>ve</strong> özgecidir,<br />

kendinden önce başkalarının geldiği bir felsefedir Alevilik, paylaşmaktır,<br />

ama önce lokmayı karşındakine <strong>ve</strong>rmektir, kendinden<br />

önce başkalarını düşünmektir, kendisini neredeyse ‘hiç’ mertebesine<br />

indirgemektir. Sen yoksan ben neyim ki? Demektir ki, daha<br />

ne desin! Başka sesler, başka nefesler, gazellerle tanıştım, hem<br />

yurttan sesler vardı hem dünyadan sesler. Eh zaten Alevi olmak,<br />

o cemden gelmek de bu seslere açık olmaya, onlara kulak <strong>ve</strong><br />

gönül <strong>ve</strong>rmeye engel değil, tam tersine onlarla buluşmak onlarla<br />

da cem olmak için bir olanaktı. Alevilerin niye sosyalist olduklarını<br />

ya da Alevi-Bektaşilikle sosyalizmin niye yakın olduğunu<br />

merak edenler varsa, şaşırtıcı gelebilir ama Alevi tasavvufuna bir<br />

baksınlar, orda sorularının, hayretlerinin, meraklarının çoğunun<br />

yanıtını bulacaklardır. Çünkü insanda Tanrıyı gören bir sevgi <strong>ve</strong><br />

yakınlığın izini sürer bu felsefe, o zaman insanı incitmek aslında<br />

Tanrıyı incitmek, onun kalbini kırmak, onu küstürmek diye<br />

düşünür <strong>ve</strong> bu güzel düşünceyle kimseyi kırmamaya, incitmemeye<br />

özen gösterir. Hünkâr’ın “incinsen de incitme” deyişi de<br />

herhalde bu büyük bilgiden, sezgiden <strong>ve</strong> elbette sevgiden, bilgelikten<br />

kaynaklanıyor olmalı.<br />

Doğal olarak sosyalist olduğumda Alevilikten uzaklaşmadım<br />

ama sosyalizmin onu da içerdiği düşüncesiyle bir ilgi azalması<br />

yaşadım. Oysa Dede ailesinden geliyordum, okumuş yazmış bir<br />

adamdım, o yıllardaki kıt <strong>ve</strong> sınırlı Alevi kaynaklarına<br />

ulaşmıştım, okuyordum. Okuma yazma bilmeyen anneanneme<br />

<strong>ve</strong> babaanneme <strong>ve</strong> başka yaşlı akrabalara özellikle Muharrem<br />

ayında geceleri kitaplar okuyordum, Kerbela vakasından Hazreti<br />

Ali cenklerine, İmam Cafer Buyruğuna kadar, onları kimi zaman<br />

ağlatıyor kimi zaman da Ali’nin yiğitlikleriyle mutluluk<br />

gözyaşları dökmelerini sağlıyordum. Lakin gel gör ki ortaokul,<br />

lise <strong>ve</strong> üni<strong>ve</strong>rsite öğrencisi olduğum yıllar Türkiye’nin de darbeli<br />

matkap dönemleridir ki, hem lisede hem üni<strong>ve</strong>rsitede ben de<br />

payımı aldım bundan.<br />

Elbette insanın kültürü, inancı, onun ritüelleri, ürünleri,<br />

geleneği insana yerleşiyor, en azından hafızada yaşıyor <strong>ve</strong> onu<br />

kolay kolay terk etmiyor, ben sadece zaman bulamadığımdan o<br />

bellek odasına fazla uğrayamıyordum, yoksa bilmem mi varlığımın<br />

da, yazdığım şiirin de, insan oluşumun da kaynakları<br />

orada capcanlı duruyordu <strong>ve</strong> bir Alevi sabrı, engin hoşgörüsüyle<br />

kuzusunun kendisine geleceğe günleri biliyor <strong>ve</strong> bekliyordu.<br />

Ama öte yandan da zaten ne yaparsam, ne eylersem, ne yazarsam<br />

bunda elbette Aleviliğin, eline, beline, diline sahip olmanın bilgisi<br />

<strong>ve</strong> sezgisi vardı <strong>ve</strong> tüm yapıp etmelerimi o belirliyor, o ruh<br />

<strong>ve</strong> biçim <strong>ve</strong>riyordu. Elbette yazdıklarıma da, şiire <strong>ve</strong> şaire bakışıma<br />

da. Nitekim Alevi kültürü bende hümanist <strong>ve</strong> paylaşmacı<br />

temelli bir hoşgörü içinde şiir yazan herkesi sevmeye götürdü.<br />

Yazabildiğim, vakit <strong>ve</strong> imkan bulabildiğim kadar başka şairler,<br />

şiirler <strong>ve</strong> şiir kitapları üstüne yazmaya çalıştım, yazıyorum, kötü<br />

olanı hiç yazmamaya çalıştım, yazamadıklarım kötü oldukları<br />

için değil, yetiştiremediğim içindir, şimdi bu satırları yazarken<br />

bile bunun üzüntüsünü duyuyorum. Arkadaşlarımı, şairleri, kendi<br />

kuşağımı, genç şairleri anlamaya çalıştım, herkese, her şiire, her<br />

inanca, her düşünceye açık oldum, şiir yazanları şucu, bucu diye<br />

ayırmadım, Elbette sosyalist, Alevi, laik, demokrat bir kimliğe <strong>ve</strong><br />

dünya görüşüne sahibim, o benim onurumdur. İşte o kültürle, o<br />

düşünceyle, Madımak katliamını ö<strong>ve</strong>nler hariç, her şaire aynı<br />

yakınlıkta durdum, duruyorum. Şiirin bir cumhuriyet <strong>ve</strong> daha da<br />

güzeli bir kardeşlik bahçesi, kardeşlik cemi olduğuna inanıyorum<br />

ki, bu benim özellikle Alevi olmamla ilgili bir şey elbette. Din,<br />

dil, milliyet, kültür, inanç, ideloji farkı olmadan, elbette herkesin<br />

bu konulardaki kimliğine saygı duyarak, onların şiir bahçesinde<br />

bir yeri olduğuna inanıyorum en azından benim şiir bahçemin<br />

böyle olduğunu biliyorum. Kardeşlik cemindeki şairlerim de,<br />

bunu söylemeye bile gerek yok, elbette yalnızca Alevi şairler<br />

değil, tüm şairlerdir. “Niye bu kadar çok seviyorsun?” diye soranlar<br />

da yine şairler. Onlara bir şey demiyorum! Bazen insanlar<br />

yanıtını kolayca bulabilecekleri, <strong>ve</strong>rebilecekleri soruları, tembellikten<br />

ötürü sanıyorum karşılarındakine sorarlar, oysa yanıtı çok<br />

kolaydır, benim buna <strong>ve</strong>receğim yanıt da çoktur ama bir tanesini<br />

söyleyeyim: Kolaycılık yaptığım, kolaya kaçtığım için! Şaşırtıcı<br />

geldiyse açıklayabilirim, çünkü sevmemek, sevmekten zordur,<br />

sevmek kolaydır, ben kolay olanı, kolay yolu seçtim, bütün şairleri<br />

seviyorum! Siz de öyle yapın, hem çok rahat edersiniz, hem<br />

de başkalarını sevdikçe kendinizi de daha çok se<strong>ve</strong>rsiniz!<br />

Gençlik geçip, tekrar köklerine, kaynaklarına döndükçe, şiiri,<br />

yazısıyla da bir dönüş yoluna giriyor kişi. Benimki de öyle oldu.<br />

Sanıyorum bir 15 yıldır yazdığım şiirlerde, yazılarımda başta<br />

Alevi kültürü olmak üzere halk kültürünün büyük katkıları, etkileri<br />

<strong>ve</strong> izlerini okumak mümkün. Ayrıca günümüz halk ozanlarının<br />

pek çoğunu çocukluğumda, Eskişehir’deki evimizde tanıma<br />

fırsatı da buldum: Aşık Mahzuni Şerif’ten Neşat Ertaş’a,<br />

Hacı Taşan’dan Feyzullah Çınar’a, Şah Turna’dan Mahmut<br />

Erdal’a, Ali Ekber Çiçek’ten Davut Sulari’ye, Aşık Daimi’den<br />

Ali Rıza Aslandoğan’a kadar... Elbette Musa Eroğlu, Nesimi<br />

Çimen, Muhlis Akarsu, Arif Sağ <strong>ve</strong> Sabahat Akkiraz da bu<br />

büyük geleneğin içinde yer alan en çok sevdiğim ozanlarımızdır,<br />

onların bir deyişini dünyaya değişmem. Ve şiir için düşündüğüm<br />

şeyin aynını müzik için de düşünürüm. İyi bir şair başka iyi şairlere<br />

de götürür, şiiri <strong>ve</strong> okuru yalnızca kendisinde bırakmaz! Yani<br />

Ece Ayhan Sezai Karakoç’a, Necatigil Anday’a, Oktay Rifat<br />

Cemal Süreya’ya, Cahit Zarifoğlu Metin Altıok’a götürür, iyi<br />

şiir biraz da böyledir, başka şiirlerin de kıymetini bilen, hakkını<br />

<strong>ve</strong>ren, onları çoğaltan <strong>ve</strong> onlarla çoğalan şiirdir.<br />

İyi müzik de böyledir, tıpkı deyişler, nefesler, semahlarla çok<br />

renkli, çok dilli, çok müzikli bir evrensel ses <strong>ve</strong> söz sunan Alevi<br />

müziğinin de, dinleyeni Ege, Karadeniz, <strong>İç</strong> Anadolu, Doğu<br />

Anadolu, türkülerine götürdüğü <strong>ve</strong> onları da çok sevdirdiği gibi.<br />

Ben türküleri deyişler üzerinden çok se<strong>ve</strong>n bir çocuk olarak,<br />

sonra genç, şimdi de orta yaşlı biri olarak bugün Türkiye’nin<br />

farklı yörelerinin halk müziklerini, türkülerini nasıl seviyorsam,<br />

flamenkodan fadoya, Afrika ninnilerinden Fas ilahilerine,<br />

Endülüs müziğinden Klezmer’e, Yunan şarkılarından<br />

Balkan türkülerine kadar hepsini de cankulağıyla, sanki hepsini<br />

de cemlerde duymuş dinlemiş, onları dedelerim çalıp söylemiş<br />

gibi sevip benimsiyorsam bu kuşkusuz insana, dünyaya, ötekine<br />

ki, hiç ‘öteki’ lafı geçmez bizim kültürümüzde, açık bir kültürde<br />

doğup büyüdüğüm için seviyorum biraz da.<br />

Uzattım, ama doğrusu şiirlerimi de özellikle son yıllarda bütün<br />

bu müzikler <strong>ve</strong> sesler sanırım, bazen açık, bazen gizli etkiliyor,<br />

ama çok etkiliyor.<br />

21


22<br />

Kadın<br />

Toplumda kadın<br />

<strong>ve</strong> kariyer<br />

Kadının toplumsal gelişimini incelediğimizde,<br />

kapitalist toplum düzeni ile<br />

beraber kapitalist üretim ilişkileri cinsiyetçi<br />

iş bölümünü dayatmakta kadınlar ucuz <strong>ve</strong> vasıfsız iş<br />

gücü olarak görülmektedir. Kadınların eğitimi de<br />

erkeklere oranla fırsat eşitliği <strong>ve</strong> toplumsal önyargılarda,<br />

uygulanan, istihdam politikalarına dayanak olmaktadır.<br />

Kadının çalışmaya başlaması ile birlikte kadının<br />

ailedeki <strong>ve</strong> toplumdaki rolünde değişim oluşsa da,<br />

kadın ev yaşamının getirdiği yükten kurtulamamıştır.<br />

Bir taraftan evin <strong>ve</strong> ailenin ağır yükü diğer taraftan sistemin<br />

ağır sömürüsü <strong>ve</strong> de<br />

çalışma yaşamının yükü ile<br />

kadın daha ağır bir sömürüye<br />

maruz kalmıştır. Oysaki kadın<br />

evin yükünü çekmek için sistemin<br />

çarkları içerisinde<br />

çarpışmayı göze aldığı oranda,<br />

evde de erkeğin ev<br />

işlerinde kadının yükünü hafifletmesi<br />

gerekmektedir.<br />

Kadınların bir diğer <strong>ve</strong> önemli<br />

sorunu ise doğurgan olması<br />

<strong>ve</strong> bu yükün aile içinde paylaşılamamasıdır.<br />

Kadın<br />

doğurma <strong>ve</strong> emzirme görevlerini<br />

yerine getirdiği zaman<br />

iş hayatında tercih edilen iş<br />

gücü olma özelliklerini<br />

yitirmektedir. Kadın çocuğunu<br />

büyütmek için kariyerinden<br />

ya da yönetim noktalarından<br />

vazgeçebilmektedir. Sistem sömürüye dayalı<br />

olduğu <strong>ve</strong> hızla ilerlediği için uzun süreli iş kayıpları<br />

oluşması; kadını kariyer ya da annelik tercihi gibi<br />

zor bir kararı almaya itiyor. Diyelim ki kariyerlerine<br />

devam kararı aldılar… İş hayatında “anne oldu artık<br />

eski başarı seviyesini yakalayamıyor” gibi<br />

düşüncelerin oluşmaması için kadın, kendisini daha<br />

çok yıpratıyor, çünkü toplumda var olan “ kadın evli<br />

<strong>ve</strong> çocuk sahibiyse iş hayatında erkeklerle aynı<br />

başarıya ulaşamaz” düşüncesi aslında içten içe<br />

Kevser Aydın<br />

kadınlarında bilinçaltına<br />

işlemiş durumdadır.<br />

Bu nedenle<br />

de kadınlar;<br />

hata yapmamalıyım<br />

<strong>ve</strong> daha <strong>ve</strong>rimli olmalıyım diyerek, daha da<br />

büyük bir öz<strong>ve</strong>riyle çalışmaya devam ediyor.<br />

Bu arada evde durumlar nasıl…? Kadın için özel<br />

hayatında da yine çocukluktan itibaren bilinçaltına yerleşmiş<br />

olan suçluluk duygusu devreye giriyor. Çocuklarına<br />

karşı suçluluk, eşine karşı suçluluk. Acaba yetebiliyor<br />

muyum? İyi bir anne <strong>ve</strong> eş miyim? Neleri<br />

eksik yapıyorum? Hatta<br />

kadının yapısı daha da hassas<br />

ise; eşinin ailesine karşı bile<br />

çalışıyor olmanın suçluluğunu<br />

duyabilir. Bu suçluluk<br />

duygusuyla evinde sürekli<br />

işleyen bir robota dönüşür.<br />

Sürekli etrafındakileri memnun<br />

etmeye <strong>ve</strong> mutlu etmeye<br />

çalışır. Yine de bir türlü bu<br />

suçluluk duygusu onun<br />

yakasını bırakmaz. Yıllar<br />

böyle geçer <strong>ve</strong> kariyer<br />

yaparak ailesine <strong>ve</strong> topluma<br />

ekonomik <strong>ve</strong> sosyal katkılar<br />

sağlayan kadın; maalesef<br />

toplumdan <strong>ve</strong> yakın çevresinden<br />

gerekli desteği<br />

göremediği için hayatına<br />

çelişkilerle <strong>ve</strong> yıpranmışlıkla<br />

devam eder.<br />

Oysa erkekler evde çocuk bakımına <strong>ve</strong> diğer ev işlerine<br />

yani evlilikte söz konusu olan “hayat müşterektir”<br />

ifadesi lafta kalmayıp ortak olsalar sistemde<br />

kadının önünde oluşan engelleri aşması daha kolay<br />

olacaktır.<br />

Kadınların sistem içinde karşılaştığı bir başka sorunda<br />

kadınlar iş yerlerinde cinsiyet ayrımına dayalı<br />

aşağılama, küçük düşürülme <strong>ve</strong> tacize maruz


Kadın<br />

kalmasıdır. Bu durum tarihsel süreç içinde kadının iş<br />

hayatına yeni giriş yapması <strong>ve</strong> daha önceki dönemlerde<br />

e<strong>ve</strong> kapatılarak köleleştirilmesi ile doğru orantılıdır.<br />

Yakın geçmişte kadının değeri, kocasına <strong>ve</strong><br />

kocasının akrabasına olan hizmeti ile ölçülüyordu.<br />

Erkek, ailede mutlak hakimdi. Kadın, ıslah edilmesi<br />

gereken bir varlık olarak değerlendiriliyordu. Bu durumun<br />

izleri hala toplumda erkekler <strong>ve</strong> kadınlar üzerinde<br />

etkilerini sürdürmekte <strong>ve</strong> kadının toplum içinde ilerlemesine<br />

özgür bir birey olmasına <strong>ve</strong> iş hayatında yerini<br />

almasına engel oluşturmaktadır.<br />

Örneklemek gerekirse; eski Yunan <strong>ve</strong> Roma<br />

geleneğinde kadın, alınıp satılan <strong>ve</strong>ya devredilen<br />

bir eşya hüviyetini taşıyan, kötülüğün kaynağı,<br />

yaratılışta eksik kalmış sıra dışı bir varlık olarak<br />

kabul ediliyordu. Ancak kadının asıl konumunu, cinselliği<br />

tayin ediyordu. Afrodit ya da Roma'daki adıyla<br />

Venüs, cinselliğin tanrısal bir boyuta ulaştığının açık<br />

bir göstergesidir. Psikanalizin kurucusu Freud'un<br />

düşünce merkezini teşkil eden "Libido-Haz<br />

Prensibi"ni Yunan mitolojisi ile desteklemesi bir rastlantı<br />

değildir.<br />

Kadının ruhlu mu ruhsuz mu olduğu, şeytan olup<br />

olmadığı konusu ortaçağ filozoflarının tartıştığı konular<br />

arasında yer alıyordu. Bu zamanlardan günümüze<br />

gelindiğinde kadınların toplum içinde önemli aşamalar<br />

kaydettiği bir gerçektir ama iş gücü olarak kapitalist<br />

sistem içinde aile ekonomisine katkı sağlamak için<br />

daha alması gereken çok yol <strong>ve</strong> aşması gereken çok<br />

engel vardır. Teoride öğrendiklerini iş hayatında uygulamaya<br />

başlamak ise kadın için bir o kadar zordur.<br />

Bazen stres bazen yorgunluk hatta bazen pes etme<br />

sendromu bile yaşatabilir. Sonrasında rekabette olabileceğin<br />

insanların karşına çıkıyor olması sürekli bir<br />

yarış haline itmektedir. Sistem içinde yarışırken bazen<br />

kıskançlık bazen ise eziklik hissedilir. Her adımda<br />

yeni bir dönüm noktası başlamakta <strong>ve</strong> liderlik sorumluluğunu<br />

almak zorlaşmaktadır.<br />

Yapılan araştırmalara göre; 1960’lı yıllardan bu<br />

yana kadın yöneticilerin sayısı iki katına çıkmıştır.<br />

Ancak çalışan kadınların yüzde 33’ü yönetim<br />

kademelerinde yer alabilmesine rağmen bunlardan<br />

sadece % 6’sı üst düzeylerdedir. Çalışma hayatındaki<br />

kadının en büyük korkusu ise üretememek <strong>ve</strong><br />

becerisini yitirmesidir. Emeklilik erkek ya da kadın<br />

fark etmeksizin olumsuz etkilemektedir. Kadında duygusallık<br />

<strong>ve</strong> stres yükü oluşturmaktadır. Ama bilinçli<br />

olunduğu takdirde emeklilik sonrası programlar<br />

emekliliğe geçişi daha da kolaylaştırmaktadır.<br />

Kariyer hedeflerine ulaşmak için çaba sarf ederken,<br />

aile <strong>ve</strong> iş arasında kadın denge kurmak zorundadır. Bu<br />

dengede ailede mutluluğun temini <strong>ve</strong> işte başarının<br />

sağlanması için önemlidir.<br />

23


24<br />

Edebiyat<br />

TELLİ BOZKURT’TAN MANİLER<br />

Kendisi aslen Arapkir'e bağlı Mutmur köyündendir.<br />

Köyümüze Hasan Emice olarak bilinen<br />

Hasan Bozkurt'a gelin olarak gelmiştir.<br />

Tarih olarak kesin bilgi yoktur tahminen 1925-1930 yılları<br />

olsa gerek. 1986 yılında <strong>ve</strong>fat etmiştir. Telli<br />

Hala’nın bir oğlu vardı, adı Hasan Hüseyin'dir. Köyden<br />

kopuk bir şekilde yaşamını sürdürdü sağlık<br />

memurluğundan emekli olduktan sonra <strong>ve</strong>fat etti.<br />

Geride kalan çocuklarına ulaşılamadığı için sağlıklı<br />

bilgi alamıyoruz.<br />

Telli Bozkurt u buraya taşıyan kişiliği bilgeliği <strong>ve</strong><br />

hazır cevap biri olmasıdır. Her olaya bir MANİ<br />

dizmiş insanlar hakkında yorum yaparken edebiyat<br />

dilini kullanmış farklı bir kişilikti Telli Hala onu<br />

sevgiyle anıyoruz.<br />

TELLİ BOZKURT’TAN BAZI ANILAR VE MANİLERİ<br />

Bundan yaklaşık 40 yıl önce Muharrem ayında köylerimizde<br />

her ev karınca kararınca Aşure yapar evin<br />

genç kızları da bir barkaça (sitil) sıcak aşureyi koyar<br />

<strong>ve</strong> bir kepçeyle köyde her e<strong>ve</strong> uğrar evin nüfusuna<br />

göre bu lokmayı dağıtırdı. Zeynep Gülbaş (İbiş’in<br />

torunu) aşure dağıtırken Telli halanın kapısını çalar<br />

Telli hala bir kap getirir Zeynep iki kepçe aşureyi<br />

Telli halanın kapına koyar. Telli hala <strong>ve</strong>rilen aşurenin<br />

az olduğunu kepçenin küçüklüğünden anlar.<br />

Bunun üzerine şu maniyi söyler:<br />

Çemçesi (kepçe) var ayar<br />

Bir koyar iki sayar<br />

Bu kız da zanneder<br />

Bununla ordular doyar.<br />

*<br />

Telli halanın eşi olacak Hasan Bozkurt sakallı bir<br />

insandı. Paşa oğlu Ali Genç (rahmetli) bir gün Telli<br />

halayla sohbet ederken Ali şaka yollu sorar, Telli hala<br />

başka adam bulamadın mı da bu kıllı adamı aldın der.<br />

Bunun üzerine şu mani dökülür:<br />

Arabamın tekeri<br />

Ben istemem bekârı<br />

Olursa sakallı olsun<br />

Çok getirir şekeri.<br />

*<br />

Arif Mutlu (rahmetli)’nun<br />

kızı<br />

Hacer genç bir<br />

kızdır saçları uzun<br />

mu uzun, çeşmeye<br />

gelir salına salına<br />

Telli halada çeşme<br />

başında Hacer'e<br />

şöyle bir süzerek<br />

bakar <strong>ve</strong> şu mani<br />

dökülür ağzından:<br />

Derleyen: Abbas Genç<br />

Kız saçların, saçların<br />

Oynar omuz başların<br />

Kız seni alır kaçarım<br />

Duymasın kardaşların<br />

Ali İhsan Ercan bir gün Telli halayla yine bir ortamda<br />

sohbet ederken orada bulunanlardan biri derki<br />

Telli hala Ali İhsan içinde bir manin yok mu derler<br />

bunun üzerine Ali İhsan için şu Mani dökülür Telli<br />

haladan<br />

Şu Çavuş'un ağaçları<br />

Çiçek açar başları<br />

Kurulmuş yaya benzer<br />

Ali İhsanın kaşları<br />

*<br />

Köyde çobanlar sonbaharın sonunda işleri biter <strong>ve</strong><br />

artık hayvanlar içeriye sokulur. Eğer havalar iyi<br />

giderse bundan sonra çobanlık işini köylü<br />

nöbetleşerek yürütürler. Davar nöbeti rahmetli Arif<br />

Mutlu'dadır. Arif Telli’ye derki koyunları çıkar ben<br />

bugün götüreceğim der. Az sonra Telli ahıra gidip<br />

koyunları çıkarır köy meydanına getirir. Biraz bekler<br />

Arif yok koyunlarla ortada kala kalır. Bu arada hafif<br />

yağmur çiseler hayli zaman geçer Arif evden çıkar<br />

Telli der yağmur yağıyor bu havada nöbete gidemem<br />

der. Bunun üzerine Telli hala Manisini söyler.<br />

Hey ilahi su kuşu<br />

Sen ettin bana bu işi<br />

Al şu üç beş kuruşu<br />

Kimseye söyleme bu işi<br />

*<br />

Telli’nin oğlu Hasan Hüseyin bir gün köye gelir.<br />

Ana oğul tartışırlar bu sırada anasına bir tekme vurur


Edebiyat<br />

<strong>ve</strong> zavallı Telli yere düşer. Tabi bu onu çok üzer<br />

çünkü o Telli’nin tek çocuğudur. Böyle hayırsız<br />

olması haddinden fazla onu üzmüştür. Bu olay üzerine<br />

Telli şu maniyi söyler.<br />

Oğlum var diye öğündüm<br />

Taşlar ile dövündüm<br />

Oğlum bana tepik vurdu<br />

Dana gibi böğürdüm<br />

*<br />

Yine komşulardan biri gelin kaynana kavga ederler<br />

Telli hala onların kavgalarına şahit olur. Onlara bu<br />

maniyi söyler<br />

Kaynanalar kötü mü<br />

Şimdi yedin mi bokumu<br />

Gelinler iyi olsumlar ki<br />

Kaynanalar ede metini<br />

*<br />

Telli hala, oğlu H. Hüseyin’i evlendirir.<br />

Komşulardan Gülsüm ana “Telli hayırlı olsun gelinin”<br />

der. Telli Gelini pek sevmez bunun üzerine şunu<br />

söyler<br />

Gelin geldi<br />

Yalın geldi<br />

Kapımı çalan geldi<br />

Ağzıma sıçan geldi<br />

*<br />

Hakkı Gülbaş (Hakko dayı) yaşlanır beli bükülür<br />

bunun üzerine şu maniyi söyler Telli hala<br />

Üç nedir beş nedir<br />

Sınırdaki taş nedir<br />

Otuzun da kocayıp<br />

On beşin de genç nedir.<br />

*<br />

Fatma Gülbaş (Haçuvalı) çok hasta olduğu bir gün<br />

Telli hala ile karşılaşır. Kız sana ne oldu benzin sararmış<br />

der Oda Telli hala çok hastayım hiç halim yok<br />

diye cevap <strong>ve</strong>rir. Telli hala ona şu maniyi söyler.<br />

Karşıya ekerler darı<br />

Darıdan ederler karı<br />

Kız sana suval soram<br />

Niye benzin sarı<br />

*<br />

Bundan elli yıl önce köyümüzün kadınları başlarına<br />

Taçlı bir başlık takarlardı. Orta yaşlarda bir kadın<br />

başındaki tacı çıkarmış tülbent atmaya başlamış. Bu<br />

durum tabi ki yadırganmış bunun üzerine Telli hala<br />

hemen bir mani söylemiş.<br />

Ay aya karışmış<br />

Gün güne karışmış<br />

Kırk yaşında atlar<br />

Sıçramış taylara karışmış a<br />

*<br />

Köyümüzde Ali isimli gencin bir kıza gönlü vardır.<br />

Ali bu kıza yaklaşmak için sık sık oralara gider olmuş<br />

telli hala bu durumu fark edince şu maniyi söyler.<br />

Şu gelen Ali mi ola<br />

Sallanan kolumu ola<br />

Bizim evi yol eyledi<br />

Acep bu oğlan delimi ola<br />

*<br />

Kolunda bilezik parmağında yüzük olan bir kadını<br />

gören telli hala hemen bir mani söyler.<br />

Altın yüzüğüm var benim<br />

Parmağına dar benim<br />

Şu Çavuş'un içinde<br />

Kara gözlü yar benim<br />

*<br />

Hüseyin Yılmaz genç yakışıklı bir delikanlıdır. Teli<br />

hala ona şu maniyi söyler<br />

Oğlan adın Hüseyin<br />

Entari yem hasayım<br />

Anan baban beslesin<br />

Ben bağrıma basayım<br />

*<br />

Gülfidan Ercan (Mutlu) saçları gür <strong>ve</strong> kıvırcık<br />

taramış çeşmeye gelmiştir. Bunu gören Telli şu<br />

dörtlüğü söylemiş<br />

Güllü, güllü gülfidan<br />

Uyanda gel uykudan<br />

Saçlarına koku sürmüş<br />

Yatamadık kokudan<br />

Yine yaklaşık 50 yıl önce Çavuş köyünün o zamanki<br />

gençleri köyün karşısında Telli'nin tarlasında futbol<br />

oynarlar. Tarlada irili ufaklı taşları da kendilerine<br />

engel olmasın diye bu gençler toplayıp sınıra<br />

koyarlar. Gençler top oynamak için tarlaya gelirler<br />

taşlar tarlanın yüzüne serpilmiş. Yine taşları toplayıp<br />

atarlar bu arada Telli Hala gelir. Gençlere söylenip<br />

durur, “niye tarlanın taşını aldınız” der. Çocuklar<br />

sorarlar, “neden kızıyorsun ne güzel tarlayı temizledik”<br />

derler. Bunun üzerine Telli, “ne temizlemesi<br />

tarlanın KİMYASINI bozdunuz” der.<br />

Bunu söyleyen Telli okul görmemiş biri olmasına<br />

rağmen Kimya konusunda bilgili olması çok ilginç<br />

değil mi?<br />

25


26<br />

Bir Portre<br />

Yazar SİNAN SÜLÜN<br />

Malatya’nın <strong>Arguvan</strong> ilçesine bağlı Kınık<br />

köyüne kayıtlı olan Sinan Sülün 1980 yılında<br />

İstanbul’da doğdu. İlkokulu Ahmet<br />

Rasim İlköğretim okulunda, ortaokulu Muhsine<br />

Zeynep Ortaokulu’nda liseyi Halit Armay Lisesi’nde<br />

okudu. 1997 yılında İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi İktisat<br />

Fakültesi’ni kazanarak, lisans eğitimini İstanbul<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde yaptı. 2002 yılında mezun oldu. İlk<br />

gençliğinden beri hayali gazeteci olmak olduğu için<br />

aynı yıl Marmara Üni<strong>ve</strong>rsitesi Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü İletişim Anabilim Dalı’nda yüksek lisans<br />

yapmaya başladı.<br />

Bir yandan okurken diğer yandan dergilerde çalışmaya<br />

başladı. Metin Üstündağ <strong>ve</strong> Hatice Meryem’in<br />

genel yayın yönetmeni olduğu, bir dönem Türkiye’nin<br />

kültür sanat hayatına yön <strong>ve</strong>ren Öküz dergisinin devamı<br />

olan Hayvan Dergisi’nde çalışmaya<br />

başladı. Editör olarak birçok<br />

sanatçı <strong>ve</strong> yazarla röportajlar<br />

yaptı, gündeme <strong>ve</strong> tarihe dair<br />

çeşitli dosyalar hazırladı.<br />

2005 yılında Zipİstanbul<br />

Dergisi’nde editörlüğe devam etti.<br />

İstanbul’un kültür sanat hayatının<br />

takip edildiği dergide yine birbirinden<br />

başarılı birçok işe imza attı.<br />

Dergilerde çalışırken aynı zamanda<br />

Radikal, Milliyet gibi gazetelerde,<br />

Atlas Tarih gibi dergilerde yazıları <strong>ve</strong><br />

röportajları yayınlandı.<br />

2006 yılında Türkiye’deki kültür<br />

sanat hayatının, insan hayatının asgari<br />

masrafını karşılamaması nedeniyle<br />

gazeteciliği bırakıp, çeşitli özel şirketlerde satış <strong>ve</strong><br />

pazarlama alanında çalışmaya başladı.<br />

Her ne kadar artık dergilerde çalışmıyorsa da edebiyatla<br />

bağını hiç koparmadı. Bu süreçte öyküler, şiirler <strong>ve</strong><br />

senaryolar yazmaya devam etti.<br />

2011 yılında iki buçuk senelik bir emeğin karşılığını<br />

Karahindiba adlı öykü kitabını çıkararak aldı. Metin<br />

Üstündağ’ın “Fonda duyulan he<strong>ve</strong>sli bir uğultuyu heyecanlı<br />

kalp çarpıntılarıyla dengeliyor <strong>ve</strong> sıkı bir yazarın<br />

geleceğinin müjdesini <strong>ve</strong>riyor. Okuyun, pişman olmayacaksınız.”<br />

dediği Karahindiba piyasaya çıktığının<br />

üçüncü haftası ikinci baskı yaptı.<br />

“Her dört kişiden birinin işsiz olduğu, otuz kişilik bir<br />

iş kadrosuna beş bin kişinin başvurduğu,<br />

üni<strong>ve</strong>rsite mezunlarının asgari ücret +<br />

prim + yol formülü ile bile iş bulamadığı,<br />

iş görüşmelerinde ‘Eğer ormanda<br />

bir canlı olsaydınız ne olurdunuz?’<br />

gibi garip sorular soran insan kaynakları<br />

uzmanlarının <strong>ve</strong> sigortanın<br />

olmazsa olmaz olduğu gerçek ama bir<br />

o kadar da fantastik bir dünyayı,<br />

mizahın teselli edici, lezzetli dilini<br />

kullanarak anlatan Karahindiba<br />

aynı zamanda ntvmsnbc tarafından<br />

2011 yılının en iyi 10 kitabı arasında<br />

gösterildi.<br />

Birçok gazete <strong>ve</strong> kitap ekinde<br />

Sinan Sülün’ün kendi kuşağının<br />

dertlerini anlatmaktaki ustalığı<br />

<strong>ve</strong> gözlüm gücünün ne kadar<br />

başarılı olduğu eleştirmenler tarafından yazıldı.<br />

*<br />

Eleştirmen Hasan Cömert Karahindiba’nın bu denli<br />

başarılı olmasının sebebini şöyle anlattı: “Aile içi boğucu<br />

konuşmalar, bürokratik saçmalıklar, dayatmalar,<br />

yapılması gerekenler, normal insan ölçütleri, okul<br />

kariyer maaş eş vs. altında ezilip bu fasit daireden<br />

kurtulamayanların hikayesini anlatıyor. Karahindiba<br />

için bir ilk kitap demek zor. Çünkü her satırında<br />

büyük bir yazarı müjdeliyor.”<br />

Sinan Sülün bugünlerde bir ilaç şirketinde çalışmaya<br />

diğer yandan yeni kitabının hazırlıklarını sürdürmeye<br />

devam ediyor.


Kitap<br />

Günümüz bireyi, mitolojiyi, insanın doğayı<br />

açıklamak için geliştirdiği ilksel <strong>ve</strong> ilkel bir<br />

çaba, insanın toplumsal fantezisinin birer<br />

sonucu olarak ya da düşlerle harmanlanmış bilginin<br />

dışa vurumu olarak algılar. Gerçekte bir bütün olarak<br />

bu tanımlamaların hepsi mitolojiyi oluşturur.<br />

Geçmişin mitsel dünyası aynı zamanda insanın doğada<br />

ki varoluş kaygısını taşır. Bazen geçmiş zamanlarla<br />

ilgili bize anlatılanlara<br />

şüpheyle yaklaşır,<br />

okuduklarımız gerçekleşmesi<br />

imkansız şeyler<br />

olarak bakar <strong>ve</strong> biliriz.<br />

Olaylar <strong>ve</strong> anlatılanlar<br />

arasından bariz bir saçmalık<br />

gülümser bizlere.<br />

Aslında bugünün akılcılaştırılmış<br />

birçok<br />

düşüncesinin temelinde,<br />

tam da bize çok gerilerde<br />

bıraktığımızı zannettiğimiz<br />

bu saçmalıklar<br />

vardır. Sanatsal, sosyal,<br />

edebi <strong>ve</strong> bilimsel gerçekliğin<br />

oluşmasında, çağlar<br />

öncesinde kalmış, tarih<br />

denen kültür yığıntılarının<br />

altında yatan bu ölmüş<br />

düşünceler vardır. Çoktan<br />

yok olmuş olan toplumların<br />

kendileri olmasa bile;<br />

masalları mitolojileri<br />

kalmıştır. Geçmişin<br />

kültürü yaşayanların üzerinde dolanmaktadır.<br />

Mitler <strong>ve</strong> söylenceler üzerinde yapmış olduğu çalışmalarla<br />

tanınan JOSEPH CAMPBELL,<br />

‘Kahramanın Sonsuz Yolculuğu’ adlı bu kitabında,<br />

kahramanın trajik yolculuğunun izini sürer.<br />

Campbell, okuyucuyu, kahramanla birlikte mitsel<br />

coğrafyada düşsel bir yolculuğa çıkartır. Kuzey<br />

Amerika Yerlilerin’den Yeni Zellanda Maorilerine,<br />

Orta doğu’nun kadim anlatılarından Uzak Doğu’nun<br />

mistik dünyasına, Afrika’dan Hindistan’a kadar<br />

dünya mitolojisini bir bütün olarak inceler. Bütün bu<br />

mitolojilerin temelinde yatan ortak bir ‘Arketip’<br />

olduğunu gösterir. Arketipsel düşüncenin kahraman-<br />

Bülent Taş<br />

Kahramanın Sonsuz Yolcuğu<br />

JOSEPH CAMPBELL - Kabalcı Yayınları<br />

ları farklı coğrafya <strong>ve</strong> kültürleri olsa da, mitolojik<br />

kahramanların farklı isimleri olsa da aynı kaderleri<br />

paylaşırlar.<br />

İster ölümsüzlüğün peşine düşerek yolculuğa<br />

çıkan Gılgameş, ister türlü maceralardan sağ salim<br />

dönebilmiş kurnaz Odysseus ya da tanrılardan ateşi<br />

çalarak insana sunmuş Premetheus, bütün bu kahramanların<br />

ortak yönü çıkmış oldukları yolculukların<br />

sadece kendileri için değil<br />

yaşadıkları çağın <strong>ve</strong> toplumun<br />

ortak beklenti <strong>ve</strong> taleplerinin<br />

sonuçlarıdır. Aradıkları mitsel<br />

imge <strong>ve</strong> mitsel dünya, kahramanı<br />

değiştirirken toplum <strong>ve</strong> sonrası<br />

olan çağlar içinde yeni ufuklar<br />

yaratmıştır. Campbell, dinsel<br />

öğretilerin büyük taşıyıcıları eski<br />

tanrıların, Hıristiyanlığın<br />

İsa’sının, Müslümanlığın<br />

Muhammed’inin Buddha’yı ya<br />

da Musevilerin Musa’sının<br />

üzerindeki dinsel örtünün altındaki<br />

ortak tarihsel kültü <strong>ve</strong> mitsel<br />

imgeyi başarılı bir şekilde açığa<br />

çıkartır.<br />

Yazar, mitolojik simgeciliğin,<br />

psikolojik <strong>ve</strong> metafizik botunu da<br />

araştırır. İnsan davranışlarının<br />

altında yatan bilinç dışı arzu <strong>ve</strong><br />

istemlerin kökenlerini tarihselpsikanalitik<br />

bir yöntem diyebileceğimiz<br />

tarzda ele alır. James<br />

Joyce’dan devşirerek yarattığı “kozmogonik çeviri”<br />

terimi ile doğa, toplum <strong>ve</strong> insanın döngüsel-sonsuz<br />

yolculuğunu aktarır.<br />

Her ne kadar zaman <strong>ve</strong> mekan algımız değişmişse<br />

de, insanın doğa da <strong>ve</strong> evrende ki varoluş çabası, onu<br />

anlamlandırma uğraşları devam etmektedir. Dilsel <strong>ve</strong><br />

teknolojik gelişim biçimsel bir sıçrama yapmış olsa<br />

da müzikte, sanatta, ilkel insanın çığlığı, edebiyatta<br />

kahramanın yazgısı <strong>ve</strong> yolcuğu devam etmektedir.<br />

Zamanın yeni ruhu geçmişin ölü ruhlarından beslenmektedir.<br />

Kahramanın çıkmış olduğu yolculuk<br />

devam ediyor. Belki de bütün çaba, insanın<br />

“hakikatin sırrı” dediği o tamlığa erme bilincidir.<br />

27


28<br />

Haberler<br />

Vakıf <strong>ve</strong> Derneklerimizden Haberler<br />

FESTİVAL ÇALIŞMALARI ERKEN BAŞLADI<br />

Bu yıl 10.’sunu düzenleyeceğimiz ULUSLARARASI<br />

ARGUVAN TÜRKÜ FESTİVALİ’nin ön hazırlıklarına<br />

başlamak üzere 13 Ocak 2012 Cuma günü Malatya’da<br />

yapılacak toplantı öncesi İstanbul’daki derneklerle<br />

02.01.2012 Pazartesi günü Çakmak Derneği’nde bir araya<br />

gelindi. Tüm derneklerin katıldığı toplantıda Çakmak<br />

Dernek Başkanı Hasan Baltacı, “derneğimize hoş geldiniz”<br />

diyerek, vakıf <strong>ve</strong> dernek yönetimlerini ağırlamaktan<br />

memnuniyet duyduğunu söyledi.<br />

Vakıf Başkanımız Mehmet Kızıldaş yaptığı konuşmada<br />

öncelikle Çakmak köyü dernek başkanı <strong>ve</strong> yönetimine<br />

gösterdikleri konukse<strong>ve</strong>rlikten dolayı teşekkür etti.<br />

Ardından katılan tüm dernek başkan <strong>ve</strong> yönetimlerinin<br />

yeni yıllarını kutlayarak yeni yılın; barışın <strong>ve</strong> kardeşliğin<br />

egemen olduğu, sağlık, başarı <strong>ve</strong> mutluluk dolu geçmesini<br />

temenni ettiğini belirtti. Konuşmasının devamında<br />

toplantının amacı, Malatya’da 13 Ocak 2012 Cuma günü<br />

yapılacak olan, <strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanı Hüseyin<br />

Taştan, <strong>Arguvan</strong>lı tüm demokratik kitle örgüt başkan <strong>ve</strong><br />

yönetimlerini katılacağı toplantı <strong>ve</strong> bu toplantı<br />

sonuçlarının açıklanacağı basın toplantısı ile ilgili bilgileri<br />

aktararak katılımcıların konu hakkındaki düşüncelerini<br />

sordu. Dernek başkanları özellikle yöremizin en önemli<br />

değeri olan türkülerimizin tanıtımında tüm Türkiye’de<br />

olduğu kadar uluslararası alanda ilgi çeken festivalimiz<br />

için ön hazırlıklara Malatya’da başlanmasının önemli <strong>ve</strong><br />

çok değerli bulduklarını belirttiler. Görüşlerini açıklayan<br />

dernek başkanlarından bazılarının görüşlerini aşağıda<br />

özetlersek;<br />

<strong>Arguvan</strong> Merkez Derneği Başkan Hüseyin Ülkü;<br />

Alınacak tüm kararlara katılacaklarını <strong>ve</strong> belirtilen tarihte<br />

etkinlikleri olduğu için Malatya’ya gelemeyeceklerini<br />

belirtti.<br />

Çiftlik Dernek Başkanı Mehmet Uçar; Festival ile ilgili<br />

çok değerli önerilerini iletti. Ayrıca <strong>Arguvan</strong>lı tüm kurumların<br />

festivalin doğal düzenleyicisi olduklarını <strong>ve</strong> da<strong>ve</strong>t<br />

olmaksızın komisyonlarda <strong>ve</strong> etkinlik süresince<br />

<strong>Arguvan</strong>’da görev almaları gerektiğini belirtti.<br />

Yazıbaşı Dernek Başkanı Latif Adıgüzel; Malatya’da<br />

toplantı yapmanın birlik <strong>ve</strong> beraberlik için çok önemli<br />

olduğunu belirterek, tüm kararlarda <strong>ve</strong> etkinliklerde vakfımızın<br />

yanında olduklarını belirtti.<br />

Ataşehir Gündem Gazetesinin sahibi Himmet Kaya;<br />

katılımcılık anlamında Malatya’da toplantı yapmanın çok<br />

yerinde <strong>ve</strong> önemli bir karar olduğunu belirtti<br />

<strong>Arguvan</strong> Haber sitesinin sahibi Ersoy Eren;<br />

Malatya’daki toplantının yerinde bir karar olduğunu<br />

belirttikten sonra İstanbul’da yapılacak toplantıya<br />

Malatya’daki derneklerin aralarında seçeceği temsilciler<br />

ile katılması isteğini iletti.<br />

Toplantıya katılan dernekler adına söz alan Vakıf<br />

Başkanı Kızıldaş, toplantıya ev sahipliği yapan <strong>ve</strong> ağırlayan<br />

Çakmak Köyü dernek başkanı Hasan Baltacı <strong>ve</strong><br />

yönetim kuruluna teşekkür ederek toplantıyı bitirdi.<br />

10. ULUSLARARASI ARGUVAN TÜRKÜ FESTİVALİ HAZIRLIK<br />

TOPLANTILARI MALATYA’DA BAŞLADI<br />

10. Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivali ön hazırlık<br />

toplantısı <strong>Arguvan</strong>’da yoğun katılımla yapıldı. Toplantı<br />

öncesi saat 11.00 da Malatya Yukarı Sülmenli Köyü<br />

Derneği’nde Malatya’daki <strong>Arguvan</strong> köy dernekleriye<br />

biraraya gelindi, sohbetler yapıldı <strong>ve</strong> beraber öğlen<br />

yemeği yenildi. Vakıf başkanımız burada yaptığı konuşmada<br />

geniş katılımlı toplantıyı akşam <strong>Arguvan</strong>’da<br />

yapacağımızı belirterek sivil toplum örğütlerinde çalışma<br />

zorluklarından söz ederek katılımcıları, gösterdikleri<br />

öz<strong>ve</strong>rilerden dolayı tebrik etti. Ülkemizdeki demokratik<br />

sıkıntılardan, Alevi toplumunun çektiği zorluklardan<br />

bahsederek daha çok birlikteliğe ihtiyacımızın olduğunu<br />

<strong>ve</strong> bilikte hareket edilirse zorlukların üstesinden<br />

gelinebileceğini belirtti.<br />

Söz alan Bektaş Özalp; yapılacak etkinliklerde hep<br />

beraber olmamız gerektiğini belirterek katılımcılara<br />

teşekkür etti. Devamında Hasan Şengül, Aşık Ercan, Ali<br />

İhsan Öztürk, Mehmet Ali Başıbüyük düşüncelerinin; bir-


Haberler<br />

lik <strong>ve</strong> beraberlikten yana olduklarını <strong>Arguvan</strong> hepimizin<br />

ilçesi eğer <strong>Arguvan</strong>a bir hizmet bir görev yapılacak ise<br />

herkes gücü oranında katkı sunmalıdır düşüncesinde birleştiler.<br />

Bizleri ağırlayan Yukarı Sülmenli Köy Dernek<br />

Başkanı Hasan Şengün <strong>ve</strong> Yönetim Kurulu üyelerine<br />

teşekkür ediyor <strong>ve</strong> başarılarının devamını diliyoruz.<br />

Akşam saat 18.00 da <strong>Arguvan</strong> Belediyesi Meclis salonunda<br />

yoğun ilgi ile toplanıldı. Toplantıya <strong>Arguvan</strong><br />

Belediye Başkanı Hüseyin Taştan, İl Meclis Üyeleri<br />

Mustafa Mengüç <strong>ve</strong> Naki Düzova, CHP <strong>Arguvan</strong> ilçe<br />

başkanı Hasan Yüce, Vakıf Başkanı Mehmet Kızıldaş,<br />

vakıf yönetim kurulu üyeleri, İstanbul <strong>Arguvan</strong> dernek<br />

temsilcileri, Malatya <strong>Arguvan</strong> dernek başkanları, Ankara<br />

<strong>Arguvan</strong> dernek başkanı, İlçe Halk <strong>Eğitim</strong> Müdürü,<br />

<strong>Arguvan</strong>’daki eğitim kurumlarının müdürlerinin katılımı<br />

ile başladı. <strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanımız Hüseyin Taştan<br />

açılış konuşmasında, <strong>Arguvan</strong>lı demokratik kitle örgütlerini<br />

ağırlamaktan mutlu olduğunu belirterek sözü Vakıf<br />

Başkanımız Mehmet Kızıldaş’a <strong>ve</strong>rdi. Vakıf başkanımız<br />

tüm deneklerin bir arada <strong>Arguvan</strong>’da toplanmasının<br />

önemli olduğunu <strong>ve</strong> duyduğu memnuniyeti ifade ettikten<br />

sonra hepimizin amacının <strong>Arguvan</strong>’a hizmet olduğunu<br />

belirtti. Festivalin kimsenin malı olmadığını <strong>ve</strong> hepimizin<br />

sahip çıkması gerektiğini belirttikten sonra toplantı gündemini<br />

şu şekilde sıraladı:<br />

1. Festival tarihinin belirlenmesi<br />

2. Festival komitesinin oluşumunun görüşülmesi<br />

3. Festival tanıtımının görüşülmesi<br />

4. Görüşmeler sonucunda basın bildirisi hazırlanması<br />

Belediye Başkanımız, Festival tarihi olarak 14-15<br />

Temmuz 2012 nin en uygun zaman olduğunu belirtti.<br />

Diğer katılımcılar da bu görüşü benimsedi.<br />

Vakıf Başkanımız tüm kurumların temsilinin önemli<br />

olduğunu belirterek Malatya <strong>ve</strong> Ankara’nın da komitede<br />

görev alması gerektiğini belirtti. Bozan Köyü Dernek<br />

Başkanı Ali İhsan Öztürk Malatya’da da komiteler oluşturulması<br />

gerektiğini düşündüğünü açıkladı. Vakıf<br />

Başkanımız süreç ile ilgili bilgi <strong>ve</strong>rerek Malatya derneklerinin<br />

festival sürecinde işlevlerinin çok önemli olduğunu<br />

belirtti. Görüşmeler sonunda Festival Komitesinin;<br />

<strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanlığı, Vakıf temsilcisi,<br />

İstanbul’daki derneklerin temsilcisi, Malatya’daki<br />

Derneklerin temsilcisi olarak Akören Köyü Dernek<br />

Başkanı Yusufhan Doğan, Ankara <strong>Arguvan</strong>lılar Dernek<br />

Başkanı Asım Aydoğdu’dan oluşmasına karar <strong>ve</strong>rildi.<br />

Tanıtım ile ilgili çok önemli fikirler söylendi. Not alınarak<br />

oluşturulacak festival komitesine aktarılacaktır.<br />

İl Meclis Üyelerimiz Mustafa Mengüç, Naki Düzova,<br />

Hurşit Kuşçu, Muharrem Bayram, Hasan Baltacı, Asım<br />

Aydoğdu, Rıza Parlak, Yusufhan Doğan, Ali İhsan Öztürk,<br />

Mehmet Ali Başıbüyük konuşmaları ile toplantıya renk<br />

kattılar. Vakıf başkanımız kapanış konuşmasında<br />

<strong>Arguvan</strong>lı tüm kurumların festivalin doğal üyesi olduğunu<br />

<strong>ve</strong> da<strong>ve</strong>t olmaksızın organizasyonda yer alınması gerektiğini<br />

belirttikten sonra katılımcılara, katılımlarından<br />

dolayı tekrar teşekkür ederek tüm <strong>Arguvan</strong>lı kurumlara<br />

başarılar diledi <strong>ve</strong> oluşturulan bu olumlu tablonun herkesi<br />

gururlandırdığını belirtti. Toplantıdan çıkan sonuç bildirgesi<br />

aşağıdaki şekilde oluştu. Toplantıdan sonra sıcak sohbet,<br />

<strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanımızın akşam yemeği<br />

ikramı ile devam etti. Tüm kurumlarımız ile bizleri<br />

<strong>Arguvan</strong>’da ağırlayan Belediye Başkanımız Hüseyin<br />

Taştan’a <strong>ve</strong> tüm katılımcı kurum <strong>ve</strong> kişilere teşekkür ediyor,<br />

başarılarının devamını diliyoruz.<br />

ARGUVANLI TÜM KURUMLAR TEK YÜREK<br />

1. Uluslararası Türkü Festivali’nin 10. yılı olması<br />

dolayısı ile hazırlıklara erken başlanacaktır.<br />

2. Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivali; <strong>Arguvan</strong><br />

Belediyesi, <strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong>lı Derneklerin<br />

ortak organizasyonudur.<br />

3. Festival Komitesinde temsil edilecek kurumlar:<br />

<strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanlığı, <strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong> Temsilcisi,<br />

İstanbul’daki Derneklerin Temsilcisi, Malatya’daki<br />

Derneklerin Temsilcisi, Ankara <strong>Arguvan</strong>lılar Derneği<br />

Temsilcisi<br />

4. 10. Yıl nedeniyle tanıtıma özel önem <strong>ve</strong>rilecektir.<br />

5. <strong>Arguvan</strong>’ın eğitim <strong>ve</strong> diğer sorunları festival kapsamında<br />

görüşülüp değerlendirilecektir.<br />

6. Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivali; tüm<br />

<strong>Arguvan</strong>lılar’ın <strong>ve</strong> tüm <strong>Arguvan</strong>lı kurumların ortak etkin-<br />

liği olduğu bir kez daha vurgulandı.<br />

BASIN TOPLANTISI<br />

3.01.2012 Cuma günü akşamı <strong>Arguvan</strong>’da tüm <strong>Arguvan</strong><br />

örgütlerinin katıldığı toplantı sonucu, 14.01.2012 günü<br />

saat 13.30 da Malatya Gazeteciler Cemiyetinde düzenlenen<br />

basın toplantısı ile tüm basın kuruluşlarına açıklandı.<br />

Yerel basının yoğun ilgi gösterdiği basın açıklaması aşağıda<br />

<strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

BASIN BİLDİRİSİ<br />

<strong>Arguvan</strong> Belediyesi, <strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong> <strong>ve</strong> tüm <strong>Arguvan</strong>lı<br />

Derneklerin ortak organizasyonu ile bu yıl 10.’sunu<br />

düzenleyeceğimiz, Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivali<br />

14-15 Temmuz 2012 tarihinde <strong>Arguvan</strong> ilçemizde gerçekleştirilecektir.<br />

2003 yılından beri düzenlediğimiz bu yıl 10.’sunu<br />

yapacağımız Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivali’nin<br />

29


30<br />

Haberler<br />

daha görkemli, daha coşkulu geçmesi için bütün hazırlıklar<br />

yapılmaktadır.<br />

Bu güne kadar her yıl onbinlerin katıldığı festivalimizde,<br />

kamuoyunda çok önemli ses getiren Türkülerimiz; acımız,<br />

sevincimiz, sevdamız, kardeşliğimiz, ağıtlarımız,<br />

isyanımız <strong>ve</strong> dostluğumuzun sanatsal biçimlenişidir.<br />

Sanatçılarımız <strong>ve</strong> ozanlarımızın güçlü sesleriyle<br />

<strong>Arguvan</strong>’da yankılanacaktır.<br />

Türkiye halklarının kardeşçe birlikte yaşamasını benimsedik.<br />

Dünya halklarının müziğini, türkülerimizle<br />

<strong>Arguvan</strong>’da buluşturduk. Bizler bir kültürün festivalini<br />

yapıyoruz. Bundan dolayıdır ki, bütün kamuoyunu,<br />

bütün basını 14-15 Temmuz 2012 tarihinde 10.’sunu<br />

yapacağımız Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü Festivaline<br />

katılmaya da<strong>ve</strong>t ediyoruz.<br />

<strong>Arguvan</strong> Belediyesi<br />

<strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong><br />

İstanbul’daki <strong>Arguvan</strong> Köy Dernekleri<br />

Malatya’daki <strong>Arguvan</strong> Köy Dernekleri<br />

Ankara <strong>Arguvan</strong>lılar Derneği<br />

Almanya <strong>Arguvan</strong>lılar Derneği<br />

FESTİVAL ÇALIŞMALARI HIZ KESMEDİ<br />

10.Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü festivali kapsamında,<br />

<strong>Vakfı</strong>mızın çağrısı üzerine <strong>Arguvan</strong> Köy Dernekleri<br />

yoğun katılım ile 13.02.2012 tarihinde vakıf<br />

merkezinde toplandı. <strong>Arguvan</strong> Köy dernekleri dışında<br />

bizim gibi düşünen demokratik kitle örgütleri toplantımıza<br />

katıldılar. Dostluk <strong>ve</strong> Dayanışma <strong>Vakfı</strong> yöneticilerinden<br />

İbrahim Can Önder, İhsan Karaçam, Kars<br />

Yöresi Dernek Başkanı Cafer Çağıntekinci, Kozdere<br />

Köyü derneğinden Ersin Pektaş, Cihan Köse, Çağla<br />

Çetin, Çakırsu Köyü Dernek Başkanı Kasım Terktaş <strong>ve</strong><br />

yönetim kurulu üyesi Nihat Şahin <strong>Arguvan</strong>lı basın temsilcilerinden,<br />

<strong>Arguvan</strong> Haber portalından Ersoy Eren,<br />

Ataşehir Gündem gazetesinden Himmet Kaya, Her<br />

zaman <strong>ve</strong> her yerde bizimle birlikte olan Kadir İncesu <strong>ve</strong><br />

Azmi Tulunay da toplantıya katıldılar.<br />

Toplantının açılış konuşmasını yapan Vakıf Başkanı<br />

Mehmet Kızıldaş, 10.sunu düzenleyeceğimiz türkü fes-<br />

tivali hakkındaki gelişmeleri <strong>ve</strong> yapılan görüşmeleri<br />

toplantıda bulunanlara aktardıktan sonra toplantının<br />

gündemini okudu. Daha önceki toplantılarda özellikle<br />

Malatya’da <strong>ve</strong> <strong>Arguvan</strong>’da yapılan toplantılarda Festival<br />

komitesinin <strong>Arguvan</strong>, Malatya <strong>ve</strong> Ankara temsilcilerinin<br />

oluşması, Vakıf’tan da vakıf başkanı Mehmet<br />

Kızıldaş’ın festival komitesine katılmasından sonra gündem<br />

şöyle belirlendi.<br />

1. İstanbul’daki <strong>Arguvan</strong>lı Köy Derneklerinin<br />

Festival komitesine temsilci seçilmesi<br />

2. İstanbul’daki çalışma gruplarının oluşturulması.<br />

3. <strong>Vakfı</strong>n bir yıllık çalışma planı içerisinde yer alan<br />

etkinliklerin, düşünülen tarih <strong>ve</strong> yerlerini dernek<br />

yöneticileri ile paylaşmak.<br />

Birinci Gündem maddesi için Çavuş Köyü Dernek<br />

Başkanı Abbas Genç söz aldı. Geçmiş dönemlerdeki<br />

komitede başarılı çalışmalarından dolayı Latif<br />

Adıgüzel’in bu dönemde devam etmesini önerdi. Yine<br />

Çobandere Köyü Dernek başkanı Mustafa Çıplak da<br />

Latif Adıgüzel’i önerdi. Latif Adıgüzel, iki dönemdir bu<br />

görevi yapmaktan onur duyduğunu ancak bu dönemde<br />

başka arkadaşlar yaparsa daha iyi olur dedi. Yoğun talep<br />

üzerine Latif Adıgüzel görevi kabul etti.<br />

Böylece 10. Uluslararası <strong>Arguvan</strong> Türkü festivali<br />

komitesi;<br />

<strong>Arguvan</strong> Belediyesi Başkanı Hüseyin Taştan,<br />

<strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong> Başkanı Mehmet Kızıldaş,<br />

İstanbul <strong>Arguvan</strong>lı Köy Dernekleri Temsilcisi<br />

Narmikan Dernek başkanı Latif Adıgüzel,<br />

Malatya <strong>Arguvan</strong>lı Köy Dernekleri Temsilcisi Akören<br />

Köy Dernek Başkanı Yusufhan Doğan,<br />

Ankara <strong>Arguvan</strong>lılar Derneği Başkanı Asım<br />

Aydoğdu’dan oluştu.<br />

İstanbul’daki Çalışma grupları aşağıdaki şekilde<br />

oluşmuştur.<br />

Mali çalışma grubu,<br />

Hasan Baltacı, Mustafa Çıplak, Mehmet Ali Parlak,<br />

Latif Adıgüzel, Hasan Aydın, Yusuf Mola, Veysel<br />

Karahan, Sakine Yıldırım, Muharrem Korkmaz, Fatma<br />

Kılıç, Erol Çakmak,<br />

Basın Yayın Tanıtım Çalışma Grubu,<br />

Ersoy Eren, Kanber Yıldırım, Kadir İncesu, İsmail<br />

Özmeral, Himmet Kaya, Erhan Kızılyar,<br />

Azmi Tulunay, Mehmet Uçar, Ali Haydar Karaçam,<br />

Muharrem Korkmaz, Rıza Parlak,<br />

<strong>Kültür</strong> Komisyonu<br />

Mehmet Uçar, Hıdır Pekgüzel, Abbas Genç<br />

Gündemin 3.maddesinde, <strong>Vakfı</strong>n bir yıllık çalışma<br />

programında 8.Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlaması,<br />

<strong>Arguvan</strong> Türküleri ses yarışması, <strong>Eğitim</strong> amaçlı<br />

Yemekli gece, belli başlı diğer etkinlikler olarak yaklaşık<br />

tarihleriyle birlikte katılımcılara aktarıldı.<br />

Ballıca Köyü Dernek Başkanı Hasan Hüseyin Tatlı’ya,


Haberler<br />

toplantıda ikram edilmek üzere getirdiği yöresel<br />

yemeğimiz kömbeden dolayı teşekkür ediyoruz.<br />

Son olarak Başkan Kızıldaş katılımcılara bu yoğun ilgilerinden<br />

dolayı teşekkür etti <strong>ve</strong> toplantıyı bitirdi.<br />

ARGUVANLI KÖY DERNEKLERİ İLE KAHVALTIDA BULUŞTUK<br />

<strong>Vakfı</strong>mızın 18 Aralık 2011 Pazar günü, yöremiz dernek<br />

başkanları <strong>ve</strong> yönetim kurulu üyelerinin geniş katılımı<br />

ile düzenlediği kahvaltılı toplantısı yapıldı. Dernek<br />

başkanlarımız, yönetim kurulu üyeleri <strong>ve</strong> eşlerinin<br />

katılımıyla samimi bir ortamda kahvaltımızı yaparken<br />

dostça sohbetler başladı. Vakıf başkanımız Mehmet<br />

Kızıldaş yaptığı konuşmada; dernek yönetimlerinin<br />

yapılan bütün etkinliklerde vakfımızın yanında yer<br />

almalarında <strong>ve</strong> geniş katılımda bulunmalarından dolayı<br />

teşekkür etti. Daha sonra söz alan dernek başkanları<br />

vakfımız ile beraber hareket etmekten duydukları memnuniyeti<br />

ifade ederek, bundan sonra’da vakfımızla birlikte<br />

olmaya devam edeceklerini belirttiler. <strong>Arguvan</strong><br />

<strong>Vakfı</strong>’nın başarılı etkinliklerinden <strong>ve</strong> toplumumuzda<br />

sahip olduğu büyük destekten dolayı gurur duyduklarını<br />

ifade eden konuklarımız vakıf yönetimine teşekkür ettiler.<br />

Katılımda bulunan tüm dernek başkanlarına, yönetim<br />

kurulu üyelerine, eşlerine <strong>ve</strong> konuklarımıza teşekkür<br />

ediyor, başarılar diliyoruz.<br />

VAKFIMIZIN KURUCULARI İLE KAHVALTI<br />

08.01.2012 Pazar günü saat 10-12 arası Bostancı Club<br />

Sporium Yadinbey Restaurant’ta kurucularımız ile bir<br />

araya geldik. İstanbul’da bulunan kurucularımızın,<br />

eşlerinin <strong>ve</strong> konuklarımızın katılımından dolayı teşekkür<br />

ediyoruz.<br />

Kahvaltı sırasında Vakıf başkanımız kurucularımıza,<br />

vakıf faaliyetleri, önümüzdeki kongre süreci <strong>ve</strong> festival<br />

ön hazırlıkları için Malatya’da yapılacak ortak toplantı<br />

hakkında detaylı bilgiler aktararak vakfımızın gerek<br />

Malatya’da gerekse İstanbul’da bulunan demokratik<br />

kitle örgütlerinin içerisinde ulaştığı konum hakkında bilgiler<br />

<strong>ve</strong>rdi. Ayrıca kahvaltılı toplantıya kurucularımızın<br />

<strong>ve</strong> eşlerinin göstermiş olduğu ilgiden dolayı teşekkürlerini<br />

sundu.<br />

Devamında söz alan kurucularımız <strong>ve</strong> konuklarımız<br />

mevcut yönetime çalışma dönemlerinde göstermiş<br />

oldukları öz<strong>ve</strong>riden, gayretlerden <strong>ve</strong> yöremiz kurumları<br />

ile uyumlu ilişkilerinden dolayı teşekkür ederek yeni<br />

dönem ile ilgili temennilerini dile getirdiler.<br />

MİLLETVEKİLLERİNDEN VAKFIMIZA ZİYARET<br />

19.01.2012 Perşembe günü akşamı Malatya<br />

Millet<strong>ve</strong>kili Veli Ağbaba, İstanbul Millet<strong>ve</strong>kili Kadir<br />

Öğüt, <strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanı Hüseyin Taştan,<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili<br />

Fahrettin Kayhan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi<br />

Meclis Üyesi Hüseyin Kızıldaş vakfımızı ziyaret ederek<br />

Yönetim Kurulu <strong>ve</strong> dernek başkanları ile sohbet toplantısına<br />

katıldılar.<br />

Vakıf Başkanımız Mehmet Kızıldaş yaptığı konuşma<br />

ile Veli Ağbaba’nın gerek yöremizde, gerekse diğer bölgelerde<br />

kitlesel eylemlerde <strong>ve</strong> ziyaretlerde sürekli halkla<br />

beraber olmasından duyulan memnuniyeti dile getirerek<br />

<strong>Vakfı</strong>mızda kendilerini ağırlamaktan büyük memnuniyet<br />

duyduklarını belirtti.<br />

Söz alan Kadir Öğüt, şimdiye kadar vakfımızı ziyaret<br />

etmediği için eksiklikleri olduğunu belirtip, bundan<br />

sonra daha çok bizlerle beraber olacağını belirttikten<br />

sonra Veli Ağbaba’nın yaptığı başarılı çalışmalardan<br />

bahsetti.<br />

Daha sonra söz alan Millet<strong>ve</strong>kili Veli Ağbaba, seçim<br />

döneminde gösterdikleri destekten dolayı <strong>Arguvan</strong>lılara<br />

teşekkür etti. <strong>Arguvan</strong>lıların gerçekleştirdikleri Türkü<br />

Festivali ile çok önemli bir iş yaptıklarını <strong>ve</strong> bu festivalin,<br />

yörenin tanıtılmasında önemli fırsat yarattığını<br />

belirtti.<br />

<strong>Arguvan</strong> Belediye Başkanımız Hüseyin Taştan,<br />

<strong>Arguvan</strong> <strong>Vakfı</strong>nın kendi evi gibi olduğunu, burada millet<strong>ve</strong>killeri<br />

ile beraber olmaktan memnuniyet duyduğunu<br />

belirterek Veli Ağbaba’nın Malatya’daki başarılı<br />

çalışmalarından bahsederek, yöremizin sorunlarını dile<br />

getirirken gösterdiği ilgiye teşekkür ederek desteklerinin<br />

devam etmesini istediklerini belirtti.<br />

Fahrettin Kayhan, Büyükşehir Belediye Meclisindeki<br />

çalışmalarından bilgiler <strong>ve</strong>rerek, toplumdan daha çok<br />

destek beklediklerini belirtti.<br />

<strong>31</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!