18.06.2013 Views

De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z - Mustafa Nevzat İlaç Sanayi

De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z - Mustafa Nevzat İlaç Sanayi

De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z - Mustafa Nevzat İlaç Sanayi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Epsilon Yay›nc›l›k Hizmetleri<br />

Tic. <strong>ve</strong> San. Ltd. fiti. ad›na<br />

‹mtiyaz Sahibi<br />

Ömer Yenici<br />

Genel Yay›n Yönetmeni<br />

Gülenay Börekçi<br />

Yaz› ‹flleri Müdürü (sorumlu)<br />

Meltem Erkmen Kapucuo¤lu<br />

Editör<br />

Esen Tezel<br />

Grafik Tasar›m<br />

Sevil Ürel<br />

<strong>De¤erli</strong> <strong>hekimlerimiz</strong> <strong>ve</strong> <strong>eczac›lar›m›z</strong><br />

Bu say›m›zda yine dopdolu bir içerikle karfl›n›zday›z.<br />

edito<br />

Belki yaln›zca ekranlardan tan›d›¤›n›z Sumru Yavrucuk <strong>ve</strong> Kenan Ifl›k’la yap›lan söyleflileri okuyunca<br />

her ikisinin de yaln›zca iyi tiyatrocular de¤il, duyarl› birer entelektüel olduklar›n› ö¤reneceksiniz.<br />

Balonla yolculuk hayalleri kuranlar için Türk Balon nihayet Kad›köy’de. Teknik özelliklerini <strong>ve</strong><br />

sundu¤u imkanlar› Mercanada sayfalar›ndan ö¤renebilirsiniz. Sualt› merakl›lar› için bu say› K›z›ldeniz’le<br />

ilgili sayfalar haz›rlad›k.<br />

Sa¤l›k köflemizde Dr Erkan Kozano¤lu’yla, gitgide yayg›nlaflan bir sorun olan bel a¤r›lar› konusunda<br />

yap›lan bir söylefli yer al›yor.<br />

G›dalardaki genetik manipülasyonun çok tart›fl›ld›¤› bugünlerde, sayfalar›m›zda sahaftan eski bir<br />

t›p kitab›n›n çevirisini bulacaks›n›z. Osmanl› t›bb›nda da genlerin biliniyor olmas›, beslenme <strong>ve</strong> tedavide<br />

yörenin toprak kimyas›n›n dikkate al›n›yor oluflu sizi çok flafl›rtacak. Her say›da yer alan<br />

ödüllü bulmacaya gösterdi¤iniz ilgiye teflekkür etmek isteriz.<br />

Sayg›lar›m›zla.<br />

Kültür Sanat <strong>ve</strong> Medikal Haber Dergisi Y›l:1 Say› 5<br />

<strong>Mustafa</strong> <strong>Nevzat</strong> ‹laç <strong>Sanayi</strong> A.fi.’nin<br />

t›p camias›na sundu¤u bir kültür hizmetidir.<br />

Grafik Uygulama<br />

Hülya Bilgin Ç›¤<br />

‹dari Müdür<br />

Erol fiahnac›<br />

Sat›fl Koordinatörü<br />

Abdül Vardar<br />

Pazarlama Koordinatörü<br />

Banu Yal› Kosifo¤lu<br />

Reklam<br />

Arzu Tuna 0 212 244 82 82 /125<br />

atuna@epsilonyayinevi.com<br />

Film - Grafik<br />

Ebru Grafik <strong>ve</strong> Matbaac›l›k A.fi.<br />

Türbedar Sk. No:8 Ca¤alo¤lu/‹stanbul<br />

Tel: 0212 520 85 21<br />

Bask›<br />

Kelebek Matbaac›l›k<br />

Litros Yolu 4/1 A Blok Topkap› / ‹stanbul<br />

Tel: 0212 612 48 35 pbx<br />

Adres<br />

Osmanl› Sk. Osmanl› ‹fl Merkezi<br />

No: 24/4-5 80090 Taksim/‹stanbul<br />

Tel: 0212 244 82 82 pbx<br />

Faks: 0212 252 47 29<br />

Web: www.epsilonyayinevi.com<br />

e-mail: mercanada@epsilonyayinevi.com<br />

1


4<br />

içindekiler<br />

4 . . . . . . . Röportaj: Dr. Erkan Kozano¤lu’ndan bel a¤r›lar›n›n sebepleri<br />

6 . . . . . . . Sa¤l›k: A¤r› <strong>ve</strong> ‹nflamasyonun tedavisinde NSA‹ ilaçlar<br />

10 . . . . . . . Akvaryum: Dünyan›n en muhteflem akvaryumu<br />

14 . . . . . . . Balon: Kad›köy’de Türk balonu<br />

18 . . . . . . . Röportaj: Bir ‹stanbul Prensesi: Ahu Türkpençe<br />

22 . . . . . . . Mutfakta: Sumru Yavrucuk’tan sebze salatas›<br />

26 . . . . . . . Kütüphane: Kenan Ifl›k’›n kütüphanesi<br />

30 . . . . . . . El Sanatlar›: Dikkat gözünüz kamaflacak<br />

31 . . . . . . . fiiir: Hüsamettin Olgun’dan Yan›k yüreklerin gül kokusuna<br />

32 . . . . . . . Foto¤raf: Yeni flehirlerde soluklanmak<br />

34 . . . . . . . Buluflma: Mae<strong>ve</strong> Binchy: ‹rlandal› masalc› teyze<br />

36 . . . . . . . Sahaftan: 300 y›ll›k “Müfredat-› T›p <strong>ve</strong> Fen” raslant› sonucu bulundu<br />

42 . . . . . . . Kitap<br />

50 . . . . . . . Müzik: Sezen Aksu: Pop müzi¤in kraliçesi<br />

52 . . . . . . . Müzik: Bülent Ortaçgil: fiair müzisyen<br />

53 . . . . . . . Ödüllü bulmaca<br />

54 . . . . . . . Satranç<br />

56 . . . . . . . Astroloji: 2004 y›l›nda burçlar<br />

2<br />

18<br />

10<br />

14<br />

22<br />

26


Günümüzde giderek yayg›nlaflan bel<br />

a¤r›s› yak›nmalar›na hepimiz tan›k<br />

oluyoruz. Bel a¤r›s›n›n görülme s›kl›-<br />

¤› nedir, hangi cinsiyet <strong>ve</strong> yafl gruplar›nda<br />

daha s›k görülür?<br />

Bel a¤r›s›, özellikle sanayileflmifl toplumlarda<br />

çok s›k görülen <strong>ve</strong> önemli iflgücü<br />

kay›plar›na yol açan bir sa¤l›k<br />

problemidir. Genel olarak toplumdaki<br />

bireylerin yüzde 60-90’› yaflamlar›n›n<br />

bir döneminde bel a¤r›s›ndan yak›n›rlar.<br />

Yaflam›n ilk yirmi y›l›nda bel a¤r›s›na<br />

seyrek rastlan›r. Bu dönemdeki bel<br />

a¤r›lar› öncelikle ciddi patolojileri düflündürmelidir.<br />

Genel olarak bel a¤r›s›n›n<br />

ilk ata¤› 20-40 yafl aras›ndad›r. Bu<br />

dönemde mekanik kökenli a¤r›lar <strong>ve</strong><br />

disk hernileri ilk s›ray› almaktad›r. Baz›<br />

epidemiyolojik çal›flmalarda bel a¤r›lar›n›n<br />

45-65 yafl aras›nda en yüksek prevalansa<br />

ulaflt›¤› saptanm›flt›r. Bel a¤r›s›<br />

sebebine ba¤l› olarak yafl <strong>ve</strong> cinsiyet<br />

da¤›l›m› k›smen de¤ifliklik gösterebilmektedir.<br />

Örne¤in, mesleki <strong>ve</strong> sportif<br />

aktivitelere ba¤l› mekanik bel a¤r›lar› ile<br />

cerrahi gerektiren disk hernileri genç<br />

erkeklerde daha s›k iken <strong>ve</strong>rtebral osteoporoza<br />

ba¤l› kompresyon fraktürleri<br />

4<br />

röportaj<br />

Bel a¤r›lar›n›n sebepleri<br />

<strong>ve</strong> deformiteler nedeniyle bel a¤r›lar›<br />

ileri yafllardaki kad›nlarda nisbeten daha<br />

fazlad›r. Ancak genel olarak bak›ld›-<br />

¤›nda her iki cins aras›nda belirgin fark<br />

yoktur. Yafl <strong>ve</strong> cinsiyet d›fl›nda, vücut<br />

yap›s› <strong>ve</strong> obezite, postüral bozukluklar,<br />

fizik kondüsyon, mesleki-sportif faaliyetler,<br />

sigara kullan›m›, steroid <strong>ve</strong> oral<br />

kontraseptifler gibi baz› ilaçlar, hamilelik<br />

<strong>ve</strong> fazla do¤um yapma ile psikososyal<br />

faktörler gibi birçok risk faktörü bel<br />

a¤r›s› oluflumunda rol oynamaktad›r.<br />

Bel a¤r›s›n›n nedenleri nelerdir?<br />

Bel a¤r›lar›n›n yüzde 97’si mekanik kökenlidir.<br />

Mekanik bel a¤r›lar› içinde de<br />

lomber strain <strong>ve</strong> sprain en büyük grubu<br />

oluflturmaktad›r. Bunun d›fl›nda dejeneratif<br />

disk <strong>ve</strong> eklem hastal›klar›, disk<br />

hernileri, spinal stenoz, osteoporotik<br />

kompresyon k›r›¤› <strong>ve</strong> konjenital sebepler<br />

mekanik bel a¤r›s› nedenleri içinde<br />

yer almaktad›r. Disk hernilerinin oran›<br />

yüzde 4 kadard›r. Bunun da az bir k›sm›<br />

cerrahi gerektiren disk hernileridir.<br />

Görüldü¤ü gibi her bel a¤r›s›nda ilk anda<br />

disk hernisini düflünmek pek ak›lc›<br />

bir yaklafl›m olmayacakt›r. Bel a¤r›lar›n›n<br />

yüzde 1’ini nonmekanik spinal pato-<br />

Günümüzde giderek<br />

yayg›nlaflan bel a¤r›lar›<br />

<strong>ve</strong> tedavi biçimleriyle<br />

ilgili olarak Çukurova<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

T›p Fakültesi Fiziksel T›p<br />

<strong>ve</strong> Rehabilitasyon<br />

Anabilim Dal› ö¤retim<br />

üyesi Dr. Erkan<br />

Kozano¤lu’yla konufltuk.<br />

lojiler oluflturmaktad›r. Bunlar›n içinde<br />

tümörler, enfeksiyonlar, inflamatuvar<br />

spondiloartropatiler, Schuerman hastal›¤›,<br />

Paget hastal›¤› gibi daha az görülen<br />

ancak ciddi sonuçlar do¤uran hastal›klar<br />

yer almaktad›r. Visseral patolojilerden<br />

kaynaklanan bel a¤r›lar› ise yüzde<br />

2 civar›ndad›r. Bunlar aras›nda abdominal<br />

aort anevrizmas›, pelvik inflamatuvar<br />

hastal›k, pankreatit, kolesistit,<br />

penetran ülser, nefrolitiyazis, pyelonefrit<br />

gibi patolojiler bulunmaktad›r. Bunlar<br />

d›fl›nda da birçok lokal ya da sistemik<br />

patolojiye ba¤l› olarak bel a¤r›s› görülebilmektedir.<br />

O nedenle hekimler bel<br />

a¤r›s› ile baflvuran hastalarda iyi bir<br />

anamnez, sistemik muayene <strong>ve</strong> gerekli<br />

tetkikler ile bel a¤r›s›n›n nedenini araflt›rmal›d›r.<br />

Hastan›n günlük yaflam›nda nelere dikkat etmesi<br />

gerekir?<br />

Bu sorunuza kronik <strong>ve</strong> mekanik kökenli<br />

bel a¤r›s› olan bir hastay› ele alarak yan›t<br />

<strong>ve</strong>rmek istiyorum. Çünkü tan›s› ne<br />

olursa olsun hastan›n tedaviye kat›l›m›<br />

önemli olmakla birlikte, kronik bel a¤r›l›<br />

bir hastan›n tedavideki rolü özellikle<br />

önemlidir. Öncelikle, hastan›n fliflman-


l›k, sigara, alkol kullan›m›, kas zay›fl›¤›,<br />

mesleki, sportif <strong>ve</strong> psikososyal sorunlar<br />

gibi de¤ifltirilebilecek risk faktörlerini<br />

ortadan kald›rmaya çal›flmas› gereklidir.<br />

Hasta, düzenli egzersiz yapmal›,<br />

enerji koruma tekniklerini uygulamal›<br />

<strong>ve</strong> kaç›nmas› gereken hareketleri<br />

ö¤renerek bunlar› yapmamaya özen<br />

göstermelidir. Örne¤in, a¤›r kald›rma,<br />

ani geriye dönüfller, dönerek yere e¤ilme,<br />

sürekli oturma ya da sabit olarak<br />

ayakta durma, vibrasyonel travma bel<br />

a¤r›s› aç›s›ndan riskli hareketlerdir. Bu<br />

aç›dan bak›ld›¤›nda özellikle a¤›r sanayi<br />

iflçileri, sa¤l›k personeli, kamyon<br />

<strong>ve</strong> otobüs sürücüleri, ofis çal›flanlar›<br />

risk alt›ndad›r. Kronik bel a¤r›l› hastalarda<br />

fiziksel etkenlerin yan› s›ra psikososyal<br />

faktörlerin de çok önemli rolü<br />

vard›r. ‹fl memnuniyetsizli¤i, aile içi sorunlar,<br />

ekonomik s›k›nt›lar gibi günlük<br />

yaflamdaki tüm stres etkenleri bel a¤r›s›n›<br />

olumsuz yönde etkilemektedir.<br />

Kronik bel a¤r›s›n›n tedavisinde olumsuz<br />

faktörlerin hasta taraf›ndan mümkün<br />

oldu¤unca ortadan kald›r›lmas› tedavinin<br />

baflar›s› aç›s›ndan önem arz<br />

etmektedir.<br />

Uygulanan tedavi yöntemleri hakk›nda bilgi<br />

<strong>ve</strong>rebilir misiniz?<br />

Öncelikle bel a¤r›s›n›n nedeni tam olarak<br />

ortaya konmal›, ciddi patolojiler aç›s›ndan<br />

dikkatli olunmal›d›r. Ayr›nt›l›<br />

anamnez, tam bir fizik muayene <strong>ve</strong> gerekli<br />

tetkikler bu bak›mdan çok önemlidir.<br />

Ço¤u zaman hiç tetkike bile gerek<br />

kalmadan tan› konabilir <strong>ve</strong> çok basit<br />

yaklafl›mlarla hastaya yard›mc› olunabilir.<br />

Ancak hekim hastay› yak›ndan izlemeli<br />

<strong>ve</strong> tedaviyi kifliye göre yönlendirmelidir.<br />

Mekanik kökenli bel a¤r›lar›nda<br />

<strong>ve</strong> özellikle kronik olgularda, ilaç tedavilerinin<br />

yan›s›ra baz› ilaç d›fl› tedavi<br />

yaklafl›mlar› daha öncelikli olarak yer<br />

almaktad›r. Egzersiz, fizik tedavi ajanlar›,<br />

korse, masaj, uygun ellerde yap›lan<br />

manipulasyonlar, kapl›ca uygulamalar›,<br />

psikolojik destek <strong>ve</strong> bel okulu<br />

programlar› bunlar aras›nda say›labilir.<br />

Ayr›ca, biyofeedback, akupunktur, yoga<br />

benzeri destekleyici tedavilerden<br />

baz› hastalarda olumlu sonuçlar al›n-<br />

Dr. Erkan Kozano¤lu<br />

1967 Adana do¤umlu. 1984’te Adana Borsa Lisesi’nden<br />

mezun oldu. 1990’da Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

T›p Fakültesi’ni bitirdi. 1991-1995 y›llar› aras›nda<br />

Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi T›p Fakültesi Fiziksel T›p <strong>ve</strong><br />

Rehabilitasyon Anabilim Dal›’nda uzmanl›k e¤itimini<br />

tamamlad›. 2004 y›l›nda Yard›mc› Doçent,<br />

2004’teyse Doçent oldu. Halen Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

T›p Fakültesi Fiziksel T›p <strong>ve</strong> Rehabilitasyon<br />

Anabilim Dal› ö¤retim üyesi. Ayr›ca evli <strong>ve</strong> bir<br />

çocuk babas›.<br />

maktaysa da bunlar hakk›nda genifl<br />

kapsaml› randomize kontrollü bilimsel<br />

çal›flmalar yeterli de¤ildir.<br />

Bel a¤r›s›nda hangi ilaçlar kullan›lmaktad›r?<br />

Bel a¤r›s›na yol açan spesifik nedenlere<br />

yönelik do¤rudan yaklafl›mlar›n d›fl›nda<br />

bel a¤r›lar›nda genellikle a¤r›,<br />

kas spazm›, tutukluk, yanma hissi, anksiyete,<br />

depresyon, uyku problemleri gibi<br />

çeflitli semptomlara yönelik ilaç tedavileri<br />

uygulanmakta <strong>ve</strong> standart bir tedavi<br />

algoritmi bulunmamaktad›r. Akut<br />

bel a¤r›l› bir hastada sadece k›sa süreli<br />

(3-4 gün) yatak istirahat› <strong>ve</strong> parasetamol<br />

gibi basit bir analjezik kullan›labildi¤i<br />

gibi, baz› hastalarda oral ya da parenteral<br />

nonsteroidal antiinflamatuvar<br />

ilaçlar, kas gevfleticiler, opioid analjezikler<br />

kullan›lmaktad›r. Kronik bel a¤r›l›<br />

hastalarda ise, ilaç d›fl› tedavi yaklafl›mlar›<br />

ön planda olsa da zaman za-<br />

man ilaç tedavisi gerekmektedir. Bu<br />

hastalarda daha çok antidepresan ilaçlar,<br />

karbamazepin, gabapentin gibi antikonvulsan<br />

ilaçlar bazen de nonsteroidal<br />

antiinflamatuvar ilaçlar tercih edilmektedir.<br />

Ayr›ca, epidural enjeksiyonlar,<br />

faset eklem enjeksiyonlar›, sakroilyak<br />

eklem enjeksiyonlar›, intradiskal<br />

enjeksiyonlar <strong>ve</strong> tetik nokta enjeksiyonlar›<br />

gibi lokal enjeksiyon teknikleri de<br />

bel a¤r›lar›nda kullan›lan tedavi yöntemleri<br />

aras›ndad›r. ‹laç tedavilerinde<br />

hangi ilaçlar›n hangi hastaya uygulanaca¤›,<br />

ilaç <strong>ve</strong> ilaç d›fl› tedavi programlar›n›n<br />

ne flekilde kombine edilece¤i daima<br />

hekim taraf›ndan <strong>ve</strong> hastaya göre<br />

planlanmal›d›r.<br />

Ülkemizde özellikle büyük hastanelerin bulunmad›¤›<br />

bölgelerde, bel a¤r›s› tedavisinde<br />

bilimsellikten uzak çok farkl› yöntemlere baflvuruldu¤una;<br />

hatta uzun etkili kortizonlar›n<br />

kullan›ld›¤›na flahit oluyoruz. Sizin bu konuda<br />

düflünceleriniz nelerdir?<br />

Steroidlerin bel a¤r›lar›nda kullan›m›<br />

hep tart›flma konusu olmufltur. Bel a¤r›l›<br />

hastalarda oral, intramüsküler <strong>ve</strong> epidural<br />

steroid uygulamalar› yap›labilmesine<br />

karfl›n literatürdeki s›n›rl› say›daki<br />

kontrollü çal›flmada, steroidlerin uzun<br />

dönemde plaseboya üstünlükleri kan›tlanamam›flt›r.<br />

Baz› çal›flmalarda epidural<br />

steroid uygulamalar›ndan özellikle<br />

radikülopatili hastalarda semptomatik<br />

düzelme elde edilmifl ancak ileri dönemde<br />

cerrahi gereksinimini azaltmad›klar›<br />

saptanm›flt›r. Hastalarda akut<br />

dönemde özellikle sinir kökü irritasyonlar›nda<br />

a¤r› <strong>ve</strong> inflamasyonu bask›lamak<br />

amac›yla k›sa süreli <strong>ve</strong> k›s›tl› miktarda<br />

kullan›labilir. Ancak her zaman<br />

yan etkileri göz önünde tutulmal›, uzun<br />

süreli <strong>ve</strong> yüksek doz steroid uygulamalar›ndan<br />

kaç›n›lmal› <strong>ve</strong> özellikle kronik<br />

bel a¤r›l› hastalarda kullan›lmamal›d›r.<br />

Yo¤un çal›flma temponuzdan f›rsat buldu¤unuz<br />

zamanlarda neler yapmay› seviyorsunuz?<br />

Kitap <strong>ve</strong> güncel dergi okumay› seviyorum.<br />

Müzik dinlemek, yüzme <strong>ve</strong> yürüyüfl<br />

yapmak da hobilerim aras›nda ancak<br />

son zamanlarda bunlara fazla zaman<br />

ay›ram›yorum.<br />

5


Nonsteroid antiinflamatuar (NSA‹) ilaçlar dünyada en s›k<br />

kullan›lan ilaçlar aras›nda yer almaktad›r. Dünyada her gün<br />

yaklafl›k otuz milyon insan antiinflamatuar, antiromatizmal<br />

etkili ilaçlar kullanmaktad›r. Bunlar›n % 40’›n› 60 yafl <strong>ve</strong> üzerindeki<br />

kifliler oluflturmakta <strong>ve</strong> sadece % 4.5’inde santral etkili<br />

opiyat reçetelenmekte, geri kalan k›s›mda ise NSA‹ ilaçlar<br />

kullan›lmaktad›r. En s›k kullan›ld›klar› endikasyonlar ise;<br />

kronik poliartrit, psöriatik artrit, ankilozan spondilit, osteoartrit,<br />

gut, inflamatuar doku romatizmas›, bel a¤r›lar›, postoperatif<br />

<strong>ve</strong> posttravmatik inflamasyon, tromboflebit <strong>ve</strong> vaskülitler<br />

olmaktad›r.<br />

NSA‹ ilaçlar›n tarihi, eski Romal› <strong>ve</strong> Yunanl› hekimlerin<br />

salisilat içeren bitkileri kullanmalar›yla bafllarlar. Daha sonralar›,<br />

M.Ö. 300 y›llar›nda, Büyük ‹skender’in alimleri taraf›ndan<br />

derlenen Corpus Hippocraticum’da sö¤üt kabu¤undan<br />

elde edilen bir ilac›n atefl <strong>ve</strong> a¤r›y› azaltmak için kullan›ld›¤›<br />

belirtilmifltir. Son 140 y›l içerisinde tedavilerde yerini<br />

alm›fl olan bu ilaç grubu,1949 y›l›nda PS Hensh’in glukokortikoidlerin<br />

de antiinflamatuar etkisi oldu¤unu gösterdikten<br />

sonra, nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar olarak adland›r›lmaya<br />

bafllanm›flt›r. Son y›llarda NSA‹ ilaçlar›n etki mekanizmalar›<br />

daha detayl› aç›klayabilecek ilerlemeler kaydedilmektedir.<br />

6<br />

sa¤l›k<br />

A¤r› <strong>ve</strong> ‹nflamasyonun Tedavisinde<br />

NSA‹ ‹laçlar<br />

Tablo 1. Ana prostaglandinlerin bilinen etkileri<br />

Kan<br />

Dolafl›m<br />

<strong>ve</strong> s›v› dengesi<br />

‹nflamatuar yan›t<br />

Doku koruyucu etki<br />

A¤r› <strong>ve</strong> atefl<br />

NSA‹ ‹LAÇLARIN ETK‹ MEKAN‹ZMASI<br />

1930 y›l›nda Goldblatt <strong>ve</strong> von Euler, kan bas›nc›n› düflürdü¤ünü<br />

farkettikleri, prostat seminal s›v›s›nda bulunan<br />

bir maddeye; prostagladin ad›n› <strong>ve</strong>rdiler. 1960 y›l›nda<br />

Bergström <strong>ve</strong> Sjövall prostaglandinlerin kimyasal özelliklerini<br />

ortaya koyduktan sonra prostaglandin araflt›rmalar› h›z<br />

kazand›. Vane’in, asetil salisilatlar›n analjezik, antiinflamatuar<br />

<strong>ve</strong> antipiretik özelliklerini, prostaglandin sentezini inhi-<br />

Resim 1. Prostaglandin sentez basamaklar›<br />

PGI2 (prostasiklin) PGD 2 : PGE 2 : TXA 2 :<br />

• Vasküler permabilitede azalma<br />

• Antitrombotik<br />

• Trombosit<br />

adezyonunda azalma<br />

• Dolafl›m›n düzenlenmesi<br />

• ‹nflamasyon mediyatörü<br />

• Kardiyoprotektif<br />

• Afferent sinirlerde a¤r›<br />

• Allerjik reaksiyonlar<br />

Siklooxsijenaz 1 (COX-1)<br />

Siklooxsijenaz 2 (COX-2)<br />

Prostasiklin sentaz<br />

PGI 2<br />

6-keto-<br />

PGF 1 <br />

2,3-Dinor<br />

6-keto-<br />

PGF 1 <br />

PGE 2<br />

Araflidonik Asit<br />

Isomeraz<br />

•Vasküler permabilitede artma<br />

• Trombosit etkisinin<br />

düzenlenmesi<br />

• Trombosit adezyonunda artma<br />

• S›v› dengesi<br />

• Renal kan ak›m›<br />

• Düz kaslarda kas›lma<br />

• Mukozal koruma • Mukozal koruma<br />

PGG 2<br />

PGH 2<br />

Redüktaz<br />

PGF 2 <br />

PGE-M PGF-M<br />

• Endojen <strong>ve</strong> egzojen pirojenlere<br />

karfl› atefl, a¤r›<br />

Isomeraz<br />

Sitokinler<br />

Growth Factor (GF-<br />

Büyüme Faktörü)<br />

Endotoksin<br />

PGD 2<br />

Tromboksan sentaz<br />

911-PGF 2<br />

PGD-M<br />

11-dehidroksi-<br />

TXB 2<br />

TXA 2<br />

TXB 2<br />

2-3-dinor<br />

TXB 2<br />

• Vasküler permabilitenin<br />

düzenlenmesi<br />

• Aggregan<br />

• Trombosit adezyonunda artma


Tablo 2. COX-1 <strong>ve</strong> COX-2 aras›ndaki farkl›l›klar<br />

Prostaglandin endoperosit H sentaz 1 (PGHS-1)<br />

Konstitüsyonel<br />

Tüm dokularda<br />

Normal fizyolojik fonksiyonlar<br />

Renal kan ak›m›<br />

Gastrik mukazal integrasyon<br />

COX-1 COX-2<br />

be ederek gösterdi¤ini bulmas›, NSA‹ ilaçlar›n etki mekanizmas›n›<br />

aç›klamak konusunda önemli bir kilometre tafl›<br />

oldu.<br />

Prostaglandin H sentaz olarak da bilinen, siklooksijenaz<br />

enzimi araflidonik asidin hidrolitik olarak fosfolipidlerden ayr›larak<br />

prostaglandinlere (PGG2 and PGH2 ) dönüflümünü<br />

katalizler. Bu reaksiyon, siklooksijenaz proteininin iki farkl›<br />

ucunun hangisinin etkilendi¤ine göre siklooksijenaz reaksiyonu<br />

(PGG2 ) <strong>ve</strong> peroksidaz reaksiyonu (PGH2 ) olarak farkl›lafl›r<br />

(Resim 1.). Prostaglandinler <strong>ve</strong> tromboksanlar PGH2 prekürsöründen meydana gelirler <strong>ve</strong> NSA‹ ilaçlar sadece<br />

bu reaksiyonu inhibe ederler. (1)<br />

PROSTAGLAND‹NLER‹N F‹ZYOLOJ‹ VE<br />

PATOF‹ZYOLOJ‹S‹<br />

Prostaglandinler pek çok hücre <strong>ve</strong> organizmada oluflur.<br />

Etkileri karmafl›kt›r <strong>ve</strong> di¤er pek çok etken d›fl›nda, hedef<br />

hücrelere de ba¤l›d›r (Tablo 1). Ayn› prostaglandin farkl›<br />

hücrelerde birbirine z›t iki etki oluflturabilir. Bu nedenle, her<br />

bir prostaglandinin fizyolojik etkilerini genellefltirmek zordur.<br />

Prostaglandinler; trombosit aggregasyonunun, inflamatuar<br />

yan›t›n, damar perfüzyonunun <strong>ve</strong> daha pek çok ifllevin<br />

düzenlenmesinde görev al›r. Bu özelliklere bak›larak,<br />

prostaglandin sentez inhibitörlerinin etki yelpazeleri tahmin<br />

edilebilir. Asetil salisilik asit, indometazin gibi NSA‹ ilaçlar›n,<br />

antiinflamatuar, analjezik <strong>ve</strong> antipiretik fonksiyonlar›nlar›<br />

vard›r.<br />

Vane’in ortaya koymufl oldu¤u mekanizma ki; prostasiklinin,<br />

PGE2 <strong>ve</strong> tromboksan A2 ’nin fizyolojik etkilerinin<br />

bask›lanmas›, NSA‹ ilaçlar›n, gastrik erozyon <strong>ve</strong> kanama,<br />

böbrek fonksiyon bozukluklar› <strong>ve</strong> kanama bozukluklar› gibi<br />

olumsuz etkilerini de aç›klamaktad›r. Hem PGE2 hem de<br />

prostasiklin, mukus salg›s›n› art›r›rken asit salg›s›n› azaltarak<br />

gastrik hücrelerde koruyucu etki gösterir. NSA‹ ilaçlar<br />

sentezi azalt›klar›ndan ülser oluflma olas›l›¤›n› da art›r›rlar.<br />

(1,2,4)<br />

Prostaglandin endoperosit H sentaz 2 (PGHS-2)<br />

‹ndüklenebilir<br />

Beyin, böbrek, gonadlar, ince barsak, trakeal epitel<br />

Enflamatuar hastal›k<br />

Kolorektal, meme, bafl-boyun, gö¤üs, pankreas mide,<br />

prostat kanserleri.<br />

ETK‹ MEKAN‹ZMASINA FARMAKOK‹NET‹⁄‹N ETK‹S‹<br />

Asidik yap›lar› <strong>ve</strong> proteine ba¤lanma kapasiteleri (%90)<br />

nedeniyle, inflamasyonlu bölge, gastrik mukoza, renal korteks,<br />

kan <strong>ve</strong> kemik ili¤inde akümüle olurlar. Bu özellik sadece<br />

antiinflamatuar etki de¤il ayn› zamanda olumsuz etkiler<br />

de yaratabilmektedir. Parasetamol (nötr) <strong>ve</strong> fenazon türevleri<br />

(zay›f baz) gibi non asidik ilaçlar hasarl› dokuda çok fazla<br />

akümüle olmazlar. Bundan dolay› periferik prostaglandin<br />

sentezini düflük oranlarda inhibe ederler. Buna karfl›n, sinir<br />

sisteminde daha çok akümüle olarak, santral prostaglandin<br />

sentezini inhibe ederler. (1)<br />

S‹KLOOKS‹JENAZ-1 (COX-1) VE S‹KLOOKS‹JENAZ-2<br />

(COX-2) ‹NH‹B‹TÖRÜ OLARAK NSA‹ ‹LAÇLAR<br />

1990 y›l›nda P. Needleman <strong>ve</strong> arkadafllar›n›n siklooksijenaz›n<br />

indüklenebilen bir izoformunu bulmalar› ile bafllayan<br />

yap›sal analizler sonucunda %60 sekans benzerli¤i içeren<br />

iki izoenzim (COX-1 <strong>ve</strong> COX-2) oldu¤u ortaya ç›kt›. Bu izoenzimler<br />

farkl› genlerle kodlan›yor <strong>ve</strong> farkl› doku da¤›l›mlar›<br />

gösteriyorlard›. COX-1; trombositler, böbrekler, mide <strong>ve</strong><br />

damar endoteli de dahil olmak üzere tüm doku hücrelerinde<br />

bulunuyor <strong>ve</strong> sürekli olarak fizyolojik adaptasyonlar› sa¤l›yordu.<br />

COX-2 ise; tam tersine indüklenebiliyordu. ‹ndüklenme;<br />

sitokinlere, mitojenlere <strong>ve</strong> büyüme faktörlerine yan›t<br />

s›ras›nda olabiliyordu <strong>ve</strong> makrofaj <strong>ve</strong> monositler, endotel<br />

hücreler, kondrosit <strong>ve</strong> osteoblastlarda gözleniyordu. COX-2<br />

ayn› zamanda romatoid artritli hastalar›n dokular›nda da<br />

yüksek bulunuyordu (Tablo 2.).<br />

Bu iki hipoteze dayanarak, COX-1 inhibisyonunun olumsuz<br />

etkilerine neden olmaks›z›n, selektif COX-2 inhibisyonu<br />

yapabilecek ilaçlar araflt›r›lmaya baflland›. 1999 y›l›nda celekoksib<br />

<strong>ve</strong> rofekoksib piyasaya sürüldükten sonra etodolak,<br />

oksikamlar <strong>ve</strong> nabumeton gibi NSA‹ ilaçlar›n da COX-<br />

2’yi selektif olarak inhibe ettikleri bulundu. Tüm vücüd düzeyindeki<br />

enzim düzeylerinin ölçümü konusunda gü<strong>ve</strong>nilir<br />

yöntemler gelifltirilmesiyle, selektif COX-2 inhibisyonun,<br />

7


8<br />

sa¤l›k<br />

Tablo 3. Tercihen COX-2 inhibisyonu yapan NSA‹ ilaçlar›n selektiviteleri<br />

NSA‹‹<br />

SELEKT‹V‹TE<br />

Meloksikam 0.33<br />

Diklofenak 2.2<br />

Tenoksikam 15<br />

Indometazin 30<br />

Piroksikam 33<br />

Tenidap 122<br />

trombosit aggregasyonu <strong>ve</strong> sentezini inhibe etmeksizin inflamatuar<br />

stimulus sonucunda PGE2 oluflumunu bask›lad›¤›<br />

gözlendi. Diklofenak-Na <strong>ve</strong> meloksikam gibi baz› ilaçlar›n<br />

da “tercihen” COX-2 inhibisyonu yapt›klar› gözlendi<br />

(Tablo 3). (1,2,3,4)<br />

COX-2 ‹NH‹B‹SYONUN F‹ZYOLOJ‹K VE<br />

PATOF‹ZYOLOJ‹K ETK‹LER‹<br />

Son y›lllarda yap›lan çal›flmalar, COX-2’nin sadece proinflamatuar<br />

enzim olmad›¤›n› göstermektedir. Beyinde <strong>ve</strong><br />

spinal kordda kendili¤inden eksprese olabildi¤i görterilmifltir.<br />

Gebeli¤in çeflitli dönemlerinde ortaya ç›kt›¤› <strong>ve</strong> ayn› zamanda<br />

angiogenezde rol alan bir enzim oldu¤u bulundu-<br />

¤undan, gebelik s›ras›nda kullan›m› kontrendikedir.<br />

Yara iyileflmesi s›ras›nda <strong>ve</strong> ülser mukozas›n›n taban›nda<br />

da eksprese olmaktad›r. Bu nedenle iyileflme sürecindeki<br />

ülser hastalar›nda da kullan›m›, bu süreci uzatmaktad›r.<br />

Spesifik COX-2 inhibisyonu, muhtemelen, angiogenezi<br />

bask›lad›¤› için yaralar›n iyileflmesinde de gecikmeye neden<br />

olmaktad›r.<br />

COX-2 inhibitörleri, NSA‹ ilaçlar için yeni kullan›m alanlar›<br />

da açmaktad›r. Meme kanseri, mide kanseri, kolorektal<br />

kanserler <strong>ve</strong> Alzheimer gibi hastal›klarda COX-2’nin artt›¤›<br />

gösterilmifltir <strong>ve</strong> bu durumlarda COX-2 inhibitörlerinin fayda<br />

sa¤layabilece¤i düflünülmektedir. (1,2,4)<br />

NSA‹ ‹LAÇLARIN GASTRO‹NTEST‹NAL YAN ETK‹LER‹<br />

COX-2’ye selektivitesi olmayan NSA‹ ilaçlar kullan›m›<br />

sonucunda %20 – 40 oran›nda gastrointestinal yan etkiler<br />

gözlenmektedir. Bu yan etkiler gastropati, asemptomatik<br />

mukozal hasar, dispepsi, pirozis olabildi¤i gibi mide <strong>ve</strong> duodenal<br />

ülser kanamas› fleklinde de ortaya ç›kabilmektedir.<br />

NSA‹ ilaçlar›n tetikledi¤i ülserlere yafll› kad›nlarda yafll› erkeklere<br />

göre daha s›k rastlanmaktad›r. Gastrointestinal<br />

bulgular, hastalar›n %10-20’lik bir bölümünde ilk olarak<br />

ciddi gastrointestinal komplikasyonla ortaya ç›kabilmektedir.<br />

K›sa dönem çal›flmalar›nda, her y›l, hastalar›n % 80’inde<br />

asemptomatik gastropati gözlenirken, daha ciddi<br />

komplikasyonlar›n ise % 1-2 oran›nda oldu¤u bulunmufltur.<br />

Amerika Birleflik Devletleri ARAM‹S <strong>ve</strong>ri bankas› kay›tlar›na<br />

göre NSA‹ ilaç kullananlarda ciddi gastrointestinal komplikasyon<br />

5.5 kat daha s›k görülmektedir. Ciddi gastrointestinal<br />

yan etkilerin ayaktan ya da yatarak tedavi edilmesi <strong>ve</strong>ya<br />

yan etkilere karfl› profilaktik ilaçlar kullan›lmas› da NSA‹<br />

ilaçlar›n tedavi maliyetlerini yükselten etkenler olmaktad›r.<br />

(1,2,5,6)<br />

R‹SK FAKTÖRLER‹<br />

NSA‹ ilaçlar›n tetikledi¤i gastrointestinal yan etkilerle ilgili<br />

risk faktörleri belirlenmifltir. Sürekli kortikosteroid kullan›m›,<br />

ileri yafl, uzun süre <strong>ve</strong> yüksek doz NSA‹ kullan›m›, alkolizm,<br />

zihinsel <strong>ve</strong> bedensel engelliler <strong>ve</strong> efl zamanl› antikoagülan<br />

kullan›m›, proflaktik tedavinin planlanabilece¤i düflünülen<br />

risk faktörleridir.<br />

Özellikle yafll› hastalarda, düflük dozda parasetamol tedavisi<br />

denenmeli, COX-2 selektivitesi yüksek olan ilaçlar<br />

daha sonra düflünülmelidir. COX-2 inhibitörlerinin ülser yaralar›n›n<br />

iyileflmesini geciktirdi¤i hat›rlanmal›d›r. Helikobakter<br />

enfeksiyonu bir risk faktörü de¤ildir <strong>ve</strong> eradikasyonunun<br />

da NSA‹ ilaçlar için gü<strong>ve</strong>nli bir proflaktik tedavi olmad›¤›<br />

ak›ldan ç›kar›lmamal›d›r. (1,5)<br />

NSA‹ ‹LAÇLARIN GASTROPAT‹S‹ ‹Ç‹N PROFLAKS‹<br />

(1,2,5,6)<br />

Sistemik yoldan prostaglandin sentezini inhibe ederek<br />

gastrik hasara neden olduklar›ndan, NSA‹ ilaçlar›n parenteral<br />

<strong>ve</strong>ya supposituar olarak <strong>ve</strong>rilmeleri oluflturduklar› gastrointestinal<br />

yan etkileri ortadan kald›rmaz. Hasta uyumu her ne<br />

kadar önemli olsa da hekim için, uygulad›¤› tedavinin ciddi<br />

yan etkilerini önlemek de esast›r. Antiasitler <strong>ve</strong> H2 reseptör<br />

blokerleri her ne kadar hastan›n flikayetlerini azaltsa da ciddi<br />

komplikasyonlar› engelleyemeyebilir. Bununla beraber,<br />

düflük dozda proton pompa inhibitörleri ile bu komplikasyonlar<br />

önlenebilmektedir, ancak yüksek dozlar› daha etkili bulunmam›flt›r.<br />

MUCOSA çal›flmas›nda, bir PGE2 analo¤u olan<br />

misoprostolün 4-6 hafta uygulanmas›n›n, asemptomatik lezyonlar›<br />

% 90, gastrik ülser kanmalar›n› ise % 40 oran›nda<br />

azaltabildi¤i görülmüfltür. Ancak misoprostolün neden oldu-<br />

¤u diyare <strong>ve</strong> kar›n a¤r›s› hastalar›n›n tedaviyi yar›da kesmelerine<br />

neden olabilmektedir. Maliyet-yarar analizleri, misoprostolün,<br />

sadece yüksek risk grubu hastalarda proflaksi<br />

amaçl› kullan›lmas› gerekti¤ini düflündürmektedir. (1,2,5,6)<br />

Kaynaklar:<br />

1. Steinmeyer J., Arthritis Res 2000; 2:379–385<br />

2. Huang SHK., CMAJ 2000; 163(4):417-23<br />

3. Engelhardt G., etol. Inflamm Res. 1995 Oct; 44(10):423-33<br />

4. Warner TD., Mitchell JA., PNAS 2002; vol. 99 no. 21 13371–13373<br />

5. MacRae F., etol. The Pharmaceutical Journal 2004; (vol 272) 187-189<br />

6. MacRae F., etol. The Pharmaceutical Journal 2004; (vol 272) 219-221


10 / 2003


K›z›ldeniz’i nas›l bilirsiniz? Akl›n›za ilk<br />

gelen Hz. Musa’n›n K›z›ldeniz’i yar›p<br />

geçmesi de¤il mi? Günümüze geldi¤imizde<br />

ise, ilk hat›rlad›klar›n›z sonsuz<br />

gibi görünen bal›k çeflitleri, gemi bat›klar›,<br />

mercan demetleri yani harika bir<br />

denizalt› co¤rafyas›.<br />

Tarihi kaynaklara göre, Hz. Musa’n›n<br />

en büyük mücadeleyi yaflad›¤›<br />

kifli, hiç flüphesiz firavunlar aras›nda<br />

en zalim diktatörlerden biri olan 2.<br />

Ramses’tir. Geliflen olaylar sonucunda<br />

10<br />

akvaryum A. Selcen Güçhan Özhan<br />

Dünyan›n en muhteflem akvaryumu<br />

Hz. Musa onu asas›yla yar›p geçti. Kaptan Cousteau’nun orada çekti¤i<br />

belgesel Cannes Film festivalinde ödül alan ilk belgesel film oldu. Mitolojilere<br />

girdi gizemli varl›klar bar›nd›rmas›yla. Zamandan s›yr›lmak, geçmiflin<br />

gizlerinde saklanmak, kaçamaklar yaflamak, bal›kadam olmak, safari yapmak,<br />

geceleri da¤›tmak, gündüzleri gezgin olmak isteyenlerin tercihiydi oras›.<br />

Çünkü her seçime sunaca¤› bir cevab› vard›.<br />

Hz. Musa’ya olan öfkesi dinmeyen firavun<br />

yüzünden Musa asas›yla K›z›ldeniz’i<br />

yararak ‹srailo¤ullar›n› kurtarm›flt›r.<br />

Günümüzde bir turist cazibe merkezi<br />

olan K›z›ldeniz’de M›s›r havas› hakim.<br />

Efsaneler, masallar bugün de ayn›<br />

tatla anlat›l›yor. Piramitlerden, lanetli<br />

firavunlara, inançlar›na kadar M›s›r,<br />

bafltan bafla etkileyici. K›z›ldeniz ise<br />

M›s›r’›n çöl s›ca¤›n›, sessizli¤ini, tarihi<br />

dokusunu tamaml›yor bal›klar›, mercanlar›,<br />

serinli¤i <strong>ve</strong> sualt› sessizli¤iyle.<br />

O da kendi mitolojisini anlat›yor.<br />

Kerem Köseo¤lu, “Vampirler: Efsanenin<br />

Ard›ndaki Gerçekler” adl› dosyas›nda,<br />

ilk yarat›lan kad›n›n Havva de¤il,<br />

Lilith oldu¤unu anlat›yor. “Vampir metinlerine”<br />

dayanan hikayeye göre, Lilith<br />

kendisine yüklenmifl olan üreme görevi<br />

nedeniyle kendisini afla¤›lanm›fl kabul<br />

edip isyan ediyor. Adem ile ayn›<br />

seviyede olmak istiyor. Adem onun isyan›na<br />

kay›ts›z kal›nca, tanr›n›n kutsal<br />

ad›n› hayk›rarak ortadan kayboluyor.


Alptekin Balo¤lu’nun Sualt›n›n Y›ld›zlar› adl› kitab›ndan al›nm›flt›r.<br />

Lilith’in gidifli üzerine tanr› Havva’y›<br />

topraktan de¤il, Adam’›n kaburga kemi¤inden<br />

yarat›yor. Havva isyankar<br />

de¤il, sad›k oluyor. Lilith ise K›z›ldeniz<br />

civarlar›nda lanetlenmifl bir flekilde yaflamaya<br />

devam ediyor.<br />

K›z›ldeniz’de yerüstü kadar sualt›<br />

dünyas› da zengin. Esas gizem mercanlarda<br />

<strong>ve</strong> bal›klarda. Hayat›n› denizalt›nda<br />

bir yaflam›n varoldu¤unu anlatmaya<br />

adayan kaflif Jacques-Y<strong>ve</strong>s<br />

Cousteau’nun, yönetmen Louis Malle<br />

ile birlikte K›z›ldeniz’de çekti¤i “Sessiz<br />

Dünya” adl› belgesel film, deniz dibinin<br />

büyüleyici dünyas›n› ilk kez beyazperdeye<br />

aktarm›fl <strong>ve</strong> Cannes Film Festival’inde<br />

ödül alan ilk belgesel film olmufltu.<br />

MERCANLARIN YAfiAM KAYNA⁄I:<br />

ALGLER<br />

K›z›ldeniz iki büyük çöl aras›nda kalan<br />

bir denizdir. O bölgedeki hava kuru<br />

<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimsizdir. K›z›ldeniz'e hiçbir nehir<br />

ya da baflka bir tatl› su boflalmaz, yani<br />

buraya hiçbir yerden oksijen ya da nitrojen<br />

ulafl›m› yoktur. Normal flartlarda<br />

bu denizin <strong>ve</strong>rimsiz <strong>ve</strong> çevrildi¤i karalar<br />

gibi bir çöl olmas› gerekirken, K›z›ldeniz'de<br />

tüm çeflitleriyle mercanlar bulunur.<br />

Zor flartlara ra¤men burada yaflamay›<br />

baflaran mercanlar bu baflar›lar›n›<br />

Zooxanthellea denen bir alg türü ile<br />

olan "ortak yaflamlar›na" borçludur. Zooxanthellea,<br />

fotosentez yapan bir algdir.<br />

Mercanlar›n üzerine yerleflen tek<br />

hücreli algler mercanlara güzel renkleri<br />

ni <strong>ve</strong>rirken, ayn› zamanda onlar›n beslenmelerini<br />

de sa¤larlar. Algler, mercan<br />

kayalar›n›n geliflimi için gerekli kireç<br />

oluflumunu h›zland›rmakta <strong>ve</strong> ayn› zamanda<br />

bu canl›lar›n üst yüzeylerini tuzlu<br />

suyun afl›nd›r›c› özelli¤ine karfl› korumaktad›r.<br />

Mercan bu alge bar›nacak bir yer<br />

sa¤lar <strong>ve</strong> ayn› zamanda bu algden biraz›n›<br />

yer. Mercanlar gündüz içlerine<br />

kapan›rlar, d›flar›da sadece iskeletleri<br />

kal›r. ‹flte bu zamanlarda alg, mercan<br />

iskeletinin aras›nda düflmanlar›ndan<br />

korunarak günefl ›fl›¤›yla fotosentez yapar.<br />

Mercan, tüm besin gereksinimini<br />

kendine özgü bir sistem ile al›r. Bu canl›lar<br />

kendi hücrelerinden alglerin derilerini<br />

zay›flatan hazmettirici bir çözelti<br />

salg›larlar. Bu yöntem ile algler taraf›ndan<br />

fotosentezlenmifl tüm besinlerin<br />

%80'i d›flar› ç›kar <strong>ve</strong> mercan›n kendi<br />

hücrelerine girer. Mercan›n izledi¤i bu<br />

yöntem asl›nda son derece bilinçlidir.<br />

Mercan, algin kendisi için son derece<br />

de¤erli bir besin kayna¤› oldu¤unu bilmektedir.<br />

‹flte bu nedenle kendi ihtiyac›<br />

olan besini elde etmek için eritici<br />

madde salg›larken, algin tümüyle ölmesine<br />

izin <strong>ve</strong>rmez. Salg›lanan miktar sadece<br />

istenen enerjinin a盤a ç›kmas›na<br />

yard›mc› olacak kadard›r.<br />

Alglerin fotosentez ifllemi ayn› zamanda<br />

suyu oksijen bak›m›ndan da<br />

zenginlefltirir. Oksijen ile zenginleflen<br />

su, canl›l›k zincirini geniflletir. Hayvanlar›n<br />

art›klar› <strong>ve</strong> bakteriler sayesinde<br />

nitrojen seviyesi de artar. Bu da <strong>ve</strong>rimlili¤in<br />

<strong>ve</strong> canl›l›¤›n art›fl› demektir. ‹flte<br />

K›z›ldeniz içinde bir yaflam›n var olmas›n›n<br />

nedeni budur. Bu al›fl<strong>ve</strong>riflten elbette<br />

alglerin de faydaland›klar› yönler<br />

vard›r.<br />

Mercanlar normal flartlarda CO2 <strong>ve</strong><br />

amonyak salg›larlar. Bu maddeler algler<br />

için mükemmel bir besin <strong>ve</strong> gübre<br />

kayna¤›d›r. Ayn› zamanda alg, yaflamak<br />

için nitrat <strong>ve</strong> fosfata da ihtiyaç<br />

duymaktad›r. Mercan›n dokular›nda<br />

alglerin yaflayabilmesi için gerekli olan<br />

tüm hammaddeler bulunmaktad›r.<br />

Mercan san›ld›¤› gibi bir bitki de¤il, bir<br />

hayvand›r. Yani alg, içinde yaflad›¤› bu<br />

canl› sayesinde besinini hiç çaba harcamadan<br />

elde eder. Ayr›ca art›k düflmanlar›ndan<br />

korunaca¤› bir s›¤›na¤a<br />

da sahiptir. Mercanlar genellikle deniz<br />

içinde günefl ›fl›¤›n›n yo¤un oldu¤u<br />

yerlerde <strong>ve</strong> özellikle de s›¤ sularda biraraya<br />

gelirler. Günefl ›fl›¤›n›n daha az<br />

oldu¤u derin sularda ise yatay olarak<br />

serilir <strong>ve</strong> bulunduklar› ortamdan en fazla<br />

›fl›k elde edebilecekleri flekle girerler.<br />

Böylelikle mercanlar için hayat kayna¤›<br />

olan algler, en önemli enerji kayna¤›na<br />

ulaflm›fl olur. Alglerin mercanlara<br />

sa¤lad›¤› faydalar bunlarla da s›n›rl›<br />

de¤ildir. Algler, yöntemi henüz belirlenememifl<br />

olmakla birlikte mercanlar›n<br />

iskeletini oluflturmakta <strong>ve</strong> bu iskeletin<br />

büyümesini sa¤lamaktad›rlar. Bu<br />

önemli bir yard›md›r, çünkü mercanlar,<br />

ancak kendi iskeletlerini oluflturmak <strong>ve</strong><br />

büyütebilmek flart›yla yaflayabilirler.<br />

Algler bununla da kalmaz hem kendilerini<br />

hem de içinde yaflad›klar› bu<br />

canl›lar› zararl› olan ultraviyole ›fl›nlardan<br />

korumak amac›yla yüksek faktörlü<br />

günefl kremi etkisi gösteren kimyasal<br />

bir madde üretirler. Özellikle gelen<br />

11


›fl›nlar›n çok güçlü oldu¤u tropikal bölgelerde<br />

salg›land›¤› için bu madde büyük<br />

bir önem tafl›maktad›r. Küçücük<br />

bir alg hücresi, s›ca¤›n zararl› etkilerini<br />

adeta tahmin edercesine tedbir almaya<br />

karar <strong>ve</strong>rir. Bunun için kimyasal<br />

yöntemler kullan›r. Bu detayl› yöntem<br />

<strong>ve</strong> algle mercan aras›ndaki bu gizemli<br />

ortakl›k, dünyadaki en iyi <strong>ve</strong> en geliflmifl<br />

simbiyozdur. K›z›ldeniz’de sualt›<br />

canl›lar›n›n, rengarenk bal›klar›n gizemli<br />

iliflkisini yak›ndan görebilirsiniz.<br />

Üstelik dal›fl brö<strong>ve</strong>sine sahip olman›z<br />

gerekmiyor, çünkü dal›fl safarilerinde<br />

flnorkel ile de yüzey dal›fl› yap›labiliyor.<br />

K›sa süreli dal›fl e¤itimi alarak profesyonel<br />

dalg›çlarla birlikte sualt›na inebilir,<br />

gemi bat›klar›n› <strong>ve</strong> sualt› yaflam›n›<br />

görebilirsiniz. Her ne flartta olursa olsun<br />

sualt›nda olmaktan korkuyorsan›z,<br />

alt› camdan teknelerle aç›l›p sualt›n› izleyebilirsiniz.<br />

YOSUNUN GÜCÜ<br />

K›z›ldeniz, ruhumuza hitap etmenin<br />

yan›nda güzelli¤imize de hizmet ediyor.<br />

Yosunlar, içlerinde bar›nd›rd›klar›<br />

mineral <strong>ve</strong> elementler sayesinde, vitaminlerin<br />

de katk›s›yla nemlendirme <strong>ve</strong><br />

hücre yenilenmesi konusunda bir numara.<br />

Deniz tuzunun güçlü etkisiyle de<br />

birleflince anti-aging konular›nda mu-<br />

12<br />

akvaryum<br />

cize yaratabiliyorlar! K›z›ldeniz'den ç›kan<br />

tuzlu mikro yosun komplekslerinin<br />

bir benzeri “aquaplankton-salina” laboratuar<br />

ortam›nda üretiliyor <strong>ve</strong> denizden<br />

elde edilene göre, derinin elastikiyetini<br />

sa¤lamada 7 kat daha etkili.<br />

K›z›ldeniz’den elde edilen çamur<br />

ise bir çok ürünün temelinde kullan›l›yor.<br />

Önemli nemlendiriciler aras›nda<br />

say›lan K›z›ldeniz çamurundan al›nan<br />

mineral konsantresi kremlerde, maskelerde,<br />

sabun <strong>ve</strong> vücut ürünlerinde kullan›l›yor.<br />

K›z›ldeniz çamuru özellikle yorgun<br />

<strong>ve</strong> zedelenmifl bir ciltte, gözeneklerin<br />

aç›lmas›, ba¤ dokusunun toparlanmas›<br />

<strong>ve</strong> formda görünmek bak›m›ndan çok<br />

yararl›. Bu çamur kan dolafl›m›n› h›zland›r›yor,<br />

dokular›n elastikiyetini sa¤lay›p<br />

lenf sistemini harekete geçiriyor.<br />

“ARKADAfi, YAVAfi YAVAfi”<br />

M›s›r’›n güneyindeki K›z›ldeniz, senenin<br />

12 ay› dal›fla müsait berrak sular›,<br />

renkli sualt› yaflam› <strong>ve</strong> bat›klar›yla<br />

dünya dalg›çlar›n›n en popüler dal›fl<br />

noktalar› aras›nda. Ülkemize yak›nl›¤›<br />

ile yurt d›fl›nda dal›fl yapmak isteyen<br />

Türk dalg›çlar›n en çok tercih ettikleri<br />

dal›fl bölgesi. Ekvator ikliminde bulunmas›<br />

sebebiyle sualt›n›n tüm güzelliklerini<br />

y›l boyu sunan bölgenin y›ll›k ortala-<br />

ma hava s›cakl›¤› 21° C ile 35° C aras›nda<br />

de¤ifliyor. Deniz suyu s›cakl›¤›<br />

ise k›fl›n 18-21° C, yaz›n ise 21-28° C<br />

civar›nda oluyor.<br />

K›z›ldeniz’in en popüler dal›fl noktalar›;<br />

Hurghada, Sharm El Sheikh <strong>ve</strong> Safaga’da<br />

bulunuyor. Sharm El Sheikh,<br />

M›s›r'›n turizme <strong>ve</strong> dolay›s›yla dalg›çlara<br />

açt›¤› ilk deniz turizmi noktas›. Bat›k<br />

dal›fl› imkanlar› <strong>ve</strong> di¤er bölgelere<br />

oranla daha renkli fauna <strong>ve</strong> flora’s›yla<br />

K›z›ldeniz’in y›ld›z›. Sharm El Sheikh'de,<br />

inan›lmaz güzellikteki mercan resiflerini,<br />

rengarenk bal›klar› görmek mümkün.<br />

En güney ucunda bulunan Ras<br />

Muhammed Deniz Park›, dünyan›n say›l›<br />

güzel dal›fl noktalar›n› bar›nd›r›yor.<br />

Ras Muhammed Deniz Park›'nda tuzlu<br />

sularda da yaflayan bir tür olan mangro<strong>ve</strong><br />

a¤açlar›ndan oluflan bir orman› <strong>ve</strong><br />

deniz kufllar›n› görme imkan›n›z var.<br />

Hurghada ise yine mercan resifleri,<br />

bal›klar› <strong>ve</strong> muhteflem sualt› zenginli¤ine<br />

ra¤men daha sakin <strong>ve</strong> dalmak istemeyenler<br />

için deniz-günefl-e¤lence tatili<br />

seçene¤ini de sunuyor. Bölgede say›lar›<br />

h›zla artan 5 y›ld›zl› oteller, restoranlar<br />

<strong>ve</strong> gece klüpleri, turistlere kaliteli<br />

hizmet sunarak bölgeye daha fazla<br />

turist çekmeye çal›fl›yorlar.<br />

K›z›ldeniz tatilinizde nerede kal›rsan›z<br />

kal›n, küçük bir M›s›r gezisi yapabilirsiniz.<br />

Günübirlik <strong>ve</strong>ya birkaç günlük<br />

gezilerle Kahire’yi, Luxor tap›naklar›,<br />

Krallar Vadisi, Ölüler fiehri, Gize piramitleri<br />

gibi önemli yerleri ziyaret edebiliyorsunuz.<br />

Çölde safari oldukça e¤lenceli.<br />

Motor ya da cipler ile çölde Bedevi<br />

köylerine gidiliyor. Günlük Kahire turunda<br />

yol üzerinde Sü<strong>ve</strong>yfl Kanal›’n› ziyaret<br />

edebilirsiniz. Sü<strong>ve</strong>yfl Kanal›’n›n<br />

karfl›s›nda Hz. Musa’n›n asas›n› vurarak<br />

su ç›kard›¤› yerde tafllarla Arapça “Ayn<br />

Musa” yaz›yor. Mutlaka rehberinize dan›flarak<br />

görmek istedi¤iniz yerleri belirtin,<br />

günübirlik turlarda güzergah de¤ifliklikleri<br />

yap›labiliyor. Günlük Kahire turunda<br />

mutlaka görece¤iniz yerlerin bafl›nda<br />

ise M›s›r Müzesi <strong>ve</strong> meflhur kapal›<br />

çarfl› Khan El Khalili geliyor. Al›fl<strong>ve</strong>rifl<br />

için Khan El Khalili, Sharm El Sheikh'e<br />

<strong>ve</strong> Hurghada’ya göre çok ucuz.


14<br />

balon A. Selcen Güçhan Özhan / Foto¤raflar: Uluç Özcü<br />

Balonun alt›nda


Y›llard›r panoramik zenginli¤iyle<br />

tan›nan bir çok Avrupa ülkesinde<br />

yerli halk› <strong>ve</strong> turistleri gökyüzüne<br />

tafl›yan dev balonun 23.sü art›k<br />

‹stanbul’da. Türk Balon, kimileri<br />

için ‹stanbul’u gürültüden,<br />

kirlilikten uzak seyretmek için bir<br />

f›rsat, kimileri içinse en kolay<br />

buluflma yeri. Kad›köy’de Türk<br />

Balonun yan›nda buluflal›m!<br />

Ay›fl›¤›nda ‹stanbul manzaras›yla kimi büyülemek istersiniz?<br />

Yoksa nikah›n›z› böyle bir manzarada m› k›ymak istersiniz?<br />

Ya da gündüz k›z arkadafllar›n›zla bir cafede buluflup laflamak<br />

yerine, de¤iflik bir fley mi yapmak istersiniz? Aflk›n›z›<br />

dünyada say›l› bulunan bir balonun üzerindeki afiflle mi ilan<br />

etmek istersiniz? Yükseklik korkunuzu yenmek için bir yol mu<br />

ar›yordunuz?<br />

Art›k bir çözümünüz var. Kad›köy’de eski Evlendirme<br />

Dairesi’nin üzerine infla edilen Türk Balon, Akflam yazarlar›ndan<br />

Rauf Gerz’in söyledi¤i gibi, “Türkiye’nin ilk hava<br />

asansörü”.<br />

H‹Ç KAZASI YOK!<br />

Turkap Turizm Reklam Kaptanl›k <strong>ve</strong> Havac›l›k Hizmetleri<br />

Ltd.'nin bir buçuk milyon dolarl›k yat›r›m›yla hizmete giren<br />

balon, çevreye zarar <strong>ve</strong>rmeyen, gürültü kirlili¤i yaratmayan,<br />

at›k b›rakmayan <strong>ve</strong> tümüyle çevreci bir sistemle iflliyor. Türkiye<br />

Sivil Havac›l›k Kurallar›'na göre faaliyet gösterecek.<br />

1994 y›l›ndan beri Alman Ballonbau Wörner <strong>ve</strong> Frans›z<br />

Aerophile iflbirli¤i ile üretilen bu balona sahip olan di¤er ülkeler;<br />

Fransa, Almanya, ABD, Kanada, Çin, ‹talya, Avusturya,<br />

Japonya <strong>ve</strong> Avustralya. Bu 9 ülkede toplam 22 balon bulunuyor.<br />

Türkiye, ayn› balona sahip 10'uncu ülke oldu. Üstelik<br />

“Türk Balon”, uçan balonlara k›yasla dünyan›n en büyük<br />

balonu say›l›yor.<br />

Y›llar boyunca Paris'ten Berlin'e, Sydney’den Viyana'ya<br />

kadar panoramik zenginli¤i ile tan›nan kentlerde, yüz milyonlar›<br />

gökyüzüne tafl›yan dev balonunun bugüne dek hiç<br />

kaza yaflamad›¤› aç›kland›. "Türk Balon"un ikiz kardefllerinden<br />

Paris'te bulunan› her y›l 32 milyon ziyaretçiyi Paris semalar›na<br />

havaland›r›yor. Bir buçuk dakika içinde tepe noktas›na<br />

ulaflarak flehrin tüm kaosunu geride b›rak›yor.<br />

TUR‹STLER‹N DE ‹LG‹S‹N‹ ÇEKECEK<br />

Tafl›y›c› balon, balonu çevreleyen a¤ <strong>ve</strong> gondol biçimli<br />

yolcu kabini <strong>ve</strong> balonu yere ba¤layan kablolardan oluflan<br />

15


tüm sistem, elektrikli hidrolik vinç taraf›ndan hareket ettiriliyor.<br />

110 kilometre esen rüzgarda bile havalanma kapasitesine<br />

sahip olan balon, özel bir pilot taraf›ndan kullan›l›yor.<br />

"Alçak demirleme" ad› <strong>ve</strong>rilen sistemi sayesinde güçlü rüzgarlardan<br />

korunuyor. Koni biçimli alan›yla da gü<strong>ve</strong>nli inifl<br />

kalk›fl imkan› sa¤l›yor.<br />

Uluslararas› havac›l›k yönetmeliklerine uygun olarak üretilen<br />

balonda, "Aero 30 Balon Sistemi" kullan›ld›. Dev s›cak<br />

hava balonlar›, dünyada hava arac› olarak sertifikaland›r›lm›fl<br />

olan tek bir sisteme uygun olarak üretiliyor <strong>ve</strong> iflletiliyor. Üç<br />

ayr› yönetmelik taraf›ndan standartlar› belirlenen “Türk balon”,<br />

uluslararas› JAR 21 (Joint Airworthiness Requirements)<br />

üretim onay koflullar›na uygunluk gösteriyor. Hava balonlar›<br />

bu üretim özellikleri sayesinde birçok ülkede gerekli uçufl iznini<br />

kolayl›kla alabiliyorlar.<br />

Yükseklik korkunuz olmasa bile “Uçak d›fl›nda hiçbir fleye<br />

gü<strong>ve</strong>nmem. Balon da neymifl?” diyenlerdenseniz, içiniz<br />

rahat olsun. "Türk Balon"un ana kablosunun kopmas› durumunda<br />

bile herhangi bir hasar oluflmadan, en k›sa sürede<br />

özel e¤itimli <strong>ve</strong> belge sahibi pilot taraf›ndan yere indirilebile-<br />

16<br />

balon<br />

ce¤i belirtiliyor. Vinç sisteminde ise dev balonu indirmek için<br />

birbirinden ba¤›ms›z üç sistem bulunuyor. Bununla birlikte<br />

platformun konik olmas› inifl <strong>ve</strong> kalk›flta yolcu gü<strong>ve</strong>nli¤i aç›s›ndan<br />

tam emniyet sa¤l›yor. Tüm bunlar›n yan›s›ra balona<br />

binen yolcular <strong>ve</strong> yak›nlar› için de mali sorumluluk sigortas›<br />

bulunuyor.<br />

“Türk Balon”, panoramik gezi amaçl› kullan›m› d›fl›nda,<br />

hayallerinize hizmet edecek. Kad›köy Belediye’siyle iflbirli¤i<br />

içinde olan “Türk Balon”, özel günleriniz için haz›rlayaca¤›n›z<br />

organizasyon tekliflerine aç›k. Günde 3.5-4 milyon kifli taraf›ndan<br />

görülece¤i hesaplanan balon, turistler için de ‹stanbul’u<br />

gece-gündüz farkl› bir aç›dan görmek için uygun bir<br />

seçenek. Üstelik 20 kilometreden itibaren görülebilen <strong>ve</strong> 5<br />

kilometreden itibaren de üzerindeki yaz›lar okunabilen “Türk<br />

Balon”, reklam <strong>ve</strong>ren flirketlerin de gözdesi olacak gibi görünüyor.<br />

NELER B‹LMEL‹?<br />

Moda, Kalam›fl, Beykoz s›rtlar›, Haliç, Yeflilköy, Florya,<br />

K›z Kulesi, Üsküdar, Çaml›ca… Avrupa <strong>ve</strong> Anadolu yakas›n›n<br />

ar›nm›fl muhteflem manzaras› ayaklar›n›z›n alt›na serilsin<br />

istiyorsan›z yolunuz Kad›köy’e düflmeli. Türk Balon, her gün<br />

sabah 09.00’dan gece saat 01.00’e kadar her 15 dakikada<br />

bir Kad›köy sahilinden, deniz otobüslerinin hemen yan›ndan<br />

havalan›yor. Böylece ‹stanbul’u 200 metre yüksekten <strong>ve</strong> 360<br />

derecelik bir aç›yla görebiliyorsunuz.<br />

Her seferde en fazla 30 kifliyle havalanabilen balon 45<br />

ton a¤›rl›¤› kald›rabiliyor. Frans›z-Alman ortak yap›m› olan<br />

Türk Balon, çelik konstrüksiyonlar üzerine halatlarla ba¤l›;<br />

helyum gaz› ile çal›fl›yor <strong>ve</strong> 5 bin 500 metreküplük kapasitesiyle<br />

dünyan›n en büyük hacimli balonlar›ndan biri say›l›yor.<br />

Düzenli olarak meteorolojik rapor al›n›yor <strong>ve</strong> Türk Balon<br />

havan›n çok rüzgarl› oldu¤u günlerde çal›flm›yor. Biletler<br />

tam 15, ö¤renci 10 milyon Türk liras›. 0-6 yafl grubunun ücretsiz<br />

binebildi¤i Türk Balon’da do¤um günü, niflan, nikah<br />

gibi çeflitli organizasyonlar da düzenleyebiliyorsunuz. Gerisi<br />

hayal gücünüze kalm›fl. Önce ‹stanbul’un 200 metre yüksekten<br />

keyfini ç›kart›n, sonra neler düzenleyebilece¤inizi<br />

hayal edin.<br />

Türk Balonun Özellikleri<br />

Balon Çap›: 22 metre<br />

Yükseklik: 32 metre 10 katl› bir binan›n yüksekli¤inde<br />

Gövde Çap›: 5.80 metre<br />

‹nifl Platformu Çap›: 9.60 metre<br />

Vinç Evi: 4m.x2.2m.x1.5m.<br />

Çekme Kablosu Çap›: 22 mm.<br />

‹p Uzunlu¤u: 150 - 300 m.<br />

Helyum Miktar›: 5500 m3<br />

Dayand›¤› Rüzgar H›z›: Maksimum 100 km/saat<br />

Dayand›¤› S›cakl›k: -10 - +50 derece aras›


öportaj Röportaj: Selen Birsam / Foto¤raflar: Eren Aytu¤<br />

Bir ‹stanbul prensesi<br />

Bir ‹stanbul Masal›’n›n ça¤dafl bir Külkedisi’ne benzeyen kahraman› Esma’y›<br />

canland›ran Ahu Türkpençe’yle edebiyat, kitaplar <strong>ve</strong> kahramanlar üzerine...<br />

18


Bir ‹stanbul Masal› hayat›m›za bir girdi, tam girdi. O var diye<br />

perflembe randevular›m›z› iptal ettik, cuma sabahlar› bir gece<br />

önceki bölümün muhasebesini yapt›k; haftalar, aylar iflte<br />

böyle geçti geçen y›l. Hal böyle olunca biz de, “kitap kurdu”<br />

Esma’y› canland›ran Ahu Türkpençe’yle içinde kitaplar olan<br />

bir çekim yapmaya karar <strong>ve</strong>rdik. Onu çok sevdik; en Ahu oldu¤u<br />

anlarda bile biraz Esma’ym›fl gibi geldi bize. Esma gibi<br />

onun da bir kitap kurdu oldu¤unu keflfettik; en sevdi¤i yazarlar›,<br />

kitaplar› ö¤rendik. ‹flte anlatt›klar›...<br />

Bir ‹stanbul Masal› dizisinin kahraman› Esma çok kitap<br />

okuyor. Mesela mutsuzken odas›na kapand›¤›nda eline<br />

hemen kitab›n› al›yor, tatildeyken bile okuyor. Bu, bir<br />

çeflit terapi gibi onun için. Sizin nas›l bafllad› kitaplarla<br />

iliflkiniz?<br />

Kendi seçti¤im kitaplar› okumaya ilkokul dörtte bafllad›m.<br />

Çocuklar kendi kendilerine oyun oynamay›, bir fleyler yapmay›<br />

se<strong>ve</strong>rler ya, öyle bir dönemde oldu. O yaz yapacak hiçbir<br />

fleyim yoktu benim, yaln›zd›m, tatile gitmemifltim, çok s›k›l›yordum.<br />

Ben de kitap okumaya bafllad›m. Kelebek serisi<br />

vard›, hepsini bitirmifltim. ‹çlerinde en çok Pal Soka¤› Çocuklar›’n›<br />

sevdim ama, hatta o tatil döneminde onu arka arkaya<br />

üç kere okumufltum. Ayr›ca kitap okumaya bafllad›¤›m›<br />

baflkalar› da fark etti san›r›m, anlafl›l›yordu yani, çünkü okul<br />

aç›ld›¤›nda, yani beflinci s›n›ftayken, kompozisyon derslerinde<br />

birdenbire çok iyi bir ö¤renci oldum, yüz almaya falan<br />

bafllad›m. Hâlâ seviyorum kitap okumay›. Mesela bir kitab›<br />

çok sevdi¤imde çevremdeki herkese tavsiye ediyorum onu,<br />

bunda afl›r› davrand›¤›m da oluyor, istiyorum ki onlar da okusunlar<br />

benim be¤endi¤im kitab›, benim kadar sevsinler, etkilensinler,<br />

“muhteflemmifl” desinler... Ama her zaman öyle<br />

olmuyor; sizin çok be¤endi¤iniz bir fley baflkas› için ayn› anlama<br />

gelmeyebiliyor.<br />

O tavsiye etti¤iniz kitaplar neler oluyor ço¤unlukla? Hangi<br />

kitaplar› seviyorsunuz?<br />

En sevdi¤im yazar Ursula K. LeGuin. Bir arkadafl›m <strong>ve</strong>rmiflti<br />

onun bir kitab›n› ilk kez; Mülksüzler’i. ‹yi ki de <strong>ve</strong>rmifl. Yerdeniz<br />

Üçlemesi’ni bilirsiniz, onu okudum sonra, flimdi dördüncüsü<br />

de ç›kt›. O tarz fleyleri seviyorum ben iflte, fantastik,<br />

masals›... Bizdeki karfl›l›¤› kim olabilir Ursula K. LeGuin’in diye<br />

düflünüyorum flimdi... E<strong>ve</strong>t, ‹hsan Oktay Anar. Puslu K›talar<br />

Atlas› çok güzel kitapt›r. Hasan Ali Toptafl’›n Gölgesizler’ini<br />

çok seviyorum. Onu da birkaç kez okudum. Hayattakine<br />

benzemeyen olaylar›n yafland›¤› hikayeler bunlar, o tarz<br />

kitaplar› okumay› daha çok seviyorum.<br />

Çok okuyor musunuz?<br />

Hem e<strong>ve</strong>t, hem hay›r. Dönem dönem çok okuyorum, deli gibi,<br />

sürekli. Bir tanesi bitiyor, ötekine bafll›yorum; o bitiyor, bir<br />

baflkas›n› elime al›yorum. Sonra hiç okumad›¤›m bir dönem<br />

geliyor. Diyelim ki bir y›l boyunca elime tek bir kitap alm›yorum.<br />

Genellikle de flöyle sona eriyor o “ara” dönem: Diyelim<br />

ki elime bir kitap ald›m, okumaya bafllad›m, etkilendim, ken-<br />

dimi kapt›rd›m. ‹flte o sevdi¤im tek kitap beni tekrar deli gibi<br />

okuyan bir insan haline getiriyor. Tersi de söz konusu ama.<br />

Bir kitab› elime ald›m, okumaya bafllad›m <strong>ve</strong> onu hiç se<strong>ve</strong>medim<br />

ya da bitiremedim, diyelim. ‹flte o kitab› bir daha hiç<br />

okuyam›yorum. Hep yar›m kal›yor o...<br />

“Kötü” al›flkanl›klar›n›z var m› kitaplarla ilgili, bir yerden<br />

bir kitap çalmak ya da birinin kitab›na el koymak gibi...<br />

Bir kitabevinden çalmad›m hiç ama arkadafllar›mdan sürekli<br />

kitap yürütüyorum. Onlar da biliyorlar, al›flt›lar art›k. Yürütmek<br />

de¤il de, al›yorum, geri <strong>ve</strong>rece¤im diyorum, ama okuduktan<br />

sonra da art›k o benimmifl gibi hissediyorum, hep<br />

yan›mda olsun istiyorum, sahipleniyorum. “Benim kitab›m”;<br />

öyle bir ruh haline giriyorum. Asl›nda haks›zl›k etmeyeyim<br />

kendime, sonra tabii ki geri <strong>ve</strong>riyorum, ama biraz uzun sürüyor<br />

geri <strong>ve</strong>rmem. Kendime yenisini al›nca kitab› sahibine<br />

teslim ediyorum. Halbuki bana yap›lmas›ndan hiç hofllanmayaca¤›m<br />

bir fley. Birine kitap <strong>ve</strong>rince hemen geri istiyorum,<br />

söz <strong>ve</strong>rdi¤i gün getirmezse durmadan aray›p soruyorum<br />

bitti mi diye.<br />

Belirgin okuma al›flkanl›klar›n›z var m›?<br />

O konuda gerçekten saplant›l›y›m. Kitab› okumaya bafllad›-<br />

¤›mda, sevmiflsem e¤er bitirmeliyim. Beklemeden, o gün.<br />

Ben uyumam, sabah saat befle kadar da olsa otururum, yemek<br />

yemem, kimseyle görüflmem <strong>ve</strong> kitab› bitiririm. Çünkü<br />

dayanam›yorum, ne olacak sonunda, çok merak ediyorum.<br />

Sab›rs›z bir okuyucuyum.<br />

Peki, son zamanlarda böyle uykusuz b›rakan bir kitap oldu<br />

mu sizi?<br />

Cehenneme Övgü’yü okudum en son, Gündüz Vassaf’›n.<br />

Asl›nda düflünüyorum da ço¤unlukla roman okuyorum ben,<br />

ama arada baflka tür kitaplar da oluyor iflte, örne¤in Murathan<br />

Mungan’›n Meskalin’ini bilirsiniz. Bitmesin istedi¤im kitaplardand›<br />

o, o yüzden denemelerden birini okuyup bir süre<br />

baflka bir fley okuyordum. Neredeyse k›skana k›skana<br />

okudum onu, k›yamayarak, bitirmemeye çal›flarak... Zaten<br />

19


üzerinde düflünmen gerekiyor o makalelerden birini okuyunca,<br />

dolu dolu fleyler çünkü, devam edemiyorsun, duruyorsun,<br />

bir ç›rp›da bitirmek istemiyorsun. So¤uk Büfe ç›k›nca<br />

kofla kofla gidip alm›flt›m.<br />

fiimdi üçüncüsü ç›kt› o denemelerin, Bir Kutu Daha...<br />

O zaman onu da al›r›m hemen.<br />

Sinemaya uyarlansa <strong>ve</strong> baflrolü ben oynasam diye düflündü¤ünüz<br />

bir kitap var m›?<br />

Ah keflke, keflke! Ahmet Haluk Ünal’›n Bir Karakafa için Balad<br />

diye bir kitab› var. Almanya’da geçiyor, Charlie Chaplin’e<br />

göndermeler var.. O kitap bence film olmal›. Ben oynayamam<br />

onda, bu yüzden söylemiyorum, çünkü bir erkek hikayesi,<br />

ama kesinlikle film haline gelmeli. Harika olur. Zaten<br />

galiba denenmifl daha önce ama bir türlü yap›lamam›fl.<br />

Yazar› da sinemac› bildi¤im kadar›yla.<br />

Belki de kendisi yönetmek istiyordur. Birkaç y›ld›r yap›mc›,<br />

20<br />

röportaj<br />

yönetmen, sinemac› tüm arkadafllar›ma o kitab› tavsiye ediyorum<br />

ben. O kadar güzel ki! Bir de Ferhat Uludere’nin Say›klamalar<br />

diye bir kitab› var, küçük küçük hikayelerden olufluyor,<br />

onun için de böyle düflünüyorum. O yazar›n da günün<br />

birinde çok iyi bir film senaryosu yazaca¤›na inan›yorum<br />

ben.<br />

Peki, kendinizle özdefllefltirdi¤iniz bir roman kahraman›<br />

var m›?<br />

Bunu düflünmemifltim, ama flimdi çok heyecanland›m. Durun,<br />

bir düflüneyim... Hmm, yine bir erkek karakter geliyor<br />

akl›ma. J.D. Salinger’›n Gönülçelen roman›n›n kahraman›,<br />

Holden Caulfield. Ona benzetiyorum kendimi; erkek olmasayd›<br />

bana benzerdi, ya da ben erkek olsayd›m ona benzerdim.<br />

fiiirle de ilgili misiniz?<br />

Pek de¤il. Eskiden çok okurdum ama flu s›ralar okumuyorum.<br />

Lisedeyken Ümit Yaflar O¤uzcan’›n bir kitab›n› okumufltum,<br />

o zamana kadar onu “aflk flairi” olarak tan›yordum, benim<br />

okudu¤um kitapsa daha karanl›k bir fleydi, ölüme dair<br />

fliirlerden olufluyordu, san›r›m o¤lunun ölümü üzerine yazm›fl.<br />

O kadar etkilendim ki, sonra kitapç›lar›, hatta onlar yetmeyince<br />

sahaflar› dolafl›p tüm kitaplar›n› ald›m.<br />

Böyle bir fley var gerçekten; bir yazar›, bir flairi çok sevince<br />

onun bütün kitaplar›n› edinme arzusu...<br />

E<strong>ve</strong>t, bende de var o duygu. Ama Ümit Yaflar’›n öteki fliirlerini<br />

ilk okudu¤um kitab› kadar sevmedim. O baflka türlü bir<br />

fleydi.<br />

Siz yazd›n›z m› hiç?<br />

E<strong>ve</strong>t, herkes gibi ben de fliir yazd›m küçükken. Öyledir ya<br />

bizde. fiimdi de karal›yorum kendi çap›mda bir fleyler. Ama<br />

fluna inan›yorum, asl›nda yazarl›k ikinci ifl olarak yap›labilecek<br />

bir fley de¤il, çok zor, hayat›n›n yazmak olmas› gerekiyor.<br />

Bir yandan dizi çekeyim, bir yandan filmde oynayay›m,<br />

bir yandan da vakit buldukça yazay›m diyemem ben. Her<br />

fleyi yapmak isteyenler var ya, onlar gibi olmak istemem.<br />

Kolay olsayd› herkes yazard›. Hani herkes yazmaya çal›fl›yor<br />

ama, oluyor mu ayr› konu.<br />

Hangi yazar›n size mektup yazmas›n› isterdiniz?<br />

Bana Can Dündar yazs›n. Onu çok seviyorum, hatta Yeni<br />

Yüzy›l döneminde köfle yaz›lar›n› kesip biriktiriyordum. Çok<br />

özel biri, duygusal ama ayn› zamanda dürüst, k›r›lgan...<br />

Yaz›lar› çok gerçek. Bir keresinde aflk üzerine bir belgeselini<br />

seyretmifltim. Geçmiflten günümüze aflk kavram›n›n nas›l<br />

de¤iflti¤ini anlat›yordu. ‹nsanlar elli y›l önce neye aflk diyorlard›,<br />

flimdi neye aflk diyorlar... Herkes seyretsin o belgeseli.<br />

Bir ‹stanbul Masal› da baz› fleyleri hat›rlatt›; aflka dair iyi<br />

duygular›, safl›¤›... O yüzden sormakta sak›nca görmüyorum,<br />

siz neye aflk diyorsunuz?<br />

Ben aflka inan›yorum. Aflk insan› güzellefltiriyor; görünüflünü<br />

güzellefltiriyor, yapt›¤› ifli güzellefltiriyor... Kendine <strong>ve</strong> baflkalar›na<br />

inanmas›n› sa¤l›yor. Âfl›kken arkanda koca bir güç<br />

oldu¤unu hissediyorsun. Aflk güzel fley!


Sumru Yavrucuk tam yirmi iki y›ll›k Devlet<br />

Tiyatrosu sanatç›s›. Tiyatroya sad›k<br />

izleyiciler onu Abdülcanbaz, Kad›nlardan<br />

Konuflal›m <strong>ve</strong> befl y›ld›r üst üste<br />

perde açmakta olan Leenane’in Güzellik<br />

Kraliçesi adl› oyunlarla tan›y›p sevdiler;<br />

tiyatroya o kadar yak›n olmayanlarsa<br />

Seni Seviyorum Rosa filminden<br />

<strong>ve</strong> nadiren kabul etti¤i televizyon dizilerinden...<br />

Tüm bu çabalar› <strong>ve</strong> baflar›lar›<br />

ödüllendirilmedi de¤il. Öyle ki salonun<br />

kuytu bir köflesinde “sergiledi¤i”<br />

plaket <strong>ve</strong> heykelcikleri görünce, insan›n<br />

akl› kar›fl›yor. Yavrucuk, 1991 Alt›n<br />

Portakal, 1992 Alt›n Koza En ‹yi Kad›n<br />

Oyuncu ödüllerinin sahibi. Tam üç kez<br />

Avni Dilligil, Kad›nlardan Konuflal›m <strong>ve</strong><br />

22<br />

mutfakta Röportaj: Dürrin Tunç / Foto¤raflar: Uluç Özcü<br />

Bir yaz gecesi rüyas›<br />

Yeni bir dizi haz›rl›¤› içindeki Sumru Yavrucuk s›cak geçen yaz günlerine<br />

uygun bir sebze salatas› haz›rlad›. Hem de mutfakta de¤il, ilgilenmekten çok<br />

zevk ald›¤› bahçesinde... ‹flte o çekimden <strong>ve</strong> söylefliden bir bölüm.<br />

Leenane’in Güzellik Kraliçesi ile iki kez<br />

de Afife Jale ödüllerini alm›fl. 1986’da,<br />

kendi deyifliyle “henüz cahil bir çocukken”,<br />

Türkiye’deki iflitme engellilerle<br />

yapt›¤› reji çal›flmas›, ‹spanya’da düzenlenen<br />

‹kinci Dünya Pandomim Festivali’nde<br />

birincilik ödülüne lay›k görülmüfl.<br />

Bizim dikkatimizi en çok çekenler<br />

bunlar. Ama buras› Türkiye <strong>ve</strong> Sumru<br />

Yavrucuk gündeme geliflini yirmi befl<br />

y›ll›k çabas›na, gayretine <strong>ve</strong> yetene¤ine<br />

de¤il, iki y›l önce “popülerli¤in kara<br />

bulutlar›n›n üzerinde dolaflmas›na”<br />

borçlu. ‹nsan›n içi burkulmaz m›? Ama<br />

buras› Türkiye <strong>ve</strong> ne yaz›k ki, oluyor<br />

böyle!<br />

Leenane’in Güzellik Kraliçesi beflin-<br />

ci y›l›n› doldurdu. Alt›nc› y›lda da devam<br />

edecek. Oyuncu aç›s›ndan nas›l<br />

bir duygu bu?<br />

Sahneye ç›km›fl bir oyun bana göre<br />

bitmifl bir oyun de¤ildir. Tiyatro statik<br />

bir sanat dal› de¤il. Birincisi izleyiciler<br />

her akflam farkl›, ayn› kitle de¤il, dolay›s›yla<br />

oyuna tepkileri farkl›; ikincisi de<br />

oyuncu olarak her repli¤i farkl› biçimde<br />

yorumlama iste¤i duyuyorsunuz zaten.<br />

Ben rolüme iliflkin ayn› endifleleri her<br />

y›l yeniden duyar›m. Oyuncu tükendi¤i<br />

zaman rol de tükenir. O nedenle yeni<br />

bir sezonda tekrar ayn› oyunu oynayaca¤›n›z<br />

zaman rolle ilgili tüm biriktirdiklerinizi<br />

yeniden hat›rlaman›z, yeni fleyler<br />

eklemeniz <strong>ve</strong> gözden geçirmeniz


Sumru Yavrucuk tam yirmi iki y›ll›k Devlet<br />

Tiyatrosu sanatç›s›. Tiyatroya sad›k<br />

izleyiciler onu Abdülcanbaz, Kad›nlardan<br />

Konuflal›m <strong>ve</strong> befl y›ld›r üst üste<br />

perde açmakta olan Leenane’in Güzellik<br />

Kraliçesi adl› oyunlarla tan›y›p sevdiler;<br />

tiyatroya o kadar yak›n olmayanlarsa<br />

Seni Seviyorum Rosa filminden<br />

<strong>ve</strong> nadiren kabul etti¤i televizyon dizilerinden...<br />

Tüm bu çabalar› <strong>ve</strong> baflar›lar›<br />

ödüllendirilmedi de¤il. Öyle ki salonun<br />

kuytu bir köflesinde “sergiledi¤i”<br />

plaket <strong>ve</strong> heykelcikleri görünce, insan›n<br />

akl› kar›fl›yor. Yavrucuk, 1991 Alt›n<br />

Portakal, 1992 Alt›n Koza En ‹yi Kad›n<br />

Oyuncu ödüllerinin sahibi. Tam üç kez<br />

Avni Dilligil, Kad›nlardan Konuflal›m <strong>ve</strong><br />

22<br />

mutfakta Röportaj: Dürrin Tunç / Foto¤raflar: Uluç Özcü<br />

Bir yaz gecesi rüyas›<br />

Yeni bir dizi haz›rl›¤› içindeki Sumru Yavrucuk Picus dergisi için s›cak geçen<br />

yaz günlerine uygun bir sebze salatas› haz›rlad›. Hem de mutfakta de¤il,<br />

ilgilenmekten çok zevk ald›¤› bahçesinde... ‹flte o çekimden <strong>ve</strong> söylefliden<br />

bir bölüm.<br />

Leenane’in Güzellik Kraliçesi ile iki kez<br />

de Afife Jale ödüllerini alm›fl. 1986’da,<br />

kendi deyifliyle “henüz cahil bir çocukken”,<br />

Türkiye’deki iflitme engellilerle<br />

yapt›¤› reji çal›flmas›, ‹spanya’da düzenlenen<br />

‹kinci Dünya Pandomim Festivali’nde<br />

birincilik ödülüne lay›k görülmüfl.<br />

Bizim dikkatimizi en çok çekenler<br />

bunlar. Ama buras› Türkiye <strong>ve</strong> Sumru<br />

Yavrucuk gündeme geliflini yirmi befl<br />

y›ll›k çabas›na, gayretine <strong>ve</strong> yetene¤ine<br />

de¤il, iki y›l önce “popülerli¤in kara<br />

bulutlar›n›n üzerinde dolaflmas›na”<br />

borçlu. ‹nsan›n içi burkulmaz m›? Ama<br />

buras› Türkiye <strong>ve</strong> ne yaz›k ki, oluyor<br />

böyle!<br />

Leenane’in Güzellik Kraliçesi beflin-<br />

ci y›l›n› doldurdu. Alt›nc› y›lda da devam<br />

edecek. Oyuncu aç›s›ndan nas›l<br />

bir duygu bu?<br />

Sahneye ç›km›fl bir oyun bana göre<br />

bitmifl bir oyun de¤ildir. Tiyatro statik<br />

bir sanat dal› de¤il. Birincisi izleyiciler<br />

her akflam farkl›, ayn› kitle de¤il, dolay›s›yla<br />

oyuna tepkileri farkl›; ikincisi de<br />

oyuncu olarak her repli¤i farkl› biçimde<br />

yorumlama iste¤i duyuyorsunuz zaten.<br />

Ben rolüme iliflkin ayn› endifleleri her<br />

y›l yeniden duyar›m. Oyuncu tükendi¤i<br />

zaman rol de tükenir. O nedenle yeni<br />

bir sezonda tekrar ayn› oyunu oynayaca¤›n›z<br />

zaman rolle ilgili tüm biriktirdiklerinizi<br />

yeniden hat›rlaman›z, yeni fleyler<br />

eklemeniz <strong>ve</strong> gözden geçirmeniz


gerekir, eski sevgilinizle yeniden buluflmak<br />

gibi.<br />

Oyunun bu kadar tutulaca¤›n› beklemiyordunuz<br />

bafllang›çta. Türk izleyicisinin<br />

yad›rgayaca¤›n›, geçti¤imiz<br />

yüzy›l›n ilk yar›s›ndaki ‹rlanda’yla<br />

ba¤ kuramayaca¤›n› düflünüyordunuz.<br />

fiimdi neden bu kadar<br />

benimsendi¤ine dair bir aç›klaman›z<br />

var m›?<br />

Metne <strong>ve</strong>rilebilecek tepkilerden bafllangݍta<br />

ben de çok korktum. Görüfltü-<br />

¤üm kimi tiyatro yöneticileri ya metni<br />

anlamad›, ya da sert buldu. Oysa o dönemde<br />

Reha Muhtar haberleri sunuyordu.<br />

‹nsanlar ana haber bülteni süresince<br />

en az befl cinayete <strong>ve</strong>ya benzeri<br />

fliddet olaylar›na tan›k oluyorlard›. Ben<br />

de son derece güçlü bir edebi alt metni<br />

olan bir oyunda bir k›z›n annesini öldürmesi<br />

tuhaf karfl›lanmaz diye düflünmüfltüm.<br />

Asl›nda tiyatro yöneticilerine<br />

hak <strong>ve</strong>rmiyor da de¤ilim, çünkü tiyatro,<br />

resim gibi ressam›n tualiyle bafl bafla<br />

kald›¤› ya da edebiyat gibi yazar›n ka-<br />

¤›t <strong>ve</strong> kalemle bire bir iliflki kurdu¤u bir<br />

sanat dal› de¤il. Bir yat›r›m ifli. ‹zleyici<br />

olmadan tiyatro olmaz. Biz dört arkadafl<br />

oyuna inand›k. Ben ayn› disiplini<br />

onlarda da gördüm. Bir de ben f›s›lt›<br />

gazetesine çok inan›r›m. Bizim befl y›l<br />

içinde en fazla yirmi ilan›m›z ç›km›flt›r.<br />

Belediyenin fiehir Tiyatrolar›’na sundu-<br />

¤u reklam olanaklar›n› devlet bize ne<br />

yaz›k ki sunam›yor. Oyunun neden bu<br />

denli tutuldu¤una gelince, bunun ilk<br />

nedeni izleyiciyi kendi kendisiyle hesaplaflmaya<br />

zorlamas›. Özellikle anne<br />

k›z iliflkilerinde vicdan›m›zla, gelenekle<br />

çat›flmamak için hep içimize att›¤›m›z,<br />

söylersek f›rt›nalar kopar diye düflündü¤ümüz<br />

fleyler vard›r. Oyun cesurca<br />

bunlar›n üzerine gidiyordu. Bu sayd›klar›m›<br />

yüzy›l bafl›ndaki ‹rlanda’n›n Türkiye’yle<br />

örtüflen gelenekçi yap›s›yla<br />

birlefltirince oyun Türk izleyicisine çok<br />

yak›n geldi. Hayat›mda ilk kez bafl›ma<br />

geliyor, bu oyunun fanatikleri var. ‹nsanlar<br />

gelip oyununuzu üç kere izledik<br />

diyorlar. Demek ki bu oyunun bir derdi<br />

var <strong>ve</strong> bu dert onu izleyiciyle buluflturuyor.<br />

Bundan dört y›l kadar önce bir oyun<br />

elefltirmeni rejiyi <strong>ve</strong> oyunu uzun<br />

uzun övdükten sonra sizin oyunculu¤unuzdan<br />

söz etmifl <strong>ve</strong> deyim yerindeyse<br />

sizin “vücudunuzun neredeyse<br />

her kas›yla oynad›¤›n›z›” yazm›flt›.<br />

Beden dilini bu denli ustal›kl›<br />

kullanman›z› biraz da iflitme engellilerle<br />

yapt›¤›n›z çal›flmalara borçlu<br />

olabilir misiniz acaba? San›r›m on y›la<br />

yak›n süren bir serü<strong>ve</strong>ndi.<br />

‹flitme engellilerle çal›flmam benim hayat›m›n<br />

dönüm noktalar›ndan biriydi.<br />

Önceleri benim için de terapi gibi bafllam›flt›.<br />

Devlet Tiyatrosu’nda bir yere<br />

varmak isteyen, istekli ama hiçbir fley<br />

yapt›r›lmayan bir oyuncuydum. Beden<br />

dili denilen fley hepimizin a¤z›na pelesenk<br />

olmufltur, ama nedense kullanamay›z.<br />

Ben iflitme engellilerle bu bilmeceyi<br />

çözmeye çal›flt›m. Bir oyuncunun<br />

en rafine özelliklerinden birisi, sahnede<br />

karfl›s›ndakini dinleme, dinlerken<br />

de söze dökülmeyeni beden diliyle anlatma<br />

özelli¤idir. Ben bu al›flkanl›¤›m›<br />

kesinlikle iflitme engellilerden ald›¤›ma<br />

inan›yorum.<br />

Çal›flman›zda nelere öncelik tan›d›n›z?<br />

Nas›l hedefler koydunuz?<br />

‹flitme engelliler için oluflturulmufl bir tiyatro<br />

metni yoktu elimde. Yaln›zca Afif<br />

Yesari’nin düflünce tiyatrosu olarak kaleme<br />

ald›¤› sözsüz oyunlar vard›. Bu-<br />

nun için benim bir metin oluflturmam<br />

gerekiyordu. Ben de Güngör Dilmen’in<br />

Kurban adl› oyununu sözsüz hale getirmeye<br />

çal›flt›m. Yapt›¤›m iflte iflitme<br />

engellilerin “gestuno” denilen iflaret dilini<br />

kullanmay› istemiyordum. Oyunu<br />

sözsüz hale getirirken sözcüklerin aç›l›mlar›n›<br />

yakalamak <strong>ve</strong> bu aç›l›mlar›<br />

vurgulayacak küçük oyunlar yazmak<br />

gerekiyordu. Bunu yaparken bir karadeli¤in<br />

içinde buldum kendimi. Onlara<br />

bir fley <strong>ve</strong>rmeye çal›fl›rken bir de bakt›m<br />

ki, ben kendim, konservatuvar e¤itimi<br />

s›ras›nda ne yaz›k ki üzerinde fazla<br />

durulmayan kimi beceriler elde etmiflim.<br />

‹flte beden dili de bunlardan bir<br />

tanesi. Normalde bir oyun üç ayda ç›karken<br />

ben iflitme engellilerle Kurban’›<br />

alt›, Susuz Yaz’› da dokuz ayda ç›kard›m.<br />

Çünkü “Bunu be¤enmedim, bafltan<br />

alal›m,” demek için ya bütün oyuncular›n<br />

tek tek omuzlar›na dokunmam,<br />

ya da ›fl›¤› söndürüp yakmam gerekiyordu.<br />

Bir de ödül ald›n›z san›r›m ‹spanya’da...<br />

E<strong>ve</strong>t. Kurban benim ilk rejimdi <strong>ve</strong> ‹spanya’da<br />

‹kinci Pandomim Festivali’nde<br />

ödül ald›m. Kurban iflitme engellilerin<br />

yine kendileri gibi iflitme engellilere<br />

seslenme çabalar›n›n bir ürünü<br />

de¤ildi. Tiyatronun pandomim gibi,<br />

müzik gibi görsel, iflitsel unsurlar›ndan<br />

<strong>ve</strong> iflitme engellilerin ç›kartabilecekleri<br />

do¤al seslerden yararlanarak yaln›zca<br />

iflitme engellilere de¤il, bütün izleyicilere<br />

seslenecek bir oyun yapmak istiyordum.<br />

‹flitme engelliler özelikle iflitenler<br />

taraf›ndan çok bask› alt›nda tutuluyor,<br />

çok çirkin sesler ç›kartt›klar›n›<br />

düflünüyorlar. Bu k›s›tlamadan ötürü<br />

deneme yapam›yorlard›. Ses tellerinin<br />

titreflimini alg›layabileceklerini düflünerek<br />

onlarla birçok al›flt›rma yapt›m. Onlar<br />

için görüntülü bir metronom bile gelifltirmeye<br />

çal›flt›m. Çok cahilce, naif<br />

çabalard› belki ama o zamanlar zaten<br />

ben de yirmili yafllar›mdayd›m. Sonunda<br />

seslerini çekinmeden kullanmaya<br />

bafllad›lar.<br />

Son y›llarda tiyatroya ilgi gitgide<br />

azald›. Popülerlefltirme çabalar›n›n<br />

23


da pek yarar› olmuyor gibi görünüyor.<br />

Sineman›n da etkisiyle yeni anlat›m<br />

biçimleri gelifltirilmeye çal›fl›l›yor,<br />

ama özellikle Türkiye’de hem<br />

oyun yaz›m›, hem de izleyici kitle<br />

aç›s›ndan bir yoksullaflma yaflan›yor.<br />

Sizce tiyatro yak›n bir gelecekte<br />

opera gibi seçkinci bir türe mi dönüflecek?<br />

Tiyatro flu anda iflgal alt›nda. Güzel<br />

görünmek d›fl›nda pek bir marifeti olmayan<br />

insanlar› önce sinema, sonra<br />

da televizyon bol bol kulland›. Bir ölçüde<br />

kendilerini gelifltirip baflar›l› da oldular.<br />

Ancak tiyatroda ifl de¤iflti. fiu an<br />

yap›lanlar›n ço¤u tiyatro de¤il. O yüzden<br />

ben insanlar neden tiyatroya gitmiyor<br />

diye feryat etmiyorum, çünkü<br />

ben de gitmiyorum. Gerçekten de hem<br />

oyunculuk aç›s›ndan, hem de dekoruyla,<br />

›fl›¤›yla, kostümüyle tiyatro malzemesi<br />

aç›s›ndan insanlar› gitmeye özendirecek<br />

çok az yap›m var. Bunun için<br />

tiyatroya as›l zarar› bu dizilerden s›çrayan<br />

insanlar›n <strong>ve</strong>rdi¤ini düflünmüyo-<br />

24<br />

mutfakta<br />

rum. ‹nsanlar popüler bilmemkimin<br />

öpüflmesini izlemek için tiyatroya gideceklerse,<br />

gitsinler. Ama dedi¤iniz gibi,<br />

bu tür dikkat çekme çabalar›n›n da tiyatroya<br />

pek geri dönüflü yok. Hepsi<br />

sezonluk çabalar olarak kal›yor. Tiyatro<br />

cefal› ifltir, insan›n tüm hayat›n› iflgal<br />

eden bir ifltir. Bir hobi de¤ildir. Yan›nda<br />

yapar›m diye yap›lacak ifl de¤ildir. Bana<br />

göre bir oyuna baflar›l› denmesi için<br />

en az elli temsil yapmas› gerekir. Öyle<br />

televizyon dizisi mant›¤›yla, “tutuldu”,<br />

“tutulmad›” diye tiyatro yap›lmaz. K›sa<br />

bir zamanda tiyatro bence bu popülerleflme<br />

çabalar›ndan da kurtulacak, daha<br />

az <strong>ve</strong> öz yap›mlarla niceli¤iyle de-<br />

¤il, niteli¤iyle ayakta kalacak.<br />

Sinema oyunculu¤u da yapt›n›z.<br />

Hatta ödülleriniz de var. Sinema <strong>ve</strong><br />

televizyon çal›flmalar›n›zdan hareketle<br />

reji <strong>ve</strong> oyunculuk anlay›fllar›<br />

bak›m›ndan tiyatro <strong>ve</strong> sinema aras›ndaki<br />

fark› anlatabilir misiniz?<br />

Sinemada çok az deneyimim var ama<br />

ço¤u sinema yönetmeninin oyuncuya<br />

de¤il mizansen <strong>ve</strong>rmek, onlar› rolleri<br />

konusunda bile yönlendiremediklerini<br />

biliyorum. Oyuncu e¤itimi konusunda<br />

bir donan›mlar› da yok. Genellikle<br />

oyuncular›n sezgilerine b›rak›yorlar ifli.<br />

Elbette sineman›n tekni¤inden kaynaklanan<br />

reji anlay›fl› farklar› var. Sinema,<br />

tiyatro gibi üç yan› kapal› bir sihirli<br />

kutu de¤il. Sinemada oyuncu yönetmene<br />

hizmet eder, tiyatrodaysa oyuna.<br />

Yönetmen kötüyse bile tiyatroda iyi<br />

bir oyun izletmek mümkündür, ama sinemada<br />

çok iyi bir oyuncu olsan›z bile<br />

yönetmeniniz yeterli de¤ilse ortaya<br />

iyi bir film ç›kmaz; eliniz kolunuz ba¤l›d›r.<br />

Oyunculu¤a gelince, ister sinema<br />

ya da dizi, ister tiyatro olsun tek bir<br />

oyunculuk vard›r; o da bir “olma” halidir<br />

<strong>ve</strong> benim oyunculukta tek inand›-<br />

¤›m fleydir. ‹zleyiciyi etkileyen her fleyi<br />

o anda yaratma, ilk kez o anda duyma<br />

halidir.<br />

Behiç Ak’›n yazd›¤›, geçti¤imiz sezon<br />

Dostlar Tiyatrosu’yla oynad›¤›n›z<br />

Fay Hatt› da çok ilgi gördü. Yur-


tiçi <strong>ve</strong> yurtd›fl› turneler yapt›n›z. Yurtiçinde<br />

ald›¤› olumlu tepkileri biliyoruz.<br />

Yurtd›fl›nda, özellikle Wiesbaden’daki<br />

flu son festivalde nas›l tepkiler<br />

ald›n›z?<br />

Amsterdam’da, Zürih’te, Berlin’de hep<br />

Türklere oynam›flt›k. Ama Wiesbaden’da<br />

öyle olmad›. Avrupal› oyun yazarlar›n›<br />

buluflturmak <strong>ve</strong> kültürleri kaynaflt›rmak<br />

için düzenlenmifl bir festival<br />

oldu¤undan izleyicimiz yabanc›yd›.<br />

Oyunumuz söze dayal› oldu¤u için eflzamanl›<br />

çeviri yap›ld›. Festival her y›l,<br />

baflkanl›¤›n› günümüzün önde gelen<br />

tiyatro yazarlar›ndan, benim de hayran›<br />

oldu¤um Tankred Dorst’un yürüttü-<br />

¤ü bir komite taraf›ndan gerçeklefltiriliyor.<br />

Günde en az dört grubun perde<br />

açt›¤›, çok yo¤un bir programd›. ‹zleyiciden<br />

müthifl tepkiler ald›k, bu benim<br />

için çok flafl›rt›c› bir fley, çünkü dedi-<br />

¤im gibi çok fazla söze dayal› bir oyun.<br />

Aç›kças› izleyiciyle bu kadar buluflaca¤›n›<br />

tahmin etmiyordum. Oyundan<br />

ç›kt›¤›m zaman bir ziyaretçiniz var, dediler.<br />

Bakt›m, karfl›mda Tankred Dorst<br />

duruyor! Teker teker tebrik etti, oyunculuklar›<br />

çok be¤endi¤ini söyledi. Çok<br />

heyecan <strong>ve</strong>rici bir karfl›laflmayd› benim<br />

için. Kimi ülkeler Fay Hatt›’na talip<br />

oldular, yani Behiç Ak yurtd›fl›nda da<br />

s›n›f› geçti.<br />

Deminden beri festival kitap盤›n›<br />

kar›flt›r›yorum. Hep uyarlamalar,<br />

klasik metinlerin yeniden yaz›mlar›<br />

gözüme çarp›yor. Son y›llarda böyle<br />

bir e¤ilim do¤du de¤il mi tiyatroda<br />

da?<br />

Festivalde Nach Gorki adl› çok ilginç<br />

bir Yugoslav yap›m› izledim. Gorki’nin<br />

Ayaktak›m› Aras›nda adl› oyununun<br />

“Biri Bizi Gözetliyor” programlar› çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />

bir yorumuydu. Orada<br />

oyunculu¤un s›n›rlar›n› gördüm. Eminim<br />

do¤açlamalardan yola ç›k›larak<br />

haz›rlanm›fl bir oyundu. Ben Ayaktak›m›<br />

Aras›nda’n›n en az befl farkl› yorumunu<br />

izledim, ama bu yorumdan çok<br />

etkilendim; çünkü Gorki’yi günümüze<br />

tafl›yor, bizi ekranlara esir eden Popstar<br />

yar›flmalar›n›, BBG evlerini, futbolu,<br />

müzi¤i, giderek oyunculuk e¤itimini<br />

popülerlefltiren zihniyeti sorgulamam›z›<br />

sa¤l›yordu. Bu tam anlam›yla insan›<br />

tutsak eden bir zihniyet <strong>ve</strong> Gorki üzerinden<br />

sunulmas› çok etkileyiciydi. Sorunuza<br />

dönersek, dünyada söylenmemifl<br />

söz kald› m›? Bunun için de insanlar›n<br />

art›k yeni reji <strong>ve</strong> yorum aç›l›mlar›na<br />

ihtiyaçlar› var.<br />

Biraz da çekimlerine bafllayaca¤›n›z<br />

diziden söz edelim isterseniz?<br />

Televizyon ister istemez tüketime, ratinge,<br />

rekabete ba¤l› bir alan oldu¤u<br />

için dizilerde yükselen de¤erler, takip<br />

edilen modalar var. Diyelim bir okul dizisi<br />

ya da köy dizisi çok tutuldu; hemen<br />

her kanalda benzerlerini izlemeye bafll›yorsunuz.<br />

Bizim dizi böyle bir modan›n<br />

ürünü de¤il. Kimse kimseyi öldürmüyor,<br />

insana neredeyse sansürü özleten<br />

iflkence sahneleri yok, mafya konusunda<br />

ders <strong>ve</strong>rmiyor, maçoluk zihniyetine<br />

hizmet etmiyor. Çekimlere Gaziantep’te<br />

bafll›yoruz. Özel diyalekt dersi<br />

bile ald›m. Antepliler gibi konuflabilmek<br />

için...<br />

Sebze salatas› tarifi: ‹stiridye mantar›, soya filizi,<br />

maydanoz, kereviz yapra¤›, m›s›r, salatal›k,<br />

yeflil salata <strong>ve</strong> kabak kar›flt›r›l›p üzerine limon<br />

suyu, taze krem peynir, hardal <strong>ve</strong> biraz<br />

sarm›sakla haz›rlanan sos dökülüyor. Sumru<br />

Yavrucuk, kabak <strong>ve</strong> m›s›r hariç, bütün sebzeleri<br />

çi¤ olarak kullanmay› tercih ediyor.<br />

25


26<br />

kütüphane Röportaj:Dürrin Tunç / Foto¤raflar: Uluç Özcü<br />

Kenan Ifl›k’›n kütüphanesi<br />

Ifl›k, çocuklu¤unda okudu¤u<br />

kitaplarla etkilefliminden söz ederken<br />

“Bir de özdeflleflme sorunu vard›. Bir<br />

süre kahraman›n kendisi gibi<br />

dolafl›rd›m,” demeden edemiyor.<br />

‹leride tiyatrocu olaca¤›n›n ipucunu<br />

böyle <strong>ve</strong>rmifl demek ki. Sonra da<br />

ekliyor: ”Sanat›n en temel ifllevi de<br />

budur zaten; sanatla buluflan insan›<br />

etkilemek, sarsmak <strong>ve</strong> de¤iflikli¤e<br />

u¤ratmak, yenilemek.”<br />

Kitaplarla iliflkiniz nas›l bafllad›? Kütüphanenizi ne zaman<br />

oluflturmaya bafllad›n›z?<br />

Ben okumaya çok erken bafllad›m. Çocuklu¤um Malatya’da<br />

geçti. O zamanlar Malatya elli bin nüfuslu, tek kitapç›s› olan<br />

bir flehirdi. Yaz›l› olan ne varsa, al›r okurdum. Çocuklu¤umda<br />

ilk hat›rlad›¤›m Pardayanlar serisi. Küçük boyutta, kal›nca<br />

ciltlerdi. “Eyvah, yemek saati geldi, annem flimdi yeme¤e<br />

ça¤›racak” diye korkarak hiç bafl›m› kald›rmadan okurdum.<br />

O dönem bir de Orta Asya serileri vard›; p›t›rak gibi sat›l›rd›.<br />

Bir de cami kenarlar›nda Uhud Muharebesi, Kan Kalesi Cengi<br />

gibi kitaplar sat›l›rd›, ben onlar› da al›p okurdum. Ortaokulda<br />

ö¤retmenin de tavsiyesiyle daha ciddi fleyler okumaya<br />

bafllad›m, özellikle Rus <strong>ve</strong> Frans›z klasiklerini. Balzac, Zola,<br />

Flaubert, Tolstoy gibi yazarlar› saman ka¤›d›na bas›l› ciltlerden<br />

okudu¤umu hat›rl›yorum.<br />

O dönem en çok etkilendi¤iniz romanlar hangileriydi?<br />

Ben her fleyi su içer gibi okuyordum. Okudu¤um her fley de<br />

beni çok etkiliyordu. Çocukken seçici olam›yorsunuz zaten.<br />

Bir de özdeflleflme sorunu vard›. Bir süre roman kahraman›n›n<br />

kendisi gibi dolafl›rd›m. Sanat›n en temel ifllevi de budur<br />

zaten; sanatla buluflan insan› etkilemek, sarsmak <strong>ve</strong> de¤iflikli¤e<br />

u¤ratmak, yenilemek. Elbette çocukluk ça¤›nda çok daha<br />

yo¤un oluyor bu. Onun için çocuk kitaplar›n›n çok özenli<br />

seçilmeleri gerek. Çünkü kitaplar çocuk zihnini kolayl›kla etkisi<br />

alt›na alabiliyor.<br />

Tiyatroyla tan›flman›z kitap seçiminizi nas›l etkiledi?<br />

Genç yaflta yönetmenlik yapmaya bafllay›nca insan› ö¤renmek<br />

gibi bir tutkum oldu. Yo¤un biçimde psikoloji, sosyoloji,<br />

pedagoji okudum. Böyle bir alt bilginiz olunca piyesleri yorumlarken<br />

tökezlemiyorsunuz. fiimdi de o al›flkanl›¤›m devam<br />

eder. Edebiyat ikinci planda kal›yor benim için. Daha<br />

çok bugünkü dünya düzenini, insan› anlatan kitaplar› okumay›<br />

tercih ediyorum.<br />

Türkiye’deki tiyatro yay›nc›l›¤›n› yeterli buluyor musunuz?<br />

Bu anlamda Mitos - Boyut Yay›nlar›’n›n çok büyük bir katk›s›<br />

oldu. Mevcut yazarlar›n toplu yap›tlar›n› yay›mlad›lar. Çehov<br />

ya da Shakespeare’in yazd›klar› d›fl›nda tiyatro metinlerine<br />

edebi yap›t demek biraz zordur. Bana sorarsan›z bunlar günün<br />

birinde oyunlaflt›r›lmak üzere sat›n al›n›p okunan kitaplard›r.<br />

Elbette s›radan okur oradaki iliflkileri hayal gücüyle kendisi<br />

kurabilir; bir atmosfer, hatta dekor tasar›mlayabilir. Bunun<br />

çok lezzetli bir yan› da olabilir. Ama tiyatrocu olarak bu süreç<br />

benim için daha zor, yo¤un <strong>ve</strong> kuflat›c› bir süreçtir. Onun için<br />

bir ödül jürisinde ya da repertuar kurulunda de¤ilsem, oyunu<br />

sahneye koymayacaksam okumaktan kaç›n›yorum.<br />

Son zamanlarda herkes oyun yazar› yetiflmedi¤inden söz<br />

ediyor. Sizce bu Türkiye’ye özgü bir sorun mu, yoksa


yurtd›fl›nda da ayn› kriz yaflan›yor mu? Ne tür bir metin<br />

size ilginç gelirdi?<br />

Devlet Tiyatrosu’nda bir oyun sahneye koymam isteniyordu,<br />

ama önerilen metinlere bak›nca benimle buluflmayan oyunlar<br />

olduklar›n› gördüm. Bence günümüzü çok aç›k <strong>ve</strong> net biçimde<br />

anlatan temalar ilginç olabilirdi. Bugünün dünyas›<br />

gerçekten de yaz›lmas› gereken, gelecek nesillerin ibretle<br />

okuyabilece¤i bir dünya. Çok sert <strong>ve</strong> h›zl› bir de¤iflim yaflan›yor.<br />

Sömürgeci bir anlay›fl›n egemenli¤inde olan küreselleflme<br />

bütün bölgesel <strong>ve</strong> yerel kültürleri tehdit ediyor. Sanat<br />

popülerleflirken as›l ifllevini yitiriyor, bir e¤lence arac›na, neticesiz,<br />

kof, s›¤ bir tüketime dönüflüyor. Popüler sanata bir<br />

savunma, bir barikat oluflturacak bir sanat anlay›fl›n›n benimsenmesi<br />

gerekli. Bat›’da da bu kriz yaflan›yor ama Bat›l›lar<br />

ak›ll›l›k ettiler, klasik metinleri yeniden yorumlayarak, günümüze<br />

uyarlayarak baflar›l› oldular. Avrupa tiyatrosu böyle<br />

kurtuldu diyebilirim. Bu süreç flimdi de devam ediyor. Dünyay›<br />

çok etkilemifl olan kimi metinlerin yanl›fl metinler oldu¤u<br />

da anlat›labilir. Belki de bir yorum eksikli¤i vard›. Örne¤in<br />

Antigone’yi yanl›fl okuduk, yanl›fl yorumlayarak sahneledik<br />

demek de bir yaklafl›m biçimi olabilir. Ya da Edmond’u insanlar›n<br />

kan›na susam›fl, iktidar h›rs› olan bir piç zannettik<br />

ama bugün onun öyle olmayabilece¤ini düflünebiliriz. Günümüz<br />

dünyas›nda geçmifl sanat›n da bir pay› oldu¤una göre<br />

belki onu da sorgulamak gerekiyor. Mevcut yetersiz metinlerle<br />

u¤raflmaktansa, eski metinleri yorumlamak bence daha<br />

do¤ru. Bu anlamda ben Yaflar Kemal’i, Nâz›m Hikmet’i, Aziz<br />

Nesin’i yeniden yorumlay›p kurgulad›m. Elde tiyatro metni<br />

yoksa da, çizgi roman, öykü gibi baflka çok de¤erli metinler<br />

var. Bunlar oyunlaflabilir. Karen Blixen’in Ölümsüz Öykü adl›<br />

bir metninden etkilenmifltim, çünkü bence bugünün dünyas›n›<br />

yüz y›l öncesinden haber <strong>ve</strong>ren bir metin. Her fleyin<br />

muhasebe kay›tlar› üzerinde infla edildi¤i, kazanç zarar hesaplar›na<br />

dayal› bir dünyada yaflan›rken seksen y›l önce aflk›,<br />

sanat› savunmak gerekti¤inden söz eden bu metni sahneye<br />

tafl›mak çok do¤ru bir ifl.<br />

Düfl k›r›kl›¤›na u¤ray›p yar›m b›rakt›¤›n›z kitaplar olur mu?<br />

Son dönemlerde yaz›lan Türk romanlar›n› okumak istiyorum<br />

ama çok baflar›l› olam›yorum. Bunun bir s›rr› olmal›. Temalar›<br />

m› yeni de¤il, kolay m› ele <strong>ve</strong>riyorlar kendilerini, üsluplar›<br />

m› bana yapay geliyor bilmiyorum. ‹tiraf edeyim ki, Orhan<br />

Pamuk’u okumay› bu yüzden b›rakt›m. Burada bir yazar› kaliteli<br />

ya da kalitesiz diye de¤erlendirmek yanl›fl, okurun da<br />

kalitelisi kalitesizi olur. Belki de edebiyattan anlamad›¤›m<br />

için Orhan Pamuk’u okuyam›yorumdur. Okurla yazar aras›ndaki<br />

iliflki çok özel bir iliflkidir, oyuncuyla izleyici aras›ndaki<br />

iliflkiye benzer. Oyuncu izleyiciyle bir ba¤ kurabildiyse, çok<br />

coflkulu, keyifli bir iliflki ç›kar ortaya, etkileflim karfl›l›kl›d›r,<br />

bunu hissedersiniz. fiiir olsun, resim ya da müzik olsun, sanat<br />

yap›t› sanat› talep edeni etkileyip sarsabiliyorsa, onda bir<br />

de¤iflikli¤e yol açabiliyorsa mesele yok demektir. Burada<br />

karfl› karfl›ya gelen iki kimlik, yani sanat›n al›c›s› <strong>ve</strong> sanatç›<br />

aras›ndaki iliflki önceliklidir.<br />

Kitapl›¤›n›z› elden geçirirken “art›k olmasa da olur” deyip<br />

eledi¤iniz kitaplar var m›? Varsa hangileri?<br />

Gençken popüler kültür ürünü gerilim, polisiye türü kitaplar›<br />

okumaya kalk›flt›m, sonra çok zorland›m <strong>ve</strong> b›rakt›m o türleri.<br />

Eskiden “Kitap kitapt›r, rafta dursun”, diye düflünürdüm.<br />

27


Art›k öyle düflünmüyorum, bazen kap›n›n önü biraz okunduktan<br />

sonra at›lm›fl yepyeni kitaplarla doluyor. Ne kadar<br />

zorlarsam zorlayay›m, on befl - yirmi sayfa okuduktan sonra<br />

devam edemeyip att›¤›m kitaplar oluyor.<br />

Gerçekten imrendi¤iniz, g›pta etti¤iniz yazar ya da flairler<br />

var m›? Size “keflke ben yazm›fl olsayd›m” dedirten<br />

bir fliir ya da roman var m› örne¤in?<br />

Nas›l de¤erlendirirseniz de¤erlendirin ama son zamanlarda<br />

bir tiyatroya gidiyor <strong>ve</strong> kaçacak delik ar›yorsam, ya da bir kitab›<br />

on sayfa okuyup elimden at›yorsam, burada bir tuhafl›k<br />

var demektir. Beni heyecanland›ran bir roman okumaktan<br />

çok mutlu oluyorum ama bunlar›n say›s› gitgide azald›. Elbette<br />

bir O¤uz Atay metni, Shakespeare’in bir sonesi, bir<br />

Pablo Neruda fliiri “Keflke ben yazm›fl olsayd›m”, dedirtebilir<br />

bana. Ama g›pta etmekten çok flükran duyuyorum. ‹yi ki<br />

bunlar› yazm›fllar, iyi ki ben de b›kmadan usanmadan okuyorum<br />

diye.<br />

Kim Befl Yüz Milyar ‹ster program›n› izlerken hep akl›ma<br />

tak›lan bir soru vard›. Sizi görmüflken sormadan edemeyece¤im.<br />

Program› sunarken diyelim bir yar›flmac›, çok<br />

tan›nm›fl bir yazar›n, örne¤in Yaflar Kemal’in ad›n› bilmiyor.<br />

Ne düflünüyorsunuz o anda? ‹çiniz c›z etmiyor mu?<br />

“Yaz›klar olsun” demiyor musunuz?<br />

Yar›flma program›na bafllarken derdim ki, bu da sorulur mu,<br />

bilinmeyecek fley mi? Ama yap›mc› flirket, televizyon izleyicisini<br />

iyi tan›yan bir grup <strong>ve</strong> sonunda onlar hakl› ç›kt›lar. Art›k<br />

“Türkiye’nin baflkenti neresidir” sorusuna bile cevap <strong>ve</strong>rilmezse<br />

flafl›rm›yorum aç›kças›. Geçenlerde yar›flmaya kat›lan<br />

bir doktor dedi ki, “Ben a¤›r bir t›p e¤itimi ald›m, kitapla<br />

aram yok, okuyam›yorum.” Bir de flöyle bir moda var: “Ben<br />

istesem de kitap okuyam›yorum, yok ben Sivas’ta yafl›yorum<br />

sinemaya gidemiyorum,” deniyor; ama ben bunlara asla<br />

inanm›yorum. Bu anlamda müthifl bir erozyon, müthifl bir ilgisizlik<br />

var. Söz konusu doktor yar›flmac›ya “‹nsan› kavramak<br />

aç›s›ndan iyi yaz›lm›fl bir edebi metin mi de¤erlidir, yoksa<br />

bir makale mi”, diye sordum. Duralad›. Ama bence iyi<br />

yaz›lm›fl bir edebi metin bu aç›dan çok daha de¤erlidir. Oysa<br />

bilim sanat›n önüne geçmifl durumda <strong>ve</strong> bu insanlara enjekte<br />

edilmifl, zorla dayat›lm›fl, Türk toplumunun sanattan bu<br />

kadar uzak oluflunun bir nedeni de bu. Sanatç› denilen kimli¤in<br />

de içi ac›mas›zca, pervas›zca boflalt›ld›. Sanat yerlerde<br />

sürünüyor. Do¤al olarak da bir entelektüel olmas› gereken<br />

bir doktor, t›bb› bitirmifl, ihtisas yapan bir delikanl› bilimsel<br />

çal›flmay› bir edebi metne kay›ts›z kalmas›n›n hakl› bir gerekçesi<br />

olarak gösterebiliyor. Böyle fley olmaz. Sanat›n öngörüsü<br />

<strong>ve</strong> sezgisi olmasayd› bilim de olmazd›. Doktor ç›km›fl<br />

olan o genç arkadafl bunun fark›nda de¤ildi. Bunu söyledim<br />

elbette ama yay›nlanmad› netice itibar›yla. Biraz ileri gitmiflim.<br />

Elbette benim bir yar›flmac›n›n soruyu bilmemesi karfl›s›nda<br />

“Bu ne mene ifltir”, deme hakk›m yok. ‹yi etmifller bu<br />

pasaj› ç›kartmakla. Sorunuza dönersek, s›rf benim de¤il, izleyenlerin<br />

de içinin c›z etti¤i oluyor.<br />

28<br />

kütüphane<br />

GENÇKEN POPÜLER KÜLTÜR ÜRÜNÜ<br />

GER‹L‹M-POL‹S‹YE TÜRÜ K‹TAPLARI<br />

OKUMAYA KALKIfiTIM, SONRA ÇOK<br />

ZORLANDIM VE BIRAKTIM O TÜRLER‹.<br />

ESK‹DEN “K‹TAP K‹TAPTIR, RAFTA<br />

DURSUN,” D‹YE DÜfiÜNÜRDÜM.<br />

ARTIK ÖYLE DÜfiÜNMÜYORUM.<br />

Hiç kitap çald›n›z m›?<br />

Çalmak say›labilirse bir kitapç› dükkan›na girdi¤imde hiç<br />

kitap sat›n almasam da alt› yedi kitap hakk›nda bilgi edinerek<br />

ç›kt›¤›m olur.<br />

Kitap okumak için tercih etti¤iniz özel bir zaman <strong>ve</strong> yer<br />

var m›?<br />

Üstünde robdöflambr, aya¤›nda pofuduk terliklerle koltu¤una<br />

kurulmufl kitap okuyan bir adam imgesi vard›r ya,<br />

ben onlardan de¤ilim. Ben biraz yay›larak, yatarak okumay›<br />

seviyorum. Seyahat s›ras›nda bu mümkün de¤il elbet; ama<br />

evdeysem, ne hikmettense, uzanarak okumak bana daha iyi<br />

geliyor.


Birkaç y›l önce bizi her akflam bir dakikal›k<br />

›fl›k yakma eylemine yönlendiren,<br />

fleffafl›k, ayd›nl›k, temizlik özlemi de¤il<br />

miydi? Devlet yönetiminde, arkadafl, ifl,<br />

efl iliflkilerinde, k›saca her türlü iliflkide<br />

dürüstlük, içtenlik <strong>ve</strong> saydaml›k de¤il<br />

miydi arzulad›¤›m›z? Her türlü düflünce<br />

<strong>ve</strong> duyguda ayd›nl›k, iletkenlik, geçirgenlik<br />

de¤il miydi istedi¤imiz, üstelik<br />

de böylesine esneklikten yoksun, kat›<br />

<strong>ve</strong> sert bir ortamda? Belki de yaln›zca<br />

bizim de¤il bütün insanlar›n da ayn›<br />

fleyleri arzuluyor olmas›ndand›r, bu fleffafl›k<br />

düflüncesinin yaflam alanlar›m›za,<br />

giydi¤imiz elbiselere, kulland›¤›m›z eflyalara<br />

<strong>ve</strong> evimizdeki mobilyalara yans›mas›;<br />

her fleyin içini, arkas›n›, alt›n› görmek,<br />

her boyutunu alg›lamak istememizdendir.<br />

Kad›ns› Yans›malar adl› sergisinin<br />

ard›ndan de¤iflik bir çal›flmaya<br />

imza atan Melike Güral, Arzu Ayan <strong>ve</strong><br />

fiehnaz fiaml›o¤lu’yla birlikte, bütün bu<br />

sayd›¤›m özellikleri k›r›lgan oldu¤u kadar<br />

sa¤lam bir malzemeye fleffafl›k <strong>ve</strong>rerek<br />

evinizi ayd›nlatmak için tasarlad›klar›<br />

lambalarda bir araya getirmifl.<br />

Bu üçlü saydam oldu¤unu pek de fark<br />

etmedi¤imiz porselenin s›n›rlar›n› zorlayarak<br />

fleffaf bir ruh <strong>ve</strong>rmifller ona. Elbette<br />

porselen bir tabak al›rken flöyle<br />

bir kald›r›p ›fl›¤› ne kadar geçirdi¤ine<br />

bakmak herkesin akl›na gelir ama porselenin<br />

saydaml›¤›n› böylesine hissedemeyiz<br />

o taba¤› kullan›rken, yani porselenle<br />

fleffafl›k kavram›n› yan yana getiremeyiz.<br />

Yaln›zca göze hitap eden sanat<br />

çal›flmalar›na devam edece¤ini<br />

söyleyen Melike Güral, daha ifllevsel<br />

nesneler yapma iste¤ini, onca y›l emek<br />

<strong>ve</strong>rdi¤i porselenle gerçeklefltirmifl. Seramik<br />

konusundaki tüm birikimini, yapt›¤›<br />

araflt›rma <strong>ve</strong> ö¤rendi¤i yeni teknikleri<br />

yans›tt›¤› avize, abajur <strong>ve</strong> flamdan<br />

gibi ayd›nlatma elemanlar› günümüz<br />

30<br />

el sanatlar›<br />

Dikkat, gözünüz kamaflacak!<br />

dekorasyonuyla da çok uyumlu; sade,<br />

fl›k <strong>ve</strong> do¤al. Asl›nda porseleni böyle<br />

bir alanda kullanm›fl olmak kula¤a o<br />

kadar da ilginç gelmeyebilir; çünkü bu,<br />

geçmifl yüzy›llarda bile yap›lm›fl bir ifl.<br />

Ama flimdiye kadar üretilen lambalarda<br />

porselen k›s›m hep alt parça olarak kullan›ld›¤›ndan<br />

porselen ›fl›kla hiçbir zaman<br />

böyle kaynaflmam›flt›. Güral <strong>ve</strong> arkadafllar›n›n<br />

ifllerine bu aç›dan bakarsak,<br />

porselenin rolünü altüst eden bir<br />

›fl›k tasar›m› diyebiliriz. Ö¤rendi¤imize<br />

göre böyle tasar›mlar› yapan bir iki firma<br />

daha varm›fl dünyada; ancak onlar<br />

bu kadar göz nurunu, el eme¤ini <strong>ve</strong> riski<br />

göze alamad›klar› için LuminoCity’nin<br />

“sihirli lambalar›n›” ayr› bir yere koymak<br />

gerek. “Bir insan nas›l ki en güçlü <strong>ve</strong> en<br />

iyi yönünü öne ç›karmal›d›r, biz de porselenin<br />

saydaml›¤›n› <strong>ve</strong> zarafetini öne<br />

ç›karmak istedik,” diyor tasar›m ekibi.<br />

Porselen önce kal›plara dökülüyor, biraz<br />

bekledikten sonra boflalt›l›p kal›pta<br />

kalan bölüm ç›kar›p f›r›nlan›yor. Üzerine<br />

binlerce darbe vurularak desenler iflleniyor<br />

<strong>ve</strong> ikinci kez f›r›na giriyor. ‹flte<br />

ateflle olan bu ikinci buluflma porselene<br />

saydaml›¤›n› <strong>ve</strong>riyor. Bu kadar<br />

emek <strong>ve</strong>rmiflken, bu aflamaya gelmiflken<br />

bile, epeyce incelerek kendi s›n›r-<br />

P›nar Cartier<br />

Bizi porselenin yüzy›llard›r ortaya ç›kar›lmam›fl yüzüyle, ›fl›¤›n yeni tasar›m›yla<br />

tan›flt›ran MG Art Studio’nun yarat›c› ekibi, ayd›nlatma ürünlerinden oluflan<br />

LuminoCity projesini anlatt›.<br />

lar›n› zorlayan bu ürünün yok olmas›<br />

hâlâ mümkün, onu kaybetme olas›l›¤›<br />

hâlâ mevcut. Bu yüzden de çok zahmetli<br />

bir ifl <strong>ve</strong> sonuç <strong>ve</strong>rmeyecek bir<br />

bekleyifl olabilir. “Alt› yafl›ndaki k›z›m›n<br />

kardefline çok güzel özetledi¤i gibi,<br />

porseleni bir kelebek tutar gibi tutmak<br />

gerekir, biraz sert tutarsan k›r›l›r,<br />

yumuflak yaklaflmak zorundas›n,” diye<br />

ekliyor Melike Güral. Yüzde yüz Türk<br />

tasar›m›, yüzde yüz kad›n bak›fl›yla<br />

flekillenmifl bu lambalar evinize farkl›<br />

bir ›fl›k getirecek.


mercanada@epsilonyayinevi.com<br />

Yan›k yüreklerin gül kokusuna<br />

Mezarl›kta bir selviyle<br />

dertleflirken bülbülü<br />

hem dinledim<br />

hem a¤lad›m dün sabah.<br />

Ok saplanm›fl yüre¤ine güllerin<br />

kan daml›yor<br />

yapra¤›ndan<br />

dal›ndan.<br />

Gül kokusu alamad›m<br />

Gül dal›na konamad›m.<br />

•••<br />

Güneflteki ayd›nl›¤›<br />

y›ld›zlardaki esrar›<br />

aydaki dört güzel yüzü<br />

Tan›m›flt›m;<br />

as›rl›k bir ç›nardan<br />

süzülürken zaman.<br />

O koskoca ç›nar›<br />

Yerinde bulamad›m,<br />

Kimselere soramad›m.<br />

•••<br />

Üzerinde<br />

‹sa’s›n› bekleyen<br />

çarm›hlar dolu<br />

Beton y›¤›nlar›na<br />

gömülmüfl insanlar.<br />

Mahflerin atl›lar›<br />

dolafl›yor sokaklarda,<br />

Ruhsuz müzikler<br />

kar›fl›yor 盤l›klara.<br />

Dayanamad›m.<br />

•••<br />

Dut mevsimi de¤il!<br />

Ama “bülbül sesi yok<br />

flark›lar›n<br />

na¤melerinde”.<br />

Televizyon antenine<br />

Paylaflamad›m.<br />

kargalar konmufl. . .<br />

•••<br />

Ve<br />

dile<br />

geldi<br />

selvi;<br />

Dört mevsimi bahar olan ülkeye<br />

hofl geldin bülbül!<br />

Yeflil çok özgürdür burada,<br />

çiçekler özgür,<br />

kufllar özgür. .<br />

Ve sessizlik; olabildi¤ince özgür. . .<br />

Yar›m kalan besteni tamamla art›k,<br />

yeni besteler yap;<br />

b›rak demlensin na¤melerin.<br />

•••<br />

Ancak<br />

sana efllik edemez kimse<br />

(burada<br />

sessiz 盤l›klara kar›fl›r güzel<br />

(sesin.<br />

Yüre¤ini,<br />

sesini,<br />

nota defterini<br />

al <strong>ve</strong> git buradan.<br />

Yan›k yüreklerin gül kokusuna. .<br />

Hüsamettin OLGUN<br />

1 Ocak 1999<br />

Bursa<br />

fliir<br />

Hüsamettin Olgun kimdir?<br />

1955’te Amasya’da do¤du. 1979’da Atatürk Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

T›p Fakültesi’ni bitirdi. 1983’te KBB Uzman›<br />

oldu. 1983-1986 y›llar› aras›nda Diyarbak›r<br />

SSK Hastanesi’nde mecburi hizmetini tamamlad›.<br />

On sekiz y›ldan beri SSK Bursa Bölge Hastanesi’inde<br />

KBB uzman› olarak çal›fl›yor. Mesleki çal›flma<br />

yo¤unlu¤unun yan› s›ra, sanat yaflam› da yirmi<br />

befl y›l›n› tamamlad›. 1971 y›l›ndan beri yazd›¤› fliirler,<br />

düflünce, sanat <strong>ve</strong> elefltiri yaz›lar› Töre, Türk<br />

Edebiyat›, Öner Sanat, Ça¤r›, Yeni Ad›m, Tömer,<br />

Tarih <strong>ve</strong> Medeniyet, Milliyet, Cumhuriyet, Türkiye,<br />

Olay, Bursa Hakimiyet, Bursa Haber gibi dergi <strong>ve</strong><br />

gazetelerde yay›nland›. 1991’de Amsterdam’da Alt›n<br />

fiiir Jüri Özel Ödülü, 1992’de Stockholm’de Hümanist<br />

Enternasyonal ETOS fiiir Jüri Özel Ödülü<br />

ald›. fiiirleri ‹ngilizce, Almanca, Frans›zca, ‹talyanca,<br />

‹spanyolca <strong>ve</strong> Makedonca gibi yabanc› dillere<br />

çevrildi, uluslararas› dergi <strong>ve</strong> antolojilerde yay›mland›.<br />

Dünya Kültür Sanat Akademisi üyesi olarak<br />

1996’da Japonya’n›n Maebashi kentinde 2000 y›l›nda<br />

Yunanistan’›n Selanik kentinde Dünya fiairler<br />

Kongresi’nde Türkiye’yi temsil etti. Yunanistan<br />

Kongre Jürisi’nce Kongre Bar›fl Ödülü’ne lay›k<br />

görüldü. ‹lk fliir kitab› Bir Lodos Gibi 1991’de, ikincisi<br />

1998’de ç›kt›. ‹kinci fliir kitab› olan Gide Gide,<br />

1999 y›l›nda Kocaeli Üni. fiiir Okulu taraf›ndan<br />

Akademik fiiir Ödülü birincili¤ine lay›k görüldü.<br />

Dr. Alaeddin Yavaflça, Dr. Selahattin ‹çli, Cinuçen<br />

Tanr›korur, Ak›n Özkan, Avni An›l, ‹rfan Özbak›r,<br />

Bilge Özgen, Necip Gülses, Özgen Gürbüz, Turhan<br />

Taflan gibi bestekârlarca yüze yak›n fliiri Türk<br />

Sanat Müzi¤i formunda bestelendi <strong>ve</strong> tamam›na<br />

yak›n› TRT repertuar›na al›nd›. 2004’te bestelenmifl<br />

fliirlerinin yer ald›¤› Hüznün Hikâyesi isimli fliir<br />

kitab› bestelerin notalar›n›n da yer ald›¤› bir sunumla<br />

okuyucular›yla bulufltu. Bu kitapta yer alan<br />

flark›lardan ondördü TRT ‹stanbul Radyosu ses<br />

sanatç›s› Melihat Gülses taraf›ndan CD’ye okundu.<br />

KKTC Cumhurbaflkan› R. Rauf Denktafl’›n tavassutuyla<br />

Kenan Güçlütürk taraf›ndan bestelenen<br />

K›br›s Marfl› isimli fliiri Türk Silahl› Kuv<strong>ve</strong>tleri<br />

marfl repertuar›nda yer ald›. 2000 y›l›n› UNES-<br />

CO’nun Bar›fl Kültürü Y›l› ilan etmesiyle kurulan<br />

IFLAC (Uluslararas› Bar›fl Kültürü Forumu) Türkiye<br />

Baflkanl›¤›n› yürütmekte olup, ayr›ca Türkiye’de<br />

ayn› amaçl› Bar›fl Kültürü Derne¤i’ni kurdu.<br />

31


Tres Américas, k›tan›n kuzeyinden,<br />

ortas›ndan <strong>ve</strong> güneyinden üç kentin<br />

ruhunu yans›tan foto¤raflardan oluflan<br />

bir sergi. Hanna, Esperanza <strong>ve</strong><br />

Isabella diye de adland›rd›¤›n›z New<br />

York, Havana <strong>ve</strong> Buenos Aires’in foto¤raflar›na<br />

bak›ld›¤›nda o kad›nlar›<br />

-o flehirleri- nas›l tarif eder insan?<br />

Tres Américas sergisinde yer alan foto¤raflar›n<br />

o üç kentin ruhunu yans›tt›¤›<br />

do¤ru. Yans›tma yerine “ele <strong>ve</strong>rme” ya<br />

da “a盤a ç›karma” desek, daha güzel<br />

söylemifl oluruz. Calvino’nun Görünmez<br />

Kentleri’ne de göz k›rparak ilk<br />

ça¤r›fl›mlara yasland›m bu kad›n adlar›n›<br />

<strong>ve</strong>rirken. Sineman›n en genifl yer<br />

32<br />

foto¤raf<br />

Yeni flehirlerde soluklanmak<br />

Ali Arif Ersen’in, Amerika K›tas›’ndaki üç büyük flehrin foto¤raflar›ndan oluflan<br />

Tres Américas sergisi için haz›rlanan kitab›n önsözünü Serhan Ada yazd›.<br />

tuttu¤u imge dünyas›ndan, hayallerimizden<br />

<strong>ve</strong> tarihten neredeyse gelifligüzel<br />

kopup gelen ça¤r›fl›mlar. Ancak foto¤raflara<br />

bakarak kentleri tarif etmek<br />

kolay de¤il, daha do¤rusu epey zor.<br />

Kad›nlara gelince çok fley söylenebilir.<br />

Ne de olsa dilin kemi¤i yok. Hanna, küçük<br />

bir yay›nevinde sekreterlik yapan,<br />

Vietnaml› bir çocu¤u evlat edinmifl,<br />

haftada bir yafll› annesini ziyaret etmeyi<br />

ihmal etmeyen “siyaseten do¤ru” bir<br />

kad›n. Esperanza, bir tütün iflçisi, Domuzlar<br />

Körfezi’ni hâlâ hat›rl›yor; hayattaki<br />

en büyük avuntusu torunlar›, bir de<br />

Florida’daki akrabalar›yla haberleflememekten<br />

yak›n›yor. Isabella, babas›-<br />

n› tan›m›yor; okulda iyi ‹ngilizce ö¤renip,<br />

günün birinde Madrid üzerinden<br />

Londra’ya gidip modellik yapmay› düfllüyor...<br />

Sadece co¤rafi aç›dan de¤il, siyasi<br />

aç›dan da farkl› flehirler bunlar. Bu<br />

farkl› siyasi yönetim biçimleri foto¤raflara<br />

nas›l yans›m›fl?<br />

Kentler ço¤u kez ba¤l› olduklar› ülkenin<br />

siyasal sistemini do¤rudan temsil<br />

etmezler. Yerel yönetimlerin gücü ise<br />

gündelik hayat›n ötesine eriflemez.<br />

Ben, Ali Arif Ersen’in foto¤raflar›nda siyasetin<br />

izlerini göremiyorum. Daha<br />

çok, derinlerde duran hallerinin kimi<br />

zaman bu foto¤raflara yans›d›¤›n› san›-


yorum. Böyle bak›nca da farkl›l›klar de-<br />

¤il, tam aksine yaflan›p bitirilmifllik, hayalsizlik,<br />

eskilik gibi ortak yanlar buluyorum.<br />

Ali Arif Ersen’in foto¤raflar›n›n yer<br />

ald›¤› kitaba bir sunufl yaz›s› yazm›fls›n›z.<br />

Siz gittiniz mi bu flehirlere? Yaz›y›<br />

yazarken zihninizden geçenler<br />

nelerdi? Bir foto¤raf kareye s›¤d›rd›klar›yla<br />

de¤il, d›flar›da b›rakt›klar›yla<br />

da anlam kazand›¤›na göre<br />

hangi görüntüler canland› gözünüzde?<br />

Çoklu sorunuza s›rayla cevap <strong>ve</strong>rmeye<br />

çal›flay›m. Üç kentten sadece birine<br />

gittim. (Hepsine gitsem, eminim yazd›klar›m<br />

baflka olurdu.) Di¤erleriyle ilgili<br />

bilgim do¤rudan deneyimleme d›fl›nda<br />

baflka kaynaklardan besleniyor.<br />

Bandoneonun sesi, romun genizdeki<br />

yak›c›l›¤›, foto¤raflar, film kareleri gibi...<br />

Bunlar zihnimde bir yerlerde duruyor<br />

olmal›yd›lar. Bilinçli olmamakla birlikte,<br />

sözünü etti¤iniz k›sac›k sunufl yaz›s›nda<br />

o iz/lenim/lerin kimini kulland›m,<br />

kimini yerli yerinde b›rakt›m. Belki<br />

günün birinde yazmak, belki de hiç<br />

yazmamak üzere... Tres Américas foto¤raflar›nda<br />

görüntüler de¤il, en yaban›l<br />

hallerinde nesneler var. Onlar da<br />

yeterince kapal›, bakan› kendi d›fllar›ndaki<br />

dünyaya yo¤unlaflt›rma konusunda<br />

son derece baflar›l›lar.<br />

Söz <strong>ve</strong> görüntü iliflkisi üzerine neler<br />

söyleyeceksiniz?<br />

Söz <strong>ve</strong> görüntü hakk›nda ne söylense<br />

az. Söz (yaz›) bir ç›rp›da ortaya ç›km›fl<br />

gibi görünse de asl›nda çok zahmetli<br />

bir haz›rl›k sürecinin ürünü. Bir o kadar<br />

da özneyle ilgili. Görüntü (foto¤raf) ise,<br />

uzun bir mizansen sonunda yap›lsa<br />

(çekilse) bile, hep bir an›ndal›k, sürpriz<br />

etkisi yap›yor. Nesnenin hakimiyeti alt›nda.<br />

En az›ndan dijital foto¤rafa kadar<br />

bu böyleydi. fiimdi durum biraz<br />

daha kar›fl›k. Bir de son olarak flu söylenebilir:<br />

Tam da yukar›daki nedenlerle,<br />

foto¤raf “üzerine” ya da “hakk›nda”<br />

yaz› yaz›lamaz. Olsa olsa “yan›na”,<br />

“kenar›na” ya da “arkas›ndan” bir fleyler<br />

çiziktirilebilir.<br />

Gülenay Börekçi<br />

33


34<br />

buluflma<br />

Mae<strong>ve</strong> Binchy<br />

‹rlandal› masalc› teyze<br />

‹talyanca Aflk Baflkad›r, Yaln›z Kad›nlar Soka¤›, Aflk Mutfakta Pifler <strong>ve</strong> yeni<br />

ç›kan Hayat›n Ta Kendisi Lokantas› gibi tatl›, s›ms›cak <strong>ve</strong> romantik aflk<br />

romanlar›n›n ünlü yazar› Mae<strong>ve</strong> Binchy yapt›¤›m›z söyleflide “Gerçekte benim<br />

hayat›m pek olays›z geçti, yani bundan iyi bir roman ç›karmam olanaks›zd›,”<br />

diyor. Bu yüzden de hikayelerini çevresinde gözlemledikleriyle hayal gücünü<br />

birlefltirerek yarat›yor.<br />

Son kitab›n›z Quentins’in kahramanlar›<br />

olan Ella ile Don’›n aras›ndaki<br />

iliflki bir zamanlar annenizin sizin<br />

için kurdu¤u hayallerin bir yans›mas›<br />

say›labilir mi? Çünkü sizinle<br />

yap›lan bir baflka söyleflide “Annem<br />

günün birinde hofl bir hekim ya da<br />

avukatla tan›flaca¤›m›, onunla hofl<br />

bir evlilik yapaca¤›m› <strong>ve</strong> hayat›m<br />

boyunca flehrin gözde semtlerinden<br />

birinde yaflay›p gidece¤imi umuyordu,”<br />

demiflsiniz.<br />

Do¤ru, annem ‹rlandal› bir avukat ya<br />

da hekimle evlenmemi arzu ediyordu<br />

hep, ama san›r›m o hayattayken asla<br />

kitab›mdaki gibi Evli Bir Erkek’le birlikte<br />

olmaya cesaret edemezdim. Keflke<br />

hayatta olsayd› da hekimlik <strong>ve</strong>ya avukatl›kla<br />

uzaktan yak›ndan ilgisi olmayan<br />

o muhteflem ‹ngiliz yazarla, yani<br />

kocam Gordon Snell’le tan›flsayd›. Daha<br />

mutlu olaca¤›m bir evlili¤i hayal bile<br />

edemem.<br />

Romanlar›n›zdaki hikayeler her zaman<br />

mutlu bir sonla noktalan›yor.<br />

Sizce hayat gerçekten bir gül bahçesi<br />

mi? Ya sizin hayat›n›z? Bir aflk<br />

hikayesi mi, yoksa...<br />

Mutlu, huzurlu, talihli bir hayat›m oldu<br />

benim. Çok mutlu geçen bir çocuklu-<br />

¤un ard›ndan iyi bir e¤itim yapabildim<br />

<strong>ve</strong> üç ifli bir arada yürüttüm. Ö¤retmen,<br />

gazeteci <strong>ve</strong> romanc›y›m. Dahas›<br />

bunlar›n üçünü de çok seviyorum.<br />

Otuz y›l önce harikulade bir evlilik yap-


t›m, sonras›nda da her fley hep yolunda<br />

gitti. Annemle babam›n zamans›z<br />

ölümlerini <strong>ve</strong> çocu¤um olmamas›n›<br />

saymazsan›z yak›nacak bir fleyim yok.<br />

Romanlar›n›z›n arka plan›nda Dublin’in<br />

de¤iflen yüzleri oluyor. “Sizin<br />

Dublin’iniz” nas›l bir yer?<br />

Gençlik y›llar›mda Dublin gri <strong>ve</strong> kapal›<br />

bir flehirdi. Hep ya¤mur ya¤ard›, insanlar<br />

baflka ülkelere yerleflerek bellerini<br />

do¤rultmufl, halleri vakitleri yerinde<br />

yak›nlar›n›n gönderdi¤i k›yafetleri<br />

giyerdi. fiimdi Dublin de ça¤dafl bir<br />

Avrupa flehri oldu. Kafeleri, gençleri,<br />

canl›l›¤›yla nefle <strong>ve</strong> enerji saç›yor. Ben<br />

flehrin epey d›fl›nda yafl›yorum, bir zamanlar<br />

buras› da uykulu <strong>ve</strong> sessiz bir<br />

yerdi, ama art›k film y›ld›zlar› <strong>ve</strong> otomobil<br />

yar›flç›lar›yla dolup tafl›yor.<br />

Türkiye <strong>ve</strong> ‹rlanda birbirinden çok<br />

farkl› ülkeler. Yine de Mae<strong>ve</strong> Binchy<br />

romanlar› bizim ülkemizde de ç›kar<br />

ç›kmaz çok satan kitaplar listelerine<br />

giriyor hemen. Quentins de buna<br />

dahil. Türkler, özellikle de kad›nlar<br />

sizin kitaplar›n›z› okumaya bay›l›yorlar.<br />

Bu konuda neler söyleyeceksiniz?<br />

Bir de Quentins’in Türkiye’deki<br />

ad›n› biliyor musunuz? “Hayat›n<br />

Ta Kendisi Lokantas›” ad›n›<br />

sevdiniz mi?<br />

Bir zamanlar çok mutlu oldu¤um bir<br />

ülkede flimdi kitaplar›m›n okunup seviliyor<br />

olmas›ndan dolay› çok mutluyum.<br />

Kitab›n ad›n› da sevdim. Asl›nda bu<br />

benim çok da ak›l erdiremedi¤im bir<br />

konu, çevirmenlerin <strong>ve</strong> editörlerin tam<br />

da kitab›n ruhunu yans›tacak bafll›klar›<br />

nas›l olup da bulabildikleri beni hep<br />

hayrete düflürüyor.<br />

Dublin’de Quentins diye bir lokanta<br />

var m›, bilmiyorum. Ama sizin anlatt›¤›n›z<br />

lokantan›n atmosferi öyle s›cak,<br />

insanlar› öyle gerçek ki, daha<br />

ilk sat›rlarda büyüye kap›l›yoruz. Bu<br />

durumda da insan merak ediyor:<br />

Acaba esin kaynaklar›n›z neler?<br />

‹lk sorudan bafllayay›m: Hay›r, Quentins<br />

diye bir lokanta yok. Benim babam<br />

avukatt› <strong>ve</strong> yazarl›¤a bafllad›¤›mda<br />

beni gerçek mekanlardan <strong>ve</strong> gerçek<br />

insanlardan söz etmemem konu-<br />

Hayat›n Ta Kendisi Lokantas›<br />

Mae<strong>ve</strong> Binchy, çeviren: fieniz Türkömer<br />

Do¤an Kitap, 345 sayfa<br />

sunda s›k› s›k› uyarm›flt›. Bildi¤im befl<br />

alt› lokantay› harmanlay›p oluflturdum<br />

Quentins’i. D›flar›da yemek yemeyi seviyorum,<br />

bu kitab› yazarken de birkaç<br />

ay süresince çok mutlu bir “araflt›rma”<br />

dönemi geçirdim.<br />

Romanlar›n›z›n özyaflamsal nitelikler<br />

tafl›d›¤›n› söyleyebilir miyiz?<br />

O kitaplarda benden parçalar var,<br />

hakl›s›n›z, ama iflin gerçe¤i benim hayat›m<br />

gerçekte pek olays›z geçti, yani<br />

bundan iyi bir roman ç›karmam olanaks›z.<br />

Ö¤retmenlik yaparken yaflad›klar›mdan<br />

pek çok fleyi romanlar›ma<br />

(<strong>ve</strong> yaratt›¤›m ö¤retmen karakterlere)<br />

ekliyorum. Bir de size küçük bir ipucu<br />

<strong>ve</strong>reyim, kitaplar›mda zaman zaman<br />

bir parça yönetici ruhlu, çevresindeki<br />

insanlar›n hayat›n› az›c›k -ama sahiden<br />

az›c›k- denetlemeyi se<strong>ve</strong>n tiplere<br />

rastlars›n›z. ‹flte onlar asl›nda, benim!<br />

Hangi yazarlardan <strong>ve</strong> hangi kitaplardan<br />

etkilendiniz?<br />

William Trevor diye bir öykü yazar› var,<br />

bir de Alice Munroe diye Kanadal› bir<br />

yazar. Onlar›n d›fl›nda gerilim romanlar›<br />

okumaya da bay›l›yorum. Hatta<br />

haftada üç gerilim roman› okuyup bitirdi¤im<br />

oluyor.<br />

Çocukluk günlerinizi anlat›rken “Sö-<br />

zünü geçiren kardefl bendim,” diyorsunuz,<br />

“coflkulu, ç›lg›nca fantezileri<br />

olan, herkesçe tan›nmak, hatta<br />

azizlik mertebesine eriflmek arzusuyla<br />

k›vranan bir çocuktum.” O<br />

günlerde zaman› geldi¤inde dünyaca<br />

tan›nan bir yazar olaca¤›n›z›, hatta<br />

edebiyat dünyas›n›n en parlak y›ld›zlar›ndan<br />

biri haline gelece¤inizi<br />

hiç akl›n›za getirdiniz mi?<br />

Hay›r, çok istiyordum ama bir yandan<br />

da baflarabilece¤imi düflünmüyordum.<br />

Ailem sessiz sakin insanlardan<br />

olufluyordu, sayg›l›yd›lar, hiçbir durumda<br />

kendilerini öne ç›kartmak istemezlerdi,<br />

bizi de böyle yetifltirdiler,<br />

böyle olmam›z gerekti¤ine inand›k<br />

hep. Ayr›ca çok fliflmand›m <strong>ve</strong> y›llarca<br />

gri okul formas›yla dolaflt›m. ‹nsanlar›n<br />

benim yazd›¤›m hikayeleri dinlemesi,<br />

okumas›, önemsemesi olmayacak bir<br />

fley gibiydi benim için.<br />

‹rlanda’daki siyasal sorunlara dair<br />

yazmay› istediniz mi?<br />

Ülkemdeki s›n›fsal düzeni çeflitli yönleriyle<br />

ele al›yorum zaten, Katolik Kilisesi’nin<br />

bir zamanlar sahip oldu¤u gücü<br />

de s›kl›kla anlat›yorum. Kilise tabii<br />

art›k eskisi gibi etkili <strong>ve</strong> güçlü de¤il.<br />

fiimdi inançl› insanlar sadece istedikleri,<br />

dinlerinin gerektirdi¤ine inand›klar›<br />

fleyleri yap›yorlar, bu iyi bir fley. Eskidense,<br />

inansan›z da inanmasan›z da<br />

dindar görünmek zorundayd›n›z, aksi<br />

takdirde toplum içinde pek de hofl<br />

karfl›lanmazd›n›z.<br />

Önümüzdeki dönemde neler yapacaks›n›z?<br />

fiimdi yeni bir kitap yaz›yorum, bir öykü<br />

kitab›...<br />

Peki Türkiye’ye gelmek var m› tasar›lar›n›z<br />

aras›nda?<br />

Ne yaz›k ki bugünlerde sa¤l›¤›m pek<br />

iyi de¤il. Nefes darl›¤› çekiyorum <strong>ve</strong><br />

kalp hastas›y›m. Yanl›fl anlafl›lmak istemem,<br />

bu beni ne endiflelendiriyor ne<br />

de korkutuyor. Sadece eskisi kadar<br />

s›k seyahate ç›kam›yorum, Türkiye<br />

gibi bir zamanlar çok mutlu oldu¤um<br />

güzel ülkelere bir kez daha gitmek<br />

benim için zor.<br />

Selen Birsam<br />

35


sahaftan Röportaj: A. Selcen Güçhan Özhan<br />

300 y›ll›k “Müfredat-› T›p <strong>ve</strong> Fen”<br />

raslant› sonucu bulundu<br />

F›k›h uzman› Emine fieyma Usta, Fatih’te tahta bir eskici arabas›nda bir kitap<br />

bulur. Osmanl›ca bu kitab› çevirmeye bafllar <strong>ve</strong> kitab›n 1872 y›l›nda<br />

üni<strong>ve</strong>rsiteye getirilen iki as›rl›k Müfredat-› T›p <strong>ve</strong> Fen’in ikinci cildi oldu¤u<br />

ortaya ç›kar. ‹lk cildin bulundu¤u Cerrahpafla Üni<strong>ve</strong>rsitesi uzun zamand›r<br />

ikinci cildin peflindedir. Peki ama bu kitap neden bu kadar de¤erlidir?<br />

36


“Fatih’e bir arkadafl ziyareti için gitti-<br />

¤imde baflka bir misafir fakir çocuklar<br />

için dükkan kap›s›n›n önüne kadar at›lm›fl<br />

kitaplardan bahsetti. Kimisi parçalanm›fl,<br />

kimisi daha temiz eski kitaplar...<br />

Ben de oraya gittim <strong>ve</strong> kar›flt›r›rken bu<br />

kitapla karfl›laflt›m. Kitap T›bbiye Mektebinin<br />

“Müfredat-› T›p <strong>ve</strong> Fen” kitab›n›n<br />

ikinci cildi. Fevkalade bir eser ama<br />

ilkini bulamad›m. Kitab› çevirirken de<br />

bir taraftan ilk cildini ar›yordum.” Emine<br />

fieyma Usta, kitapla karfl›laflma öyküsünü<br />

böyle anlat›yor. fiimdi Üni<strong>ve</strong>rsite’den<br />

ald›¤› ilk cildi de çeviren Usta<br />

kitab›n, herkese ulaflt›racak bir yay›nevi<br />

taraf›ndan yay›mlanmas›n› istiyor.<br />

Kendiniz için mi çevirmeye bafllad›n›z?<br />

‹lkini bulamasam da bu kadar›n› insanlara<br />

ulaflt›ray›m dedim. Emekli bir savc›<br />

arkadafl›m kitapla çok ilgilendi. Bir<br />

doçent difl hekimi arkadafl›na kitab›<br />

göstermifl. O da Cerrahpafla Üni<strong>ve</strong>rsitesinden<br />

bir profesör arkadafl›na bah-<br />

Dam›t›lm›fl bilgiler<br />

“Osmanl›’da gen taramas› vard›”<br />

Emine fieyma, y›llar içinde yapt›¤› çal›flmalar›n, çevirdi¤i kitaplar›n içindeki de¤erli bilgilerin bir k›sm›n›<br />

bizimle paylaflt›. Bu bilgiler tabii ki art›k geçerli de¤il, ancak geçmiflte neler yap›ld›¤›n› ö¤renmek isteyen<br />

araflt›rmac›lar için çok de¤erli birer kaynak.<br />

• ‹yi bir tabip olan Fatih Sultan Mehmet’in lalas› <strong>ve</strong> doktoru Akflemsettin, ülkeyi dolafl›p bir çok insan üzerinde<br />

araflt›rmalar yapm›fl. Çal›flmalar›nda beyin, mikrop <strong>ve</strong> cinsellik konular› üzerinde durmufl. “Bunlar<br />

bozuk olduktan sonra hastadan düzen <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rim beklenmez,” diyor.<br />

• Tok karn›na banyo yapmay›n. Saç dökülmesi için hormonlar, kans›zl›k suçland›. Oysa banyo sonras›<br />

aç›lan gözenekler saç dökülmesini artt›r›yor.<br />

• Cinsel iliflkiden sonra gözenekler aç›l›yor, bu yüzden banyo yap›lmas› öneriliyor. Bunu Kybele bile söylemifl,<br />

üstelik çok tanr›l› dönemde de, Hititlerde de var.<br />

• Üç bin y›ll›k eserlerde anlat›lan bitki toplama usulleri çok detayl›. Bitkinin toplanaca¤› gün <strong>ve</strong> saat bile<br />

çok önemli. Toplayan kiflinin elleri <strong>ve</strong> t›rnaklar› çok temiz olmal›. ‹nsanl›¤›n hizmetine gelmifl bir fley<br />

olan bitki sayg›yla toplanmal›. Bitkiler soyunun tükenmemesi için ölçülü toplan›yor, bedenlerine ac› <strong>ve</strong>rilmiyor.<br />

Otlar›n diflisi <strong>ve</strong> erke¤i var. Diflisi kad›na, erke¤i erke¤e daha iyi etki ediyor.<br />

• Tedavi için sadece ot de¤il, yüze yak›n da hayvan kullan›lm›fl, özellikle vahfli hayvanlar. Yemece hastal›¤›<br />

olarak geçen hastal›k, günümüzün kanser hastal›¤›. Y›lanla haz›rlanan bir ilaç <strong>ve</strong>riliyor <strong>ve</strong><br />

uyar›l›yor ‘hastan›n saç›, kafl› dökülür ama hasta korkmas›n, iyileflti¤i zaman ç›kar’, yani haz›rlanan ilaçla<br />

kemoterapi yap›l›yor. Bu öneriler üç bin senelik M›s›r bilgileri.<br />

• Yedi¤imiz her fley bizi etkiliyor. Nuh tufan›na kadar insanlar et yemiyordu. Et insanlar› daha agresif<br />

yap›yor.<br />

37


setmifl. O da “Öbür cildi bizde, ama<br />

ikinci cildi ar›yoruz” demifl. Ben çeviride<br />

ilerlemifl oldu¤um için ilk cildin fotokopisini<br />

de bana <strong>ve</strong>rdiler. ‹ki cildin bir<br />

araya gelmesi bir mucize, yoksa ben<br />

nas›l bulabilirdim?<br />

Eser ne kadar eskiye dayan›yor?<br />

Bir general taraf›ndan Frans›zca kopyas›<br />

Türkiye’ye getirilmifl <strong>ve</strong> 1872 y›l›nda<br />

Askeri T›p Fakültesi Farmakoloji Bilim<br />

Dal› hocalar›ndan Binbafl› Münir<br />

Bey taraf›ndan Osmanl›ca’ya çevrilmifl.<br />

Tabii eser bu tarihten de iki as›r<br />

38<br />

sahaftan<br />

öncesine dayan›yor. Eseri haz›rlayan<br />

on befl Bat›l› bilimadam›n›n adlar› eserde<br />

ara ara geçiyor. Bir süre Askeri T›p<br />

Fakültesinde ders kitab› olarak okutuluyor<br />

<strong>ve</strong> sonra kayboluyor. Nedeni <strong>ve</strong><br />

nas›l› bilinmiyor. Nas›l oluyorsa bu iki<br />

ciltten birisi eski kitap satan bir dükkandan,<br />

di¤eri de Cerrahpafla Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

arflivinden ç›kt›. Çok detayl› <strong>ve</strong><br />

faydal› olan bu eserin bütün insanl›¤a<br />

b›rak›lmas›n› istiyorum.<br />

Günümüzdeki kitaplarla o zamanki<br />

çal›flmalar farkl› m›?<br />

Müfredat-› T›p <strong>ve</strong> Fen kitab›nda birçok bitki ayr›nt›l›<br />

olarak tan›mlanm›fl. Bitkilerin bileflimleri<br />

yüzde hesaplar›yla <strong>ve</strong>rilmifl. Hastal›klar için<br />

haz›rlanan, günümüzde “koca kar› ilac›”<br />

denen reçeteler ise o dönem, t›p ö¤rencilerine<br />

ders program› dahilinde okutuluyormufl.<br />

Günümüzde piyasada sat›lan emraz<br />

kitaplar›n›n bir ço¤unun ezbere kullan›ld›¤›n›<br />

düflünüyorum. ‹nsanlar o kitaplara<br />

çok baflvuruyor, ben de yapard›m<br />

ama bu kitab› okuduktan sonra<br />

yepyeni bir boyut buldum.<br />

Doktorlar eskiden genetik özelliklere<br />

dikkat ediyorlar m›yd›?<br />

E<strong>ve</strong>t, Osmanl›’da <strong>ve</strong> Selçuklu’da toprak<br />

özelli¤i hesap ediliyor. ‹brahim Hakk›’n›n<br />

<strong>ve</strong> Davud Antaki’nin eserlerinde<br />

de bu gen taramas›ndan bahsediliyor.<br />

Topra¤›n sesi var, yaflad›¤›m›z yerdeki<br />

topra¤›n özelli¤ini tafl›yoruz. Bugün<br />

herkese ayn› tedavi <strong>ve</strong>riliyor. Oysa eskiden<br />

insanlar›n tedavileri yaflad›klar›<br />

yerlere göre de¤iflebiliyormufl. Karadeniz<br />

bölgesindeki tedaviyle Akdeniz bölgesindeki<br />

tedavi ayn› olmamal›. Haz›rlanan<br />

ilaçlardaki oranlar da bölgelere<br />

göre de¤ifliklik göstermeli. Muhakkak ki<br />

tabip hastan›n topra¤›n›n özelliklerine<br />

inecek, toprak özelli¤i yani gen tespit<br />

edilmeden ilaç <strong>ve</strong>rilmemeli.<br />

O y›llarda bu araflt›rmalar yap›lmas›-


na ra¤men sanki araya bir “duraklama<br />

dönemi” girmifl <strong>ve</strong> her fley durmufl.<br />

Günümüzde ise araflt›rmalar<br />

s›f›rdan bafllad›...<br />

Bir uyku dönemi var. ‹nsanlar baflka<br />

fleylerle kendilerini göstermeye çal›flt›lar<br />

ama art›k tekrar bir aray›fla girildi. O<br />

zaman yap›lan çal›flmalar bir kenarda<br />

b›rak›ld›, her fley s›f›rdan bafllad›.<br />

‹yilefltirme sürecinde kad›nlar›n yeri<br />

nedir?<br />

Y›llardan beri getirilen tedavi usulünü<br />

Osmanl›’da ebeler uyguluyor. Ebeler<br />

kad›n-do¤um d›fl›nda tüm bitki kökenli<br />

tedavileri yap›yorlar, bitkileri kendileri<br />

topluyorlar, bilgilerini de yanl›fl bir uygulama<br />

olur korkusuyla d›flar› <strong>ve</strong>rmi-<br />

Emine fieyma Usta kimdir?<br />

yorlar. Sadece kendi ocaklar›ndan birisini<br />

yetifltirip zaman› gelince ona el <strong>ve</strong>riyorlar.<br />

Halk›n önüne ç›kacak son çal›flmalar›n›z<br />

nelerdir?<br />

Son okumalar› yap›yorum, Atatürk’ün<br />

hutbeleri <strong>ve</strong> Kad›n›n Tarihi ç›kmak üzere<br />

olanlar. ‹nsanlar çok faydalanacaklar.<br />

Akflemsettin’in eseri ise haz›rlan›yor.<br />

Mevlana’n›n üzerinde hiç çal›fl›lmam›fl,<br />

bas›lmam›fl bir eseri elime<br />

geçti. O eser ise dünya çap›nda bekleniyor.<br />

Bir de yüz yetmifl sene öncesine<br />

ait Ça¤layanlar ad›nda bir kitap elime<br />

geçti, o dönemin köfle yazarlar›ndan<br />

bahsediyor. Vatan <strong>ve</strong> askerlik üzerine<br />

yazm›fllar.<br />

1947 Pazarköy do¤umlu olan Emine fieyma’n›n Babas› Haf›z Ali Usta, Demokrat Parti kurucular›ndan, dedesi<br />

ise Rize’nin “efendisi” Haf›z Harun Tiryaki. Cumhuriyet’te ilk olarak “konular›na göre” Kur’an’›-Kerim<br />

<strong>ve</strong> hutbe çevirisi yapan kad›n olan fieyma, ‹ngilizce, Osmanl›ca, Farsça <strong>ve</strong> Arapça biliyor. ‹SAV’da f›k›h<br />

çal›flmalar›n› takiben çal›flmalar›n› Süleymaniye Külliyesinde sürdürüyor. Kad›n haklar›, mitoloji, din<br />

öncesi ‹slam, Türk dünyas›nda kad›n uzmanl›k alanlar›. Köfle yazarl›¤› da yapt›, halen seminerler <strong>ve</strong>riyor.<br />

Akflemsettin, Mevlana, Abdulkadir Geylani, Hac› Bayram Veli, Fahreddin Raz› gibi ustalar›n eserlerini tercüme<br />

ediyor. Türkiye-Avrupa Birli¤i Vakf›’n›n üyesi.<br />

39


1. Cemile<br />

Orhan Kemal<br />

Epsilon Yay›nevi<br />

2. Yaz Bitmesin<br />

‹clal Ayd›n<br />

Epsilon Yay›nevi<br />

3. Sen Git Aflk Bana Kals›n<br />

Mehmet Coflkundeniz<br />

Neden Kitap<br />

4. Gece Sesleri<br />

Ayfle Kulin<br />

Remzi Kitabevi<br />

5. fiimdi Dü¤ün Zaman›<br />

‹pek Ongun<br />

Epsilon Yay›nevi<br />

6. Yorgun May›s K›sraklar›<br />

Y›lmaz Karakoyunlu<br />

Do¤an Kitapç›l›k<br />

7. Kad›nlar›n 21 Hikayesi<br />

Murathan Mungan<br />

Metis Yay›nlar›<br />

8. Kardelenler<br />

Ayfle Kulin<br />

Remzi Kitabevi<br />

9. Aflk Bize Yak›flt›<br />

Mehmet Coflkundeniz<br />

Neden Kitap<br />

10. Da Vinci fiifresi<br />

Dan Brown<br />

Alt›n Kitaplar<br />

11. Kay›p Romanlar<br />

Vedat Türkali<br />

E<strong>ve</strong>rest Yay›nlar›<br />

12. Günayd›n Gece<br />

‹kbal Gürp›nar<br />

Timafl Yay›nevi<br />

13. Unutma Bahçesi<br />

Latife Tekin<br />

E<strong>ve</strong>rest Yay›nlar›<br />

14. Bir Bekleyenim Olsa<br />

Anna Gavalda<br />

Do¤an Kitapç›l›k<br />

15. Hayata Dair<br />

Ge<strong>ve</strong>ze<br />

Mavia¤aç Yay›nlar›<br />

40<br />

Türkiye /<br />

Edebiyat<br />

çok satan kitaplar<br />

Kaynak: Yeni Çizgi Yay›n Da¤›t›m Ltd (18 Ekim 2004 itibariyle)<br />

Türkiye /<br />

Edebiyat d›fl›<br />

1. Hayata Yön Veren Sözler<br />

Ak›n Al›c›<br />

Epsilon Yay›nevi<br />

2. ‹flten Ve Yaflamdan Zevk Alman›n Yollar›<br />

Dale Carnegie<br />

Epsilon Yay›nevi<br />

3. Dost Kazanma Ve ‹nsanlar› Etkileme<br />

Sanat›<br />

Dale Carnegie<br />

Epsilon Yay›nevi<br />

4. Efendi<br />

Soner Yalç›n<br />

Do¤an Kitapç›l›k<br />

5. Hala Ciddiyim<br />

Gülse Birsel<br />

Epsilon Yay›nevi<br />

6. Muhafazakar Çapk›nlar<br />

Sevda Türküsev<br />

Akis Kitap<br />

7. Büyüme Sak›n Küçük K›z<br />

Halim Bahad›r<br />

Neden Kitap<br />

8. Gördüm, Dokundum<br />

Ve Sevdim<br />

Halim Bahad›r<br />

Neden Kitap<br />

9. Katina’n›n Elinde Makas›<br />

Söylefli: K. Atay/F.K. Akflit<br />

Alfa Bas›m Yay›m<br />

10. Cengizhan - Yaflam› Ölümü Ve Yeniden<br />

Dirilifli<br />

John Man<br />

Nokta Kitap<br />

11. E¤reti Gelinler<br />

fiükran Kozal›<br />

Bilgi Yay›nevi<br />

12. Sürgünde Üç Ölüm<br />

Emir fiekip Arslan<br />

Truva Yay›nlar›<br />

13. Beni Do¤urma Anne<br />

F.Y›ld›r›m<br />

Epsilon Yay›nevi<br />

14. Ya Sev Ya Sevr<br />

Bir Gafletin Büyümesi<br />

Hulki Cevizo¤lu<br />

Ceviz Kabu¤u Yay›nlar›<br />

15. Aristo General Motors’u Yönetseydi<br />

Tom Morris<br />

Alteo Yay›nlar›<br />

Türkiye /<br />

Çocuk <strong>ve</strong> ilk<br />

gençlik<br />

1. Talihsiz Serü<strong>ve</strong>nler - 8 - Dehflet<br />

Hastanesi<br />

Lemony Sinicket<br />

D. Egmont Yay›nc›l›k<br />

2. Vahfliler Futbol Tak›m› 6 - Kahraman<br />

Raban J.Masannak<br />

Epsilon Yay›nevi<br />

3. Bir Genç K›z›n Gizli Defteri<br />

‹pek Ongun<br />

Epsilon Yay›nevi<br />

4. Çocuklar ‹çin E¤lence<br />

Faruk Derince<br />

Yakamoz Yay›n Da¤›t›m<br />

5. Hadi Ama Baba<br />

C.Nöstlinger<br />

Gün›fl›¤› Kitapl›¤›<br />

6. Kaplan Tak›m› 9, T-Rex'lerin Adas›<br />

Thomas Brezina<br />

D.EgmontYay›nc›l›k<br />

7. Winnie The Pooh, Pooh Köflesindeki Ev<br />

A.A.Milne<br />

Kabalc› Yay›nevi<br />

8. Bambu ‹le E¤lenerek Ö¤reniyorum<br />

Say›yorum<br />

Çeviren : Fatih Erdo¤an<br />

Net Yay›nc›l›k<br />

9. Annem Sizi Derse Bekliyor<br />

Can Karto¤lu Gürses<br />

‹letiflim Yay›nlar›<br />

10. Resimli Harfli Oyun Kartlar›<br />

Metropol Yay›nlar›<br />

11. Z›p›r-Matik Bilmeceler<br />

Yalvaç Ural<br />

Mars›k Yay›nc›l›k<br />

12. Tafl Devri 1<br />

Epsilon Yay›nevi<br />

13. Limon ‹le Zeytin<br />

Salih Memecan<br />

Mart Ajans<br />

14. fiekilli Boyama Dizisi<br />

Hobi Yay›nc›l›k<br />

15. Ak›lalmaz Deneyler<br />

Nizk Arnold<br />

Timafl Yay›nevi


ABD /<br />

Edebiyat<br />

1. The Dark Tower<br />

Stephen King, Donald M. Grant/Scribner<br />

2. Incubus Dreams<br />

Laurell K. Hamilton, Berkley<br />

3. Trace<br />

Patricia Cornwell, Putnam<br />

4. The Da Vinci Code<br />

Dan Brown, Doubleday<br />

5. Jonathan Strange & Mr. Norrell<br />

Susanna Clarke, Bloomsbury<br />

6. The Plot Against America<br />

Philip Roth, Houghton Mifflin<br />

7. The Fi<strong>ve</strong> People You Meet In Hea<strong>ve</strong>n<br />

Mitch Albom, Hyperion<br />

8. Are You Afraid Of The Dark?<br />

Sidney Sheldon, Morrow<br />

9. Shopaholic & Sister<br />

Sophie Kinsella, Dial<br />

10. Nights Of Rain And Stars<br />

Mae<strong>ve</strong> Binchy, Dutton<br />

ABD /<br />

Edebiyat d›fl›<br />

1. America (The Book)<br />

Jon Stewart/Ben Karlin/David<br />

Ja<strong>ve</strong>rbaum, Warner<br />

2. The Family<br />

Kitty Kelley, Doubleday<br />

3. Unfit For Command<br />

John E. O'neill/Jerome R. Corsi, Regnery<br />

4. Between A Rock And A Hard Place<br />

Aron Ralston, Atria<br />

5. Chain Of Command<br />

Seymour M. Hersh, Harpercollins<br />

6. Eats, Shoots & Lea<strong>ve</strong>s<br />

Lynne Truss, Gotham<br />

7. American Soldier<br />

TommyFranks/Malcolm, Mcconnell<br />

Reganbooks/Harpercollins<br />

8. Confessions Of An Heiress<br />

Paris Hilton / Merle Ginsberg,<br />

Fireside/Simon & Schuster<br />

9. Patriot Reign, Michael Holley, Morrow<br />

10. My Life Bill Clinton, Knopf<br />

Almanya /<br />

Edebiyat ‹ngiltere<br />

1. Blaue Wunder<br />

Ildiko Von Kürthy, Wunderlich<br />

2. Sakrileg<br />

Dan Brown, Lübbe<br />

3. Der Schwarm<br />

Frank Schätzing, Kiepenheuer&Witsch<br />

4. Neue Vahr Süd<br />

S<strong>ve</strong>n Regener, Eichborn<br />

5. Wer Die Wahrheit Sucht<br />

Elizabeth George, Blanvalet<br />

6. Hectors Reise<br />

François Lelord, Piper<br />

7. Die Stadt Der Träumenden Bücher<br />

Walter Moers, Piper<br />

8. Der Mann Mit Dem Fagott Udo<br />

Jürgens/Michaela Moritz, Limes<br />

9. Ein Tag Wie Ein Leben<br />

Nicholas Sparks, Heyne<br />

10. Am Hang<br />

Markus Werner, Fischer<br />

Almanya /<br />

Edebiyat d›fl› Fransa<br />

1. Moppel-Ich<br />

Susanne Fröhlich, W. Krüger<br />

2. Das Methusalem-Komplott Frank<br />

Schirrmacher, Blessing<br />

3. Die Mächte Der Zukunft<br />

Helmut Schmidt, Siedler<br />

4. Die Kraft Des Neubeginns<br />

Hans-Olaf Henkel, Droemer<br />

5. Feuerherz<br />

Senait Mehari, Droemer<br />

6. Schotts Sammelsurium<br />

Ben Schott, Berlin<br />

7. Gute Tage<br />

Roger Willemsen, Fischer<br />

8. Weltmacht ‹m Treibsand<br />

Peter Scholl-Latour, Propyläen<br />

9. Ich Sterbe, Aber Die Erinnerung Lebt<br />

Henning Mankell, Zsolnay<br />

10. Bedingt Dienstbereit<br />

Norbert Juretzko/Wilhelm Dietl, Ullstein<br />

Kaynak: ABD (The New York Times), Almanya (Der Spiegel), ‹ngiltere (The Guardian), Fransa (Fnac) (18 Ekim 2004 itibariyle)<br />

1. The Big Bad Wolf<br />

James Patterson, Headline<br />

2. The Da Vinci Code<br />

Dan Brown, Corgi Adult<br />

3. Going Postal<br />

Terry Pratchett, Doubleday<br />

4. Pompeii<br />

Robert Harris, Arrow<br />

5. Monstrous Regiment<br />

Terry Pratchett, Corgi Adult<br />

6. A Short History of Nearly E<strong>ve</strong>rything<br />

Bill Bryson, Black Swan<br />

7. Angels and Demons<br />

Dan Brown, Atria<br />

8. You Are What You Eat<br />

Gillian McKeith, Michael Joseph<br />

9. Sickened<br />

Julie Gregory, Arrow<br />

10. London Bridges<br />

James Patterson, Headline<br />

1. Da Vinci Code<br />

Dan Brown, Lattes<br />

2. Les A<strong>ve</strong>ntures De Lucky Luke,<br />

La Belle, Province<br />

Achdé/Gerra, Lucky Comics<br />

3. Le Cri Du Peuple, Le Testament Des<br />

Ruines, Tardi/Vautrin, Casterman<br />

4. Bonjour Paresse<br />

Corinne Maier, Michalon Eds<br />

5. L'Histoire De France Pour Les Nuls<br />

Jean-Joseph Julaud, First<br />

6. Le Code Da Vinci Décrypté<br />

Simon Cox, Pre Aux Clercs<br />

7. Dictionnaire Des Gros Mots<br />

Patricia Vigerie, Favre Eds<br />

8. Une Vie Française<br />

Jean-Paul Dubois, Olivier Eds<br />

9. Titeuf, Nadia Se Marie<br />

Zep, Glenat<br />

10. Uni<strong>ve</strong>rsal War One, Babel<br />

Bajram, Soleil Productions<br />

41


42<br />

kitap<br />

Mona Lisa kaç›r›ld›¤›nda...<br />

1911’de Mona Lisa çal›nd›¤›nda yüzlerce kifli bofl duvar› seyretmeye kofltu.<br />

Tek amaçlar› vard› sanki: Bofllu¤u kolektif bir eylemle doldurmak, kayboluflu hiç<br />

olmam›fl hale getirmek...<br />

Kendisine “kültürel dedektif” s›fat› uygun<br />

görülen sanat tarihçisi Darian Leader’›n<br />

kitab› Mona Lisa Kaç›r›ld›’n›n ilgi<br />

oda¤›, herkesin neredeyse en küçük<br />

ayr›nt›s›na kadar ezbere bildi¤i,<br />

bildi¤ini düflündü¤ü bir tablo, Leonardo<br />

Da Vinci’nin Baudelaire’den Gautier’ye,<br />

Par Lagerkvist’ten Dan Brown’a<br />

kadar say›s›z yazara ilham <strong>ve</strong>rmifl Mona<br />

Lisa’s›.<br />

Leader tablonun 1911’deki çal›n›fl öyküsünü<br />

anlatarak bafll›yor kitab›na.<br />

Teknik sebeplerden ötürü çal›nd›¤› birkaç<br />

gün sonra fark edilebilen Mona Lisa,<br />

yoklu¤unda da bir kült olmaya devam<br />

ediyor <strong>ve</strong> görülüyor ki auras›, ne<br />

anlama geldi¤i bir türlü anlafl›lamayan<br />

büyüleyici gülüflünde de¤il sadece.<br />

(Hem zaten art›k “Neden gülümsüyor?”<br />

de¤il,”Nerede?” sorusu sorulmaya<br />

bafllam›fl durumda.) Mona Lisa ç›lg›nl›-<br />

¤›n›n tan›klar›ndan biri de Franz Kafka.<br />

Tam da o tarihte Max Brod’la Paris’e<br />

gelen Kafka h›rs›zl›ktan söz edildi¤ini<br />

iflitiyor, ama bir yandan da flehrin her<br />

yerini Mona Lisa reprodüksiyonlar›n›n<br />

<strong>ve</strong> Mona Lisa kartpostallar›n›n kaplad›-<br />

¤›n› fark ediyor. Ayr›ca insanlar›n ak›n<br />

ak›n Louvre’a dolufltu¤unu ö¤reniyor.<br />

Bunun üzerine Louvre’u ziyarete karar<br />

<strong>ve</strong>riyorlar. Louvre daha önce hiç olmad›¤›<br />

kadar kalabal›k, içeri girmek için<br />

uzun süre kuyrukta beklemeleri gerekiyor.<br />

Daha sonra vakit geçirmeden Mona<br />

Lisa’n›n sergilendi¤i salona gidiyorlar<br />

<strong>ve</strong> uzun uzun bofl duvara bak›yorlar.<br />

T›pk› Louvre’un öteki ziyaretçileri gibi…<br />

(Kafka tablo için “görünmez manzara”<br />

terimini kullanm›fl.) Leader flöyle<br />

devam ediyor: “Mona Lisa’n›n imgesi<br />

her yerdeydi. Sinemaya gitti¤inde bile<br />

kurtulam›yordun, nefleli bir sessiz komedinin<br />

ard›ndan soygunla dalga geçen<br />

bir film geliyordu. ‹mge tüm kültü-<br />

Mona Lisa<br />

Kaç›r›ld›<br />

Darian Leader<br />

Çev: Handan Akdemir,<br />

Ayr›nt› Yay›nlar›,<br />

146 sayfa<br />

rel iletiflim araçlar›yla kültürü doyurmay›<br />

baflarm›flt›. Bu imge bollu¤u nas›l<br />

aç›klanabilirdi? ‹nsanlar neden bofl<br />

uzama bakmaya gidiyordu? Kafka <strong>ve</strong><br />

Brod neyi görmeyi umuyordu? ”Görünmez<br />

manzaray› yaratmak ad›na yap›lm›fl<br />

baflka denemelerden de söz ediyor<br />

Leader. Bofl çerçe<strong>ve</strong>lerin sergilendi¤i<br />

modern zaman galerilerinden örne¤in.<br />

Sonra müzisyen <strong>ve</strong> performans<br />

sanatç›s› John Cage’in “Akl›m›za gelen<br />

ya da gelmeyen her fley asl›nda hiç’in<br />

bir yank›s›d›r,” sözünü hat›rlat›yor. Kitab›<br />

yazmaktaki amac› da Mona Lisa’n›n<br />

çal›nd›ktan sonra daha çok ilgi görmeye<br />

bafllad›¤›n› göstermek. Leader’a göre<br />

sanat tarihinin bu esrarengiz vakas›nda<br />

müzeyi ziyarete giden yüzlerce<br />

kiflinin sanki tek bir amac› vard›: Bofllu-<br />

¤u kolektif bir eylemle doldurmak, kayboluflu<br />

hiç olmam›fl hale getirmek... Ne<br />

kadar çok kifli duvar› seyrederse bofl-<br />

luk o kadar kusursuz bir flekilde kapat›lm›fl<br />

olacak gibi geliyordu onlara belki<br />

de. ‹flte Lacan’dan al›nt› yap›lm›fl bir<br />

anekdot: Depresyon geçiren Ruth Weber<br />

kocas›n›n erkek kardeflinin tablolar›yla<br />

dolu bir evde yaflamaktad›r. Günün<br />

birinde ressam, eserlerinden birini<br />

oradan al›r. Bofl uzam tecrübesi yaflad›¤›<br />

depresyonda kutuplaflma etkisi<br />

yarat›r <strong>ve</strong> depresyon daha da fliddetlenir.<br />

“Tablolardan önce söz konusu bofl<br />

uzam›n orada olmad›¤›na dikkat edin:<br />

Orijinal, asli de¤il, nesnelerin düzenleniflindeki<br />

de¤ifliklikle üretilmifl bir fley.<br />

E¤er bu bir bofl yerse imal edilmifl bir<br />

bofl yerdir.” Sonra Weber de resim<br />

yapmaya bafllar; her fleyden önce de<br />

bofl duvar için bir portre yapar. Öylesine<br />

baflar›l›d›r ki, kay›nbiraderi eserlerin<br />

gerçek sahibinin o oldu¤una inanmaz.<br />

Daha önce Kad›nlar Neden Yazd›klar›<br />

Her Mektubu Göndermezler <strong>ve</strong> ‹fl ‹flten<br />

Geçtikten Sonra Verilen Sözler adl› kitaplar›n<br />

yazar› Darian Leader bu kez<br />

görsel sanatlara bakman›n psikolojisini<br />

araflt›r›yor; tablolardan neyi görmeyi<br />

umdu¤umuzu, onlar›n bizden neleri<br />

saklad›¤›n›… Uygarl›¤›n, saf arzuya<br />

ba¤l› kalanlara ya ‘sanatç›’ ya da ‘suçlu’<br />

ad›n› <strong>ve</strong>rdi¤ini belirtiyor <strong>ve</strong> tablonun<br />

çal›n›fl gerekçesinden, olay›n kitle iletiflim<br />

araçlar›nda yer al›fl biçimine, insanlar›n<br />

gösterdi¤i kitlesel tepkiye kadar<br />

uzanan toplumsal bir analiz yap›yor.<br />

Leader'a göre, Prenses Diana gibi<br />

bir simgenin yok oluflu s›radan olamaz.<br />

Simgenin b›rakt›¤› bofllu¤u mutlaka<br />

devlet, gizli servis, mafya gibi baflka bir<br />

simge doldurur. Bu yüzden büyük eylemler,<br />

büyük organizasyonlara yak›flt›r›l›r.<br />

Sanatç›lardan büyük aflklar beklenir,<br />

büyük suçlarsa s›radan olmayan<br />

insanlara atfedilir.<br />

Selen Birsam


Kar›ndeflen Jack<br />

Bir Katilin Anatomisi<br />

Patricia Cornwell,<br />

Alt›n Kitaplar<br />

458 sayfa<br />

Geçen yüzy›lda Kar›ndeflen Jack ad› <strong>ve</strong>rilen ama gerçek<br />

kimli¤i bilinmeyen bir katilin Londra’da iflledi¤i cinayetler<br />

bugüne kadar, dünyan›n çözümlenemeyen s›rlar›ndan biri<br />

olarak kald›. Kar›ndeflen Jack say›s›z romana, öyküye, araflt›rmaya<br />

konu oldu, hakk›nda birçok film çekildi. Üretilen say›s›z<br />

teoride katilin, Kraliyet Ailesi’ne mensup bir asilzade,<br />

berber, doktor, kad›n ya da bir ressam oldu¤u ileri sürüldü.<br />

Bir Katilin Anatomisi adl› kitapta ünlü polisiye yazar› Patricia<br />

Cornwell o dönemde gerçeklefltirilmifl cinayet soruflturmalar›ndan<br />

edindi¤i bilgileri kullanarak e¤lence dünyas›n›n tan›nan<br />

isimleri Elizabeth Stride, Catherine Eddows <strong>ve</strong> Mary<br />

Kelly’nin ölümlerindeki esrar perdesini aralamay› deniyor <strong>ve</strong><br />

çözülemeyen cinayetlerin failinin dünyaca ünlü ressam Walter<br />

Sickert oldu¤unu somut kan›tlarla gösteriyor. Hatta Victoria<br />

devrinde bilinmeyen tekniklerle, Kar›ndeflen Jack ad›n›<br />

kullanarak Londra polisine yaz›lan ünlü mektuplar› da ressam<br />

Walter Sickert’›n kaleme ald›¤›n› da ortaya ç›kar›yor.<br />

Cornwell’e göre Sickert’›n tablolar›nda, kurbanlar›n› nas›l<br />

ak›l almaz bir vahfletle parçalad›¤› da görülebilir.<br />

Walter Sickert, özürlü olarak dünyaya gelmifl <strong>ve</strong> cinsel organ›yla<br />

ilgili olarak çeflitli cerrahi operasyonlar geçirmifl. Bu<br />

yüzden de ruhsal dengesi altüst olmufl durumdaym›fl. Bunal›mlar›<br />

onu psikopat bir katile dönüfltürmüfl.<br />

Belgelere dayanarak yaz›lan bu ilginç polisiye roman›n yazar›<br />

Patricia Cornwell, “Yazd›¤›m dünyada yaflamak benim<br />

için çok önemlidir. Yaratt›-<br />

¤›m karakterin bir fley<br />

yapmas›n› ya da bilmesini<br />

istiyorsam kendim de ayn›s›<br />

yapmak ya da bilmek<br />

isterim,” diyor. Cornwell<br />

çevrildi¤i her dilde büyük<br />

baflar›lar kazanm›fl yazarlardan.<br />

Ola¤anüstü yank›lar<br />

yaratan Otopsi adl› roman›<br />

kendisine Atlantik’in<br />

her iki yakas›nda bir y›l<br />

içinde befl büyük ödül kazand›rm›fl.<br />

Birbirini izleyen<br />

dokuz Scarpetta roman›y-<br />

Petricia Cornwell’e göre Kar›ndeflen la da büyük ün kazanm›fl.<br />

Jack’in gerçek yüzü


44<br />

kitap<br />

Tolstoy’un sevdi¤i Çehov öyküleri<br />

Ölümünün yüzüncü y›l›nda k›sa öykünün bu büyük ustas›n› anmak, onun<br />

yap›tlar›ndaki sanat gerçekli¤ini tam olarak kavramak için okunmas› gereken bir<br />

kitap Çehov Öyküleri.<br />

Ölümünün üzerinden tam yüzy›l geçti Anton Çehov’un, ama<br />

geçip giden onca y›la karfl›n yazd›¤› oyunlar›n, öykülerin<br />

okurlarda b›rakt›¤› eflsiz tat hiç bozulmad›. Aksine okundukça<br />

ço¤ald›, kendisini hep yeniledi Çehov. Bu dünyada yaln›zca<br />

k›rk dört y›l yaflam›fl olsa da, modern hikâyecili¤in en<br />

önemli öncüsü <strong>ve</strong> hatta kurucusu haline geldi. Edebiyatta<br />

son derece gerçekçi bir tutum benimseyen öykü ustas› Çehov,<br />

yaflad›¤› dönemin toplum tablosunu, hayat›n sisli gerçeklerini,<br />

bireylerin yaflad›¤› ruhbilimsel açmazlar› kusursuz<br />

<strong>ve</strong> yal›n bir anlat›mla okuyuculara sundu. Yazd›¤› öykülerle,<br />

oyunlarla her zaman usta bir ça¤dafl olarak kabul gördü.<br />

Ölümünün üzerinden tam olarak koca bir as›r geçmesi sebebiyle<br />

Dünya Kitaplar›’ndan ç›kan Çehov Öyküleri Seçkisi<br />

bu büyük ustay› anmak <strong>ve</strong> onun yazarl›¤›ndaki gizemi anlamak<br />

için efli bulunmaz bir f›rsat sunuyor okuyuculara. Üstelik,<br />

Dünya Kitaplar›’n›n bu seçkisinin bir özelli¤i de var: Seçkinin,<br />

Tolstoy’un seçti¤i otuz Çehov öyküsünden (Ac›, Aflç›<br />

Kad›n Evleniyor, Bayanlar, Cad›, Can S›k›c› ‹fl, Can›m, Çocuklar,<br />

Dram, Dü¤ün, Erkek Çocuklar, Efl, Evde, Gayrimeflru,<br />

Gurbette, Himayesiz Varl›k, Halk De¤il mi, ‹flte, Kaçak,<br />

Kad›n fians›, Karanl›k, Korocu K›z, Kötü Niyetli Adam, Köylü<br />

Kad›nlar, Mahkemede, Maske, S›z›, Sinirler, Telafl, Uykusuzluk,<br />

Vanka, Verac›k) oluflmas›. Çehov’a olan hayranl›¤›n› her<br />

f›rsatta dile getirmifl olan Tolstoy’un seçti¤i Çehov öykülerini<br />

okuyanlar, Rus edebiyat›n›n bu iki büyük yazar›n›n bulufltu-<br />

¤u bir pencereden bak›yorlar yaz›na.<br />

Seçkideki Çehov öyküleri, yazar›n 1884, 1885 <strong>ve</strong> 1886 y›llar›nda<br />

kaleme ald›klar›. Bu öyküler, kitab›n önsözünde Birsen<br />

Karaca’n›n da yazd›¤› gibi, Tolstoy’un bir zamanlar okunmas›n›<br />

tavsiye etti¤i öykülerden derlenmifl. Bu derleme sayesinde<br />

okuyucular Çehov’un dünyas›nda onunla beraber hüzünlü<br />

bir gezintiye ç›k›yorlar. Bu gezintide nelere rastlam›yorlar<br />

ki; taflra hayat›ndaki güçlükler, bireylerin içsel buhranlar› <strong>ve</strong><br />

nafile çabalar›, solgun yüzlü genç k›zlar›n aflk ac›lar›, yoksul<br />

köylülerin içinde yaflad›¤› k›s›rdöngüler, ayd›nlar›n hüznü,<br />

haddinden fazla h›rsl› tüccarlar›n hazin sonu, yitik ruhlu doktorlar›n,<br />

avukatlar›n y›k›m›, türlü maske takm›fl sahte insanlar›n<br />

dram›, k›sacas› son demlerini yaflayan hasta Çarl›k Rusyas›n›n<br />

topyekûn bir tablosuyla karfl›lafl›yor okurlar. Bu tablo<br />

eflli¤indeki öykülerde yer yer ince bir mizah hissedilse de,<br />

ço¤u genellikle Çehov’un içinde yaflad›¤› toplumsal durumun<br />

bozuklu¤u yüzünden karamsar bir izlekte seyrediyor.<br />

Ac›, Aflç› Kad›n Evleniyor, Can›m, Halk De¤il mi ‹flte, Karanl›k,<br />

S›z›, Uykusuzluk, Vanka, Verac›k <strong>ve</strong> Korocu K›z hüznün<br />

Çehov ile Tolstoy<br />

<strong>ve</strong> karamsarl›¤›n en bask›n oldu¤u öyküler aras›nda yer al›yor.<br />

Çehov, bu öykülerinde toplumdaki insanlar›n çaresizliklerini,<br />

özlemlerini <strong>ve</strong> bu çaresizlikleri içinde k›vran›p durmalar›n›<br />

son derece yal›n bir dille anlat›yor. Öykü kahramanlar›<br />

insan iliflkilerine <strong>ve</strong> kurulu düzene karfl› gü<strong>ve</strong>nsiz olup kendilerini<br />

kapana k›s›lm›fl gibi hissediyorlar: Halk De¤il mi, ‹flte’de<br />

baflkondüktör Podtyagin’in içki, görev aflk› <strong>ve</strong> toplum<br />

üçgenindeki onulmaz sorunlar›, Karanl›k’ta Kirila’n›n, kardefli<br />

Vaska’y› hapishaneden ç›kartmak için doktordan umutsuzca<br />

yard›m dilenifli, Verac›k’ta Vera’n›n karfl›l›ks›z aflk›, Uykusuzluk’ta<br />

Varka’n›n çilekefl hayat› <strong>ve</strong> bu hayat›n yaratt›¤›<br />

bir son, Can›m’da hayat› tek bafl›na gö¤üsleyemeyece¤ini<br />

düflünen bir kad›n›n sonsuz aray›fl›...<br />

Öykülerde çok tan›d›k <strong>ve</strong> bildik konular -hayat›n gerçekleriifllense<br />

de asl›nda detayl› bir gözlemle konular›n ne kadar<br />

hayati, küçük ama önemli düflünsel ayr›nt›larla dolu oldu¤u<br />

hemen görülebiliyor. Gurbette, Mahkemede, Dü¤ün, Can S›k›c›<br />

‹fl, Kötü Niyetli Adam, Maske, Kad›n fians›, Köylü Kad›n-


lar, Bayanlar öykülerinde her gün yaflayabilece¤imiz hayat›n<br />

s›radan bir an›ndan yola ç›k›lsa da, bu en basit görüntüler,<br />

ayr›nt›lar s›radanl›¤›n arkas›nda gizlenmifl olarak ortaya<br />

ç›k›yor. Sat›r aralar› okundukça cümleler farkl›lafl›yor, öykünün<br />

okuyucuya <strong>ve</strong>rdi¤i anlam derinlefliyor <strong>ve</strong> rastgele seçilmifl<br />

bir andan dirimsel bir duruma geçiliyor. Okuyucu, insan›n<br />

gerçe¤ini, ekonomik, toplumsal <strong>ve</strong> siyasal iliflkiler harman›nda<br />

okurken bulu<strong>ve</strong>riyor kendini. Kötü Niyetli Adam’da<br />

hukuk sistemini sorgulay›p san›k için endifleleniyor, Gurbet’te<br />

Frans›z dosta ac›y›p Rusya-Fransa iliflkilerine nostaljik<br />

bir gezi yap›yor, Maske’de milyoner fabrikac› Pyatigorov<br />

sayesinde toplumsal etiketin <strong>ve</strong> statünün gücünü keflfe ç›k›yor.<br />

Çehov’un öykülerindeki yetkinlik, onun yaln›zca içinde yaflad›¤›<br />

toplumun tablosunu baflar›l› bir gerçeklikle yans›tmas›ndan<br />

kaynaklanm›yor elbette. Çehov, öykülerinde son derece<br />

yal›n bir dil kullanarak iyi bir eser yaratmak için süslü<br />

püslü sözcüklere, allay›p pullamalara gerek olmad›¤›n› ispatl›yor.<br />

Yal›nl›k, aç›kl›k, dolambaçl› yollara sapmayan duru<br />

bir anlat›m, eserlerinde görülen en çarp›c› noktay› oluflturuyor.<br />

Cad›’daki kulübenin tasviri, içinde yaflayan kar›-kocan›n<br />

didiflmeleri, efllerin içsel sorunlar›, sözcük cambazl›¤› olmadan,<br />

abart›s›z bir biçimde sunuluyor. Çocuklar öyküsünde<br />

ise, befl çocuk karakter kusurlar›yla erdemleriyle, hiçbir süse<br />

yer <strong>ve</strong>rmeden anlat›l›yor. Çocuklar, oynad›klar› oyunda<br />

maske takm›yor, “kendileri” oluyorlar. Griflka içinde var olan<br />

para h›rs›n› oynad›¤› oyuna tafl›yor, Anya kazanman›n bir erdem<br />

oldu¤u düflüncesiyle oyunun bafl›na oturuyor, Andrey<br />

matemati¤e <strong>ve</strong> say›ya sevdal› oldu¤undan oyuna ilgi duyuyor.<br />

Çehov, birinden ba¤›ms›z olan bu renkli karakterleri oldu¤u<br />

gibi gösteriyor. Yazar›n bu duru anlat›m› Erkek Çocuklar,<br />

Gayrimeflru, Kaçak öykülerinde de yo¤un bir biçimde<br />

hissediliyor. Ortada var olan durum, sahne, karakterler,<br />

uyuflmazl›klar güncel yaflamdan beslendi¤i için oldu¤u<br />

gibi, süslü betimlemelerden ar›nd›r›lm›fl olarak <strong>ve</strong>riliyor.<br />

Okurlar, öykülerde laf kalabal›¤›, gereksiz sözcük oyunlar›<br />

görmedi¤inden, metinleri gerçeklerin aynas›nda hiç s›k›lmadan<br />

okuyorlar.<br />

“‹nsan ne görüyorsa, ne hissediyorsa do¤rulukla <strong>ve</strong> içtenlikle<br />

onu yazmal›,” diyen Çehov’un yaz›n sanat›ndaki ustal›¤›<br />

belki de bu cümlede sakl›d›r. Öykülerinde, oyunlar›nda iflledi¤i<br />

evrensel konular <strong>ve</strong> kulland›¤› yal›n anlat›m, onu 19.<br />

yüzy›l›n en büyük yazarlar›ndan biri yapmakla kalmam›fl,<br />

günümüz ça¤dafl yazarlar s›n›f›na da yükseltmifltir. Çehov<br />

Öyküleri Seçkisi, iflte bu ça¤dafl ustan›n neflteriyle kesip<br />

biçti¤i <strong>ve</strong> flekillendirdi¤i otuz k›sa öyküyü <strong>ve</strong> onun dünyas›n›<br />

sunuyor okurlara. Dünya edebiyat›n›, özellikle Rus edebiyat›n›<br />

se<strong>ve</strong>nler için bir baflucu kitab› say›labilir Çehov Öyküler<br />

Seçkisi.<br />

Tolstoy’un Seçti¤i Otuz Çehov Öyküsü, haz›rlayan: Birsen<br />

Karaca, Dünya Kitaplar›, 232 s.<br />

Dan Brown’dan bir macera<br />

Melekler <strong>ve</strong> fieytanlar<br />

Dan Brown<br />

Alt›n Kitaplar<br />

574 sayfa<br />

‹sviçre'deki Nükleer Araflt›rma Merkezi CERN’den Leonardo<br />

Vetra vahflice ifllenmifl bir cinayete kurban gitmifltir. Ancak<br />

tek kay›p Vetra de¤ildir. Ünlü fizikçinin tehlikeli buluflu<br />

“Karfl› Madde” de çal›nm›flt›r, üstelik efsanevi gizli örgüt Illuminati’nin<br />

ifle kar›flt›¤› tahmin edilmektedir. Olay› gizlemeyi<br />

tercih eden CERN, Harvard Üni<strong>ve</strong>rsitesi simgebilim profesörlerinden<br />

Robert Langdon'u ‹sviçre'ye ça¤›r›r. Langdon’a<br />

göre Galileo’nun yaflad›¤› dönemden beri Katolik Kilisesi'nin<br />

ba¤naz inançlar›n› lanetleyerek bilimin yararlar›n›<br />

yücelten Illuminati'nin böyle bir cinayeti ifllemifl olmas› imkans›zd›r.<br />

Üstelik Illuminati, yüz y›llard›r faaliyet göstermemektedir.<br />

Ancak ipuçlar›na bak›l›rsa entrikan›n d›fl›nda kalmas›<br />

da imkans›z gibidir. Langdon Dr. Vetra'n›n k›z› Vittoria’yla<br />

birlikte Rom’daki sokaklarda, kiliselerde <strong>ve</strong> katakomblarda<br />

dolafl›p yeni ipuçlar› arayacak, bir yandan da Illuminati'nin<br />

400 y›ll›k izlerinin pefline düflerek cinayetleri önlemeye<br />

çal›flacakt›r. Melekler <strong>ve</strong> fieytanlar’›n yazar› Dan<br />

Brown son y›llar›n en popüler yazarlar›ndan. As›l ifli ‹ngilizce<br />

ö¤retmenli¤i. Anlatt›klar›na<br />

bak›l›rsa kar›s›yla ç›kt›¤› bir yaz<br />

tatili s›ras›nda dünyan›n en popüler<br />

romanc›lar›ndan Sidney<br />

Sheldon’›n bir kitab›n› okuyunca<br />

“bunu pekala ben de yapabilirim,”<br />

diye düflünmüfl <strong>ve</strong> bir<br />

ay sonra da ilk roman› Digital<br />

Fortress’i tamamlam›fl. Ancak<br />

onu bir pop kültür y›ld›z› haline<br />

getiren hiç flüphesiz k›rktan<br />

fazla dile çevrilen <strong>ve</strong> inan›lmaz<br />

bir sat›fl rekoru k›ran Da Vinci<br />

fiifresi. Da Vinci fiifresi sadece<br />

soluk kesen olay örgüsü <strong>ve</strong><br />

polisiye entrikas›yla de¤il, sanat<br />

tarihinin en büyük gizemlerinden<br />

birine aç›kl›k getirmesiyle<br />

de ilgi çekmiflti. O kitab›<br />

se<strong>ve</strong>nler, Dan Brown’›n yine<br />

sanat tarihiyle polisiyeyi bir<br />

araya getirdi¤i Melekler <strong>ve</strong><br />

fieytanlar’› da okumal›.<br />

45


46<br />

s<br />

kitap<br />

Çocuklar en az büyükler kadar seçicidir<br />

Epsilon Yay›nevi bünyesinde ç›kan yepyeni <strong>ve</strong> çok renkli çocuk dergilerinin<br />

yay›n yönetmeni Zeynep Kumruluo¤lu’yla konufltuk.<br />

Türkiye’deki çocuk dergicili¤i hakk›nda<br />

ne düflünüyorsunuz?<br />

Türkiye’deki çocuk dergicili¤i flu s›ralar<br />

pazar› büyütme sürecinde. ‹çeri¤i tümüyle<br />

yerli olan, kaliteli bir çocuk dergisi<br />

ç›karmak ülkemiz koflullar›nda hiç<br />

kolay de¤il. Öncelikle, çizim maliyetleri<br />

çok yüksek. Bu yüzden, yerel içeri¤iyle<br />

tan›nan çocuk dergilerinde bile çizgi<br />

öyküler yurtd›fl›ndan sat›n al›n›yor. May›s<br />

ay›nda ilk say›lar›n› ç›kard›¤›m›z<br />

Tom & Jerry <strong>ve</strong> Tafl Devri dergileri birinci<br />

gruba giriyor: Yurtd›fl›ndan ald›¤›m›z<br />

haz›r dergilerin içeri¤ini belli kriterlere<br />

göre harmanlayarak kullan›yoruz.<br />

Zaten özellikle on iki yafl alt›na hitap<br />

eden bütün dergilerde ayn› yöntem izleniyor.<br />

Bizim fark›m›z her iki dergiye<br />

de çocuklar›n Türkçe bilgilerini, sözcük<br />

hazinelerini gelifltirmeye yönelik bulmacalar<br />

eklememiz. Özellikle Tafl Devri’nde<br />

bu fark belirgin biçimde ortada.<br />

Sat›fl rakamlar›na bakacak olursan›z,<br />

baz› Avrupa ülkelerinde haftal›k çocuk<br />

dergileri bile Türkiye’deki ayl›k dergilerden<br />

çok sat›yor. Bu da okuma al›flkanl›¤›m›z›n<br />

yeterince geliflmemifl oldu¤unun<br />

göstergesi. Kendimiz yeterince<br />

okumad›¤›m›z için çocuklar›m›z› da<br />

teflvik etmiyoruz.<br />

Çocuklar için dergi haz›rlarken gözetilmesi<br />

gereken noktalar neler?<br />

Hedef kitlenizi çok iyi belirlemeli <strong>ve</strong><br />

zevklerini göz önünde tutmal›s›n›z.<br />

Ama bu yeterli de¤il. Derginiz e¤itici nitelikte<br />

olsa da olmasa da, çocuklara<br />

çok do¤ru mesajlar <strong>ve</strong>rmekle yükümlüsünüz.<br />

Yazaca¤›n›z herhangi bir fley<br />

onlar›n gözünde çok daha farkl› anlamlara<br />

gelebilir. Bu yüzden, çok net olmal›s›n›z.<br />

Netlik öncelikle kendi fikirlerinizde<br />

bafllamal›: Çocuklar› e¤lendirmeye<br />

yönelik bir dergi yapmak üzere yola<br />

ç›kt›ysan›z, fikir de¤ifltirip e¤itici dergiye<br />

ya da sat›fl› artt›raca¤›n› düflündü-<br />

¤ünüz baflka bir içeri¤e dönemezsiniz.<br />

Bu tür köklü de¤ifliklikler mevcut okurunuzu<br />

uzaklaflt›r›r. Çocuklar en az büyükler<br />

kadar seçicidir… Cep harçl›klar›n›n<br />

ya da anne babalar›n›n onlar için<br />

harcamay› gözden ç›kard›¤› paran›n<br />

nereye gitti¤ine önem <strong>ve</strong>rirler. Her ay<br />

ald›klar› dergi iki ay ilgilerini çekmediyse<br />

ya baflka dergilere yönelirler.<br />

Haz›rlad›¤›n›z dergilerin orijinalinin<br />

yabanc› olmas› <strong>ve</strong> kültürleraras›<br />

farklar bir adaptasyon sorunu yarat›yor<br />

mu?<br />

Hay›r diyebilmeyi isterdim. Ama çeviri<br />

kaynakl› (kelime oyununa dayal›, çok<br />

hofl esprilerin Türkçe’ye çevrildi¤inde<br />

anlams›zlaflmas› gibi) sorunlar bir yana,<br />

içerik aç›s›ndan ciddi problemler<br />

olabiliyor. Örne¤in, baz› kültürlerin büyük<br />

önem <strong>ve</strong>rdi¤i Paskalya, çocuk dergilerinin<br />

orijinal say›lar›nda kapakta <strong>ve</strong><br />

tüm içerikte kullan›l›r. Ben çocuklar›n<br />

yeryüzünde Paskalya <strong>ve</strong> Noel gibi baz›<br />

kavramlar oldu¤unu bilmeleri gerekti¤ini<br />

düflünüyorum… Ama bunu onlara<br />

ö¤retmek bizim görevimiz de¤il. Ebe<strong>ve</strong>ynlerin<br />

onaylamayaca¤› bir içeri¤i<br />

kesinlikle kullanamay›z.<br />

Dergi okuma kültürünü küçük yaflta<br />

edinmek bir çocu¤a neler katar?<br />

Dergi okumaya teflvik etti¤iniz çocu¤unuzun<br />

en az›ndan ayda bir kez sizin<br />

uyar›n›za gerek kalmadan bir fley okuyaca¤›n›<br />

bilirsiniz. Çözece¤i bulmacalardan<br />

yeni sözcükler ö¤renecek; boyama<br />

sayfalar› sanatsal yeteneklerini,<br />

okuyaca¤› öykülerse hayal gücünü gelifltirecektir.<br />

Bu <strong>ve</strong> benzeri nedenlerle<br />

anne babas›ndan dergi okumas› yönünde<br />

destek gören çocuklar, genel<br />

kültür <strong>ve</strong> güncel konular baflta olmak<br />

üzere yaflam›n birçok alan›nda kendilerini<br />

sürekli yenileyip gelifltiren bireyler<br />

haline geleceklerdir.<br />

Esen Tezel


Ayfle Kulin’in son roman›<br />

Gece Sesleri<br />

Ayfle Kulin<br />

Remzi Kitabevi<br />

255 sayfa<br />

Ayfle Kulin, karakterlerini tarihe baflar›yla yerlefltirmeyi bilen<br />

bir yazar. Gerek kahramanlar›n bafl›ndan geçen olaylar, gerekse<br />

olay örgüsü, ço¤u kez heyecanl›, tarihi arka plana dayal›<br />

<strong>ve</strong> biyografik olaylarla doludur. Bir önceki roman› Nefes<br />

Nefese’de ‹kinci Dünya Savafl› <strong>ve</strong> Hitler soyk›r›m› s›ras›nda<br />

yaflanan bir aflk› ifllemifl olan Kulin, bu yeni roman›nda bir ailenin<br />

1940’l› y›llardan günümüze uzanan öyküsünü iflliyor <strong>ve</strong><br />

birkaç kufla¤›n geçmiflle olan hesaplaflmas›n› gözler önüne<br />

seriyor, piflmanl›klarla dolu öykülerini anlat›yor. Kitab›n ana<br />

kahraman› diye bir fley söz konusu de¤il, çünkü her kufla¤›n<br />

bir kilit kahraman› var. Roman›n kendi anlat› zaman› günümüzde<br />

bafllay›p, geriye do¤ru ilerliyor. Ö¤retim görevlisi<br />

olan Ayda, annesi hastaneye kald›r›l›nca, Erzurum’da <strong>ve</strong>rdi-<br />

¤i semineri b›rak›p apar topar ‹stanbul’a gelmek zorunda<br />

kal›r. Yolculuk boyunca çocuklu¤una gider gelir, annesini <strong>ve</strong><br />

birlikte yapt›klar› seyahatleri an›msar. ‹stanbul’a vard›¤›nda<br />

annesi ameliyata al›nmak üzeredir; Ayda, geçmifli ac›larla<br />

dolu olan dad›s› Ziynet ile buluflur. Ayn› zamanda kendi k›z›<br />

Asl›’n›n derdindedir. Roman›n ikinci bölümü 1940’l› y›llarda,<br />

ilk bölümdeki ana kahraman›m›z›n ü<strong>ve</strong>y babas›n›n do¤du¤u<br />

y›llarda aç›l›r. ‹lk okudu¤umuzda, kendimizi bütünüyle farkl›<br />

bir hikâyedeymifliz gibi hissetsek de, karakterler ilk bölümden<br />

tan›d›¤›m›z kifliliklerdir. A¤an›n kona¤›nda çal›flan Ziynet’in<br />

gençli¤e ad›m att›¤› y›llarda bafl›ndan geçen hazin<br />

olaylara tan›k oluruz. Bu olaylardaki s›rlar, kitab›n sonuna<br />

do¤ru okuyucuyu pek de flafl›rtmayacak bir biçimde ortaya<br />

ç›kmay› beklemektedir. Roman, geçmifl <strong>ve</strong> bugün aras›nda<br />

gidip gelirken, yazar hüzünlü finali günümüze saklam›flt›r.<br />

Ayfle Kulin dört kufla¤›n iç içe geçmifl hikâyelerini anlat›rken,<br />

arka planda bir ülke tarihini de özetliyor. Darbe dönemini<br />

yaflam›fl birisi olarak, o günün gençleri ile bugünkü<br />

gençleri karfl›laflt›r›rken, ister istemez kendi politik tavr›n› da<br />

bize yans›t›yor. Bugünkü sisteme, yap›lan haks›zl›klara <strong>ve</strong><br />

gençlerin durumuna dikkat çekiyor, günümüzün h›zl› aflk<br />

iliflkilerini elefltiriyor, ancak bir çözüm sunmuyor. Kitaba hâkim<br />

hüzünlü havan›n yan›nda, piflmanl›klarla dolu iç hesaplaflmalar<br />

var. Zaman faktörünün tüm dertlere derman oldu-<br />

¤u vurgulansa bile asl›nda gençken yap›lan hatalar›n yafll›l›kta<br />

bile insan› huzursuz k›ld›¤› gerçe¤i iflleniyor. Kitab›n sonunda<br />

bu piflmanl›klardan kurtulmay› deneyen karakterler,<br />

k›smen mutlulu¤a erifliyorlar. Ancak kuflaklar aras› çat›flma,<br />

kaç›n›lmaz biçimde varl›¤›n› hissettiriyor.


Bana “acayip” bir tür olmad›¤›m› ilk fark<br />

ettiren kad›n; Sezen Aksu. Kurtlarla Koflan<br />

Kad›nlar kitab›nda da anlat›lan kad›n<br />

ruhuna yak›n oldu¤umu ilk ondan<br />

ö¤renmifltim. T›ls›mlar›, büyüleri, öyküleri,<br />

mitleri, masallar›, gelgitleri <strong>ve</strong> cinselli¤iyle,<br />

vahfli kad›n tipinden, evcilleflmemifl<br />

bir soydan türedi¤imi hissettiren<br />

ilk gençlik kahraman›m. Haz y›llar›m›n<br />

bafl›ndayd›m. Uslu, nazl› niyazl›, kaçan,<br />

e¤ilip bükülen, fl›maran, para harcatan,<br />

hediyeler ald›rtan, ölçülü biçili, kapristen<br />

öldüren bir k›z de¤ildim. Arzu nesnesi<br />

olmak bana göre de¤ildi, ifltah›m<br />

vard› benim, kendi arzu nesnelerim<br />

vard›. E, tuhaft› tabii. Çünkü bizim<br />

memleket, sevmektense sevilmenin<br />

konformizmine teslim olmufl kad›nlar›<br />

bilirdi. Uysal, örnek, küçük han›mefendi,<br />

ars›z hiç de¤il, taflk›n kesinlikle olmaz,<br />

mani yok, depresyon da, bir saks›<br />

çiçe¤i gibi nadide <strong>ve</strong> ölçüsünde k›r›lgan,<br />

keke pastaya yatk›n, ne çeliflki ne<br />

keder, hayat böyle geçip gider. Bafltan<br />

ç›karan kötü kad›nlar vard› bir de. Onlar<br />

zaten ayr› bir türdü. Ezik, tuza¤a düflürülmüfl<br />

kad›nlar, kader kurbanlar› da<br />

yok de¤ildi. “Bayanlar” vard› yani. fiimdi<br />

gene bayanlar var. Baflka bir kategori<br />

pek bilmezdik. “Beni kategorize etme”<br />

diyen kad›n ç›kana kadar. Kad›nlar<br />

vard›, erkeklerin anlatt›klar› kad›nlar. Erkeklerin<br />

duygular› da vard›, aflklar›, ifltahlar›...<br />

Kad›nlar zaten yoktular! Zaten<br />

çok kad›n kahraman›m›z da yoktu, gerçek<br />

bir ozan›m›z mesela. Serçe Ozan’a<br />

kadar. Feministler vard›, ama onlar sözü<br />

edilen kad›n›n konusu de¤il. Sözü<br />

edilen kad›n, Sezen Aksu; kad›n›n ruhuna<br />

üfledi iflte. Tensel <strong>ve</strong> ruhsal aflk›n<br />

tozunu sildi, gün ›fl›¤›na ç›kard›. Erkeklere<br />

bahfledilen tüm özellikleri bir kad›n›n<br />

da yaflayabilece¤ini anlatt›. Heyhat;<br />

50<br />

müzik<br />

Pop müzi¤in kraliçesi<br />

Sezen Aksu bana “acayip” bir tür olmad›¤›m› ilk fark ettiren kad›n. O, kad›n›n<br />

ruhuna üfledi. Tensel <strong>ve</strong> ruhsal aflk›n tozunu sildi, gün ›fl›¤›na ç›kard›...<br />

o, kad›n› cans›z, neredeyse arzusuz,<br />

övgüler düzülen, dikensiz gül bahçesi,<br />

taflbebek bir portre, arzu nesnesi konumunda<br />

resmeden entelektüel dünyam›z›n<br />

<strong>ve</strong> dahi hayat›m›z›n ezberini bozmufl,<br />

buna ra¤men hem erkekler hem<br />

de kad›nlar taraf›ndan çok sevilebilmifltir.<br />

Son otuz y›l›n Türk pop müzi¤ini kanatlar›nda<br />

gezdiren Aksu baflta kad›nlar›n,<br />

sonra erkeklerin üzerine Anka kuflunun<br />

küllerini döktü, dönüflüp yeniden<br />

do¤abilsinler diye. Bir flark›s›n› duyar<br />

duymaz aflk iklimine hemen sokulmam›z<br />

bofluna de¤il. 2000’li y›llarda,<br />

Popstar, Türkstar, Televole döneminde<br />

dahi. Siyah beyaz televizyon y›llar›m›zda,<br />

henüz on dokuz yafl›ndayken, siyah<br />

saçlar›, iri dolgun dudaklar› <strong>ve</strong> minicik<br />

bedeniyle boy gösterip “Ben beni<br />

kendi içimde bilmem ararsam bulur<br />

muyum/ Yaflanmam›fl genç y›llar›m› <strong>ve</strong><br />

sebebini susuzlu¤umun,” demifltir <strong>ve</strong><br />

bu ülke o günden bafllayarak sevmifltir<br />

onu. Yaflanmam›fl y›llar› yaflamaya<br />

bafllayacakt›r <strong>ve</strong> bize de yaflatacakt›r<br />

kendisiyle beraber. “Olmaz olsun cüzdan›mda<br />

milyonlar/ Kalbimde sevgin<br />

oldukça/ Zenginlik, mal mülk para neye<br />

yarar/ Yan›mda sen olmay›nca,” diye<br />

seslenecektir. Tabii 2000’li y›llar›n Türkiye’sini<br />

hesaba katmam›flt›r, zaten hayat<br />

1980 öncesinde baflka türlü akmaktad›r.<br />

1978 y›l›nda Serçe albümü gelir,<br />

“Kaybolan Y›llar” der henüz yirmili yafllar›n›n<br />

çok bafl›ndaki kad›n. Bir tür kahinlik<br />

sezilir flark›lar›nda, insan›n kendi<br />

yaras›n› ancak kendisinin sarabilece¤ini<br />

söyler bize o albümde. 1980’de Sevgilerimle<br />

albümü ç›kar; orada bombay›<br />

patlat›r: “Dört günlük bir fley iflte, güzeldi/<br />

Yafland› <strong>ve</strong> bitti diye düflündük/ Oysa<br />

bir duygusal yük/ Vurduk yüreklerimize/<br />

K›r›l›p döküldük,” der. Sezilir; ya-<br />

sak bir fley vard›r o flark›da. Ayn› albümde<br />

sevgiliye “Sen de benim hatalar›mdan<br />

birisin/ Sen en büyük günahlar›n<br />

bedelisin/ Senin için harcanan zamana<br />

yaz›k/ Sen en güzel duygular›n<br />

katilisin,” der. 1981’de A¤lamak Güzeldir<br />

gelir, “Düflünce”de “Gün gelir istekler,<br />

ihtiraslar insan› bo¤ar,” der; insan›n<br />

arzu duyma gücünün s›n›rs›zl›¤›n› anlat›r<br />

bize. A¤lar; “A¤lamak nefesindir,” diyerek.<br />

Ertesi y›l Firuze düfler flark›lar›n<br />

iklimine, <strong>ve</strong> iki klasik parça kal›r o albümden:<br />

“Firuze” <strong>ve</strong> “‹kinci Bahar”.<br />

Sezen Aksu dünyaya kendini tan›maya,<br />

hayat› deneyimlemeye, dipsomanca<br />

sevmeye <strong>ve</strong> yaflamaya gelmifltir <strong>ve</strong><br />

onun flark›lar›yla biz de kendimizin izini<br />

sürmeye devam ederiz. Güzel bir yaz<br />

günü Sezen Aksu 88 ç›kar piyasaya,<br />

yer gök “Bu gece gel, yar›n istersen yine<br />

git,” diye inlemektedir: “Al götür ne<br />

varsa <strong>ve</strong>rdi¤im/ Hatta unut dün gece<br />

neredeydin, kimle sevifltin.” 80’li y›llara<br />

<strong>ve</strong>da edilirken, Sezen Aksu Söylüyor albümünde<br />

gitmeyi anlat›r. Ayn› albümde<br />

otuzlu yafllar›n›n ortalar›na gelmifl <strong>ve</strong><br />

büyük korkusuyla yüzleflmeye bafllayan<br />

bir kad›n› duyar›z: “Haks›zl›k bu geçen<br />

y›llar/ Gönlüm çok genç, bedenim<br />

yafll›/ Haks›zl›k bu eskiyen yüz/ Bana<br />

hâlâ çok uzak güz/ Aynalar durun yalanc›/<br />

Aynalar durun de¤iflmeyin/ Biraz<br />

daha zaman <strong>ve</strong>rin, ben de¤ilim bu yabanc›.”<br />

Bu teslimiyet uzun sürmez, çakralar›<br />

aç›kt›r kad›n›n. 1991’de Gülümse<br />

gelir. Kedilere iade-i itibar da <strong>ve</strong>rilir ayn›<br />

adl› flark›yla. Kemal Burkay’›n “Bir kedim<br />

bile yok” dizesi onun a¤z›ndan duyuldu¤unda,<br />

birçok gönlü k›r›k kad›n<br />

evine kedi alm›flt›r bile. Yine Gülümse’de<br />

“Her fieyi Yak” flark›s›yla damardan<br />

girer. “Beni yak, kendini yak, her<br />

fleyi yak/ Bir k›v›lc›m yeter ben haz›r›m


ak/ ‹ster öp okfla, istersen öldür/ Aflk<br />

için ölmeli aflk o zaman aflk,” der. Bu<br />

öyle bir aflkt›r ki, yoklu¤u da, varl›¤› da<br />

yetmez. Belki de insan tam o anda ölmek<br />

ister, haz sürebilsin diye sonsuza<br />

kadar. 1993’te farkl› bir sound’la Deli<br />

K›z›n Türküsü ç›kar piyasaya, burada<br />

içe dönme daha yo¤un hissedilir. “Masum<br />

De¤iliz”de büyümüfl, kendini sorgulamaya<br />

bafllam›fl, dünyaya üçüncü<br />

gözüyle bakabilen bir kad›n vard›r. “Bir<br />

ça¤ yang›n› bu, bütün dünya günahkar,”<br />

der. Tam da o s›ralarda ülkede<br />

her fley h›zla tükenifle akmaktad›r; o<br />

sahte bolluk içinde giderek kaybolan<br />

iliflkiler, sahte dostluklar alm›fl bafl›n› gidiyordur.<br />

Art›k kimse ne aynada kendi<br />

suretine, ne kalbine, ne de bir baflkas›na<br />

bakar olmufltur. Sezen Aksu kendini<br />

de dahil eder bu tabloya. “Küçü¤üm”<br />

flark›s›nda deryada bir damla kadar oldu¤unu<br />

itiraf etmenin bafllang›c›ndad›r.<br />

“Küçü¤üm, daha çok küçü¤üm/ Bu<br />

yüzden bütün hatalar›m/ Övünmem bu<br />

yüzden/ Bu yüzden kendimi özel,<br />

önemli zannetmem/ Ne kadar az yol alm›fl›m,<br />

ne kadar az/ Yolun bafl›ndaym›fl›m<br />

me¤er/ Elimde yalandan, kocaman,<br />

rengarenk, geçici oyuncak zaferler,”<br />

demektedir. Art›k hayat h›zla boflalt›ld›¤›ndan,<br />

giderek ›ss›zlaflt›¤›m›zdan,<br />

giderek Bat›l›dan çok Bat›l› oldu-<br />

¤umuzdan m›d›r bilmem ama Aksu<br />

aray›fl›n› sürdürür <strong>ve</strong> sözünü söyler<br />

1995’te: Ifl›k Do¤udan Yükselir. Do¤unun<br />

te<strong>ve</strong>kkül, teslimiyet <strong>ve</strong> idrakinin<br />

ça¤r›s›n› yapar. Anlayana! Ayn› albümde<br />

bir zamanlar›n güzel günlerine <strong>ve</strong><br />

güzel çocuklar›na seslenifl de vard›r:<br />

“Ah ne kahraman, ne cesur/ Ne güzel<br />

çocuklard›k/ Her yeni günü ümitle nas›l<br />

kucaklard›k/ Ah kald›r›mlar biliyor, bir<br />

devir muhteflemdik/ Güz güneflinden<br />

hüzünlü/ ‹lk yazdan flendik.” Art›k ancak<br />

sadece kald›r›mlar <strong>ve</strong> sessizlikler<br />

hat›rl›yordur onlar›. Bireysel <strong>ve</strong> toplumsal<br />

bir Alzheimer’in pençesindeyizdir<br />

art›k. Ne mutlu ki hat›rlam›yoruz!<br />

1996’da Düfl Bahçeleri gelir. “Yaln›zl›k<br />

Senfonisi”nde her fleye ra¤men ayakta<br />

kalan insan›n ac›l› zaferi duyulur, “Yaln›zl›¤›m<br />

pusu kurmufl yollar›ma bekle-<br />

mekte/ Ac›lar gözlerini dikmifl üstüme<br />

nöbette/ Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum/<br />

Hadi gelin üstüme/ Korkmuyorum.”<br />

1997’de kimi Sezen Aksu hayranlar›n›<br />

hayal k›r›kl›¤›na u¤ratan, benim<br />

gibi kimilerininse nadir bir koleksiyon<br />

albümü olarak üzerine titredi¤i Dü¤ün<br />

<strong>ve</strong> Cenaze ç›kar. Balkan ezgileri, Aksu’nun<br />

gelgitli do¤as›na iyi gelmifltir <strong>ve</strong><br />

aflkla içi kaynamaktad›r yeniden: “Ayak<br />

seslerini/ S›k nefeslerini/ Akflam ay›p<br />

he<strong>ve</strong>slerini/ Bazen a¤z›mda bulurum<br />

dudak izlerini/ Oysa benim hakk›m de-<br />

¤ilsin.” 1998’de Ad› Bende Sakl›’da<br />

“Ben sende tutuklu kald›m/ Kendi hayat›mdan<br />

çald›m,”derken, 2000’de Deli<strong>ve</strong>ren<br />

gelir. Albümde kad›n kendi de-<br />

¤erini erke¤e yeniden hat›rlat›r “Sar›<br />

Odalar”da. “Ben senin hayat›ndan gittim<br />

o¤lum/ Hadi koy yerime birini koyabilirsen.”<br />

diye meydan okur. Bu sözler,<br />

damak tad› olan, a¤›z tad›n› fast food’la<br />

bozmam›fl bir erke¤e söylenmifltir belli<br />

ki. Daha a¤dal›, uzun saatlerde yap›lm›fl,<br />

dereotu, baharat›, zeytinya¤› k›vam›nda<br />

konulmufl, türkü tutturarak piflirilmifl<br />

yemekleri se<strong>ve</strong>n erkeklerden olmal›d›r<br />

herhalde. Ayn› albümde, hayat› sürekli<br />

süzgecinden geçirdi¤ini hat›rlatan<br />

bir flark› daha vard›r; “Hayat Sana Teflekkür<br />

Ederim”: “Ac›lar›m oldu herkes<br />

gibi elbet/ Herkese k›smet olmayan sevinçlerim/<br />

Unutulmay› da göze ald›m<br />

e<strong>ve</strong>t/ Hayat sana teflekkür ederim.”<br />

Unutulmay› göze alm›flt›r ama unutulamaz,<br />

çünkü 2002’de fiark› Söylemek<br />

Laz›m gelir. Albümde tasavvufun temellerinden<br />

biri flu sözlerle yans›r:<br />

“Dert bitmeyince/ Bildi¤in çekti¤ine<br />

yetmeyince/ Düflman›nda kendini yakalay›nca/<br />

Bir daha kin gütmeyince.”<br />

‹çine dönerken tutkusunu da b›rakmaz<br />

ki “‹stanbul ‹stanbul Olal›” gibi bir flark›<br />

yazabilsin. Esmifltir yine, yine aflktan<br />

ölüyordur; ona bir lodos, bir kürek, bir<br />

kay›k, zulada birkaç flifle Yakut laz›md›r.<br />

Yine ayn› albümde art›k baflka türlü<br />

bir aflk istedi¤ini de söyler; “Savaflma<br />

Sevifl Benle”de aflk› savunmay› ö¤renir,<br />

gurur der: “Savaflma sevifl benle/<br />

Hayata kar›fl benle/ ‹yi günde kötü günde/<br />

Olmaya çal›fl benle.” Çünkü y›llar<br />

su gibi akmaktad›r. “Yaflad›m flahidimsiniz/<br />

Y›llar sizden kim korkar,” diyerek<br />

varoluflunu bir kez daha kutsar. 2003’te<br />

Yaz Bitmeden’de “fiu saniye esast›r,”<br />

der <strong>ve</strong> ayn› zamanda yakt›¤› bütün gemileri<br />

say›p döker. Kendimi büyütürken,<br />

bana flark›lar›yla efllik eden kad›n<br />

o. Kendisiyle beraber kuflaklar› hallerden<br />

hallere, anlardan anlara, idraklerden<br />

idraklere flark›larken, bu ülkede<br />

yaflayan her aflkta az ya da çok Sezen<br />

Aksu mührü var. Ne diyelim bize denk<br />

geldi, bizden sonrakiler de gün görse<br />

bari.<br />

51


Herkes baz› flark›lar saklar. Ama baz›lar›n›n<br />

söyleyecek sözü vard›r. Bir gün<br />

gözünüzün tam ortas›nda yumruktur<br />

sözler, öbür gün kuv<strong>ve</strong>tli bir umut ihtimalidir.<br />

Galiba flu “oyun” meselesi üzerine<br />

uzun uzad›ya düflünmek gerekiyor.<br />

Ac›yla, aflkla, yalanla oynamaktan<br />

söz etmiyorum. Konu, flark›lar› oyuna<br />

alet etmekten ibaret de de¤il. “Siz kardefller<br />

hangi kedileri se<strong>ve</strong>rsiniz; hangi<br />

kediler gibi yaflamak istersiniz; sevimli,<br />

uslu, sesli, h›rsl›; hangi kedilerdensiniz”<br />

diye de, “… konuflmasam, esir olsam;<br />

yine de oynar m›s›n benimle” diye de<br />

soran ayn› oyuncu Bülent Ortaçgildir.<br />

Asl›nda “fi›k Latife”yi anlar ama tasvip<br />

etmez. “Suna Abla”ya önemli sorular<br />

sorar lakin o güzel cevaplardan haberdar<br />

olmay›z. Yürek oluk oluk kanarken,<br />

en beklenmedik sa¤anakla gelen ya¤mur<br />

bir kad›n saç› olur mesela, karanl›k<br />

kokuludur. Sonras› çorap sökü¤ü gibi;<br />

“Her fley olur, her fley büyür, her fley<br />

geçer, hayat kal›r…” Aflk sonra yüzünü<br />

döken küçük bir k›za ö¤üt olur. Çünkü<br />

“her siyah›n bir beyaz›; gecelerin de<br />

gündüzü vard›r…” Gelgelelim ihale yine<br />

“Yonca”ya kal›r; çünkü insanlar<br />

günler boyunca soru sormadan durmaktad›r.<br />

Bozburun’a hesaps›z flark›<br />

yazan adamd›r Bülent Ortaçgil. Hep<br />

küçük fleylere takar kafay›; hepsi de<br />

minicik fleylerdir. O, oyuna devam<br />

eder. Kategorize olur, matematikleflir,<br />

s›k›fl›r, t›k›fl›r; öyle sevmez, böyle se<strong>ve</strong>r.<br />

Ama biraz da umut ister, yeniden bafllamak<br />

niyetiyle. Çünkü “aflk bafllar, aflk<br />

var›r; aflk yarat›r, aflk <strong>ve</strong>rir; aflk sorar,<br />

sorgular; aflk dinler, aflk anlat›r…” Yeni<br />

bir ses için he<strong>ve</strong>s var m›d›r? Kendi kendine<br />

bir sorar; nereye kadar… K›z›n ad›<br />

denizden gelir; k›z, koza gibi ö¤renir<br />

gizlenmeyi. Önümüz arkam›z sa¤›m›z<br />

solumuz barajd›r, ama sular akar. Önlemler<br />

al›r birisi, öbürü yasaklar koyar<br />

52<br />

müzik<br />

Bülent Ortaçgil: fiair müzisyen<br />

Kimsenin dokunmad›¤› soyut konulara olanca sadelikle dokunan, flark›larla<br />

oynad›¤› oyunu biraz k›r›l›p küserek de olsa y›llard›r sürdüren bir flairdir Ortaçgil.<br />

kendine, yine de durmaz sular. Yaln›zca<br />

yaln›z›zd›r. Kimsesiz de¤il ama.<br />

Oyun devam eder. Büyür, sorular sorar›z;<br />

sanki hiç çocuk olmam›fl gibi. Bir<br />

kuflun yüre¤idir Bülent Ortaçgil. ‹ki<br />

do¤runun sonsuzlukta birbirine o kadar<br />

yaklafl›p da de¤meyifline içerler.<br />

‹ntegralini ald›r›r, bildi¤i tüm limitleri s›f›ra<br />

gönderir. O güzel adamlar yoktur<br />

art›k. T›pk› kediler gibi; petunyalar, sardunyalar<br />

gelir sonra; geceyle gündüz<br />

ortas›ndaki flarhofl, mavi kufl gider, dolafl›r.<br />

Çok uçar, çok yorulur. Ya kufl de-<br />

¤ilse; ya flebboysa, ya nergisse? K›flsa,<br />

her fleyden b›km›flsa… ‹flte o zaman<br />

bir adam bir sabah yaln›z uyan›r.<br />

Oysa içindeki küçük mum her gece<br />

karfl›s›ndad›r. Yan yanad›r, ayr› düfler<br />

kendinden. Bir tek aflk vard›r. Bir gün<br />

uyan›r›z, olmaz ki hiç olmaz, p›r›l p›r›l<br />

bir mutluluk. Kaf Da¤›’n›n ard›na kaçsan<br />

vard›r, hep vard›r. Bahar gelir, kendini<br />

seçersin; sonra çok se<strong>ve</strong>rsin. -<br />

Mifl’li geçmiflte sorunlar saklan›r, aya<br />

dokunman›n tam zaman›d›r. Zaman<br />

düfler ellerimizden. Sorar›z kendimize,<br />

bu kadar susam›fl olmasak, içer miydik<br />

birbirimizi. Sesler de¤iflir, renkler de¤iflir,<br />

geçmifl de¤iflir, oyun olur. Oyuna<br />

devam ederiz yine, kaybolmufluzdur<br />

belki, kaybetmiflizdir zaman zaman,<br />

ama oyuna devam. Oyuna devam<br />

eder, ö¤reniriz ki en güzel yalanlar gece<br />

söylenir. “Bir tek sen” deriz bundan<br />

böyle, arad›¤›m› buldum. Ve bir gün birisi<br />

“kaçmamay›” ö¤reti<strong>ve</strong>rir. “En gizli<br />

duygularda, en saçma sözlerde utanmad›n<br />

benden; yaln›z anlar›mda, üflüdü¤üm<br />

zamanlarda, sen ›s›tt›n beni.”<br />

Ya da “dokunurum sana, hava ile kufllar,<br />

denizle k›y› da öyle; ben dokunurken,<br />

sen dokunurken duyaca¤›z birbirimizi.<br />

fiark›m› söylersen e¤er, kaybolurum<br />

sende, denizde damla, flehirde insan<br />

da öyle. Ben kaybolurken, sen<br />

ararken, bulaca¤›z birbirimizi.” Çünkü<br />

hep küçük küçük fleylerdir bizi savaflt›ran,<br />

bar›flt›ran; küçük fleyler seni sevdi-<br />

¤im, küçük fleyler seni üzdü¤üm. Minicik<br />

fleylerdir. Bir flairdir Bülent Ortaçgil.<br />

Otuz y›l önce, kimsenin dokunmad›¤›<br />

soyut konulara olanca basitlikle dokunan,<br />

flark›larla oynad›¤› oyunu biraz k›r›l›p<br />

küserek de olsa y›llard›r sürdüren<br />

bir flairdir. Aflk› önce s›rça köflke oturtan,<br />

ard›ndan oyuna dahil eden bir flairdir.<br />

Haks›za, u¤ursuza, adaletsize<br />

flark›lar›yla k›zan bir flairdir. Bülent Ortaçgil<br />

ilk günden bugüne trendlerden<br />

uzak kal›r. Tutarl› <strong>ve</strong> kararl› ad›mlarla<br />

kendi yata¤›nda akar. Hep tek bafl›nad›r<br />

ama çevresinde olup bitenlere karfl›<br />

sorumluluk duymaktan da geri kalmaz.<br />

Hep yaln›zd›r ama geçen y›llar<br />

onu aflka daha da yaklaflt›r›r. En zor<br />

olan basit olmakt›r <strong>ve</strong> Ortaçgil bu ifli<br />

çok iyi yapar. “Basit… An basit, zaman<br />

basit. Y›llar geçsin bak gör, çok zor.<br />

Basit… Sen basit, ben basit. ‹kimiz olal›m,<br />

bak gör, çok zor. Basit… Kalmak<br />

basit, almak basit. Ver desinler bak gör<br />

çok zor. Bir tek sen vard›n basit olmayan.<br />

Yaflanmad›kça, sorulmayan. Bir<br />

tek sen vars›n, do¤rularda sorun var.<br />

Sen a¤larken onlar gülüyorlar. Basit…<br />

Do¤mak basit, ölmek basit. Yaflamaya<br />

kalk <strong>ve</strong> gör çok zor.”


Haz›rlayan: Ersin Tezcan<br />

Suç, kabahat, ‘<br />

sorumluluk<br />

Gurbetteki<br />

özler<br />

<br />

Bir cet<strong>ve</strong>l<br />

ödüllü bulmaca<br />

Bir U¤ur<br />

“...Ayd›n”<br />

Trabzon’un<br />

“.. Celal”<br />

<br />

Sancak <br />

<br />

Ayn› biçim- <br />

Yücel filmi<br />

(yazar)<br />

bir ilçesi<br />

(yazar)<br />

de, sürekli<br />

Dan Brown<br />

Bir olumsuz-<br />

Sevi<br />

‹talya’da bir<br />

olarak<br />

Bisiklet<br />

roman›<br />

luk öneki<br />

Savurganl›k<br />

kent<br />

Çalg›<br />

<br />

14 18 9<br />

‘<br />

Mahir ‘<br />

Biraya <strong>ve</strong>rilen<br />

bir ad<br />

<br />

Ödenti<br />

Bir nota<br />

<br />

‘<br />

“Ti” simgeli<br />

element<br />

Gizli yer,<br />

köfle bucak<br />

Bir nota<br />

⁄<br />

Argoda esrar<br />

‘<br />

Özsu ‘<br />

Yabanc› bir<br />

aktris<br />

<br />

Anahtar sözcük:<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

Lütesyumun<br />

simgesi<br />

‘<br />

7<br />

‘<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

15<br />

6<br />

‘<br />

Bertolucci’nin<br />

bir filmi<br />

‘<br />

Akci¤eri<br />

dinlerken<br />

hekimin<br />

duydu¤u ses<br />

Bulmacam›zdaki anahtar sözcü¤ü bulup, yan›t›n› mercanada@mn.com.tr adresine gönderen ilk 7 hekimimize, Epsilon<br />

Yay›nevi’nin alt› kitab› <strong>Mustafa</strong> <strong>Nevzat</strong> ‹laç San. A.fi. taraf›ndan arma¤an edilecektir.<br />

Geçen ay›n kazananlar›:<br />

Ecz. Ebru Atay, ‹zmir<br />

Dr. Ceylan Bayraktar, K›z›lay T›p Merkezi, Bursa<br />

Dr. Ertu¤rul Erdo¤an-1. Sa¤l›k Oca¤›, Çerkezköy<br />

Dr. U¤ur Öztürk-Merkez Sa¤l›k Oca¤›, Gündo¤mufl<br />

Dr. Gökhan Çakmak, Gazi Üniv. T›p Fakültesi<br />

Dr. Mehmet O. K›l›nçaslan, Polatl› Devlet Hastanesi<br />

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Karamercan, Gazi Üniv. T›p Fak.<br />

‘<br />

‘<br />

10<br />

Kilosikl ‘ 8<br />

‘<br />

(k›saltma)<br />

“... Cooper”<br />

(aktör)<br />

Gelir<br />

19 Gümüflün<br />

simgesi<br />

‘<br />

“...Erer”(kad›n‘<br />

karikatürist)<br />

11<br />

Süngü<br />

“..Mc Cartney”<br />

Yakan›n ‘<br />

gö¤se inen<br />

b›ça¤›<br />

(flark›c›)<br />

‹lkel benlik ‘<br />

devrik bölümü<br />

De¤ifliklik 12<br />

Övünme,<br />

övünç<br />

20<br />

Ar›t›mevi<br />

Japon halk<br />

türküsü<br />

‘ 2<br />

1<br />

17 Eski <strong>ve</strong> bilin- ‘<br />

meyen bir<br />

tarihi anlat›r<br />

Kas<br />

‹slam öncesi‘<br />

‹spanyol ‘<br />

kabe putu<br />

sevinç nidas›<br />

Nikelin<br />

Bir ka¤›t<br />

simgesi oyunu<br />

16<br />

13<br />

‘<br />

E¤ik olmayan<br />

Dudak<br />

5<br />

‘<br />

Tanr›sal<br />

‘<br />

“..<br />

Cummings”<br />

(flair)<br />

‘<br />

fiimdi, flu<br />

anda, henüz<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

Geçen say›n›n çözümü<br />

Gelecek <br />

fiefkatli, <br />

bilimi<br />

müflfik<br />

Bir erkek F Beddua S<br />

flark›c›m›z<br />

<br />

2<br />

Çalg›l› ‘<br />

meyhane<br />

Balç›kla<br />

s›vanmazm›fl<br />

<br />

‘<br />

Bir erkek ad›<br />

Bir et yeme¤i<br />

<br />

Bofl, bilgisiz<br />

kimse<br />

<br />

‘<br />

Kad›n hastal›klar›<br />

dal›<br />

‹lk say›<br />

<br />

<br />

“Türkan...”<br />

(aktris)<br />

Anahtar sözcük:<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘ ‘<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

?<br />

Bir bat› fliiri <br />

D›fla vuran türü<br />

sevinç Ülkemiz S plaka imi<br />

Müzikte bir 14<br />

<br />

Bir s›v›y›<br />

çalg›<br />

a¤z›na al›p<br />

Tabaklanm›fl U yutma<br />

ceylan derisi ‹<br />

Kirya <strong>ve</strong>rme <br />

Germanyu- K<br />

mun simgesi<br />

B Ü L E N T O R T A Ç G ‹<br />

T A V E R N A M E R<br />

G Ü N E<br />

R E C<br />

S O<br />

L N<br />

K O F D E N ‹ Z A R C A<br />

J ‹ N E K O<br />

8<br />

L O J ‹<br />

B ‹ R<br />

Satrançta ‘<br />

yenilgi<br />

Rusça’da e<strong>ve</strong>t M<br />

7<br />

A T<br />

“E<strong>ve</strong>t”<br />

anlam›nda<br />

kullan›lan bir<br />

ünlem K Lityumun<br />

simgesi<br />

Iris Murdoch<br />

roman›<br />

‹sim<br />

‘ 9<br />

A D<br />

Osmanl› do-<br />

‘<br />

nanmas›nda<br />

tümgeneral R ‹ Y A L A<br />

fi O R A<br />

10<br />

Y Ayak<br />

‘<br />

P A<br />

‘<br />

Araba okunun<br />

ekseni ‹<br />

12<br />

⁄<br />

MÜNC ‹ KA L A Y O⁄L U<br />

‘<br />

Otlak ‘<br />

Asya’da bir<br />

›rmak Ön araflt›rma,<br />

yoklama<br />

1<br />

fi<br />

Bir kumafl ‘<br />

türü<br />

Kavuklu’nun E<br />

arkadafl› K O S E<br />

‘<br />

‘Behiç ..”<br />

(karikatürist) A<br />

4<br />

E P<br />

Bas›mevlerin-<br />

“.. Derek” ‘<br />

de bir dizgi<br />

aktris<br />

makinesi Izgara B O<br />

‘<br />

Telefon sözü<br />

Asker A<br />

13<br />

L<br />

T E<br />

Enteresan ‘<br />

‹lk<br />

peygamber ‹ L G<br />

5<br />

‹ N Ç<br />

‘<br />

En k›sa<br />

zaman süresi A<br />

Yay›mc›<br />

‘<br />

Kaçma,<br />

kurtulma A<br />

‘<br />

fi ‹<br />

3<br />

R<br />

Bir ba¤laç ‘<br />

Argoda<br />

tuzak, hile D E<br />

‘<br />

Bir nota M<br />

Bir kad›n<br />

flark›c›m›z<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

K›sa <strong>ve</strong> özlü<br />

söz, <strong>ve</strong>ciz<br />

L<br />

A<br />

K<br />

O<br />

N<br />

‹<br />

K<br />

‘<br />

6<br />

53


54<br />

satranç<br />

DÜNYADAN HABERLER SATRANÇ ÖZDEY‹fiLER‹<br />

4 Avrupa fiampiyon Kulüpler<br />

Kupas› 3-9 Ekim 2004<br />

tarihleri aras›nda ‹zmir'in<br />

Çeflme ilçesinde, Alt›nyunus<br />

Otelde oynand›. fiampiyonaya<br />

22 ülkeden 36<br />

erkek, 10 bayan tak›m› kat›ld›. Garry Kasparov, Michael<br />

Adams, Alexei Shirov, Vassily Ivanchuk, Etienne<br />

Bacrot, Boris Gelfand, Alexander Grischuk <strong>ve</strong> Nigel<br />

Short oyuncular aras›ndayd›. Turnuvay› NAO Satranç<br />

Kulübü kazand›.<br />

Erkeklerde sonuçlar: 1. NAO Chess Club 2. Bosna Sarajevo<br />

3. Ladya Kazan 4. Max Ven Ekaterinburg 5.<br />

Polonia Plus GSM Warszawa 6. Tomsk 400 7. Beer<br />

Sheva Chess Club 8. C.E.M.C. Monaco 9. Tiendas<br />

UPI 10. Vesnianka Minsk Turnuvaya kat›lan dört Türk<br />

tak›m› da Eczac›bafl› Spor Kulübü 21, Marmaris Belediye<br />

Spor Kulübü 22, TED Ankara Satranç Kulübü<br />

25 <strong>ve</strong> ‹stanbul Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi Satranç Tak›m›<br />

27nci s›ray› ald›lar.<br />

Bayanlarda sonuçlar: 1. NTN Tbilisi 2. Finec St. Petersburg<br />

3. Ladya Kazan 4. SK Internet Podgorica 5.<br />

BAS Beograd 6. Herzliya Chess Club 7. Chigorin St.<br />

Petersburg<br />

8. Kristallen SK Stockholm 9. SK Jugovice Kac 10.<br />

Marmaris Belediye Spor Kulübü<br />

4 Klasik Dünya fiampiyonas› ‹sviçre’de, Brissago’da 25<br />

Eylül-18 Ekim 2004 tarihleri aras›nda klasik zaman<br />

kontrolü alt›nda 14 oyun fleklinde oynanacak.<br />

Vladimir Kramnik 2000 y›l›nda Garry Kasparov’dan<br />

kazand›¤› unvan› Macar GM Peter Leko’ya karfl›<br />

koruyacak.<br />

4 Peter Leko 8. oyunun bafl›nda derin düflüncede.<br />

1 SATRANÇ FIKRALARI<br />

“Tanr›m, ne kadar basit oynuyor!” (Bobby Fischer için)<br />

ALEXEI SUETIN<br />

“Sadece büyük beyinler basit bir stil ortaya koyabilir.”<br />

STENDHAL<br />

“Oh! Deha <strong>ve</strong> ç›lg›nl›k ne kadar birbirine yak›n! ‹nsanlar<br />

onlar› zincire vurur, hapse atar, <strong>ve</strong>ya heykellerini diker.”<br />

DENIS DIDEROT<br />

“Fischer’in zaferleri Sovyet kamp›nda birçok insana problem<br />

yaratt›, çünkü çal›flma düzeninde <strong>ve</strong>ya disiplinde<br />

hata oldu¤u <strong>ve</strong> düzeltelmesi gerekti¤i düflünülüyordu.<br />

Kimse sorunlar› sadece Fischer’in dehas›n›n ç›kartt›¤›n›<br />

kabul edemedi.”<br />

GARRY KASPAROV<br />

“Einstein’›n teorisine karfl› oynamak zordur.” (Fischer’e<br />

ilk kayb›ndan sonra)<br />

M‹KHAIL TAL<br />

“Amerika’da herkes çabuk zengin olmak istiyor.<br />

Yugoslavya’da ne kadar u¤rafl›rsan u¤rafl, zengin olamazs›n,<br />

öyleyse bari satranç oynay›n.”<br />

BOBBY FISCHER<br />

AYIN ‹LG‹NÇ OYUNU<br />

4 Kasparov,G (2817) - Shirov,A (2725) [C80]<br />

20th ECC ‹zmir TUR (3), 05.10.2004<br />

1.e4 e5 2.Af3 Ac6 3.Fb5 a6 4.Fa4 Af6 5.0-0 Axe4 6.d4 b5<br />

7.Fb3 d5 8.dxe5 Fe6 9.Fe3 Fe7 10.c3 Vd7 11.Abd2 Kd8<br />

12.Ke1 0-0 13.Fc2 f5 14.exf6 Axf6 15.a4 Ag4 16.axb5<br />

axb5 17.Fd4 Axd4 18.Axd4 Vd6 19.A2f3 Fd7 20.h3 Axf2<br />

21.fixf2 Fh4+ 22.fig1 Fxe1 23.Vxe1 c5 24.Ab3 Fxh3<br />

25.Ag5 Ff5 26.Fxf5 Kxf5 27.Ve6+ Vxe6 28.Axe6 Ke8<br />

29.Abxc5 Ke5 30.Ka6 Ke2 31.b4 Kc2 32.Ka7 Kxc3<br />

33.Kxg7+ fih8 34.Kd7 Kc4 35.Ag5 Kxb4 36.Ace6 Kh4<br />

37.g3 Kh5 38.fig2 b4 39.Af7+ fig8 40.Af4 1-0<br />

Haz›rlayan: Cem Pekün<br />

4 Siyah <strong>ve</strong> Beyaz<br />

Büyük usta Efim Bogolyubov satranç maç›nda ilk hamlenin avantaj›ndan fazlas›yla haberdard›. “Beyaz tafllar bende<br />

oldu¤u zaman, beyaz bende oldu¤u için kazan›r›m” dedi, “siyah tafllar bende oldu¤u zaman ise, Bogulyubov oldu¤um<br />

için kazan›r›m!”<br />

4 Benjamin Franklin<br />

Fransa’da kald›¤› sürede Benjamin Franklin s›k s›k yafll› Bourbon Düflesi ile satranç oynard›. Bir defas›nda Düfles tehdit<br />

alt›ndaki flah›n› kaçmay› unutunca, Franklin nefle içinde uzan›p flah› tahtadan kald›rd›. Düfles flok içinde “Biz burada<br />

flahlar› bu flekilde almay›z!” diye ba¤›r›nca, Franklin “biz Amerika’da al›r›z” diye cevap <strong>ve</strong>rdi.


56<br />

astroloji<br />

fiu s›ralar bo¤a burcunda birleflen gezegenler özellikle Akrep burcunun<br />

sezgilerini güçlendirecek. Mevsim dönümü nedeniyle kimi burçlar depresyona<br />

yatk›n olabilir. Güneflin son ›fl›klar›ndan olabildi¤ince çok faydalanmaya bak›n.<br />

‹liflkiler konusunda bütün burçlar için sorunsuz bir ay.<br />

<br />

KOÇ (21 Mart-20 May›s)<br />

Bu ay yak›nlar›n›zla ortak<br />

kulland›¤›n›z para ya da<br />

mülkler konusunda sorun yaflayabilirsiniz.<br />

Aceleci davranman›z bütün iletiflimi<br />

bozabilir. Ay sonuna do¤ru fazla uzak<br />

olmayan bir yere seyahat edeceksiniz,<br />

iflle ba¤lant›l› da olsa dinlenme f›rsat›n›z<br />

olacak. De¤iflken ruh halinizden ötürü<br />

mevsimsel depresyona dikkat.<br />

<br />

BO⁄A (21 Nisan-21 May›s)<br />

‹fl konusunda durgun bir döneme<br />

girdiniz. Önemli kararlar<br />

almay›n. Alacaklar›n›z› tahsil etmek<br />

için bu dönemden yararlanabilirsiniz.<br />

Buna karfl›l›k ailenizle mükemmel uyum<br />

içindesiniz. Efliniz <strong>ve</strong> çocuklar›n›zla yapaca¤›n›z<br />

küçük bir hafta sonu kaçama¤›<br />

biraz endifleli geçen son ay› telafi<br />

etmenizi sa¤layacak.<br />

<br />

‹K‹ZLER (22 May›s-21 Haziran)<br />

‹fl konusunda çoktand›r görmedi¤iniz<br />

dostlar›n›zdan gelecek<br />

önerileri ciddiye al›n. Yeni bir<br />

proje ya da ortakl›k gelifltirmenize yard›mc›<br />

olacaklar. Yaln›zsan›z iliflki konusunda<br />

düflünmeden ad›m atmay›n. Bu<br />

ara karfl›laflaca¤›n›z kifliler yaflam›n›zda<br />

kal›c› olmayacak. Bu ay ailenizden<br />

her konuda destek alacaks›n›z.<br />

<br />

YENGEÇ (22 Haziran-23 Temmuz)<br />

Birlikte yapaca¤›n›z bir ziyaret<br />

eflinizle sizi umulmad›k ölçüde<br />

yak›nlaflt›racak, çoktand›r konuflmay›<br />

erteledi¤iniz konular› ele alacak <strong>ve</strong> uzlaflma<br />

sa¤layacaks›n›z. Bekarsan›z, gitti¤iniz<br />

yerlerde karfl›laflaca¤›n›z kiflilere<br />

dikkat edin. Maddi konularda endifle etmenize<br />

gerek yok. Çok harcasan›z da<br />

bir biçimde para ak›fl› olacak.<br />

<br />

ASLAN (24 Temmuz-23 A¤ustos)<br />

Bir yak›n›n›z›n sa¤l›¤›ndan<br />

ötürü endifle içindesiniz. Bu<br />

durum gündelik yaflam›n›z› biraz de-<br />

¤ifltirse de çok kayg›lanmay›n. Beklenmedik<br />

harcamalar elinizden büyük miktarlar›n<br />

ç›kmas›na neden olabilir. Dikkatli<br />

olun, uzun seyahatlere ç›kmamaya<br />

çal›fl›n. ‹fl konusunda yeni projelere<br />

temkinli yaklafl›n.<br />

<br />

BAfiAK (24 A¤ustos-23 Eylül)<br />

Son zamanlarda hayat›n tad›n›<br />

fazlas›yla ç›kartt›n›z ama<br />

yak›nlar›n›z›n deste¤e ihtiyac› olabilece¤i<br />

hiç akl›n›za gelmiyor mu? Bu kadar<br />

vurdumduymaz olmay›n. Yeni bir<br />

ev ya da araba almak için uygun bir ay.<br />

Ama bu karar› tek bafl›n›za <strong>ve</strong>rmeyin.<br />

‹letiflim sorunlar› ya da gecikmeler yaflayabilirsiniz.<br />

Sakin olun.<br />

<br />

TERAZ‹ (24 Eylül-23 Ekim)<br />

Ailenizle efliniz ya da arkadafl›n›z<br />

aras›nda kald›n›z, ya<br />

da iflyerinizde uzlaflt›r›c› görevi görmeniz<br />

gerekiyor. Neden bunlar hep benim<br />

bafl›ma gelir diye düflünmeyin. ‹leride<br />

sizin de ç›kar›n›za geliflecek anlaflmalar<br />

imzalanabilir. Evinizde tadilat yapt›rmak<br />

için uygun bir zaman. Sa¤l›¤›n›za, özellikle<br />

boyun bölgenize dikkat.<br />

<br />

AKREP (24 Ekim-22 Kas›m)<br />

Akrep hep ketum <strong>ve</strong> içedönüktür<br />

ama bu ay sanki iyice<br />

içinize kapand›n›z. Kendinizi halsiz hissediyorsan›z<br />

genel bir chek-uptan geçmek<br />

için el<strong>ve</strong>riflli bir dönemdesiniz. G›dan›za<br />

dikkat edin, zira midenizle ilgili<br />

sorun yaflayabilirsiniz. Aile içinden birisinin<br />

yak›n deste¤inize ihtiyac› olacak,<br />

ihmal etmeyin.<br />

<br />

YAY (23 Kas›m-21 Aral›k)<br />

Uzun zamand›r gerçeklefltirmeyi<br />

düflündü¤ünüz bir proje<br />

nihayet tamamlanmak üzere. Ama<br />

aksilikler peflinizi b›rakm›yor. Belki de<br />

en iyisi flans›n›z› fazla zorlamamak.<br />

Yorgun düfltünüz, sa¤l›k kontrollerinizi<br />

bir an önce yapt›r›n. Para sorunlar›n›z<br />

önümüzdeki iki ay içinde kademeli olarak<br />

çözümlenecek.<br />

<br />

O⁄LAK (22 Aral›k-20 Ocak)<br />

Biraz tatile ne dersiniz? Bu<br />

yorgun halinizle <strong>ve</strong>rimli olabilece¤inizi<br />

düflünüyor musunuz gerçekten?<br />

Aileniz aç›s›ndan her fley yolunda.<br />

Bekarsan›z, biraz gözlerinizi aç›p çevrenize<br />

bak›n! Yaflam hep böyle sürmeyecek.<br />

Uykusuzluk sorununuz için belki<br />

de profesyonel yard›m alman›z yerinde<br />

olur.<br />

<br />

Gizem Ersöz<br />

KOVA (21 Ocak-19 fiubat)<br />

‹fl konusunda hak etti¤inizi<br />

almad›¤›n›z› düflünüyorsunuz<br />

ya da önerdi¤iniz bir proje istedi¤iniz<br />

gibi sonuçlanmad›, flans›n›z› önümüzdeki<br />

ay bir daha deneyin. Özel yaflam›n›zda<br />

ufak tefek kimi de¤ifliklikler olduysa<br />

buna uyum sa¤lamak için<br />

yeterince süreniz var. Daha sakin olmay›<br />

deneyin.<br />

<br />

BALIK (20 fiubat-20 Mart)<br />

fiu s›ralar her fleyi büyütme<br />

e¤ilimindesiniz. Çevrenizdekiler<br />

size nas›l davranacaklar›n› bilemiyorlar.<br />

Biraz yürüyüfle ç›k›n, hayvanlarla,<br />

do¤ayla ilgilenin. Yaln›z kalmamaya<br />

çal›fl›n. ‹flinizi <strong>ve</strong> yarat›c› etkinliklerinizi<br />

çevrenizdekilerle paylafl›n. Zararl› al›flkanl›klar›n›z<br />

varsa artt›rma e¤iliminde<br />

olabilirsiniz, dikkat.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!