09.06.2013 Views

i T.C SAĞLIK BAKANLIĞI HAYDARPAŞA NUMUNE EĞĐTĐM VE ...

i T.C SAĞLIK BAKANLIĞI HAYDARPAŞA NUMUNE EĞĐTĐM VE ...

i T.C SAĞLIK BAKANLIĞI HAYDARPAŞA NUMUNE EĞĐTĐM VE ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

T.C<br />

<strong>SAĞLIK</strong> <strong>BAKANLIĞI</strong><br />

<strong>HAYDARPAŞA</strong> <strong>NUMUNE</strong><br />

<strong>EĞĐTĐM</strong> <strong>VE</strong> ARAŞTIRMA HASTANESĐ<br />

II . GÖZ HASTALIKLARI KLĐNĐĞĐ<br />

KLĐNĐK ŞEFĐ : PROF . DR . SUPHĐ ACAR<br />

ÇOCUKLUK DÖNEMĐ EZOTROPYALARINDA AMBLĐYOPĐ<br />

TEDAVĐSĐ <strong>VE</strong> ŞAŞILIK CERRAHĐSĐ SONUÇLARINI ETKĐLEYEN<br />

FAKTÖRLER<br />

(UZMANLIK TEZĐ)<br />

Dr . Umut GÜNER<br />

Đstanbul – 2007<br />

i


ÖNSÖZ<br />

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi II. Göz Hastalıkları<br />

Kliniği’nde almış olduğum uzmanlık eğitimim esnasında, yetişmem için özveriyle<br />

emek harcayan, başta klinik şefim sayın Prof. Dr. Suphi ACAR olmak üzere,<br />

kliniğimizin değerli uzmanları sayın Op. Dr. Ömer Feyyaz KADIOĞLU ve sayın<br />

Op. Dr. Mehmet Şahin SEVĐM’e, asistan arkadaşlarıma, hemşire hanımlara ve<br />

yardımcı personelimize sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım.<br />

Tezimin hazırlanmasında yardımlarını esirgemeyen sayın Doç. Dr. Ahmet<br />

Fazıl NOHUTÇU’ ya ve tez danışmanlarım sayın Op. Dr. Ömer Feyyaz<br />

KADIOĞLU ile sayın Op. Dr. Mehmet Şahin SEVĐM’ e verdikleri emeklerden<br />

dolayı teşekkür ederim.<br />

ii<br />

Saygılarımla<br />

Dr. Umut GÜNER


…CANIM ANNEME<br />

iii


ĐÇĐNDEKĐLER<br />

GĐRĐŞ <strong>VE</strong> AMAÇ ………………………………………………….. 1<br />

GENEL BĐLGĐLER ………………………………………............... 3<br />

GEREÇ <strong>VE</strong> YÖNTEM …………………………………………….. 35<br />

BULGULAR …………………………………………………………38<br />

TARTIŞMA ………………………………………………………… 49<br />

SONUÇLAR ………………………………………………………… 53<br />

ÖZET ………………………………………………………………... 57<br />

KAYNAKLAR ……………………………………………………… 59<br />

iv


ET : Ezotropya<br />

∆ : Prizm dioptri<br />

D : Dioptri<br />

KISALTMALAR<br />

DVD : Disosiye vertikal deviasyon<br />

AK/A oranı : Akomodatif konverjansın akomodasyona oranı<br />

A.R.K : Anormal retinal korrespondans<br />

v


GĐRĐŞ <strong>VE</strong> AMAÇ<br />

Çocukluk çağı ezotropyaları, sık görülmelerinden dolayı hekimlerin en<br />

çok karşılaşacağı şaşılık grubunu oluştururlar(1). Kaymanın gelişimini ve seyrini<br />

etkileyen başlıca faktörler füzyon, stereopsis, kırma kusuru varlığı, akomodasyon<br />

gücü, alternasyon ve fiksasyon varlığıdır(1,2). Bu faktörlerin tedavi öncesinde<br />

belirlenmesi, ET vakalarında ambliyopi tedavisinin ve cerrahi tedavinin başarı<br />

sonuçlarını olumlu etkilemektedir.<br />

Ambliyopi, tüm optik aks ve makülada fizik muayene ile saptanabilen<br />

görmeyi azaltacak herhangi bir organik neden olmaksızın, görmenin tek yada çift<br />

taraflı olarak azalmasıdır(1,3). Ambliyopideki görme azalması, yapılan en doğru<br />

kırıcılık kusuru düzeltilmesi ile dahi giderilemez. Ambliyopi, kritik dönem olarak<br />

adlandırılan ve binoküler tek görme, akomodasyon, fiksasyon ve verjans gibi<br />

fizyolojik reflekslerin yerleştiği yaşamın ilk 5 yılında anormal binoküler etkileşim<br />

ve şekilli görme deprivasyonu sonucu gelişmektedir(4). Tüm dünyada ambliyopi<br />

insidansı %1-4 olarak belirtilmektedir(4). Ambliyopi 40 yaşın altındaki bireylerde<br />

en sık monoküler görme azalması nedenidir. Ambliyopinin en sık nedenleri şaşılık<br />

ve anizometropidir(1,2). Şaşılık ambliyopisinde, kayan gözden gelen görsel<br />

uyaranlar sürekli monoküler supresyona uğradıkları için kayan gözde görme<br />

fonksiyonları azalarak ambliyopi gelişmektedir. Anizometropik ambliyopide ise,<br />

yüksek sferik refraksiyon kusuru bulunan gözün foveasında retinal hayallerin net<br />

oluşmaması nedeni ile şekil görme deprivasyonu oluşmakta ve ambliyopi<br />

gelişmektedir(1,2). Ambliyopi tedavisinde ki amaçlar; her iki gözde normal ve eşit<br />

görme sağlanması, binoküler uyumun ve derinlik algısının kazandırılmasıdır(3,4).<br />

Ambliyopi tanısı ile tedavi altına alınan vakalara kırıcılık kusurunun düzeltilmesi,<br />

kapama tedavisi, penalizasyon, pleoptik tedavi ve CAM yöntemleri ile tedavi<br />

1


uygulanmaktadır. Hangi yöntem seçilecek olursa olsun, her türlü ambliyopi<br />

çeşidinin tedavisinde ilk yapılması gereken, hastanın var olan kırıcılık kusurunun<br />

düzeltilmesidir(1,4). Ardından hastanın ve hekimin tercihine göre diğer<br />

yöntemlerden bir yada birkaçı ile tedaviye devam edilir. Kapama tedavisi, hastanın<br />

fiksasyon yapan gözünün kapatılması ile ambliyop gözün görmeye zorlanması<br />

esasına dayanmaktadır(1,2). Ayrıca kapama tedavisi ile, sağlam göz açıkta iken<br />

aktif olan ve ambliyopik gözü etkileyen inhibitör süreç ortadan kaldırılır.<br />

Şaşılık vakalarının büyük çoğunluğunu oluşturan ezodeviasyonların<br />

cerrahi tedavisi planlanırken, vakaların komitans durumu, alternasyon varlığı,<br />

akomodasyon, füzyon, fiksasyon, kırıcılık kusuru ve stereopsis gibi etmenler göz<br />

önüne alınmaktadır. Şaşılık cerrahisi uygulanacak bir vakada üç ana amaç<br />

hedeflenmektedir; binoküler tek görme, daha iyi bir estetik görünüm ve<br />

ortotropyanın sağlanması için yeterli füzyonal verjans amplütüdleri ile birlikte<br />

periferik füzyonun elde edilmesi(3). Bu faktörlerin bilinmesine karşın, cerrahi<br />

tedavi sonuçları halen istenilen düzeyde değildir. Şaşılığın cerrahi tedavisindeki<br />

ameliyat çeşitleri üç ana gruba ayrılmaktadır; adale kuvvetinin azaltılması, adale<br />

kuvvetinin arttırılması ve adalenin yerinin değiştirilmesi (transpozisyon)(3).<br />

Ameliyatlarda adalelere yapılacak müdahale miktarı için rehber olarak kabul<br />

gören, Amerikan Oftalmoloji Akademisi tarafından bildirilen cetvellerdir(1).<br />

Bunun yanında, yapılacak cerrahi miktarının belirlenmesinde halen tartışmalar<br />

olan kayma tipleri de mevcuttur. AK/A oranı yüksek akomodatif ET lerde mediyal<br />

rektus adalesi geriletme miktarının uzaktaki kaymaya mı yoksa yakındaki<br />

kaymaya göre mi planlanması gerektiği ve kısmi refraktif akomodatif kaymalarda<br />

hipermetropisi yüksek olan vakalarda aşırı düzeltme yapılıp yapılmaması<br />

konusunda bir fikir birliği yoktur(1).<br />

Çalışmamızda, çocukluk dönemi ezotropyalarındaki en önemli iki klinik<br />

problem olan ambliyopinin ve kayma miktarının tedavisinde uygulanan kapama<br />

tedavisinin ve cerrahi tedavinin başarısını etkileyen tedavi öncesi faktörleri<br />

belirlemeyi amaçladık.<br />

2


GENEL BĐLGĐLER<br />

Gözlerde meydana gelen kaymanın nedeni tam olarak bilinmemekle<br />

birlikte innervasyon sorunları ve mekanik nedenler olmak üzere iki ana grup<br />

üzerinde durulmaktadır(1).<br />

Çocukluk dönemi şaşılıklarının büyük bölümünü ezodeviasyonlar<br />

oluşturmaktadır. Şaşılık gelişimini ve seyrini etkileyen başlıca faktörler füzyon,<br />

stereopsis, kırma kusuru varlığı, akomodasyon gücü, alternasyon ve fiksasyon<br />

varlığıdır.<br />

Đster doğumdan hemen sonra, ister daha ileri çocukluk dönemlerinde<br />

gözlensin şaşılığın üç ana fonksiyonel sonucu bulunmaktadır(2);<br />

1 – Ambliyopi<br />

2 - Konfüzyon<br />

3 – Diplopi<br />

Ambliyopi başta olmak üzere şaşılığa bağlı gelişen bu klinik sorunlar,<br />

çoçukluk dönemi şaşılıklarının erken teşhis ve tedavisini zorunlu kılmaktadır.<br />

Şaşılığa bağlı olarak gözlenen bu üç ana soruna karşılık, herhangi bir tedavi<br />

almayan bir çocukta, üç ana adaptasyon mekanizması gelişerek şaşılığın<br />

fonksiyonel sonuçları giderilmeye çalışılır. Bu adaptasyon mekanizmaları(1,2);<br />

1 – Supresyon (santral ve periferik)<br />

2 - Anormal retinal korrespondans<br />

3 - Motor adaptasyon<br />

3


AMBLĐYOPĐ<br />

Ambliyopi, yapılan en doğru kırıcılık kusuru düzeltilmesi ile<br />

giderilemeyen, tüm optik aks ve makülada görmeyi azaltacak herhangi bir<br />

patolojinin bulunmadığı, görmenin kalıcı kaybına neden olan nöroanatomik ve<br />

nörofizyolojik bir oftalmolojik problemdir(3). Bir veya iki gözü aynı yada farklı<br />

derinlikte tutabilir. Aynı hastanın iki gözünün en iyi düzeltilmiş görme<br />

keskinlikleri arasında, Snellen uzak okuma eşeline göre iki standart sıra ( ≥ 0,2<br />

logMAR) veya daha fazla sıra farkının olması ambliyopi olarak<br />

değerlendirilmektedir(3).<br />

Ambliyopi yunanca amblys (görmeyen) ve opsi (göz) kelimelerinin<br />

birleşimiyle türetilmiştir. Kelime anlamı görmeyen göz olmasına rağmen aslında<br />

tam körlüğü değil çeşitli derinlikteki bulanık görmeyi ifade etmektedir.<br />

Dünya çapında ambliyopi sıklığı %1-4 olarak belirtilmektedir(4).<br />

Ülkemizde ambliyopi tedavisi alan vakaların %50 ‘sinde görme keskinliği 2-3/10<br />

ve daha düşüktür.<br />

Ambliyopinin önlenebilir ve tedavi edilebilir bir görme azlığı nedeni<br />

olması ve 40 yaş altı bireylerin en sık monoküler görme azlığı sebebi olması erken<br />

yaşlarda yapılması gereken tanı ve tedavinin önemini bir kat daha<br />

arttırmaktadır(4). Çünkü ambliyopi tedavisi ne kadar erken yaşta yapılmaya<br />

başlanırsa binoküler tek görme ve derinlik hissi o kadar iyi gelişmektedir.<br />

4


1 – Strabismik ambliyopi :<br />

AMBLĐYOPĐ SINIFLAMASI<br />

Fiksasyon yapan gözden gelen görsel uyaranlar beyin tarafından<br />

algılanmakta, kayması olan gözden gelen görsel uyaranlar ise sürekli monoküler<br />

supresyona uğradıkları için beyin tarafından algılanamamakta ve supresyona bağlı<br />

ambliyopi gelişmektedir(5).<br />

Alternan şaşılıklarda bir gözdeki monoküler supresyon ihtimali ve süresi<br />

non-alternan şaşılıklara oranla daha az olduğu için supresyon ve ambliyopi riski de<br />

daha az olmaktadır.<br />

2 – Ametropik ambliyopi :<br />

Genellikle yüksek hipermetropik kırma kusuruna bağlı olarak meydana<br />

gelmektedir. Retinaya düşen görüntünün bulanık olması nedeni ile o gözde<br />

ambliyopi gelişir(5).<br />

Ambliyopi daha çok yakın görmenin bulanık olmasına bağlı olarak<br />

geliştiği için miyop hastalarda ambliyopi gelişmesi hipermetrop hastalara göre<br />

daha düşük bir ihtimaldir. Ancak yinede yüksek miyop hastalarda da ametropik<br />

ambliyopi gözlenebilmektedir.<br />

3 – Anizometropik ambliyopi :<br />

Đki göz arasında ki sferik refraksiyon kusuru farkının hipermetrop<br />

hastalarda +1 diyoptriden, miyop hastalarda ise -2 diyoptriden fazla olması nedeni<br />

5


ile meydana gelir. Yüksek sferik refraksiyon kusuru bulunan gözde ametropik<br />

ambliyopide olduğu gibi retinaya düşen görüntü bulanıktır ve ambliyopi gelişme<br />

riski artar(6).<br />

de artmaktadır.<br />

Đki göz arasında ki sferik refraksiyon kusuru farkı arttıkça ambliyopi riski<br />

4 – Meridyonel ambliyopi :<br />

Düzeltilmemiş yüksek astigmatizmaya bağlı olarak gelişmektedir. Tek<br />

yada çift taraflı gözlenebilir(7).<br />

5 - Deprivasyon (stimulus eksikliği) ambliyopisi :<br />

Tek yada çift taraflı olarak optik aksı kapatan konjenital katarakt,<br />

konjenital ptosis, intraoküler hemoraji gibi nedenlerden ötürü cismin görüntüsünün<br />

retinaya düşürülmesinin engellenmesi nedeni ile meydana gelir(5). Doğumdan<br />

sonraki ilk 3 ay içinde var olan lezyon tedavi edilmez ise foveal gelişim baskılanır,<br />

deprivasyon nistagmusu ortaya çıkar. Foveal gelişim tama yakın baskılanmış<br />

olduğu için deprivasyon nistagmusu gelişmiş olan vakalarda, neden tedavi edilse<br />

dahi kalıcı derin ambliyopi gözlenir. Bu nedenle stimulus eksikliği en erken<br />

dönemde hızla tadavi edilmelidir.<br />

Deprivasyon ambliyopisinde retina ve optik disk yapıları sağlamdır. Bu<br />

nedenle stimulus eksikliğine yol açan neden tam olarak tedavi edildiğinde<br />

ambliyopi gelişimi engellenmiş olunur.<br />

6


KONFÜZYON <strong>VE</strong> DĐPLOPĐ<br />

Konfüzyon ve diplopi şaşılık nedeni ile ortaya çıkan ve ambliyopinin<br />

patofizyolojisinin açıklanmasında yardımcı olan klinik terim ve bulgulardır.<br />

Konfüzyon diplopiye nazaran daha nadiren gözlenir ve farklı cisimlere ait<br />

olan hayallerin her iki gözün retinalarının birbirlerine uyan korrespondan<br />

noktalarına düşürülmesi sonucu bu iki farklı cismin görüntülerinin eş zamanlı ve<br />

üst üste çakışmış şekilde algılanmasıdır(8).<br />

Diplopi ise aynı cisme ait görüntünün iki gözün retinalarında<br />

korrespondan olmayan noktalara düşmesi nedeni ile cismin çift görülmesidir.<br />

Binoküler tek görmenin şaşılık nedeni ile sürdürülemeyişi sonucu oluşmaktadır(8).<br />

Konfüzyon ve diplopi, şaşılığa bağlı olarak ortaya çıkan erken dönem<br />

klinik semptomlardır. Bu semptomların ortadan kaldırılabilmesi için supresyon,<br />

anormal retinal korrespondans (a.r.k) ve motor adaptasyon mekanizmaları gelişir.<br />

Ancak bu savunma ve adaptasyon mekanizmaları konfüzyon ve diplopiyi ortadan<br />

kaldırırken ambliyopi gelişimine neden olurlar.<br />

a) Şaşılık konfüzyon ve diplopiye yol açar.<br />

b) Konfüzyon ve diplopi supresyon ve a.r.k ile engellenmeye çalışılır.<br />

c) Supresyon ve a.r.k ambliyopi ile sonuçlanır.<br />

7


SUPRESYON <strong>VE</strong> ANORMAL RETĐNAL KORRESPONDANS<br />

1 – Supresyon :<br />

Binoküler bakış esnasında retinalardan biri üzerine düşen görüntünün aktif<br />

kortikal inhibisyonudur(8). Bu kortikal inhibisyon fizyolojik yada patolojik<br />

olabilir.<br />

Fizyolojik supresyon normal binoküler tek görmenin sağlanması için<br />

şarttır. Patolojik supresyon ise strabismus, konfüzyon, diplopi ve anizometropi gibi<br />

nedenlere bağlı olarak gelişir. Patolojik supresyonun santral ve periferik olarak<br />

iki çeşidi bulunmaktadır(8).<br />

Santral supresyonda kayan gözün foveasından gelen görüntü ihmale<br />

uğrarken, periferik supresyonda kayan gözün periferik retinasına düşen görüntü<br />

ihmal edilir.<br />

Supresyon sabit şaşılıklarda sadece kayan gözde izlenirken, alternan<br />

şaşılıklarda her iki gözde de supresyon gelişebilir. Supresyonun en önemli<br />

özelliklerinden birtanesi sadece binoküler görme koşullarında mevcut olmasıdır.<br />

Monoküler bakışta supresyondan bahsedilemez.<br />

Supresyon erken çocukluk döneminde hızla yerleşir. 10–12 yaş civarında<br />

gelişme yavaşlar. Erişkin dönemi şaşılıklarında ise supresyon gelişmesi ihtimali<br />

çocukluk dönemine göre çok daha azdır ama supresyon gelişimi için belirli bir üst<br />

yaş sınırı yoktur. Aynı şekilde erişkin döneminde ambliyopi ve anormal retinal<br />

korrespondans gelişme ihtimali de oldukça düşüktür. Bu nedenle erişkin<br />

döneminde ortaya çıkan akkiz şaşılıklarda diplopi gelişmesi ihtimali çok yüksektir.<br />

8


Sonuç olarak bir hastada şaşılık ve normal retinal korrespondans<br />

varlığında diplopi yoksa, supresyon gelişmiş demektir.<br />

Klinikte supresyon değerlendirmesinde kullanılan testler(1);<br />

a – worth 4 nokta testi<br />

b – tabanı dışarıda 4 prizma dioptri testi<br />

c – kırmızı cam testi<br />

d – bagoloni camları<br />

e - ambliyoskop<br />

2 – Anormal retinal korrespondans :<br />

Kayan gözün ekstra-foveal bir retina alanının kaymayan (fikse eden)<br />

gözün foveasıyla eşleşmesi anlamına gelir(9). Bu adaptasyon kaybedilen binoküler<br />

tek görmenin yeniden kazanılması amacı ile oluşmaktadır. Bir diğer deyişle<br />

anormal retinal korrespondans diplopiden korunmak için geliştirilmiş bir<br />

adaptasyon mekanizmasıdır.Anormal retinal korrespondansta, korrespondan<br />

olmayan retinal elemanların kortikal yön değerleri yeniden oluşturulur(9).<br />

Korrespondan retina elemanları ise her biri bir göze ait olan ve aynı<br />

uzaysal koordinatları belirleyen retina bölgeleridir.<br />

Uzun süren anormal retinal korrespondans geri dönüşsüzdür, bu nedenle<br />

yerleşmiş anormal retinal korrespondans vakalarında cerrahi sonrası gözler<br />

ortotropik hale getirilse bile hastada kalıcı diplopi gelişebilir.<br />

Retinal korrespondansı değerlendiren testler(1);<br />

a – worth 4 nokta testi<br />

b – bagoloni camları<br />

c – sinoptofor<br />

d – ard hayal testi<br />

9


Sonuç olarak ;<br />

a) Konfüzyondan korunmak için santral supresyon gelişir.<br />

b) Diplopiden korunmak için periferik supresyon ve/veya anormal retinal<br />

korrespondans gelişir.<br />

c) Hem periferik hem de santral supresyon, ambliyopi ile sonuçlanır.<br />

FÜZYONEL <strong>VE</strong>RJANS<br />

Foryaların, aşikar şaşılık formu olan tropyalara dönüşmesini engellemek<br />

amacı ile yapılan düzeltici göz hareketlerini ifade etmektedir. Füzyonal konverjans<br />

ve füzyonel diverjans olarak iki farklı formu vardır(8).<br />

Füzyonel diverjans ezoforyanın ezotropyaya dönüşmesini engellemeyi<br />

amaçlarken, füzyonel konverjans ekzoforyanın ekzotropyaya dönüşmesine mani<br />

olmaya çalışır. Her iki füzyonel verjans amplütüdleri aşıldığında aşikar şaşılık<br />

formları ortaya çıkar(8).<br />

dir(10).<br />

‘dir(10).<br />

Normal füzyonel diverjans amplütüdleri uzakta 6∆, yakında ise 16∆ ‘<br />

Normal füzyonel konverjans amplütüdleri ise uzakta 14∆, yakında ise 38∆<br />

Füzyonel konverjans amplütüdleri aşıldığında ekzotropya meydana<br />

gelirken, füzyonel diverjans amplütüdleri aşılırsa ezotropya meydana gelir.<br />

Sonuç olarak supresyon, anormal retinal korrespondans ve motor<br />

adaptasyon şaşılık ortaya çıktıktan sonra meydana gelen adaptasyon<br />

mekanizmalarıdır. Oysa füzyonel diverjans ve füzyonel konverjans mekanizmaları<br />

10


ise şaşılığın önlenmesi için, şaşılık öncesinde ortaya çıkan koruyucu<br />

mekanizmalarıdır.<br />

BĐNOKÜLER TEK GÖRME<br />

Her iki gözün aynı anda kullanılarak beyinde tek bir görüntünün elde<br />

edilmesidir. Eğer bifoveal algılama söz konusu ise normal binoküler tek görmeden<br />

bahsedilir. Oysa gözlerden birinde ekstra foveal fiksasyon mevcut ise o zaman<br />

anormal binoküler tek görmeden bahsedilir(11).<br />

Objelerin uzaydaki konumunu belirleyebilmek amacı ile iki gözün görme<br />

eksenlerinden kaynaklanan küçük farkların birleştirilerek tek olarak<br />

algılanabilmesi için binoküler tek görme fonksiyonuna ihtiyaç vardır.<br />

Her iki gözün korrespondan retina elemanlarından kaynaklanan görme<br />

eksenlerinin uzayda çakıştığı noktalardan oluşan düzleme horopter adı verilir(11).<br />

Horopter düzleminde ki tüm cisimler tek görülür. Horopter düzleminin hemen<br />

önünde ve arkasında bulunan üç boyutlu alana ise panum füzyon alanı adı<br />

verilir(12). Panum füzyon alanı içindeki cisimler de tıpkı horopter düzleminde<br />

olduğu gibi tek görülür. Çünkü panum füzyon alanı içinde kalan cisimler aynı<br />

zamanda iki gözün korrespondan retina elemanlarının tek görme eşik değerinin de<br />

içinde kalmaktadırlar. Panum füzyon alanının önü ve arkasında kalan tüm cisimler<br />

ise fizyolojik olarak çift görülürler (fizyolojik diplopi)(12) .<br />

çalışılmaktadır.<br />

Normal binoküler tek görme füzyon ve stereopsis ile açıklanmaya<br />

Klinik uygulamalarda binoküler tek görme tespiti amacı ile; sinoptofor,<br />

Titmus testi ve TNO tesadüfi nokta testi kullanılmaktadır. Sinoptofor kullanılan<br />

hastalarda, binoküler tek görmenin dört evresi tanımlanır(8);<br />

a- eş zamanlı algılama<br />

b- füzyon<br />

11


c- kaba stereopsis<br />

d- stereopsis<br />

FÜZYON<br />

Her iki göz tarafından farklı farklı algılanan tek bir objeye ait iki<br />

görüntünün, kortikal görme merkezlerinde birleştirilip üst üste<br />

çakıştırılmasıdır(10). Füzyon iki farklı bileşkeden meydana gelir;<br />

a – Sensori (duyusal) füzyon :<br />

Her iki gözle görülen, birbirine boyut, parlaklık ve keskinlik açısından<br />

yeterli benzerlikte olan iki ayrı hayalin kortikal görme merkezlerinde tek olarak<br />

algılanmasıdır. Eşit olmayan imajlar füzyon oluşumu için ciddi bir engel teşkil<br />

eder(10).<br />

b – Motor füzyon :<br />

Sensori füzyonun sağlanabilmesi amacı ile gözlerin gerekli pozisyona<br />

getirilmesi ve bu pozisyonlarının devamlılığının sağlanmasına motor füzyon<br />

denilmektedir(1). Motor füzyonun gücü füzyon amplitüdü ile belirlenir. Motor<br />

füzyon sayesinde cisim hangi yönde ve derinlikte hareket ederse etsin (konverjans<br />

ve diverjans hareketleri dahil) tek görüntünün varlığının devamı sağlanır(1).<br />

Füzyonun varlığı yada yokluğu şaşılığın tanı, tedavi ve prognozunda<br />

hayati önem taşır. Sensori ve motor füzyonun varlığı tedavi sonrası uzun vadede<br />

görme akslarının düzgünlüğünün devamını sağlar. Füzyon kaybı diplopi ile<br />

sonuçlanır ve tek tedavisi yapılan en doğru refraksiyon düzeltmesidir(1).<br />

Eğer hasta füzyon yapamıyorsa, şaşılık operasyonu sonrası binoküler<br />

görme oluşturulamaz. Bu nedenle füzyon yapamayan hastalarda ortoptik tedavi<br />

12


kontraendikedir. Bu tip hastalarda cerrahi tedavi gözler hafif konverjan bırakılacak<br />

şekilde planlanmalıdır. Bu şekilde ezotrop hastaların konsekütif ekzotropyaya<br />

dönüşmesi, ekzotrop hastalarda da rediverjans gelişmesi engellenmiş olunur.<br />

STEREOPSĐS<br />

Vizüel cisimlerin üçüncü boyutta yani derinlikte birbirlerine göre<br />

konumlarının göreceli olarak sıralandırılmasıdır(13). Stereopsis iki gözün<br />

horizontal non-korrespondan retina elemanlarının eş zamanlı uyarılması ile oluşur.<br />

Đki gözün non-korrespondan retina elemanlarından gelen bu disparet (uyumsuz)<br />

imajlar, sağlam işleyen füzyon mekanizması sayesinde derinlikte birlikte<br />

algılanırlar ve stereopsis gerçekleşir(13).<br />

Stereopsis doğuşta yoktur, 4. ayda gelişmeye başlar ve birkaç ayda erişkin<br />

seviyesine ulaşır.<br />

Ambliyopide tek yada çift taraflı görme azalması mevcuttur ve bu nedenle<br />

ambliyoplarda stereopsiste de azalma gözlenir. Örneğin bir gözü Snellen eşeline<br />

göre tam (10/10) gören bir hastanın diğer gözü yine Snellen eşeline göre 1/10 ve<br />

altında görüyorsa stereopsis tama yakın kaybolur. Bu nedenle ambliyopide ilk<br />

kaybolan vizyonel fonksiyonlardan biri stereopsis olduğu için, vizyon muayenesi<br />

yapılamayacak kadar küçük çocukların ambliyopi tespitinde stereopsis testleri<br />

kullanılmalıdır.<br />

13


AMBLĐYOPĐ KLĐNĐĞĐ<br />

Organik oftalmolojik bir lezyon yokluğunda, aynı hastaya ait iki gözün<br />

görme keskinlikleri arasında snellen uzak okuma eşeline göre iki standart sıra<br />

yada daha fazla sıra farkı bulunmasına ambliyopi adı verilir.<br />

Ambliyopinin neden olduğu tek yada çift taraflı görme azalmasının<br />

kalabalıklaşma fenomeni (crowding fenomen) ve nötral yoğunluk filtre etkisi adı<br />

verilen iki farklı klinik özelliği bulunmaktadır(1).<br />

Kalabalıklaşma fenomeni Snellen eşelindeki sembollerin hastaya tek tek<br />

gösterilmesiyle, ambliyop gözde lineer gösterimde elde edilen vizyona oranla<br />

belirgin artış olmasıdır. Ambliyop çoçuklarda sembollerin tek tek gösterilmesi ile<br />

ortalama 2 sıra fazla vizyon kazancı elde edilmiştir(1).<br />

Nötral yoğunluk filtre etkisi ise, filtre kullanılarak yapılan vizyon<br />

muayenesinde, ambliyop gözle normal göz arasında ki görme farkının azalmasıdır.<br />

Ambliyop gözün vizyonu nötral yoğunluk filtresi ile değişmez, oysa normal gören<br />

gözde filtre yardımı ile ortalama 2 Snellen eşeli sırası vizyon kaybı gözlenir.<br />

Ambliyop hastalarda ki bir diğer klinik problem stereopsis düzeyindeki<br />

bozulmalardır. Bir gözde ki vizyon Snellen eşeline göre 1/10 ve altına düştüğünde,<br />

o hastada stereopsis tama yakın kaybolmaktadır(1).<br />

Unutulmamalıdır ki strabismik ambliyopide, kayma derecesinin miktarı ile<br />

o gözdeki ambliyopi derinliği arasında hiçbir oran yoktur. Ancak şaşılığın süresi<br />

ile ambliyopi derinliği yakın ilişki içindedir. Şaşılık ne kadar erken yaşta başlar ve<br />

tedavisiz kalırsa, ambliyopi derinliği de o oranda yüksek olacaktır(1).<br />

Nazal retina elemanlarının, temporal retina elemanlarına oranla daha zayıf<br />

olmasından dolayı, iç şaşılıklarda ambliyopi gelişmesi ihtimali dış şaşılıklara<br />

oranla daha fazladır(1). Bir diğer değişle iç şaşılıklarda kayan gözün foveası<br />

normal fiksasyon yapan gözün kuvvetli temporal retinal elemanları ile rekabet<br />

14


etmek zorundadır. Bu durum iç şaşılıklarda ambliyopi gelişme ihtimalini dış<br />

şaşılıklara nazaran daha kuvvetli kılmaktadır(1).<br />

AMBLĐYOPĐ TANISI<br />

Yeni doğan döneminden itibaren her infant ambliyopi açısından<br />

değerlendirilmelidir, çünkü görmenin en iyi geliştiği dönem ilk 6 aydır. Bu<br />

dönemde karşılaşılacak bir deprivasyon ambliyopisi erken tedavi edilmez ise kalıcı<br />

ve derin bir vizyon kaybı bırakacaktır. Đnsanlarda ambliyopinin oluşabileceği kritik<br />

periodun ne zaman sona ereceği tam olarak bilinmemekle beraber 10–12 yaşlarına<br />

kadar uzadığı düşünülmektedir(1).<br />

ve sikiyaskopi)<br />

kullanılmalıdır.<br />

Ambliyopi tanısında ;<br />

a – Sikloplejik kullanılarak tam refraksiyona bakılması (otorefraktometri<br />

b – Ayrıntılı şaşılık muayenesi<br />

c – Ayrıntılı biyomikroskopik muayene<br />

d – Ayrıntılı fundus muayenesi<br />

e – Görme keskinliğinin her iki gözde ayrı ayrı ölçümü<br />

f – Kontrast duyarlılık testi<br />

g – <strong>VE</strong>R (visual evoked response)<br />

h – ERG (elektro-retinogram)<br />

ı – PET (pozitron emisyon tomografisi)<br />

15


AMBLĐYOPĐ TEDAVĐSĐ<br />

Ambliyopi tedavisi hekim, aile ve çocuk arasında sıkı bağlantılar ve uzun<br />

süreli takip gerektiren bir sağlık sorunudur. Ambliyopi tedavisinde ki kritik<br />

noktalar tedaviye başlama yaşı ve hastanın ilk tanı aldığı dönemdeki görme<br />

keskinliğidir. Đlk 5 yaşta tedavisine başlanan vakalarda yanıt üst seviyede iken, 10<br />

yaşına doğru tedaviye çok daha az yanıt alınmaktadır(1).<br />

Genel anlamda tüm ambliyopi vakalarında tedavi 10-12 yaşına kadar<br />

devam ettirilmelidir, çünkü tedavi ile görme keskinliği arttırılan gözde tedaviye<br />

ara verildiği taktirde zamanla yeniden görme kaybı olmaktadır.<br />

Günümüzde ambliyopi tedavisinde şu yöntemler kullanılmaktadır;<br />

a – Refraksiyon kusurunun düzeltilmesi :<br />

Her türlü ambliyopi çeşidinin tedavisinde ilk yapılması gereken hastanın<br />

var olan refraksiyon kusurunun tam olarak düzeltilmesidir(22). Ambliyop gözlerde<br />

akomodasyon yapma gücü azaldığı için tam olarak düzeltilmemiş hipermetropi<br />

kompanse edilemez(14). Bu nedenle hipermetropisi bulunan tüm ambliyop gözlere<br />

sikloplejik değer tam olarak verilmelidir. Aksi takdirde yeterince düzeltilmemiş<br />

hipermetropiden dolayı diğer ambliyopi tedavisi metodlarının da başarı ihtimali<br />

azalacaktır.<br />

Aynı şekilde daha nadiren de olsa karşılaşılan yüksek miyopiye bağlı<br />

ambliyopide de tedavi öncesinde mutlaka refraksiyon tam olarak düzeltilmeli ve<br />

diğer ambliyopi tedavisi yöntemlerine bundan sonra devam edilmelidir(22).<br />

Unutulmaması gereken en önemli özelliklerden biri, yüksek miyopiye bağlı<br />

ambliyopi vakalarının tedaviye verdiği yanıtın, yüksek hipermetropiye bağlı<br />

ambliyopi vakalarının tedaviye verdiği yanıta oranla daha zayıf olduğudur.<br />

16


– Kapama tedavisi :<br />

Bu tedavi metodunda amaç fiksasyon yapan gözün belirli bir süre<br />

kapatılması ile ambliyop gözün görmeye zorlanmasıdır.<br />

Kapama tedavisinin gün içinde ne kadar süre ile yapılması ve toplamda ne<br />

kadar süre devam edilmesi gerektiği konusunda bir fikir birliği yoktur. Genel<br />

anlamda uygulanacak kapama tedavisi süresi hastanın yaşı, ambliyopinin derinliği<br />

ve tedaviye verilen vizyon yanıtı sonucu hekim tarafından belirlenir(4,45). Bu<br />

kriterler esas alınarak kliniğimizde gün içinde kapama tedavisi kısmi yada tam<br />

günlük uygulamalar şeklinde yapılmakta, ayrıca toplam tedavi süresi de hastanın<br />

yaşına göre hafta (örneğin 6 yaşında bir çocukta 6 hafta, 4 yaşında bir çocukta 4<br />

hafta vb …) şeklinde düzenlenmektedir.<br />

Alternan şaşılık vakalarında ise genellikle her iki gözde de fazla derin<br />

olmayan ambliyopi ile karşılaşılmaktadır. Bu tip vakalarda her iki göze de<br />

dönüşümlü kapama yapılmalı ve hangi gözün ne kadar süre ile kapalı kalacağı her<br />

iki gözün vizyon kazancı ve kaybına bağlı olarak hekim tarafından<br />

belirlenmelidir(4).<br />

Kapama tedavisinde dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri<br />

fiksasyon yapan gözün, yapılan kapama tedavisi sırasında ambliyopi geliştirme<br />

ihtimalidir. Özellikle erken çocukluk döneminde kapama yapılan gözde hızla<br />

ambliyopi gelişebileceğinden, tedavi sırasında hastanın her iki gözünün vizyonları<br />

sık aralıklarla muayene edilmeli ve gerekirse kapama tedavisine haftanın bir yada<br />

iki günü ara verilmelidir(1).<br />

Ambliyopi tedavisi için yapılan kapama tedavisinde amaç özellikle yakın<br />

görmenin zorlanarak netleştirilmesidir. Bu nedenle kapama tedavisi esnasında<br />

hastanın ambliyop gözü yakındaki parlak renkli ve dikkat çekici cisimler yada<br />

şekillerle ilgilenmeye zorlanmalıdır.<br />

17


Kapama tedavisine yanıt veren vakaların yaklaşık %50‘ sinde tedavi<br />

bırakıldıktan sonra ambliyopi tekrarladığı için 10–12 yaşına kadar muayeneler<br />

aksatılmamalı ve gerekirse kapama tedavisine devam edilmelidir(1).<br />

c – Penalizasyon yöntemi :<br />

Kapama tedavisi uygulanamayan vakalarda sağlam gözde yakın görmenin,<br />

ambliyop göze oranla daha bulanık hale getirilmesi esasına dayanmaktadır.<br />

Hastanın ambliyop olmayan gözüne atropin damlatılarak sağlam gözün özellikle<br />

yakın görmesi, ambliyop gözüne oranla daha bulanık hale getirilir(1). Böylece<br />

ambliyop göz görmeye zorlanmaktadır. Ancak atropinli gözün çeşitli oranlarda<br />

akomodasyon yapabildiği bilinmektedir. Bu nedenle sadece 2/10 ve üzeri vizyona<br />

sahip ambliyop gözlerde denenmesi önerilmektedir.<br />

Penalizasyon yöntemi ambliyopi bulunmayan göze yüksek hipermetrop<br />

cam uygulanarak ambliyop göze oranla daha bulanık görmeye zorlanması(optik<br />

penalizasyon) şeklinde de yapılabilmektedir(1).<br />

Her iki penalizasyon yöntemi de, doğru uygulanan kapama tedavisi kadar<br />

etkili olamamaktadırlar.<br />

d – Pleoptik yöntem :<br />

Makülanın pleoptofor yada ötiskop adı verilen cihazlar yardımı ile parlak<br />

ışık kullanılarak uyarılması esasına dayanmaktadır. Kapama tedavisi kadar etkili<br />

olmasına karşılık sosyo-ekonomik uygulama zorluklarından dolayı terk<br />

edilmiştir(1).<br />

18


e – CAM yöntemi :<br />

Đçinde yüksek kontrastlı siyah ve beyaz renkli çizgilerden oluşan disklerin<br />

bulunduğu özel bir CAM cihazı ile ambliyop gözün uyarılması esasına dayanır(1).<br />

ÇOCUKLUK DÖNEMĐ EZOTROPYALARI<br />

Şaşılık vakalarının büyük çoğunluğunu oluşturan ezodeviasyonlar,<br />

hastanın füzyonel diverjans miktarı ile kontrol edilebilmelerine göre ezoforya,<br />

intermittan ezotropya ve devamlı ezotropya olmak üzere üç ana gruba<br />

ayrılmaktadır.<br />

Devamlı ezotropyaların tanımlanması ve sınıflandırılmasında komitans<br />

durumu, alternasyon varlığı, akomodasyon, füzyon, fiksasyon, refraksiyon ve<br />

stereopsis gibi etmenler göz önüne alınmaktadır.<br />

Bu faktörler esas alınarak ezodeviasyonların sınıflandırılması aşağıdaki<br />

gibi yapılmaktadır (2);<br />

A) Komitan Ezotropyalar<br />

1) Akomodatif<br />

a. Refraktif ET (normal AK/A oranı)<br />

b. Refraktif olmayan ET (yüksek AK/A oranı)<br />

c. Kısmi refraktif ET (normal AK/A oranı)<br />

19


2) Akomodatif olmayan<br />

a. Esansiyel infantil ET (ilk 6 ayda ortaya çıkar)<br />

b. Basit ET (Bazal ET)<br />

c. Konverjans fazlalığına bağlı ET<br />

d. Diverjans yetmezliğine bağlı ET<br />

e. Miyopi ile birlikte gözlenen ET<br />

f. Siklik ET<br />

g. Akut gelişen ET<br />

3) Mikrotropya<br />

4) Nistagmus Blokaj Sendromu<br />

B) Đnkomitan ET<br />

1) Paralitik ET<br />

2) Paralitik olmayan ET<br />

a. A ve V patern ET<br />

b. Retraksiyon sendromları<br />

20


C) Đkincil ET<br />

c. Restriktif ET<br />

… Konjenital fibrosis<br />

… Edinsel restriksiyon (miyopati ve travma)<br />

1) Konsekütif ET (aşırı cerrahi düzeltme)<br />

2) Sensoryal ET<br />

Komitan ezodeviasyonlarda, deviasyon açısı horizontal bakış<br />

pozisyonlarında 5∆ dahilinde sabit kalır. Oysa inkomitan ezodeviasyonlarda<br />

kısıtlanma veya anormal innervasyon nedeni ile deviasyon açısı farklı bakış<br />

pozisyonlarında farklı miktarlarda olacaktır.<br />

AKOMODATĐF EZOTROPYA<br />

1) AKOMODATĐF REFRAKTĐF EZOTROPYA<br />

Belli oranda düzeltilmemiş hipermetropi nedeni ile ortaya çıkan, normal<br />

AK/A oranın bulunduğu ezodeviasyon çeşididir. Hastalar varolan<br />

hipermetropilerini akomodasyon ile düzeltmeye çalışırlar. Gelişen akomodasyon<br />

neticesinde ortaya çıkan konverjans, hastanın füzyonel diverjans amplütüdünü<br />

aştığında aşikar içe kayma gözlenir(15).<br />

21


Varolan hipermetropik kırma kusuru tam olarak düzeltildiğinde bütün<br />

bakış pozisyonları ve mesafelerinde ortotropya gözlenir(15).<br />

Hipermetropik kırma kusuru olan her hastada ezodeviasyon ortaya çıkmaz<br />

çünkü kaymanın aşikar hale gelebilmesi için hastanın koruyucu etki yapan<br />

füzyonel diverjans amplütüdünün aşılması gerekmektedir(16).<br />

Tipik anamnez genellikle 6 ay ile 7 yaş (ortalama 2–3 yaş) arasındaki<br />

çocukta yorgunluk, dalgınlık, aşırı ağlama sonrası özellikle günün sonuna doğru<br />

ortaya çıkan, başlangıçta özellikle yakında dikkati çeken intermittan ezotropya<br />

şeklindedir(17). Đleri yaş çocuklarda füzyonel diverjans zorlanmasına bağlı olarak<br />

astenopi, diplopi veya özellikle yakın çalışma esnasında bir gözün kapatılması gibi<br />

şikayetler gözlenebilir. Kimi hastalarda ezodeviasyon uzun yıllar boyunca<br />

intermittan kalırken, kimisinde çok kısa sürede kalıcı hale gelmektedir(16).<br />

Vakaların yarısında düzeltilmemiş yüksek hipermetropi ve strabismus<br />

nedeni ile ambliyopi gözlenmektedir(18).<br />

Hastalığın patogenezinde yüksek hipermetropiye bağlı gelişen<br />

konverjansın yaptığı kayma etkisi bulunduğundan, hastada varolan hipermetropik<br />

kırma kusuru tam olarak tespit edilmelidir. Bunun için tanıda tam sikloplejik<br />

muayene hayati önem taşır. Günümüzde sikloplejik muayenede atropin sülfat veya<br />

siklopentotal kullanılmaktadır. Atropin sülfat tuzu yeni doğandan 18 aylığa kadar<br />

%0.3, 18 aylıktan 4 yaşına kadar %0.5, 4 yaşından büyük çocuklarda ise %1‘ lik<br />

dozlarda kullanılmalıdır(19).<br />

Siklopentotal (%0.5-%1), üç kez arka arkaya damlatıldıktan 90 dakika<br />

sonra retinoskopi yapılabilir. Oysa atropin sülfat 4 gün süre ile kullanıldıktan sonra<br />

hasta retinoskopiye uygun hale gelmektedir.<br />

Siklopentotal ateş ve kızarıklık gibi yan etkilere sahiptir. Atropin sülfat ise<br />

ateş ve kızarıklığın yanı sıra ağız kuruluğu, taşikardi ve büyük çocuklarda psikoz<br />

gibi daha ciddi yan etkilere sahiptir. Yan etki potansiyelinin daha az olması ve<br />

daha kısa sürede sonuç alınması nedeni ile günümüzde siklopentotal ile yapılan<br />

sikloplejik muayene tercih edilmektedir.<br />

22


Tedavi antiakomodatif yöntemleri içerir. Akomodatif refraktif<br />

ezotropyanın temel tedavisi, tam sikloplejik muayeneye dayanılarak verilen ve<br />

hastadaki tüm hipermetropik kırma kusurunu tam olarak düzelten gözlüklerdir.<br />

Tüm gün boyunca ve tüm aktiviteler süresince gözlük takılmalıdır. Tam sikloplejik<br />

muayeneye uygun verilen gözlük, hastadaki şaşılığı tam olarak düzeltecektir.<br />

Hastalarda 7–10 yaşına kadar gözlük numarası genellikle artma eğilimindedir. Bu<br />

nedenle sikloplejik muayene 4–6 ayda bir kez terarlanmalı ve gözlük numarası<br />

gerekirse yeniden ayarlanmalıdır(20).<br />

Herhangi bir nedenden ötürü gözlük takamayan çocuklarda ise miyotik<br />

tedavi denenir. Miyotik tedavide % 0.125‘ lik echothiophate iodide yada % 4‘ lük<br />

pilokarpin kullanılır. Miyotik tedavi, periferik akomodasyon oluşturarak etki<br />

etmektedir. Bu sayede hastanın özellikle yakın görmesi için daha az akomodatif<br />

efor ve daha az akomodatif konverjans gerekmektedir. Akomodatif konverjansın<br />

azalması, şaşılığında azalması ile sonuçlanır. Miyotik tedavi yan etkilerinin (iris<br />

kisti, katarakt gelişimi, diare vb…) çok olması ve hipermetropiyi tam olarak<br />

düzeltememesi nedeni ile ancak uygun gözlük tedavisi yapılamayan vakalarda<br />

denenmelidir.<br />

Akomodatif refraktif ezotropyanın prognozu oldukça iyidir. Uygun<br />

refraktif tedavi ve ambliyopi için yapılan kapama tedavisi ile başarılı sonuçlar<br />

alınmaktadır.<br />

Tedavide cerrahinin yeri yoktur. Şaşılığı cerrahi olarak düzeltilen<br />

vakalarda, varolan hipermetropiden dolayı bulanık görme ve astenopi şikayetleri<br />

devam eder. Hasta bulanık görmesini düzeltmek amacı ile gözlüğünü taktığında<br />

ise dışa kayma meydana gelecektir(20).<br />

23


2) REFRAKTĐF OLMAYAN AKOMODATĐF EZOTROPYA<br />

Düzeltilmemiş kırma kusuruna bağlı olmaksızın, akomodasyonun yakın<br />

noktasının değişmediği yüksek AK/A oranı ile karakterize akomodatif ET tipidir.<br />

Bu hastalarda karakteristik olarak kayma miktarı yakın fiksasyonda uzak<br />

fiksasyona kıyasla en az 10∆ daha fazladır(2,21).<br />

Hastalar emetrop, hipermetrop yada miyop olabilirler ve kırma<br />

kusurlarının tam olarak düzeltilmesi kayma miktarını etkilemez, çünkü hastalarda<br />

ki kaymanın nedeni yüksek AK/A oranıdır(2).<br />

AK/A oranı 6/1 den fazladır. AK/A oranında ki artışın iki ana nedeni<br />

vardır. Birincisi kusurlu akomodasyondur (azalmış A nedeni ile artmış AK/A oranı<br />

gözlenir). Đkinci nedeni ise konverjans fazlalığıdır(artmış AK nedeni ile artmış<br />

AK/A oranı gözlenir). Hangi nedenden dolayı olursa olsun, artmış olan konverjans<br />

tonusu hastanın koruyucu özellikteki füzyonel diverjans amplütüdünü aştığında<br />

aşikar şaşılık ortaya çıkmaktadır.<br />

Kayma tipik olarak 6 ay ile 7 yaş (ortalama 2–3 yaş) arasında ortaya çıkar.<br />

Hastalar yakındaki akomodatif cisimlere baktırıldıklarında sikloplejik kırma<br />

kusurları tam olarak düzeltildiği halde kayma miktarlarında 10∆ ve daha fazla<br />

artma olmaktadır(21).<br />

Hastalarda gözlenen ambliyopinin esas nedeni strabismustur. Bunun<br />

yanında hastaların bir kısmında bulunan kırma kusuru da (hipermetrop, miyop<br />

yada astigmat) ambliyopi gelişimine yardımcı olmaktadır.<br />

Tedavide öncelikle var ise mevcut olan kırma kusuru düzeltilmelidir<br />

(hipermetropi tam olarak düzeltilirken, miyopi ve astigmat varsa en iyi gördüğü en<br />

düşük dereceler reçete edilir). Strabismus yada kırma kusuru nedeni ile gelişen<br />

ambliyopi varsa hemen uygun tedavisine başlanmalıdır(22).<br />

Refraktif olmayan akomodatif ezotropya vakalarında, özellikle yakın<br />

fiksasyonda artan kaymanın kontrol edilebilmesi amacı ile bifokal gözlükler<br />

denenebilir. Bifokal gözlüğün amacı yakın fiksasyonda ki aşırı akomodasyonu<br />

24


azaltmaktır. Hastaların bifokal gözlük kullanabilmeleri için en az dört yaşında<br />

olmaları gerekmektedir. Gözlüğün bifokal kısmından yakına bakarken<br />

ezotropyadan ezoforyaya geçiş yapan vakalarda bifokal gözlük endikasyonu<br />

vardır. Bu koşul sağlanamayan vakalarda bifokal gözlük kullanımı ekstra fayda<br />

sağlamamaktadır.<br />

Bifokal gözlük endikasyonu bulunan vakalarda, hasta yakına bakarken<br />

normal gözlüğünün üzerine +1 dioptri ilave yapılarak muayeneye başlanır.<br />

Hastanın içe kayması ezotropyadan ezoforyaya dönüşene kadar +0.5 dioptri<br />

ilavelerle devam edilerek bifokal gözlük numarası belirlenir. Bifokal segment<br />

hasta uzak fiksasyondayken primer pozisyonda pupillaların ortasından yada az bir<br />

miktar altından geçmelidir.<br />

Bu grup hastalar da miyotik tedavisinden yarar görmektedirler, fakat daha<br />

önce bahsedilen yan etkilerden dolayı kullanımları sınırlı kalmaktadır.<br />

Cerrahi tedavi genellikle büyük ezodeviasyonu olan vakalara<br />

uygulanmaktadır. En çok tavsiye edilen cerrahi yaklaşım bimedial rektus<br />

geriletmesidir(23). Daha nadiren posterior fiksasyon sütürü uygulayan hekimler de<br />

vardır(24).<br />

Alternasyonu bulunmayan yada tek gözünde rezidüel ambliyopisi bulunan<br />

vakalarda cerrahi planlanırken, ambliyop göze geriletme–rezeksiyon düşünülür.<br />

Oysa her iki gözünde vizyonları birbirine yakın olan vakalarda bimedyal rektus<br />

geriletmesi tercih edilmektedir<br />

AK/A ORANI :<br />

Bir birim akomodasyona karşı yapılan akomodatif konverjansı ifade<br />

etmektedir. En önemli özelliği çocukluk çağlarından presbiopik yaşlara kadar<br />

değişmeden sabit kalmasıdır. Normal olarak her bir diyoptri akomodasyona<br />

25


karşılık 3–5∆ konverjans ortaya çıkmaktadır. AK/A oranının bu normal değerlerin<br />

dışında olması halinde, aşırı konverjans yada konverjans azlığı ortaya çıkar.<br />

AK/A oranı üç farklı yöntem ile ölçülebilir (2);<br />

A) Klinik yöntem: Yakın fiksasyonda uzak fiksasyona oranla 12∆’ den daha<br />

fazla ezodeviasyon olması yüksek AK/A oranı olarak kabul edilir. Pratik ama<br />

güvenilir sonuç vermeyen bir yöntemdir.<br />

B) Heteroforya yöntemi: Aşağıdaki formüle dayanılarak ölçüm yapılmaktadır;<br />

AK/A = IPM + ( DY – DU ) / D<br />

AK/A oranı: akomodatif konverjans / akomodasyon oranı<br />

IPM: uzak fiksasyon sırasında ölçülen santimetre cinsinden interpupiller mesafe<br />

DY: yakın fiksasyonda (33 cm) yapılan prizma örtme testinin sonucu<br />

DU: uzak fiksasyonda (6 m) yapılan prizma örtme testinin sonucu<br />

D: 33 cm de yapılan akomodasyon miktarı (3.0 dioptri kabul edilir)<br />

DY–DU formülünün sonucu ezodeviasyonlarda (+) ile, ekzodeviasyonlarda (-) ile<br />

ifade edilir.<br />

C) Gradiyent yöntemi: 33 cm mesafede fiksasyon yapan hastada prizma örtme<br />

testi yapılır. Ardından hasta +3.0 dioptri gözlük takarken aynı mesafede ölçüm<br />

tekrarlanır. Đki ölçüm arasındaki fark üçe bölünerek AK/A oranı saptanır.<br />

26


3) KISMĐ REFRAKTĐF AKOMODATĐF EZOTROPYA<br />

Hastada varolan akomodasyonun şaşılığın tamamından değil, yalnızca bir<br />

kısmından sorumlu olduğu ezotropya çeşididir. Yapılan en doğru hipermetropik<br />

tashih ile kayma miktarı uzakta ve yakında 10∆ veya daha fazla azalmakta ancak<br />

refraktif akomodatif ezotropyanın aksine tamamen ortadan kalkmamaktadır(2).<br />

Klinik olarak fark edilebilen şaşılık genellikle 1–4 yaşları arasında başlar.<br />

Đlk olarak genellikle akomodatif olmayan tip tabloya hakimdir. Zamanla<br />

akomodatif komponent eklenerek kayma miktarında artış izlenir(25). Nadiren<br />

başlangıç akomodatif tiptedir ve gözlükleri ile tam düzelme sağlanan vakalarda<br />

zamanla akomodatif olmayan komponent ilave olarak hem kayma miktarında artış<br />

gözlenir, hemde uygun gözlük kullanımına rağmen kayma tam olarak<br />

düzeltilemez. Bu nedenle erken çocukluk dönemlerinde refraktif akomodatif ET<br />

tanısı alan nadir bazı vakalar zamanla kısmi refraktif akomodatif ET tanısı<br />

alabilirler(25).<br />

Kısmi refraktif akomodatif ET vakalarında vertikal kas fonksiyon<br />

bozuklukları (alt oblig hiperfonksiyonu vb…), dissosiye vertikal deviasyon (DVD)<br />

ve alfabetik şaşılık paternleri, diğer şaşılık türlerine nazaran daha sık<br />

izlenmektedir(26,27).<br />

Kısmi refraktif ET vakalarının tedavisinde ilk yapılması gereken, kırma<br />

kusurunun tam olarak düzeltilmesidir. Ambliyopi gelişmiş olan vakalarda uygun<br />

refraktif düzeltmenin yanında bilinen ambliyopi tedavi yöntemleri de<br />

uygulanmalıdır(28).<br />

Büyük ezodeviasyonu olan vakalarda cerrahi tedavi planlanır. Cerrahi<br />

girişim miktarı akomodatif olmayan kayma miktarına göre ayarlanmalıdır.<br />

Hastada varolan kayma miktarının tamamı cerrahi ile düzeltilirse, hasta operasyon<br />

sonrası hipermetropi nedeni ile gelişen bulanık görmesini düzeltmek amacı ile<br />

uygun gözlüğünü taktığında, ekzodeviasyon ortaya çıkacaktır.<br />

27


AKOMODATĐF OLMAYAN EZOTROPYALAR<br />

1) Esansiyel Đnfantil ET<br />

Hayatın ilk 6 ayında ortaya çıkan, büyük açılı (genellikle 30–60∆) ET<br />

olarak tanımlanır. Hastalarda genellikle belirgin bir kırma kusuru yoktur, bu<br />

nedenle hastalarda ki şaşılık miktarı ile refraksiyon derecesi paralellik<br />

göstermez(29).<br />

Đnfantil ezotropya genellikle akomodatif değildir ve AK/A oranı normal<br />

sınırlardadır(29).<br />

Strabismus nedeni ile vakaların %50‘ sinde ambliyopi gözlenmektedir.<br />

Ayrıca aşırı addüksiyon hareketi nedeni ile abdüksiyonda kısıtlılık, çapraz<br />

fiksasyon (sağa bakışta sol gözün, sola bakışta sağ gözün kullanması), alt oblig<br />

hiperfonksiyonu ve horizontal nistagmus gözlenebilir(33).<br />

Hastalar kayma açısının sabitlendiği en erken dönemde (tercihan ilk 12 ay<br />

içinde) cerrahi olarak tedavi edilmelidirler. Cerrahinin ardından ambliyopi<br />

açısından sık aralıklarla takip gerekmektedir(30,31,32).<br />

2) Basit ET<br />

Klinik olarak 2–4 yaşları arasında ortaya çıkan ve sıklıkla diplopinin eşlik<br />

ettiği ET çeşididir. Hastalarda genellikle belirgin bir kırma kusuru bulunmaz.<br />

Kayma açısı uzak ve yakında eşittir. Klinik olarak 6.sinir paralizisinden ayırt<br />

edilmelidir. Tedavisi cerrahi olarak yapılır.<br />

28


3) Konverjans Fazlalığına Bağlı ET<br />

Uzak fiksasyonda ortotropik, yakın fiksasyonda normal AK/A oranına<br />

rağmen ezotropyası bulunan vakalardır. Hastalarda genellikle belirgin kırma<br />

kusuru saptanmaz. Zamanla uzak fiksasyonda da ezotropya geliştirirler. Bu<br />

nedenle tedavileri cerrahidir(her iki iç rektus geriletmesi).<br />

4) Diverjans Yetmezliğine Bağlı ET<br />

Yakına bakışta kaymanın olmadığı, uzak fiksasyonda diverjans<br />

yetmezliğinin yol açtığı içe kaymanın mevcut olduğu ET çeşididir. Genellikle<br />

hastalarda belirgin bir kırma kusuru bulunmamaktadır. Tedavisi cerrahidir ve<br />

genellikle her iki dış rektusa rezeksiyon planlanır.<br />

5) Miyopi ile Birlikte Gözlenen ET<br />

Miyopik kırma kusuru bulunan hastaların % 3-5‘ inde etyolojisi tam<br />

olarak açıklanamamış akomodatif ET bulunmaktadır. Kayma miktarı miyopi<br />

derecesinden bağımsızdır. Tedavide hastaya en iyi binoküler görmesinin<br />

sağlanacağı en düşük miyopi derecesi verilmelidir.<br />

6) Siklik ET<br />

Şaşılığın en nadir gözlenen formlarından biridir. Kayma belirli bir siklusu<br />

takip etmektedir. 48-72 saat boyunca uzak ve yakın fiksasyonda ortotropik olan<br />

hasta bu sürenin sonunda yaklaşık 24–36 saat süren ET atağına girer. Atak<br />

süresince binoküler görme ortadan kalkar. Hastalarda genellikle belirgin bir kırma<br />

kusuru yoktur. Ambliyopi nadirdir. Kaymanın olduğu günlerde uygun prizma<br />

örtme testi yapılarak hastalara cerrahi tedavi planlanmalıdır(34,35).<br />

29


7) Akut Gelişen ET<br />

Đki farklı şekilde ortaya çıkabilir. Daha sık olarak gözlenen formunda<br />

hastalarda binoküler görme ve füzyonu kesintiye uğratan kornea perforasyonu ve<br />

kapak ödemi gibi nedenlerden ötürü gözün birkaç gün kapalı kalması sonucunda<br />

geniş açılı ET ve diplopi gelişir.<br />

Daha nadir gelişen ikinci formunda ise fiziksel ve emosyonel stres yada<br />

genel durum bozukluğu sonucunda, binoküler görme ve füzyon etkilenmediği<br />

halde geniş açılı ET ve diplopi gelişir.<br />

MĐKROTROPYA<br />

Monofiksasyon sendromu yada fiksasyon disparitesi olarak da adlandırılan<br />

mikrotropya, binoküler tek görme mevcudiyetinde 10∆ ve daha az kaymanın<br />

bulunması anlamına gelmektedir. Genellikle konjenital ET tedavisi sonrasında<br />

ortaya çıkmaktadır(36).<br />

Vakaların % 90‘ı ezotropya, % 10‘ u ise ekzotropya şeklindedir. Kayan<br />

gözde ki santral süpresyon skotomu diplopi gelişimini engellemektedir. Bu<br />

nedenle tabanı dışarıda 4∆ testi ve bagolini’nin çizgili camları kullanılarak santral<br />

süpresyon skotomunun tespit edilmesi tanıda hayati önem taşır(37).<br />

Klinik olarak hastalarda küçük açılı kaymanın yanısıra anizometropi ve<br />

ambliyopi gözlenmektedir. Anizometropinin derecesine göre ambliyopi derinliği<br />

değişiklik göstermektedir.<br />

Mikrotropya tedavisi kırma kusurunun düzeltilmesi ve ambliyopinin<br />

uygun yöntemler ile düzeltilmesine dayanır. Cerrahi tedavinin yeri yoktur(36).<br />

30


NĐSTAGMUS BLOKAJ SENDROMU<br />

Konverjans mekanizması yardımı ile nistagmusun bloke edilmesi ve buna<br />

bağlı olarak hastalarda çeşitli derecelerde ezotropyanın ortaya çıkmasıdır.<br />

Nistagmus genellikle silkinti (jerky) vasfındadır(38).<br />

Addüksiyon yapan gözde nistagmus azalırken, abdüksiyon esnasında<br />

nistagmus artar. Baş fiksasyon yapan göz tarafına doğru dönme eğilimindedir.<br />

Konverjans mekanizmasına bağlı olarak çeşitli derecelerde ezotropya ve ambliyopi<br />

ortaya çıkmaktadır. Tedavi ezotropya cerrahisine dayanmaktadır.<br />

CERRAHĐ TEDAVĐ PRENSĐPLERĐ<br />

Şaşılık cerrahisi uygulanacak bir vakada üç ana amaç hedeflenmektedir;<br />

binoküler tek görme, daha iyi bir estetik görünüm ve ortotropyanın sağlanması için<br />

yeterli füzyonal verjans amplütüdleri ile birlikte periferik füzyonun elde edilmesi.<br />

Şaşılık cerrahisinde ki ameliyat çeşitleri üç ana gruba ayrılmaktadır; adale<br />

kuvvetinin azaltılması, adale kuvvetinin arttırılması ve adalenin yerinin<br />

değiştirilmesi (transpozisyon).<br />

Adale kuvvetini azaltan prosedürler; geriletme, arttırılmış geriletme(loop<br />

sütür), miyektomi, Z-miyotomi, santral tenotomi, ayarlanabilir sütür tekniği ve<br />

faden ameliyatıdır (posterior fiksasyon sütürü)(39).<br />

Adale kuvvetini arttıran prosedürler ise; rezeksiyon, ilerletme ve katlama<br />

teknikleridir(39).<br />

31


Limbal kesili yaklaşımlar forniksten yapılan kesilere oranla daha kolay bir<br />

tekniğe sahiptir. Ayrıca sınırlı tenon kapsülü ve elastik olmayan konjonktivaya<br />

sahip yaşlı hastalarda konjonktivanın parçalanma ihtimalini azaltır. Dokuda<br />

herhangi bir nedenle gelişmiş kontraksiyon varlığında konjonktivanın<br />

geriletilmesine olanak tanır(40).<br />

Forniksten yapılan kesiler ise kaslara daha kolay ve daha hızlı ulaşılmasını<br />

sağlar. Hastaya limbal kesilere oranla daha az rahatsızlık hissi verir.<br />

Konjonktivanın damarsal desteğini korur ve oluşan yaranın sütür ile kapatılması<br />

gerekmeyebilir. Ancak bu yöntem daha çok tecrübe gerektirir ve orbita yağ<br />

dokusuna zarar vermemek için, limbusun 8mm gerisinden daha uzağa kesi<br />

yapmamak gerekir(41).<br />

Kas tendonunun ön sınırından yapılan kesilere dayanan Swan prosedürü<br />

ise cerrahi sonrasında limbus ile kas yapışma yeri arasında konjonktiva altında<br />

belirgin skarlaşmaya sebeb olduğundan, günümüzde artık tercih edilmemektedir.<br />

Cerrahiden önce mutlaka post operatif diplopi testi yapılmalıdır. Bu<br />

şekilde hastanın cerrahi sonrası çift görme potansiyeli değerlendirilmiş olunur.<br />

Eğer hasta çift görecekse, bu takdirde çift görmeyeceği ölçüde kayma düzeltilmeli<br />

yada operasyondan vazgeçilmelidir.<br />

Cerrahiden önce dikkat edilmesi gereken bir diğer hususta hastanın<br />

konverjans yeteneğidir. Konverjansı iyi olmayan ezotrop bir hastanın iç<br />

rektuslarına maksimum geriletme yapılmamalıdır. Aksi takdirde hastanın<br />

konverjans yeteneği daha da bozulur. Konverjansı sınırlı olan vakalarda orta düzey<br />

iç rektus geriletmesi ile beraber dış rektus rezeksiyonu düşünülmelidir.<br />

Cerrahi öncesi göz hareketlerinde kısıtlılık tespit edilen vakalara, genel<br />

anestezi altında iken traksiyon testi yapılmalıdır. Bu test sayesinde, tespit edilen<br />

kısıtlılığın nedeninin bir skar dokusuna ait olup olmadığı belirlenir. Eğer böyle bir<br />

durum mevcut ise skar dokusunun açılması gerekecektir.<br />

Yapılacak ameliyat miktarını belirleyen kesin bir ölçüt yoktur. Ameliyat<br />

miktarı, cerrahın bilgi ve tecrübesine göre değişkenlik gösterebilir. Operasyonlarda<br />

32


kaslara yapılacak müdahale miktarı için rehber olarak genel kabul gören,<br />

Amerikan Oftalmoloji Akademisi tarafından bildirilen cetvellerdir. Erişkinlere<br />

yapılacak cerrahinin sınırları, çocuklara oranla daha geniş tutulmalıdır. Adale<br />

kuvvetinin azaltılması, adale kuvvetinin arttırılmasına oranla daha etkilidir. Derin<br />

ambliyopisi bulunan bir hastada yapılacak horizontal kas cerrahisinde, gözler bir<br />

miktar ezotrop olacak şekilde bırakılmalıdır.<br />

Ezotropyalarda iç rektusa yapılacak en az geriletme miktarı 4mm, en çok<br />

yapılabilecek miktar ise 8mm‘dir. Dış rektusa yapılacak en az rezeksiyon yine 4<br />

mm iken, yapılabilecek en fazla rezeksiyon ise 10mm’dir. Asgari sınırlardan daha<br />

az yapılan müdahaleler etkisizdir. Azami sınırların üzerine çıkıldığında ise glob<br />

hareketlerinde kalıcı bozukluklar ortaya çıkacaktır.<br />

50∆’ ye kadar olan kaymalarda iki kas müdahalesi genellikle yeterli<br />

olurken, 50∆ ile 75∆ arasındaki kaymalarda üç kas müdahalesine ihtiyaç<br />

duyulacaktır. 75∆’ den fazla kaymalarda dört kas müdahalesi gerekir ve genelde<br />

iki farklı seans cerrahi planlanır(aynı seansta dört kasa birden müdahale tercih<br />

edilmemektedir).<br />

Hastalara yapılacak en az bilateral geriletme girişimi, kayma miktarında<br />

ortalama 15-20∆’ lik düzelme sağlayacaktır. En fazla bilateral girişim ise ortalama<br />

45-50∆ düzelme sağlayacaktır.<br />

Geriletme ve rezeksiyonun beraber uygulandığı en az kombine girişimi,<br />

kayma miktarını 20-25∆ düzeltirken; en fazla kombine girişimi kayma miktarını<br />

55-60∆ düzeltecektir.<br />

Bir tek göze geriletme-rezeksiyon ameliyatı yapılan hastaların kayma<br />

dereceleri 3-7 günde son şeklini alırken, iki göze yapılan müdahalelerde 10-14 gün<br />

geçmeden kayma derecesi son şeklini almaz. Siklovertikal kas cerrahisi yapılan<br />

hastalarda ise motor ve duyusal stabilizasyona ancak 4-6 haftada ulaşılmaktadır.<br />

Şaşılık cerrahisinde en çok korkulan komplikasyon sütür iğnesi nedeni ile<br />

oluşan glob perforasyonudur(42). Bunun dışında hemoraji, arka tenon kapsülü<br />

hasarı, epitel inklizyon kistleri, ön segment iskemisi(43), az yada aşırı düzeltme<br />

33


(en sık gözlenen komplikasyon), sütür yerinde abse, kas kaybı (en fazla iç<br />

rektus)(44) ve orbital sellülit gibi komplikasyonlara karşı cerrah dikkatli olmalıdır.<br />

34


GEREÇ <strong>VE</strong> YÖNTEM<br />

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi II. Göz Hastalıkları<br />

Kliniği Şaşılık biriminde Ocak 2001–Ocak 2006 yılları arasında ET ve ambliyopi<br />

tanıları ile takip edilen 159 hasta çalışma kapsamına alındı. Hastaların 86 ‘sına<br />

ambliyopi nedeni ile kapama tedavisi uygulanırken, diğer 73 hastaya ise ET nedeni<br />

ile cerrahi tedavi uygulandı.<br />

Hastaların poliklinik muayene kartları retrospektif olarak incelenerek<br />

demografik özellikleri, şaşılık muayene bulguları, şaşılık türü, rutin göz muayene<br />

bulguları, uygulanan ambliyopi kapama tedavisi, kapama tedavisi kontrol muayene<br />

bulguları, yapılan ameliyat bilgileri ve ameliyat sonrası kontrol muayene bulguları<br />

elde edildi.<br />

Ambliyopi tanısı nedeni ile kapama tedavisi kapsamına alınan 86 hasta,<br />

strabismik ambliyopi ve strabismik anizometropik ambliyopi olarak iki grupta<br />

incelendi. Tüm hastalarda tek taraflı ambliyopi mevcuttu.<br />

ET tanısı ile takip edilen ve cerrahi tedavi uygulanan 73 hasta, refraktif<br />

olmayan akomodatif ET (yüksek AK/A oranı) ve kısmi refraktif akomodatif ET<br />

olarak iki grupta incelendi.<br />

AK/A oranı heteroforya yöntemi ile ölçüldü. Kısmi refraktif akomodatif<br />

ET vakaları klinik olarak hipermetropik kırma kusuru tam olarak düzeltildiğinde<br />

yakındaki kayması uzaktaki kaymasına kıyasla en az 10∆ azalan ama tam olarak<br />

ortadan kaldırılamayan vakalar olarak tanımlandı.<br />

Tam akomodatif ET, konjenital ET, alfabetik paternli ET, inkomitan ET,<br />

konsekütif ET ve organik ambliyopi vakaları çalışma kapsamına dahil edilmedi.<br />

Ayrıca daha önceden ameliyat olan yada ambliyopi tedavisi ve cerrahi tedavi<br />

sonrası takiplerine en az 6 ay düzenli devam etmeyen vakalar çalışma kapsamına<br />

alınmadı.<br />

35


Ambliyopi kriteri olarak aynı hastanın iki gözünün en iyi düzeltilmiş<br />

görme keskinliklerinin arasında Snellen uzak okuma eşeline göre en az iki standart<br />

sıra veya daha fazla sıra farkının olması (≥ 0.2 logMAR) kabul edildi(1).<br />

Ambliyopi tedavisi uygulanan tüm vakaların tedavi başlangıcındaki ve tedavi<br />

sonundaki görme keskinlikleri logMAR eşdeğerine çevrildi ve görme<br />

keskinliğindeki artış miktarları logMAR değerleri ile de hesaplandı.<br />

Anizometropi kriteri olarak her iki göz arasında sferik veya silindirik<br />

olarak en az 1 dioptri veya daha fazla kırma kusuru farkının bulunması esas<br />

alındı(6).<br />

Her iki gözdeki refraksiyon kusuru ve gözler arasındaki refraksiyon farkı<br />

(sferik değer + silindirik değer/2) formülü ile sferik eşdeğerine çevrilerek<br />

hesaplandı(6).<br />

Ambliyopi tedavisi amacı ile yapılan kapama tedavisinde yaşı kadar hafta<br />

kuralına uyuldu(4,45). Gün içindeki kapama süresi ise 4 saat (kısmi kapama) ve 24<br />

saat (tam gün kapama) olacak şekilde ayarlandı(4,45). Kapama tedavisinin<br />

kontrolleri 1, 3, 6 ve 12. aylarda yapılarak gerekli görülen vakalarda kapama<br />

tedavisi tekrar edildi.<br />

Şaşılık miktarı tespitinde uzak fiksasyon esnasındaki primer bakış<br />

pozisyonunda prizma örtme testi ile belirlenen kayma miktarı (var olan<br />

hipermetropik kırma kusuru düzeltildikten sonra) esas alındı. Ameliyat sonrası<br />

birinci gün, birinci hafta, birinci ay ve altıncı ay kontrolleri yine prizma örtme testi<br />

ile yapıldı.<br />

Hastalardaki binoküler tek görme varlığı, sinoptofor, titmus ve TNO<br />

testleri ile ölçüldü. Sonuçlar simultane algılama, füzyon, kaba stereopsis ve<br />

stereopsis olarak dört grupta değerlendirildi.<br />

Kapama tedavisinde istenen sonuç, Snellen uzak okuma eşeline göre en az<br />

2 standart sıra veya daha fazla sıra (≥ 0.2 logMAR) vizyon kazancının olmasıydı.<br />

Ameliyat sonrası istenen sonuç ise uzak fiksasyon esnasındaki primer bakış<br />

pozisyonunda ± 10∆ kaymanın elde edilmesi olarak belirlendi.<br />

36


Cerrahi tedavi uygulanan vakalara; bilateral geriletme, tek taraflı geriletme<br />

ve rezeksiyon, bilateral geriletme ve rezeksiyon yapıldı. Cerrahi esnasında adaleler<br />

skleraya 6.0 vicryl ile sütüre edildi. Konjonktivalar 8.0 ipek ile kapatıldı. Cerrahi<br />

sonrası gözlere 2 hafta süre ile %1‘ lik deksametazon damla (3*1) ve %0.3‘ lük<br />

ofloksasin damla (5*1) uygulandı.<br />

Kapama tedavisi sonuçları üzerine etkileri araştırılan faktörler; tedaviye<br />

başlangıç yaşı, cinsiyet, başlangıç görme keskinliği, ambliyopi türü ve yapılan<br />

kapama miktarı idi.<br />

Cerrahi tedavi sonuçları üzerine etkileri araştırılan faktörler ise; yaş,<br />

cinsiyet, hipermetropik kırma kusuru miktarı, kaymanın başlangıç yaşı, horizontal<br />

kayma miktarı, binoküler tek görme varlığı, ameliyat yaşı ve şaşılık türü idi.<br />

Kapama tedavisi ve cerrahi tedavi sonuçları ve bu faktörler arasındaki<br />

ilişkiler; Spearman korelasyon analizi, Pearson korelasyon analizi, bağımlı t testi<br />

ve ki-kare testleri ile değerlendirildi.<br />

37


A) AMBLĐYOPĐ TEDAVĐSĐ<br />

BULGULAR<br />

Çalışma kapsamına alınan 86 hastanın 34‘ ü kız (%39,50), 52‘ si erkek<br />

(%60,50) çocukları idi. Kapama tedavisi başlangıcındaki yaşları 3-10 yıl arasında<br />

değişen hastaların yaş ortalaması 6,1 ± 2,1 yıl idi. Ortalama takip süresi 28,7 ±<br />

14,1 ay (12-60 ay) olarak saptandı(Tablo 1).<br />

Tablo 1: Hastaların kapama tedavisi ortalama başlangıç yaşları<br />

Hasta Grubu<br />

38<br />

Kapama Tedavisi Ortalama<br />

Başlangıç Yaşı<br />

Strabismik Ambliyopi 5,1 ± 1,7<br />

Strabismik Anizometropik<br />

Ambliyopi<br />

5,3 ± 2,1<br />

Hastaların 40‘ ında strabismik ambliyopi (%46,50), 46‘ sında ise<br />

strabismik anizometropik ambliyopi (%53,50) bulunmaktaydı(Tablo 2).<br />

Tablo 2: Hastaların ambliyopi türlerine göre dağılımları<br />

Hasta Grubu<br />

Hasta<br />

Sayısı<br />

Strabismik Ambliyopi 40 %46,50<br />

Strabismik Anizometropik<br />

Ambliyopi<br />

%<br />

46 %53,50


Kapama tedavisine başlangıç yaşının sonuç görme keskinliği üzerine<br />

etkileri incelendiğinde, her iki hasta grubunda da tedavi başlangıç yaşının sonuç<br />

görme keskinliği üzerine etkisinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu<br />

görüldü(strabismik ambliyopide r = -0,240 p = 0,012; strabismik anizometropik<br />

ambliyopide r = -0,720 p = 0,030; Spearman korelasyon analizi) (Tablo 3).<br />

Tablo 3: Tedavi başlangıç yaşının sonuç görme keskinliği üzerine etkisi<br />

Hasta Grubu<br />

Tedaviye<br />

Başlangıç<br />

Yaşı<br />

39<br />

Sonuç Görme<br />

Keskinliğindeki Artış<br />

Strabismik Ambliyopi 5,1 ± 1,7 4,1 ± 0,4 standart sıra<br />

(0,41 ± 0,04 logMAR)<br />

Strabismik Anizometropik<br />

Ambliyopi<br />

p = Spearman korelasyon analizi<br />

5,3 ± 2,1<br />

4,3 ± 0,6 standart sıra<br />

(0,43 ± 0,06 logMAR)<br />

p değeri<br />

r = -0,240<br />

p = 0,012<br />

(anlamlı)<br />

r = -0,720<br />

p = 0,030<br />

(anlamlı)<br />

86 hastanın 45‘ ine (%52,30) yaşına uygun hafta kuralına uyulacak şekilde<br />

tam gün kapama (24 saat), 41‘ ine ise (%47,70) yine aynı kurala uyularak kısmi<br />

kapama (4 saat) uygulandı. Tam gün kapama tedavisi uygulanan hastaların<br />

başlangıç görme keskinliği ortalaması 0,32 ± 0,17 Snellen sırası (= 0,50 ± 0,21<br />

logMAR) olup, tedavi sonunda 0,76 ± 0,20 Snellen sırası (= 0,13 ± 0,34 logMAR)<br />

olarak tespit edildi. Kısmi kapama tedavisi uygulanan hastaların başlangıç görme<br />

keskinliği ortalaması 0,30 ± 0,15 Snellen sırası (= 0,52 ± 0,09 logMAR) olup,<br />

tedavi sonunda 0,63 ± 0,20 Snellen sırası (= 0,20 ±0,34 logMAR) olarak tespit<br />

edildi. Grupların görme sonuç keskinliğindeki artış düzeyleri , istatistiksel açıdan<br />

anlamlıydı (sırasıyla p=0,000 , p=0,000; bağımlı t testi)(Tablo 4). Đstatistiksel


olarak anlamlılık, her iki kapama tedavisi yönteminin de ambliyopi tedavisinde<br />

etkin birer yöntem olduğunu göstermektedir.<br />

Tablo 4: Kapama tedavisi sürelerine göre görme keskinliği değişimi (LogMAR)<br />

Hasta Grubu<br />

Başlangıç Görme<br />

Keskinliği<br />

40<br />

Sonuç Görme<br />

Keskinliği<br />

p değeri<br />

Tam Gün Kapama (n=45) 0,50 ± 0,21 0,13 ± 0,34 p=0,000<br />

Kısmi Kapama (n=41) 0,52 ± 0,09 0,20 ± 0,34 p=0,000<br />

Kapama tedavisi uygulanan hastaların başlangıç görme keskinliği düzeyi<br />

ile görme keskinliğindeki artış miktarı arasında kuvvetli bir korelasyon tespit<br />

edilmiştir (r = 0,639, p = 0,000; Pearson korelasyon analizi). Bu korelasyon<br />

uyarınca, hastanın tedavi başlangıcı görme keskinliği ne kadar az ise, tedavi sonu<br />

görme keskinliğindeki artış miktarı o kadar fazla olmaktadır. Başlangıç görme<br />

keskinliği, kapama tedavisi için bir başarı kriteri olarak yorumlanamaz. Ancak<br />

tedavi sonucunu etkileyen önemli bir fakör olarak belirlenmiştir(Şekil 1).


Şekil 1: Başlangıç görme keskinliğinin sonuç görme keskinliği artışı<br />

üzerine etkisi(logMAR).<br />

Görme Keskinliği Artışı(logMAR)<br />

0,7<br />

0,6<br />

0,5<br />

0,4<br />

0,3<br />

0,2<br />

0,1<br />

0<br />

0,2 0,3 0,4 0,5 0,6 0,7<br />

Başlangıç Görme Keskinliği(logMAR)<br />

Kapama tedavisi uygulanan hastalarda en belirgin görme keskinliği artışı<br />

ilk 3 ay içerisinde olmaktadır. Kapama tedavisine devam edilen hastalarda 6. ay<br />

ve 1. yıl da görme keskinliği artışı devam etmekle birlikte, ilk 3 ay da gözlenen<br />

artış miktarı kadar olmamaktadır(Tablo 5).<br />

41


Tablo 5: Hasta gruplarının görme keskinliklerindeki değişimler (logMAR)<br />

Hasta Grubu<br />

Başlangıç<br />

Görme<br />

Keskinliği<br />

42<br />

3.ay Görme<br />

Keskinliği<br />

6. ay Görme<br />

Keskinliği<br />

1. yıl Görme<br />

Keskinliği<br />

Strabismik Ambliyopi 0,50 ± 0,32 0,17 ± 0,33 0,14 ± 0,32 0,07 ± 0,21<br />

Strabismik Anizometropik<br />

Ambliyopi<br />

0,56 ± 0,23 0,18 ± 0,27 0,20 ± 0,34 0,10 ± 0,24<br />

Kapama tedavisi sonunda ambliyopi türleri açısından başarı oranları ayrı<br />

ayrı incelendiğinde (2 standart sıra veya daha fazla sıra artış gösteren vakalar)<br />

( ≥ 0,2 LogMAR), strabismik ambliyopi grubunda 40 hastanın 29‘ u (%72,50),<br />

strabismik anizometropik ambliyopi grubunda ise 46 hastanın 35‘ i (%76,10)<br />

başarılı bulundu. Gruplar arasında başarı oranları karşılaştırıldığında istatistiksel<br />

açıdan fark bulunmadı(p = 0,462; ki-kare testi)(Tablo 6).<br />

Tablo 6: Hasta gruplarına göre kapama tedavisi başarısı<br />

Hasta Grubu Başarı Oranı<br />

Strabismik Ambliyopi %72,50<br />

Strabismik Anizometropik Ambliyopi %76,10<br />

Tüm hastalar ele alındığında başlangıç görme keskinlikleri 0,30 ± 0,24<br />

Snellen sırası (= 0,52 ± 0,21 logMAR) iken, kapama tedavisi sonunda 0,70 ± 0,20<br />

Snellen sırası (= 0,15 ± 0,34 logMAR) düzeyine ulaşmıştır. Başlangıç ve sonuç<br />

görme keskinlikleri arasındaki 4,2 ± 3,1 standart sıra (= 0,42 ± 0,31 logMAR) artış<br />

düzeyi istatistiksel açıdan anlamlıdır ve kapama tedavisinin çocukluk dönemi


ambliyopilerinde etkin bir tedavi yöntemi olduğunu düşündürmektedir(p = 0,000;<br />

bağımlı t testi)(Tablo 7).<br />

Tablo 7: Tüm hastalarda kapama tedavisinin sonuç görme keskinliği üzerine etkisi<br />

Hasta<br />

Sayısı<br />

Başlangıç Görme<br />

Keskinliği<br />

43<br />

Sonuç Görme<br />

Keskinliği<br />

86 0,52 ± 0,21 0,15 ± 0,34 0,000<br />

P<br />

(logMAR)<br />

Kapama tedavisine başlangıç yaşı, cinsiyet, başlangıç görme keskinliği,<br />

ambliyopi türü ve gün içi kapama süresinin karşılaştırıldığı istatistiksel analizde;<br />

cinsiyet ve ambliyopi türünün sonuç görme keskinliği üzerine etkili olmadığı<br />

görüldü (p> 0,05).<br />

Kapama tedavisine başlangıç yaşı, gün içi kapama miktarı ve başlangıç<br />

görme keskinliğinin sonuç görme keskinliği üzerine istatistiksel olarak anlamlı<br />

etki ettiği görüldü (sırasıyla p = 0,02, p = 0,00, p = 0,00).


B) CERRAHĐ TEDAVĐ BULGULARI<br />

Çalışma kapsamına alınan 73 hastanın 40‘ ı non refraktif akomodatif ET,<br />

33’ ü ise kısmi refraktif akomodatif ET hastalarıydı. Hastaların 34‘ ü kız<br />

(%46,60), 39‘ u ise erkek (%53.40) çocukları idi.<br />

Hastaların hipermetropik kırma kusuru değerlendirildiğinde, non refraktif<br />

akomodatif ET vakalarının +1 dioptri ve altında olduğu, kısmi refraktif akomodatif<br />

ET vakalarının ise +2 dioptri ve üstünde olduğu görüldü. Hastaların 9 tanesinde<br />

hipermetropik kırma kusuru + 4.0 dioptrinin üzerindeydi(Tablo 8).<br />

Tablo 8: Hastaların hipermetropik kırma kusuru dağılımı<br />

Hasta Grubu Dioptri Hasta Sayısı %<br />

Non-Refraktif Akomodatif ET + 1,0 ve altı 40 %54,80<br />

Kısmi Refraktif Akomodatif ET<br />

+ 2,0 ve + 4,0<br />

arası<br />

44<br />

24 %32,90<br />

Kısmi Refraktif Akomodatif ET + 4,0 ve üzeri 9 %12,30<br />

Çalışma kapsamına alınan 73 hastanın 49‘ una binoküler tek görme<br />

muayenesi başarı ile gerçekleştirildi. 49 hastanın 38‘ inde ameliyat öncesi<br />

binoküler tek görme mevcuttu. Binoküler tek görmesi olan vakalarda cerrahi<br />

başarısı binoküler tek görmesi olmayan vakalara kıyasla istatistiksel açıdan<br />

anlamlıydı(p = 0,02; ki-kare testi)(Tablo 9).


Tablo 9: Binoküler tek görme varlığının cerrahi başarısı üzerine etkileri<br />

Binoküler Tek Görme Hasta Sayısı<br />

45<br />

Başarılı Cerrahi<br />

Sayısı<br />

Var 38 (%77,55) 31 (%81,60)<br />

Yok 11 (%22,45) 7 (%63,60)<br />

Yaşları 3-10 arasında değişen hastaların kayma başlangıç yaşları 1-8 yaş<br />

arasında değişiyordu(Tablo 10).<br />

Tablo 10: Hastaların kayma başlangıç yaşları<br />

Kayma Başlangıç Yaşı Hasta Sayısı %<br />

1-5 Yaş Arası 61 %83,50<br />

6-8 Yaş Arası 12 %16,50<br />

Hastaların ameliyat öncesi primer pozisyondaki horizontal kayma<br />

miktarları 20-80∆ arasında değişiyordu(ortalama 43,7∆). Horizontal kayma<br />

miktarı 50∆’nin altında olan vakaların cerrahi başarısı, 50∆’nin üzerinde olan<br />

vakaların cerrahi başarısına kıyasla istatistiksel olarak anlamlıydı. Đstatistiksel<br />

olarak anlamlılık horizontal kayma miktarı 50∆’nin altında olan vakalarda cerrahi<br />

başarısının daha fazla olmasından kaynaklanmaktadır (p=0,01; ki-kare testi)<br />

(Tablo 11).


üzerine etkileri<br />

Tablo 11: Ameliyat öncesi horizontal kayma miktarının cerrahi başarısı<br />

Horizontal<br />

Kayma Miktarı<br />

Hasta Sayısı<br />

46<br />

Başarılı Cerrahi<br />

Sayısı<br />

20-50∆ 47 40 %85,10<br />

50-80∆ 26 16 %61,50<br />

Hastaların ameliyat yaşları 4-10 arasında değişiyordu. Ameliyat yaşı ile<br />

cerrahi başarısı arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmadı(p>0,05; ki-<br />

kare testi)(Tablo 12).<br />

Tablo 12: Hastaların ameliyat yaşlarının cerrahi başarısı üzerine etkileri<br />

Yaş Aralığı Hasta Sayısı<br />

Başarılı Cerrahi<br />

Sayısı<br />

4 – 7 31 23 %74,20<br />

7 – 10 42 33 %78,60<br />

Non refraktif akomodatif ET grubuna ait 40 hastanın 31’ inde, kısmi<br />

refraktif akomodatif ET grubuna ait 33 hastanın ise 25’ inde başarılı cerrahi tedavi<br />

sonuçları elde edildi. Her iki şaşılık alt grubunun cerrahi başarıları arasındaki fark<br />

istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı(p>0,05; ki-kare testi)(Tablo 13).<br />

%<br />

%


Tablo 13: Hasta gruplarındaki cerahi tedavi başarısı sonuçları<br />

Hasta Grubu<br />

Hasta<br />

Sayısı<br />

47<br />

Başarılı Cerrahi<br />

Sayısı<br />

Non-Refraktif Akomodatif ET 40 31 77,50%<br />

Kısmi Refraktif Akomodatif ET 33 25 75,75%<br />

Çalışma kapsamına alınan 73 hastanın tümü incelendiğinde, ameliyat<br />

sonrası 56 hastada (%76,70) istenen düzeyde, 17 hastada (% 23,30) ise istenmeyen<br />

düzeyde kayma elde edildi(Tablo 14).<br />

Tablo 14: Tüm hastalarda cerrahi tedavi başarısı sonucu<br />

Hasta Sayısı Başarılı Cerrahi Sayısı %<br />

73 56 %76,70<br />

Ameliyat sonrası istenen sonuç elde edilen ve edilmeyen hastaların yaş,<br />

cinsiyet, hipermetropik kırma kusuru miktarı, binoküler tek görme, kayma<br />

başlangıç yaşı, horizontal kayma miktarı, ameliyat yaşı ve şaşılık türü gibi<br />

özelliklerin karşılaştırıldığı istatistiksel analizde; her iki hasta grubunda da yaş,<br />

cinsiyet, hipermetropik kırma kusuru miktarı, kayma başlangıç yaşı, ameliyat yaşı<br />

ve şaşılık türünün cerrahi tedavi başarısı üzerine istatistiksel olarak anlamlı etki<br />

etmediği görüldü(p>0.05; ki-kare testi).<br />

Horizontal kayma miktarı ve binoküler tek görme miktarının ise her iki<br />

hasta grubunda da ameliyat başarısını istatistiksel anlamlı olarak etkilediği<br />

görüldü( sırasıyla p=0,01, p=0,02; ki-kare testi).<br />

%


Đstatistiksel olarak anlamlılık; binoküler tek görmeye sahip hastalarda<br />

cerrahi başarısının daha fazla, horizontal kayma miktarı fazla olan hastalarda ise<br />

cerrahi başarısının daha az olmasından kaynaklanmaktadır.<br />

48


TARTIŞMA<br />

Çocukluk dönemi ezodeviasyonları oftalmologların karşılaştıkları en sık<br />

şaşılık problemidir. Tedavi öncesi hastaların ayrıntılı şekilde değerlendirilmelisi<br />

ile ambliyopi ve kayma miktarı en doğru şekilde düzeltilip, sonuçta binoküler tek<br />

görme ve istenilen düzeyde kozmetik düzeltmeye ulaşılabilinir.<br />

Ambliyopi tedavisinde kesin kabul görmüş bir kapama tedavisi formülü<br />

bulunmamaktadır. Bu nedenle her hasta kendi içinde farklı değerlendirilmelidir.<br />

Genellikle kapama tedavisinin süresi yaşına göre hafta olacak şekilde<br />

belirlenmekle beraber, kesin süre hastanın tedaviye verdiği yanıta göre hekim<br />

tarafından tespit edilir(45). Bu sürenin aşılması durumunda kapatılan gözde<br />

ambliyopi gelişebilmektedir. Kapama tedavisine genellikle her iki gözde görme<br />

eşit olana kadar veya en az 3 aylık bir süre içinde ambliyop gözde görmenin<br />

artmadığı tespit edilene kadar devam edilmesi uygundur(46,47). Gün içinde<br />

yapılacak kapama tedavisi süresi için de katı kurallar bulunmamaktadır. Kısmi<br />

yada tam gün kapama yapılması hekim tarafından hastanın tedaviye verdiği yanıta<br />

göre ayarlanmalıdır. Tedaviye verilen yanıt sonucunda, kapama tedavisi bir yada<br />

birkaç kez daha tekrarlanabilir. Đstenen görme düzeyine ulaşıldığında bu durumun<br />

korunmasını sağlamak için kapama tedavisi kontrollü olarak azaltılmalıdır. Amaç<br />

istenen görme keskinliğini idame ettirecek minimum kapama tedavisini<br />

uygulamaktır. Kapama tedavisine bu kurallara uyulmak kaydıyla 10-12 yaşlarına<br />

kadar devam edilebilir(45).<br />

Kapama tedavisine verilecek yanıtta hastanın yaşı önemli bir rol<br />

oynamaktadır. Đlk 5 yaş avantajlı dönemdir. 5 yaşından sonra başlanan kapama<br />

tedavilerinde görme artışı gittikçe zorlaşmaktadır(4).<br />

Kapama tedavisinin en büyük zorluklarından biri vakaların tedaviye olan<br />

uyumudur. Ebeveynlerin tüm ısrarlarına rağmen birçok vakada önerilen kapama<br />

saatlerine uyulmadığı bilinmektedir. Scott WE ve arkadaşlarının yaptığı bir<br />

49


çalışmada hastalar kapama tedavisi esnasında elektronik olarak monitörize<br />

edilmişler ve kapama tedavisine uyumlarının %63 olduğu belirlenmiştir(48).<br />

Yapmış olduğumuz çalışmada, ambliyopi amaci ile yapılan kapama<br />

tedavisinde başarı oranları strabismik ambliyopide %72,50, strabismik<br />

anizometropik ambliyopide %76,10, tüm hastaların genelinde ise %74,40 olarak<br />

belirlenmiştir ve bu değerler diğer çalışmalarla uyumlu bulunmuştur.<br />

Ezotropyalarda kapama tedavisinin sonuçlarının araştırıldığı çeşitli çalışmalarda<br />

sırasıyla %80,30, %85,20 ve %83 değerleri elde edilmiştir(49,50,51). Başarı<br />

sonuçlarımız literatürde bildirilen birçok sonuç ile benzerdir ve kapama<br />

tedavisinin ambliyopi tedavisinde etkili bir yöntem olduğunu göstermektedir.<br />

Kapama tedavisi uygulanan hastalarda, en belirgin görme keskinliği artışı<br />

ilk 3 ayda gözlenmektedir. Kapama tedavisine devam edilmesi durumunda 6. ay<br />

ve 1. yılda da görme keskinliklerinde artış devam etmekle birlikte, ilk 3 ayda<br />

gözlenen artış miktarı kadar olmamaktadır.<br />

Çalışma sonuçlarımız tam gün kapama yapılan hastalarda elde edilen<br />

görme keskinliği artışı düzeyinin, kısmi kapama yapılan hastalara göre daha fazla<br />

olduğunu göstermiştir(0,96 ± 0,11 logMAR). Ancak iki tedavi yöntemi arasındaki<br />

bu fark tam gün kapamanın, kısmi kapamaya göre daha etkili olduğu anlamına<br />

gelmemektedir. Đki yöntem arasındaki etkinlik düzeyinin tespiti için daha fazla<br />

hasta sayısına sahip benzer özellikteki iki gruba randomize kısmi ve tam gün<br />

kapama yapılması gerekmektedir.<br />

Yaptığımız çalışmada, başlangıç görme keskinliği ne kadar düşük ise,<br />

görme keskinliğindeki artışın o kadar fazla olduğu tespit edildi ve bu sonuçlar<br />

diğer çalışmalar ile uyumlu bulundu(52,53,54). Bu sonuçlar, görme keskinliği<br />

tedavi öncesinde yüksek olan olgularda, tedaviyle ulaşılacak görme düzeyinin<br />

tedavi öncesindeki düzeye daha yakın olması ile açıklanabilir.<br />

Yaptığımız çalışmada, ambliyopi türünün kapama tedavisi sonrası görme<br />

keskinliğinde artış açısından istatistiksel olarak anlamlı fark yaratmadığı saptandı<br />

ve diğer çalışmalar ile uyumlu bulundu(48,50,54).<br />

50


Ezotropyaların cerrahi tedavisinde ekstraoküler kaslara yapılacak<br />

müdahale miktarı için rehber olarak kabul gören kaynaklar, Amerikan Oftalmoloji<br />

Akademisi tarafından bildirilen cetvellerdir. Şaşılık cerrahisinde amaç, kaymanın<br />

öncelikli olarak fonksiyonel düzeltilmesi, daha sonra kozmetik olarak<br />

düzeltilmesidir(55).<br />

Çalışmamızda, cerrahi tedavi başarı oranları non refraktif akomodatif<br />

ezotropyalarda %77,50, kısmi refraktif akomodatif ezotropyalarda %75,75, tüm<br />

hastaların genelinde ise %76,70 olarak belirlenmiştir ve bu değerler diğer<br />

çalışmalarla uyumlu bulunmuştur. Ezotropyalarda başarı oranlarının araştırıldığı<br />

çeşitli çalışmalarda sırasıyla %72.90, %76.10, %61.90 ve %92.30 değerlerinin<br />

elde edildiği bildirilmiştir(56,57,58,59).<br />

Yaptığımız çalışmada, cerrahi öncesi kayma açısı miktarının her iki ET<br />

grubunda da ameliyat sonuçlarını istatistiksel olarak anlamlı etkilediği ve bunun<br />

diğer yayımlarla uyumlu olduğu görüldü. Şaşılık cerrahisinde sonuçları etkileyen<br />

faktörlerin araştırıldığı bir çalışmada, cerrahi sonucunu etkileyen en önemli<br />

faktörün preoperatif kayma açısı olduğu bildirilmiştir(60).<br />

Çalışmamızda, her iki ET grubunda da cerrahi yaşı, cinsiyet, kaymanın<br />

başlangıç yaşı, kırma kusuru miktarı, ameliyat öncesi ambliyopi birlikteliği,<br />

ameliyat öncesi ambliyopinin tedavi edilmesi gibi faktörlerin ameliyat sonuçlarını<br />

etkilemediği görüldü. Bunun aksine her iki grupta da horizontal kayma miktarı ve<br />

binoküler tek görme varlığının ameliyat sonuçlarını istatistiksel olarak anlamlı<br />

etkilediği tespit edildi. Benzer bir çalışmada, non refraktif akomodatif ET grubu<br />

hastalarında yaş, cinsiyet, kaymanın başlangıç yaşı, ameliyat yaşı, ameliyat öncesi<br />

ambliyopi varlığı ve kayma açısı miktarının ameliyat sonuçlarını etkilemediği, öte<br />

yandan binoküler tek görmesi iyi olan vakalarda ameliyat sonuçlarının daha iyi<br />

olduğu ileri sürülmüştür(56). Aynı zamanda kısmi refraktif akomodatif ET grubu<br />

hastalarında yaş, cinsiyet, kaymanın başlangıç yaşı, ameliyat yaşı ve ameliyat<br />

öncesi ambliyopi varlığının ameliyat sonuçlarını etkilemediği, bunun yanında<br />

51


inoküler tek görmesi iyi olanlarda ve kayma açısı yüksek olmayanlarda ameliyat<br />

sonuçlarının daha iyi olduğu ileri sürülmüştür (56).<br />

Çalışmamızda binoküler tek görme varlığının ameliyat sonuçlarını<br />

etkileyen önemli bir faktör olduğu tespit edildi ve diğer çalışmalarla uyumlu<br />

bulundu. Drewnoska A ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, binoküler tek<br />

görmesi olan ET vakalarında cerrahi tedavi başarısının, binoküler tek görmesi<br />

olmayan ET grubuna oranla çok daha yüksek olduğu belirtilmiştir(61). Ezotropya<br />

vakalarında cerrahi sonrası uzun dönem sonuçlarının araştırıldığı bir başka<br />

çalışmada ise, şaşılığın başlangıç yaşı ve binoküler tek görme varlığının uzun<br />

dönem sonuçlarını etkileyen en önemli iki faktör olduğu bildirilmiştir(62).<br />

Ameliyat yaşı ve ameliyat öncesi görme keskinliği ile ameliyat sonrası başarı<br />

arasındaki ilişkinin incelendiği bir çalışmada ise, her iki faktöründe ameliyat<br />

başarısını etkilemediği tespit edilmiştir(60).<br />

52


SONUÇLAR<br />

1. 3-10 yaş arasındaki ambliyopik hasta grubumuzda, kapama yöntemi ile<br />

yapılan tedavinin etkili bir yöntem olduğu tespit edildi.<br />

2. Genel olarak ambliyopi tedavisinde kısmi ve tam gün kapama uygulanan<br />

hastalarda istenen düzeyde görme artışı elde edilenlerin oranı %74,40<br />

olarak belirlendi.<br />

3. Kapama tedavisi başarı oranları, strabismik ambliyopi grubunda %72,50,<br />

strabismik anizometropik ambliyopi grubunda ise %76,10 olarak<br />

belirlendi. Gruplar arasında başarı oranları karşılaştırıldığında, istatistiksel<br />

olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0,05).<br />

4. Ambliyopik hasta grubunda cinsiyet ve ambliyopi türünün, kapama<br />

tedavisi sonuçları üzerine istatistiksel olarak anlamlı etki etmediği görüldü<br />

(p>0,05).<br />

5. Ambliyopi tedavisi amacı ile kapama uygulanan hastalarda, sonuç görme<br />

keskinliğini belirleyen faktörler; tedavi başlangıç yaşı, gün içi kapama<br />

miktarı ve başlangıç görme keskinliği olarak tespit edildi (sırasıyla<br />

p=.0,02, p=0,00, p=0,00)<br />

6. Ambliyopik hastalarda başlangıç görme keskinliği ne kadar düşük ise,<br />

kapama tedavisi sonuç görme keskinliğinin o kadar fazla olduğu tespit<br />

edildi. Başlangıç görme keskinliği, tedavi başarı kriteri olmamakla birlikte<br />

tedavi sonucunu etkileyen önemli bir faktör olarak belirlenmiştir.<br />

7. Kısmi ve tam gün kapama yöntemlerinin ambliyopik hasta grubunda sonuç<br />

görme keskinliği üzerine etkileri, istatistiksel olarak anlamlıdır(p=0,00). Bu<br />

nedenle kapama tedavisinde, hasta uyumu ve hekimin seçimine bağlı<br />

olarak kısmi yada tam gün kapama tercih edilebilinir.<br />

8. Tedavi sonuçlarımız tam gün kapama uygulanan hastalarda belirlenen<br />

görme keskinliği artışı düzeyinin, kısmi kapama uygulanan hastalarda<br />

53


elirlenen görme keskinliği artışı düzeyine göre daha fazla (0,96 ± 0,13<br />

logMAR) olduğunu göstermiştir. Ancak iki yöntem arasında tespit edilen<br />

bu fark, tam gün kapama tedavisinin kısmi kapama tedavisine kıyasla daha<br />

etkili bir yöntem olduğu anlamına gelmemektedir. Đki yöntemin<br />

karşılaştırılması için daha fazla sayıda hasta içeren benzer özellikteki iki<br />

gruba randomize kısmi ve tam gün kapama tedavisi yapılması<br />

gerekmektedir.<br />

9. Kapama tedavisi uygulanan her iki hasta grubunda da kapama tedavisi<br />

başlangıç yaşının, sonuç görme keskinliği üzerine istatistiksel açıdan<br />

anlamlı etkisi olduğu görüldü(p=0,02). Kapama tedavisi başlangıç yaşı ne<br />

kadar düşük ise, tedavi sonu görme keskinliğindeki artış miktarı o kadar<br />

fazla olmaktadır.<br />

10. Kapama tedavisi uygulanan hastalarda en belirgin görme keskinliği artışı<br />

ilk 3 ayda gözlenmektedir. Hastalarda kapama tedavisine devam edilmesi<br />

durumunda 6. ay ve 1. yılda da görme keskinliğindeki artış devam etmekte<br />

ancak ilk 3 ay içinde gözlenen artış miktarı kadar olmamaktadır.<br />

11. Kapama tedavisi uygulanan 86 hastanın tamamı değerlendirildiğinde,<br />

kapama tedavisi öncesi başlangıç görme keskinlikleri 0,30 ± 0,24 Snellen<br />

sırası (= 0,52 ± 0,21 logMAR) iken, kapama tedavisi sonuç görme<br />

keskinlikleri 0,70 ± 0,20 Snellen sırası (= 0,15 ± 0,34 logMAR) düzeyine<br />

ulaşmıştır. 4,2 ± 3,1 standart sıra (= 0,42 ± 0,31 logMAR) düzeyindeki bu<br />

artış miktarı istatistiksel olarak anlamlıdır (p=0,00). Bu sonuç, kapama<br />

tedavisinin çocukluk dönemi ambliyopilerinde etkili bir tedavi yöntemi<br />

olduğunu göstermektedir.<br />

12. Non refraktif akomodatif ET grubundaki hastaların tamamı (40 hasta) +1<br />

dioptri ve daha az hipermetropik kırma kusuruna sahipti. Kısmi refraktif<br />

akomodatif ET grubundaki hastaların ise 24 tanesinde +2.0 ile +4.0 dioptri<br />

arasında, 9 tanesinde ise +4.0 dioptri ve üzerinde hipermetropik kırma<br />

kusuru vardı.<br />

54


13. Genel olarak ET cerrahi tedavisinde istenen düzeyde düzeltme elde edilen<br />

hastaların oranı %76,70 olarak tespit edildi(73 hastanın 56 ‘sı).<br />

14. Non refraktif akomodatif ET grubundaki 40 hastanın 31’ ine (%77,50),<br />

kısmi refraktif akomodatif ET grubundaki 33 hastanın ise 25’ ine (%75,75)<br />

cerrahi tedavi başarı ile uygulandı.<br />

15. Cerrahi tedavi uygulanan her iki hasta grubunda da yaş, cinsiyet,<br />

hipermetropik kırma kusuru, kayma başlangıç yaşı, ameliyat yaşı ve<br />

şaşılık türünün cerrahi tedavi başarısı üzerine istatistiksel olarak anlamlı<br />

etki etmediği görüldü (p>0,05).<br />

16. Horizontal kayma miktarı ve binoküler tek görme varlığının her iki hasta<br />

grubunda da ameliyat başarısını istatistiksel olarak anlamlı etkilediği<br />

görüldü ( sırasıyla p=0,01, p=0,02).<br />

17. Cerrahi tedavi uygulanan vakaların 49‘ unda binoküler tek görme<br />

muayenesi başarı ile gerçekleştirildi. 49 vakanın 38‘ inde (%77,55) cerrahi<br />

öncesinde binoküler tek görme mevcuttu. 11 vakada (%22,45) ise cerrahi<br />

öncesi binoküler tek görme mevcut değildi.<br />

18. Binoküler tek görmesi bulunan vakalarda cerrahi başarısı %81,60 iken,<br />

binoküler tek görmesi olmayan vakalarda cerrahi başarısı %63,60 olarak<br />

tespit edildi. Cerrahi tedavi öncesi binoküler tek görmesi olan vakaların<br />

cerrahi tedavi başarısı, binoküler tek görmesi olmayan vakalara oranla daha<br />

fazlaydı ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p=0,02).<br />

19. 73 hastanın 47’sinde (%64,40) cerrahi öncesi horizontal kayma miktarı 20-<br />

50 ∆ arasında değişiyordu. Hastaların 26’sınde ise (%35,60) cerrahi öncesi<br />

horizontal kayma miktarı 50-80 ∆ arasındaydı.<br />

20. Horizontal kayma miktarı 20-50 ∆ olan hastaların cerrahi başarısı %85,10<br />

iken, horizontal kayma miktarı 50-80 ∆ olan hastalarda cerrahi başarısı<br />

%61,50 olarak belirlendi. Cerrahi tedavi öncesi horizontal kayma miktarı<br />

50 ∆ nin altında olan vakaların cerrahi başarısı, 50 ∆ nin üzerinde olan<br />

55


vakaların cerrahi başarısına kıyasla daha fazlaydı ve bu fark istatistiksel<br />

olarak anlamlıydı (p=0,01).<br />

21. Cerrahi tedavi uygulanan 73 hastanın 31’i (%42,50) 4-7 yaşları arasında,<br />

42’ si ise (%57,50) 7-10 yaşları arasındaydı. Yaşları 4-7 arasında değişen<br />

31 hastanın 23’üne (%74,20), yaşları 7-10 arasında değişen 42 hastanın ise<br />

33’üne (%78,60) cerrahi tedavi başarı ile uygulandı. Hastaların ameliyat<br />

yaşı ile cerrahi tedavi başarısı arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark<br />

bulunmadı (p>0,05).<br />

56


ÖZET<br />

Yaptığımız çalışmada, Ocak 2001-Ocak 2006 tarihleri arasında ET ve<br />

ambliyopi tanıları ile takip edilen 159 hasta çalışma kapsamına alındı. Hastaların<br />

86’ sına ambliyopi nedeni ile kapama tedavisi uygulanırken, diğer 73 hastaya ise<br />

ET nedeni ile cerrahi tedavi uygulandı.<br />

Ambliyopi tedavisi uygulanan hastaların 40 tanesi strabismik ambliyopi,<br />

46 tanesi ise strabismik anizometropik ambliyopi grubundaydı. Cerrahi tedavi<br />

uygulanan hastaların 40 tanesi refraktif olmayan akomodatif ET, 33 tanesi ise<br />

kısmi refraktif akomodatif ET grubundaydı. Kapama tedavisinde istenen sonuç,<br />

Snellen uzak okuma eşeline göre en az 2 standart sıra ( ≥ 0,2 logMAR) veya daha<br />

fazla sıra vizyon kazancının olmasıydı. Cerrahi tedavi sonrası istenen sonuç ise,<br />

uzak fiksasyon esnasında primer bakış pozisyonunda ±10∆ kaymanın elde<br />

edilmesi olarak belirlendi.<br />

Genel olarak ambliyopi tedavisi amacı ile uygulanan kapama tedavisinin<br />

başarısı %74,40 olarak tespit edildi. Kapama tedavisi sonuçları üzerine etkileri<br />

araştırılan faktörler; tedaviye başlangıç yaşı, cinsiyet, başlangıç görme keskinliği,<br />

ambliyopi türü ve yapılan kapama miktarı idi.<br />

Ambliyopi tedavisi amacı ile yapılan kapama tedavisi sonrası istenen<br />

sonuç elde edilen ve edilmeyen hastaların tedaviye başlangıç yaşı, cinsiyet,<br />

başlangıç görme keskinliği, ambliyopi türü ve yapılan kapama miktarı gibi<br />

özelliklerinin karşılaştırıldığı istatistiksel analizde; cinsiyet ve ambliyopi türünün<br />

tedavi sonucuna istatistiksel olarak anlamlı etki etmediği görüldü (p>0.05), öte<br />

yandan tedavi başlangıç yaşı, başlangıç görme keskinliği ve yapılan kapama<br />

miktarının tedavi sonuçlarını istatistiksel olarak anlamlı etkilediği görüldü<br />

(sırasıyla p=0,02, p=0,00, p=0,00 ).<br />

Cerrahi tedavi uygulanan hastalar ele alındığında genel olarak ET<br />

cerrahisinde istenen düzeyde sonuç elde edilen hastaların oranı %76,70 olarak<br />

57


elirlendi. Cerrahi tedavi sonuçları üzerine etkileri araştırılan faktörler; cerrahi<br />

yaşı, cinsiyet, kaymanın başlangıç yaşı, horizontal kayma miktarı, kırma kusuru<br />

miktarı, binoküler tek görme varlığı ve şaşılık türü idi.<br />

Cerrahi tedavi uygulanan her iki hasta grubunda da cerrahi tedavi sonrası<br />

istenen sonuç elde edilen ve edilmeyen hastaların cerrahi yaşı, cinsiyet, kaymanın<br />

başlangıç yaşı, horizontal kayma miktarı, kırma kusuru miktarı, binoküler tek<br />

görme varlığı ve şaşılık türü gibi özelliklerinin karşılaştırıldığı istatistiksel<br />

analizde; cerrahi yaşı, cinsiyet, kaymanın başlangıç yaşı, kırma kusuru miktarı ve<br />

şaşılık türünün cerrahi tedavi sonuçlarına istatistiksel olarak anlamlı etki etmediği<br />

görüldü (p>0.05), öte yandan horizontal kayma miktarı ve binoküler tek görme<br />

varlığının cerrahi tedavi sonuçlarını istatistiksel olarak anlamlı etkilediği görüldü<br />

(sırasıyla p=0,01, p=0,02).<br />

58


KAYNAKLAR<br />

1. Ali Şefik Sanaç:Şaşılık ve Tedavisi.2.Baskı Ankara 2002 pp75-121,235-<br />

267.<br />

2. Gunter K, von Noorden GK. Esodeviations. Binocular vision and ocular<br />

motility.Saint Louis:1995:290-335.<br />

3. Denny M, Daniel J. Pediatric ophthalmology and strabismus. San<br />

Francisco, CA: American Academy of Ophthalmology 2003;1:9-12.<br />

4. Mazow ML, Chuang A, Vital MC, Prager T. Outcome study in<br />

amblyopia: Treatment and practice pattern variations.J AAPOS<br />

2000;4:1-9.<br />

5. Flom ML, Bedell HE. Identifying amblyopia using associated<br />

conditions,acuity and nonacuity features. Am J Optom Physiol Opt.<br />

1985;62:153-160.<br />

6. Kutschke PJ, Scott WE, Keech RV. Anisometropic<br />

amblyopia.Opthalmology.1991;98:258-263.<br />

7. Abrahamsson M, Fabian G, Sjostrand J. A longitudinal study of a<br />

population based sample of astigmatic children. Acta<br />

Opthalmol.1990;68:435-440.<br />

8. Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. 2001;4:519-521.<br />

9. Bagolini B. Anomalous correspondence:definition and diagnostic<br />

methods. Doc Ophthalmol. 1967;23:638-651.<br />

10. Duker JS, Yanoff M. Ophthalmology.2006;569-575<br />

11. Amigo G. A vertical horopter. Optica Acta. 1974;21:277-292.<br />

12. Schor LE, Tyler CW. Spatio-temporal properties of Panum’s fusional<br />

area. Vision Res. 1981;21:683-692.<br />

13. Richards W. Stereopsis and stereoblindness. Exp Brain Res.<br />

1970;10:380-388.<br />

59


14. Abraham SV. Accomodation in the amblyopic eye. Am J Ophthalmol.<br />

1961;52:197-200.<br />

15. Weakly DR, Birch E. The role of anisometropia in the development of<br />

accomodative esotropia. Trans Am Opthalmol Soc. 2000;98:71-79.<br />

16. Raab EL. Ethiologic factors in accomodative esodeviation. Trans Am<br />

Opthalmol Soc. 1982;80:657-694.<br />

17. Donahue SP. The relationship between anisometropia, patient age and<br />

the development of amblyopia. Trans Am Opthalmol Soc.<br />

2005;103:313-336.<br />

18. Baker JD, Parks MM. Early-onset accomodative esotropia. Am J<br />

Opthalmol. 1980;90:11-8.<br />

19. Fulton AB, Dobson V, Salem D, Marc C, Petersen RA, Hansen RM.<br />

Cycloplegic refractions in infants and young children. Am J Opthalmol.<br />

1980 Aug;90(2):239-247.<br />

20. Cotter SA. Treatment of anisometropic amblyopia in children with<br />

refractive correction. Trans Am Opthalmol Soc. 2006 June;113(6):895-<br />

903.<br />

21. Parks MM. Ocular motility and strabismus. 1975 Harper-Row,<br />

Hagerstown, Maryland.<br />

22. Edwards AR, Arnold RW, Ewerett DP, Felius J, Cotter SA;Pediatric Eye<br />

Disease Investigator Group. Treatment of strabismic amblyopia in<br />

children with refractive correction. Am J Opthalmol. 2007<br />

June;143(6):1060-1063.<br />

23. Leitch RJ, Burke JP, Strachan IM. Convergence excess esotropia treated<br />

surgically with faden operation and medial rectus muscle recessions. Br<br />

J Opthalmol . 1990;74:278.<br />

24. Elsas FJ, Mays A. Augmenting surgery for sensory esotropia with<br />

near/distance disparity with a medial rectus posterior fixation suture. J<br />

Pediatr Opthalmol Strabismus. 1996;3:28-30.<br />

60


25. Patwardhan N. Anisometropic amblyopia and ocular parameters. Indian<br />

J Ophthalmol. 2006 DEc;54(4):288-289.<br />

26. Helveston EM. Dissociated vertical deviation, a clinical and laboratory<br />

study. Trans Am Ophthalmol Soc. 1981;78:734-779.<br />

27. Brodsky MC. Dissociated vertical divergence. Arch Ophthalmol.<br />

1999;117:1216-1222.<br />

28. Chen PL, Chen JT, Tai MC, Chang CC. Anisometropic amblyopia<br />

treated with spectacle correction alone:possible factors predicting succes<br />

and time to start patching. Am J Ophthalmol. 2007 Jan;143(1):54-60.<br />

29. Costenbader F. Infantile esotropia. Trans Ophthalmol Soc<br />

UK.1970;59:397-429.<br />

30. Hiles DA, Watson A, Biglan AW. Characteristics of infantile esotropia<br />

following early bimedial rectus recessions. Arch Ophthalmol .<br />

1980;98:697-703.<br />

31. Wright KW, Edelman PM, McVey JH. High grade stereo acuity after<br />

early surgery for congenital esotropia. Arch Ophthalmol. 1994;112:913-<br />

919.<br />

32. Szymd SM, Nelson LB, Calhoun JC, Spratt C. Large bimedial rectus<br />

recessions in congenital esotropia. Br J Ophthalmol. 1985;69:271-274<br />

33. Archer SM, Sondhy N, Helveston EM. Strabismus in infancy.<br />

Ophthalmology. 1989;96:133-138.<br />

34. Burian M. Cyclic esotropia. In:Allen H, ed.Strabismus ophthalmic<br />

symposium II. St Louis:CV Mosby;1958.<br />

35. Costenbader F, Manuel D. Cyclic esotropia. Arch<br />

Ophthalmol.1964;71:150-154.<br />

36. Parks MM. The monofixation syndrome. In: Dabezies O, ed. Strabismus.<br />

Transactions New Orleans Academy of Ophthalmology. St. Louis:CV<br />

Mosby;1971.<br />

61


37. Arsch BW, Smith JT, Scott WE. Long term stability of alignment in the<br />

monofixation syndrome. J Pediatr Ophthalmol Strabismus.1989;26:244-<br />

249.<br />

38. Von Noorden GK. The nistagmus blokage syndrome. Trans Am<br />

Ophthalmol Soc. 1976;74:220-236.<br />

39. Lingua R. Techniques in strabismus surgery. In: Diamond G, Egger H,<br />

eds. Strabismus and pediatric ophthalmology. London: Mosby;<br />

1993:15.10-15.18.<br />

40. Von Noorden GK. Modification of the limbal approach to surgery of the<br />

rectus muscles.Arch Ophthalmol . 1969;2:349-350.<br />

41. Parks MM. Fornix incision for horizontal rectus muscle surgery. Am J<br />

Ophthalmol. 1968;65:907-915<br />

42. Basmadjian G, labelle P, Dumas J. Retinal detachment after strabismus<br />

surgery. Am J Ophthalmol. 1975;79:305-309<br />

43. Von Noorden GK. Anterior segment ischemia following the Jensen<br />

procedure. Arch Ophthalmol. 1976;94:845-847<br />

44. Bloom JN, Parks MM. The etiology, treatment and prevention of the<br />

‘slipped muscle.’ J Pediatr Ophthalmol Strabismus . 1981;18:6-11.<br />

45. Pamukçu K. Şaşılıkların cerrahi dışı tedavi prensipleri. MN Oftalmoloji.<br />

1997;4:414-419.<br />

46. Sanaç AŞ, Şener EC. Ambliyopi ve tedavisi. Şaşılık ve tedavisi, 2. baskı<br />

Ankara. 2001. s.233-240.<br />

47. Von Noorden GK. Principles of non surgical treatment. In: Craven L, ed.<br />

Binocular vision and ocular motility, 5. edition. St Louis:Mosby 1996.<br />

p.503-520.<br />

48. Scott WE, Kutschke PJ, Keech RV, Pfeifer WL, Nichols B, Zhang L.<br />

Amblyopia treatments outcomes. J AAPOS 2005;9:107-111.<br />

62


49. Uzunel D, Güven S, Köse S, Üretmen Ö, Eğrilmez S. Efficacy of<br />

occlusion treatment and factors affecting the success of treatment in<br />

amblyopia. Türkiye Klinikleri J Ophthalmology 2007;16:1-8.<br />

50. Lee SE, Isenberg SJ. The relationship between stereopsis and visual<br />

acuity after occlusion therapy for amblyopia. Ophthalmology<br />

2003;110:2088-2092.<br />

51. Nilsson J, Baumann M, Sjöstrand J. Strabismus might be a risk factor for<br />

amblyopia recurrence. J AAPOS. 2007 Jun;11(3):240-242.<br />

52. Arıkan G, Yaman A, Berk AT. Efficiancy of occlusion treatment in<br />

amblyopia and clinical risk factors affecting the results of treatment.<br />

Strabismus 2005;13:63-69.<br />

53. Wallace KD. A randomized trial to evaluate two hours of daily patching<br />

for amblyopia in children. Am J Ophthalmology. 2006Jun;113(6):904-<br />

912.<br />

54. Garoufalis P, Georgievski Z, Koklanis K. Long term vision outcomes of<br />

conventional treatment of strabismic and anisometropic functional<br />

amblyopia, patching treatment and bullying. Br J Ophthalmol.<br />

2007Jan;91(1):123.<br />

55. Anderson RL, Holds JB: Does anyone know how of differantiate a<br />

functional defect from a cosmetic one? Arch Ophthalmol.<br />

1990;108:1685.<br />

56. Kenan JM, Willshaw HE. The outcome of strabismus surgery in<br />

chilhood esotropia. Eye. 1993;7:343-345.<br />

57. Toshio M, Nobue K. Long term results after strabismus surgery. Grafes<br />

Arch Exp Ophthalmol. 1998;226:414-417.<br />

58. Tekin Y, Şaban Ş. Horizontal konkomitan şaşılıklarda cerrahi<br />

sonuçlarının şaşılık tipi, derecesi ve cerrahi tekniği ile ilişkisi.<br />

Oftalmoloji 2002;9:70-74.<br />

63


59. Hidayet E, Đbrahim Đ, Rüştü E. Şaşılık cerrahisinde başarıyı etkileyen<br />

faktörler. Türk oftalmoloji gazetesi. 2000;30:192-198.<br />

60. Kushner BJ, Fischer MR. Factors influencing response to strabismus<br />

surgery. Arch Ophthalmol. 1993;111:75-79.<br />

61. Drewnowska A, Sochanska A. Relation between the position of the eyes<br />

and binocular vision in the treatment of convergent strabismus by the<br />

localization method. Kin. Oczna. 1990;92:57-59.<br />

62. Vereecken E, Vereecken G. Long term results after strabismus surgery<br />

in convergent strabismus. Bull. Soc. Belge Ophthalmol. 1989;232:61-67.<br />

64

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!