Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Yoksulluğa maruz çocuk oranı, aynı durumdaki yetişkinlerin oranından daha yüksektir. 15<br />
yaşından küçük <strong>çocukların</strong> neredeyse dörtte biri ulusal yoksulluk sınırı altındadır – kırsal<br />
kesimde ise bu oran beşte ikinin üzerindedir. Düşük gelir gruplarında büyük aile genellikle<br />
yaygındır ve bu ailelerdeki çocuklar, kimi bölgeler söz konusu olduğunda, yoksulluğa<br />
özellikle açık durumdadır. 2009 yılında yoksul pek çok aile küresel kriz yüzünden<br />
yiyeceklerinden kısıntıya gittiklerini belirtmiştir. Birçok çocuğun karşı karşıya olduğu,<br />
raporda daha sonra ele alınacak olan dezavantajlar ve riskler büyük ölçüde ekonomik<br />
eşitsizliklerle belirlenmektedir. Eğitim ve sağlık hizmetleri tüm çocukları kapsama<br />
çabasındadır ve belirli kamu kurumları yoksullara nakit ve âyni yardımlarda bulunmaktadır.<br />
Bununla birlikte, ailelere ve çocuklara yönelik sosyal koruma yardımları yüzde olarak GSYH<br />
içinde küçük bir paya sahiptir.<br />
Çocukluk deneyimi<br />
Çocukluk dönemi deneyimi: Türkiye bugün de görece genç bir nüfusa sahiptir. Yaklaşık<br />
22.6 milyon kişi ya da nüfusun yüzde 31.1’i 18 yaşın altındadır. Ancak, ekonomik kalkınma,<br />
kentleşme ve kız <strong>çocukların</strong> eğitimi doğurganlıkta azalmayı da beraberinde getirmiştir ve<br />
nüfus içinde 0-4 ile 5-9 yaş gruplarının payı düşmeye başlamıştır. Türkiye’de kız ve erkek<br />
<strong>çocukların</strong> büyük bölümü, genellikle istikrarlı ailelerinde ana-babaları tarafından bakılıp<br />
büyütülür. Yeterince beslenirler, temel sağlık hizmetlerinden yararlanırlar ve en azından<br />
ilköğretim düzeyinde eğitime tam katılırlar. 5 yaşından küçük çocuklarda ölüm hızı 1998-<br />
2003 döneminde bin canlı doğumda 61 iken 2003-2008 döneminde 24’e düşmüştür; çocuk<br />
beslenmesinde ve temel sağlık hizmetlerinden yararlanmada ilerlemeler sağlanmıştır.<br />
Ekonomik kalkınma düzeyindeki gelişmeler dikkate alındığında, iyileşmeler beklenmektedir.<br />
Benzer biçimde, ilköğretimde okullaşma hemen hemen tüm çocukları kapsamaktadır ve<br />
böylece yoksul çocuklarla ilgili dezavantajlılık <strong>durumu</strong>yla kızlara yönelik ayrımcılık ortadan<br />
kalkmaktadır. Çocuk yaşamının kalitesi, çocuk haklarına daha fazla duyarlılık gösterilerek<br />
daha da geliştirilebilir. Burada özellikle dikkate alınması gereken hususlar çocuklara yönelik<br />
şiddet, <strong>çocukların</strong> katılım hakları, bu arada daha kapsayıcı, fon tahsisli ve daha çocuk<br />
merkezli bir eğitim sistemi dahil olmak üzere tüm kamu hizmetlerinin sürekli olarak<br />
iyileştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır. Toplumsal cinsiyet kalıpları kız çocuklara ev içi roller<br />
ve düşük beklentiler dayatmaktadır ve bu durum kız <strong>çocukların</strong> eğitimini ve boş zaman<br />
kullanımını etkilemektedir. Engelli çocuklar ekonomik sınırlılıklar ve kapasiteleri nedeniyle<br />
güçlüklerle ve ayrımcılıkla karşılaşabilmekte, fiziksel erişim engellerine takılabilmektedir.<br />
Önemli eşitsizlikler: Kimi çocuklar – özellikle kırsal kesimindeki ve ülkenin doğusundaki<br />
yoksul çocuklar- bugün de başkalarının yararlandıkları eğitim, sağlık ve beslenme<br />
imkânlarından yeterince yararlanamamaktadır. 1999-2008 döneminde 5 yaş altı ölüm hızı<br />
ülke ortalaması olarak 1000 canlı doğumda 33 iken doğuda 50, kırsal kesimde ise 43’tür ve bu<br />
da ülke ortalamasının 14 puan altı demektir. İki yaşındaki çocuklara arasında tam aşılama<br />
oranı yerel bölgelerde ve Doğu’da yalnızca yüzde 60 seviyesindedir. Doğuda 5 yaş altı yüzde<br />
20.9’u yaşlarına göre kısadır – ülke ortalamasının iki katı. Daha ayrıntılı veriler ayrıca il ve<br />
ilçeler arası farklılıkları da ortaya koyacaktır. Bu arada, ilköğretim çağındaki <strong>çocukların</strong><br />
yüzde 2’si okul dışındadır; kimileri okula geç başlamaktadır ve kız <strong>çocukların</strong> özellikle 6-8<br />
sınıflarda devamlılık sorunu vardır. Bu eşitsizliklerin altında coğrafi, ekonomik ve kültürel<br />
nedenler yatmaktadır. Ücra ve kırsal bölgelerde, özellikle yörelerde ve hızla büyüyen kent<br />
mahallelerinde eğitim ve sağlık hizmetlerinde donanım ve personel yetersizlikleri<br />
görülmektedir.