İŞ STRESİ YÖNETİMİ EL KİTABI İŞ STRESİ: Oluşumu, Nedenleri ...
İŞ STRESİ YÖNETİMİ EL KİTABI İŞ STRESİ: Oluşumu, Nedenleri ...
İŞ STRESİ YÖNETİMİ EL KİTABI İŞ STRESİ: Oluşumu, Nedenleri ...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
GİR<strong>İŞ</strong><br />
<strong>İŞ</strong> <strong>STRESİ</strong> <strong>YÖNETİMİ</strong> <strong>EL</strong> <strong>KİTABI</strong><br />
<strong>İŞ</strong> <strong>STRESİ</strong>:<br />
<strong>Oluşumu</strong>, <strong>Nedenleri</strong>, Başa Çıkma Yolları, Yönetimi<br />
Prof. Dr. Serpil AYTAÇ<br />
Uludağ Üniversitesi İİBF.<br />
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü<br />
Yönetim ve Çalışma Psikolojisi Anabilim Dalı<br />
İçinde bulunduğumuz 21.yüzyıl içinde ülkenin ve dünya ekonomisinin gidişi, politik hayatın<br />
belirsizlikleri, çarpık kentleşme ve yetersiz altyapı imkânları, teknolojik değişikliklerin<br />
değişime uğrattığı yaşam tarzı, alışkanlıklar ve kuşaklararası çatışma, zor, rekabetçi, aşırı<br />
çalışmaya dayalı endüstriyel yaşamı gibi nedenler, çağımızın hastalığı olarak görülen stresin<br />
insanları tehdit eden bir büyük tehlike olarak belirmesine yol açmaktadır.<br />
Ekonomik ve politik belirsizlikler sonucunda yatırımlar azalmakta, işsizlik artmakta, satın<br />
alma gücü azalmakta, yarınından emin olmayan bireyler çoğalmaktadır. Bu durum hem<br />
girişimci, hem yönetici, hem de yönetici olmayan personel üzerinde büyük baskı yaratmakta<br />
ve giderek artan strese yol açmaktadır. Bireylerin içinde yaşadığı genel, politik, ekonomik,<br />
sosyo-kültürel çevre unsurları, teknolojik gelişmeler ve buna uyum sağlayamama endişesi<br />
birey üzerinde stres yaratmaktadır. Diğer taraftan hava, su kirliliği, çöp ve atıkların<br />
toplanmaması, yaşanılan şehirde ulaşım sorununun çözümlenememiş olması bireyin hem<br />
bedensel hem de psikolojik bazı sorunlar yaşamasına neden olmaktadır (Ataman,2002).<br />
İş, insan yaşamı içinde önemli bir yer tutmaktadır. İşle ilgili faktörler ve olumsuzlukların<br />
çalışanlar üzerinde fizyolojik, psikolojik baskılar ve yıkımlar oluşturduğu, onların sağlık ve<br />
başarılarını olumsuz yönde etkilediği araştırmalarla da tespit edilmiş bulunmaktadır. Özellikle<br />
işgücü devrini arttırdığı ve işe devamsızlığın, işten ayrılma isteğinin en önemli nedenlerinden<br />
biri olduğu bilinmektedir. Çalışanların birinde görülen stresin diğer çalışanları da etkilediği ve<br />
çalışanların tümünün güvenliğini tehdit edebildiği, iş kazalarına yol açabildiği<br />
anlaşılmaktadır.<br />
İş ve stres arasındaki ilişkiler, araştırmacıları iş stresi ve meslek stresi ile ilgili araştırmalara<br />
sevk etmiştir. Örneğin yönetici, polis, asker, hemşire gibi bazı mesleklerin stres düzeyi en<br />
1
yüksek meslekler olduğu ileri sürülmektedir. İş stresinin düzeyini, kaynaklarını, çözüm<br />
yollarını, mücadele tekniklerini bilimsel olarak ele alan ve inceleyen birçok araştırmalar<br />
vardır. Araştırmalar sonucu, çalışan bireylerin özel yaşamlarından kaynaklanan stresin yanı<br />
sıra, mesleki kimlikleri, rol yükü, kişiler arası ilişkilerden kaynaklanan gerilimi, kariyer<br />
beklentisi, işyeri sorunları, yetersiz kaynak ve kurumsal katkı, rol çatışmaları vb. birçok<br />
potansiyel stres kaynağının çalışanların sağlığını tehdit ettiği anlaşılmaktadır.<br />
İşyeri koşulları yanında, kişinin genel sağlığını bozabilen kötü çalışma koşulları, yapılan iş,<br />
işlem ve tüm uygulamalarda bitkinlik, bezginlik ve yorgunluk gibi zorlamalara neden olan<br />
tüm faktörler fiziksel ve psikolojik zedelenmelere neden olabilmektedir (Okutan&<br />
Tengilimoğlu, 2002). İş yaşamında stresle ilgili hastalıkların her geçen gün daha fazla artması<br />
ve stresin iş hayatında verim düşüklüğü, işe devamsızlık, sağlık sigortaları ödemelerinin<br />
artması, personel devir hızındaki artış, hırsızlık ve sabotaj gibi olumsuz sonuçlara yol açması<br />
onun bireyler ve örgütler üzerinde ne kadar önemli olduğunu göstermektedir (Büyükbeşe,<br />
2004; Aydın, 1992; Sabuncuoğlu&Tüz, 1996). Diğer bir ifade ile çalışan bireylerin stresle<br />
karşılaşması kaçınılmazdır.<br />
<strong>STRESİ</strong>N TANIMI<br />
Stres konusu tıp, mühendislik, örgütsel davranış, çalışma psikolojisi vb. alanlardaki<br />
araştırmalara konu olmakta, özellikle içinde bulunduğumuz çağın gereği güncel yaşam içinde<br />
birçok kişi, kurum ve kuruluş tarafından sürekli olarak kapsamı, sonuçları ve mücadele yolları<br />
tartışılmaktadır.<br />
Stres, tanımlanması pek kolay olmayan, günümüzün karmaşık kavramlarından biri, çağımızın<br />
da hastalığıdır. Basit bir anlatımla bireyin kendisinden ve çevresinden kaynaklanan bedensel<br />
ve ruhsal gerilim, baskı, endişe, kısaca kişiye rahatsızlık veren bir durumdur. Stresi, bazı<br />
olaylara verdiğimiz tepki olarak tanımlayabiliriz. Aslında bu konudaki araştırmalara ve<br />
kavramsal literatüre bakıldığında stresin tanımını yapmak zor görünmektedir.<br />
Sözcük olarak stres Latince kökenli olup “estrictia” dan gelmektedir (Ertekin,1993). Stres<br />
sözcüğü iki farklı anlamda kullanılmaktadır. İlki insanın tehlike içinde bulunduğu etmen ve<br />
koşullara göre dengesinin bozulmasını anlatmakta, diğeri bu dengenin bozulmasına yol<br />
açacak olan fiziksel, psiko sosyal içerikli tüm etmenler anlatılmak istenmektedir<br />
(Baltaş,Baltaş,1997).<br />
Genelde olumsuz bir durum olarak algılanan stres, araştırmacı ve bilim adamlarına göre<br />
“bireyin, tehdit edici çevre özelliklerine karşı gösterdiği bir tepki” (Steers,1981) olarak<br />
tanımlanmaktadır.<br />
Stres kavramı ile ilgili diğer tanımlar ise şu şekildedir: Hans Selye’ye göre (1974) stres: İnsan<br />
vücudunun herhangi bir isteme verdiği özgül olmayan karşılık, Lazarus’a göre: Yoğun ve<br />
sıkıntılı bir sonuç yaratan, davranışları etkileyen önemli bir olay, Meneghan ve Mullan’a<br />
göre: Organizmanın zararlı ortamlara tepkisi, Hann’a göre: İnsanın içinde bulunduğu ortamı<br />
kötü olarak değerlendirmesi sonucunda düştüğü durum (Aytaç,2002), Magnuson’a göre<br />
(1990), kişinin gerçek dünyası ile beklentileri arasındaki farklılığa gösterdiği tepki<br />
(Gümüştekin&Öztemiz, 2004) olarak tanımlanmaktadır. Davis (1982), bir kişinin<br />
duygularında düşünce süreçlerinde veya fiziki şartlarında, kişinin çevresi ile baş edebilme<br />
gücünü tehdit eden bir gerilim durumu (Davis, 1982); Robbins (1996), kişilerin karşı karşıya<br />
2
kaldıkları, fırsat, sınırlama veya istemlerin belirsiz ve önemli olan dinamik koşullarının<br />
sonucu (Robbins,1996); Cannon, istenmeyen evresel etkilerden sonra bozulan fizyolojik iç<br />
dengeyi kazanmak için gerekli olan fizyolojik uyarıcılar; Lazarus, kişiden kaynaklanan<br />
bireysel dayanma gücünü aşan, bireye göre kendisini tehdit eden ilişkilerin toplamı (Ekinci ve<br />
Ekici, 2003) şeklinde tanımlamışlardır.<br />
Bu tanımlamalar çerçevesinde stres, bireylerin esenliği ve huzuru için tehlike işareti, bir uyarı<br />
olarak algılanan ve dolayısıyla yetersiz bir şekilde ele alınan olaylara gösterilen, belirgin<br />
olmayan fizyolojik ve psikolojik bir etki (Akatay, 2007) veya insanların aşırı baskıya karşı<br />
gösterdikleri bir tepki şeklinde ifade edilebilir.<br />
Stres, kişinin içinde bulunduğu çevreden kendisine yönelen istemlerle, kendi değer, tutum,<br />
ihtiyaç, yetenek ve becerileri arasındaki dengesizlikten kaynaklanan bedensel ve psiko-sosyal<br />
bir gerilimdir. Bir eyleme, duruma ya da kişinin üzerindeki psikolojik zorlanmaya karşı bir<br />
tepki sonucu ortaya çıkan bir ruh halidir. Stres, organizma için olumsuz, sağlığı bozabilen bir<br />
durumdur<br />
Açıkçası stres, bireyle çevresi arasında zayıf bir uyumun varlığını göstermektedir. Çevrenin<br />
bireyden aşırı isteklerinin olması ya da bireyin kapasitesinin üstünde istekleri olması, bu<br />
durumun nedeni olabilir (Balcı, 2000).<br />
Stres, organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanmasıyla ortaya<br />
çıkan bir gerginlik durumudur. Tehlike ile karşılaşınca canlı kendini korumaya çalışır. Eğer<br />
savaşabileceği türden tehlikeyse savaşır, savaşamayacağı türden ise ondan kaçar.<br />
Organizmanın tehdit durumunda olduğu stres sürecinde insanlarda hem bedensel hem<br />
psikolojik düzeyde bir dizi olay meydana gelir. Örneğin: gözbebekleri büyür, kas gerimi artar,<br />
kalp atış sayısı, solunum sayısı artar, kan basıncı yükselir, endişe vs... oluşur.<br />
Stres, çevredeki zahmetli ya da zorlayıcı olaylara karşı normal olarak oluşan psikolojik bir<br />
tepkidir (Selye,1974). Normal koşullarda bir miktar stres gerekli ve faydalı olmakla birlikte,<br />
sürekli tekrar eden yüksek seviyede stres yaşanması bazı olumsuz sonuçlar ve rahatsızlıklar<br />
doğurabilir (örnek olarak, artan kan basıncı, iş memnuniyetsizliği, depresyon vb). Ancak,<br />
stres faktörlerinin varlığı gerginliğin meydana gelmesini garanti etmemektedir. Birçok teori,<br />
stres faktörleri ve gerginlikler arasındaki ilişkide stresin üstesinden gelmeyi, müdahaleci bir<br />
değişken olarak vurgular (Hart et al, 1993; Lazarus&Folkman 1984). Strese neden olan<br />
unsurların potansiyel sonucu olan gerginliklerden, ancak etkili baş etme stratejileriyle<br />
kaçınılabilir. Böylece gerginlik, bireyler sadece çevrelerindeki stres faktörleriyle etkili olarak<br />
başa çıkamadıklarında meydana gelir.<br />
Stres yaşamın kaçınılmaz olgusudur. İnsanoğlu için de yeni bir şey değildir. Ölüm tehlikesi ve<br />
yaşamın varlığını tehdit eden her olay strese yol açmaktadır.<br />
<strong>STRESİ</strong>N NEDENLERİ<br />
Genel olarak baktığımızda stres tepkisi yaratan durumlar 3 grupta toplanabilir:<br />
1. Fiziki çevreden kaynaklanan sorunlar: Hava kirliliği, gürültü, trafik,fazla ya da az ışık,<br />
kalabalık, radyasyon, sıcaklık, soğukluk, toz vb.örnek verilebilir.<br />
3
2. İş veya meşguliyet konusundan kaynaklanan sorunlar: Ağır iş, gece işi, aşırı yüklenme,<br />
karar verme güçlükleriyle dolu büyük sorumluluk getiren işler, zaman baskısı altında çalışma,<br />
rollerdeki belirsizlik, kişiler arası çatışmalar vb.<br />
3. Psiko-sosyal öğelerden kaynaklanan sorunlar: Bunlar da kendi aralarında 3’e ayrılır:<br />
a). Günlük stresler: Günlük hayatın basit gerilimleridir. Örneğin trafikte sıkışmak veya<br />
karşılaşılan bir terslik, evde işlerin aksaması, çocuk ağlaması, zamanla yarışmak, bir yere<br />
yetişmek, yemeğin yanması.vb... Bunlar günlük yaşamda oldukça sık yaşadığımız streslerdir.<br />
b). Gelişimsel stresler: Gelişimsel nitelikteki olayların sebep olduğu streslerdir. Burada<br />
söz konusu olan çocuk veya yetişkinlerin kronolojik durum ile ortaya çıkan gelişimleridir.<br />
Örneğin, çocuğun okula başlaması, 11-13 yaşlarında buluğ çağı, yetişkinlikten iş hayatına<br />
geçiş,.orta yaşın sonlarında yaşanan orta yaş krizi, menopoz ve andropoz bu duruma örnek<br />
verilebilir.<br />
c. Hayat krizleri niteliğindeki stresler: Her hayata başlı başına biçim verecek nitelikteki<br />
olayların yarattığı streslerdir. Örneğin, kanser vb. ciddi hastalıklar, doğum, aile bireylerinden<br />
birinin ölümü, işten çıkarılma, iş bulamama gibi.<br />
<strong>STRESİ</strong>N OLUŞUMU<br />
Bir şahsın bir uyarıcı veya tetikleyici karşısında teyakkuz ya da uyarılma durumunda stres<br />
artar. İnsanın stres düzeyindeki artış aslında performansını ve sağlığını olumlu şekilde etkiler.<br />
Kontrol edilebilir düzeydeki stres insanın dikkatini arttırır ve fiziksel performansını tehdit<br />
karşısında hazırlıklı hale yükseltir.<br />
Ancak stres düzeyi artışı doğal olarak bir noktada zirveye ulaşır. Bu noktadan sonra stresin<br />
sağladığı tüm olumlu katkılar yok olmaya başlar, sağlık ve performanstaki katkısı zarar verir<br />
hale dönüşür.<br />
Strese neden olan tetikleyici isterse insanın fiziksel duruşundaki ufak bir değişiklik veya<br />
ölüm-kalım sonucu doğurabilecek bir tehdit olsun, insan beyni içsel dengenin bozulduğunu<br />
algılar ve bunu düzeltmek için gerekli hareketleri başlatır. Beyin, neyin tehdit içerdiğine karar<br />
veren bir organdır ve kriz durumlarında duyulardan gelen sinyaller sonrası beyin derhal<br />
hafızada benzer olayları araştırır. Yani buna benzer bir olay daha önce başımıza geldi mi?<br />
Geldiyse nasıl hissettik ve sonuçları ne oldu? Aynı durumla şimdi baş edebilir miyiz? Eğer bu<br />
hafıza araştırması sırasında beyin her hangi bir şüphe duyarsa stres reaksiyonlarımız uç<br />
noktaya doğru artmaya başlar.<br />
Stres anında beyin adrenalin bezlerine uyarı gönderir ve adrenalin bezleri en belirgin stres<br />
hormonu olan adrenalini savaş - kaç reaksiyonunu yaratmak üzere yüksek dozda salgılarlar.<br />
Savaş-Kaç reaksiyonu insan yaşamını korumak ve güvenliğini sağlamak için en temel<br />
reaksiyondur. Adrenalin salgısının artışıyla nabız atışı artar. Çünkü kalp kas ve organlara<br />
fazladan kan pompalamaya başlamıştır. Oksijen akciğerlerdeki bronşlara doldukça ciğerler<br />
genişler ve fazla oksijen beyne gittikçe dikkatimiz artar ve tetik hale geçeriz. Bu safhada<br />
beyin ayrıca doğal ağrı kesici olan endorfin salgılamayı da hızlandırır. Adrenalinin başrolde<br />
olduğu bu safha strese karşı verilen ilk reaksiyon sürecidir<br />
(http://mertakcanbas.blogcu.com/ilk-mudahale-ekipleri-stres-el-kitabi-i/6258911).<br />
4
Şekil 1. Stresin oluşumu<br />
Stres reaksiyonu uzun süre devam ettiğinde kardiovasküler, bağışıklık ve sinir sistemini tahrip<br />
eder. İnsanların strese karşı geliştirdikleri reaksiyonlar kişilere göre değişse de bu<br />
reaksiyonların zararlarının önlenmesi için düzene sokulmaları gereklidir.<br />
Stres organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanması ile ortaya<br />
çıkan bir durumdur. Tehdit ve zorlamalar karşısında canlı kendini korumaya yönelik bir tepki<br />
zincirini harekete geçirme özelliğine sahiptir. Bir tehlike ile yüzyüze gelen canlı başa<br />
çıkamayacağına inandığı bu tehlikeden uzaklaşmaya çalışır, başa çıkacağına inandığı tehlike<br />
ile savaşır ve böylece yeni duruma bir uyum sağlar. Uyum sağlayamadığı durumlarda ise bu<br />
kez organizmada bir takım olumsuzluklar ortaya çıkmaya başlar.<br />
<strong>STRESİ</strong>N B<strong>EL</strong>İRTİLERİ<br />
Stres altındayken beyin algıladığı tehlike karşısında “ savaş ya da kaç” emri verir. Bu emrin<br />
yerine getirilmesi için, gerekli olan kas gerginliği artar. Ancak savaşmanın veya kaçmanın<br />
mümkün olmadığı durumlarda artan enerji ve kas gerginliği boşalamadığı için çeşitli<br />
fizyolojik belirtiler ortaya çıkar. Bunlardan en sık olanı baş ağrısıdır.<br />
Stres oluşturan durumlar kişiden kişiye farklı olsa da strese karşı bedenlerimiz genelde aynı<br />
tepkileri gösterir. Bu tepkiler, bedenimizde, bizim istemimizin dışında oluşur ve bir sırası<br />
vardır. Tehdit veya bir uyarıcı ile karşılaştığımızda, beynimizdeki hipotalamus, bedenimize<br />
belirli işaretler gönderir, bunlarda bedensel tepki haline dönüşür: Enerji için hormon üretimi<br />
artar. Bedendeki şeker ve yağlar, hızlı enerji sağlamak için, kana karışır. Kana karışan şekeri<br />
enerjiye dönüştürmek için, gerekli oksijeni sağlamak üzere, solunum hızlanır. Beyine, kaslara<br />
gerekli organlara kan göndermek üzere kalp atışları hızlanır ve kan basıncı artar. Kaslar<br />
5
gerginleşir. Sindirim sistemi durur. Terleme artarak, vücudun aşırı ısınması önlenir. Bağırsak<br />
ve idrar torbası kasları gevşer, Gözbebeği genişler. Kulaklar daha hassaslaşır. Tüm duyumlar<br />
en yüksek işleyiş düzeyine gelir. Stres altında bedenimizin, bizim dışımızda hareket ettiğini<br />
görüp bundan panikler ve korkarız. Oysa bu bedenin ve beynin kendini koruma<br />
mekanizmasıdır. Bunun doğal olduğunu bilmek ve bu durumlarla başa çıkma yöntemlerini<br />
bilmek ve kullanmak işimizi kolaylaştırır.<br />
İnsan organizmasında maruz kalınan stres beraberinde bazı fiziksel, ruhsal ve davranışsal<br />
belirtiler görülür. Örneğin Fiziksel anlamda yaşa ve boya göre kilo fazlalığı veya azlığı,<br />
yüksek tansiyon, iştahsızlık (yemek yememek), tokluk hissi, uyuyamama, sürekli yorgunluk,<br />
halsizlik, boğaz ve ağızda kuruma hissi, kronik ishal veya kabızlık, kalp çarpıntısı, sık baş<br />
ağrısı, nefes darlığı, terleme, irkilme, titreme, ilaçlara duyulan ihtiyaçta artış, kekemelik,<br />
konuşma güçlüğü, tikler, ağlayamama veya kolayca ağlama eğilimi, baygınlık ve mide<br />
bulantısı gibi beliriler gözlemlenebilir.<br />
Ruhsal anlamda stresin belirtileri ise, sürekli tedirginlik, çevredekilere duyulan öfke,<br />
bastırılmış öfke, hayattan sıkılma, yaşamla ilişki kuramama duygusu, parasal endişeler,<br />
gülememe, ihmal edilmişlik duygusu, hastalık veya ölüm korkusu, ihmal edilmişlik duygusu,<br />
başarısızlık kaygısı, sorunlarını tartışmama duygusu, kapalı yerler, deprem, yüksekten vb.<br />
şeylerden korkma, konsantrasyon bozukluğudur.<br />
Davranışsal anlamda,; aşırı hareketlilik veya tersi, iletişim ve dinleme yeteneklerinde<br />
kısılma, rahatsızlık hissi, öfke patlamaları ve sürekli şiddetli tartışma başlatma, rahatlama ve<br />
dinlenme yeteneklerinde düşüş, ağlama krizleri ya da donukluk görülür.<br />
Stresin ilk belirtileri olarak, yüzün solması, göz bebeğinin genişlemesi, kalp atışı ve nabzın<br />
hızlanması, midenin asit salgılaması, soğuk terleme, kan şekerinin düşmesi, göz kararması,<br />
mide krampları, nefes alamama hissi görülür.<br />
Stres tepkisi, ortamda ne olduğuna bağlı olarak değil, kişinin olaya verdiği tepkiye bağlı<br />
olarak ortaya çıkar. Aynı olay farklı kişilerde, hatta bazen aynı insanda farklı zamanlarda<br />
farklı tepkiler ortaya çıkarır. Belirli bir uyarana belirli tepkiler verilir diye genelleme<br />
yapılamaz. Örneğin, işyerinde ölümle sonuçlanan bir iş kazasını ele alalım. İş kazasına tanık<br />
olanlardan birisi kişinin en yakın arkadaşı olsun. Bu ölüm olayı iş arkadaşları için önemli bir<br />
stres verici durumdur, fakat her tüm çalışanları aynı düzeyde etkilemez. En yakın iş<br />
arkadaşlarını daha çok etkileyebilir.<br />
Burada en önemli değişken bireye özgü farklılıklar gösteren psikolojik mekanizmalardır. Bir<br />
olayı algılayışımız ve onunla başa çıkabilecek becerilerimizi değerlendirişimiz, o olayı stres<br />
verici ya da vermeyici olarak tanımlamamıza neden olmaktadır.<br />
Stresin neden olduğu etkiler, kısa ve uzun dönemde farklı şekillerde olabilmektedir.<br />
Stresin Kısa Dönem Etkileri: Kalp atış sayısında artış, kan basıncında artış, endişe<br />
karamsarlık, kızgınlık, unutkanlık, dikkati toplayamama.<br />
Stresin Uzun Dönem Etkileri: Kronik hastalıklar (baş ağrısı, kalp hastalığı, diabet),<br />
depresyon, fobiler, kişilik değişikliği, ruhsal hastalıklar, düşünce ve hafıza kusurları, uyku<br />
6
ozukluklarıdır. Sonuçta; üretkenliğin azalması, zevk alamama, yakın ilişkilerden uzaklaşma<br />
ortaya çıkar.<br />
<strong>STRESİ</strong>N AŞAMALARI<br />
Stres günümüzde çok iyi tanınmasına karşın sadece modern toplumun insanına özgü değildir.<br />
Tarih öncesindeki insanlar bile stresin etkilerinin farkına varmışlardır. Günümüzdekilere<br />
benzer stres araştırmaları 20.yy’ın ilk dönemlerine kadar başlamamıştır. Harvard Üniversitesi<br />
Tıp Fakültesinden Profesör Walter Cannon, insan bedeninin bir sistem olarak incelenmesinin<br />
önemini ilk fark eden bilim adamlarındandır. Cannon, 1930’larda “Homeostatis” terimini<br />
kullanarak insan organizmasının kendi iç dengesindeki sürekliliği koruma özelliğinden söz<br />
etmiş; yaşamda gerekli olan dengeyi sürdürebilmek için kullanılan “geribildirim “ süreçlerini<br />
incelemiştir. Bedenin stres karşısında gösterdiği “savaş ya da kaç” tepkisine ilişkin ilk<br />
araştırmaları yapmıştır. Bugünkü stres bilgimizde bu araştırmaları katkıları vardır.<br />
Stresin bilimsel olarak ortaya konulmasında en önemli isimlerden biri olan Hans Selye ise<br />
stresin fizyolojisi üzerinde çalışmalarıyla tanınmıştır 1936 da yaptığı bir dizi deneyden sonra<br />
Genel Uyum Sendromu adını verdiği bir süreci tanımlamıştır. Bu sendrom, bedenin stres<br />
karşısında 3 aşamada tepki gösterdiğini açıklamaktadır.<br />
Stres altındayken değişim, tehdit olarak algılanır ve beyinde stres hormonlarının<br />
salgılanmasına sebep olur. Böylece vücut üç aşamadan geçer.<br />
İlk aşama olan Alarm aşamasında strese yol açan etkenin fark edildiği ve organizmanın biyo<br />
kimyasal tepkilerle kendini korumaya çalıştığı anlatılmaktadır. Alarm, Organizmanın dış<br />
uyarıcıyı stres olarak algıladığı durumdur. Vücut bir stres kaynağı ile karşılaştığı zaman buna<br />
hazırlanır ve stres hormonlarının salgılanması, göz bebeklerinin büyümesi, kan basıncının<br />
yükselmesi ve terleme gibi çeşitli tepkiler verir. Organizma mücadele ederek ya da kaçarak<br />
stresten korunmaya çalışır.<br />
İkinci aşama olarak Direnme (Karşı Koyma) aşaması, strese rağmen uyuma elverişli bir<br />
durum ortaya çıktığında meydana gelen dirençtir. Organizma yüzyüze olduğu stres verici<br />
duruma karşı direncini yükseltir.Bu aşamada normalde kişi stres kaynağı olan problemini<br />
etkili bir şekilde çözdüğü zaman, vücut alarm aşamasında meydana gelen zararları onarır,<br />
vücudun verdiği tepkiler ortadan kaybolur, beden normale döner. Başarısız olursa beden<br />
kuvvetten düşer. Direnme aşamasında stresin ortadan kalkmadığı ve etkisini sürdürmeye<br />
devam ettiği hallerde beden üçüncü aşama olan Tükenme aşamasına girer.<br />
Tükenme aşaması; Stresle etkili bir şekilde baş edemediğimizde ya da üstesinden<br />
gelemediğimiz stres kaynakları çoğaldığında vücudun adaptasyon kapasitesi zorlanır. Alarm<br />
reaksiyonundaki tepkiler veya kronik stres belirtileri yeniden ortaya çıkar. Böylece organizma<br />
her türlü hastalığa açık bir duruma gelir. Stres verici olay çok ciddi ise ve uzun sürerse<br />
organizma tükenir artık organizmada geri dönüşü olmayan izler bırakır. Stresin devam etmesi<br />
bedende sistematik yıpranmalara, hasarlara, hata ölümlere yol açar. Tükenme, Savunmanın<br />
azalıp vücut kapasitesinin tükenmesi ve hastalıkların başladığı dönemdir.<br />
<strong>İŞ</strong> YAŞAMINDA <strong>STRESİ</strong>N YERİ<br />
7
Stres yaratan çok sayıda faktör bulunmaktadır. Çünkü insanın fizyolojik ve psikolojik<br />
dengesini etkileyen her unsur bir stres kaynağı olarak görülebilir. Bu doğrultuda, bireyin iş<br />
çevresi ve iş dışı çevresi birbirini etkileyerek stres oluşumuna neden olur. Bir diğer ifade ile<br />
stres yaratan faktörler, genel çevre unsurlarından ve çalışma hayatının niteliğinden<br />
kaynaklanmaktadır (Bingöl, Naktiyok,2001)<br />
İş ortamı strese her zaman elverişlidir. Bir işyerinde işin her yönü, bireyden pek çok şey ya<br />
da çok az şey istenmesi strese yol açabilir. Aşırı sıcak, gürültü, ışık, ya da çok az sorumluluk,<br />
çok fazla ya da az iş, aşırı veya az denetim insanlarda strese neden olabilir. Ancak stres<br />
bireyden bireye farklılıklar gösterebilir. Örneğin aynı mesleğe sahip bireylerin stresli bir<br />
durum karşısında aynı tepkiyi vermesi beklenemez. Yüksek başarı güdüsü olan biri için işle<br />
ilgili gerilimler onun başarı güdüsünü kamçılarken, bir başkası bu durumla başa çıkabilme<br />
yetersizliğinden stres duyabilir. Kısaca stres duymada kişisel farklılıklar önemli bir olgudur.<br />
Günümüz iş hayatında, ekonomik koşulların ağırlaşması, rekabetin artması sonucu,<br />
çalışanların performansıyla ilgili beklentiler, her geçen gün daha da yükseliyor. İnsanlar,<br />
zamanlarının büyük çoğunluklarını iş yerinde geçirdiği gibi, mesai saatleri dışındaki<br />
zamanlarda da, işle ilgili mevcut olumsuzlukları ve problemleri düşünüyor. Elbette bunun bir<br />
süre sonra, “kronik strese” dönüşmesi de kaçınılmaz.<br />
Stresin birey üzerinde herzaman olumsuz etkisi olduğunu söylemek mümkün değildir. Aşırı<br />
stresli durumlar kaçınılmaz şekilde bireye zarar verebilirken, orta düzeyde stres çoğu kez<br />
yararlı amaçlara hizmet edebilmektedir. Hatta psikolojik büyüme, başarı ve yeni becerilerin<br />
kazanılması için böylesi bir stres zorunludur da (Balcı,2000). Ancak aşırı stres apatiye, sinir<br />
bozukluğuna, hastalıklara, performans düşüklüğüne ve örgütten psikolojik ve fiziksel olarak<br />
geri çekilmeye neden olabilmektedir(Steers,1981).<br />
<strong>İŞ</strong> <strong>STRESİ</strong>NİN NEDEN VE SONUÇLARI<br />
İş hayatında yaşanan stres hem çalışanlar açısından, hem yöneticiler açısından önemlidir. Bir<br />
diğer ifade ile bireysel ve örgütsel neden ve sonuçları vardır. Uzun süreli stres birey üzerinde<br />
fiziksel ve psikolojik olumsuz etkilerde bulunmaktadır. Çalışanların sağlığı ve onun örgüte<br />
katkısı sonunda zarar görmektedir. Araştırmalara göre stres, çalışanların işe devamsızlık<br />
göstermelerine ve işten ayrılmalarına neden olabilmektedir. Dolayısı ile işyeri bundan zarar<br />
görmektedir. Çalışanlardan birinde görülen stres diğer çalışanı da olumsuz etkilemekte,<br />
böylece verimlilik azalmaktadır. Stresin azaltılması hem çalışanın örgüte katkısını arttırır,<br />
hem de çalışanların iş doyumunu yükseltir (Balcı,2000)<br />
İş nedeniyle yaşanan stres, artık birçok uzman ve sağlık kuruluşuna göre, bir “hastalık” tır.<br />
Bunun sonucunda, çalışanların performansları düşmekte, birbirleriyle olan ilişkileri<br />
bozulmakta, depresyon ve kaygı bozuklukları oluşmaktadır.<br />
Öte yandan, iş yaşamında strese yol açabilecek faktörler, işin yapılış şekli ile ilgili olabileceği<br />
gibi, şirketin yapısından, fiziksel çevre şartlarından veya çalışanların kendi özelliklerinden de<br />
kaynaklanabilir. Ancak eğer, strese yol açan neden veya nedenler işyerinden kaynaklanıyorsa,<br />
bununla başa çıkılabilmek de kolaylaşmaktadır. Her insanın strese gösterdiği tolerans farklı<br />
olmasına rağmen, yapılan birçok araştırma, işyerinde stres yaratan faktörlerin çoğunun ortak<br />
olduğunu göstermektedir. Örneğin; * Uzun çalışma saatleri, * Yoğun iş yükü, * Çok fazla<br />
sorumluluk altında olmak, * Yanlış alanda kariyer yapıyor olmak, * Çalışma arkadaşları ve<br />
yöneticilerle kötü ilişkiler içinde olmak, * Yapılan işte tatminsizlik, * İşyerindeki rollerin<br />
8
elirsizliği, * Yönetim tarzı, * Şirket içindeki karar verme sürecine katılmamak, * İşini<br />
kaybetme korkusu,* Fiziki mekan ve çevre şartları. vb.<br />
İş ilişkilerinde yaşanan stres sürecinde, bir çalışma grubunda iyi ilişkilerin kurulması, kişi<br />
sağlığı ve iş veriminde önde gelen bir etmendir.<br />
Üste saygı gösterilmemesi yani önemsenmeme, dostluk davranışı içinde olmama, sevgi<br />
sıcaklığının bulunmaması gerilim duygularına yol açar. Yöneticinin adil olmaması,<br />
yeteneklere katılımcılığa, teknik bilgi ve donanıma uygun davranım içinde olmaması, karar<br />
mekanizmasında kararlara daha çok kimseyi katmaması iç gerilimi artırır. İş yeri ortamında<br />
zor durumlarda destek görülmemesi, barışçıl olmayan yarışmacılık, rekabet kaygılarının<br />
paylaşılmaması stres kaynağı olmaktadır. Sıkıntı, depresyon, psikosomatik hastalıklar böyle<br />
durumlarda belirgin artmaktadır.<br />
Diğer taraftan özel yaşamın da iş stresi üzerinde etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Aile<br />
ortamındaki etkenler iş içindeki etkenlerde ayrı düşünülemez. Ailevi sorunlar, maddi<br />
güçlükler, kişiler arası ilişki sorunları, iş yerinde kendini güvende hissetmeme birer stres<br />
kaynağıdır.<br />
İş stresinin neden ve sonuçlarını ayrıntılı incelemeden önce bir şekil üzerinde göstermek<br />
mümkündür.<br />
POTANSİY<strong>EL</strong> KAYNAK<br />
Çevresel faktörler<br />
(fiziki,teknik,genel<br />
ortam)<br />
Örgütsel faktörler<br />
(görev,rol,yapı,katılma<br />
Liderlik,kurallar vb)<br />
Bireysel faktörler<br />
(geçimsizlik,aile,ölüm,<br />
Boşanma,parasızlık vb)<br />
Bireysel farklılıklar<br />
(iş tecrübesi, kişilik,<br />
yaş, cinsiyet, toplumsal<br />
ekonomik statü)<br />
STRES<br />
Şekil 2. İş Stresinin Neden ve Sonuçları<br />
İşyerinde stres yaratan faktörler başlıklar altında aşağıda daha ayrıntılı incelenmiştir.<br />
<strong>İŞ</strong> YERİNDEKİ KRONİK STRES KAYNAKLARI<br />
SONUÇ<br />
Fizyolojik<br />
(baş ağrısı,kalp,<br />
tansiyon)<br />
Psikolojik<br />
(uyku bozukluğu,<br />
Depresyon tatminsizlik<br />
Davranışsal<br />
(dalgınlık, kaza, alkol)<br />
Örgütsel<br />
(devamsızlık,<br />
performansta azalma)<br />
9
İş yaşamında strese yol açabilecek faktörler, işin yapılış şekli ile ilgili olabileceği gibi,<br />
işletmenin yapısından, fiziksel çevre şartlarından ya da bireylerin kendi özelliklerinden<br />
kaynaklanabilir. Örneğin,kurumun yapısı ve iklimi ile ilgili nedenler; fiziki çevre şartları ile<br />
ilgili nedenler;yapılan işle ilgili nedenler;kariyer gelişimi ile ilgili nedenler;kurum içi ilişkiler,<br />
liderlik tarzları gibi faktörler stresin potansiyel kaynakları olarak görülebilir.<br />
Kurumun Dış<br />
Çevre ile İlişkileri<br />
Aile istekleri ve<br />
örgüt beklentilerinin<br />
çatışması<br />
Kendi beklentileri ile<br />
örgüt beklentilerinin<br />
çatışması<br />
Kurumun İç<br />
Çevresi<br />
Danışma eksikliği<br />
Davranışların<br />
kısıtlanması<br />
Politikalar<br />
Gece vardiyası<br />
İşle İlgili Nedenler<br />
Çok fazla veya az iş<br />
Kötü fizik çalışma<br />
koşulları<br />
Zaman baskısı<br />
Birey<br />
Kişilik<br />
Algılama<br />
Deneyim<br />
Kurum İçi İlişkiler<br />
Yöneticilerle olumsuz ilişkiler<br />
Çalışanlarla olumsuz ilişkiler<br />
Yetki ve sorumluluk<br />
dağıtımındaki ilişkiler<br />
Şekil 2. İş Stresinin Potansiyel <strong>Nedenleri</strong><br />
Kurum İçi Rol ile İlgili<br />
Nedenler<br />
Rol çatışması, rol yükü, rol<br />
belirsizliği<br />
Çalışanlara karşı sorumluluk<br />
Kararlara katılmama<br />
Kariyer Gelişimi ile İlgili<br />
Nedenler<br />
Aşırı yükselme<br />
Yükselememe<br />
İş güvenliği eksikliği<br />
Engellenmiş iş istekleri<br />
Özellikle işletmenin doğasında olan bazı özelliklerden oluşan stres kaynakları, çalışanlar için<br />
sürekli sorun yaratırlar. Kaynaklar fark edilmeyince etkili bir şekilde stresi kontrol altına<br />
almak mümkün olmaz. Bunun sonucunda da kronik stres kaynakları haline dönüşürler<br />
(Şahin,1994, Baltaş&Baltaş,1995). İş yerimizdeki kronik stres kaynaklarını aşağıdaki gibi<br />
başlıklar altında toplamak mümkündür (Balcı,2000).<br />
1. Rollerdeki Belirsizlik: Bireyin rolleri konusunda yeterli bilgisinin olmaması durumunda<br />
rol belirsizliği görülür. Eğer işin amaçları yeterince tanımlanmamışsa, bir diğer ifade ile birey<br />
ne yapacağını bilemiyorsa stres kaçınılmaz olacaktır. Performans beklentilerini, iş davranışı<br />
sonuçlarını bilememe de bu türe girebilir(Balcı,2000). Belirsizlik durumunda iş tatminsizliği,<br />
psikolojik gerilim, kendine güvensizlik, yararlı olmama duygusu belirecektir. Kişinin<br />
görevinin sınırlarının belirsizliği, fazla terfi etmiş olması veya yetersiz terfi içinde olması<br />
kaygı düzeyini yükseltir.<br />
10
2. Rol Çatışması: Bireyin üstlendiği iki veya daha fazla rolün aynı zamanda ortaya çıkması,<br />
bireyden zıt isteklerde bulunulması rol çatışmasına yol açabilir. Örnek olarak bir işçiden amiri<br />
üretimi hızlandırmasını isterken, çalışma arkadaşları üretimi yavaşlatmasını isterse kişi rol<br />
çatışması yaşayabilir. İş yerinde üstleriyle geçimsizlik ve çalışanlar arasındaki olumsuz<br />
ilişkiler, kişiliklerin uyumsuzluğu, amirlerle, meslektaşlarla ya da müşterilerle çatışma ya da<br />
tartışma, en basit işlerde bile gerginlik yaratır. Araştırmalar rol çatışmasının çalışanda içsel<br />
çatışma yarattığını, işin çeşitli yönleri ile ilgili gerilim oluşturduğunu, iş doyumunu<br />
düşürdüğünü, işçinin üstüne güvenini azalttığını ortaya koymuştur. Çözümü en zor olan da bu<br />
sorundur.<br />
3. Kişilerarası Çatışma: İş yerinde üstleriyle geçimsizlik ve çalışanlar arasındaki olumsuz<br />
ilişkiler, kişiliklerin uyumsuzluğu, amirlerle, meslektaşlarla ya da memurlarla çatışma ya da<br />
tartışma, en basit işlerde bile gerginlik yaratır. Çözümü en zor olan da bu sorundur.<br />
4. Sorumluluk: Diğer insanların sorumluluğunu üstlenmek, kişilerde gerginlik yaratan bir<br />
stres kaynağıdır. Diğer insanların mesleki gelişiminin sorumluluğu bir kişiye yüklenmiş ise,<br />
ayrıca işin doğası çok fazla sorumluluk gerektiriyor, ancak yetkiler sınırlı ise, kişi kendini<br />
yoğun stres altında hissedebilir. Araştırmalar özellikle insanlardan sorumlu olan yöneticilerin<br />
yoğun olarak strese maruz kaldıklarını göstermektedir. Böylece bu insanların diğerlerine göre<br />
daha fazla kalp krizi, ülser, yüksek tansiyon sorunları ortaya çıkmaktadır.<br />
5. Katılım: Kişinin çalıştığı iş yerinde karar verme sürecinde etkisinin olup olmaması, stresin<br />
oluşumunu etkiler. Özellikle çalışanları etkileyen kararlarla ilgili olarak çalışanların fikrinin<br />
hiç sorulmadığı durumlarda herkes stres yaşayacak, böylece üretim düşecektir. Çalışanın<br />
bilgisi, görgüsü ve istekleri örgütsel karar sürecinden ayrı tutulursa katılım azlığı oluşur.<br />
Kararlara katılma ise bireyin kendisine değer verildiği düşüncesine yol açarak çalışanın<br />
stresini azaltır.<br />
6. İş Güvenliği: İşini kaybetme korkusu bireyin benlik saygısının azalmasına yol<br />
açabilmektedir. Özellikle yoğun ekonomik krizlerin yaşandığı, şirket küçülmeleri,<br />
birleşmeleri veya işyeri kapanma kararlarının alındığı dönemlerde çalışanların stres düzeyleri<br />
oldukça yüksek olup, aile çevresini de olumsuz etkilemektedir.<br />
7. Yönetim Tarzı: Örgütlerin hiyerarşik doğası da stres yaratan faktörler arasında olup,<br />
yönetim yapısı ve yönetim tarzı stres oluşumunda etkendir. Otokratik bir anlayışla yönetilen iş<br />
yerlerinde, özellikle tepeye doğru yükselen güç kullanımı, çalışanların stres içinde olmalarına<br />
yol açar. Özellikle cezanın kullanımı, kişilerde gerilim oluşturur. Hele sınırlı kaynaklar ve<br />
sınırlı ödüller için çalışanları yarıştırmak stres yaratır. Performansı yükseltmek için yapılan<br />
aşırı yarışma, birinin kazanırken diğerinin kaybetmesine yol açtığından yıkıcı ve maliyeti<br />
yüksek olur(Hammer ve Organ,1978’den aktaran Balcı,2000)<br />
8. Fiziki Mekan ve Çevre Şartları: İş yerindeki masa ya da oda veya iş alanı, çalışanlar için<br />
belli rahatlık ve güven sağlayıcı unsurlardır. İşin fiziksel çevre şartlarını oluşturan hava<br />
koşulları, aydınlanma, ısı, gürültü gibi unsurların çalışanların sağlığını, fizyolojik ve<br />
psikolojik durumunu etkilediği bilinmektedir. Diğer taraftan ergonomik olmayan çalışma<br />
ortamının iş stresini azalttığı söylenebilir.<br />
9. Yoğun İş Yükü: Birçok çalışan, aşırı iş yükünün kurbanı olmaktadır. Yapılması gereken<br />
işin, kişinin iyice emin olmadığı beceri, yetenek ve bilgileri gerektiriyor olması, kaygı ve<br />
11
gerginlik yaratacaktır. Bunun tam tersi de olabilir. İşin hacminin düşüklüğü, bireyin beceri ve<br />
yeteneklerinin çok altında olması, işi sıkıcı hale getirebilir.<br />
10. Zaman Yetersizliği: Stres, aynı zamanda zamanı nasıl değerlendirdiğimize bağlı olarak<br />
da ortaya çıkabilir(Weber,1972). Bazen yetersiz, gereksiz bir bürokrasi, kırtasiyecilik, rastgele<br />
hazırlanmış bir program, kontrol edilemeyen bir durum, sık gelen ziyaretçiler, her an çalan<br />
telefonlar, zamanı kontrol altına almamızı engelleyerek hızla akıp gitmesine yol açar.<br />
Yapılması düşünülen işlerin zamanında yetiştirilememesi kişide gerginlik ve stresi oluşturur.<br />
11. Kariyer Engeli: Kişinin iş yaşamında belli bir hedefe ulaşmak, kariyer basamaklarında<br />
yükselerek bunun karşılığında daha fazla güç, saygınlık ve para elde etmek, kariyer gelişimini<br />
sağlamak yönündeki istek ve ihtiyacının örgüt tarafından karşılanamaması ve çeşitli şekillerde<br />
engellenmesi çalışanda strese yol açacaktır. Bireyin kariyerinde doyumu ve etkinliği iş<br />
stresini kontrol altında tutmasına bağlıdır (DuBrin,1980).<br />
12. Emeklilik: Diğer yandan emeklilik de bir stres kaynağıdır. Yapılan araştırmalar emeklilik<br />
sonrası iki yıl içerisinde ölüm olaylarının daha sık olduğunu göstermektedir. Özellikle iş<br />
doyumu olan insanlar emekli olduklarında psikolojik hazırlıkları yeterli değilse beden<br />
sağlıkları bozulmaktadır. Emekliliğin bunamayı, Alzheimer hastalığını tetikleyici olduğu da<br />
saptamalar arasındadır. Şuuru yerinde olan, eli tutan insanın emekli olsa da bir işle meşgul<br />
olması insanın psikolojik doğasına daha uygundur.<br />
13: Çalışma şekilleri: Vardiya usulü çalışma, kan şekeri, vücut ısısı, metabolizma ve zihinsel<br />
verimliliği etkiler. İş motivasyonunu azaltır. Nöro-psikolojik ritim bozulması, ülser, şeker<br />
hastalığı, tansiyon gibi bir çok psikosomatik hastalığı alevlendirmektedir. Zaman baskısı, hata<br />
yapma korkusu, güvenliğin az olması stresi arttırır. Bazen aşırı güvenlik özellikle nükleer<br />
çalışma gibi riskli çalışmalar beyni daha çok yarar. Kulak koruyucusu taşınması insanda tecrit<br />
olma, tehdit altında olma duygularını harekete geçirir. Aşırı çalışma altındaki insanlar da acil<br />
ve beklenmedik durumlarda karar verme kapasiteleri azalabilmektedir.<br />
14. Tekdüze çalışma ve monotonluk: İş’le ilgili bir diğer stres kaynağı ise, tekdüze çalışma<br />
ve monotonluktur. Teknolojik gelişmeler sonucunda üretimin otomatik makinelerle yapılmaya<br />
başlanması ve böylece daha verimli olan büyük ölçekli üretimin mümkün hale gelmesi,<br />
montaj bandında çalışan işçiyi makineye tutsak durumuna getirmiştir (Öncü, 1974). Seri<br />
üretim teknolojisinin beraberinde getirdiği çalışma koşulları ve ortamının bir başka yönü de,<br />
işçiler arasında sosyal bütünleşme ile ilgilidir. Seri imalat teknolojisinde makinelerin kişinin<br />
çalışma hızı ve temposunu belirlemesi, iş başından bir kaç dakika bile ayrılmanın<br />
olanaksızlığı ve gürültü, çoğu kez yan yana çalışanların yakın arkadaşlık kurmalarını<br />
zorlaştırabilmektedir (Levent, 1990; Öncü, 1974). Bu anlamda işin içeriğinin çok dar,<br />
monotonluğun yüksek, hüner düzeyinin düşük ve ekip çalışmasının yetersiz olduğu seri imalat<br />
teknolojisinin hakim olduğu kuruluşlarda işçiler arasında, yalnızlık, birbirlerine karşı soğuma<br />
ve yabancılaşma, aşırı stres gibi verimsizliğe yol açan birtakım duygu ve davranışların<br />
kendini gösterdiği ifade edilebilir (Esin, 1982; Başaran, 1992; Burrows ve Lapides, 1970).<br />
Aynı şekilde monotonluğun çalışan insan üzerindeki diğer etkileri ise; umutsuzluk, sıkıntı,<br />
gerilim, ilgisizlik, pasif direnme, saldırganlık gibi ileri derecede psikolojik ve sosyal<br />
bozukluklar (Eren, 2000, ) olarak sıralanabilir.<br />
15. Vardiyalı çalışma düzeni. Vardiyalı çalışma düzeninde, işyerindeki çalışma süreleri 24<br />
saat içine yayılır ve çalışma saatleri periyodik olarak değiştirilir. Sanayileşmiş ülkelerde<br />
12
ulunan işgücünün yaklaşık %20’sinin vardiyalı biçimde çalıştıkları tahmin edilmektedir<br />
(Ross ve Altmair, 1994). Vardiyalı çalışma düzenine bağlı olarak çalışanlarda birçok uyku<br />
problemi yaşanabilmekte ve buna bağlı olarak fiziksel ve ruhsal değişik komplikasyonlar<br />
meydana gelebilmektedir. Çalışma saatlerinin çalışanların sağlıkları üzerindeki etkilerini<br />
inceleyen araştırmaların bulgularına göre vardiyalı çalışma, bireyin vücut sıcaklığını,<br />
metabolizmasını, kan şekerini ve motivasyonunu olumsuz etkilemektedir (Yılmaz ve Ekici,<br />
2006). Vardiyalı çalışma düzeni insan beyninin doğal ritmini bozduğundan bu ritm<br />
bozukluğu; uyku problemlerine, bazı hastalıklara karşı dirençsizliğe, sürekli yorgunluk, stres<br />
ve depresyona neden olabilmektedir.<br />
16. Düşük ücret: Ekonomistlere göre ücret, bedensel veya zihinsel emeğe üretim faaliyetleri<br />
karşılığı ödenen bedel olarak tanımlanırken, işletme açısından bakıldığında ise ücret, bir<br />
maliyet unsuru olarak görülmektedir (Sabuncuoğlu, 2005). Ücret özellikle işgören açısından<br />
bakıldığında, onun yaşam düzeyini yükseltici ve güvence sağlayıcı rolü nedeniyle oldukça<br />
hassas bir konudur. Bu bağlamda işgörene verilen ücret eşit ve dengeli değilse, yükselme ile<br />
orantılı değilse, nesnel ve bütün değilse çalışan için önemli bir stres kaynağı olabilecektir.<br />
Diğer taraftan işgörene verilen ücret onun işe olan katkısını ve performansını göstermesi<br />
açısından da bir mesaj niteliği taşımaktadır (Yılmaz ve Ekici, 2006). Yapılan araştırmalarda<br />
farklı ücret alan ve farklı üretim yapan iki kişinin ücretlerinde değişiklik yapıldığında; az<br />
ücret alana çok, çok ücret alana az ücret verildiğinde, ücreti çoğalan kişilerin performansı,<br />
eskiden aynı ücreti alanlardan daha çok olmuştur. Ücretinde düşme olan kişinin performansı,<br />
daha önce bu ücreti alan kişinin performansından daha düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Bu<br />
durum ise kişide, mutsuzluk, huzursuzluk yaratacak, iş tatminsizliğini ortaya çıkartacaktır<br />
(Salih, 2005). Ücretin özellikle geçim sıkıntısının çekildiği az gelişmiş ülkelerde çalışan için<br />
ise başlı başına bir stres faktörü olarak ortaya çıktığı ifade edilebilir.<br />
17. Yıldırma (Mobbing): Duygusal saldırı, ayrımcılık ve zorbalık olarak da tanımlanan<br />
yıldırma(mobbing), fiziksel şiddetten çok psikolojik baskı ve yıldırma politikası ile<br />
işyerindeki herhangi bir çalışana uygulanan ısrarlı ve bilinçli bir davranış olarak<br />
tanımlanmaktadır (Yücetürk, 2003). Bir başka tanıma göre ise mobbing, bir iş yerinde<br />
başarısı, bilgisi ve olumlu tavırları nedeniyle bazı kişilere tehdit oluşturan bir çalışana, bir ya<br />
da birkaç kişinin çeteleşerek uyguladığı, sistematik ve uzun süreli duygusal eziyet olarak ifade<br />
edilmektedir (Arpacıoğlu, 2005). Bu çalışana astları, mesai arkadaşları ya da üstü çeşitli<br />
şekillerde saldırabilir, olanakları, eğitimleri, bütçesi kısıtlanabilir, yükselmesi engellenebilir,<br />
alaya alınabilir, toplantılara çağrılmaz, dışlanabilir, hakaret edilir ve aşağılanabilir. Bütün bu<br />
olumsuz davranış ve yaklaşımlara maruz kalan çalışan fiziksel, zihinsel ya da sosyal sorunlar<br />
ya da işten çıkarma ile sonuçlanan zararlara maruz kalabilir. Yüksek derecede stres, kaygı,<br />
endişe, panik atak, alerji ve uyku bozuklukları mobbing’e maruz kalan çalışanlarda<br />
gözlenebilen sağlık sorunlarıdır. Yapılan bir araştırmada mobbinge uğrayan kişilerin<br />
%40’ının depresyona girdiği, travma sonrası stres bozukluğu yaşadığı gözlemlenmiştir<br />
(Tınaz,2006). Bu bağlamda zorbalığa maruz kalan çalışanın ciddi sağlık sorunları nedeniyle<br />
performansında düşüklük, verimsiz çalışma ve hatta bir daha çalışamama gibi bir durumla<br />
karşı karşıya kalabileceği söylenebilir.<br />
Çalışma hayatında ortaya çıkan stres faktörlerini daha da genelleştirmek mümkündür.<br />
Özellikle teknolojinin katkısı nedeniyle çalışma hayatındaki tekno-stres oluşumunu, gelir<br />
yetersizliği, aşırı iş yükü, adaletsiz veya yetersiz performans değerlendirme, adaletsiz ödeme,<br />
eşitsizlik, keyfi ve belirsiz politikalar, aşırı idealist iş tanımları, merkezlik, kararlara katılmada<br />
yetersizlik, temsil sorumluluklarında güçlük, sınırlı gelişme imkânları, ayrımcılık, zorlu<br />
13
yarışma vb. durumları da iş yerinde stres oluşumunda etken faktörler olarak<br />
değerlendirilebilir.<br />
Aslında stres yaratan faktörleri bireysel ve de örgütsel boyutlarıyla ayrı ayrı değerlendirmek<br />
mümkündür.<br />
Bireysel Stres Kaynakları<br />
Bireysel stres kaynakları daha çok bireyin bedensel, psikolojik ve kişisel durumlarıyla ilgili<br />
olabilmektedir. Bireyin kişiliği ve duygusal yapısı, biyolojik yapısı, yüksek tansiyonu, aile<br />
sorunları, yaşam standartları ve alışkanlıkları, ekonomik darboğazları, orta ve ileri yaş dönemi<br />
bunalımları, hayal kırıklığı yaşama anları gibi faktörler de bireysel stres kaynakları arasında<br />
sayılabilecek faktörlerdir (Eren, 2000). Bu faktörlerden önemli olanları aşağıda ele alınmıştır.<br />
Kişilik: Kişilik, kişiyi başkalarından farklı kılan ve toplumsal ilişkilere içinde<br />
gözlemlenebilen örgütlü ruhsal, bedensel işlevsel özelliklerin bütünü ve bireyin iç ve dış<br />
çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici, tutarlı ve yapılaşmış bir ilişki biçimi<br />
şeklinde tanımlanabilmektedir (Feshbach ve Weiner, 1991; Yelboğa, 2006; Zel, 2001, Tezcan,<br />
1997; Butler, 1986). Dolayısıyla kişilik “ferdin yaşama biçimi” olarak değerlendirilebilir.<br />
Bazı araştırmalar iş stresi ile kişilik arasında da bir ilişki olduğunu göstermektedir Bireylerin<br />
farklı kişilik özellikleri ve bu kişilik özelliklerinin iç ve dış çevreyi kendi bakış açılarından<br />
algılamaları bireyler arasında ve bireylerle örgütler arasında birtakım çatışmaların<br />
yaşanmasına neden olabilmektedir. Yani stres kaynağı bizzat bireyin kişiliği olabilmektedir.<br />
Stresten etkilenme derecesi bireyin kişilik yapısına bağlı olarak değişebilir. İşgörenin<br />
otokratik olması, cinsiyeti, duygusal olarak içe dönük veya dışa dönük bir yapı göstermesi,<br />
ilişkiler açısından destekleyici veya yarışmacı tavır sergilemesi, duygusal açıdan incinir<br />
olması, güçlü ve etkileyici olması ya da sabırlı ve yavaş olması (Dangaç, 2007),<br />
olumsuzluklar karşısındaki direnci ve genel olarak başarı ihtiyacı örgütsel yapı içerisinde birer<br />
stres kaynağı olarak karşımıza çıkabilmektedir (Zel, 2001; Okutan ve Tengilimoğlu, 2002)<br />
Son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda “A Tipi” kişiliğe yönelik davranışların kalp hastalığı<br />
riskiyle bağlantılı olduğu belirtilmektedir. Fredman ve Rosenman yaşam biçimi ve kalp<br />
hastalığı arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Bu çalışmada derinlemesine gözlem ve görüşme<br />
yöntemi ile denekleri davranışlarına göre A tipi ve B tipi olarak sınıflandırmışlardır.<br />
A tipi davranışlar tipik olarak sürekli zamanla yarışan ve sabırsızlık duygusu içinde olan<br />
insanlarda görülür. A tipleri sabah erken kalkıp işe gitmek için acele eden, kahvesini bir<br />
dikişte içen, yemegini hızla yiyen, hızlı yürüyen, çoğunlukla bir çok şeyi aynı anda yapmaya<br />
çalışan insanlardır. Çoğu zaman ses tonları ve hareketleri yaşadıkları bu telaş duygusunu<br />
açıkça sergiler. Hızlı konuşurlar, konuşanın sözünü kesme eğilimindedirler. Konuşmanın<br />
gidişini denetlemeye çalışırlar. Yumruklarını sıkabilir ve dişlerini gıcırdatabilirler. A tipleri<br />
aynı zamanda aşırı derecede rekabetçidirler. Nitelikten çok niceliğe önem verirler. Genelde<br />
başarılıdırlar.<br />
B tipleri ise daha rahat, uysal, daha az rekabetçi ve daha az saldırgandırlar. A tipleri küçük<br />
ayrıntılara takılma eğilimi gösterirken, B tipleri olaylara daha geniş bir bakış açısından<br />
bakabilirler. Yaşama karşı daha az telaşlı bir yaklaşımları vardır. B tipleri de stres yaşarlar,<br />
ancak zorlamalar ve tehditler karşısında daha az paniğe kapılırlar.<br />
14
Yaş : İşletmede strese etki eden önemli bireysel faktörler yaş ve cinsiyet olarak sıralanabilir.<br />
Bunlardan yaş değişkeni, bireylerde stres unsuru olarak görülebilmektedir (Davis, 1982).<br />
Çalışanlar açısından strese neden olan yaşla ilgili sorunların genellikle yaşın ilerlediği orta<br />
yaşlılık ve yaşlılık dönemlerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Bu dönemlerde çalışanlarda<br />
fiziksel ve zihinsel yönden gerilemeye neden olan ve bir daha yerine gelemeyecek bireysel<br />
değişimler yaşanmaktadır. Özellikle kadınlarda menopoz, erkeklerde ise andropoz<br />
dönemleriyle birlikte birtakım hormonal değişikliklerin oluşması ve eski fiziksel ve zihinsel<br />
dengenin bozulması nedeniyle, çalışanların hayatında duygusal sorun ve hayal kırıklıkları<br />
giderek artmaktadır (Ekinci ve Ekici, 2003). Çalışanlar yaşlandıkça fazla mesailerin altından<br />
daha zor kalkmakta ve genç meslektaşlarının çalışma temposuna ayak uyduramayarak daha<br />
çabuk yorulmaktadırlar (Erdoğan, 1996; Güney, 2005). Yani insanların yaşlılık dönemlerinde<br />
bedenleri ve zihinleri üzerindeki kontrollerinin giderek azaldığı ve kendilerini daha yorgun,<br />
tükenmiş ve ölüme daha yaklaşmış hissettikleri söylenebilir.<br />
Cinsiyet: Strese neden olan bir diğer değişken ise cinsiyettir. Özellikle son yıllarda kadınların<br />
erkeklerin egemen olduğu organizasyonlarda çalışmaya başlamasıyla birlikte erkek<br />
çalışanlara göre daha fazla bir strese maruz kaldıkları söylenebilir (Arpacıoğlu, 2005). Kadın<br />
çalışanları iş ortamında etkileyen stres kaynakları; cinsiyet ayrımı, cinsel taciz, şiddet, aile<br />
yaşamındaki sorumlulukları ile iş yaşamının getirdiği sorumlulukların çatışması (Ekinci ve<br />
Ekici, 2003) olarak sıralanabilir.<br />
Aile hayatı: Çalışanların ailesi ile olan ilişkilerinde yaşadığı sorunlar, gerek sosyal<br />
yaşamlarında ve gerekse iş yaşamlarında strese girmelerine neden olabilmektedir.<br />
Çalışanlarda strese neden olabilecek en önemli sorunlar şu şekilde sıralanabilir (Ekinci ve<br />
Ekici, 2003): Eşin ölümü ve boşanma, çocuklarla olan ilişkiler, eşlerden birinin diğeri<br />
üzerinde hakimiyet kurma isteği, taşınma, aile bireylerinin hastalığı vb. olaylar.<br />
Sosyo-Ekonomik düzey: Diğer taraftan ailenin ekonomik düzeyi ve de kültürel yapısı da<br />
stresin varlığı üzerinde etki yaratabilmektedir.<br />
Bu başlıkları daha da arttırmak mümkündür.<br />
<strong>STRESİ</strong>N SONUÇLARI<br />
Stresin oluşumu beraberinde ortaya çıkan bazı olumsuz sonuçları bulunmaktadır. Bu sonuçlar<br />
hem bireysel, hem örgütsel, hem de davranışsal düzeyde bazı olumsuzluklar şeklinde<br />
görülebilir.<br />
Bireysel Sonuçları<br />
Stresin insanların davranışları, duyguları ve biyolojik yapıları üzerindeki sonuçları şu şekilde<br />
sıralanabilir (Yılmaz, 2008; Silah, 2005; Albrect, 1988; Sökmen, 2005; Kırel, 1994, Griffin,<br />
1990,):<br />
1) Fizyolojik sorunlar: Kalp atışlarının artması, çarpıntı, ateş basması, baş dönmesi, nefes<br />
darlığı, boğazda yutkunma güçlüğü, titreme, baş ağrısı, mide ve kaslarda gerginlik,<br />
hazımsızlık, yorgunluk, göğüs ağrısı, hiper tansiyon, cinsel iktidarsızlık, şeker hastalığı,<br />
egzema, sedef hastalıkları, saç ve kıl dökülmesi kireçlenme, migren ve kronik baş ağrıları.<br />
15
2) Zihinsel ve duygusal sorunlar: Stres ve gerilim fazla enerji tüketmeye neden olduğu için<br />
bir süre sonra birey kendisini zayıf, güçsüz, her an kötü bir şey olacakmış duygusunu yaşayan<br />
nedeni belirsiz yoğun bir endişe duyan, uykusuzluk çeken, sinirli, çabuk heyecanlanan bir kişi<br />
durumunda hissedebilir. Dikkatini toplamakta güçlük çekebilir, hafıza sorunları yaşayabilir,<br />
öğrendiği konuları unuttuğu endişesine kapılabilir.<br />
3) Davranışsal sorunlar: İçe kapanma, uykusuzluk, uyuma isteği, iştahsızlık, yemede artış,<br />
konuşma güçlükleri, bir maddeye (sigara, alkol v.b.) aşırı düşkünlük, sakarlık, gevşemede<br />
güçlükler olarak sıralanabilir.<br />
Stres, kişinin direncini aşmakta olduğu zaman o kişide huzursuzluk, gerginlik, tedirginlik,<br />
uyku ve yeme gibi işlevlerde bozulma, konsantrasyon bozuklukları, karar vermede zorluklar,<br />
ani öfkelenme, nedeni açıklanamayan bedensel ağrılar, baş ağrıları, çarpıntı, iş veriminde<br />
düşme, aşırı duygusallık, alınganlık, isteksizlik gibi belirtilerle görülebilir. Kişinin stresli bir<br />
işte çalışması bir süre sonra mesleki tükenmişlik (Burnout) sendromuna yakalanmasına da yol<br />
açabilir.<br />
Mesleki tükenmişlik sendromu, işine yeni başladığında heyecanlı ve istekli olan çalışanlarda<br />
daha fazla görülebilir. Bu tip çalışanlar genellikle kısa zamanda çok büyük başarı<br />
kazanacaklarına inanırlar. Amaçlarına ulaşamayan kişilerin hayal kırıklığına uğradıkları için<br />
zamanla işe karşı istekleri ve heyecanları söner. Sonuç olarak kişiler gerçeği kabullenmek ve<br />
hedeflerini düşürmek yerine hayal kırıklığına sürüklenir. Mesleki tükenmişlik yaşayanlar işe<br />
gitmek istemezler yada kendilerini konularında tükenmiş hissederler. Mesleki tükenmişlik<br />
Sendromu, depresif duygulanım, desteksiz ve güvensiz hissetme, ümitsizlik, evde gerilim<br />
artışı, kızgınlık, sabırsızlık, huzursuzluk gibi psikolojik etkilerinin yanı sıra kronik yorgunluk,<br />
güçsüzlük, enerji kaybı, yıpranma, hastalıklara daha hassas olma, sık görülen baş ağrıları,<br />
bulantı, kas krampları, bel ağrısı, uyku bozuklukları gibi fiziksel sorunlara ve yakınmalara da<br />
sebep olabilir.<br />
İşyerinde doyumsuzluk, kendine, işine ve genel olarak yaşama karşı negatif tutum sergileme<br />
gibi etkilerin sonucunda, kişilerde işi bırakma, işi savsaklama gibi davranışlar görülebilir. Kişi<br />
bu belirtilerle birlikte işten soğur ve işe gitmek istemez. Bu sorun belirli bir zamandan sonra<br />
kişinin hayatında önemli bir yer tutmaya başlar. Sendromu yaşayanın öncelikle bu belirtilerin<br />
tam olarak neden kaynaklandığını anlamaya çalışmaları ve gerekirse bir psikiyatri hekimine<br />
danışmaları çok önemlidir.<br />
Örgütsel Sonuçları<br />
Örgütte yönetici ve çalışanların yoğun ve sürekli strese maruz kalmaları, örgütte kalite, üretim<br />
ve verimlilik sorunlarına, çalışanlarda tatminsizliğe ve moral kaybına, yöneten ve yönetilenler<br />
arasında uyumsuzluğa neden olabileceği ifade edilebilir (Griffin, 1990). Stres, neden olduğu<br />
verim kaybı, işe devamsızlık, arttırdığı sigorta ve hastane masrafları, hırsızlık ve sabotaj, yol<br />
açtığı sakatlık ve erken emeklilik ödemeleri nedeniyle örgütlere önemli bir maliyet yükü<br />
getirdiği söylenebilir (Yates, 1989). Bilimsel bulgular, verimsizlik ve performans<br />
düşüklüğüne yol açan stresin gerek çalışanlara gerekse örgüt yönetimine çok ağır bedeller<br />
ödettiğini ortaya koymaktadır (Copper ve Straw, 1998). Diğer taraftan stres, çalışanların<br />
psikolojik rahatsızlıklar yaşamalarına, hasta olmalarına hatta yaşamlarını kaybetmelerine bile<br />
yol açabilmektedir. Aşağıda stresin neden olduğu örgütsel sonuçlar ayrıntıları ile ele alınmaya<br />
çalışılmıştır.(Soysal,2009)<br />
16
Verimsizlik: Verimlilik ve etkinlikle olan ilişkisi nedeniyle stres, ekonomik açıdan olumsuz<br />
sonuçlar doğurabilmektedir. Aşırı yüksek derecedeki stres işgörenin fiziksel ve zihinsel<br />
sistemini bozmaktadır. Hastalıkların çoğalması, iş kazalarının artması, işgücü kayıpları, sağlık<br />
giderlerinin çoğalması, kalifiye eleman kayıpları, ödenen tazminatlar örgüte ağır bir mali<br />
külfet yüklemektedir (Okutan ve Tengilimoğlu, 2002). Örneğin iş kazaları ile ilgili Amerika<br />
Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırmaya göre iş kazalarının %18’i mekanik etkenlerle,<br />
%19’u personel etkeni ile ve %63’ü bunların birlikte etkisi ile meydana geldiğini ortaya<br />
koymuştur. Ülkemizdeki iş kazalarının nedenlerini tespit etmeye yönelik olarak Haksöz<br />
(1985), Kepir (1981) ve Çelikkol’un (1977) yapmış oldukları araştırmalarda kazaların<br />
oluşumunda insan faktörünün (%80) birinci sırayı aldığı sonucu ortaya çıkmıştır (Camkurt,<br />
2007). Amerika’da ve İngiltere’de yapılan araştırmalarda hastalıkların %75’i yönetilemeyen<br />
stres nedeniyle ortaya çıktığı gerçeğine ulaşılmıştır. Uluslararası raporlarda iş stresi ile ilgili<br />
maliyetlerin yükseldiği belirtilmektedir. Birleşik Devletlerde, iş stresi ile bağlantılı ekonomik<br />
kayıpların yıllık 150 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir (Okutan ve Tengilimoğlu,<br />
2002).<br />
İşe geç gitme: İşe geç gitme, bireysel stres etkilerinden biri olan davranışsal etkiler arasında<br />
gösterilse de kişinin örgüte doğrudan yansıttığı bir durum olarak kabul edilebilir. Bu anlamda<br />
geç gitme, işten işe, kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Kişinin işyerine geç kalmayı kâr<br />
bilmesinin stresten uzak kalmak istemesinden mi, yoksa işyerine evinin uzaklığı gibi çeşitli<br />
durumlardan mı kaynaklandığı bilinmelidir (Sökmen, 2005). Bu anlamda sürekli göz ardı<br />
edilen geç gitme olayının ciddiyetle ele alınması gerekmektedir. Çünkü örgütsel stresle<br />
ilgisinin olduğu ifade edilebilir.<br />
Devamsızlık: İşe devamsızlık ise, işgörenin çalışma programı veya planına göre çalışması<br />
gereken zamanlarda işine gelmemesi durumu olarak tanımlanabilmektedir (Güney, 2000). Bu<br />
anlamda devamsızlık, izin veya normal yıllık tatiller dışında iş programında, işe gelmeme<br />
nedeniyle aksama doğuran bütün durumlardır (Sabuncuoğlu, 2005). Sürekli olarak stres dolu<br />
bir ortamda çalışma, kurumdaki çalışanların bağlılığını, tatminini düşürebilmektedir. Bu gibi<br />
durumların devamı olarak ise kişiler, çalışma ortamlarından, bağlı bulundukları kurumlardan<br />
uzaklaşma isteği duyarlar ve işe devamsızlık baş gösterebilir (Taştan, 2004). Bu bağlamda işe<br />
devamsızlık, örgütsel stresten kaçınmak amacıyla yapılan davranışlardan biri olarak<br />
görülebilir.<br />
İş doyumsuzluğu ve fiziksel rahatsızlıklar devamsızlığa neden olarak gösterilebilecek<br />
faktörlerden sayılabilirken (Sökmen,2005) daha farklı devamsızlık nedenleri ise şu şekilde<br />
sıralanabilir (Güney, 2000; Eren, 2000); yaş, cinsiyet, aile, işyerinin uzaklığı, kıdemlilik,<br />
öğrenim derecesi, monotonluk, ağır çalışma koşulları, işe uyumsuzluk ve ilgisizlik, düşük<br />
moral ve iş doyumsuzluğu, günlük çalışma süreleri, ücret miktarı ve ödeme biçimi, hastalık<br />
sigortaları ve çalışma grubu.<br />
Yapılan bazı araştırma sonuçlarına göre, genç elemanların yaşlılara ve erkeklerin kadınlara<br />
göre işlerine daha bağımlı oldukları saptanmıştır. Evli işgücünün bekar işgücüne oranla daha<br />
fazla devamsızlık yaptığı gözlemlenmiştir. Öte yandan, personelin öğrenim derecesi<br />
yükseldiği ölçüde devamsızlığın azaldığı öne sürülmektedir. Düşük öğrenim düzeyindeki<br />
kişilerin, basit, rutin ve ağır işlerde çalıştırılır olması, bıkkınlığa yol açmakta, strese<br />
girmelerine neden olmakta ve iş ortamından uzaklaşma eğilimini arttırmaktadır (Sabuncuoğlu,<br />
2005).<br />
17
İş gücü devri: İş gücü devri; bir örgütte belirli bir dönemde işten ayrılan veya uzaklaştırılan<br />
toplam işgören sayısının aynı döneme ait çalıştırılan ortalama işgören sayısına bölümünün<br />
yüzdesel ifadesi olarak tanımlanmaktadır. İşgören devir hızının yüksek olması o örgütteki<br />
işgören giriş ve çıkışlarının fazla olduğunun bir göstergesi olarak görülebilir (Ünsalan ve<br />
Şimşeker, 2006). Bunun nedenleri arasında ise şu faktörler sıralanabilir (Carrell ve Kuzmits,<br />
1986; Aldemir vd., 1993); örgütte işgören seçme, değerleme ve işe yerleştirme sisteminin iyi<br />
olmaması, tatminkar bir ücretleme ve terfi sisteminin bulunmaması veya bu konularda bazı<br />
haksızlıkların yapılmış olması, çalışma şartlarının kötü olması, yöneticilerin emrinde<br />
çalışanlara karşı olumsuz tutum ve davranışlar sergilemeleri. Bütün bu faktörler bireyin strese<br />
girmesine neden olabilecek ve örgüte olan bağlılığını ve sadakatini azaltabilecektir.<br />
Öte yandan işgören devri örgütün yönetim biçimi ile de ilişkilendirilebilir. İşgörenin kendini<br />
gerçekleştirmesine, yeteneklerini kullanmasına ve kariyerini geliştirmesine olanak<br />
sağlanmayan otokratik örgütlerde stres yaratıcı faktörler çok olacağından devir hızının yüksek<br />
olması kaçınılmaz bir sonuç olabilecektir (Sökmen, 2005). İşgören devrinin yüksek olması<br />
aynı zamanda maliyetlerin yükselmesine ve verimliliğin düşmesine de neden olabilecek, bu<br />
ise stres düzeyinin tüm yönetim katmanlarında hissedilmesine zemin hazırlayabilecektir.<br />
Çatışma: Çatışma, bireysel ve örgütsel olarak iki boyutta ele alınabilir. Bireysel anlamda<br />
çatışma, bir insanın hedeflerine ulaşmasını engelleyen davranış biçimleri olarak tanımlanabilir<br />
(Tutar vd.,2006). Birey bu engellemeler sonucu gerginlik ve uyumsuzluk sorunları<br />
yaşayabilecektir. Özellikle çatışma halinin uzun sürmesi birey üzerinde stres yaratabilecek, ve<br />
organizma bünyesinde çeşitli sorunlara (kalp rahatsızlığı, ülser gibi) neden olabilecektir<br />
(Silah, 2005). Örgütsel çatışma ise bireyler ve grupların amaç ve algılama farklılıkları,<br />
yönetim alanı ile ilgili belirsizlikler, iletişim eksiklikleri ve statü farklılıkları gibi<br />
sorunlarından kaynaklanan ve normal faaliyetlerin durmasına ya da karışmasına neden olan<br />
olaylar olarak tanımlanabilir (Eren, 2000). Çatışma örgütlerde iyi yönetilemediği takdirde<br />
taraflar arasında düşmanlıklara, kaosa, kavgaya, başarının engellenmesine, kuşku ve<br />
güvensizliğe, çıkarların keskinleşmesine ve strese neden olabilecektir (Tutar vd.,2006)<br />
STRES <strong>YÖNETİMİ</strong><br />
Stres, bilindiği gibi, bireyleri zorlayan, kısıtlayan ve engelleyen olaylar ve durumlar<br />
karşısında verilen tepkilerin tümü olarak tanımlanmaktadır. Günlük yaşamda olduğu gibi, iş<br />
yaşamında da stresli bir ortamda bulunan insanların stres oluşturan unsurları bilmeleri ve<br />
bunlarla baş edebilmeleri birey açısından önemli olduğu kadar organizasyon yönetimi<br />
açısından da büyük önem taşır (Yıldırım vd., 2004). Bu bağlamda stres, bireyler ve örgütler<br />
için kaçınılmaz olup, maliyetleri ve getirdiği pek çok olumsuz sonuçları itibarıyla oldukça<br />
önemli bir konudur<br />
Stres, bireylerle çevresi arasındaki ilişki sonucu ortaya çıktığından, stresin olumsuz etkilerini<br />
önlemek bir anlamda çevreyi kontrol edebilmekle mümkün olabilecektir. Stresin yönetilmesi<br />
anlamına gelen bu olgu, çevredeki değişimlerin sürekli izlenerek bilinçli olarak<br />
denetlenmesini içermektedir. Bu kapsamda öncelikle (Aydın, 2004); stres nedenlerini ortadan<br />
kaldırmak ve veya kontrol altına almak, ikinci olarak stresin etkilerini yok etmek ve üçüncü<br />
olarak ise bireyleri streslere karşı daha güçlü kılarak, dirençlerini arttırmak gerekmektedir.<br />
18
Örgüt yönetimi öncelikle çalışanları strese sürükleyen stres kaynaklarını bulmak<br />
durumundadır. Her örgütün yapısı, kültürü ve özellikleri farklı olacağından stres kaynakları da<br />
kendi içerisinde farklılık gösterebilecektir. Örgüt stres kaynaklarını azaltmak ve yok etmek<br />
konusunda kendi geliştirdiği yöntemleri ve stratejileri çalışanlarla paylaşmak durumundadır.<br />
Çünkü çalışanlara stres deneyimi kazandırmak ancak onları da bu sürece katmakla mümkün<br />
olabilecektir. Diğer taraftan örgüt yönetimi stresin sonuçları konusunda çalışanlarla sürekli<br />
iletişim halinde olmalı ve gelişmelerden onları haberdar ederek daha etkili stres tekniklerine<br />
ulaşmada sürekli değişiklikler yapmalıdır(soysal,2009)<br />
Örgütsel açıdan stresi yönetebilmek için belli başlı yaklaşımlar aşağıda ele alınmıştır.<br />
Çalışma ortamının iyileştirilmesi: Çalışma ortamının iyileştirilmesi ve düzenli hale<br />
getirilmesi, çalışanların moral ve motivasyon değerlerini olumlu yönde etkileyerek, iş<br />
kazalarının meydana gelme ihtimalini ve sıklığını düşürür. İşyerinin ve çalışma sırasında<br />
kullanılan aletlerinin temiz olması da çalışanların moral ve motivasyonlarını olumlu yönde<br />
etkileyerek, işlerine daha fazla önem vermelerini ve dikkatli davranmalarını sağlar (Camkurt,<br />
2007). İşyerinde iyi bir aydınlatma sisteminin kurulması ise çalışanların moral üzerindeki<br />
kötü etkiler yaşamasını yok ederken diğer taraftan göz sinirleri üzerindeki fiziksel<br />
rahatsızlıklar yaşamalarının da önüne geçilmiş olmaktadır (Aydın, 2004). Çalışma<br />
koşullarının iyileştirilmesinde ve çalışma ortamlarının insancalaştırılmasında ve çevre-insan<br />
ve makine uyumunun sağlanmasında renkler de etkili araçlar arasında sayılabilir. Bu<br />
bağlamda uygun renk tercihleri işyerinde güvenli çalışma ortamları sağlayacak, iş kazaları<br />
minimize olacak ve çalışanların moral ve motivasyon durumlarındaki olumluluk beraberinde<br />
üretim ve verimlilik artışını getirecektir (Sağocak, 2005). Diğer taraftan işyerinde gürültü<br />
düzeyinin azaltılması da yapılan işin zorluğunu azaltmakta bu ise iş verimini arttırırken iş<br />
kazalarının azalmasına katkı sağlamaktadır.<br />
Çalışanların streslerini azaltmada kullanılan bir diğer uygulama ise örgütlerde ergonomik<br />
çalışma sisteminin oluşturulmasıdır. İşyerlerinde sağlıklı, güvenli ve verimli olarak<br />
çalışılabilmesi; çalışma yerleri ve gerekli donanımların, ses, aydınlatma, çevre sıcaklığı gibi<br />
faktörlerin, iş organizasyonu ve yönetime yönelik sistemlerinin işgörenlerin yapısal, boyutsal<br />
ve psikolojik özelliklerine uygun olarak düzenlenmesi ile mümkün olabilecektir (Camkurt,<br />
2007). Ergonomik çalışma düzeni olarak adlandırılan bu durum çalışanların yaşam kalitesine<br />
katkıda bulunarak moral ve motivasyonlarını olumlu yönde etkileyecektir. Örgütte<br />
çalışanların fiziksel ve psikolojik kapasitelerine bağlı olarak ayarlanacak uygun günlük ve<br />
haftalık çalışma süreleri de çalışanların daha az stresli olmalarında öngörülen bir diğer<br />
iyileştirme uygulaması olarak görülebilir.<br />
İş yerlerinin yüksek ve düşük ısı ve aynı şekilde aşırı nem ve nemsizlik gibi durumları da<br />
verimsizliği doğuran bir diğer olumsuz çalışma koşulu olarak ifade edilebilir (Camkurt,<br />
2007). Bu anlamda iş yerinde çalışanların fiziksel ve psikolojik sağlıklarını en üst düzeyde<br />
koruyacak ısı ve nem oranlarının ayarlanması gerekmektedir. Aynı şekilde işletmeler<br />
işgörenlerin sağlık problemleri ve gerginlikler yaşamasını engellemek için havaya karışan<br />
çeşitli koku ve gaz zehirlenmelerine karşı, iyi bir havalandırma sistemi, sürekli ısı kontrolü<br />
sağlayan sistemler ve her türlü hava kirlenmesine karşı tedbirler almalıdır (Aydın, 2004).<br />
19
STRESLE BAŞA ÇIKABİLMEK<br />
Psikolojik anlamda stres kişiye özgü ve biricik olan bireysel bütünlüğü bozucu ve zorlayıcı<br />
etkenlerdir. İnsanlar stres karşısında psikolojik ve sosyal bütünlüğü korumak amacındadırlar.<br />
Bu korumayı hem bilinçdışı mekanizmalar hem de bilinçli çabaları ile yaparlar. Kişiyi<br />
koruyan mekanizmalardan birincisi “ben savunma mekanizmaları” denilen bilinçdışı çalışan<br />
gerçeği bozan korunma yollarıdır. En çok kullanılanları: bastırma, unutma, karşı tepki<br />
geliştirme, yansıtma, yer değiştirme ve gerilemedir.<br />
Kişiliği koruyan diğer mekanizmalar bilinç ve çaba gerektiren gayretlerdir. Stres karşısında<br />
bilinçli sistemlerin etkisiyle daha çok bilgi edinme, anlama, algı alanını genişletme ve<br />
değerlendirme, yeni çözümler arama gibi zihinsel süreçler etkinlik gösterir.<br />
Başa çıkma, bireylerin stres faktörlerine karşı sergiledikleri bilişsel ve davranışsal girişimlere<br />
denir (Lazarus ve Folkman, 1984).<br />
Her insan aynı koşullar altında bile bir birinden çok farklı tepkiler gösterir. Biri kaygılı ve<br />
gerilimliyken diğeri soğukkanlı ve sakin olabilir. Bu çok doğaldır. Herkesin kendine özgü bir<br />
stresle başa çıkma tarzı vardır. Başa çıkma tarzımızın bazı yönleri sağlıklı ve etkiliyken diğer<br />
yönleri daha az etkili ve üstelik sağlığımıza, ilişkilerimize ve performansımıza zararlı olabilir.<br />
Bazılarına göre stresle başa çıkma tarzları genelde: Sigara içmek, alkol almak, yemek<br />
yemektir. Bazıları strese tepki olarak geri çekilir, içine kapanır, pasifleşir, sorunlarıyla<br />
yüzyüze gelmekten kaçınır. Bazıları ise aşırı tepki gösterir. Bazıları stres karşısında hiç tepki<br />
göstermeyip yaşanan sıkıntıyı içinde biriktirir. Stresle başa çıkmada esnek olabilmek önemli<br />
bir niteliktir. Esneklik, değişime daha açık olmamıza olanak tanır. Böylelikle stresli olarak<br />
algıladığımız olay sayısı azalabilir.<br />
Etkilenen kronik stres kaynağı her ne olursa olsun, çalışanların bu olumsuz stres faktörlerini<br />
olumlu hale dönüştürmesi mümkündür. Stresin olumsuz etkilerini azaltmak veya stresle başa<br />
çıkabilmek için ya çevresel stres faktörlerini ortadan kaldırmalı veya azaltmalı, ya da<br />
çalışanlara stresle başa çıkma yolları öğretilmelidir.<br />
Stres Yönetimi Eğitimi (Stress Managemenet Training, SMT), bireylerin stresle nasıl başa<br />
çıkabileceklerini öğretme eğitimidir. Bu programlarda özellikle stresin neden ve sonuçları<br />
hakkında eğitim verilerek, stresin fizyolojik ve psikolojik sonuçlarının nasıl azaltılabileceği<br />
öğretilir. Bu stratejiler, çalışanların işyerindeki stresin sonuçlarından daha az etkilenmelerine<br />
ve bireylerin stresle daha kolay mücadele etmelerine yardım eder. sonuçta olumsuz stres<br />
faktörlerini olumlu hale dönüştürerek çalışanların iş yaşamlarında mutlu olabilmelerini<br />
sağlamak mümkündür.<br />
İşle ilgili stresi önlemeye ve azaltmaya yönelik yöntemler bireysel ve örgütsel olarak iki<br />
başlık altında toplanabilir.<br />
BİREYS<strong>EL</strong> YÖNTEMLER<br />
Bireysel olarak stresten uzaklaşmak için birçok insan farklı yöntemler kullanmaktadır. İş<br />
hayatında veya iş dışında gerilimi azaltıcı bazı tedbirleri almak, kişisel sağlık, verimlilik ve<br />
başarı için önemli bir zorunluluktur.<br />
20
Stresli bir durumla başa çıkmaya çalışırken kişinin kendisine olumsuz şeyler yerine, olumlu<br />
ve mantıklı şeyler söylemesinin yararlı etkisi olur. Olaylar karşısında gösterilen olumsuz<br />
tutumlar, kişinin kendine söylediği olumsuz sözler, o olay sırasında hissedilen gerginliği<br />
artırmaktadır. Bu durumu bir örnekle açıklayabiliriz; diyelim ki hazırladığımız bir raporda<br />
önemli bir bilgiyi atladığımızı fark ettik. Kendi kendimize şöyle söyleyebiliriz. “Berbat bir<br />
şey oldu. Böyle devam edersem asla başaramam.” Ya da şunları diyebiliriz. “Çok aptalca bir<br />
hataydı. Ama yaptığım en kötü hata sayılmaz. Amirimle konuşup eksik kalan kısımları<br />
tamamlamayı önerebilirim.” İlk gruptaki düşünce olumsuz ve kişinin kendine zarar veren<br />
türdendir. İkinci grup ise daha olumlu ve sorunu çözmeye yöneliktir.<br />
Gevşeme Teknikleri:<br />
Stresli durumlarda gevşemeye ayrılan zaman yoğun stresin fiziksel etkilerini azaltmaya<br />
yardımcı olur. Gevşeye bilen kişiler, birikmiş stresin yarattığı gerginlikten sıyrıldıklarından<br />
yeniden enerji üretmek için bedenlerine zaman tanımış olurlar.<br />
1. Derinlemesine gevşeme: Sinir sistemi rahatlar kasların gerginliği azalır. Çok gergin<br />
ya da üzüntülü durumlarda gevşeme egzersizleri bu gerilimi tümüyle yok etmez ama<br />
azaltabilir. Derinlemesine gevşeme durumunu başarabilmek için biraz pratik yapmak<br />
gerekir.<br />
Bu kas gevşetme hareketlerini yaparken gözlerinizi kapatabilirsiniz. Ellerinizin,<br />
ayaklarınızın ve tüm vücudunuzun rahat ve sıcak olduğunu kendinize telkin ediniz.<br />
Ayrıca kendinizi Akdeniz kıyısında bir kumsalda, güneş altında hayal ediniz. Sahile<br />
çarpan pırıl pırıl dalgaları ve martı seslerini düşününüz. Martı ve dalgaların seslerini<br />
duymaya çalışınız. Ya da bir kırda olduğunuzu, rengârenk çiçekleri ve çeşitli kuşların<br />
seslerini ve hareketlerini hayal ediniz. veya hayalinizde uçsuz bucaksız bir denizi<br />
seyrediniz, ya da göldeki balıkları izleyiniz. Kendinizi bunlardan biri üzerine<br />
konsantre ediniz. Bir yandan da kaslarınızı önce geriniz, sonra gevşetiniz. Bu gevşeme<br />
uygulamasını sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa yapınız.<br />
Otojenik eğitim: Belli bedensel değişiklikleri yaratmak amacıyla hayal kurmaktır.<br />
Bunun için gözleri kapatıp sessizce oturmak ve kendi kendimize komutlar vermek<br />
gerekir. Örneğin; sağ kolum gittikçe ağırlaşıyor diyoruz. Kolumuzun ağırlaştığını<br />
hissediyoruz. Aynı şeyi sol kolumuz ve bacaklarımız için de yapıyoruz. Sonra sıcaklık<br />
duygusu geliştiriyoruz. Kolumuzdaki sıcaklığın arttığını hayal ediyoruz. Daha sonra<br />
kalp atışlarımızı sakinleştiriyoruz. Kendimize kalbim daha düzenli ve sakin atmaya<br />
başladı diyoruz. Aynı şekilde solunumu da düzenliyoruz. Son olarak bütün gövdem<br />
ısınmaya başladı diyoruz. Bunları yaparken alnım giderek serinliyor diyerek alnımızı<br />
serinletiyoruz. Kendi kendimize tekrarladığımız bu cümleler üzerinde odaklaşarak<br />
derinlemesine gevşemeyi gerçekleştirebiliriz.<br />
2. Aşamalı gevşeme: Gevşeme durumunu ortaya çıkarabilmek için gerginlik durumunun<br />
iyice anlaşılması ve fark edilmesi gereklidir. Rahat bir pozisyonda oturarak ya da<br />
uzanarak başlayın. Gözlerinizi kapatın ve vücudunuzdaki çeşitli kas gruplarına<br />
odaklaşın. Ellerinizdeki kasları gerin ve yumruklarınızı sıkın. Yumruğunuzu sıkı<br />
tutmak için ne kadar çaba harcadığınıza dikkat edin. Sonra yumruğunuzu açın ve<br />
elinizin bütünüyle gevşemesine izin verin. Gerginlik ve gevşeme durumları arasındaki<br />
farkı görün. Bu yöntemi bedeninizdeki her bir kas grubu için izleyin.<br />
21
a) Meditasyon: Bir sözcük ya da bir renk üzerinde odaklaşarak zihnimizi onu<br />
oyalayan çeşitli düşüncelerden sıyırıp sakinleştirmektir.<br />
b) Biyo geri bildirim: Elektronik bir aygıtla beyin dalgalarını kas hücrelerini ya da<br />
kan basıncını izlemektir. Amaç bedensel tepkileri bazı sinyaller aracılıyla<br />
görmemiz ya da uymamızı sağlamaktır.<br />
3. Hızlı gevşeme: Strese karşı koymak için, kısa gevşeme araları vermek gereklidir.<br />
Derin soluk alıp verme, kendimizin rahat bir yerde olduğunu zihinde canlandırma, kas<br />
alışkanlıklarını tanıma ve stresli durumlarda kendimizde olup biten fiziksel belirtilerin<br />
farkına varabilme amacıyla hızlı gevşeme taktiği kullanılmaktadır.<br />
4. Problem çözme teknikleri de stresle başa çıkmada yararlı olabilir. Aşamaları:<br />
a) Problemi saptama: Problemin ne olduğunun açığa kavuşturulması stresin çoğunu<br />
hafifletir.<br />
b) Seçenekleri gözden geçirme: Problemi saptadıktan sonra olabildiğince çok seçenek<br />
üretmektir.<br />
c) Bir çözüm yolu seçme.<br />
d) Eyleme geçme.<br />
e) Sonuçları değerlendirme.<br />
Zamanı iyi kullanarak stresi azaltma<br />
Zaman iyi kullanıldığında daha çok şey başarılır. Günlük etkinliklerimiz içinden gerekli<br />
olmayanları ayırarak öncelik tanıdıklarımıza odaklaşabilirsek yapılamayan şeyler için duyulan<br />
kaygı da azaltılmış olur. Etkili bir zaman planlaması için düzenli olmak yazılı planlar<br />
yapmak işleri uygun kişilere paylaştırmak ve zaman cetveli kullanmak yararlı olabilir.<br />
Etkili iletişim<br />
Stresli durumlar genellikle insanlar arası iletişim sorunlarından kaynaklanır. Sorunlarımızı bu<br />
kişilerle tartışabilmek çözüm için bir anahtardır. Senli cümleler yerine benli cümleler<br />
kullanmak; senli cümleler insanları genellikle aşağılama eğilimindedir. Senli cümleler<br />
kullanıldığında karşı tarafta genellikle olumsuz ve savunmacı bir tepki oluşur. Örneğin; hep<br />
sözümü kesiyorsun çok fazla gürültü ediyorsun her şeyime karışıyorsun gibi. Benli<br />
cümleler ise sorumluluğu kişinin kendi üstünde tutar. Örnek; bana fazla karıştığını<br />
düşünüyorum söylemeye çalıştığım şeyi anlayamıyorum gibi. Soru sorma teknikleri: Açık<br />
uclu sorular, karşımızdaki kişiye en üst düzeyde özgürlük sağlar. Yönlendirici sorular, evet ya<br />
da hayır şeklinde cevap alınan sorulardır. Neden arayıcı sorular ve belirleyici sorular da bu<br />
gruba girer.<br />
Stresle başa çıkmada kişiye yardımcı olabilecek insanlar: Aile yakın arkadaşlar uzman<br />
kişilerdir. Ancak yine de gerekli görüldüğünde bir uzman desteğini almak her zaman<br />
yararlıdır.<br />
Stresten uzaklaşmak için yapabileceklerimiz özetle şunlardır(Sabuncuoğlu,Tüz,2001).<br />
1. Olumlu alışkanlıklar edininiz.<br />
22
2. Ayrıntılarla uğraşmayınız.<br />
3. Günlük, haftalık, aylık yapılacak işleri sıraya dizerken önce zor ve sevimsiz işlere öncelik<br />
vererek onları bitirmeye çalışınız.<br />
4. Mükemmeliyetçilikten kaçınınız.<br />
5. Yorucu ve zor işleri sabah saatlerine bırakınız.<br />
6. İşinize konsantre olunuz.<br />
7. Dinlenmek için de kendinize zaman ayırınız.<br />
8. Bütün gününüzü işle doldurmayınız.<br />
9. Televizyonun esiri olmayınız. Program seçiniz.<br />
10. Kendinize ve ailenize de zaman ayırınız.<br />
11. Yıllık tatile çıkınız.<br />
12. Her gün yarım saat önce uykudan kalkmayı deneyiniz.<br />
13. Planlamaya önem veriniz.<br />
ÖRGÜTS<strong>EL</strong> YÖNTEMLER<br />
Üzerinde durulabilecek bazı yöntemler şunlardır.<br />
Sosyal Destek: Stresi önlemede kullanılan uygulamalardan biri de sosyal destektir. İş<br />
yerlerinde sosyal desteğin insanları olumlu ölçüde etkilediği, son yıllarda üzerinde durulan<br />
konulardan birini oluşturmuştur. İşyerlerinde kurulan yakın arkadaş ilişkileri, iş dışındaki aile<br />
toplantıları, belirli kulüplere olan üyelikler, komşuluk ilişkileri, amirle olan iyi ilişkiler sosyal<br />
destek sağlamaktadır. Kısaca kişinin temel sosyal ihtiyaçlarının başka bireylerle etkileşim<br />
sonucunda tatmin edilmesine sosyal destek denilmektedir. Bu temel ihtiyaçlar ise sevgi,<br />
kendine güven, ait olma duygusu, kişiliği bulma, güvenlik ve onaylanmadır. Bu tür sosyal<br />
ihtiyaçların giderilmesi çalışanların fiziksel ve ruhsal sağlıklarını olumlu ölçüde etkileyen<br />
anahtar bir faktör olmaktadır. Bu durumda sosyal destek örgütsel stresi azaltmada etkin bir rol<br />
oynamaktadır.<br />
Diğer bir sosyal destek sağlayıcı grup ailelerdir. Aile üyeleri ve arkadaş grupları ile yakın<br />
ilişkileri bulunan bireylerin stresle daha kolay başa çıktıkları söylenebilir. Örneğin iş sonrası<br />
ailesine vakit ayırma, arkadaşlarla oynanan bir basketbol maçı, gün boyunca alınan stresi<br />
azaltmaktadır. Sosyal desteğin faydaları şu başlıklar altında toplanabilir.<br />
- Sosyal destekler stresli olayların ortaya çıkma ihtimalini azaltır.<br />
- Eğer bu tür olaylar olursa önemli diğer kişilerle etkileşim, bireyin olayı algılama biçimini<br />
değiştirecek veya algılama şiddetini hafifletecektir.<br />
- Stres düzeyinin şiddeti potansiyel gerilim olayının bireyin rolünü değiştirme derecesine<br />
bağlıdır.. Sosyal destek, rol gerginliği ile gerilim yaratan olay arasındaki ilişkiyi değiştirebilir.<br />
- Sosyal desteklerin bireyin uyum düzeyi üzerinde doğrudan bir etkisi olabilir.<br />
Duygusal iklimi kontrol: Modern örgütsel yaşamın gerginleştiricilerinden biri de değişimdir.<br />
Örgütler çalışanların bu değişime uyumlarını kolaylaştırmak için yeterli desteği vermek<br />
zorundadırlar. Bu destek örgüt yapısında ve yaptıkları işlerde değişiklikleri benimsemesine ve<br />
iş değişikliklerinin strese yol açmasını önleyecektir. Bu tür bir stresi önleme örgütte<br />
yöneticiler ile çalışanlar arasındaki etkileşime bağlıdır. Duygusal açıdan aralarında bir iletişim<br />
kurulması yapılacak değişikliklerin çalışanlara doğru ve açık bir şekilde yansıtılması<br />
örgütlerde önemlidir. Çalışanların değişikliklere katılmaları, fikirlerinin dikkate alınması<br />
23
sağlanmalıdır. Böylece stres önlenebildiği gibi, değişikliği benimseme ve başarıya ulaşmada<br />
kolaylaşacaktır.<br />
Stres Yönetimi Eğitimi: Son yıllarda stresin üzerinde önemle durulan bir konu olması<br />
araştırmacıları stresin olumsuz etkilerini azaltma yollarını aramaya itmiştir. Bu<br />
araştırmalardan biri de örgütsel stresle iki şekilde başa çıkabileceğini öne sürmüştür.<br />
Bunlardan birincisi örgütle çevresel stres faktörlerini ortadan kaldırmak veya azaltmaktır.<br />
İkincisi ise bireylere stresle başa çıkmanın yollarını öğretmektir.<br />
Stres yönetimi eğitimi bireylere stresle başa çıkma yollarını öğretme eğitimidir. Bu eğitimde,<br />
çalışanlardan bir gruba onların yaptıkları işin içeriğine bağlı olarak yaygın ve kapsamlı bir<br />
eğitim programı verilir. Bu programda öncelikle bireylere stresin sonuç ve nedenleri hakkında<br />
eğitim verilir. Ayrıca bireylere stresin psikolojik ve fizyolojik sonuçlarını nasıl azaltacakları<br />
öğretilir. Bu metotlar klinik psikolojide özellikle de endişe yönetiminde sık sık<br />
kullanılmaktadır.<br />
Meslek stresini azaltmada en popüler yaklaşımlardan biri çok yoğun baskı altında olan<br />
işgörenlere yapılan psikoterapi veya bireysel rehberlik hizmetleridir. Stres yönetimi eğitimi ve<br />
çalışanlara verilen rehberlik hizmetleri örgütsel strese çözümün açık örnekleridir. Bu<br />
stratejiler çalışanların örgütsel stres sonuçlarından daha az etkilenmelerine ve bireylerin<br />
stresle daha kolay başa çıkmalarına yardım eder.<br />
Üzerinde durulabilecek bazı yöntemler şunlardır:<br />
a). Çalışanların rollerinin yeniden tanımlanması,<br />
b). Sosyal destek sağlama,<br />
c). Aşırı iş yükünü ortadan kaldırma,<br />
d). Çalışma koşullarını yeniden gözden geçirme,<br />
e). Çalışanların kararlara katılımını arttırma,<br />
f). Çalışanların güven duygularını geliştirme,<br />
g). Stresli personele, danışmanlık hizmeti vermek.<br />
Etkilenen kronik stres kaynağı her ne olursa olsun, çalışanların olumsuz stres faktörlerini<br />
olumlu hale dönüştürmesi mümkündür. Stresin olumsuz etkilerini azaltmak veya stresle başa<br />
çıkabilmek için ya çevresel stres faktörlerini ortadan kaldırmalı veya azaltmalı, ya da<br />
çalışanlara stresle başa çıkma yolları öğretilmelidir.<br />
Stres Yönetimi Eğitimi (Stress Management Training, SMT), bireylerin stresle nasıl başa<br />
çıkabileceklerini öğretme eğitimidir. Bu programlarda özellikle stresin neden ve sonuçları<br />
hakkında eğitim verilerek, stresin fizyolojik ve psikolojik sonuçlarının nasıl azaltılabileceği<br />
öğretilir(Muchinsky,1997).<br />
Çalışanlar için geliştirilen ve kısaca EAP (Employee Assistance Programs) olarak adlandırılan<br />
çalışanlara yardım programları; gevşeme yöntemleri, biyolojik geri bildirim (biofeedback)<br />
yöntemleri ve algılama becerilerini kapsamakta olup, bu yöntemler sonucunda çalışanlardaki<br />
strese ilişkin belirtilerin azaldığı saptanmıştır(Ertekin,1993).<br />
Aslında bu tür programlar, stresin nedenlerini ve kaynaklarını ortadan kaldırmamakta, ancak<br />
çalışanlara stresli durumla nasıl başa çıkmaları gerektiğini öğretmektedir. Bu stratejiler,<br />
24
çalışanların işyerindeki stresin sonuçlarından daha az etkilenmelerine ve bireylerin stresle<br />
daha kolay mücadele etmelerine yardım eder. Sonuçta olumsuz stres faktörlerini olumlu hale<br />
dönüştürerek çalışanların iş yaşamlarında mutlu olabilmelerini sağlamak mümkündür.<br />
GEN<strong>EL</strong> DEĞERLENDİRME<br />
Stres, hayatın bir gerçeğidir. Stres genellikle olumsuz bir şey olarak düşünülür. Aşırı stres,<br />
insanı iş göremeyecek bir duruma getirip ciddi sorunlar da yaratabilir. Ancak stresin olumlu<br />
bir yanı da vardır. Herkes için değişebilen ama belirli dozda stres, varoluşun olumlu bir<br />
özelliğidir ve etkili bir işleyiş için gereklidir. Bu tür stres organizmada fiziksel ve ruhsal<br />
gelişmelere, büyümeye ve olgunlaşmaya yol açar.<br />
Olumlu ve olumsuz stres arasındaki farklılık, kişinin stres oluşturucu olay ya da ortamı nasıl<br />
algıladığına ve onunla nasıl başa çıktığına bağlıdır.<br />
Şurası bir gerçek ki hepimiz hayat olayları ve şartlarının getirdiği genel bir stres yaşıyoruz.<br />
Aile veya duygusal hayatımız ekonomik veya sağlık durumumuz gibi faktörler kimi zaman<br />
bilincinde olduğumuz kimi zaman da olamadığımız stres kaynaklarımızdır.<br />
Çalışma saatleri, vardiya usulü çalışma, fiziksel tehlike varlığı, sorumluluk fazlalığı, işsizlik<br />
korkusu gibi bir çok neden insanları gerilim içinde tutar<br />
İş yaşamındaki kronik stres kaynaklarının özellikle uzun süreli strese yol açması, üretime ve<br />
çalışanların sağlığına olumsuz etki yapmaktadır. En önemlisi çalışanın yönelebileceği iki<br />
davranış; işe devamsızlık gösterme ve işten ayrılma davranışıdır. Özde bu davranışlar yüksek<br />
düzeyde stresli işten kaçınma davranışının iki yolunu ifade eder. Alternatif işten kaçınma<br />
davranışı; alkolizm, ilaç bağımlılığı, saldırganlık şeklinde de görülebilir. Tehlikeli olan da<br />
bunlardır. İşe devamsızlık ve işten ayrılma davranışı üretimi engelleyebilir.<br />
İş hayatında stres yaratabilen tüm faktörleri tamamıyla ortadan kaldırabilmek mümkün<br />
değildir. Çünkü bireyin kişiliği, stres’ten etkilenme düzeyinin farklılığına yol açabilmekte ve<br />
herkesin aynı stres faktöründen aynı şekilde etkilenmesi söz konusu olamamaktadır. Bu<br />
nedenle tamamiyle ortadan kaldırmak yerine stresin azaltılması için örgüt yönetimlerine<br />
büyük görevler düşmektedir. Bazı kaynaklar çalışanın verimi için makul bir iş stresinin<br />
gerekliliğini de iddia etmektedir.<br />
Bireysel ve örgütsel stratejiler, iş stresinin azaltılması ve kronikleşmemesi yönünde katkılar<br />
sağlaması açısından oldukça önemlidir.<br />
1. Gevşeme Egzersizlerinin Uygulanması : Bu egzersizleri size önerildiği şekilde her gün<br />
kendi kendinize uygulayın ve mümkün olduğu kadar günlük yaşantınızda kullanmaya çalışın.<br />
Daima gevşek bir pozisyonda oturmaya, yürümeye, konuşmaya iş yapmaya gayret edin. Siz<br />
gevşedikçe yaptığınız işte daha başarılı olduğunuzu, daha az hata yaptığınızı ve daha az<br />
yorularak daha az efor sarfettiğinizi göreceksiniz. Bunun yanı sıra kendinize her gün ara ara<br />
gevşeme molaları vermeyi adet haline getirin ve vücudunuzu kontrol ederek mümkün olduğu<br />
kadar gevşetin.<br />
25
2. Bekleyin, Düşünün ve Yavaşça İlerleyin. Yaşam temponuzu yavaşlatın. Bir işe<br />
başlamadan önce durup bekleyin, nasıl yapacağınızı düşünün ve yapacağınız işte yavaşça<br />
ilerleyin. Lüzumsuz hız vücudunuzun fazla enerji tüketmesine ve gereksiz yere enerji<br />
harcamasına yol açacaktır. Yapmanız gereken diğer işlere enerjiniz kalmayacaktır.<br />
3. Geleceği Planlayın. Sizi strese sokacak durumları önceden belirleyin ve bu gibi<br />
durumlarla nasıl baş edebileceğinizi kendinizi nasıl gevşetebileceğinizi planlayın. Geçmişteki<br />
deneyimlerinizi, stresle stresle mücadele yollarınızı geleceği planlamakta kullanın.<br />
Geçmişteki yanlış düşünce, tutum ve davranışlarınızı belirleyip onlardan kurtulun.<br />
Başarısızlıklarınızdan neyi yanlış yaptığınızı bulun ve gelecek defa aynı hatayı yapmamaya<br />
gayret edin. Öncelikle, kolay durumlarla nasıl baş edeceğinizi planlayın. Elde edeceğiniz<br />
başarı gelecekteki güç durumların üstesinden gelebilmeniz için size güven kazandıracaktır.<br />
Başarılarınızı inceleyin, aynı yöntemleri tekrar kullanmayı planlayın. Çevrenizdeki kişilerin<br />
bu gibi durumlarla nasıl başettiklerini gözleyin ve onların yollarından yararlanın. Ne<br />
söyliyeceğinizi ve ne yapacağınızı önceden planlayın, acele etmeyin, unutkanlığınızın<br />
azaldığını göreceksiniz.<br />
4. Olumlu Düşünüp İyimser Olmaya Çalışın. Kaygılanacağınızı düşünerek hastalık<br />
belirtilerini beklemeyi bırakın. Bu tür düşünceleri kafanızdan uzaklaştırıp gevşemeyi ve<br />
rahatlamayı düşünerek zihninizi dinlendirin. Farkettiğiniz her yanlış tutum ya da elde ettiğiniz<br />
her küçük başarı doğru yolda atılmış büyük bir adımdır.<br />
5. Gününüzü Daha İyi Planlayın. Güne başlamadan önce o günü nasıl geçireceğinize dair<br />
plan yapın. Bu planda gevşeme molaları, sadece kendinize ayırdığınız saatler, düzenli ve<br />
sakin öğünler, yapacağınız işler yer alsın. Böylece günlük belirsizliğinden sıyrılıp daha sakin,<br />
daha az kaygılı ve daha huzurlu, neşeli bir gün geçirdiğinizi göreceksiniz.<br />
6. Uykunuzun Düzenli Olmasına Gayret Edin. Yatağa yatmadan yarım saat ya da bir saat<br />
önceden kendinizi gevşetin ve bu hissi yatağınızda da devam ettirmeye çalışın. Yatmadan<br />
önce eğer mümkünse ılık bir banyo sizi rahatlatacaktır. Geceleri çay, kahve, kolalı içecekler<br />
içmemeye gayret edin; onun yerine ılık bir süt ya da bazı geceler çok hafif bir içki yararlı<br />
olabilir. Yatacağınız saate yakın ağır öğünler yememeye gayret edin. Yattığınız zaman<br />
uyuyamıyorsanız, sürekli oradan oraya dönerek yatakta vakit geçirmeyin, kalkın ve kendinize<br />
ılık bir süt ya da ıhlamur hazırlayın, uykunuz gelene kadar rahatlatıcı, hoş bir şeyler okumaya<br />
çalışın. Uyumak için kendinizi zorlamayın. Gevşek bırakın.<br />
7. Yaratıcı Hobiler Edinin: Hiç bir şey, insanın düşünecek uğraşacak bir şeyi olmamasından,<br />
sadece iş düşünüp endişelenmesinden daha kötü değildir. Kafanızın da bedeninizin olduğu<br />
kadar dinlenmeye ihtiyacı vardır. Edinebileceğiniz pek çok hobi bulabilirsiniz; fotoğrafcılık,<br />
yeni bir lisan gibi. Bütün meşgaleler aynı zamanda sosyal yaşantınızı da canlandıracak yeni<br />
arkadaşlar, dostlar edinmenize yol açacaktır.<br />
8. Rutin Işler Arasında Kaybolmayın: Yaşamın getireceği streslerle karşı karşıya kaldığınız<br />
zaman en büyük düşmanınız can sıkıntısı ve monotonluktur. Yaşantınızda yapacağınız ufak<br />
değişiklikler vücudunuza istirahat kadar yararlı olacaktır. Kafanızı sabit şeylere saplanmaktan<br />
koruyacaktır. Farklı bir yaşam tarzı, değişik bir öğle yemeği, yeni bir saç biçimi, değişik bir<br />
eğlence, seyahat, ilgilendiğiniz yeni bir konu, programınızda yapacağınız ufak bir değişiklik<br />
size yardımcı olacaktır. Asap bozucu, gerilimli kitapları, haberleri okumayın. O tür filmleri<br />
önceden öğrenebiliyorsanız seyretmeyin. Üzücü olayları, haberleri detayları ile öğrenmeye<br />
çalışmayın.<br />
9. Problemlerinizi belirleyin. İşiniz sosyal ilişkileriniz veya ekonomik durumunuz sizin<br />
için stres kaynağı mıdır? Yüzeysel ve daha az önemli problemler gerçek ve daha derindeki<br />
26
problemlerinizi maskelemekte midir? Problem hakkında biraz fikriniz olursa bir şeyler<br />
yapabilirsiniz.<br />
10. Problemlerinizden bahsedin. Aileniz ya da arkadaşlarınız belki bazı problemler<br />
yaşadığınızı fark etmemişlerdir. Bunu anladıklarında size iki şekilde yardım edebilirler; ilk<br />
olarak sizi dinleyerek. İkinci olarak da çözüm yolları önererek. Eğer zorlukları bir an için<br />
unutarak arkadaşlarınızla güzel bir akşam yemeği yerseniz sorunlarınızın yarı yarıya<br />
azaldığını göreceksiniz.<br />
11. Stresinizi yönetmeyi öğrenin. Başaramıyorsanız bir uzmandan yardım isteyin.<br />
12. Zihninizi problemlerden arındırmanın yollarını bulun. Meşguliyetler bulun (spor, müzik<br />
sanat). Kısa bir an için bile olsa problemlerinizi düşünmemek, onlara uzaktan bakmanızı<br />
sağlayacak ve çözümü kolaylaştıracaktır.<br />
13. Gerginliği azaltın. Yürüyün ev temizleyin bahçeyle uğraşın. Birkaç gevşeme tekniği<br />
öğrenin. Kendinize gün içinde gevşeme anları ayarlayın. Örneğin; eve döndüğünüzde hiç<br />
değilse birkaç dakika karanlıkta ve mümkünse gürültüsüz bir yerde uzanın. Ya da sırtınızı<br />
rahatlatmak için yere uzanın. Boynunuzun altına bir yastık koyun. Bacaklarınızı bükün veya<br />
yatağınızın kenarına dayayın. Nefes alıştırmaları yapın; burundan soluksuz kalana kadar nefes<br />
alın ve ağızdan verin. Gerinin ve vücudunuzun her kısmı gevşesin. Gerinme sırasında nefes<br />
verin ve gevşeme sırasında alın.<br />
14. Beslenmenize dikkat edin. Dengeli beslenmeyi öğrenin. Alkol, sigara ve kahveye dikkat<br />
edin. Bazı kişiler bunları sakinleştirici olarak kullanırlar, ancak, gerçekte kaygıyı arttırırlar.<br />
15. Şu tuzaklardan kaçının: Yalnızlık, kaçınma, soğukluk, katılık, kontrol, öfke.<br />
Stresin nedenleri kadar her birimizin stres karşısındaki hareket tarzı önemlidir. Kuşkusuz<br />
hayatın neredeyse tüm olayları kaygı kaynağıdır. Ancak bu, herkes kaygılı demek değildir..<br />
Unutmamak gerekir ki; stressiz bir hayat mümkün değildir ve istenen bir durumda değildir.<br />
Bir dereceye kadar stres, kişinin gelişimi için gereklidir. Onu motive eden bir güçtür.<br />
Amacımız stresin üçüncü aşaması olan tükenme evresine geçmemek, stresi kronik bir hale<br />
getirmemektir.<br />
YARARLANILAN KAYNAKLAR<br />
Akatay Ayten, 2007, “Zamanın Etkin Kullanılmasını Sağlayan Davranış ve Yöntemler”<br />
(İçinde)Zaman Yönetimi ve Yönetsel Zamanda Etkinlik, 2.b., Gazi Kitabevi, Ankara<br />
Albrect, Karl, 1988, Gerilim ve Yönetici, Çev: K. Tosun ve diğerleri, İ.Ü. İşletme Fakültesi<br />
Yayın No: 197, İstanbul<br />
Aldemir, M. Ceyhan, A. Ataol ve G. Budak, 1993, Personel Yönetimi, 1.b., Barış Yayınları,<br />
İzmir<br />
ARMACOST, Robert, L; "High School Student Stress and the Role of Counselors".The<br />
School Counselor. Vol: 38 (Nov), 1990, 105-112.<br />
Arpacıoğlu, Gülcan, 2005, “Türkiye’de Zorbalık Bir Çalışma Biçimi”, Editör: D. Yalım,<br />
İnsan Kaynaklarında Yeni Eğilimler, Hayat Yayıncılık, İstanbul<br />
27
Aydın, İ. Pehlivan, 2002, İş Yaşamında Stres, Pegem A Yayınları<br />
Aydın, Orhan, 1992, Davranış Bilimleri, Anadolu Üniversitesi A.Ö. Fakültesi Ders Kitapları,<br />
Yayın No: 107, Eskişehir<br />
Aydın, Şule, 2004, “Örgütsel Stres Yönetimi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü Dergisi, Cilt. 6, Sayı. 3<br />
Aytaç Serpil, 2005, Çalışma Yaşamında Kariyer, Ezgi Yayınları. Bursa<br />
Aytaç, Serpil, 2002, “İş Yerindeki Kronik Stres Kaynakları”,<br />
http://www.isguc.org./saytac3.htm (02.03.2008)<br />
Balcı, Ali; 2000.Öğretim Elemanlarının İş Stresi, Kuram Ve Uygulamalar, Nobel Yayın<br />
Dağıtım, Ankara,<br />
Baltaş, Acar; Baltaş, Zuhal; 1990-.Stres ve Başaçıkma Yolları. İstanbul, Remzi Kitabevi. 10.<br />
Basım,<br />
Barutçugil, İsmet, 2000, Organizasyonlarda Duyguların Yönetimi, Kariyer Yayıncılık<br />
İletişim, Eğitim Hizmetleri Ltd. Şti.<br />
Başaran, E. İbrahim, 1992, Yönetimde İnsan İlişkileri, Gül Yayınları, Ankara<br />
Bekçi, İsmail, V. Ömürbek ve Ö. Tekşen, 2007, “Muhasebe Meslek Mensuplarında Stres<br />
Kaynağının Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma”, Süleyman Demirel Üniversitesi<br />
İ.İ.B.F. Dergisi, C. 12, S.1, s.145 161<br />
Bingöl, Dursun & Naktiyok, Atılhan;2001. “Yönetici Akademisyenlerin Temel Stres<br />
Kaynakları Ve Stresle Mücadele Teknikleri”, 9. Ulusal Yönetim Ve Organizasyon<br />
Kongresi Bildirileri, Yayın No:10, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi, 24-26 Mayıs<br />
Bingöl, Dursun, (1990), İşyeri Disiplini ve Çalışma Barışı, İstanbul:Özgün Matbaacılık<br />
Bozkurt Veysel, (2000), Enformasyon Toplumu ve Türkiye,Sistem Yayınları., İstanbul<br />
Burrows J. D.- F. R.Lapides, (1970), Alienations A Casebook.Esranged Labour”dan Karl<br />
Marks. New York: Thomas Y. Crowell Company<br />
Butler W.E., 1986, Kişilik, http://www.hermetics.org/kisilik. html, (İndirilme Tarihi:<br />
10.04.2009).<br />
Büyükbeşe, T., 2004, “Stres ve Stres Yönetimi”, (İçinde) ÇağdaşYönetim Yaklaşımları,<br />
Editör: İsmail Bakan, 1.b., Beta Basım Yayım, İstanbul<br />
Cam, Erdem, 2004, “Çalışma Yaşamında Stres ve Kamu Kesiminde Kadın Çalışanlar”,<br />
Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, Issn: 1303-5134<br />
28
Camkurt, M. Zülfi, 2007, “İşyeri Çalışma Sistemi ve İşyeri Fiziksel Faktörlerinin İş Kazaları<br />
Üzerindeki Etkisi”, TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt.20, Sayı.6, Cilt.21, Sayı.1,<br />
Mayıs/ Ağustos<br />
Can, Halil, 1997, Organizasyon ve Yönetim, 4.b., Siyasal Kitabevi, Ankara<br />
Carrell M.R. ve F.E. Kuzmits, Personel, Human Resource Management, Merril Publishing<br />
Company, Columbus, Ohio<br />
Cenzo D. A. ve S. Robbins, 1996, Human Resource Managenment, 4.b., John Wiley&Sons,<br />
USA<br />
Conger J.A. ve Kanungo R.N., 1988, “The Empowement Process: Integrating Theory and<br />
Practice”, Academy Of Managenet Review, July<br />
Copper, C. Ve A. Straw, 1998, Bir Haftada Başarılı Stres Yönetimi, Çev:E. Köymen, Dünya<br />
Yayıncılık<br />
Çam, O., 1995, Tükenmişlik, Saray Kitapçılık, İzmir<br />
Çiftçi, Birgül, 2007, “Performans Değerlemesi”, (içinde), İnsan Kaynakları Yönetimi, Editör:<br />
U. Dolgun, Ekin Kitabevi, Bursa<br />
Dağdeviren, M., E. Erasalan ve M. Kurt, 2005, “Çalışanların Toplam İş Yükü Seviyelerinin<br />
Belirlenmesine Yönelik Bir Model ve Uygulaması”, Gazi Üniversitesi Müh. Mim. Fak.<br />
Dergisi, Cilt 20, No 4<br />
Dangaç G.,2007,“ İş Hayatında Farklı Kişilikler”, http://www.kouemk.com<br />
Davis, K., 1982, İşletmelerde İnsan Davranışı, Çev. K. Tosun vd., İstanbul Üniversitesi<br />
İşletme Fakültesi Yayınları, No.199,İstanbul<br />
Davis, Keith-J. W. Newstroom, 1993, Organizational Behavior: Human Behavior at Work,<br />
Ninth Edition. North America: McGrow Hill İnc.<br />
Drucker P., (1994), Kapitalist Ötesi Toplum, çev: B. Çorakçı, İnkılap Kitabevi<br />
Dubrin, Andrew; 1980. Effective Business Psychology, Virginia, Reston Pub. Com.Inc.,<br />
Duygulu, Ethem, 1999, “Yabancılaşma Olgusuna Yönelik Karşılaştırmalı Bir İnceleme”,<br />
D.E.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt. 1, Sayı, 3<br />
Ekinci, Hasan ve S. Ekici, 2003, “Yöneticiler Üzerindeki Etkileri Açısından Stres Kaynakları<br />
ve Bir Uygulama”, Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt. 22, Sayı. 2, ss.93-111<br />
Enelow W. S., 2002, “Do You Need A Career Coach?”, The Wall Street Journal,<br />
Careerjournal.Com.<br />
29
Erdoğan, İ., 1996, İşletme Yönetiminde Örgütsel Davranış,İşletme Fakültesi Yayını, Avcıol<br />
Basım Yayın, İstanbul<br />
Eren, Erol, 2000, Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, Beta Basım Yayım Dağıtım,<br />
Yayın No: 402, İstanbul<br />
Eroğlu F., 1998, Davranış Bilimleri, Beta Basım Yayım, İstanbul.<br />
Ertekin, Yücel, 1993, Stres ve Yönetim, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü,<br />
Ankara<br />
Ertekin,Yücel; 1993. Stres Ve Yönetim,TODAIE Yayınları No:253, Ankara,<br />
Esin, Pars, (1982), İşbölümü Yabancılaşma ve Sosyal Politika, Ankara:S.B.F. Yayınları.<br />
Feshbach S. ve B. Weiner, 1991, Personality, 3.ed., Maryland: C.Heath and Company.<br />
Genç Nurullah, 2005, Yönetim ve Organizasyon, 2.b., Seçkin Yayıncılık., Ankara<br />
Geyer, Felix, (1976), Theories of Alienation, Netherlands:Martinius Nijhoff, Social Sciences<br />
Division.<br />
Glueck W. F.,1982, Personel A Diagnostic A Approach, Business Pub., Texas<br />
Gökçegöz, Fazlı ve İ. Birinci, 2008, “Örgütsel Yancılaşma”,<br />
http://www.emniyet.gov.tr/egitim/dergi/eskisayi/37/web/makaleler (04.04.2009)<br />
Gökdeniz, İsmail, 2005, “Üretim Sektöründeki İşletmelerin Örgüt İçi Stres Kaynakları ve<br />
Mobilyacılık Sektöründe Bir Uygulama”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü<br />
Dergisi, Sayı: 13<br />
Griffin, R. W., 1990, Management, Third Edition, Houghton Mifflin Company<br />
Gutterıdge T.G., 1986, Organizational Career Development Systems: The State Of Practice.<br />
(içinde) D.T. Hall (Ed),Career Development in Organizations, San Francisco: Jossey–<br />
Bass<br />
Gümüştekin, G. E. ve A. B. Öztemiz, 2004, “Örgütsel Stres Yönetimi ve Uçucu Personel<br />
Üzerinde Bir Uygulama”, Erciyes Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı. 23, Temmuz-<br />
Aralık, ss.61-85<br />
Güney, Salih, 2000, Yönetim ve Organizasyon El Kitabı, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara<br />
Güney, Salih, 2001, “Bireyler Arası İletişim”, (İçinde) Yönetim ve Organizasyon, Editör. S.<br />
Güney, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara<br />
Güney, Salih, 2001, “Stres ve Stresle Başa Çıkma”, (İçinde) Yönetim ve Organizasyon,<br />
Editör. S. Güney, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara<br />
30
Güzelcik Ebru, 1999, Küreselleşme ve İşletmelerde Değişen Kurum İmajı, Sistem Yay.,<br />
İstanbul<br />
Hargreaves, Gerard, 1999, Stresle Baş Etmek, Çev: A. C. Akkoyunlu, Doğan Kitap<br />
Yayıncılık, İstanbul<br />
Helliriegel, D., J.W. Solocom Jr. Ve R.W. Woodman, 1995, Organizational Behavior, 7.Ed.,<br />
WestPub.Com., New York<br />
http://www.kurumsalhaberler.com/nisanpsiko/bultenler/isyerindeki-kronik-stres-kaynaklari<br />
(08.04.2008)<br />
http://www.tedavi.saglik.gov.tr/bolumler/bolumdetaylari/cevresagligi/gurultu (12.04.2008)<br />
Işıklı, İbrahim, 2004, “4857 Sayılı İş Kanununa Göre Postalar Halinde (Vardiyalı) Çalışma”,<br />
Dünya Gazetesi, 01.09.2004<br />
Kanungo, R.N., 1992, “Alienation and Empowerment: Some Ethical Imperatives In<br />
Business”, Journal Of Business Ethics, Vol. 11, Num.5-6<br />
Kaynak T., 1996, İnsan Kaynakları Planlaması, 2.b., Alfa Yay., İstanbul<br />
Kırel, Ç., 1994, “Stresin Bireysel Sonuçları, Stres Yönetimi, A.Ü. Açıköğretim Fakültesi<br />
Yayınları, Eskişehir<br />
Kongar, Emre, (1979), Toplumsal Değişim Kuramları ve Türkiye Gerçeği, Ankara: Bilgi<br />
Yayınları.<br />
Levent, Ethem, 1990, “Bilim ve Kültür Dünyasındaki Değişmelerin Çalışma Hayatına<br />
Etkileri”, Ankara<br />
Luthans, Fred, 1992, Organizational Behaviour, Sixth Edition, McGraw-Hill Inc., New York<br />
Muchınsky, Paul M. 1997.Psychology Applied To Work, Itp, Company<br />
Murat, Güven, 2001, “Yönetime Katılma”, (İçinde) Yönetim ve Organizasyon, Editör.S.<br />
Güney, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara<br />
Newstron, J.W ve K. Davis, 1997, Organizational Behavior, Tenth Edition, McGraw-Hill<br />
Okutan, Mustafa ve D. Tengilimoğlu, 2002, “İş Ortamında Stres ve Stresle Başa Çıkma<br />
Yönetemleri: Bir Alan Uygulaması”, G.Ü. İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı. 3, ss.15-42<br />
Öncü, Ayşe, 1974, Örgüt Sosyolojisi, Ankara: Sevinç Matbaası - Önder, H. Hasan ve M.<br />
Kurt, 1987, “İş Güvenliği Açısından Ergonominin Önemi”, Milli Prodüktivite Merkezi,<br />
I. Ulusal Ergonomi Kongresi, 23-24 Kasım, İstanbul<br />
Özden M.C., Kariyer Yönetimi, Basılmamış Araştırma Raporu, Ankara, 2000<br />
31
Özgen H., A. Öztürk ve A. Yalçın, 2002, İnsan Kaynakları Yönetimi, Nobel Kitabevi, Şubat,<br />
Ankara<br />
Özkalp, Enver ve Ç. Kırel, 2001, Örgütsel Davranış, A.Ü. Eğitim, Sağlık ve Bilimsel<br />
AraştırmaÇalışma Vakfı Yayınları, No: 111, Eskişehir<br />
Özkalp, Enver&Kırel, Çiğdem: 1998, Örgütsel Davranış, Anadolu Üniversitesi Yayını,<br />
Eskişehir<br />
Palmer M. J., 1993, Performans Değerlendirmeleri, Bireysel Gelişim ve Yönetim Dizisi, çev:<br />
D. Şahiner, Rota Yay., İstanbul<br />
Palmer, M. ve B. Hyman, 1993, Yönetimde Kadınlar, Çev: Kurul, Rota Yayınları, İstanbul<br />
Randall, M. ve V.A. Scott, 1988, “Burnout, Job Satisfaction and Job Performance”,<br />
Australian Psychologist, 23 (3)<br />
Robins, Stephan P., 1996, Organizational Behaviour, Prentice Hall Inc., Seventh Edition,<br />
USA<br />
Ross, R.R ve E.M. Altmair, 1994, “Intervention in Occupational Stres”, London. Sage<br />
Sabuncuoğlu Z. ve M. Tüz, 1996, Örgütsel Psikoloji, Ezgi Kitabevi, Bursa<br />
Sabuncuoğlu Zeyyat, 1994, Personel Yönetimi, 7.b., Rota Ofset, Bursa<br />
Sabuncuoğlu, Z., 1987, Çalışma Psikolojisi, Uludağ Üniversitesi Yayını, Bursa<br />
Sabuncuoğlu, Z., 2005, İnsan Kaynakları Yönetimi, 2.b., Furkan Ofset, Bursa<br />
Sabuncuoğlu, Zeyyat & Tüz, Melek; 2001,Örgütsel Psikoloji, 4. Basım, Ezgi Yayıncılık,<br />
Bursa<br />
Sağocak, M.D., 2005, “Ergonomik Tasarımda Renk”, Trakya Universty Journal of Science, 6<br />
(1)<br />
Sam Rıza, (2002), “Yoğun Bilgi Bilişimde Yabancılaşma Sorunu: Bilgi Zenginleri-Bilişim<br />
Yoksulları”, I. Ulusal Bilgi Ekonomi ve Yönetim Kongresi, 10-11 Mayıs, Kocaeli<br />
Saruhan Can ve M. V. Türker, 2003, “ Personeli Güçlendirme; Yüksek Performans İçin<br />
Olmazsa Olmaz Bir Gereklilik mi? Geçici Bir Yönetim Hevesi mi? Yoksa Hepsinden<br />
Öte Bir İnsanKaynakları Stratejisi mi?: Bankacılık Sektöründe Bir Araştırma”, 11.<br />
Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi, 22-24 Mayıs, Afyon<br />
Silah, Mehmet, 2005, Endüstride Çalışma Psikolojisi, 2.b., Seçkin Yayınevi, Ankara<br />
Soysal Abdullah, 2000, “Örgütlerde Kariyer Planlama Sürecinin İşlemesinde Motivasyon<br />
Faktörünün Etkisi: Kahramanmaraş Özel İşletmelerinde Yapılan Bir Uygulama”, 8.<br />
32
Soysal, Abdullah, 2007, “Boş Zaman Etkinlikleri Rehberi”, İçinde: Zaman Yönetimi ve<br />
Yönetsel Zamanda Etkinlik, Editör:M.Ş.Şimşek, A. Çelik ve A. Soysal, Gazi Kitabevi,<br />
Ankara<br />
Soysal, Abdullah, 2008, İşletme Becerileri Grup Çalışması Ders Notları, Üniversite Kitap<br />
Kırtasiye, K.Maraş<br />
Soysal, Abdullah, 2009. iş yaşamında stres,, Çimento işveren Dergisi, Mayıs<br />
Sökmen, Alptekin, 2005, “Konaklama İşletmelerinin Yöneticilerinin Stres <strong>Nedenleri</strong>nin<br />
Belirlenmesinde Cinsiyet Faktörü: Adana’da Ampirik Bir Araştırma”, Ekonomik ve<br />
Sosyal Araştırmalar Dergisi, Güz, 1, ss.1-27<br />
Steers, R.M., 1994, Introduction to Organizational Behaviour, Prentice Hall, USA.<br />
Steers,Richard; 1981,Introduction To Organizatonal Behaviour, Glenview, Illinois: Scott,<br />
Foresman And Company,<br />
Şahin, Nesrin; 1994, Stresle Başa Çıkma, ( Ed. Suna Tevruz), Türk Psikologlar Derneği<br />
Yayını No.2, Ankara<br />
Şimşek M.Şerif., 1993, “İşlerin ve Çalışma Sistemlerinin Zenginleştirilmesi”, Selçuk<br />
Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt.1, Sayı.1, Ocak-Haziran, Konya<br />
Şimşek, M. 1999, Yönetim ve Organizasyon, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara<br />
Şimşek, M. Ş., T. Akgemci ve A. Çelik, 2001, Davranış Bilimlerine Giriş ve Örgütlerde<br />
Davranış, 2.b., Nobel Yayın Dağıtım, Ankara<br />
Taştan, Seçil, 2004, Yönetim, Organizasyon ve İnsan Kaynakları Yönetimi, Human<br />
Resources<br />
Tezcan Mahmut, 1997, Türk Kişiliği Ve Kültür-Kişilik İlişkileri, T.C. Kültür Bakanlığı<br />
Kültür Eserleri Dizisi, No.191 Ankara<br />
Tınaz, Pınar,2006, İşyerinde Psikolojik Taciz, Çalışma ve Toplum, No: 4, s. 13-28.<br />
Torun, Alev, 1997, “Stres ve Tükenmişlik”, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi, Editör: S.<br />
Tevruz,Türk Psikologlar Derneği, İstanbul<br />
Tutar Hasan, M.K. Yılmaz ve C. Erdönmez, 2006, İşletme Becerileri Grup Çalışması, 4.b.,<br />
Detay Yayıncılık, Ankara<br />
Uygur Akyay, 1998, Örgütlerde Kariyer Geliştirme ve Planlaması: Otel İşletmelerinde Bir<br />
Uygulama, Gazi Üniv. Sosyal Bil. Ens., Yayınlanmamış Y. Lisans Tezi, Ankara<br />
Ünsalan, E. ve B. Şimşeker, 2006, İnsan Kaynakları Yönetimi, Detay Yayıncılık, Ankara<br />
33
-------------Vııı. Ulusal Psikoloji Kongresi Bilimsel Çalışmaları, 1996,Editörler: Yurdal<br />
Topsever, Melek Göregenli, 21-23 Eylül 1994 İzmir. Türk Psikoloğlar Derneği<br />
Yayınları, Ankara,<br />
Weber, Ross; 1972,Time And Management, Van Nostrand Reinhold Co., New York,<br />
Weiner, J.S., 1982, “The Measurement of Human Workload”, Ergonomics, Vol. 25<br />
Werther, W.B. ve K. Davis, 1999, Personel Management and Human Resources, 2. ed.,<br />
McGraw –Hill Book Co., New York<br />
Yates, J.E., 1989, Gerilim Altındaki Yönetici, İlgi Yayınları, Modern Yönetim Dizisi<br />
Yelboğa Atilla, 2006, “Kişilik Özellikleri ve İş Performansı Arasındaki İlişkinin<br />
İncelenmesi”, “İş, Güç” Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, Cilt.8, Sayı:2.<br />
Yıldırım, Oya, F. Tektüfekçi ve Y.C. Çukacı, 2004, “Modern Toplum Hastalığı: Stres ve<br />
Muhasebe Elamanları Üzerindeki Etkileri”, Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F.<br />
Dergisi, Cilt.9, Sayı.2, ss.1-20<br />
Yılmaz, Abdullah ve S. Ekici, 2006, “Örgütsel Yaşamda Kamu Çalışanlarının Örgütsel Stres<br />
Kaynakları Üzerine Bir Araştırma, S.D.Ü. İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt.11, Sayı.1, s.31-58<br />
Yılmaz, Nugül, 2008, “Stres Nedir?”, http://www.sagmer.hacettepe. edu.tr/ubsportal/<br />
dosyalar/Stres.doc (26.03.2008)<br />
Yücetürk, Elif, 2003, “Örgütlerde Durdurulamayan Yıldırma Uygulamaları: Düş mü? Gerçek<br />
mi?”, Bilgi Yönetimi, Temmuz<br />
Yüksel, A.H., 1988, İletişim Biliminin Temelleri, Anadolu Üniversitesi Yayını, Eskişehir<br />
Yüksel, Öznur, 1998, İnsan Kaynakları Yönetimi, Gazi Kitabevi Yayınları, Ankara<br />
Zel Uğur, 2001,“Yönetimde Kişilik ve Kişilik Özellikleri”, Yönetim ve Organizasyon<br />
(İçinde), Editör: S. Güney, Nobel Yayınları, Ankara.<br />
http://mertakcanbas.blogcu.com/ilk-mudahale-ekipleri-stres-el-kitabi-i/6258911<br />
34