05.06.2013 Views

x- ışınının tanıda kullanımını sağlayan özellikler - Tıbbi Görüntüleme ...

x- ışınının tanıda kullanımını sağlayan özellikler - Tıbbi Görüntüleme ...

x- ışınının tanıda kullanımını sağlayan özellikler - Tıbbi Görüntüleme ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

DERS: KALICI GÖRÜNTÜLEME<br />

1. BÖLÜM<br />

X- IŞINININ TANIDA KULLANIMINI SAĞLAYAN ÖZELLİKLER<br />

X- <strong>ışınının</strong> tanısal radyolojide <strong>kullanımını</strong> <strong>sağlayan</strong> absorbsiyon, fotografik ve<br />

lüminesans <strong>özellikler</strong>idir;<br />

1. Absorbsiyon: X- ışını rümesi cisimleri geçerken enerjilerinden bir kısmını<br />

kaybeder. Kaybolan enerji ilgili cisim tarafından soğrulmuş yani absorbe edilmiştir<br />

(Şekil 2.41). Uzun dalga boylu x- ışını kısa dalga boylu x- ışınına nazaran daha<br />

kolay absorbe olurken, kurşun, bakır, çinko ve platin gibi metaller fazla miktarlarda<br />

ışın absorbsiyonu gösterirler. Buna karşın x- ışını alüminyum gibi atom numarası<br />

yüksek olmayan metallerden kolaylıkla geçerek daha az absorbe olurlar. Yine aynı<br />

metalin ince olmasına nazaran kalın olanı daha fazla x- ışını absorbsiyonu gösterir.<br />

Kemiklerin atom numarası 13.8, yumuşak dokuların atom numarası ortalama<br />

7.4’dür. Buna göre kemikteki absorbsiyon yumuşak dokuya göre yaklaşık 7 kat daha<br />

fazla gerçekleşir (Şekil 2.42).


Röntgen tanısının ve temelini teşkil eden absorbsiyon film üzerinde çok<br />

radyolüsen, orta derecede radyolüsen, ara kademe, orta derecede radyoopak ve çok<br />

radyoopak olmak üzere 5 ana grup altında toplanabilecek yoğunluk farklılıklarını<br />

ortaya çıkarmaktadır. Bu yoğunluk farklılıklarına neden olan bazı doku ve maddeler<br />

Tablo’da verilmiştir.<br />

Madde içinde x- <strong>ışınının</strong> tüm enerjilerini kaybettiren dış iletim fotoelektrik etkisi<br />

olduğundan bir radyografi üzerindeki radyoopak kolanlardan fotoelektrik etki<br />

sorumludur denilebilir. Radyografideki radyolüsen alanlar ise madde içinde çok az<br />

etkileşime uğrayan x- ışınlarını gösterir. Bu nedenle bir radyogramın fotoelektriksel<br />

yoldan absorbe edilen ve edilmeyen x- ışınları arasındaki fark sonucu oluştuğu<br />

söylenebilir.


2. Fotografik özellik: x- <strong>ışınının</strong> görünür ışık gibi fotograf bilmini karartma<br />

özelliği bulunmaktadır. Bu özellik sayesinde üzeri gümüş halid kristalleri ile<br />

kaplanmış röntgen filminde latent imaj yaratılır. Oluşan bu latent imaj kimyasal<br />

çözentilerle banyo işlemine tabii tutularak bilinen röntgen filmi görüntüsüne<br />

dönüştürülür.<br />

3. Lüminesans özellik: Lüminesansın kelime anlamı parlamadır. Basit olarak<br />

uygulanan bir stimulus sonrası bir maddeden ışık yayılmasıdır. Radyolojik olarak ise<br />

bir maddenin kısa dalga boylu radyasyonu soğuduktan sonra görünebilir, yada<br />

görünmeye yakın spektrumda daha uzun dalga boylu radyasyon yayması olarak<br />

tanımlanır. tanısal radyolojide lüminesans, floresans ve fosforesans <strong>özellikler</strong>ini<br />

bünyesinde toplar. Bir dış uyaran sonucu görülebilir ışık oluşturan maddelere<br />

luminesant maddeler (Fosfor) denir. Luminesans karakteristik X- ışını oluşumuna<br />

benzer şekilde oluşur. Lüminesans özelliğinden faydalanarak radyolojide ranfansatör<br />

ve fleroskopik teknolojisi geliştirilmiştir.<br />

Floresans özellik: uyarıcı radyasyon başlılığında ışık yayımı başlıyor ve uyarıcı<br />

radyasyon sona erdiğinde ışıma sona eriyorsa bu maddenin floresans özellik<br />

gösterdiği söylenir.<br />

Fosforesans özellik: uyarıcı radyasyonun sona ermesine rağmen ışımanın devam<br />

etmesi olayına fosforesans denir.<br />

GÖRÜNTÜ OLUMUŞU, FİLM ÇEŞİTLERİ, BANYO, ARTEFAKTLAR<br />

GÖRÜNTÜ OLUŞUMU<br />

Tüm diagnostik radyografik incelemelerde kullanılan cihaz ve tekniklerin asıl<br />

amacı; hastayı geçen ve içinden geçtiği ortam hakkındaki bilgileri barındıran X-<br />

ışınını görünür hale getirmektir. X- ışınını görülebilir imaj haline dönüştüren<br />

ortamlar imaj reseptörleri olarak bilinir. Günümüzde en yaygın kullanılan imaj<br />

reseptörü radyografik filmdir.<br />

Hastayı geçen X- ışını kaset içindeki ranfansatör ile etkileşerek görülebilir ışık<br />

oluşturur. Oluşan görülebilir ışığın filmi pozlandırması sonrasında latent imaj<br />

oluşur. Banyo işlemi sonrasında ise latent imaj manifest imaj şekline dönüştürülür.<br />

FİLM KASETİ<br />

Kaset x- ışınını geçirecek, fakat görülebilir ışığı geçirmeyecek şekilde imal<br />

edilmiş içinde röntgen filmi yerleştirildiği bir taşıyıcıdır. Kaset içinde röntgen filmi<br />

ile filme sandeviç gibi temasta ranfansatör (ekran) adı verilen elemanlar bulunur<br />

(Şekil ).


Kasetin röntgen tüpüne bazen yüzü x- ışınlarının geçişini engellemeyecek atom<br />

numarası düşük bir maddeden imal edilmiştir. Bu madde çoğu kez plastik bakalit<br />

veya daha nadir sert bir kartondur. Kasetin diğer yüzü ise mat metalden imal edilmiş<br />

olup, ışın geçirmez özelliktedir. Bu yüz saçılmayı minimumda tutacak filmi geçen x-<br />

ışınlarını absorbe edecek bir metalden imal edilmektedir. Bu amaçla da genellikle<br />

çelik kullanılır. Kasetin ön- arka yüzü ile ranfansatör ekranı arasında destekleyici<br />

özellikte ve genellikle keçeden yapılmış bir yastık bulunur (Şekil).<br />

Kasetin arka yüzü çelik bir yay ile sıkıştırılarak içine iyice kapatılır. Bu şekilde kaset<br />

içindeki film ve ranfansatörün tam olarak teması sağlanırken kaset kapağının<br />

açılarak filmin ışık alması da önlenir.


RANFANSATÖR (EKRAN, INTENSIFYING SCREEN)<br />

Kalsiyum tunstatın x- ışını ile pozlandırıldığında ışık yayma özelliği<br />

gösterdiğinin keşfi ilie radyolojide ranfansatör veya ekran dönemi başlamıştır.<br />

Ranfansatör yada ekran dediğimiz bu yapı röntgen filmlerinin yerleştirildiği<br />

kasetlerin her iki yüzünde bulunan ve film ile temasta tüm katmanları ile yaklaşık<br />

1,5 mm kalınlığında bir tabakadır (Şekil ).<br />

Gerçek X- ışınlarının %1’inder daha azı radyografi filmi ile etkileşerek görüntü<br />

oluşumuna katkıda bulunur. Bu etkinliği arttırmak ve kullanılan X- ışını dozunu<br />

azaltmak için ranfansatörler kullanılır.<br />

Ranfansatörlerin görevi üzerine düşen x- ışınlarını görülebilen ışığa çevirmektedir.<br />

Ranfansatörlerin bazısı mavi ışıma yaparken bazısı yeşil ışıma yaparlar. Mavi ışıma<br />

yapan ranfansatörler için maviye hassas film kullanılmalıdır. Yeşil ışıma yapılan<br />

ranfansatörler kullanıldığında ise filmlerin yeşil ışığa duyarlı olması gerekmektedir.<br />

Ranfansatör kullanımı hasta dozunu belirgin olarak azaltmak ile birlikte görüntüde<br />

minimal bulanıklaşmaya neden olur. Ranfansatörler genellikle çift emülsiyonlu<br />

filmler ile birlikte kullanılır ve radyografi filmi her iki ranfansatör arasında sandviç<br />

şeklinde yerleşir.<br />

Ranfansatörlerde dört bölüm bulunur. Bunlar baz tabakası, reflektif (yansıtıcı)<br />

tabaka, fosfor tabakası ve koruyucu tabakadır.


Baz tabakası: 1 mm kalınlıktadır. Filmden en uzak kesimdir. Polyester ya da<br />

kartondan yapılmıştır. Görevi fosfor tabakasına mekanik destek sağlamaktır.<br />

Reflektif tabaka: 25 µm kalınlıktadır. Baz ve fosfor tabakası arasında yer alır.<br />

Magnezyum oksid ya da titanyum dioksidden yapılmıştır. Görevi oluşan fotonları<br />

filme doğru yönlendirmektir.<br />

Fosfor tabakası: Ranfansatörün aktif kısmıdır. X- ışını ile etkileşerek görülebilir<br />

ışık oluşturur. Kalsiyum tungstat ya da nadir toprak elementlerinden (Gadolinum,<br />

Lanthanum, vb.) yapılmıştır. Fosfor tabakasını oluşturan maddelerde bir takım<br />

<strong>özellikler</strong> aranır. Fosfor tabakasının <strong>özellikler</strong>i ranfansatörün hızını ve dolayısıyla<br />

kalitesini belirlemektedir. Ranfansatörün hızı arttıkça filmin pozlandırılması için<br />

gereken x- ışın dozu ve filmdeki detay keskinliği azalmaktadır. Ayrıca hızlı<br />

ranfansatörlerin maliyeti daha yüksektir.<br />

Günümüzde nadir toprak elementleri kalsiyum tungstattan daha hızlı oldukları<br />

ve daha az hasta dozu gerektirdikleri için kullanılmaktadır.<br />

Koruyucu tabaka: Filme en yakın kısımdır. 10-20 µm kalınlıktadır. Temel<br />

görevi fosfor tabakasını mekanik etkilere karşı korumaktır.<br />

Ranfansatör Özellikleri:<br />

Ekran hızı: Ekranın X- ışınını görebilir ışığa çevirme kapasitesidir. Ekranlar<br />

hızlarına göre üç gruba ayrılır; par speed (standart), high speed (yüksek hızlı) ve fine<br />

detail (ince detay, yavaş hızlı). Ranfansatör hızı o ranfansatörün x- ışınını ışığa<br />

çevirme birimini belirleyen bir sayıdır. Standart hızlı ranfansatörler 100 kabul<br />

edilerek diğerleri değişik değerler alırlar. Bu değerler yüksek hızlı ranfansatörlerde<br />

220 ile 300, rezolüsyonun yüksek olduğu ince detay ranfansatörlerde ise 50-80<br />

arasındadır . Yüksek hızlı nadir toprak elementlerinin hızı 1200’e kadar ulaşır.<br />

Ranfansatörler x- <strong>ışınının</strong> film üzerine direkt tatbikinin nazaran daha az x- ışını<br />

fotonu ile aynı etkiyi sağlaması bakımından avantajlı bir uygulamadır.<br />

Ranfansatörün dezavantajı direkt x- ışını ile pozlandırılmış filme göre objelerin<br />

kenar keskinliğindeki azalmadır.<br />

İmaj noise (gürültü): Gürültü, film üzerinde zeminde beneklenme- garanülarite<br />

olarak belirir. Yüksek hızlı ekranlarda gürültü artar ve imaj kontrastını azaltır.<br />

Spatial (uzaysal) rezolüsyon: X- ışınları ekran aracılığı ile görülebilir ışığa<br />

dönüştürülüp ve daha sonra da latent imaj oluşturduğunda. Görüntüde bir miktar<br />

bulanıklaşma oluşur. Uzaysal rezolüsyon küçük objeleri ayrı bir dansite olarak<br />

görüntüleyebilme yeteneğidir. Yüksek uzaysal resolüsyonda detaylar daha iyi<br />

görülür. Derecesi çizgi çifti paterni ile ifade edilir (lp/mm).<br />

Ranfansatörlerin hızlarını belirleyen <strong>özellikler</strong>:


1. Fosfor tabakasının kalınlığı: Kalınlık artıkça hız artar. Ancak görüntüdeki<br />

detay keskinliği azalır (Şekil 2.54).<br />

2. Fosfor kristallerinin boyutları: Fosfor tabakasını oluşturan kristaller ne kadar<br />

büyük boyutlarda ise ranfansatör hızı o kadar hızlıdır.<br />

3. Fosfor tabakası içinde katkı maddelerinin bulunması: Ranfansatör hızını<br />

azaltır.<br />

4. Fosforun kalitesi<br />

5. Fosfor kristallerinin konsantrasyonu: Konsantrasyon artıkça ranfansatörün hızı<br />

artmaktadır.<br />

Ranfansatörün kontrolümüz dahilinde verimliliğini artırmak için ise çekimlerde<br />

yüksek kilovalt kullanılması (yaklaşık 80 kV civarında), ortam ısısının düşürülmesi,<br />

banyo şartlarının optimize edilmesi gerekmektedir. Ranfansatörler bir hayli pahalı<br />

elemanlar olup, itinalı kullanılmasına özen gösterilmesi, düzenli aralıklarda ve özel<br />

solüsyonlar ile temizlenmelidir. Temizlenmesi sırasında çizgilenmemesine,<br />

lekelenmemesine ve üzerinde yabancı cisimlerin düşmemesine (özellikle toz, sigara<br />

külü gibi) dikkat edilmemelidir.<br />

RADYOGRAFİ FİLMİ<br />

Röntgen Filminin Özellikleri: Klasik bir röntgen filmi iki yüzüne emilsüyon<br />

sürülmüş yaklaşık 0,25 mm kalınlığında bir tabakadır. Filmin ortasında baz adı<br />

verilen 150-250 μ kalınlığında seliloz veya polyesterden imal edilmiş bir katman<br />

bulunur. Filme elastikiyetini veren baz tabakası inceleme sırasında gözü daha az<br />

yorması bakımından mavi zemin rengi ile renklendirilmiştir. Baz tabakasının her iki<br />

tarafında emülsiyon yapıştırılması ve banyo zemininin homojenizasyonuna yardımcı<br />

katman bulunur (Şekil 2.43). Emülsiyon, ışığın bilgileri taşıdığı ve etkilediği<br />

katmandır. Klasik röntgen filmlerinde emülsiyon gümüş halid kristalleri ile<br />

oluşturmaktadır. Işığa duyarlı gümüş bromür atomları gümüş nitrat ve potasyum<br />

bromürün karıştırılması ile elde edilir.


Klasik çift yüzü emülsiyonlu filmler yanında radyoloji pratiğinde tek yüzü<br />

emülsiyonlu filmler, vidyo filmleri ve sine filmleri de kullanılmaktadır. Bunlardan<br />

tek yüzü emülsiyonlu filmler klasik röntgen filmlerinde sadece bir yüzünün<br />

emilsüyonla kaplanmış olmaları ile farklılık gösterirler. Tek yüzü emülsiyonlu<br />

filmler hızlı banyo tekniklerinin kullanılmasına uygun olarak üretilmiştir. Klasik<br />

röntgen filmlerinden farklı olarak diğer yüzün emülsiyonsuz oluşu nedeniyle banyo<br />

ve kurutma işlemleri sırasında filmin kıvrılma ve distorsiyonunu önlemek için baz<br />

tabakasının arka yüzü şeffaf bir jelatin ile kaplanmıştır. Tek yüzü emülsiyonlu<br />

filmler genellikle Mamografik çekimlerde ve tek tarafı ekranlı ranfansatörlerle<br />

birlikte kullanılmaktadır.<br />

Piyasadaki röntgen filmleri değişik boyutlarda (35x43, 35x35, 30x40, 24x30,<br />

18x24 cm gibi) ve <strong>özellikler</strong>de imal edilmiştir. Filmler yapılarında kullanılan<br />

kimyasal maddelerin <strong>özellikler</strong>ine göre değişik dalga boylarındaki ışığa hassastırlar.<br />

Buna bağlı olarak karanlık oda şartlarında filmlerin bu <strong>özellikler</strong>i ile uyumlu emniyet<br />

ışıkları seçilmelidir (Şekil 2.46). Standart gümüş halid filmler ultraviyole ve mavi<br />

bölgelerindeki ışığı absorbe etmekle birlikte yeşil ışığa absorbe edecek bir boya<br />

tabakası ile kaplanmışlardır. İşte bu tür filmlere ortokromatik film adı verilir.<br />

Kırmızı ışığa duyarlı filmlere ise pankromatik filmler denir. Bu filmler tüm<br />

renklere duyarlıdırlar.<br />

Filmler özel kutularda muhafaza edilir. Röntgen filmi hem direkt olarak x-<br />

ışınına, hem de görülebilir ışığa hassas olduğundan kutular gün ışığı ve beyaz ışıkta<br />

açılmamalı, x- ışınlarından korunmalıdır. İçinde film bulunan kutu ve kasetler yalnız<br />

emniyet ışığı yanarken karanlık odada açılmalıdır. Aksi takdirde filmler bozulacak<br />

ve kullanılamayacaktır. Filmler ışıktan korunmaları yanında mümkün olduğunca<br />

serin yerlerde muhafaza edilmeli ve dikey pozisyonda saklanmalı ve birbirleri<br />

üzerine konmamalıdır.


Radyografi Film Çeşitleri:<br />

Ekran- film (Screen Film), Direk ekspojur filmi (Non-screen Film), Mamografi<br />

filmi, Video filmi, Lazer film, Özel filmler (Dublikasyon filmi, Sine film) gibi<br />

değişik amaçlarla kullanılan ve değişik boyutlarda bir çok film çeşidi mevcuttur.<br />

Ekran- filmler günümüzde en çok kullanılan filmlerdir. Genellikle bir kaset içinde<br />

çift ranfansatörün (ekranın) arasında yer alan çift emülsiyonlu filmler olarak<br />

kullanılır ve hasta dozunu direk ekspojur filmlere oranla belirgin olarak düşürür.<br />

Direk ekspojur filmleri daha keskin imaj görüntüsü sağlamasına rağmen yüksek<br />

hasta dozu gerektirdiği için pek kullanılmamaktadır. Direk ekspojur filmlerinde<br />

emülsiyon tabakası daha kalındır. Bu tür filmler görülebilir ışığa sensitif olmadıkları<br />

için ekran ile birlikte kullanılmamalıdır.<br />

Mamografi filmleri tek emülsiyonlu filmlerdir. Lazer filmler dijital görüntüleme<br />

yapan sistemlerde (BT, MRG, vb.) kullanılır. Bu filmler lazer tarafından oluşturulan<br />

kırmızı ışığa sensitiftir.<br />

Radyografi Filmi Özellikleri:<br />

Ekran- film kombinasyonu imaj reseptörü olarak yaygın olarak kullanılmaktadır.<br />

Ekran-film seçerken bir takım <strong>özellikler</strong>de dikkat etmek gereklidir. Bunlar kontrast,<br />

hız, crossover, spektral eşleşme ve güvenlik ışığıdır.<br />

Kontrast: Emülsiyon içindeki gümüş halid kristallerinin boyu ve dağılımı filmin<br />

kontrastını etkiler. Uniform ve küçük boyutlu kristaller yüksek kontrast sağlarken<br />

daha büyük boyutlu ve uniform olmayan kristaller düşük kontrastlı filmleri oluşturur.<br />

Hız: Gümüş halid kristallerinin boyu, şekli ve kalınlığı ile ilgilidir.<br />

Crossover etkisi: Crossover etkisi bir emülsiyon tabakasının karşı<br />

ranfansatörden etkilenmesi sonucu oluşur. İmajda bulanıklaşma görülür.<br />

Spektral eşleşme: Ekranda kullanılan kalsiyum tungstat mavi ışıma yapar. Tüm<br />

gümüş halid kristalleri mavi ışığa sensitiftir. Bir çok nadir toprak elementleri ise<br />

yeşil, sarı ya da kırmızı ışıma yapar. Gümüş halid kristalleri boyalar kullanılarak bu<br />

ışımalara karşı da sensitif hale getirilebilir. Yeşil ışığa hassas filmlere ortokromatik,<br />

tüm ışıklara hassas filmlere pankromatik filmler denir.<br />

Güvenlik ışığı: Güvenlik ışığı 15- watt’tan güçlü olmamalı ve filmlere en az 150<br />

cm mesafede bulunmalıdır.<br />

Radyografi Filmlerinin Manüplasyonu ve Depolanması:<br />

Radyografi filmleri ışığa, radyasyona, sıcaklığa, neme ve basınca duyarlı olduğu<br />

için dikkat edilmeyen durumlarda filmlerde artefaktlar oluşabilmektedir. Radyografi


filmleri manüple edilirken temiz elle tutulmalı ve basınç uygulanmamalıdır.<br />

Depolama esnasında uzun süre yüksek sıcaklık kontrastı azaltmaktadır. Filmler 20<br />

°C altında saklanmalıdır. %60 üzerindeki nem filmde sislenmeye yol açarken %40<br />

altındaki nem oranı statik elektriklenmeye yol açabilir.<br />

RÖNTGEN FİLMİN X- IŞINI İLE POZLANDIRILMASI<br />

İncelenen objeyi geçen x- ışınları ya direkt olarak röntgen filmi üzerine, yada<br />

kasetteki ranfansatör üzerine düşmektedir. Ranfansatör üzerine düşen x- ışını fosfor<br />

tabakasında ışımaya yol açarak ışık fotonlarının filmi pozlandırmasını sağlar. Gerek<br />

x- ışınlarının direkt olarak, gerekse ışık fotonlarının film üzerine düşmesi ile filmin<br />

emülsiyon tabakasında bazı değişiklikler meydana gelir (Şekil).<br />

Her iki şekilde de emülsiyondaki brom partikülleri ışık veya ışın fotonu ile<br />

birleşerek metalik broma indirgenir. Eğer x- ışını tümü ile emilmiş ise etkileşim<br />

fotoelektrik olayı kısmen emilmiş ise komptom etkileşimi şeklindedir. Her iki olay<br />

sonrasında ortama bir elektron serbestleşir. Birbirlerine sıkı sıkıya bağlı bulunan<br />

gümüş bromür ve gümüş iyodür kristalleri arasında ilerleyen bu elektron emülsiyon<br />

ortamında bir inhomojenite yaratarak sensitivity spekt adı verilen duyarlı bir nokta<br />

oluşturur. İşte bu nokta gümüş iyonları serbest kalan elektronla birleşir ve metalik<br />

gümüşe indirgenir. Metalik gümüş ise film üzerinde gözle görülmeyen bir kararma<br />

meydana getirir. Bu gözle görülmeyen kararma her bir kristaldeki sensitivithy spekt<br />

noktasında toplanan yaklaşık 10 gümüş atomu tarafından oluşturulmaktadır. X- ışını<br />

ya da ışık ile etkileşmiş, ancak işlenmemiş bu görüntüye latent görüntü adı verilir.


Latent görüntü bir takım kimyasal ajanlardan oluşan banyolardan geçerek manifest<br />

imaja çevrilir.<br />

Latent Görüntü Oluşumu:<br />

X- ışını ve görülebilir ışık, emülsiyon tabakasındaki gümüş halid kristalleri ile<br />

fotoelektrik etkileşim yoluyla etkileşerek görüntüyü oluşturur. Pozitif yüklü Ag<br />

iyonlarının (Ag +) metalik gümüşe indirgenmesi sonucu latent görüntü oluşur.<br />

Tamamen metalik gümüşe indirgenmiş gümüş halid kristalleri film üzerinde siyah<br />

noktacıklar olarak görülecektir.<br />

KAYNAK:<br />

1- <strong>Tıbbi</strong> <strong>Görüntüleme</strong> Fiziği (O Oyar, U.K.Gülsoy, İsparta 2003).<br />

2- Temel Radyoloji Fiziği (Türk Radyoloji Derneği İzmir şubesi eğitim<br />

sempozyumları, 2004-2005).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!