2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1 ... - Tusem
2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1 ... - Tusem
2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1 ... - Tusem
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
www.tusem.com.tr<br />
<strong>TEMEL</strong> <strong>TIP</strong> <strong>BİLİMLERİ</strong> <strong>TESTİ</strong> <strong>AÇIKLAMALI</strong> <strong>CEVAPLAR</strong><br />
1. N. maxillaris’e ait dallar fossa pterygopalatina’dan orbita’ya hangi açıklığı kullanarak geçerler?<br />
A) Foramen rotundum B) Foramen sphenopalatinum<br />
C) Fissura orbitalis superior D) Canalis opticus<br />
E) Fissura orbitalis inferior<br />
1 – E<br />
Fissura orbitalis inferior maxilla ve os sfenoidale arasındaki aralıktır ve orbitayı fossa pterygopalatina’ya bağlar. İçinden<br />
n. maxillaris dalları geçer.<br />
2. Aşağıdaki bağ yapılarından hangisi ayak kavsini desteklemez?<br />
A) Aponeurosis plantaris B) Lig. calcaneofibulare<br />
C) Lig. calcaneonaviculare plantare D) Lig. plantare longum<br />
E) Lig. plantare breve<br />
2 – B<br />
Arcus longitudinalis’i aponeurosis plantaris, lig. plantare longum, breve ve en fazla lig. calcaneonaviculare plantare<br />
(spring - yay ligament) tarafından desteklenir. Ayak tabanında yer alan fleksör kaslarla (en fazla m. flexor hallucis longus)<br />
beraber m. tibialis anterior ve posterior da destekler.<br />
3. V. jugularis externa aşağıdaki hangi boyun üçgeninde yer alır?<br />
A) Trigonum submandibulare B) Trigonum caroticum<br />
C) Trigonum musculare D) Trigonum occipitale<br />
E) Trigonum supraclaviculare major<br />
3 – E<br />
Trigonum supraclaviculare major SCM, m. omohyoideus ve clavicula arasında oluşur. İçerisinde v. jugularis ext., a.<br />
subclavia ve plexus brachialis bulunur. V. jugularis externa boyunda SCM kası üzerinde yüzeyel olarak bulunur ve bu<br />
üçgeniçerisine girerek derindeki v. subclavia’ya açılır.<br />
4. Aşağıdaki yapılardan hangisi diaphragma’yı T12 seviyesinde geçmez?<br />
A) Aorta B) Ductus thoracicus<br />
C) V. azygos D) Truncus sympathicus<br />
E) Sol n. phrenicus<br />
4 – E<br />
Hiatus aorticus T12 hizasındadır. İçinden; aorta, ductus thoracicus ve v. azygos, (bazen v. hemiazygos) geçer. Truncus<br />
sympathicus aorta açıklığından geçmemesine rağmen hemen yan taraftaki lig. arcuatum mediale’nin altından m. psoas<br />
major üzerinde ve bu seviyeden geçer.<br />
5. Aşağıdaki kaslardan hangisi trochanter major’un en tepesinde biter?<br />
A) M. obturatorius externus B) M. pectineus<br />
C) M. rectus femoris D) M. piriformis<br />
E) M. adductor magnus<br />
2
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
5 – D<br />
M. piriformis os sacrum ön yüzünden başlar. Pelvis minor’u foramen ischiadicum majus’dan terk eden kas trochanter<br />
major’un en tepesinde biter ve uyluğa dış rotasyon yaptırır.<br />
6. Maymun eli deformitesi hangi sinir felcinde görülebilir?<br />
6 – A<br />
A) N. medianus B) N. ulnaris<br />
C) N. radialis D) N. axillaris<br />
E) N. musculocutaneus<br />
N medianus en sık karpal tünel’de sıkışır. Bu durumda ön kol kasları etkilenmezken el bileğinden sonra innerve ettiği<br />
kasların felcine bağlı olarak başparmağın diğer parmaklarla aynı düzleme gelmesi (m. adductor pollicis’in etkisi ile) ve<br />
tenar atrofi ile belirgin maymun eli deformitesi oluşur.<br />
7. Sağ temporal lobdan geçen radiatio optica lifleri hasar gördüğünde ne tip bir görme kaybı ortaya çıkar?<br />
A) Sağ alt quadranopsi B) Sağ üst quadranopsi<br />
C) Sol alt quadranopsi D) Sol üst quadranopsi<br />
E) Sol nasal hemianopsi<br />
7 – D<br />
Radiatio optica’ya ait lifler temporal ve parietal loblara girerek kortekse yönelirler. Bu liflerin alt bölümü temporal loba<br />
girer ve Meyer kavsi adını alır. Bu liflerin hasarında her iki göz de ters taraf görme alanının üst yarısını göremezler.<br />
8. Aşağıdaki sinir dallarından hangisi n. vagus’ a ait değildir?<br />
8 – A<br />
A) R. sinus carotici B) Rr. cardiaci cervicales superior<br />
C) R. laryngealis superior D) R. auricularis<br />
E) R. glomus carotici<br />
R. sinus carotici (Hering siniri) n. glossopharyngeus’a ait bir sinir dalıdır ve sinus caroticus’dan getirdiği basınç duyusu<br />
impulslarını önce nuc. tractus solitarius’a daha sonra da nuc. dorsalis n. vagi’ye ulaştırır ve kan basıncının ayarlanmasında<br />
etki eder.<br />
9. Medulla spinalis arka kordonunda hangi nöronlara ait lifler ilerler?<br />
A) Üst motor nöronlar B) Alt motor nöronlar<br />
C) Şuurlu proprioseptif duyuya ait ait 1. nöronlar D) Ağrı duyusuna ait 2. nöronlar<br />
E) Hafif temas duyusuna ait 1. nöronlar<br />
9 – C<br />
Şuurlu proprioseption, ayırt edici dokunma (diskriminatif temas – epikritik temas), ve vibrasyon duyuları arka kordonda<br />
taşınır. Bu yolun 1. nöronu ganglion spinaledir. Santral uzantıları medulla spinalis beyaz cevheri arka kordon içerisinde<br />
aynı tarafta fasciculus gracilis ve cuneatus adı altında bulbus’taki 2. nöronlarına doğru yukarı taşınırlar. 2. nöronları<br />
bulbus’daki nuc. gracilis ve nuc. cuneatus’da yer alır.<br />
10. Ventriküllerde bulunan BOS aşağıdaki hangi aralığa açılır?<br />
A) Cisterna cerebellomedullaris B) Cisterna interpeduncularis<br />
C) Cisterna ambiens D) Cisterna pontinus<br />
E) Spatium epidurale<br />
3<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
10 – A<br />
BOS beyin dokusu içerisinde yer alan boşluklardan (ventriküller) subaraknoid aralığa 2 adet apertura lateralis ventriculi<br />
quarti Luschka ve 1 adet apertura mediana ventriculi quarti Magendi aracılığıyla geçer.<br />
11. His huzmesi kalbin hangi bölgesinde yer alır?<br />
A) Sağ atrium B) Septum interatriale<br />
C) Septum atrioventriculare<br />
E) Sol ventrikül<br />
D) Septum interventriculare<br />
11 – D<br />
Fasciculus atrioventricularis (His huzmesi) (A-V bandı): Nodus atrioventricularis’den başlar. Septum interventriculare’nin<br />
membranöz parçasında ilerler. Daha sonra crus dextrum ve crus sinistrum olmak üzere iki dala ayrılır.<br />
12. Aşağıdaki venöz yapılardan hangisi V. jugularis interna’ya dökülmez?<br />
A) Sinus petrosus inferior B) V. jugularis externa<br />
C) V. facialis D) V. lingualis<br />
E) V. thyroidea medius<br />
12 – B<br />
V. jugularis interna foramen jugulare’den çıktıktan sonra sırasıyla sinus petrosus inferior, v. facialis, v. lingualis, v.<br />
thyroidea sup, v. thyroidea med. ve vv. pharyngeales dallarını alır. V jugularis externa boyunda yüzeyel seyreder ve v.<br />
subclavia’ya açılır.<br />
13. Fascia endothoracica’nın bir bölümü olan Sibson fasyası pleura’nın hangi bölümü ile komşuluk gösterir?<br />
A) Pars costalis B) Pars diaphragmatica<br />
C) Pars mediastinalis D) Cupula pleura<br />
E) Pleura visceralis<br />
13 – D<br />
Pars costalis, pars diaphragmatica ve pars mediastinalis parietal plevranın bölümleridir. Cupula pleura ise bu yapının<br />
en üst bölümüne verilen isimdir ve fascia endothoracica’nın bir bölümü olan Sibson fasyası (supraplevral membran) ile<br />
komşuluk halindedir.<br />
14. Subfrenik aralığı ikiye ayıran bağ aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Lig. teres hepatis<br />
B) Lig. hepatorenale<br />
C) Lig.hepatogastricum<br />
D) Lig. falciforme<br />
E) Lig. coronarium<br />
14 – D<br />
Lig. falciforme hepatis: Kc, karın ön duvarı ve diaphragma arasında uzanır ve recessus subphrenicus’u ikiye ayırır.<br />
www.tusem.com.tr<br />
4
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
15. Sperm hücresinin geçirdiği ve üzerinde bulunan plazma membranı ve içerisinde bulunduğu seminal plazma<br />
proteinlerinin yok edildiği aşama aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Kompaksiyon B) Kapasitasyon<br />
C) Akrozom reaksiyonu D) Desidua reaksiyonu<br />
E) Blastomer oluşumu<br />
15 - B<br />
Sperm hücresi dişi genital kanallarına ulaştığında fertilizasyon yeteneğine sahip değildir. Bunu yapabilmek için sırasıyla<br />
iki aşamadan geçmelidir.<br />
1. Kapasitasyon: Olgunlaşmadır. akrozom üzerinde bulunan plazma membranı ve seminal plazma proteinleri yok<br />
edilir. Bir sperm kapasitasyon aşamasını geçirmeden korona radiata hücrelerinin arasına giremez ve akrozom reaksiyonunu<br />
geçiremez.<br />
2. Akrozom reaksiyonu: Zona pellusidaya bağlanınca başlar ve başlatan uyarı zona pellusida proteinlerince (Ligand<br />
ZP3) yapılır. Akrozom reaksiyonunda akrozom içerisinde bulunan Akrozinin ve tripsin benzeri proteolitik maddeler aktive<br />
olur.<br />
Desidua reaksiyonu; gebelik endometriyumunun desidua hücresi (bol lipit ve glikojen yüklü polihedral hücreler) haline<br />
gelmesidir.<br />
Kompaksiyon ise morula oluşumu için blastomerlerin adezyon molekülleri ile birbirini çekmesi sonucu sıkışmasıdır.<br />
16. Aşağıdakilerden hangisi prekordal plağın geliştiği yapıyı ve ileride oluşturacağı yapıyı doğru olarak vermiştir?<br />
A) Hipoblast – Ön beyin B) Hipoblast – ilkel farinks<br />
C) Hipoblast – aksiyal iskelet<br />
E) Epiblast – Hause membranı<br />
D) Epiblast – Mesencephalon<br />
16 - A<br />
İmplantasyonun başlamasından hemen sonra gelişen ilk olaydır. Hem trofoblastlar hem de embriyoblastlar farkedilebilen<br />
iki tabakaya ayrılır<br />
Trofoblastlar;<br />
• Sitotrofoblastlar; Yassı tek çekirdekli hücrelerdir, embriyoyu kuşatırlar, mitoz yetenekleri vardır, sinsityotrofoblastların<br />
kaynaklarıdır, iç tabaka olarak bilinir.<br />
• Sinsityotrofoblastlar; Daha kübik ,çok çekirdekli hücrelerdir, uzantıları ve enzimleri sayesinde invazyonu sağlarlar,<br />
mitoz yetenekleri yoktur, dış tabaka olarak bilinir. Sinsityotrofoblastlar HCG salınımından ve gebelik teşhisinden<br />
sorumludur.<br />
Embriyoblastlar<br />
• Epiblast; Yüksek silindirik hücrelerdir.İleride endoderm, mezoderm ve ektodermi oluşturacaktır. Ayrıca amniyoblastları<br />
oluşturacak ve amniyon boşluğunu çevreleyecektir.<br />
• Hipoblast; Küçük kübik hücrelerdir. İlkel endoderm olarak bilinir. Ayrıca primer vitellus kesesini çevreleyecektir. Bu<br />
keseyi oluşturan hücreler Hipoblast kaynaklıdır. Üstte hipoblastın kübik hücreleri altta ise bu hücrelerden kaynaklanan<br />
yassı hücreler ile çevrelenmiştir. Bu yassı hücrelerin yaptığı zarımsı yapıya Hauser membranı (eksokölomik<br />
membran) denir. Hipoblastın kranial ucundaki hücreleri daha kübik bir hal alır. Kranial uçta oluşan bu yuvarlak, plak<br />
şekilde yapıya Prekordal Plak denir. Prekordal plak ileride ön beynin gelişimine katılır.<br />
5<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
17. Aşağıdaki yapılardan hangisi 3. Faringeal arkustan gelişir?<br />
A) Richert kıkırdağı B) Sfenomandibular ligament<br />
C) Hyoid kemik büyük kornuları D) Arytenoid kıkırdak<br />
E) Stilohyoid ligament<br />
17 - C<br />
Faringeal komleks; intrauterin hayatın 4. haftasında insanın baş ve boyun bölgesini yapmak üzere gelişen yapıdır.<br />
Kraniladen kaudale doğru sıralanmış 5 ya da 6 tane bilateral şişlik şeklinde yapılardır.<br />
Faringeal kompleks 4 ayrı yapıdan oluşur;<br />
• Faringeal arkuslar<br />
• Faringeal cepler<br />
• Faringeal yarıklar<br />
• Faringeal membranlar<br />
Her bir faringeal kompleks; baş boyun bölgesinin kas, kıkırdak, sinir gibi dokularını oluşturur.<br />
FARİNGEAL<br />
ARKLAR<br />
SINIR KASLAR İSKELET<br />
Premaksilla<br />
Çiğneme kasları (Temporal,<br />
Maksilla<br />
masseter, medial ve lateral<br />
Zigomatik<br />
1. Maksiller<br />
(Maksiler ve<br />
mandibular çıkıntı)<br />
V. trigeminal<br />
Maksiler ve mandibular dallar<br />
pterigoidler)<br />
Mylohyoid<br />
Digastriğin ön karnı<br />
Temporal kemiğin bir kısmı<br />
Meckel kıkırdağı<br />
Malleus<br />
Tensör palatini<br />
İnkus<br />
Tensör timpani<br />
Malleusun ön ligamenti<br />
Sfenomandibular ligament<br />
Mimik kasları (buksinatör,<br />
aurikularis, frontalis, platisma,<br />
orbikülaris oris ve oküli)<br />
Stapes<br />
Stiloid çıkıntı<br />
2.Hyoid VII. Fasiyal<br />
Digastriğin arka karnı<br />
Stilohyoid ligament<br />
Stilohyoid<br />
Hyoid kemiğin gövdesinin üst<br />
Stapedius<br />
kısmı ve küçük boynuzu<br />
3 IX. glossofaringeal Stilofaringeus<br />
Hyoid kemiğin gövdesinin alt<br />
kısmı ve büyük boynuzu<br />
4-6<br />
X. vagus<br />
Superior laringeal dal (4. arkusun siniri)<br />
Krikotiroid, levator palatin,<br />
farinks konstriktörleri Larinks kıkırdakları (tiroid,<br />
krikoid, aritenoid, kornikulat ve<br />
Rekürrent laringeal dal (6. arkusun siniri)<br />
Larinksin intrinsik kasları<br />
kuneiform)<br />
18. Aşağıdaki hücre organellerinden hangisi boyanma özelliği bakımından diğerlerinden farklılık gösterir?<br />
A) Granüllü endoplazmik retikulum B) Hücre çekirdeği<br />
C) Ribozom<br />
E) Mitokondriyon<br />
D) Golgi aygıtı<br />
18 - D<br />
Hücreler yapılarındaki asit ve baz oranına göre iki temel boyanma paterni gösterir. Yapısında asit olanlar baz boyaları<br />
tutacaklarından bazofilik boyanırken, yapılarında baz olanlar asit boyaları tutarak asidofilik boyanır. Yukarıdaki organellerden<br />
dört tanesi yapısında asidik yapılar içerdiğinden bazofilik boyanırken bir tanesi normal boyalarla boyanamaz. Bu<br />
golgi aygıtıdır. Golgi aygıt normal boyanmalarda çekirdek ile hücre membranının apikal kısmı arasında boyasız alanlar<br />
olarak görülür. Bu nedenle ancak gümüş çöktürme gibi özel yöntemler ile görüntülenebilir.<br />
www.tusem.com.tr<br />
6
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
19. Peroksizomların yapısında en çok bulunan ve merkezi yerleşimli oksidaz aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) D- aminoasit oksidaz B) L- aminoasit oksidaz<br />
C) Hidroksiasit oksidaz D) Ürat oksidaz<br />
E) Katalaz<br />
19 - D<br />
Yapı olarak lizozomlara benzeyen ancak golgiden üretilmeyen organellerdir. Peroksizomlar özellikle hepatosit ve böbrek<br />
proksimal tübülüsü gibi ilaç ve toksik madde yıımında rol alan hücrelerde çoktur.<br />
Peroksizomların Önemli Özellikleri<br />
- Lizozomlar gibi hidrolazlar değil Oksidazlar içerirler<br />
- İlaç ve bazı toksik maddelerin karaciğer ve böbrekte yıkımını sağlarlar<br />
- Etil alkolü aset aldehite detoksifiye ederler (karaciğerde)<br />
- 18 karbondan uzun zincirli yağ asitleri oksidasyonunda görev alırlar.<br />
- Safra ve Kolesterol sentezinde rol alırlar<br />
Peroksizomlar temel olarak oksidazları içerir. Bugün için 40 çeşit oksidaz tanımlanmıştır. En önemlileri;<br />
• Ürat oksidaz<br />
• D ve L-aminoasit oksidaz<br />
• Hidroksiasit oksidaz<br />
Peroksizomlar ayrıca yapılardan katalaz içeren organellerdir. Katalaz vücutta bilinen dört antioksidan enzimden birisidir.<br />
Yani peroksizomlar hem oksidaz hem de antioksidaz içeren organellerdir. Peroksizomların yapısında en çok<br />
bulunan ve Core oksidazı olarak bilinen oksidazı ürat oksidazdır.<br />
20. Aşağıdaki kollajen lif çeşitlerinden hangisi sadece gümüş çöktürme yöntemi ile görülebilir?<br />
A) Tip 1 kollajen B) Tip 2 kollajen<br />
C) Tip 3 kollajen<br />
E) Tip 5 kollajen<br />
D) Tip 4 kollajen<br />
20 - C<br />
Kollajen lif sisteminin ikinci üyesi retiklüer liflerdir. Temel olarak Tip 3 kollajenden oluşmuştur. Tam olgunlaşmamış<br />
kollajen lif sistemi olarakta tanımlanabilir. Önemli özelliği etrafına sardığı dokuya esneklik sağlamasıdır. Özellikle kan<br />
damarları, dalak, karaciğer, ince bağırsaklar gibi hacim değiştiren organların çatısında bulunur. Lenfoid dokuda sıktır.<br />
Retiküler lifler HE boyanmasıyla görülmez. Görünmesi için gümüş çöktürme yapılır. Bu nedenle Argirofilik boyanır.<br />
Bazal mambran yapısında PAS + reaksiyon verir.<br />
21. Aşağıdakilerden hangisi kıkırdak bağ dokusuna mekanik destek sağlayan proteoglikandır?<br />
A) Kondronektin B) Osteonektin<br />
C) Hyaluronik asit<br />
E) Beta glikan<br />
21 - D<br />
D) Agrekan<br />
Bir kor proteinine bağlanmış glikozaminoglikanlardan oluşan yapıya proteoglikan denir. Kıkırdakta bulunan en önemli<br />
proteoglikan agrekandır. Diğer şıklardan ise beta glikan bir proteoglikandır ve epitelyum hücrelerde hücre adezyonundan<br />
sorumludur.<br />
Önemli proteoglikanlar<br />
Proteoglikan Bulunduğu Yer Önemli Görevi<br />
Agrekan Kıkırdak Mekanik destek<br />
Beta Glikan Hücre yüzeyi ve matriks TGF’yi bağlar<br />
Perlekan Bazal lamina Bazal lamina yapısal birimi<br />
Sindekan Epitel hücre yüzeyi Hücre adezyonu, FGF’yi bağlar<br />
7<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
22. İskelet kası aksiyon potansiyeli ile sinir aksiyon potansiyeli arasındaki benzerlikler ve farklılıklar ile ilgili<br />
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?<br />
A) Kas lifi istirahat membran potansiyeli, miyelinli sinir lifinde olduğu gibi -90 mV civarındadır.<br />
B) Sinir lifi aksiyon potansiyeli süresi, Kas lifi aksiyon potansiyelinin 5 katı daha uzundur.<br />
C) İskelet kasında aksiyon potansiyeli iletim hızı, sinir lifi iletim hızının 10’da biri kadardır.<br />
D) Her ikisinde de depolarizasyondan voltaj bağımlı hızlı sodyum kanalları sorumludur.<br />
E) Her ikisinde de repolarizasyondan voltaj bağımlı potasyum kanalları sorumludur.<br />
22 - B<br />
İskelet Kası Aksiyon Potansiyeli; sinir aksiyon potansiyeline benzer şekilde gelişir. Açılan sodyum kanallarından içeri<br />
giren sodyum iyonları kas membranında motor son plak potansiyelini oluşturur. Motor son plakta oluşan bu potansiyel<br />
değişikliği kas membranında aksiyon potansiyeli oluşmasına neden olur.<br />
Depolarizasyondan voltaj bağımlı hızlı sodyum kanalları sorumlu iken repolarizasyondan yavaş Potasyum kanalları<br />
sorumludur.<br />
İskelet kası aksiyon potansiyeli ile sinir aksiyon potansiyeli arasında bazı benzerlikler ve farklılıklar vardır;<br />
• Kas lifi istirahat membran potansiyeli, miyelinli sinir lifinde olduğu gibi -90 mV civarındadır.<br />
• Kas lifi aksiyon potansiyeli süresi, sinir lifi aksiyon potansiyelinin 5 katı daha uzundur.<br />
• İskelet kasında aksiyon potansiyeli iletim hızı, sinir lifi iletim hızının 10’da biri kadardır.<br />
Sonuç olarak kas lifinde aksiyon potansiyeli daha uzun sürer ve daha uzun sürede yayılır. Kas membranında oluşan<br />
aksiyon potansiyeli her iki yöne doğru tüm sarkolemmada yayılır. T-tübül sistemi ile kasın derinliklerine kadar ilerler.<br />
23. Kalpte aşağıdakilerden hangisi fizyolojik sınırlarda sağ aks sapması yapar?<br />
A) Derin ekspiryum B) Sistemik hipertansiyon<br />
C) Aort darlığı D) Aort yetmezliği<br />
E) Vücudun öne doğru eğilmesi<br />
23 - E<br />
Ventrikül kasında depolarizasyon endokarddan epikarda doğrudur. Önce interventriküler septumun sol kısmı depolarize<br />
olur ardından orta bölümde sağ kısmı olur. Uyarı daha sonra apekse ulaşır. Daha sonra her iki ventrikül eş zamanlı<br />
depolarize olur. En son depolarize olan bölümler; Sol ventrikül posterobasal bölümü, interventriküler septumun en üst<br />
kısmı ve pulmoner konus çevresidir. Repolarizasyon ise tam tersidir. Depolarize olan son yer ilk önce repolarize olur.<br />
Yani Epikarddan endokarda doğrudur.<br />
Kalp ventriküllerinin depolarizasyon bileşke vektörüne kalp aksı denir. Kalp aksı -20 ile +100 derece (dikkat dahiliye<br />
kitaplarında; -30 ile +120 yazar) arasında değişkendir.<br />
AKS Sapmaları<br />
Sağ Aks Sapması Sol Aks Sapması<br />
- Derin inspiryum<br />
- Ayakta durma<br />
- Uzun ve astenik kişiler<br />
- Sağ ventrikül hipertrofisi<br />
- Pulmoner darlık<br />
- VSD<br />
- Fallot tetralojisi<br />
www.tusem.com.tr<br />
8<br />
- Derin ekspiryum<br />
- Yatar konuma geçme<br />
- Şişmanlık<br />
- Sistemik hipertansiyon<br />
- Aort darlığı<br />
- Sol ventrikül hipertrofisi<br />
- Aort yetmezliği
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
24. Solunum sistemi respiratuvar epitelinde en çok bulunan hücre aşağıdakilerden hangisidir?<br />
24 - A<br />
A) Titrek Tüylü Prizmatik Hücreler B) Goblet Hücreleri<br />
C) Fırça Hücreleri D) Küçük Granüllü Hücreler<br />
E) Bazal Hücreler<br />
Respiratuvar Sistemin iletim bölümünde en baskın olan epitel Yalancı çok katlı titrek tüylü epiteldir. Tüm hücreler bazal<br />
membrana oturmuştur ancak hepsi apikale ulaşamaz.<br />
Bu epitelin yapısında 5 çeşit hücre bulunur;<br />
1. Titrek Tüylü Prizmatik Hücreler<br />
2. Goblet Hücreleri (intraepiteliyal müköz salgı hücreleri)<br />
3. Fırça Hücreleri<br />
4. Küçük Granüllü Hücreler<br />
5. Bazal Hücreler<br />
Titrek tüylü hücreler en sık bulunan hücrelerdir. Tipik prizmatik hücredir.Yüzeyinde bolca hareketli mikrovillüs vardır.<br />
Enerji ihtiyacı fazla olduğundan bolca mitokondri içerir.<br />
Goblet hücreleri 2. en sık hücredir. müköz salgı ile lümeni yıkar.<br />
Fırça hücreleri; Nörosensöryel hücrelerdir. Prizmatik fırçamsı kenarlı hücrelerdir. Bazal kısımlarında afferent nöron<br />
sonlanmaları bulunur.<br />
Küçük granüllü hücreler; Seratonin ve bombesin gibi kimyasal madde salgılayan nöroendokrin hücrelerdir. (APUD hücreleri)<br />
Bazal hücreler; Kübik hücrelerdir. Mitoz yetenekleri bulunur. Kök hücre kabul edilir.<br />
25. Solunum sistemi alveoler kompliyansı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?<br />
A) Erişkin kişinin alveol kompliyansı ortalama 200 ml/cm H 2 0’dur<br />
B) Alveoler kompliyansının yapısal olarak en önemli belirleyicisi alveol duvarı elastik lifleridir<br />
C) Surfaktan kompliyansı arttırmak için yüzey gerilimini düşüren bir maddedir<br />
D) Parankimal elastik kuvvetlerin kapanmaya etkisi arttıkça kompliyans azalır<br />
E) Akciğerlerde apikal bölgelerde bulunan alveollerin kompliyansı daha düşüktür<br />
25 - B<br />
Akciğer Kompliyansı; Birim transpulmoner basınç artışına karşı akciğerlere giren hava miktarıdır (ml/cmH2O). Erişkinde<br />
1 cm H2O basınç artışı 200 ml havanın her iki akciğere girmesi demektir.<br />
Akciğer kompliyansı üç önemli faktör tarafından belirlenir.<br />
• Akciğer dokusunun elastik kuvvetleri<br />
• Tüm solunum sisteminin iç yüzeyini döşeyen sıvı tabakasının yarattığı yüzey gerilimi<br />
Elastik kuvvetleri, akciğer parankiminde bulunan Kollajen ve Elastik liflerce belirlenir. Yüzey gerilimi ise iç kısımda bulunan<br />
sıvının alveolleri kollabe olmaya zorlamasıdır. Dolayısıyla her iki kuvvette alveolleri büzmeye çalışacak şekildedir.<br />
Hava ile dolmuş alveollerde büzülmeye neden olan bu iki kuvvetin elastikiyete etkisi;<br />
• 1/3 oranında Parankim elastik kuvvetlerine<br />
• 2/3 oranında ise yüzey gerilimine bağlıdır.<br />
26. Glikoprotein 1a/2a defektinde hangi hemostaz aşaması bozulur?<br />
A) Trombosit adezyonu B) Trombosit agregasyonu<br />
C) Lokal vasospazm<br />
E) Plazminojen aktivasyonu<br />
D) Trombosit aktivasyonu<br />
9<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
26 - A<br />
Hemostaz kanın damar içerisinde tutulmasıdır. Herhangi bir nedenle damar bütünlüğü bozulursa 4 ardışık mekanizma<br />
ile hemostaz sağlanır;<br />
• Lokal Vazokonstriksiyon<br />
• Trombosit Adezyonu ve Agregasyonu (Primer hemostaz)<br />
• Koagülasyon (Fibrin oluşumu) (Sekonder hemostaz)<br />
• Fibrinoliz (Tersiyer Hemostaz)<br />
Hemostazın ikinci aşaması olan adezyon ve agragasyon sonucunda primer hemostaz oluşur. Kendi içerisinde 3 bölüm<br />
halinde gerçekleşir;<br />
• Trombosit adezyonu<br />
• Trombosit aktivasyonu<br />
• Trombosit agregasyonu<br />
Primer Hemostatik Tıkaç Oluşum Aşamaları<br />
Aşama Oluşan Olaylar Bağlantı Proteinleri<br />
Trombosit Adezyonu Trombositin zadelenen damarda açığa çıkan<br />
kollajene ve vWF’e bağlanmasıdır<br />
Gp-1b/9 ve vWF rol alır.<br />
Trombosit Aktivasyonu Kollajene bağlanan trombositler şişer, aktifleşir Tromboksan A2, ADP, PAF, kalsiyum ve<br />
ve granüllerindeki içeriği boşaltır<br />
seratonin rol alır. Kalsiyum ve ATP şarttır<br />
Trombosit Agregasyonu Aktive olan trombositlere diğer trombositlerin<br />
bağlanması ve primer tıkacın oluşmasıdır<br />
Fibrinojen, Gp-2b/3a rol alır.<br />
27. Böbrek proksimal tübülden sodyum geri emilimi hangisi aracılığıyla gerçekleşmez?<br />
A) Glikoz geri emilimi ile beraber B) Hidrojen sekresyonu ile beraber<br />
C) Elektriksel gradientle tek başına<br />
E) Magnezyum geri emilimi ile beraber<br />
D) Amonyum sekresyonu ile beraber<br />
27 - E<br />
Nefronda geri emilimin en fazla olduğu yer proksimal tübüldür. (%70). Hemen hemen tüm maddeler geri emilime uğrar.<br />
Ancak Aminoasit ve Glukozun %100’ü geri emilir. Ayrıca suyunda en çok geri emildiği yerdir.<br />
Proksimal tübülde solütlerle beraber su’da geri emildiği için Osmolarite 285 mOsm ile plazmanın aynısıdır.<br />
Proksimal Tübülden Geri Emilim<br />
Emilen Madde Mekanizma<br />
Su Aquaporin 1 ile geri emilir, Pasif difüzyon<br />
Aminoasitler Na Kotransprtu ile sekonder aktif emilim (%100)<br />
Glukoz Na Kotransprtu ile sekonder aktif emilim (%100) Emilim SGLT1 ve 2 üzerinden aktif olur ama<br />
tübül hücresinden kana GLUT2 üzerinden pasif geçer<br />
Fosfat, Laktat, Sitrat Na Kotransportu ile sekonder aktif emilim<br />
Potasyum Aktif olarak geri emilir (%55 - %60)<br />
Bikarbonat Emilimi Na - H aktif değişimi ile bağımlıdır. Na geri emilirken H lümene sekrete edilir. Burada<br />
Karbonik anhidraz H ve HCO3 birleşip CO2 ve H2O oluşturulur. CO2 pasif olarak tekrar hücreye<br />
geçer, tekrar karbonik anhidraz ile HCO3’a çevrilip emilir. (%80 - %85)<br />
Sodyum geri emilimi<br />
(Dopamin sodyum geri emilimini<br />
engeller natriürez yapar.)<br />
www.tusem.com.tr<br />
Glikoz ve aminoasitlerler geri emilir<br />
Na-H antiportu ile aktif geri emilir.<br />
Elektriksel gradientle geri emilir (hücre içi -70mV)<br />
Na - Amonyum (NH4) antiportuyla emilir<br />
Diğer maddeler Klor, Kalsiyum, Magnezyum, Üre geri emilir.<br />
10
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
28. Mide asit salgısı azaltılmasıyla ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?<br />
28 - A<br />
A) Atropin – M 2 reseptörleri bloke eder, asit salgısını azaltır<br />
B) Simetidin, Ranitidin, Famotidin - H 2 reseptörleri bloke eder.<br />
C) Somatostatin - Gi üzerinden Hücre içi cAMP yi düşürür<br />
D) Prostoglandin E (PGE) - Gi üzerinden hücre içi cAMP yi düşürür.<br />
E) Omeprorazol - Proton pompasını inhibe eder.<br />
Mide Asit Salgısını Arttıran Maddeler<br />
Etken Reseptör İkincil haberci Etki<br />
Asetilkolin M3 muskarinik Gq - İP3/Ca Asit artışı<br />
Histamin H2 reseptörü Gs - cAMP Asit artışı<br />
Gastrin CCKb reseptörü Gq - İP3/Ca Asit artışı<br />
Gastrin İndirek uyarım Histamin üzerine Asit artışı<br />
Atropin M2 reseptörlerini değil M3 reseptörlerini bloke ederek asit salgısını azaltır.<br />
29. Dişin yapısında bulunan pulpa ile dentin sınırında aşağıdaki hücrelerden hangisi bulunur?<br />
A) Ameloblast B) Sementoblast<br />
C) Odontoblast D) Endodermal kök hücre<br />
E) Mezodermal kök hücre<br />
29 - C<br />
Dişin yapısında dıştan içe doğru mine, dentin ve pulpa bulunur. Dişeti içerisinde ise dentini sement denilen ve kemik<br />
dokuya çok benzer fibröz bir yapı sarar. Mine yapan hücreler ameloblastlar iken, sementi sementoblastlar ve dentini<br />
odontoblastlar sentezler. Pulpa müköz bağ dokusudur. Minenin en dışında ameloblastlar bulunurken dentin ile pulpa<br />
arasında odontoblastlar yerleşmiştir. Mine ile dentin sınırında ise hücre bulunmaz.<br />
30. Kanda hangi iyonun eksikliğinde parathormonun doku cevabı azalır?<br />
A) Sodyum B) Kalsiyum<br />
C) Potasyum D) Magnezyum<br />
E) Klor<br />
30 - D<br />
Parathormon protein yapıdadır. Bu nedenle Pre-pro-hormon olarak GER ‘da sentezlenir. Pro-hormon olarak Golgi aygıtına<br />
verilir. Oradanda aktif parathormon olarak egzositozla kana verilir. Prathormonun kandaki yarı ömrü 10 dakika<br />
kadardır. yıkılan kısım böbrekler yoluyla atılır.<br />
Parathormon salınımında asıl uyaran kan kalsiyum seviyesinin düşmesidir. Kan kalsiyumu düştüğünde parathormon<br />
miktarı artar. Parathormon reseptörleri ikincil haberci olarak Gs üzerinden cAMP ve Gq üzerinden İP3 ve DAG kullanır.<br />
PTH etkisi için magnezyuma ihtiyaç vardır. Mg eksikliğinde PTH cevabı azalır.<br />
Parathormonun Vücuttaki Etkileri<br />
Kemiklere Etkisi Bağırsaklara Etkisi Böbreklere Etkisi<br />
- Osteoklastları aktive eder.<br />
- Barsaklardan Kalsiyum emilimi arttırır. - Proksimal ve distal tübüllere etkili<br />
- Kemik yıkılımını arttırır.<br />
- Bu etki D vitamini üzerinden indirekttir.<br />
olarak Kalsiyum emilimini arttırır<br />
- Kana kalsiyum ve fosfor salınmasını arttırır - PTH, D vit. sentezini arttırır. Bu en hızlı etkisidir - Fosfat atılımını arttırır.<br />
- Direk Etki -İndirek Etki -Direk Etki<br />
Sonuç olarak; Kan kalsiyum düzeyi artar, Fosfat düzeyi düşer<br />
11<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
31. Aşağıdaki deri duysal sinir sonlanmalarından hangisi oluşturduğu duyuyu A-beta tipi liflerle taşır?<br />
31 - C<br />
A) Merkel Diskleri B) Çıplak sinir uçları<br />
C) Meissner Korpüskülü D) Krause Cisimciği<br />
E) Paccini Cisimciği<br />
Deri Duysal Sinir Sonlanmaları<br />
İsim Önemli Özelliği<br />
Çıplak sinir uçları - Dokunma ve basınca duyarlıdır<br />
- Tüm deride vardır, Ağrı ve ısı duyusu alır<br />
- Korneada sadece çıplak sinir ucu bulunur<br />
- A-delta liflerle kaut , keskin ağrılar taşınırken C-tipi miyelinsiz liflerle kronik, yakıcı, sancı tipi ağrı taşırlar<br />
Kıl Son Organı - Kıl dibinde bulunur<br />
- Vücuda dokunan nesnelerin ilk dokunuşunu alır<br />
- Hızlı adaptasyon gösterir<br />
Merkel Diskleri - Iggo kubbe reseptörü denilen genişlemiş ağ yapar<br />
- Hafif temas ve basınç duyusu taşır<br />
- Sürekli dokunan cisimlerin farkında olunmasını sağlar<br />
- Kıllı deride bolca bulunur<br />
- Yavaş adaptasyon gösterir<br />
Ruffini Sonlanması - Derinin derin tabakalarında ve eklemlerde bulunur<br />
- Sıcak duyusunu alır<br />
- Devamlı dokunma ve derin basınç algılar<br />
- Eklem rotasyonunu algılar<br />
Meissner Korpüskülü - Derinin kılsız kısımlarında bulunur<br />
- Hassas dokunmayı alır<br />
- İki nokta diskriminasyonunda iş görür<br />
- Düşük frekanslı vibrasyona duyarlıdır<br />
- A-beta tipi liflerle duyuyu iletir<br />
- Hızlı adaptasyon gösterir<br />
Krause Cisimciği - Termoreseptördür<br />
- Soğuk duyusunu alır<br />
Paccini Cisimciği - Kıllı ve kılsız deride bulunur<br />
- Derin basınç ve vibrasyon algılar<br />
- En hızlı adate olan mekanoreseptördür<br />
32. Aşağıdaki proteinlerden hangisi Glisinin kullandığı GABA reseptörlerinin presinaptik ya da postsinaptik<br />
membrandaki yoğunluğunu arttırır?<br />
A) Rapsin B) PB2 bağlayıcı protein<br />
C) Kalbindin<br />
E) MAP-1B<br />
D) Gefirin<br />
32 - D<br />
Nörotransmitterler, reseptör spesifik etki gösterir. Reseptörler presinaptik ya da postsinaptik olabilir. Bugün reseptörlerle<br />
yapılan incelemelerde bazı reseptörlerin bazı bölgelerde yoğun olarak bulunduğu ya da uyarı anında o bölgede<br />
yoğunlaştıkları bulunmuştur. Bu yoğunluğu sağlayan bazı proteinler tanımlanmıştır.<br />
Reseptör Yoğunluğunu Sağlayan Proteinler<br />
Nörotransmitter Reseptörü Yoğunluğu sağlayan protein<br />
Asetilkolin Nikotinik kolinerjik Rapsin<br />
Gulutamat Glutaminerjik reseptörleri PB2 bağlayıcı protein<br />
GABA ve Glisin GABA-A ve Glisin Reseptörleri Gefirin<br />
GABA GABA-C reseptörü MAP-1B<br />
www.tusem.com.tr<br />
12
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
33. Serumda bulunan bir proteinlerin genellikle iç kısmına lokalize olan amino asit hangisidir?<br />
A) Lizin<br />
B) Aspartat<br />
C) Glutamin<br />
D) Glisin<br />
E) Sistein<br />
33 - D<br />
PROTEİNLERİN YAPILARINA GÖRE SINIFLANDIRILMASI: Proteinler yapılarına göre, globüler ve fibriler proteinler<br />
olarak iki kategoride incelenebilirler.<br />
GLOBÜLER PROTEİNLER: Suyla temas halinde olan bu proteinler, hücre içi, kan veya diğer aquöz ortamlarda bulunan<br />
proteinlerdir. Bu tip proteinlerde hidrofilik amino asitler yapının dış tarafında bırakılmakta, hidrofobik olan gruplar<br />
ise proteinin iç kısmında kalmaktadır. Hidrofilik özelliklerinden dolayı, plazma proteinleri, taşıyıcı moleküller, enzimler<br />
ve hormonların bir kısmı globüler yapıdadır.<br />
34. Aşağıdakilerden hangisi, eritrositlerde hemoglobin eğrisinin sağa kaymasına neden olmaz?<br />
A) 2,3-bisfosfogliserat<br />
B) Asidoz<br />
C) pO2 artması<br />
D) pH’nın düşmesi<br />
E) pCO2’nın artması<br />
34 - C<br />
Hemoglobinin oksijene bağlanmasını etkileyen faktörler:<br />
Hemoglobinin oksijene afinitesinin artması durumunda oksijen bağlama eğrisi sola kaymakta, azalması durumunda ise<br />
sağa kaymaktadır.<br />
a. pO2 arttıkça hemoglobinin oksijene afinitesi de artmaktadır.<br />
b. pH’nın düşmesi hemoglobinin oksijene afinitesini azaltmaktadır.<br />
c. pCO2’nın artması hemoglobinin oksijene afinitesini azaltmaktadır.<br />
d. 2,3-bisfosfogliserat (2,3BPG) glikolitik yolun bir ara maddesinden sentezlenir ve eritrositte en bol bulunan organik<br />
fosfattır. 2,3 BPG, deoksihemoglobine bağlanarak hemoglobinin oksijene afinitesini azaltır. Kronik hipoksi (amfizem,<br />
yüksek rakım) ve anemi durumlarında 2,3 BPG düzeyleri artar.<br />
35. Kollajen proteinin sentezinde, kovalent çapraz bağlanmada görev alan enzim ve reaksiyonun lokalizasyonu<br />
hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?<br />
ENZİM LOKALİZASYON<br />
A) Prolil hidroksilaz Hücre içi<br />
B) Lizil oksidaz Hücre içi<br />
C) Lizil hidroksilaz Hücre dışı<br />
D) Prolil oksidaz Hücre dışı<br />
E) Lizil oksidaz Hücre dışı<br />
13<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
35 - E<br />
Lizin ve hidroksilizin deamine edilerek kovalent çapraz bağların kurulmasında Lizil oksidaz enzimi görev almaktadır. Bu<br />
reaksiyon hücre dışında gerçekleşmektedir.<br />
36. Glikoproteinlerde protein ve şeker arasında kurulan bağlarda görev alan amino asitler hangileridir?<br />
A) Sistein, treonin, metionin<br />
B) Tirozin, serin, triptofan<br />
C) Asparajin, tirozin, treonin<br />
D) Lösin, izolösin, valin<br />
E) Asparajin, glutamat, valin<br />
36 - C<br />
www.tusem.com.tr<br />
GLİKOPROTEİNLER: Glikoproteinler bir peptid zincirine kovalent olarak<br />
bağlanan ve prostetik grup olarak bir veya daha fazla sakkarid içeren (tekrarlayan<br />
disakkarid birimleri değil) konjuge proteinlerdir. Plazma membranında,<br />
ekstrasellüler matrikste ve kanda bulunurlar. Bazı enzimler, hormonlar,<br />
immunoglobulinler, yapısal proteinler ve plazma proteinleri glikoprotein<br />
yapıdadır. Plazma membranında bulunan glikoproteinler hücre-hücre etkileşiminde<br />
bulunurlar. Glikoproteinlerde hem O-glikozidik, hem de<br />
N-glikozidik bağlar yer alır. Hidroksil içeren; serin, treonin ve tirozin amino<br />
asitlerinin rezidüleri O-glikozidik bağlarda yer alırken, asparajin ve glutamin<br />
ise, N-glikozidik bağ yapısını oluşturur.<br />
14
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
37. Aşağıda verilen seçeneklerden hangisinde, kodonu bulunmayan ve postranslasyonel olarak sentezlenmeyen<br />
bir aminoasit verilmiştir?<br />
37 - A<br />
A) Sitrüllin B) Lizin<br />
C) Hidroksilizin D) Prolin<br />
E) Hidroksiprolin<br />
Tüm peptit ve polipeptitler, amino asit’lerden oluşmuşlardır. Yeryüzünde 300’e yakın amino asit belirlenmiş olmasına<br />
rağmen, insan organizmasında yer alan proteinlerde, 20 farklı amino asit bulunmaktadır.<br />
Bu amino asit’lerin dışında organizmada serbest durumda (herhangi bir proteinin yapısına girmeyen) amino asit’lere<br />
de rastlanmaktadır. Ornitin ve sitrüllin kodonu olmayan amino asitler olup, posttranslasyonel modifikasyonla değil, üre<br />
siklusu sırasında üre siklüsü ara ürünleri olarak oluşmaktadırlar. Hidroksiprolin ve hidroksilizin amino asitleri postranslasyonel<br />
modifikasyonla oluşur ve kendilerine ait kodonları yoktur.<br />
38. Aşağıda verilen enzimlerden hangisi yağ dokusunda bulunan ve glukagon aracılığı ile fosforile edilerek<br />
aktif hale getirilen bir enzimdir?<br />
A) Glikojen fosforilaz B) Fosforilaz kinaz<br />
C) Lipoprotein lipaz<br />
E) Sitrat liyaz<br />
D) Hormona duyarlı lipaz<br />
38 - D<br />
Yağ dokusu triaçilgliserollerinin lipolizi: Açlık durumunda yağ dokusu triaçilgliserollerinin lipolizi gözlenir. İnsülin düzeylerinin<br />
azalması ve glukagon düzeylerinin artması lipolizi uyarır. (Epinefrin ve diğer hormonlar aynı mekanizmayla<br />
lipolize yol açar). cAMP düzeyleri yükselir ve protein kinaz A aktive olur. Protein kinaz A yağ dokusu hormona duyarlı<br />
lipazı fosforilleyerek aktifler. Hormona duyarlı lipaz lipolizi başlatır ve yağ dokusu hücrelerinden yağ asitleri ve gliserol<br />
serbestleşir. İnsülin bu enzimi inhibe eder.<br />
39. Miyokart infarktüsünde aşağıdaki enzimlerden hangisinin ölçülmesine gerek yoktur?<br />
A) Troponin T<br />
B) Troponin I<br />
C) Miyoglobin<br />
D) ALT<br />
E) AST<br />
15<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
39 - D<br />
Miyokart infarktüsünde transaminazlardan AST ölçülmesininin anlamı varken ALT kullanılmaz.<br />
Geleneksel Markırlar:<br />
Kreatin kinaz (CK),<br />
Kreatin kinaz izoenzimleri,<br />
Aspartat aminotransferaz (AST),<br />
Laktat dehidrogenaz (LDH) ve izoenzimleri<br />
AMI tanısında yeni markırlar:<br />
Miyoglobin,<br />
Miyozin,<br />
Trombüs prekürsör protein,<br />
Kardiak troponin-T (cTnT) ve<br />
Kardiyak troponin I (cTnI), başlıcalarıdır.<br />
40. Karbon sayısı aynı olan iki aldoz ya da iki ketozun karşılaştırılmasında, aralarında tek farkın herhangi bir<br />
asimetrik karbona bağlı hidroksil grubunun pozisyonundan kaynaklanmasına ne denir?<br />
A) D, L izomerizm B) Cis-Trans izomerizm<br />
C) Mutorotasyon D) Epimerizim<br />
E) Alfa-Beta izomerizim<br />
40 - D<br />
www.tusem.com.tr<br />
Sadece bir asimetrik karbonunda, hidroksil grubunun pozisyonunun farklı<br />
olduğu izomerlerdir. Örn. glukoz-galaktoz, birbirinin C-4 epimeridir; glukoz-mannoz,<br />
birbirinin C-2 epimeridir.<br />
41. Barsak epitelyum hücrelerinin lümene bakan kısmında bulunan ve monosakkaritlerin konsantrasyon farkına<br />
göre geçişini sağlayan glukoz transportırı (GLUT) aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) GLUT-1 B) GLUT-2<br />
C) GLUT-3<br />
E) GLUT-5<br />
41 - E<br />
D) GLUT-4<br />
Önemli GLUT’lar ve özellikleri<br />
Taşıyıcı Lokalizasyonu Fonksiyonu<br />
Glut-1 Eritrositler, beyin, böbrek,<br />
kolon,plesenta<br />
Konsantrasyon farkına göre, hücrelere bazal glukoz girişinisağlar.<br />
Glut-2 Karaciğer ve pankreas b Diğerlerine göre glukoza daha az affinitesi vardır. Sadece çok yüksek kan<br />
hücrelerinde, ince barsak, böbrek glukozunda aktifdirler<br />
Glut-3 Beyin, böbrek, plesenta Konsantrasyon farkına göre, hücrelere bazal glukoz girişini sağlar.<br />
Glut-4 Kalp ve iskelet kası, yağ dokusu İnsüline bağımlı olarak çalışırlar. Normalde, vezikül içinde iken insülin salınımı<br />
ile, membrana lokalize olurlar ve glukozu hücre içine alırlar<br />
Glut-5 İnce barsak Glukozun absorbsiyonu<br />
SGLT 1 İnce barsak ve Böbrek Barsak lümeninden glukozun aktif uptake’i, böbreğin proksimal tübülünde<br />
konsantrasyon gradientine karşı glukozun reabsorpsiyonu<br />
16
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
42. Karaciğer hücrelerinde 1 mol glukozun pirüvata kadar yıkılması sonucu üretilen net ATP miktarı kaç moldür?<br />
A) 2 B) 5 C) 7 D) 10 E) 12<br />
42 - C<br />
Glikolizde mekik (shuttle) sistemleri: Glikoliz esnasında sitoplazmada meydana gelen redükte NADH + H + ’lardan ATP<br />
eldesi için mitokondri iç membranında yer alan elektron transport zincirine aktarılmalarını sağlayan sistemlerdir. Farklı<br />
hücrelerde iki temel mekik sistemi vardır. Bunlar:<br />
Malat-Aspartat mekik sistemi: Bu mekik sistemi karaciğer ve kalp kasında yer alır. Redükte NADH + H + ’lar malat-aspartat mekik<br />
sistemi ile aktarıldığında kompleks-I üzerinden elektron transport zincirine (ETZ) girerler ve toplam 10 proton pompalanmasına<br />
neden olurlar. ETZ’ye aktarılan 4 proton, 1 ATP’ye eşit olduğundan, redükte NADH + H + ’lardan bu sayede 2,5 ATP elde edilir.<br />
Gliserol-3-Fosfat Mekik Sistemi: Temel olarak iskelet kası ve beyinde bulunur ve redükte NADH + H + ’lar bu mekik sistemi<br />
ile aktarıldığında, redükte FADH2’ye çevrilerek, ETZ’ne kompleks-II’den girmekte ve sonuç olarak 6 proton pompalamaktadır.<br />
Bu bağlamda bu mekik sistemi ile aktarılan redükte NADH + H + ’lardan toplam 1,5 ATP kazanılmaktadır.<br />
43. Glikolipitlerin yapısında aşağıdakilerden hangisi bulunmaz?<br />
A) Yağ asidi B) Seramid<br />
C) Monosakkarit<br />
E) Fosfotidik asid<br />
D) Sfingozin<br />
43 - E<br />
Glikolipidler (glikosfingolipidler): Sinir dokusunda ve hücre<br />
membranlarında bulunurlar.<br />
İki şekilde incelenebilir.<br />
Serebrozidler: Seramidle birlikte bir veya daha fazla şeker içerir.<br />
Galaktoz içerene galaktozilserebrozid adı verilir ve başlıca beyin ve<br />
sinir dokusunda bulunur. Glukoz içerene glikozilserebrozid (glikozilseramid)<br />
adı verilir ve daha çok ekstranöronal dokularda bulunur.<br />
Gangliozidler: Kompleks glikosfingolipidlerdir ve bir veya daha fazla<br />
sialik asit molekülü içeren glikozilserebrozid bileşiğidir. Nöraminik<br />
asit, dokularda bulunan başlıca sialik asittir.<br />
Gangliozidler sinir dokularında yüksek konsantrasyonlarda bulunurlar ve reseptör fonksiyonlarına sahiptir.<br />
17<br />
(1,5 ATP)<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
44. Kolesterol sentezinde kontrol noktası ve bu noktanın aktivatörü hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?<br />
Kontrol Noktası Aktivatör<br />
A) HMG-KoA Liyaz Epinefrin<br />
B) HMG-KoA Redüktaz Tiroid hormonları<br />
C) 7-alfa hidroksilaz Mevalonat<br />
D) 5-alfa redüktaz Glukagon<br />
E) HMG-KoA sentetaz İnsülin<br />
44 - B<br />
Kolesterol sentezinin düzenlenmesi:Kolesterol sentezinin kontrol noktası HMG CoA redüktaz’dır. Bu enzim ER’un intrensek<br />
bir zar proteinidir, sitozole uzanır ve sıkı kontrol altındadır. Düzenlenmesi:<br />
1) Feedback inhibisyon:<br />
Kolesterol ve mevalonat enzimi inhibe ederler.<br />
2) Hormonal:<br />
Glukagon, enzimi fosforile ve inaktive eder, sentez azalır. İnsülin, defosforilasyonla aktive eder, sentez hızlanır. DM’ta<br />
enzim aktivitesi azalır. Ayrıca, tiroid hormonlarını da uyarır.<br />
45. Oksidatif deaminasyon reaksiyonun gerçekleştiği doku-organ ve reaksiyonu gerçekleştiren enzim aşağıdaki<br />
seçeneklerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?<br />
Doku-Organ Enzim<br />
A) Beyin Pirüvat karboksilaz<br />
B) Kas Asparajinaz<br />
C) Karaciğer Glutamat dehidrogenaz<br />
D) Barsak Aspartat transaminaz<br />
E) Böbrek Glutaminaz<br />
45 - C<br />
Oksidatif Deaminasyon (Amino Asit Azotunun Amonyak Halinde Uzaklaştırılması):<br />
Amino gruplarını transfer eden transaminasyon reaksiyonlarının tersine oksidatif deaminasyon, amino grubunun serbest<br />
amonyak halinde serbestleşmesiyle sonuçlanır. Bu reaksiyonlar karaciğer ve böbrekte oluşur ve alfa-ketoasitler ile<br />
amonyak elde edilir. Glutamat dehidrogenaz; glutamatın oksidatif deaminasyonunu katalizler. Glutamat dehidrogenaz<br />
reverzibldir ve NAD+ veya NADP’ye gerek duyar. Glumat oksidatif deaminasyona giren tek amino asittir.<br />
46. İntrensek yolun değerlendirilmesinde aşağıdaki testlerden hangisi kullanılır?<br />
A) Trombosit sayımı B) Kanama zamanı<br />
C) Aktive parsiyel tromboplastin zamanı (APTT)<br />
E) Trombin zamanı (TT)<br />
D) Protrombin zamanı (PT)<br />
www.tusem.com.tr<br />
18
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
46 - C<br />
Koagülasyon ve trombolizi ölçen laboratuvar testleri: Trombosit fonksiyonunu değerlendirmek için trombosit sayımı ve<br />
kanama zamanı belirlenir. APTT, intrensek yolu değerlendirir ve heparin tedavisini izlemede kullanılır. PT, ekstrensek<br />
yolu değerlendirir ve varfarin gibi oral antikoagülanların etkinliğini izlemede kullanılır.<br />
47. Pürin- pirimidin nükleotid sentezinde ortak olmayan bileşik aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) PRPP B) Glisin<br />
C) CO2<br />
E) Glutamin<br />
D) Aspartik asit<br />
47 - B<br />
Pürin pirimidin nükleotid sentezine katkıda bulunan bileşikler:<br />
48. Organizmamızda sentez edilen en aktif D vitamini aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) 25-hidroksikolekalsiferol B) 24-hidroksikalsidiol<br />
C) Kalsitetrol<br />
E) Kalsitriol<br />
D) 7-dehidrokolesterol<br />
48 - E<br />
D Vitamini Sentezi: D vitamini güneş ışığının etkisiyle provitamin dehidrokolesterolden elde edilir. Ergosterol bitkilerde<br />
ve 7-dehidrokolesterol hayvanlarda oluşur. Ultraviyole ışık, her iki bileşiğin beta halkasını parçalayarak bitkilerde<br />
ergokalsiferol (D2 vitamini) ve hayvanlarda kolekalsiferol (D3 vitamini) oluşur. Her iki vitamin de eşit etkiye sahiptir.<br />
Kolekalsiferol önce karaciğerde 25. Karbonundan hidroksillenerek, 25-hidroksikolekalsiferole, daha sonra da böbrek,<br />
kemik ya da plesental 1alfa-hidroksilaz ile en aktif form olan kalsitriole dönüşür.<br />
19<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
49. 150 ml 0.5 M sodyum hidroksit (NaOH) çözeltisi hazırlamak için 5 M NaOH çözeltisinden kaç ml kullanılmalıdır?<br />
A) 4 B) 5 C) 10 D) 15 E) 20<br />
49 - D<br />
Bu tür hesaplamalarda kullandığımız genel formül “C1 . V1 = C2 . V2” dir. C1=stok solüsyonun konsantrasyonu, V1=<br />
stoktan alınacak hacim, C2=istenen konsantrasyon, V2= istenen konsantrasyondaki çözeltinin hacmi. “5.V1 = 0,5 .<br />
150” formülünden sonuç 15mL çıkar. 5 M’lık stoktan 15 mL alınıp, son hacim suyla 150 mL’ye getirildiğinde istenen<br />
solüsyon hazırlanmış olur.<br />
50. Aşağıdaki hormonlardan hangisinin reseptörleri hücre membranında yer alır?<br />
A) Tiroid hormonları B) Östrojen<br />
C) Testosteron D) Kalsitriol<br />
E) FSH<br />
50 - E<br />
Hücre İçi Reseptörlere Bağlanan Hormonlar: Androjenler<br />
Kalsitriol<br />
Östrojenler<br />
Glukokortikoidler<br />
Mineralokortikoidler<br />
Progestinler<br />
Retinoik asit (retinol)<br />
Tiroid hormonları<br />
Siklik Nükleotitler Üzerinden Etkili Olanlar:<br />
1.İkincil habercisi cAMP olanlar:<br />
Adenilat siklazı uyaranlar:<br />
Glukagon<br />
Epinefrin<br />
Kalsitonin, PTH,<br />
ACTH,<br />
TSH,<br />
FSH,<br />
LH,<br />
MSH<br />
ADH (v2 reseptörleri ile),<br />
Kortikotropin serbesleştirici hormon,<br />
hCG<br />
Adenilat siklazı inhibe edenler:<br />
Anjiyotensin II<br />
α2-Adrenerjik katekolaminler<br />
Somatostatin (genel olarak herşeyi inhibe eder)<br />
Asetilkolin<br />
www.tusem.com.tr<br />
20
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
51. Aşağıda verilen Lipaz enzimlerinden hangisinin etkisi sonucu 2-monoaçilgliserol ortaya çıkar?<br />
A) Pankreatik lipaz B) Asidik lipaz<br />
C) HTGL (Hepatik triaçilgliserol lipaz) D) Hormona sensitif lipaz<br />
E) LPL (Lipoprotein lipaz)<br />
51 - A<br />
Diğer lipazlardan farklı olarak, pankreatik lipaz, triaçilgliserlerdeki 1. ve 3. karbondaki yağ asitini ayırır ve 2-monoaçilgliserol<br />
ve iki tane yağ asidi meydana gelir.<br />
Farklı lipaz’lar ve özellikleri<br />
52. Plazma lipoproteinlerinin dansitelerine göre ayrımında hareketliliği en fazla olan lipoprotein aşağıdakilerden<br />
hangisidir?<br />
A) Şilomikronlar B) VLDL<br />
C) LDL<br />
E) HDL<br />
D) Lipoprotein (a)<br />
52 - E<br />
Plazma lipoproteinlerinin dansitelerine göre ayrımında görünüm aşağıdaki gibi izlenir.<br />
21<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
53. Keton cisimlerinin sentezinin gerçekleştiği doku ya da organ ve ilk sentezlenen keton cisimciği aşağıdakilerden<br />
hangisidir?<br />
A) Karaciğer –Beta-hidroksi bütirat<br />
B) Karaciğer – Asetoasetat<br />
C) Yağ dokusu – Aseton<br />
D) Yağ dokusu – Asetoasetat<br />
E) Kas – Beta-hidroksi bütirat<br />
53 - B<br />
Karaciğer mitokondrisi yağ asit veya piruvat oksidasyonu ile oluşan fazla miktardaki asetil CoA’ları keton cisimciklerine<br />
çevirebilir. Bunlar asetoasetat, β-hidroksi bütirat ve asetondur.<br />
Kanla perifere taşınır ve yeniden asetil CoA’ya çevrilip TCA’ya girebilirler. Perifer dokular için önemli enerji kaynağıdır.<br />
Karaciğer ise kullanamaz.<br />
54. Aşağıdakilerden hangisi plazmadaki fonksiyonel enzimlerden biridir?<br />
A) Laktat dehidrogenaz<br />
B) Lipoprotein Lipaz<br />
C) Sitrat sentaz<br />
D) Aspartat transaminaz<br />
E) İzositrat dehidrogenaz<br />
54 - B<br />
Fonksiyonel plazma enzimleri: Sentezlendikleri dokudan plazmaya salınırlar ve kanda daha yüksek düzeyde bulunurlar<br />
Örn. lipoprotein lipaz, psödokolinesteraz, pıhtılaşma faktörleri<br />
www.tusem.com.tr<br />
22
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
55. Aşağıdaki enfeksiyon hastalıkları etkenlerinden hangisine karşı korunmada immunglobulinlerin yeri yoktur?<br />
55 – A<br />
A) İnfluenza A B) Varicella zoster<br />
C) Rabies (kuduz) D) Hepatit B<br />
E) Hepatit A<br />
İnfluenza A enfeksiyonundan korunmada aşı veya kemoprofilaksi (amantadin, rimantadin veya nöraminizdaz inhibitörleri<br />
olan oseltamivir veya zanamivir ) uygulanabilir. Yumurta alerjisi veya aşı bileşenlerine karşı alerjisi olanlarda antiviral<br />
ilaçlarla kemoprofilaksi tercih edilir. İnfluenza enfeksiyonunda korunmada immunglobulinlerin yeri yoktur . Varicella<br />
zoster enfeksiyonundan korunmaya yönelik immunglobulin uygulanabilir. Hastayla temas eden risk grubuna (sağlık<br />
personeli , immunsupresif hasta vb.) temas sonrasında Varicella Zoster immunglobulini ilk 96 saat içinde uygulanabilir.<br />
Kuduz profilaksisinde genellikle aşı ve immunglobulin birlikte uygulanır. Hepatit B profilkasisinde ise hepatit B’li hastanın<br />
kanıyla perkütan temas eden anti HBs negatif bireylere , hepatit B’li anneden doğan bebeklere aşı ve immunglobulin<br />
profilaksisi birlikte uygulanabilir. Hepatit A enfeksiyonundan korunmada da immunglobulin kullanılabilir. Bulaştan<br />
sonra standart immuglobulin uygulaması % 80-90 koruyucudur.<br />
56. Aşağıdaki vücut bölgelerinden hangisi mikroorganizma içermez?<br />
A) Deri B) Üretra<br />
C) Mesane D) Burun<br />
E) Kolon<br />
56 – C<br />
Mesana steril bir vücut bölgesi olup, bakteri içermez. Enfeksiyon durumunda (örneğin; sistit vb.) bakteri içerir. Deri,<br />
üretra, burun ve kolonda flora bakterileri bulunur. Normal vücut florası ve florada yer alan mikroorganizmalar Tablo’da<br />
gösterilmiştir.<br />
Tablo. Normal vücut florası ve florada yer alan mikroorganizmalar<br />
Vücut bölgesi Bulunan mikroorganizmalar<br />
Cilt Staphylococcus epidermidis (en fazla buluana aerob ),Difteroidler, Propionibacterium<br />
acnes (en fazla bulunan anaerob ) Staphylococcus aureus, Acinetobacter baumannii<br />
(koltuk altı ve kasık gibi nemli bölgelerde ), Candida albicans (nemli bölgelerde)<br />
Ağız ve farinks Viridans streptokoklar (en fazla Streptococcus mutans (dişte) peptokok, anaerob streptokoklar),<br />
Actinomyces israelli<br />
Dış kulak yolu Cilt florası elemanları ,Pnömokoklar<br />
Burun Staphylococus aureus (en fazla), Koagülaz negatif stefilokoklar<br />
Ösofogus ve mide Aerob bakteriler (E.coli vb.)<br />
İnce barsaklar Enterokoklar , Laktobasiller,E.coli, Bacteroides fragilis (Terminal ileumda)<br />
Protozoonlar (Entamoeba coli, Blastocytis hominis)<br />
Kalın barsaklar Bacteroides fragilis (en fazla bulunan anaerob), E. coli (en fazla bulunan aerob ), Klebsiella<br />
spp.,Clostridium perfringens, Anaerop koklar (peptokok)<br />
Vajina Laktobasiller (doğurganlık çağında en sık), Candida albicans, Peptostreptokoklar<br />
Üretra Staphylococcus epidermidis, Enferik Gram(-) basiller (E. coli, Klebsillla vb.)<br />
Mycobacterium smegematis (sünnet derisi)<br />
Orta kulak, paranazal sinüs, trakeobronşiyal<br />
ağaç, akciğerler, plevra, kan,<br />
BOS, karaciğer, safra kesesi, periton,<br />
üreter, mesane , böbrek, prostat<br />
Sterildir<br />
Mikroorganizma içermez<br />
23<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
57. Aşağıdaki ekzotoksinlerden hangisi etkisini Adenilat siklaz aktivasyonu ile göstermez?<br />
A) V.cholerae toksini B) ETEC Labil toksini (LT)<br />
C) Bordetella pertusis toksini D) Bacillus cereus enterotoksini<br />
E) ETEC Stabil toksini (ST)<br />
57 – E<br />
Seçeneklerden Enterotoksijenik E.coli (ETEC) stabil toksini (ST) dışındaki toksinler (Kolera, ETEC labil toksini, Boğmaca<br />
ve Bacillus cereus enterotoksini ) etkisini Adenilat siklaz enzimi aktivasyonu ile gösterir. ETEC’nin ST ise etkisini<br />
Guanilat siklaz enzimi aktivasyonu ile gösterir.<br />
58. Yersinia enterocoliticia hakkında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?<br />
A) Yersinia enterocoliticia bipolar boyanan, 25 ˚C ‘de hareketli, 37 ˚C’de hareketsiz Gram negatif basildir.<br />
B) Y.enterocoliticia soğukta zenginleştirme yöntemiyle üretilebilir.<br />
C) Endotoksini yoktur.<br />
D) Apandisitle karışan mezenter lenfadenit tablosuna neden olabilir.<br />
E) İmmunolojik mekanizmayla reaktif artrit ve Reiter sendromuna neden olabilir.<br />
58 – C<br />
Yersinia enterocolitica, Enterobactericea ailesinde yer alan zoonotik enfeksiyon etkeni Gram negatif enterik basildir. Bu<br />
nedenle tüm Gram negatif bakterin hücre duvarı yapısında bulunan endotoksini içerir.<br />
Yersinia enterocolitica Kısa pleomorfik, bipolar(kutupsal) boyanan Gram negatif basildir. 25º C’da hareketli, 37ºC’da<br />
ise hareketsizdir.<br />
+4ºC’de üremesi önemli bir özelliktir (soğukta zenginleştirme) Bütün Yersinia türleri lipolisakkaritten oluşan endotoksin<br />
içerir. Endotoksinler ve antijenleri virulansda önemli rol oynar.<br />
Y.enterocolitica enfeksiyonu başlıca kontamine besinlerin veya çiğ ya da iyice pişmemiş hayvan etlerinin ağız yoluyla<br />
alınması ile bazen de transfüzyonla bulaşarak uzun inkubasyon süreli gastroenterit (besin zehirlenmesi), inflamatuvar<br />
enterokolit, bakteriyemi, organ absesi(karaciğer ve dalakta), mezenter adenite (özellikle 5 yaş üstü çocuk ve erişkinde<br />
akut apandisitle karışan tablodur) neden olabililir. Mezenter adenit Y. pseudotuberculosis infeksiyonunda daha sık<br />
görülür ve daha tipiktir.<br />
İmmun mekanizmayla da bazı hastalıklara (reaktif artrit, Reiter sendromu [ konjuktivit, üretrit, artrit ] ve eritama nodozuma<br />
neden olabilir.İmmun kompleks hastaslıkları, hastalıktan sonraki haftalarda (genellikle 2-4 hafta sonra) gelişir. Bu<br />
durumdan HLA- B27 antijeni (Ankilozan spondilitli hastalarda pozitiftir) ile bakteri antijenlerinin benzerliği sorumludur.<br />
59. Aşağıdaki bakterilerden hangisinin toksini yapısında bulunan lipid A ile CD-14 ve TLR-4 gibi spesifik reseptörlere<br />
bağlandıktan sonra makrofajlardan IL-1, TNF-a gibi mediatörler salınımına neden olarak sepsis,<br />
ateş ve inflamasyona neden olur?<br />
A) S. aureus enterotoksini<br />
B) Eritrojenik toksin<br />
C) C. diphtheriae ekzotoksini<br />
D) Bacillus cereus toksini<br />
E) E. coli’nin endotoksini<br />
59 – E<br />
Endotoksin sadece Gram negatif bakterilerde bulunur. Seçeneklerden Gram negatif tek bakteri E.coli’dir. Endotoksin<br />
lipopolisakkarit yapıda olup, endotoksin aktivitesinden sorumlu yapı Lipit A kısmıdır. Endotoksinler Gram negatif<br />
bakterinin hücre duvarı parçalandığında açığa çıkar. Serumda lipopolisakkarit bağlayan proteine bağlandıktan sonra<br />
makrofajların yüzeyinde yer alan CD-14 ve TLR-4 gibi spesifik reseptörlere bağlandıktan sonra makrofajlardan IL-1,<br />
TNF-a gibi mediatörler salınımına neden olarak sepsis , ateş ve inflamasyona neden olur. Diğer seçeneklerde yer<br />
alan toksinler ekzotoksin olup, ekzotoksinler (TSST-1 ve eritrojenik toksin dışında) genellikle ateşe neden olmaz.<br />
www.tusem.com.tr<br />
24
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
60. Acil servise ateş, halsizlik yakınması ile başvuran 40 yaşındaki hastanın anamnezinde 3 gün önce diş çektirdiği<br />
öğreniliyor. Fizik muayenesinde ateşi 38,6°C, kalpte 4°/6° üfürüm saptanıyor. Kan kültüründe katalaz negatif, koagülaz<br />
negatif, kanlı agar besiyerinde a- hemoliz oluşturan Gram (+) kok ürüyor.<br />
Bu etkenin tanımlanmasında aşağıdaki testlerden hangisi uygulanmalıdır?<br />
A) Mannitol hidrolizi B) Optokin duyarlılığı<br />
C) Novobiosin duyarlılığı<br />
E) Basitrasin duyarlılığı<br />
D) Oksasilin duyarlılığı<br />
60 – B<br />
Soruda tanımlanan bakteri subakut endokarditin en sık etkeni olan viridans streptokoklardır. Viridans streptokoklar<br />
ağız florasında en fazla bulunan bakteriler olup, katalaz negatif, koagülaz negatif, kanlı agar besiyerinde a- hemoliz<br />
oluşturlar. Kanlı agar besiyerinde a- hemoliz oluşturan Streptococus pneumoniae (pnömokoklar)’dan ayrımında optokin<br />
duyarlılığı ve safrada erime testleri kullanılır. Viridans streptokoklar optokine dirençli olup, safrada erimezler. Pnömokoklar<br />
ise optokin duyarlıdır ve safrada erirler.<br />
Mannitol hidrolizi, DNA’az ve koagülaz pozitifliği S.aureus’a, Novobiosin duyarlılığı S.epidermidis’e (S.saprophyticus<br />
novobiosine dirençlidir), oksasilin duyarlılığı metisiline duyarlı S.aureus’a (metisiline dirençli S.aureus suşları ise mec A<br />
geni taşır ve oksasilin ve sefoksitine dirençlidir), basitrasin duyarlılığı ise A grubu streptokoklara (Streptococcus pyogenes)<br />
ve mikrokoklara özgü özelliklerdir.<br />
61. Aşağıdaki spiroket grubu bakterilerden hangisi farklı olarak lineer yapıda DNA molekülüne sahiptir ve<br />
Giemsa ile boyanabilir?<br />
A) Treponema pallidum B) Treponema vincentii<br />
C) Borrelia recurrentis D) Leptospira interrogans<br />
E) Spirilium minus<br />
61 – C<br />
Borrelia türleri diğer bakterilerden farklı olarak lineer yapıda DNA molekülüne sahiptir ve Giemsa ile boyanabilir. Borrelia<br />
recurrentis dönek ateş etkeni olup, programlanmış yeniden düzenleme ile sürekli antijenik yapısını değiştirir. Bu<br />
özelliğe sahip diğer mikroorganizmalar; N.gonorhoea bakterisi ve Trypanosoma türü protozoalardır.<br />
62. Kanlı agar besiyerinde S.aureus’a dik olarak ekilen beta hemolitik, katalaz negatif, Gram (+) kok kolonilerinin<br />
S.aureus’un hemoliz zonunu genişlettiği (CAMP testi pozitif) ve hippurat hidrolizi yaptığı ve PYR<br />
testi negatif saptanmıştır. Antibiyotik duyarlılık testlerinde Basitrasine dirençli, trimetoprim-sulfae dirençli<br />
bulunmuştur. Tanımlanan Gram (+) kok aşağıdakilerden hangisi olabilir?<br />
A) C grubu Streptococcus türleri B) Enterococus faecium<br />
C) Streptococcus mutans<br />
E) Streptococcus bovis<br />
D) Streptococcus agalactiae<br />
62 – D<br />
Soruda verilen özellikler B grubu streptokoklar (Diğer adıyla Streptococus agalactiae )’a özgü özelliklerdir. B grubu<br />
streptokokların tanımlanmasında CAMP testi pozitifliği ve hippurat hidrolizi önemli biyoşimik özellikelrdir. B grubu<br />
streptokoklar Basitrasin ve Trimetoprim-sulfametoksazole (TMP-SMZ) dirençli iken, C grubu streptokoklar Basitrasin<br />
dirençli, TMP-SMZ’ e duyarlıdır. Tüm streptokoklar katalaz negatif olup, bu test streptokokları stafilokoklardan ayırmakta<br />
kullanılan en önemli testtir.<br />
25<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
63. Kistik fibrozis tedavisi alan hasta acil servise nefes darlığı, öksürük, balgam yakınmalarıyla müracaat ediyor. Fizik<br />
muayenesinde, her iki akciğerde krepiten raller tespit ediliyor. Akciğer grafisinde bilateral infiltrasyon saptanıyor.<br />
Balgam kültüründe nonfermentatif (TSİ garda glukoz, laktoz ve sükrozu fermente etmeyen), zayıf oksidaz (+),<br />
hareketli, Trimetoprime duyarlı Gram negatif basil saptanıyor.<br />
Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Klebsiella pneumoniae B) Burkholderia cepacia<br />
C) Acinetobacter baumannii D) Klebsiella oxytoca<br />
E) Stenotrophomonas maltophilia<br />
63 – B<br />
Soruda Kistik fibrozisli hastalarda pnömoni etkenlerinden Burkholderia cepacia tanımlanmaktadır. Kistik fibrozisli hastalarda<br />
diğer pnömoni etkenleri; P.aeruginosa, S.aureus ve Mycobacterium avium intracellulare gibi atipik mikobakterilerdir.<br />
Burkholderia cepacia<br />
Çevrede (su, toprak ve bitkilerde ) bulunabilen bir bakteridir.Hastane infeksiyonlarına neden olur .Çevreden hastalara ,<br />
infekte ve kolonize hastalardan başka hastalara kontamine alet, solüsyon ve hastane personelinin elleriyle bulaşabilir.<br />
P.aeruginosa’ya benzer özelliklere sahiptir. Özellikle kistik fibrozisli hastalarda akciğerlerde kolonizasyonu takiben ağır<br />
infeksiyonlara (nekrotizan pnömoni, bakteriyemi) neden olur. Çoğul antibiyotik direnci gösterebilir.<br />
Tedavi:Trimetoprim- sulfametoksazol en etkilidir.<br />
64. Kanlı mukuslu ishal yakınmasıyla acil servise başvuran 40 yaşındaki erkek hastanın EMB agar besiyerine yapılan<br />
dışkı kültüründe laktoz negatif, hareketsiz, H 2 S negatif, mannitolü fermente eden, besiyerinde R ve S koloniler<br />
oluşturan(bomba koloni), Gram boyamada Gram negatif basiller görülüyor.<br />
Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Salmonella typhi B) Enterohemorajik E. coli<br />
C) Enterotoksijenik E. coli D) Shigella dysenteriae<br />
E) Shigella sonnei<br />
64 – E<br />
Soruda Shigella sonneii tanımlanmaktadır. Besiyerinde R (kaba) ve S (düzgün) kolonilerin birlikte görüldüğü bomba<br />
koloni (mısır patlağını andırır) yapısı Shigella sonnei’ye özgü tipik bir özelliktir. Shigella türleri laktoz negatif ve hareketsizdir<br />
(Laktoz negatif olan Salmonella türleri ise hareketlidir), H2S negatitir. Shigella dysenteriae mannitol negatifken,<br />
diğer Shigella türleri ( S. boydi, S.flexneri, S. sonnei ) mannitol negatiftir.<br />
65. Klamidospor oluşturan, 37°C üremesine rağmen 45°C’de üremeyen, b- glikozidaz testi ve germ tüp testi<br />
pozitif, azollere genellikle dirençli olan ve HIV pozitif hastalarda ağızda kolonize olabilen mantar aşağıdakilerden<br />
hangisidir?<br />
A) Candida albicans B) Candida krusei<br />
C) Candida dubliniensis<br />
E) Candida tropicalis<br />
D) Candida parapisilosis<br />
65 – C<br />
Soruda Candida dubliniensis’e özgü önemli özelliklerden bazıları tanımlanıştır. Candida dubliniensis Calbicans gibi<br />
gerçek hif yapısı, blastospor, klamidospor oluşturur, germ tüp testi pozitiftir. C.albicans’dan farklı olarak 37 ˚C’de ürerken,<br />
45 ˚C’de üremez, beta glikozidaz testi ve germ tüp testleri pozitif, azollere genellikle dirençlidir. Candida albicans<br />
ise hem 37 ˚C’de hem de 45 ˚C’de ürer, beta glikozidaz testi negatif, germ tüp testi pozitif, azollere( flukonazole)<br />
duyarlıdır.<br />
www.tusem.com.tr<br />
26
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
66. Aşağıdaki mantar enfeksiyonlarından hangisi hastanelerdeki tadilat ve tamirat işlemleriyle ilişkili olup,<br />
riskli ünitelerde yatan hastaların odalarında HEPA filtrelerin bulunması bu enfeksiyona karşı koruyucu<br />
etkiye sahiptir?<br />
A) Aspergillus infeksiyonları B) Candida infeksiyonları<br />
C) Mukormikozis infeksiyonu<br />
E) Histoplazmozis<br />
D) Kriptokokozis<br />
66 – A<br />
Aspergillus infeksiyonları: Ekzojen mantar enfeksiyonlarıdır (Candida sıklıkla endojen kaynaklıdır)<br />
• Kemik iliği transplant hastalarıında en sık fırsatçı mantar enfeksiyonlarından biridir.<br />
• Hastanelerdeki onarım tadilat işlemleri ile ilişkilidir. İmmunsupresif hastalara çiçeklerden bulaşabilir.<br />
• Renal tranplantasyonlularda en sık fungal pnömoni etkenidir.<br />
• Tanıda balgam, BAL, akciğer biyopsisinde 45°C açı ile dallanan septalı hifler ve hiflerden çıkan konidyoforlar tanı<br />
koydurur.<br />
• Kan kültüründen izolasyon oranı çok düşüktür.<br />
• Galaktomannan testi invaziv aspergilloz tanısında en sık kullanılan serolojik testtir.***<br />
• İnvaziv aspergillozda bilgisayarlı tomografide (BT’)de akcigerde Holo ve hilal belirtisi tipiktir ve Galaktomannan antijen<br />
testi (ELISA yöntemiyle araştırılır) ile birlikte tanı koydurucudur. ***<br />
• Aspergilomda (fungus topu) cerrahi eksizyon gerekir.<br />
Tedavi: İnvaziv aspergillozda ilk tercih Vorikonazol’dür. Amfoterisin-B ve kaspofungin alternatiftir.***<br />
Korunma: Hastanelerdeki riskli ünitelerinin (kemik iliği ve organ nakli üniteleri, hematoloji-onkoloji klinikleri vb.) inşaat<br />
işlerinin tozundan korunması, bu konuda personelin eğitilmesi, yüksek riskli birimlerde HEPA filtrelerin ve laminar<br />
airflow kullanılması aspergillus riskini azaltmaktadır.<br />
67. Östrojen varlığında mantarın maya formunun oluşumunun engellendiği, tedavisinde trimetoprim-sulfametoksazolün<br />
kullanıldığı sistemik mikoz etkeni dimorfik mantar aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Coccidioides immitis B) Penicillium narneffei<br />
C) Fusarium solani D) Histoplasma capsulatum<br />
E) Paracoccidioides brasiliensis<br />
67 – E<br />
Paracoccidioides brasiliensis’in neden olduğu enfeksiyon tablosuna Parakoksoidioidomikoz<br />
veya Güney Amerika blastomikozu adı verilir. Genellikle asemtomatiktir,<br />
ancak birlikte pulmoner granülomlarla karakterize kronik progresif pulmoner<br />
hastalığa neden olabilir. Yaygın ekstara pulmoner hastalık ileri yaş<br />
erkeklerde (%90) oral, nazal ve fasiyal ağrısız granülomatöz ülserlere neden<br />
olur. Östrojen mantarın maya forma dönüşümünü engeller. Mikroskopik incelemede<br />
37 0C’de bir çok noktadan dar bir sapla tomurcuklanan maya hücreleri<br />
görülür. Bu görüntü gemi dümenini andırır.<br />
Tedavide itrakonazol kullanılır. Ayrıca, Trimetoprim/sulfometaksazolle de tedavi<br />
edilebilir.<br />
68. Kesin tanısının beyin dokunusun patolojik incelemesi ile konduğu, tanıda serolojik testlerin kullanılamadığı,<br />
sterilizasyona dirençli, kornea ve dura mater nakliyle bulaşabilen enfeksiyon hastalığı aşağıdakilerden<br />
hangisidir?<br />
A) Subakut sklerozun panensefalit B) Kabakulak menenjiti<br />
C) Herpes simpleks ensefaliti<br />
E) Coxsackie A virus ensefaliti<br />
D) Creutzfeldt–Jakob hastalığı<br />
27<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
68 – D<br />
Prionlar sadece protein içeren, yapısında nükleik asit bulunmayan, kendi kendine replike olabilen, proteaz, formaldehit,<br />
ısı ve UV’ye dirençli, virüsten daha küçük yapıya sahip enfeksiyöz partiküllerdir. Beyin dokusunda amiloid birikimine<br />
neden olurlar. Nöronlarda vakualizasyon oluşturduğundan prion hastalıklarına spongiform ensefalopatiler adı verilir.<br />
Prionlar sterilizasyona en dirençli hücre yapısı içermeyen (asellüler) mikroorganizmalardır . Prion poteinleri yüksek ısıda<br />
uzun süre otoklavlanarak (132 oC’de 60-90 dakika), 2N NaOH ile 1 saatte ve %5 sodyum hipokloritle öldürülür. Prionlu hastalara<br />
ait malzemeler prion spesifik dekontaminasyon (2N NaOH veya %5 sodyum hipokloritle muamele edilmesi) sonrasında<br />
otoklavlanmalııdr. Prion poteinleri normal hücrelerin yüzeyindeki sialoglikoproteinlerin anormal bir izoformudur. Prion proteinleri<br />
normal hücre proteinlerine oldukça benzer yapıya sahip olduklarından antijenik uyarı yapmazlar, interferon yanıtına ve<br />
inflamasyona neden olmazlar. Bu nedenle tanıda serolojik testler kullanılamaz. Tanı post morten histopatolojik incelemede<br />
beyin dokusunda PrPSC i birikiminin gösterilmesi ile konur. Patolojik incelemedek gri cevherde süngerimsi değişiklikler, nöronlarda<br />
vakuolüzasyon, amiloid içeren plakların saptanması, astrositlerde proliferasyon ve hipertrofi, nöronların yakın glial<br />
hücrelerle füzyonu karakteristik patolojik bulgulardır. Prionları tespit etmek için en duyarlı yöntem hayvan deneyleridir. Protein<br />
misfolding siklik amplifikasyon yöntemiyle tonsil biyopsisi, kan, lenfoid doku ve beyinde prion proteinleri tespit edilebilir. Genomik<br />
yöntemlerden western blot ve dot blot hibridizasyon yöntemi tanı amacıyla kullanılabilir<br />
69. Hairy cell lökoplaki, nazofarenks karsinomu ve Burkitt lenfoma ile ilişkili olan onkojen virus hangisidir?<br />
A) EBV B) CMV<br />
C) HHV-6 D) HHV-8<br />
E) Adenovurus<br />
69 – A<br />
EBV . EBV, Herpes virus ailesinde yer alan onkojen bir DNA virusudur. Kanser gelişiminden sorumlu proteinleri EBNA<br />
(Ebstain-Barr virüs nuclear antijen) ve LMP (Latent membran proteini)’dir.<br />
EBV’ nün etken olduğu maligniteler şunlardır;<br />
- Burkitt lenfoma (Afrika Burkitt lenfoması): Virüsün hücrelerde oluşturduğu transformasyonu malarya enfeksiyonunun<br />
tetiklediğine inanılmaktadır.<br />
-Nazofarinks karsinomu: Bilateral servikal lenfadenopati ve biyopside indiferansiye epitel hücreleriyle karakterize olup<br />
tümör kesitlerinde EBV DNA tespit edilir.<br />
AIDS’li hastalarda<br />
- Oral tüylü lökoplaki: Maling olmayan epitel hücre hiperplazisidir.<br />
- AIDS’li hastalarda SSS’de meydana gelen nonhodking lenfomaların neredeyse tümü EBV’e bağlı gelişir.<br />
- Hodking lenfoma<br />
- Leiyomyosarkom (AIDS’li çocuklarda).<br />
- X’e bağlı lenfoproliferatif hastalık (Duncan sendromu): Erkeklerde ortaya çıkar. SAP geninde görülen fonsiyon bozukluğuna<br />
bağlı olarak B lenfositleri kontrolsüz çoğalır.<br />
70. İnfluenza enfeksiyonunun tedavisinde ve profilaksisinde kullanılmayan antiviral ilaç aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Rimantadin B) Lamivudin<br />
C) Amantadin<br />
E) Oseltamivir<br />
D) Zanamivir<br />
70 – B<br />
Virüslere etkili kemoterapötik ajanlar 3 gruba ayrılır.<br />
1. Virüsid Ajanlar: Eter, kloroform, deterjanlar. Toksiktirler, tedavide kullanılmaz. Dezenfeksiyon amacıyla kullanılır,<br />
bulaşı önler.<br />
2. Antiviral ilaçlar: Virüslerin replikasyonunu inhibe eden virostatik ilaçlardır. Tiyosemikarbazon (metisazon) çiçek hastalığının<br />
tedavisinde , idoksiuridin herpes keratitin de topikal olarak uygulanmış ilk antiviral ilaçlardır.<br />
www.tusem.com.tr<br />
28
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
3. immunomodülatör ilaçlar: Konağın immun fonksiyonlarını artırarak, viral infeksiyonun yenilmesine yardımcı olur.<br />
İnterferonlar bu grupta yer alır.<br />
Lamivudin nükleozid analogu Revers Transkriptaz enzimi inhibitörü olup hem hepatit B enfeksiyonu hem de HIV enfeksiyonu<br />
tedavisinde kullanılabilir. Lamivudin influenza enfeksiyonunun tedavi ve profilaksisinde kullanılmaz.<br />
Seçeneklerde yer alan amantadin, rimantadin influenza A enfeksiyonunda viral penetrasyon ve kapsid soyulmasını<br />
inhibe eder, influenza ile infekte hücre membranındaki M2 protein aktivitesini değiştirir. Rimantadinin yan etkileri<br />
amantadinden daha azdır. Oseltamivir ve zanamivir ise viruste bulunan zarf glikoproteinlerinden nöraminidaz enzimini<br />
spesifik olarak inhibe ederek etki ederler. Bu iki ilaç nöraminidaz inhbitörleri olup, hem influenza A hem de influenza<br />
B’ye karşı etkilidir. Ayrıca, influenza A’nın alt tipleri olan H1N1 (Domuz gribi) ve H5N1 (Kuş gribi)’e karşı da etkilidir.<br />
Oseltamivir ağız yoluyla, zanamivir ise inhalasyon yoluyla uygulanır. Semptomlar başladıktan sonra ilk 48 saat içeriisnde<br />
uygulanırsa en fazla yarar sağlanır. Başlıca antiviral ilaçlar, klinik kullanım endikasyonları ve etki mekanizmaları<br />
Tablo’da gösterilmiştir.<br />
Tablo 1. Başlıca antiviral ilaçlar, klinik endikasyonları ve etki mekanizmaları<br />
Antiviral ilaç Klinik endikasyonu Etki mekanizması<br />
İnfluenza A tedavi ve proflaksisinde Viral genomun zarfından ayrılması (uncoating)<br />
Amantadin<br />
aşamasını önler.İnfluenza Aile infekte hücre<br />
membranındaki M2 protein aktivitesini değiştirir.<br />
Rimantadin<br />
(Amantadin derivesi)<br />
İnfluenza A tedavisi ve proflaksisinde<br />
Genital herpes ,Primer ve rekürrent HSV<br />
Aynı mekanizmayla etki eder.<br />
infeksiyonları.<br />
Viral DNA polimerazı inhibe eder.<br />
Asiklovir<br />
Suçiçeği (Varisella zoster)<br />
Sidofovir<br />
CMV retiniti Virüs bağımlı fosforilasyon aşaması yoktur. Viral DNA<br />
polimerazı inhibe eder.<br />
Genital herpes primer ve rekürrent infeksiyonlar Prodrug (ön ilaç) Guanozin analogudur.Viral kinazlarla<br />
Famsiklovir<br />
Herpes Zoster<br />
monofosfata, hücresel kinazlarla trifosfata dönüşerek<br />
viral DNA polimerazı inaktive eder.<br />
Foskarnet<br />
CMV retiniti CMV,HSV,EBV, DNA polimerazını ve Reverstrans<br />
kriptazı inhibe eder.<br />
Gansiklovir<br />
CMV enfeksiyonları (pnömoni, retinit, hemorajik<br />
kolit vb)<br />
Viral DNA polimerazı inaktive eder.<br />
Trifluridin Herpes simplex keratokonjunktiviti Viral DNA polimerazı inhibe eder.<br />
Vidarabin Herpes simplex keratokonjunktiviti Viral DNA polimerazı inhibe eder<br />
Lamivudin<br />
Kronik hepatit B ve HIV tedavisi Hepatit B Revers transkriptazını ve HIV Revers<br />
transkriptazını inhibe eder.<br />
Kronik hepatit C (interferonlarla birlikte) En geniş spektrumlu antiviraldir. (DNA ve RNA<br />
Ribavirin<br />
RSV, Kırım Kongo Hemorajik Ateş Lassa Virüs virüslerine etkili) mRNA ile yarışarak viral protein<br />
sentezini inhibe eder.<br />
Oseltamivir (Tamiflu®) İnfluenza A ve B, H5N1, H1N1 Nöraminidazı inhibe eder.<br />
Zanamivir (Relenza®) İnfluenza A ve B, H5N1, H1N1 Nöraminidazı inhibe eder.<br />
71. Parvovirus ailesinde yer alan, solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilen zarfsız , tek zincirli DNA virusu<br />
aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Adenovirus B) RSV<br />
C) İnsan metapneumovirus<br />
E) Parainfluenza<br />
D) İnsan Boca virus<br />
29<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
71 – D<br />
İnsan Boca virus. Parvovirusler içerisinde yakın zamanlara kadar insanlarda hastalık yaptığı bilinen tek virus, Parvovirus B19<br />
iken günümüzde bu ailede yer alan insan Boca virusun HBoV’un yine çocuk grubunda alt solunum yolları infeksiyonu etkeni<br />
olarak saptanması nedeniyle Bocavirus cinsi de insanda hastalık yapan ikinci cins olarak yer almıştır. Bu virus özellikle 5 yaşın<br />
altındaki çocukların akut alt solunum yolu infeksiyonlarında etkendir. İnfant ve küçük çocuklarda alt solunum yolu enfeksiyonlarında<br />
en önemli viral ajan RSV olup, yoğun bakıma yatmayı gerektiren pnömonilere neden olabilir. Bunu influenza virusler,<br />
parainfluenza virusleri, adenovirusler, rhinovirusler, coronavirusler ve human metapneumovirus (HMPV) izlemektedir.<br />
72. T lenfositlerde bulunan ve koyun eritrositleri ile rozet formasyonu oluşturan reseptör aşağıdakilerden<br />
hangisidir?<br />
A) CD4 B) CD8 C) CD3 D) CD2 E) MHC Clas II<br />
72 – D<br />
CD 2 reseptörü T lenfositlerde bulunur ve koyun eritrositleri ile rozet formasyonu oluşturur.<br />
T lenfositler timusta olgunlaşma aşamasında bazı spesifik yüzey molekülleri (TCR, CD) kazanarak antijenik uyarılara<br />
yanıt verecek yetenek kazanırlar.<br />
T lenfosit yüzey molekülleri<br />
1. T hücre reseptörü (Antijen reseptörü, TCR): TCR’ler iki adet polipeptid zincirden (α, β) oluşur ve uyarıların iletilmesinde<br />
CD3 molekülleri ile birlikte fonksiyon görür.<br />
2. Yüzey farklılaşma antijenleri (CD molekülleri)<br />
T lenfosit yüzeyinde işlenmiş peptid antijenleri tanımada TCR’lere yardımcı olan, antijen sunan hücreler (APC) ile bağlantı<br />
kuran reseptörlerdir.<br />
CD2: T lenfosit yüzeyinde bulunan bu reseptör koyun eritrositleri ile rozet formasyonu oluşturur. Ayrıca, APC ile bağlantı<br />
kurabilen bir adezyon molekülüdür.<br />
CD3: TCR tarafından algılanan antijenik sinyallerin çekirdeğe iletilmesinde rol alır. Primer sinyal iletiminde rol alan<br />
moleküldür.<br />
CD4: Yardımcı T lenfositlerin (CD4 T lenfosit, T hepler) yüzeyinde bulunur. MHC II molekülü bulunan hücrelerle bağlantı<br />
kurar.<br />
CD8: Sitotoksik T lenfositlerin (CD8 T lenfosit, Ts) yüzeyinde bulunur. Yüzeyinde MHC I molekülü bulunan hücrelerle<br />
teması sağlar.<br />
CD28: Yardımcı T lenfositlerde (Th) bulunur ve APC’deki B7 molekülü ile bağlantı sağlar, kostimülatör olarak da isimlendirilir.<br />
Sekonder sinyal iletiminde rol alır. Th aktivasyonuna yardım eder.<br />
Olgun lenfositler ayrıca CD5, CD6, CD7, CD21, CD40L gibi yüzey molekülleri de içerir.<br />
T lenfosit yüzey molekülleri ile APC’lerde karşılık gelen resptör ve moleküller aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.<br />
www.tusem.com.tr<br />
30
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
73. Klasik kompleman aktivasyonunda yer almayan aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Ig M<br />
B) Ig G<br />
C) C3<br />
D) C1<br />
E) C4<br />
73 - C<br />
Kompleman sistemi üç yolla aktive olur.<br />
1. Klasik yol<br />
2. Alternatif yol<br />
3. Mannoz bağlı lektin yolu.<br />
Klasik Yol: C1, C2 ve C4 yer alır. C1’in qrs kompleksiyle başlar ve bu kompleksin birbirine bağlanması için Ca +2 gereklidir.<br />
C1q immünglobulinin Fc kısmına bağlanır (IgG1, IgG2, IgG3 ve IgM). Klasik kompleman yolunun aktive olması<br />
için antijen-antikor kompleksi gerekir.<br />
Alternatif Yol: C3, faktör B, P ve D içerir. Mikroorganizmaların yüzeyel yapıları ve endotoksin antikordan bağımsız<br />
olarak uyarım gerçekleştirir. Alternatif yolun uyarılması Mg gerektirir. Faktör H ve I alternatif yolun negatif düzenleyicileridir.<br />
Faktör P (properdin) ise alternatif yolun tek pozitif düzenleyicisidir ve alternatif yolun C3 konvertazını (C3bBb)<br />
stabilize eder. Alternatif yolda Ig A’da rol alır.<br />
31<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
74. Aşağıdaki parazitlerden hangisinin ara konağı yengeç olup, pişmemiş yengeç yenmesiyle bulaşarak akciğerde<br />
tüberkülozla karışan kaviter lezyonlara neden olur?<br />
74 – A<br />
A) Paragonimus westermani B) Diphylobotrium latum<br />
C) Clonorchis sinensis D) Fasciola hepatica<br />
E) Dicrocelium dentriticum<br />
Paragonimus westermani (Akciğer Trematodu)<br />
Birden fazla ara konağı vardır. Metaserkarya içeren az pişmiş yengeçlerin yenmesiyle bulaşır. Gastrointestinal sisteme<br />
gelen yumurtalar diyafragmadan penetre olarak akciğere gelir. Erişkin formu akciğere yerleşen tek parazittir. Gögüs ağrısı,<br />
paslı balgam, akciğerde kavitasyon ve sekonder bakteriyel enfeksiyona neden olabilir. Klinik seyir tüberküloz, kronik<br />
bronşit ve bronşektaziyle karışır.Larvanın SSS invazyonuna bağlı olarak serebral paragoniyazis meydana gelebilir.<br />
Tanı: Gaitada ve balgamda kapaklı yumurtalar gösterilebilir.<br />
Tedavi: Pirazikuantel ilk seçenektir.<br />
75. Skoleks, proglottid ve rostelium olarak isimlendirilen yapılara sahip , tedavilerinde niklozamidlerin ilk<br />
tercih olduğu hermafrodit helmint aşağıdakilerden hangisi olabilir?<br />
A) Echinococcus alveolaris B) Fasciola hepatica<br />
C) Diphylobotrium latum D) Schistosoma mansoni<br />
E) Taenia solium<br />
75 – E<br />
Taenia solium.<br />
SESTODLAR<br />
Taenia (T. saginata ve T. soleum)<br />
- Diphylobothrium latum<br />
- Echinococcus granulosus<br />
- Hymenolepis nana<br />
Sestodların özellikleri<br />
- Segmenter yapı gösterirler ve vücutları halkalardan (proglottid) oluşur.<br />
- Hepsi hermafrodittir (dişi ve erkeklik organları bir arada)<br />
- Bazı sestodlarda skolekste (baş) bulunan, disk şeklinde çengel ya da dikenlerden oluşan yapıya rostellum adı verilir.<br />
- Baş, boyun ve halka diye isimlendirilen üç kısımdan oluşurlar. Halkaların her birine proglottid denir.<br />
- Yumurtası kapaklı tek sestod Diphylobothrium latum’ dur.<br />
Taenia soleum: Silahlı tenya diye bilinir. Domuzlarda bulunan larvanın (Cysticercus cellulosa) insanlara bulaşaması<br />
sonucu ortaya çıkar. Taenia soleum’un yumurtasıda bulaştırıcı olabilir (T. saginatadan farklı). Bu nedenle insan hem<br />
kesin konak hem de ara konak olabilir.<br />
Taenia saginata: Rostellumu bulunmadığından silahsız tenya diye bilinir. Ayrıca Taenia soleuma göre daha uzundur (5<br />
m) ve proglottidi hareketlidir. Ara konak sığır, kesin konak insandır.<br />
Tedavi: Taenia saginata ve Taenia solium enfeksiyonlarının tedavisinde ilk tercih antiparaziter ilaç Niklozamiddir.<br />
76. AIDS’li hastalarda ishale neden olan etkenlerden hangisi zorunlu intrasellüler olup 4 mikrondan küçük<br />
ookistleri modifiye EZN boyama yöntemiyle gösterilebilir?<br />
A) Cylospora cayatensis B) Microsporidia (Enterocytozoon)<br />
C) Sarcocytis D) Dientamoeba fiagilis<br />
E) Cryptosporidium parvum<br />
www.tusem.com.tr<br />
32
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
76 – B<br />
Microsporidia (Enterocytozoon)<br />
KOKSİDİALAR<br />
1. Cryptosporidium parvum<br />
2. Isospora belli<br />
3. Cyclospora cayetanensis<br />
4. Mikrospora<br />
Özellikle AIDS’lilerde kronik sulu ishale neden olurlar (kan bulunmaz). Sporlular grubunda yer aldıklarından<br />
seksüel ve aseksüel evrimleri vardır. Gaitada Modifiye Ziehl-Neelsen boyasıyla boyanan ookistler görülür. Klorlamaya<br />
çok dirençlidirler. Prionlardan sonra gelen en dirençli mikroorganizmalardır.<br />
Mikrosporidia: Oldukça küçük (1 μm) zorunlu hücre içi parazitidir (mitokondrisi yok). Özellikle immunsupresif<br />
hastalarda ishal, hepatit, peritonit, miyozit yapar. Dışkıda gram, EZN ve giemsa ile boyanan ookistler görülür.<br />
Mikroskobik özellikler ve tedavi Cryptosporidium parvum Isospora belli Cyclospora cayetanensis<br />
Büyüklük (μm) 4 – 6 10 – 19 8 – 10<br />
Formol- eterle konsantre edilerek ışık mikroskobuyla<br />
incelenebilme<br />
Hayır Evet Evet<br />
Modifiye Ziehl-Neelsen ile boyanan ookist Evet Evet Evet<br />
Ookist şekli Sferik Oval (elipsoid) Sferik<br />
Tedavi Paramomisin , spiramisin Kotrimoksazol Kotrimoksazol<br />
Dientamoeba fragilis kist formu olmayan kamçılı bir protozoondur. Enterobius vermicularis yumurtaları ile taşınarak<br />
bulaşabilir. Çift çekirdekli trofozoit formu mevcuttur.<br />
Sarcocystis: Nadiren insana bulaşan ve insanda kaslarda kistlere (Miescher’s tüpleri) neden olan protozoondur.<br />
77. Makrofajların mikroorganizmaları opsoninler olmadan tanımalarına yardımcı olan nonopsonin tanıma molekülü<br />
aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) LFA-1 B) CD18<br />
C) Lektin<br />
E) CD45<br />
D) CD31<br />
77 – B<br />
Makrofajların mikroorganizmaları opsonin olmadan tanımalarına yardımcı olan molekül MAC-1 (CD-18) dir.<br />
Çoğu mikrobun tanınması ve fagosite edilebilmesi için opsonin adı verilen serum proteinleri ile kaplanması gereklidir.<br />
Yabancı ajanların ve mikroorganizmaların serum proteinleri ile kaplanması sonrası fagositozları daha kolaylaşır. Bu<br />
işleme opsonizasyon denir.<br />
Başlıca opsoninler:<br />
• Kompleman ( C3b)<br />
• Immunoglobulinlerin Fc parçarsı ( özellikle IgG )<br />
• Plazma lektinleri ( mannoz bağlayıcı lektin )<br />
Makrofajlar üzerinde fagositozu kolaylaştırıcı üç farklı reseptör bulunmaktadır.<br />
• Mannoz reseptörleri (lektinlerdir ve bakteri duvarındaki mannoz ve glikoproteinlere bağlanarak fagositozu kolaylaştırırlar.)<br />
• Scavenger (Çöpçü) reseptörleri (asıl fonksiyonları artık reseptörlere bağlanamayan LDL lere bağlanıp fagosite<br />
etmektir ve ayrıca ek olarak bir çok mikroorganizmaya bağlanarak fagositozu kolaylaştırabilir)<br />
• Opsoninler için reseptörler (yukarıda bahsedilen opsoninlere bağlanmayı kolaylaştırır)<br />
Makrofajlar mikroorganizmaları opsoninler olmadan integrinleri yardımıyla (özellikle MAC-1) fagosite edebilir. (non<br />
opsonin tanıma molekülü)<br />
33<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
78. İki yaşında kız çocuğunda görme kaybı nedeniyle yapılan göz muayenesinde lökokori ve şaşılık saptanmıştır. İleri<br />
tetikiklerinde multifokal orbital tümör saptanmış ve göz enüklee edilmiştir. Yapılan histoloji incelemesinde küboidal<br />
ve kolümnar yapıda hücrelerin oluşturduğu rozet yapıları izlenmiştir.<br />
Bu hastada gözlenebilecek en olası genetik anomali aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) t(2:13) B) t(13q14)<br />
C) t(11;22)<br />
E) del(11p13)<br />
D) 17p-<br />
78 – B<br />
Bu hastada tarif edilen tümör retinoblastomdur. Gözde yerleşen şaşılık ve lökokoriye neden olan ve multifokal yerleşim<br />
gösteren retinoblastom tariflenmiştir. Histolojik olarak izlenen rozet yapıları retinoblastom hastalarında gözlenen tipik<br />
flexner-wintersteiner rozetleridir. Retinoblastom hastalarında en sık izlenen kromozomal anomali t(13q14) dür.<br />
Çocukluk çağında sık görülen kromozomal anormallikler<br />
Nöroblastom 11q-,17q+,1p -,N-myc amplifikasyonu<br />
Ewing sarkomu t (11:22)<br />
Retinoblastom del (13q14)<br />
Rhabdomiyosarkom t (2:13)<br />
Willms tm del (11P13)<br />
Medülloblastom 17p-<br />
ALL Brc-abl füzyonu , Ph kromozomu<br />
79. Aşağıdaki sitokinlerden hangisi vazodilatasyon yaparak inflamasyona katkıda bulunurken bir yandan lökosit<br />
adezyonunu ve trombosit aggregasyonunu inhibe ederek inflamasyonu baskılayarak inflamasyonda<br />
dual etki gösterir?<br />
A) TGF-beta B) Nitrik Oksit<br />
C) Resolvin<br />
E) Histamin<br />
D) Lipoksin<br />
79 – B<br />
NO antiinflamatuar özellikte ve yarı ömrü çok kısa bir moleküldür. Bu yüzden ancak bulunduğu yerde etki eder (endokrin<br />
etki yoktur). Başlıca endotel hücreleri, makrofaj ve beyindeki bazı hücreler tarafından sentezlenir. Endotelde (EDRFendotel<br />
kaynaklı gevşetici faktör adını alır) guanilat siklazı aktive ederek cGMP’yi arttırıp düz kas gevşemesi sağlar.<br />
NO, nitrik asit sentetaz enzimi ile sentezlenir ve üç tip NOS vardır.<br />
ü E-NOS è endotel de bulunur. Ca artışı üretimi tetikler.<br />
ü N-NOS è nöronlarda bulunur. Ca artışı üretimi tetikler.<br />
ü İ-NOS è makrofajlarda. Sitokinler aktive eder.<br />
Fonksiyonları<br />
• İnflamasyonda dual etkisi vardır. Damarlarda vazodilatasyon yapar ve inflamasyonun vasküler yanıtına yardımcı<br />
olur, bir yandan da inflamasyonun sellüler komponentlerini inhibe eder.<br />
• Lökositlerin birikimini engellerek antiinflamatuar etki gösterir.<br />
• Trombosit aggregasyonu ve adezyonunu azaltır.<br />
• Septik şokta vasküler düz kas gevşetici etkisi ile hipotansiyondan ve myokardiyal kontraktiliteyi azaltıcı etki gösterir.<br />
(İ-NOS)<br />
• Aktive makrofajlarda mikrobisidal etki gösterir.<br />
• Mast hücre aracılı inflamasyon engellenir.<br />
• Endojen inflamatuar cevabı azaltıcı etki gösterir<br />
www.tusem.com.tr<br />
34
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
80. Beta catenin/APC mutasyonları nerdeyse hastaların tamamında izlendiği kistik pankreas tümörü aşağıdakilerden<br />
hangisidir?<br />
A) Müsinöz B) Seröz<br />
C) İntraduktal papiller müsinöz D) Solid pseudopapiller tümör<br />
E) Clear cell<br />
80 – D<br />
Beta catenin/APC mutasyonları nerdeyse yüzde yüz izlendiği kistik pankreas tümörü solid pseudopapiller tümördür.<br />
PANKREASIN KİSTİK TÜMÖRLERİ<br />
Pankreas tümörlerinin %5ini, pankreas kistlerinin ise yaklaşık olarak %10 unu oluşturmaktadırlar. İleri yaş kadınlarda<br />
izlenirler.<br />
• Seröz kistadenom<br />
Prognoz iyidir. İleri yaş kadınlarda izlenir. Rezeksiyon yeterlidir. Kistik tümörlerin %25’ini oluşturur. Nonspesifik şikayetler,<br />
karın ağrısı en sık semptomudur.<br />
• Müsinöz kistadenom<br />
Kadınlarda daha sık izlenir. Seröz kistadenomlardan farklı olarak invaziv karsinomlarla bir arada izlenebilir. Bu hastaların<br />
üçte birinde adenokarsinom izlenir.<br />
Ovarian stromaya benzer stroması vardır.<br />
• Intraduktal papiller müsinöz tümörler<br />
Müsin üreten intraduktal tümörlerdir. Diğerlerinden farklı olarak erkeklerde daha sık izlenir. Daha çok pankreasın başından<br />
kaynaklanırlar. Müsinöz kistadenomlardan iki önemli farkı vardır. Müsinöz tümörlerde izlenen ovarian stroma<br />
izlenmez ve büyük pankreatik kanallarda gözlenirler.<br />
• Solid pseudopapiler tümör<br />
Kadınlarda daha sık gözlenen, lokal agresif bir tümördür. Beta catenin/APC mutasyonları nerdeyse yüzde yüz izlenir.<br />
Cerrahi rezeksiyon yeterlidir.<br />
81. Aşağıdakilerden hangisi en sık izlenen reaktif pseudosarkomdur?<br />
A) Fibrosarkom B) Myozitis ossifikans<br />
C) Nodüler fascitis D) Malign figröz histiositom<br />
E) Anevrizmal kemik kisti<br />
81 – C<br />
NODULER FASCİTİS<br />
En sık olan reaktif pseudosarkomdur. Genç yetişkinlerde kısa sürede hızlı büyüyen, ağrılı lezyonlardır. Sıklıkla ön kolun<br />
volar yüzünde, sonra göğüs ve sırtta yerleşim gösterirler.<br />
• Travma hikayesi hastaların %10-15’inde vardır.<br />
• İğsi hücreli sarkomla karışır.<br />
• Tedavileri eksizyondur. Rekürrens nadirdir.<br />
82. Aşağıdaki hastalıkların hangisinin patogenezinde hücre aracılı hipersensitivite rol oynar?<br />
A) Astım B) Pernisyöz Anemi<br />
C) Multiple Skleroz D) Serum hastalığı<br />
E) Akut romatizmal ateş<br />
35<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
82 – C<br />
HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONLARI ÖZET<br />
Tip Mekanizma Hastalık<br />
Tip 1: Anaflaktik tip • Aşırı IgE antikoru üretimi<br />
Anaflaksi<br />
• Mast hücresi ve bazofillerden vazoaktif amin Bronşial astım<br />
salgı artışı<br />
Saman nezlesi<br />
• Diğer iltihap hücrelerinin birikimi<br />
Ürtiker<br />
Allerjik konjonktivit<br />
Allerjik gastroenterit<br />
Tip II: Sitotoksik • Anti reseptör antikorları ile hasar<br />
Otoimmün hemolitik anemi<br />
hipersensitivite • Antikora bağlı selüler sitotoksitite<br />
Otoimmün trombositeni<br />
• Hedef hücre yüzeyinde oluşan antijenlere IgG İnsülin Rezistan Diyabet (Tip2)<br />
ve M bağlanması ve kompleman aktivasyonu Eritroblastozis fetalis<br />
ile opsonizasyon ve hücrenin fagositozu veya<br />
MAC ile lizisi oluşumu<br />
Goodpasture sendromu<br />
Pernisyöz Anemi<br />
Pemfigus Vulgaris<br />
ANCA+ vaskülitler<br />
Akut Romatizmal Ateş<br />
Graves Hastalığı<br />
Tip III: İmmün • Antijen antikor kompleksi ile kompleman akti- Arthus reaksiyonu<br />
kompleks hastalığı vasyonu.<br />
Serum hastalığı<br />
• Kemotaktik komplemanın (C5a) etkisiyle nöt- SLE<br />
rofil lökosit birikimi ve Nötrofilik oksijen radikalleri<br />
ve lizozomal enzimlerle, vasküler ve doku<br />
hasarı<br />
Reaktif artrit<br />
Glomerülonefritler<br />
Vaskülitler<br />
Tip IV: Gecikmiş • Gecikmiş tip: Granülomatoz iltihap, kazeifi- Tüberküloz ve PPD reaksiyonu<br />
ve Hücre aracılı kasyon nekrozu<br />
Kontakt dermatit<br />
Hipersensitivite • Hücre aracılı tip: Sensitize T Lenfosit sitokin sal- Multipl sklerozis<br />
gısı ve T hücre aracılı hasar, histiyositlerle hasar Transplant reddi<br />
Polimiyozit<br />
İnklüzyon cisim myoziti<br />
Romatoid Artrit<br />
Tip I diabet<br />
83. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde somatik kök hücre doğru lokalizasyonu ile birlikte verilmemiştir?<br />
A) Nöral kök hücre è Subventriküler zon B) Karaciğer oval hücre è Disse aralığı<br />
C) Epidermal kök hücre è İnterfolliküler bölge<br />
E) İntestinal epitel kök hücreleri è kript tabanı<br />
D) Korneal kök hücre è Limbus<br />
83 – B<br />
Karaciğer kök hücreleri olan oval hücreler hering kanalında yer alırlar.<br />
SOMATİK KÖK HÜCRELER<br />
KEMİK İLİĞİ<br />
Kemik iliğinde iki adet kök hücre bulunmaktadır: Hematopoetik kök hücreler ve İlik stromal hücreler.<br />
KARACİĞER<br />
Karaciğerin kök hücreleri oval hücrelerdir. Bu hücreler Hering kanalında yer almaktadır ve bipotensiyel özelliktedirler.<br />
Hem karaciğer hem de biliyer hücrelere differansiye olabilmektedirler.<br />
BEYİN<br />
Bölünemeyen beyin hücrelerinin kök hücreleri saptanmıştır. Beyin kök hücreleri nöral kök hücreler (nöral prekürsör<br />
hücreler) dir.<br />
• Beyinde iki yerde izole edilmişlerdir: Subventriküler zon ve hipokampüsün dentat gyrusu<br />
www.tusem.com.tr<br />
36
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
DERİ<br />
Kök hücreler üç yerde lokalize olurlar. Kıl folikülü tümseği, yüzey epidermisinin interfoliküler bölgesi ve sebase bezler.<br />
İN<strong>TESTİ</strong>NAL EPİTEL<br />
Kök hücreler paneth hücrelerinin hemen üstünde ve kript tabanında izlenir.<br />
KORNEA<br />
Limbal kök hücreler kornea epitelinin kök hücreleridir ve Vogt paliztlarında yerleşim gösterirler.<br />
84. Aşağıdaki genlerden hangisine ait anomali endometriyal hiperplazi gelişiminde rol oynamaktadır?<br />
A) RAF B) PTCH<br />
C) LKB<br />
E) PTEN<br />
D) APC<br />
84 – E<br />
Endometrial hiperplazi ve karsinomlarda PTEN gen ekspresyon kaybı vardır.<br />
ENDOMETRİYAL HİPERPLAZİ<br />
Östrojenin yüksekliği ile gelişir. Sıklıkla anovulatuar sikluslu ve perimenopozal kadınlarda görülür. Etiyolojide en önemli<br />
sebep persistan anovulatuar sikluslardır. Bunun dışında polikistik over sendromu, fonksiyonel granuloza hücreli tümör,<br />
östrojen replasman tedavisi etiyolojide söylenebilir. Bu etkenler hiperplazi zemininden gelişen endometrial karsinoma<br />
da neden olabilir. Endometrial hiperplazide glandların sayı ve sıklığı artmış olup, epitelde sitolojik atipi görülebilir. Basit,<br />
kompleks ve atipik morfolojilerde olabilirler.<br />
Basit hiperplazi: Karsinoma dönüşme şansı en az olan bu gruptur. Sayısı artmış, silendirik epitel ile döşeli kistik genişlemiş<br />
glandlarla karekterizedir. İki tipi vardır.<br />
• Atipisiz ( kanser riski en düşük olan tip)<br />
• Atipili<br />
Kompleks hiperplazi: Malignite riski basit hiperplaziye göre daha yüksektir Sayısı artan glandlar daha kalabalık, büyümüş<br />
ve düzensiz şekil almış olur. Arada minimal bir stroma bırakarak sırt sırta veren dallanmış düzensiz glandlardan<br />
oluşur. İki tipi vardır.<br />
• Atipisiz<br />
• Atipili (kanser riski en fazla olan tip)<br />
Atipi: Basit ya da kompleks hiperplazide, hücrelerde atipi izlenmesidir<br />
85. Lenf nodlarında aktive olmuş, mitotik olarak aktif lenfositlerin oluşturduğu tam olmayan proliferasyon<br />
merkezleri aşağıdaki lenfoma tiplerinden hangisi için patognomiktir?<br />
A) MALTOMA B) Mycozif fungoides<br />
C) Noduler sklerozn Hodgkin lenfoma<br />
E) Mantle cell lenfoma<br />
D) Küçük hücreli lenfositik lenfoma<br />
85 – D<br />
KÜÇÜK HÜCRELİ LENFOSİTİK LENFOMA<br />
İyi differansiye düşük gradeli bir lenfomadır. Büyük oranda B hücre orjinlidir. 60 yaş civarında daha çok erkeklerde<br />
görülür. Yavaş seyirlidir. Fakat;<br />
• %40 oranında kana yayılır ve KLL benzeri tablo oluşturabilirler<br />
• %10 oranında agresif diffüz büyük hücreli lenfomalara dönüşebilir (Richter sendromu)<br />
Yaygın lenf nodu tutulumu, hepatosplenomegali izlenir. Periferik kanda mutlak lenfositoz bulunur.<br />
LAP sıktır. Bu lenf nodlarında aktive olmuş daha geniş lenfositlerin oluşturduğu tam olmayan lenfoid agregatlar proliferasyon<br />
merkezi olarak geçer. Bu merkezler mitotik olarak aktif hücrelerden oluşur. Proliferasyon merkezleri KLL/lenfoma<br />
için patognomiktir. Yayma yapılırken bu neoplastik hücreler ezilir ve “smudge cells” denen puslu bir hal alır. Diğer<br />
lenfoid malignitelerin aksine translokasyonlar nadirdir. En sık izlenen kromozomal anomaliler delesyonlardır.<br />
• CD 19 ve 20 pozitiftir. Bu hücrelerin yüzeyinde düşük oranda Ig eksprese etmeleri tipiktir.<br />
• Hipogammaglobulinemi tipiktir. Enfeksiyonlar sık görülür.<br />
37<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
86. Yetişkinlerde en sık görülen malign paratestiküler tümör aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Leiomyosarkom B) Adenomatoid tümör<br />
C) Rhabdomyosarkom D) Fibrosarkom<br />
E) Liposarkom<br />
86 – E<br />
SPERMATİK KORD VE PARA<strong>TESTİ</strong>KÜLER TÜMÖRLER<br />
Proksimal spermatik kordun en sık tümörü lipomdur. En sık benign paratestiküler tümör adenomatoid tümördür. Sıklıkla<br />
epididim üst polde küçük bir nodül olarak izlenirler. Testis etrafında izlenen nadiren izlenen birkaç benign tümörden biridir.<br />
• En sık malign paratestiküler tümör çocuklarda rabdomyosarkom, erişkinlerde ise liposarkomdur.<br />
87. Spermatositik seminom için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?<br />
A) İleri yaşlarda en sık görülen primer testis tümörüdür<br />
B) İyi prognozludur<br />
C) Bazen diğer testis tümörleri ile birarada izlenebilir (Mikst)<br />
D) Histolojik olarak incelendiğinde lenfosit infiltrasyonu yoktur<br />
E) ITGCN ile birlikte olmaz<br />
87 – C<br />
Spermatositik seminom mikst formda izlenmez. Seminomun; klasik, anaplastik ve spermatositik olmak üzere üç<br />
histolojik tipi vardır.<br />
• En sık görülen tip klasik seminomdur.<br />
• Anaplastik seminomlarda anaplastik tümör hücreleri görülebilir. Kötü prognozlu değildir, klasik seminomdan klinik<br />
olarak bir farkı yoktur. Tedavileri aynıdır.<br />
• Spermatositik seminom sıklıkla 65 yaş üzerinde görülen nadir bir tiptir. Prognozu daha iyidir, metastaz yapmaz.<br />
ITGCN ile birlikte olmaz.<br />
Spermatositik seminomun klasik seminomdan farkları<br />
• Lenfosit infiltrasyonu yoktur<br />
• Granülom yoktur<br />
• Sinsityotrofoblast infiltrasyonu yoktur<br />
• Ekstratestiküler yerleşim olmaz<br />
• Mikst formda izlenmez<br />
• ITGCN ile birlikte olmaz<br />
88. Aşağıdakilerden hangisi teratomlarda kötü prognostik kriterlerden biri değildir?<br />
A) Çocuk yaş B) Nöroepitelyal differansiasyon<br />
C) İçinde malign bir tümör varlığı<br />
E) İkinci bir germ hücreli tümör varlığı<br />
D) İmmatürite<br />
88 – A<br />
Teratomlarda kötü prognoz kriterleri: immatürite, ileri yaş, nöroepitelyal differansiasyon, içinde malign bir tümör<br />
varlığı, ikinci bir germ hücreli tümör varlığı<br />
En sık görülen tipi matur kistik teratomdur.<br />
Teratomlar: 3 sınıfa ayrılırlar<br />
1- Matür (benign) teratom; (dermoid kist)<br />
www.tusem.com.tr<br />
38
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
2- İmmatür (malign) teratom<br />
3- Monodermal veya spesiyalize tip teratomlar<br />
1-Matür Kistik Teratom (Benign):<br />
En sık görülen germ hücreli tümördür.(%90-95). Sıklıkla 10 yaş civarı görülürler. %10-15 oranında bilateraldirler. Sıklıkla<br />
kist duvarı keratinize skuamoz epitel ve deri ekleri ile çevrili kistik bir yapı karekterindedir (dermoid kist). Ayrıca sinir,<br />
değişici epitel, kemik, kıkırdak, diş, tiroid dokusu değişik yönde farklılaşmış matür dokular da bulunur.<br />
• Dermoid kistlerin %1 kadarı malign transformasyona uğrayabilir. En sık skuamoz hücreli kansere transforme olurlar.<br />
Nadiren malign melanom ve tiroid kanseri de gelişebilir.<br />
2-İmmatür Teratom:<br />
Nadir tümörlerdir. Maligndirler. Matür teratomlardan daha büyük ve solid yapıdadırlar. Histolojik olarak matür teratomlardan<br />
farkı hücreler matür dokulara benzemez ve çoğunluğu fetusdaki primitif olgunlaşmamış dokulara benzer<br />
özellikler gösterir.. Ortalama görülme yaşı 18 yaş civarıdır. Bu tümörlerdeki nöroepitelyal differansiasyon kötü prognozu<br />
gösteririr ve erken dönemde metastaz yaparlar.<br />
3-Monodermal veya spesiyalize Teratom: Nerdeyse % 100 unilateraldir. Nadiren izlenir. En sık izlenen iki tipi struma<br />
ovari ve karsinoid tümör olarak izlenir. Struma ovari matür tiroid dokusundan gelişir ve hipertroidi tablosuna yol açar.<br />
Karsinoid tümör karsinoid sendroma neden olur.<br />
Teratomlarda kötü prognoz: İmmatürite, ileri yaş, nöroepitelyal differansiasyon, içinde malign bir tümör varlığı, ikinci<br />
bir germ hücreli tümör varlığı<br />
89. Yetişkin tip polikistik böbrek hastalığı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?<br />
A) Karaciğerde kistler eşlik edebilir B) Berry anevrizması eşlik edebilir<br />
C) Otozomal resesif geçişlidir D) Kolon divertikülleri bazı hastalara eşlik edebilir<br />
E) Kronik böbrek yetmezliği gelişme riski yüksektir<br />
89 – C<br />
Yetişkin tip polikistik böbrek hastalığı otozomal dominant geçişli polikistik böbrek hastalığıdır.<br />
YETİŞKİN TİP POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI (OD)<br />
Her iki böbrekte, parankimi yıkan multipl kistlerle karakterize otozomal dominant bir hastalıktır. Kistlerin sayıları arttıkça<br />
böbrek parankimi azalır. 4. dekatta saptanır. Böbrek yetmezliği gelişir.<br />
• Böbrekler ileri derecede büyümüştür.<br />
• Polikistin mutasyonları ile gelişir. Vakaların %85’inde PKD-1 mutasyonları, kalan vakaların büyük bir kısmında ise<br />
PKD 2 mutasyonları vardır.<br />
Eşlik eden bulgular: Hipertansiyon (% 75 en sık bulgu), Willis poligonunda Berry anevrizması (% 20), karaciğer kisti<br />
(% 30 en sık eşlik eden lezyon), mitral valv prolapsusu ile birlikte olur.<br />
Bu hastalara ayrıca kolon divertikülleri, over kistleri ve aort anevrizmasıda eşlik edebilir. Hastalarda ölüm sebebi sıklıkla<br />
üremik komplikasyonlar ve hipertansiyondur.<br />
90. Nüks gelişme ihtimalinin en yüksek olduğu menengiom histolojik tipi aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Transizyonel B) Sinsityal<br />
C) Fibroblastik D) Sekretuar<br />
E) Papiller<br />
90 – E<br />
Menengiom Mikroskopik incelemede sinsityal, fibroblastik, transizyonel, psömmamatöz, sekretuar, mikrokistik ve papiller<br />
tipleri vardır. Bu tiplerin prognoz açısından hiçbir önemi yoktur. Sadece papiller varyantta sık nüks görülür<br />
39<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
91. Aterosklerozda aterom plağı oluşumunda rol oynayan en önemli hücre aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Endotel hücresi B) Düz kas hücresi<br />
C) Makrofaj D) Trombosit<br />
E) T lenfosit<br />
91 – C<br />
Atheroskleroz gelişiminde rol oynayan en önemli hücre makrofajdır.<br />
Atherom plaklarının 3 komponenti vardır.<br />
1. Hücresel elemanlar:<br />
• Düz kas hücreleri: ECM ve kollajen sentezleyerek yağlı çizgilerin è yağlı fibröz ateroma dönüşmesini sağlar. Tunika<br />
mediadan intimaya yönelirler. Düz kas hücrelerinin çoğalmasını ve ECM sentezlemesini uyaran sitokin PDGF’dir<br />
• Monosit ve köpüksü makrofajlar:<br />
Ateroskleroz gelişiminde en önemli hücrelerdir.<br />
• T lenfositler<br />
2. Konnektif doku fibrilleri (kollagen) ve ekstrasellüler matriks<br />
3. Lipid depozitleri<br />
92. Aşağıdaki durumların hangisinde hücre içi glikojen birikimi tipiktir?<br />
A) Alfa 1 antitripsin eksikliği è PAS + inkluzyonlar<br />
B) Alkolik hepatit è Mallory cisimleri<br />
C) ACTH salgılayan hipofiz adenomları è Crooke Hyalin cisimleri<br />
D) Diabetus Mellitus èArmani Ebstein hücreleri<br />
E) Deskuamatif interstisyel pnömoni è Masson cisimleri<br />
92 – D<br />
GLİKOJEN BİRİKİMİ<br />
Glikojen PAS boyası ile boyanır. PAS ile mor-menekşe renge boyanır.<br />
• Diabetes mellitusda böbrek tubul epitelinde glikojen birikir (Armani-Ebstein hücreleri).<br />
• Diyabet hastalarında ayrıca hepatositlerde, pankreas Langerhans adacıklarındaki beta hücrelerinde ve kalp kasında<br />
da glikojen birikir.<br />
93. Aşağıdakilerden hangisi en iyi prognozlu meme kanseri tipidir?<br />
A) İnvaziv duktal kanser nonspesifik tip B) Tubuler karsinom<br />
C) İnvaziv lobüler kanser<br />
E) Müsinöz karsinom<br />
D) Komedokarsinom<br />
93 – D<br />
Komedokarsinom, insitu duktal karsinom histolojik tipidir, şıklardaki diğer kanserler invaziv meme kanserleridir. Bu<br />
nedenle seçeneklerdeki en iyi prognozlu tip komedokarsinomdur.<br />
Fakat invaziv kanserler içinde en iyi prognozlu olan histolojik tip tubuler karsinomdur.<br />
İN SİTU MEME KARSİNOMU<br />
Tümör hücrelerinin duktusun veya lobulüsün içinde sınırlı olduğu tümörlere denir.<br />
• Duktal karsinom insitu (DCIS) daha sık<br />
• Lobüler karsinom insitu (LCIS)<br />
Aralarındaki en önemli fark E-cadherin ekspresyonu varlığı yada yokluğudur.<br />
www.tusem.com.tr<br />
40
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
DUKTAL KARSİNOM İNSİTU (DCIS)<br />
Tümör hücrelerinin bazal membranı aşmadığı tümördür. Büyük oranda mamografide kalsifikasyon görülmesiyle tanı<br />
alır. Morfolojik yapısına göre beş gruba ayrılır komedokarsinom, solid tip, kribriform tip, papiller tip, mikropapiller tipdir.<br />
• Sıklıkla morfolojik tiplerin karışımı izlenir.<br />
• Bu tipler içerisinde mikroinvazyonun en fazla görüldüğü tip komedokarsinomdur. (invazyonun 0,1 cmden küçük<br />
olması: mikroinvazyon)<br />
Komedokarsinom: Pleomorfik, yüksek grade’li hiperkromatik nükleuslu hücre kordonlarıyla karekterizedir. Tümör içerisinde<br />
santral nekroz alanları izlenmektedir, nekrotik hücrelerde biriken kalsifikasyonlar mamografide dallanan veya<br />
lineer mikrokalsifikasyonlar şeklinde izlenir. Periduktal konsantrik fibrozis ve kronik inflamasyon sıktır.<br />
Nonkomedokarsinom: Monomorfik hücre populasyonlarıyla karekterizedir. Kribriform tiplerde düzenli yuvarlak boşluklardan<br />
dolayı kribriform adını almıştır. Solid tipte boşluklar malign hücrelerle tamamen doldurulmuştur. Papiller tipte<br />
papiller projeksiyonlar ile boşluklara uzanmış ve normal myoepitelyal hücre tabakası kaybolmuştur.<br />
• En sık görülen tip komedokarsinomdur.<br />
• Komedokarsinom en sık invaziv karsinoma dönüşen, en kötü prognozlu tiptir.<br />
• Ayrıca mikrokalsifikasyonların en sık görüldüğü tiptir.<br />
• Meme başı akıntısının en sık görüldüğü tip mikropapiller tiptir.<br />
94. Akut inflamasyonda lökosit ile endotel hücre etkileşiminin transmigrasyon aşamasında rol oynayan intersellüler<br />
adezyon molekülü aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) PECAM-1 B) VCAM-1<br />
C) ICAM-1<br />
E) E-selektin<br />
D) ECAM-1<br />
94 – A<br />
ADEZYON MOLEKÜLLERİ<br />
İnflamatuar mediyatörler (TNF-alfa ve IL-1) postkapiller venüllerde endotel hücreleri üzerinde etki gösterir ve birçok<br />
adezyon molekülünün (E-selektin) ekspresyonunu artırır.<br />
P-Selektin, endotel hücrelerindeki Weibel-Palade cisimlerinde bulunmaktadır. Trombin,PAF ve histamin weibel-palade<br />
cisimlerinde bulunan p selektinin redistrübisyonuna neden olur ve ekspresyonunu artırır.<br />
PECAM, ICAM VE VCAM: İmmunoglobulin benzeri yapılardır.<br />
Sialy lewis x: Glikoprotein yapısındadır.<br />
ADEZYON MOLEKÜLLERİ<br />
Rolling (Yuvarlanma) E selektin<br />
P selektin<br />
CD 34,GlyCam-1<br />
Adezyon ICAM-1<br />
ICAM-1<br />
VCAM-1<br />
Endotel Lökosit<br />
41<br />
Sialy Lewis x<br />
Sialy Lewis x<br />
L-selektin*<br />
LFA-1(CD11)<br />
MAC-1(CD18)<br />
VLA-4 integrin, LPAM-1<br />
Transmigrasyon PECAM-1 (CD 31) PECAM-1 (CD31)<br />
* L-selektin nötrofiller üzerinde az bulunur, Daha çok lenfositlerin lenf nodlarına ve mukozal lenfoid dokulara<br />
yerleşimine katkıda bulunur<br />
95. On iki yaşındaki erkek çocukta sağ lateral ventrikül duvarında küçük bir tümör saptanmıştır ve biyopsi sonrası<br />
tümörün subependimal giant cell astrositom ile uyumlu olduğu görülmüştür.<br />
Bu çocukta aşağıdaki lezyonlardan hangisinin görülme ihtimali daha yüksektir?<br />
A) Cafe au lait lekeleri B) Adenoma sebaseum<br />
C) Hemangiyoblastoma D) Lisch nodülleri<br />
E) Bilateral 8.kranial sinir scwannomu<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
95 – B<br />
Soruda tariflenen sendrom Tuberoskleroz sendromudur ve tuberoskleroz sendromlu hastalarda en sık izlenen deri<br />
bulgusu adenoma sebaseumdur. Cafe au lait lekeleri de tuberosklerozda izlenebilir ve bu lezyonlar daha çok nörofibromatozis<br />
I sendromunda izlenir.<br />
NÖROKÜTANÖZ HASTALIKLAR<br />
Nörofibramatozis I 17. kromozomda NF-I geninde mutasyon vardır. Otozomal dominant seyirlidir.<br />
• Nörofibrom (en sık) ve Schwannoma<br />
• Malign periferik sinir kılıfı tümörleri<br />
• Multiple menengiomlar<br />
• cafe-au-lait lekeleri<br />
• Lich nodülleri (iris hamartomu)<br />
• Optik sinir glioması<br />
• Feokromasitoma sıklığında artış görülür.<br />
Nörofibromatozis II 22. kromozomda NF-II geninde (merlin) mutasyon vardır. Otozomal dominant seyirlidir.<br />
• Bilateral 8. Kraniyal sinirde schwannom<br />
• Multiple menengiom<br />
• Spinal kanal ependimoması<br />
• Ek olarak nonneoplastik scwannosis, meningioanjiomatozis ve glial hamartomlar izlenir.<br />
Tuberosklerozis Otozomal dominant seyirlidir. 9. Kromozomdaki TSC genlerinde mutasyon vardır. Hamartin ve<br />
tuberin gen ürünleri patogenezde rol oynar.<br />
• SSS’ de hamartomlar (tüber ve subependimal nodüller)<br />
• Subependimal düşük gradeli glial tümörler (mum olukları şeklinde ventriküler sisteme yayılırlar)<br />
• Zeka geriliği<br />
• Deride adenoma sebaseum (en sık) , schaggreen lekeleri, asch leaf ve subungal fibromlar sık<br />
görülür.<br />
• Kalpte rhabdomyom, böbrekte anjiyomyolipomlar ve pulmoner lenfanjiyoleiomyomatozis.<br />
• Kistler (karaciğer, böbrek ve pankreas)<br />
Von Hippel Lindau Otozomal dominant seyirlidir. 3. Kromozomdaki VHL geninde mutasyon vardır.<br />
Hastalığı<br />
• Serebellar hemanjiyoblastom<br />
• Retinal hemanjiyoblastom<br />
• Feokromasitoma<br />
• Renal, karaciğer ve pankreas kistleri<br />
96. Aşağıdaki polilerden hangisinde lamina propriada düz kas hücreleri izlenmesi tipiktir?<br />
A) Juvenil polipler<br />
B) Cowden sendromu polipleri<br />
C) Sesil serrated adenom<br />
D) Peutz Jeghers polipleri<br />
E) Villöz Polip<br />
www.tusem.com.tr<br />
42
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
96 – D<br />
lamina propriada düz kas hücrelerinin bulunması peutz jeghers polipleri için tipiktir. Juvenil poliplerden ayırımında en<br />
önemli farkı budur.<br />
- Hamartomatöz Polipler:<br />
• Jüvenil polipler: Sıklıkla beş yaşından önce izlenirler. Lamina proprianın hamartomatöz proliferasyonuyla karekterizedir.<br />
İleri yaşlarda görüldüklerinde ‘retansiyon polibi’ olarak adlandırılırlar. Yetişkinlerde görülenler inflamatuar poliple<br />
ayrılmazlar. Sıklıkla rektumda yerleşir, 3 cmden küçüktür ve tektir. Malign potansiyeli yoktur. Kanama ve bazı olgularda<br />
ağrılı infarktüsleri izlenir. Otoampütasyon izlenebilir. OD geçişli juvenil polipozis sendromunda multiple polipler izlenir ve<br />
aşırı kanama nedeniyle kolektemi uygulanabilir. Bu sendromlu hastalarda az da olsa kolon kanseri riski vardır.<br />
• Peutz-Jeghers polipleri: Sık olmayan, hamartomatöz poliplerdir. Malignite potansiyeli yoktur. Ancak otozomal<br />
dominant geçişli Peutz – Jeghers sendromunda melanotik mukozal ve kutanöz pigmentasyon ile beraber bulunur<br />
ve intestinal ve ekstraintestinal malignite gelişme riski anlamlı oranda yüksektir. Bu sendromda polipler sıklıkla<br />
ince barsakta izlenir. İleum, jejunum ve midede hamartomatöz polipler ve ek organlarda kanserlerle karekterize bir<br />
hastalıktır. 19. kromozomda bulunan serin threonin kinaz aktivitesi gösteren gende (STK11) mutasyon vardır. Deri<br />
ve mukozlarda hiperpigmentasyon izlenir. Kanser gelişme riski artan organlar: deri, pankreas, meme, akciğer,<br />
over ve uterus kanserleridir. Pankreas kanseri riskini 120 kat artırır!<br />
Bu poliplerde lamina propriada düz kas hücrelerinin bulunması tipiktir. Juvenil poliplerden ayırımında en önemli<br />
farkı budur.<br />
• Cronkhite-Canada Sendromu polipleri:<br />
Herediter değildir. 50 yaşından sonra izlenir. Barsaklarda hamartomatöz polipler ve bunlara eşlik eden ektodermal<br />
anomalilerle karekterizedir. Eşlik eden ektodermal anomaliler hiperpigmentasyon, vitiligo, alopesi, tırnaklarda<br />
atrofik değişikliklerdir. Juvenil poliplerden histolojik olarak ayrılamayan multiple polipler vardır. Fakata hastaların %<br />
50 si kaşeksi ve anemiden ölür.<br />
• Cowden Sendromu polipleri:<br />
Otozomal dominant geçişlidir. Multiple hamartomatöz polip, fasiyal trikilemmoma, akral keratoz, oral papillomlarla,<br />
glans peniste makül,hemanjiyomlar ve makrosefali ile karekterizedir. Bu sendromda tumor supresor gen olan PTEN<br />
geninde kalıtsal mutasyon vardır. GIS malignite riski artışı izlenmez fakat meme, foliküler tiroid ve endometriyal<br />
kanser riski artışı izlenir. Bannayan-Ruvalcaba-Riley sendromu Cowden sendromuyla aynıdır fakat farkları mental<br />
ve büyüme geriliğinin olması, neoplazi riskinin daha az artmış olmasıdır.<br />
• Tuberoskleroz sendromu polipleri:<br />
Hamartomatöz rektal poliplerle karekterizedir. (bkz. SSS patolojisi)<br />
• PTEN gen mutasyonu: Cowden sendromu<br />
• Kalıtsal olmayan polipozis sendromu: Cronkhite-Canada sendromu<br />
• STK, LKB mutasyonu: Peutz Jeghers sendromu<br />
• En sık izlenen polip: Hiperplastik polip<br />
• Hamartomatöz poliplerin izlendiği sendromlar: Juvenil Polipozis sendromu, Peutz Jeghers sendromu, Cowden<br />
sendromu, Cronkhite Canada sendromu, Tuberoskleroz sendromu<br />
97. Wegener granülomatozis hastalarında en sık görülen böbrek lezyonu aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Fokal segmental glomerülonefrit<br />
B) Membranöz glomerülonferit<br />
C) Minimal change hastalığı<br />
C) Kresentik glomerülonefrit<br />
E) Mezengial skleroz<br />
43<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
97 – A<br />
Wegener hastalarında en sık böbrek lezyonu fokal nekrotizan glomerülonefrit, en ciddi tutulum kresentik glomerülonefrittir.<br />
Wegener Granülomatozisi<br />
Sıklıkla 40 yaş civarında daha çok erkekleri etkileyen üst solunum yolları, böbrek ve akciğerleri tutan bir vaskülittir.<br />
Sıklıkla küçük, bazen de büyük arterler ile venler tutulur. Nekrotizan tipte vaskülit yapar.<br />
• Sıklıkla c-ANCA pozitiftir.<br />
Hastalarda sık görülen klinik bulgular: Nekrotizan pnömoniler, sinüzit, nazofaringeal mukozal ülserler, renal hastalık<br />
bulguları mevcuttur. Tedavisiz bırakılırsa mortalitesi yüksektir.<br />
• Hastalıkta üst ve alt solunum yolu mukozasında nekrotizan granulomlar ve vaskülitle çevrelenmiş ülseratif lezyonlar vardır.<br />
• Özellik akciğer küçük arter ve venlerinde granulamatöz vaskülit izlenir.<br />
• Böbrekte nekrotizan veya kresentik glomerülonefrit izlenir. En sık izlenen böbrek patolojisi fokal segmental proliferatif<br />
veya nekrotizan glomerulnefritdir. En ciddi tutulum ise kresentrik glomerulnefrit şeklindedir.<br />
Histolojik incelemede inflamatuar odakta bol eozinofil lökosit bulunabilir. Granülomlar, kronik mononükleer hücreler ve<br />
çok sayıda dev hücrelerden oluşur.<br />
• Sınırlı formunda sadece akciğer tutulumu vardır.<br />
• Diffüz formunda böbrek, akciğer dışında göz, deri, kalp gibi bir çok organı tutabilir (PAN’ a benzer fakat burada akciğer<br />
tutulumu izlenir, PAN-da izlenmez)<br />
98. Aşağıdakilerden hangisi Hashimoto tiroiditinde sıklıkla izlenen morfolojik değişikliklerden biri değildir?<br />
A) Tiroit foliküllerinde atrofi<br />
B) Tiroit bezinde diffüz büyüme<br />
C) Kapsül dışına ve çevre dokulara ilerleyen fibrozis<br />
D) Hürthle hücre metaplazisi<br />
E) Parankimde germinal merkezler ve mononükleer iltihabi hücre infiltrasyonu<br />
98 – C<br />
Kapsül dışına ve çevre dokulara ilerleyen fibrozis reidel tiroiditinde izlenir. Hashimato tiroditinde izlenmez.<br />
Hashimoto tiroiditisi ( Kronik Lenfositik Tiroidit )<br />
İyot seviyesinin yeterli olduğu bölgelerde erişkin hipotroidizmin en sık sebebidir. Otoimmun inflamatuar bir olaydır.<br />
Ağrısız, simetrik, diffüz tiroid büyümesi izlenir. Orta yaş kadınlarda daha sık görülür.<br />
Bu hastalığın patogenezinde HLA DR3-DR5 ile ilişkili genlerde sorunun olduğu söylenmiştir. Bu hastalığın SLE, RA gibi<br />
diğer otoimmün hastalıklarla birlikteliği artar.<br />
Tiroid antijenlerine karşı immün sistemde gelişen bir reaktivite sonucu gelişir. CD8+ T hücreleriyle oluşan hücre hasarı,<br />
CD4+ T hücrelerinden salınan sitokin aracılı hücre hasarı ve anttiroid antikolarlar oluşum mekanizmasında rol oynarlar.<br />
Mikroskopik 3 önemli bulgusu vardır.<br />
• Parankimi infiltre eden mononükleer hücreler ve germinal merkezleri belirgin lenfoid foliküller<br />
• Epitel hücrelerinin geniş, eozinofilik, granüler stoplazmalı metaplazisi (hurhtle hücre metaplazisi)<br />
• Stromal fibrozis ve foliküler atrofi<br />
Hurthle hücreleri, askanazi hücreleri yada oksifilik hücre diye tanımlanan geniş eozinofilik, granüler sitoplazmalı hücrelerdir.<br />
Bu hücreler onkositik metaplaziye güzel bir örnektir. Bu hücrelerde mitokondri sayısı belirgin artmıştır. Mitokondriyi<br />
boyamak için PTAH (phosphotungstic acid hematoxylen) boyası kullanılır.<br />
Hashimato tanısı için germinal merkezleri aktif lenfoid foliküller ve follikül epitelinde onkositik (Hürthle) hücre metaplazisi<br />
olması gereklidir.<br />
• Hashimotolu hastalarda B hücreli lenfoma riski artmıştır.<br />
Hastalığın ileri evrelerinde fibrozisin de etkisiyle tiroid bezi sertleşir ve küçülür. Klinik olarak hipotroidi gelişir.<br />
www.tusem.com.tr<br />
44
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
99. Aşağıdaki ilaç çiftlerinden hangisinde I.ilaç, II.ilacın metabolizmasını inhibe eder?<br />
A) Rifampin – Anti-HIV ilaçlar B) Griseofulvin – Varfarin<br />
C) Fenitoin – Teofilin D) Karbamazepin – Klonazepam<br />
E) Amiodaron – Atorvastatin<br />
99 – E<br />
Tablo: CYP İndüksiyonu ve İnhibisyonu<br />
İndüksiyon İnhibisyon<br />
• Barbitüratlar<br />
• Simetidin<br />
• Fenitoin<br />
• Florokinolonlar<br />
• Karbamazepin<br />
• Makrolidler<br />
• Rifampin<br />
• Metronidazol<br />
• Glukokortikoidler<br />
• Kloramfenikol<br />
• Omeprazol<br />
• Ketokonazol<br />
• Siklofosfamid<br />
• Flukonazol<br />
• Griseofulvin<br />
• Itrakonazol<br />
• Primidon<br />
• Verapamil<br />
• Pioglitazon<br />
• Diltiazem<br />
• İmatinib<br />
• Amiodaron<br />
• Nikardipin<br />
• SSRI ilaçlar<br />
• Kronik alkol kullanımı<br />
• Disülfiram<br />
• Ritonavir<br />
100. Aşağıdaki yerlerden hangisinde betanekol ve neostigmin benzer yönde etki yapmaz?<br />
A) Nöromusküler kavşak B) Bronş düz kası<br />
C) Tükürük bezleri D) Üriner sistem<br />
E) Gastrointestinal sistem<br />
100 – A<br />
Betanekol<br />
Lipit çözünürlüğü düşük, kolinesteraza dirençli, doğrudan etkili kolinerjik ilaçtır. Nikotinik reseptörleri uyarmadan,<br />
yalnızca muskarinik reseptörlere agonist etki yapar. Etkileri atropin tarafından tamamen önlenir. Taş veya tümör gibi<br />
organik nedenlere bağlı olmayan paralitik ileus ve atonik (nörojenik) mesane tedavisinde kullanılır.<br />
Antikolinesteraz İlaçlar<br />
Asetilkolinesterazı inhibe ederek indirekt (dolaylı) parasempatomimetik etkinlik gösterirler. Artan asetilkolin muskarinik<br />
ve nikotinik reseptörleri uyarır. Neostigmin gibi antikolinesteraz ilaçlar, atropin ile birlikte verilirse yalnızca nikotinik<br />
etkiler ortaya çıkar. Nikotinik reseptörleri indirekt yolla uyardıkları için, betanekol gibi muskarinik ilaçlardan farklı<br />
olarak nöromusküler kavşakta da etki yaparlar.<br />
101. Aşağıdaki antiepileptik ilaçlardan hangisi düşük dozda sodyum kanallarını bloke eder yüksek dozda adenozin<br />
reseptörlerini uyarır?<br />
A) Etosüksimid<br />
B) Karbamazepin<br />
C) Fenitoin<br />
D) Lamotrijin<br />
E) Vigabatrin<br />
45<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
101 – B<br />
Karbamazepin<br />
Düşük dozda voltaj bağımlı sodyum kanallarını bloke ederken, yüksek dozda adenozin reseptörlerini uyarır. Antiepileptik<br />
etki yapan dozunda sedasyon oluşturmaz.<br />
Generalize tonik-klonik nöbet ve parsiyel nöbet tedavisinde kullanılır. Trigeminal nevralji tedavisinde oldukça etkilidir.<br />
ADH salgısını artırdığı için diabetes insipidus tedavisinde verilebilir. Antidepresan ve antimanik özelliğinden dolayı<br />
bipolar hastalıkta lityumun alternatiflerindendir. Myoklonik ve absans nöbette etkili değildir.<br />
102. Aşağıdaki antidepresan ilaçlardan hangisi selektif serotonin ve norepinefrin re-uptake inhibitörüdür?<br />
A) Fluoksetin B) Duloksetin<br />
C) Reboksetin D) Atomoksetin<br />
E) Paroksetin<br />
102 – B<br />
Tablo: Re-uptake İnhibitörleri<br />
TAD SSRI SNRI SNSRI<br />
Amitriptilin Fluoksetin Reboksetin Venlafaksin<br />
Klomipramin Paroksetin Atomoksetin Duloksetin<br />
İmipramin Sitalopram Milnasipran<br />
Desipramin Essitalopram<br />
Nortriptilin Sertralin<br />
Protriptilin<br />
Doksepin<br />
Fluvoksamin<br />
103. Aşağıdaki florokinolonlardan hangisi böbrek dışı yollarla elimine edilir ve aneorobik bakterilere orta düzeyde<br />
etkinlik gösterir?<br />
A) Siprofloksasin B) Ofloksasin<br />
C) Moksifloksasin<br />
E) Pefloksasin<br />
D) Levofloksasin<br />
103 – C<br />
Florokinolonlar<br />
Nalidiksik asite benzeyen antibiyotiklerdir. Bakteri nükleusunda topoizomeraz II (DNA giraz-α) ve topoizomeraz IV<br />
enzimlerini inhibe ederek DNA transkripsiyonunu ve replikasyonunu baskılarlar.<br />
Geniş spektrumlu bakterisid ilaçlardır. DNA giraz enzimindeki nokta mutasyon ile etkilerine direnç gelişir. Aneorob<br />
bakterilere etkinlikleri yok denecek kadar düşüktür. Moksifloksasin diğerlerinden farklı olarak aneorob bakterilere<br />
orta düzeyde aktivite gösterir.<br />
Kalsiyum, magnezyum, alüminyum gibi iyonlar ve antiasit ilaçlar oral emilimlerini azaltır. Santral sinir sistemi ve diğer<br />
dokulara yeterince dağılırlar. Pefloksasin, beyin omurilik sıvısına diğerlerine göre daha fazla geçer. Ofloksasin, vücutta<br />
en az (%1) metabolize olan florokinolondur.<br />
Böbrekler yoluyla elimine edilirler. Kreatinin klerensinin azaldığı durumlarda dozları ayarlanmalıdır. Gamifloksasin böbrek<br />
ve böbrek dışı yollarla elimine edilirken, moksifloksasinin tamamı böbrek dışı yollarla elimine edilir. Kreatinin<br />
klerensinin azaldığı durumlarda moksifloksasinin dozunu azaltmaya gerek yoktur. Moksifloksasin karaciğer yetmezlikli<br />
hastalarda kullanılmaz.<br />
www.tusem.com.tr<br />
46
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
104. Aşağıdakilerden hangisi şizofreninin negatif bulgularına etkili ekstrapiramidal yan tesir riski düşük antipsikotik<br />
ilaçlardan biri değildir?<br />
104 – D<br />
A) Klozapin B) Olanzapin<br />
C) Risperidon D) Klorpromazin<br />
E) Aripiprazol<br />
Klasik (tipik) antipsikotikler postsinaptik dopamin D 2 reseptörlerini bloke eder. Mezokortikal ve mezolimbik yolaktaki<br />
D 2 reseptörlerini bloke ederek halüsünasyonların kaybolmasına (antipsikotik etki) neden olurlar. Ekstrapiramidal yan<br />
tesirlerin primer nedeni nigrostriatal (caudat ve putamen) yolakta postsinaptik D 2 reseptörlerinin bloke edilmesidir.<br />
Atipik antipsikotikler ön beyin ve prefrontal korteksteki 5-HT 2A ve D 4 reseptörlerini birlikte bloke ederek şizofreninin negatif<br />
bulgularına etkilidir. Klasik ilaçlara göre daha az ekstrapiramidal yan tesirlere neden olurlar.<br />
Tablo: Antipsikotikler<br />
Klasik İlaçlar Atipik İlaçlar<br />
Klorpromazin Klozapin<br />
Tiroidazin Olanzapin<br />
Flufenazin Aripiprazol<br />
Proklorfenazin Risperidon<br />
Haloperidol Ketiapin<br />
Tiotiksen Ziprasidon<br />
Klorprotiksen Sertindol<br />
Loksapin<br />
Pimozid<br />
Sulpirid<br />
105. Aşağıdakilerden hangisinde fizyolojik antagonizma yoktur?<br />
A) Ergot alkaloidlerinin yaptığı vazokonstriksiyonu sodyum nitroprusitin önlemesi<br />
B) Kortizolun yaptığı hiperglisemiyi insülinin önlemesi<br />
C) Metilksantinlerin yaptığı taşikardiyi esmololun önlemesi<br />
D) Beta blokörlerin yaptığı negatif inotropik etkiyi glukagonun önlemesi<br />
E) Morfinin yaptığı solunum depresyonunu naloksanın önlemesi<br />
105 – E<br />
Fizyolojik Antagonizma<br />
Farklı reseptörler üzerinden antagonizma vardır. İlaçlardan ikisi de agonist, ikisi de antagonist veya biri agonist diğeri<br />
antagonist olabilir. Bazı klinik durumlarda fizyolojik antagonizmadan yararlanılır.<br />
Tablo: Fizyolojik Antagonizma Örnekleri<br />
Fizyolojik Antagonist Farmakolojik Özellik<br />
Histamin – Adrenalin İki agonist<br />
Asetilkolin – İzoproterenol İki agonist<br />
Noradrenalin – Nitrik oksit İki agonist<br />
Kortizol – İnsülin İki agonist<br />
Efedrin – Pilokarpin İki agonist<br />
Atropin – Propranolol İki antagonist<br />
Metilksantin – Esmolol İki antagonist<br />
Beta blokör – Glukagon İlk ilaç antagonist, ikinci ilaç agonist<br />
Ergot alkaloidi – Sodyum nitroprusit İlk ilaç antagonist, ikinci ilaç agonist<br />
47<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
106. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi androjen reseptörlerini etkilemeden aldosteron reseptörlerini bloke eder?<br />
A) Spironolakton B) Flutamid<br />
C) Eplerenon D) Mifepriston<br />
E) Finasterid<br />
106 – C<br />
Aldosteron Antagonistleri<br />
Mineralokortikoid reseptörlerini bloke eden spironolakton ve eplerenon sodyum ve su itrahı ile potasyum tutucu<br />
etkinlik gösterir.<br />
Konjestif kalp yetmezliğinde sağ kalım süresini uzatırlar. Hiperkalemiye neden oldukları için ACE inhibitörleri ve anjiotensin<br />
reseptör blokörleri ile kombinasyonları uygun değildir.<br />
Spironolakton androjen reseptörlerini de bloke ederek hirşütizm ve polikistik over sendromunda kullanılır. Uzun süre<br />
kullanımına bağlı jinekomastiye neden olur. Eplerenon terapötik dozlarda androjen reseptörlerini inhibe etmez.<br />
107. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi eş zamanlı ortalama kan basıncı artışı ve bronkodilatasyon yapar?<br />
A) Epinefrin B) Norepinefrin<br />
C) İzoproterenol<br />
E) Metoksamin<br />
D) Dobutamin<br />
107 – A<br />
Adrenalin (Epinefrin)<br />
α ve β reseptörlere agonist etki yapar. Alfa reseptörler üzerinden vazokonstriksiyon, beta reseptörler üzerinden vazodilatasyona<br />
neden olur. Net etki ortalama kan basıncı artışıdır. Fentolamin ve prazosin gibi alfa blokörler, vazokonstriktör<br />
etkisini önler. Propranolol gibi beta blokörler, adrenalinin damar kasıcı etkisini artırır.<br />
Eş zamanlı ortalama kan basıncı artışı ve bronkodilatasyon yaptığı için, ilaçlara veya böcek sokmalarına karşı gelişen<br />
ve serumda triptaz düzeyinin yükseldiği anaflaktik şokta ilk tercih ilaçtır.<br />
Akut bronkospazm ve kardiyak arrest durumlarında öncelikle tercih edilir. Lokal anesteziklerin etki süresini uzatmak,<br />
sistemik yan tesirlerini ve kanamaları azaltmak için kullanılır.<br />
Supraventriküler taşikardi, miyokart enfarktüsü, kalp yetmezliği, hipertiroidi ve diyabet gibi durumlarda kontrendikedir.<br />
108. Akut koroner sendromlarda kullanılan tirofiban, eptifibatid ve absiksimab’ın antiagregan etki mekanizması<br />
aşağıdakilerden hangisidir?<br />
A) Tromboksan A sentezinin inhibisyonu<br />
2<br />
B) Tromboksan A reseptör blokajı<br />
2<br />
C) Fosfodiesteraz III inhibisyonu<br />
D) Trombositlerde glikoprotein IIb/IIIa reseptör blokajı<br />
E) Trombositlerde ADP reseptör blokajı<br />
108 – D<br />
Tirofiban / Eptifibatid / Absiksimab<br />
Glikoprotein IIb/IIIa reseptörleri trombositlerde bulunan fibrinojen ve vitronektinin bağlandığı reseptörlerdir. Bu reseptörlerin<br />
aktivasyonu agregasyonda son basamaktır. Glikoprotein IIb/IIIa inhibitörleri akut koroner sendromlarda ve<br />
stent takılması sırasında kullanılırlar.<br />
Absiksimab glikoprotein IIb/IIIa reseptörlerini bloke eden şimerik monoklonal antikordur. Eptifibatid ve tirofiban glikoprotein<br />
IIb/IIIa reseptörlerini inhibe ederek fibrinojenin trombositlere yapışmasını engeller ve antiagregan etkinlik<br />
gösterir.<br />
www.tusem.com.tr<br />
48
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
109. Aşağıdaki monoklonal antikorlardan hangisi bloke ettiği molekül ile birlikte verilmemiştir?<br />
A) Trastuzumab – HER-2 B) İbritumumab – CD20<br />
C) Ranibizumab – VEGF-A D) Tocilizumab – IL-6<br />
E) Alemtuzumab – TNF alfa<br />
109 – E<br />
Muromonab CD3 antikoru<br />
Alemtuzumab CD52 antikoru<br />
Trastuzumab HER-2 antikoru<br />
İbritumumab, rituksimab ve ofatomumab CD20 antikoru<br />
Tocilizumab IL-6 antikoru<br />
Daklizumab ve basiliksimab IL-2 reseptörü olan CD25 antikoru<br />
Etanersept, infliksimab, adalimumab, sertolizumab ve golimumab TNF antikoru<br />
alfa<br />
Natalizumab anti-integrin antikoru<br />
Ranibizumab ve pegaptanib VEGF-A antikoru<br />
110. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi GABA’erjik etkinliği artırmasına karşın terapötik dozlarda antiepileptik ve kas<br />
gevşetici etkinlik göstermez?<br />
A) Buspiron B) Klonazepam<br />
C) Baklofen<br />
E) Zolpidem<br />
D) Gabapentin<br />
110 – E<br />
Atipik Benzodiazepinler (Zolpidem / Zopiklon / Eszopiklon / Zaleplon)<br />
Benzodiazepin olmamalarına karşın, benzodiazepin omega -reseptörlerine agonist etki yaparak insomnia ve ank-<br />
1<br />
siyete tedavisinde kullanılırlar. Terapötik dozda antikonvülsan etki ve iskelet kası gevşemesi yapmazlar. Farmakolojik<br />
etkileri flumazenil tarafından önlenir.<br />
Fizyolojik uykuyu bozma, bağımlılık yapma, yoksunluk krizine, rebound insomniaya ve artık etkiye neden olma potansiyelleri,<br />
benzodiazepinlere göre daha düşüktür. Zaleplon, aldehid dehidrogenaz ile metabolize edilir. Zolpidem, aktif<br />
metabolit oluşturmaz.<br />
111. Aşağıdakilerden hangisinde adrenerjik alfa-reseptör agonisti kullanmak uygun değildir?<br />
111 – C<br />
A) Nazal dekonjesyon B) Ortostatik hipotansiyon<br />
C) Benign prostat hiperplazisi D) Glokom<br />
E) Bölgesel kan akımını azaltmak<br />
Alfa Reseptör Agonistlerinin Kullanımı<br />
Akut hipotansiyon: Noradrenalin, fenilefrin ve metoksamin kan basıncını artırır.<br />
Kronik ortostatik hipotansiyon: Oral verilebilen midodrin ve efedrin kan basıncını yükseltmek için yararlıdır.<br />
Lokal vazokonstriksiyon oluşturmak: Alfa reseptörleri uyaran psödoefedrin gibi ilaçlar burun damarlarını kasarak<br />
nazal dekonjestan olarak kullanılır. Adrenalin bölgesel kan akımını azaltarak lokal anestezik ilaçların etki süresini<br />
uzatır.<br />
Göz hastalıkları: Apraklonidin ve brimonidin gibi α agonistler glokom tedavisinde yararlıdır.<br />
2<br />
49<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
112. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi antiaritmik etkisini yalnızca potasyum kanallarını bloke edip aksiyon potansiyel<br />
süresini uzatarak yapar?<br />
112 – A<br />
A) Dofetilid B) Vernakalant<br />
C) Dronaderon D) Amiodaron<br />
E) Adenozin<br />
Dofetilid / İbutilid<br />
Yalnızca düzeltici potasyum kanallarını (I Kr ) bloke ederek repolarizasyonu yavaşlatan ve aksiyon potansiyel süresini<br />
uzatan pür sınıf III antiaritmik ilaçlardır. İbutilid ayrıca içe dönük sodyum kanallarını aktive eder.<br />
Atrial fibrilasyon tedavisinde kullanılırlar. Pacemakeri değiştirmezler. Dofetilidin oral biyoyararlanımı %100’dür.<br />
113. Aşağıdakilerden hangisi terapötik dozda kullanılan digoksinin kardiyak etkilerinden biri değildir?<br />
113 – A<br />
A) Sinoatrial nod hızında artma<br />
B) Atrium kası refrakter periyotta kısalma<br />
C) Atrioventriküler iletide yavaşlama<br />
D) Kardiyak kontraktilitede artma<br />
E) EKG’de PR uzaması<br />
Tablo: Dijitallerin Kardiyak Etkileri<br />
www.tusem.com.tr<br />
Terapötik Doz Toksik Doz<br />
Sinoatrial nod Hızda azalma Hızda azalma<br />
Atrium kası Refrakter periyotta kısalma Refrakter periyotta kısalma<br />
Atrioventriküler nod Refrakter periyotta yavaşlama Refrakter periyotta kısalma<br />
Purkinje / Ventrikül kası Refrakter periyotta kısalma Ekstrasistol / Taşikardi / Fibrilasyon<br />
EKG PR uzaması / QT kısalması Taşikardi / Fibrilasyon / Arrest<br />
114. Aşağıdakilerden hangisine bağlı enfeksiyonlarda nitroimidazol grubu antibiyotik kullanmak uygun değildir?<br />
114 – C<br />
A) Entamoeba histolytica<br />
B) Trikomonas vaginalis<br />
C) Pseudomonas aeruginosa<br />
D) Giardia lamblia<br />
E) Bacteroides fragilis<br />
Nitroimidazol Türevleri<br />
Hücre içinde redüksiyona uğrayarak intraselüler NADH ve NADPH havuzunu boşaltırlar. Nükleusta DNA replikasyonunu<br />
bozan radikaller oluştururlar. Bu grupta; metronidazol, tinidazol, ornidazol ve seknidazol gibi antibiyotikler bulunur.<br />
Aerobik bakterilere etkinlik göstermezler.<br />
Klinik Kullanımları<br />
Amibiyasis: İntestinal ve hepatik amibiyasis tedavisinde kullanılırlar. Lümendeki etkinlikleri düşüktür, tam eradikasyon<br />
sağlamak için luminal amibisid ile kombine verilirler. Kistler üzerindeki etkinlikleri zayıftır.<br />
Trikomanas vajiniti: 2 gram tek doz metronidazol kullanılır. Metronidazole dirençli olgularda, tinidazol verilebilir. Eşler<br />
birlikte tedavi edilmelidir.<br />
Bakteriyel vajinozis: G.vaginalisin etken olduğu hastalıkta, metronidazol veya tinidazol kullanılır.<br />
Giardiyasis: Yağların emilimini bozan, duodenum aspirasyon sıvısı ile tanı konan ve selektif IgA eksikliği olanlarda<br />
tekrarlayan infeksiyonlara neden olan giardiyasis tedavisinde metronidazol veya tinidazol oldukça etkilidir.<br />
50
<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2013 - 03 - TUSEM TTBT<br />
Psödomembranöz enterokolit: Antibiyotik kullanımına bağlı C.difficile’nin neden olduğu hastalıkta, en sık kullanılan<br />
ilaç metronidazol olmasına karşın en etkili ilaç oral vankomisindir.<br />
Aneorobik bakteri infeksiyonları: B.fragilis gibi aneorob bakteriler üzerinde yeterli etkinlik gösterirler.<br />
Helikobakter pilori infeksiyonu: Klaritromisin veya amoksisilin gibi ilaçlarla kombine kullanılırlar.<br />
115. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi böbreklerden renin sentezini azaltır?<br />
A) Vazodilatörler B) Alfa agonistler<br />
C) ACE inhibitörleri D) Fosfodiesteraz inhibitörleri<br />
E) Anjiotensin reseptör blokörleri<br />
115 – B<br />
Tablo: Renin Sentezi<br />
Artıranlar Azaltanlar<br />
β reseptör agonistleri 1 Anjiotensin II<br />
Prostaglandinler Hipokalemi<br />
Distal tubülde Na-Cl azalması Atrial natriüretik hormon<br />
Hipotansiyon / Hipovolemi Adenozin<br />
ACE inhibitörleri Antidiüretik hormon<br />
Anjiotensin reseptör blokörleri Beta blokörler<br />
Vazodilatörler (Sodyum nitroprusit / Hidralazin) Nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçlar<br />
Fosfodiesteraz inhibitörleri Alfa agonistler (Klonidin / Metildopa)<br />
Prazosin / Doksazosin<br />
Diüretik kullanımı<br />
Hipertansiyon<br />
116. Aşağıdaki antianginal ilaçlardan hangisi miyokartta yağ asit oksidasyon yolağını (pFOX) inhibe eder?<br />
A) Nikorandil B) Ivabradin<br />
C) Nesiritit<br />
E) Fasudil<br />
D) Trimetazidin<br />
116 – D<br />
Ivabradin: Sinoatrial noddaki I sodyum kanallarını bloke ederek stabil angina tedavisinde kullanılır. Kalbin kasılma<br />
f<br />
gücünü ve AV iletimi değiştirmeden bradikardiye neden olur.<br />
Ranolazin: Geç sodyum kanallarını inhibe Na-Ca değiş tokuşunu aktive ederek kalbin kasılma gücünü azaltarak antianginal<br />
etki yapar.<br />
Trimetazidin: Miyokartta yağ asit oksidasyon yolağını (pFOX) inhibe ederek antianginal etkinlik gösterir.<br />
Fasudil: Rho-kinaz inhibitörü yeni bir antianginal ilaçtır.<br />
117. Aşağıdakilerden hangisi selektif vazopresin V reseptör antagonistidir?<br />
2<br />
A) Conivaptan B) Tolvaptan<br />
C) Relcovaptan<br />
E) Bosentan<br />
D) Sitaksentan<br />
117 – B<br />
Conivaptan yalnızca intravenöz kullanılan V ve V reseptör antagonisti, tolvaptan oral kullanılan V reseptör an-<br />
1a 2 2<br />
tagonisti, relcovaptan oral kullanılan V reseptör antagonistidir. V reseptör antagonisti liksivaptan ve satavaptan<br />
1a 2<br />
araştırma aşamasındadır.<br />
51<br />
www.tusem.com.tr
2013 - 03 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />
118. Kronik konstipasyon ve irritabl kolon sendromunda kullanılan lubiproston’un etki mekanizması aşağıdakilerden<br />
hangisidir?<br />
118 – A<br />
A) Tip 2 klor kanallarının aktivasyonu B) Motilin reseptörlerinin aktivasyonu<br />
C) 5-HT 4 reseptörlerinin aktivasyonu D) 5-HT 3 reseptörlerinin blokajı<br />
E) Dopamin reseptörlerinin blokajı<br />
Prokinetik İlaçlar<br />
Tegaserod, 5-HT reseptörlerine parsiyel agonist etki ile kronik konstipasyon ve irritabl kolon sendromunda kullanılır.<br />
4<br />
5-HT parsiyel agonisti sisaprid, kardiyovasküler yan tesirlerinden dolayı kullanımdan kaldırılmıştır.<br />
4<br />
Lubiproston, prostaglandin türevi olup ince barsakta tip 2 klor kanallarını açarak kronik konstipasyon ve irritabl kolon<br />
sendromunda kullanılır.<br />
Loksiglumid, kolesistokinin CCK-A reseptörlerini bloke ederek prokinetik etki yapar.<br />
Eritromisin, gastrointestinal sistemde motilin reseptörlerini uyararak prokinetik etki yapar. Diyabetik gastroparezi<br />
tedavisinde kullanılmasına karşın etkisine çok hızlı tolerans gelişir.<br />
119. Aşağıdakilerden hangisi sugammadeks’in şelasyon yaparak etkisini geri çevirdiği aminosteroid yapılı nöromusküler<br />
blokör ilaçlardan biridir?<br />
A) Süksinilkolin B) Mivaküryum<br />
C) Veküronyum<br />
E) Tubokürarin<br />
D) Atraküryum<br />
119 – C<br />
Kompetetif NMB İlaçların Etkilerinin Geri Çevrilmesi<br />
Etkileri neostigmin tarafından geri çevrilir. Neostigmin verilmesiyle salgılarda artma ve bronşlarda daralma gibi istenmeyen<br />
otonomik yan tesirler ortaya çıkar. Otonomik yan tesirleri önlemek için neostigmin atropinle birlikte kullanılır.<br />
Panküronyum verilen hastalarda atropin kullanılmayabilir.<br />
Sugammadeks, aminosteroid yapılı panküronyum, roküronyum ve veküronyum gibi ilaçlarla şelasyon yapar. Otonomik<br />
yan tesirlere neden olmadan aminosteroid yapılı ilaçların etkisini geri çevirir.<br />
120. İnsanda teratojenik etkisi olduğu kanıtlanan ve yararı zararından fazla ise gebede kullanılabilen ilaç teratojenik<br />
sınıflandırmaya göre aşağıdaki kategorilerden hangisinde bulunur?<br />
A) Kategori A B) Kategori B<br />
C) Kategori C<br />
E) Kategori X<br />
D) Kategori D<br />
120 – D<br />
Tablo: Gebelikte İlaç Derecelendirilmesi<br />
Kategori Tanım<br />
A • Fetüste anomali oluşturmadığı kanıtlanan ilaçlar<br />
B • Hayvan çalışmalarında risk yok ama kontrollü insan çalışmaları yeterli değil<br />
• Hayvan çalışmalarında minimum risk var fakat insan çalışmaları desteklemiyor<br />
C • Hayvan çalışmalarında risk var ama kontrollü insan çalışmaları yeterli değil<br />
• Yararı zararından fazla ise gebe kadınlarda kullanabilen ilaçlar<br />
D • İnsanda teratojen olduğu kanıtlanmış ama yararı zararından fazla ise gebe kadınlarda kullanabilen ilaçlar<br />
X • Hayvan ve insan çalışmalarında fetal anomalilere neden olduğu kanıtlanan ilaçlar<br />
www.tusem.com.tr<br />
52